kaynağı değiştir]
Türk tiyatrosunun başlangıcı konusunda iki ayrı yaklaşım vardır; birinci yaklaşıma göre Osmanlı İmparatorluğu içinde kentlerde doğmuş meddahKaragöz, ortaoyunu gibi sanatları ve Ortadoğu'daki bolluk törenlerinin kalıntısı olarak Anadolu köylerinde yaşatılan köy seyirlik oyunları Türk tiyatrosunun başlangıcı kabul etmelidir. İkinci yaklaşıma göre Türk toplumunda tiyatronun Osmanlılar'dan ve İslamiyet'ten önceki devirlere ait önemli bir geçmişi vardır.[1] Bu ikinci yaklaşımı benimseyen bazı yazarlara göre Orta Asya'da şamanizme dayalı bir yaşam sürdüren Türkler arasında tiyatro, din ile beraber doğmuştur. Başka topluluklar gibi Türk toplulukları da inançları doğrultusunda Tanrıları memnun etmek adına onları taklit etmek, varlıklarını temsil ve hikâye etmek şeklinde teatral törenler düzenlenmiştir.
Ana madde: Meddah
Meddahlık, Orta Asya Türkleri'nin şaman törenlerinden, Arap hikâye anlatıcılarının ve Anadolu’daki hikâye anlatıcılarının geleneğinden etkilenerek özellikle kentlerde ortaya çıkmış tek kişinin hikâye anlatmasına dayanan bir tiyatro sanatıdır. Konularını büyük şehirlerin günlük hayatından olduğu kadar masal ve halk hikâyelerinden de alan meddahlar yeni ve farklı konularda da hikâyeler anlatabilir, anlatılan olaya ve kahramanlarına göre taklitler, jest ve mimikler yapar, ses tonunu değiştirir. Seyirci-dinleyici ile yakın bir iletişim kurduğundan, doğaçlamaya giderek her gösteride tepkilere göre yeni bir boyuta gider.[19] Sopa (baston) ve mendil (makrame) kullanılan çok sınırlı aksesuarlardan en yaygın olanlarıdır. Bu ikisi birçok eşya yerine geçer. Bursa, İstanbul meddahları ahşap iskemleyi de sıklıkla kullanırlar. Meddah gösterisinin en yaygın icra edildiği yerler kahvehane ve kıraathanelerdir. Mesire yeri, sokak, han avlusu gibi her türlü mekan gösteri alanı olarak kullanılabilir. İzleyici meddah ile yarım daire ya da daire şeklini bütünleyecek şekilde konumlanır.[20] Meddahlık, yılında UNESCO tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi”'ne alınmıştır.[18]