Lebensraum nedir

Lebensraum Nedir

lebensraum nedir

kaynağı değiştir]

Ratzel’in görüşlerinin zaman içinde daha radikalleştiğini ifade edebiliriz. Bir yandan ırk fanatizmine karşı çıkarken, öte yandan ırkların mücadelesini gerekli görmekte ve ırkların kültürel ve siyâsî hiyerarşisini de (‘Herrenrasse’: efendi ırk) kabul etmektedir. Meselâ “ırkı düzeltmek ve temizlemek için ırkı arileştirmeye yönelik tedbirler” Ratzel tarafından kabul edilmiş ve ırk hissiyatının aidiyet hissiyatı gibi gerekçeli olduğunu açıklanmıştır.

Bu görüşler, takip eden yıllarda siyâset üzerinde etkilerini gösterdi. Teorileri jeodarwinizm içeren yanlarıyla Üçüncü Reich’ın ‘Lebensraum’ ideolojisine ve jeopolitiğine kolayca eklenebildi. Bu bakış açısından I. Dünya Savaşı, halklar ve devletlerin sağlıklı doğal zorunlu büyüme çabaları olarak değerlendirildi.

Ratzel ile ilgili bir diğer çok tartışılan konu, “Siyâsî Coğrafya” adlı eseri ile nasyonal sosyalizm jeopolitiğinin öncüsü olduğu suçlamasıdır. Yazıları Karl Haushofer tarafından kullanılmış ve yine onun tarafından “Siyâsî Coğrafya” Adolf Hitler’e Landesberg Hapishanesi’ndeki tutukluluğu sırasında Rudolf Hess aracılığıyla sunularak okuması sağlanmıştır. Hitler’in beslendiği kaynaklardan biri olduğu ve teorik arka planını bu eserlerden aldığını söylemek çok da güç olmasa gerektir. Bir başka deyişle, Ratzel’in eserleri Hitler’in düşünce ve davranışlarına etki etmiştir, ama hangi şekilde ve ne ölçüde etkilediği spekülasyondur. Ratzel’in nasyonal sosyalist jeopolitiğe ilişkin kendi düşüncelerinin neler olduklarını ortaya çıkarmak oldukça güçtür; çünkü 1904 yılında ölmüştür ve bu sebepten nasyonal sosyalizm hakkında onun fikirlerini belirleme imkânı yoktur.

1922 yılında Jeopolitik dersleri vermeye başlayan Karl Haushofer, 1924 yılında da “Zeitschrift für Geopolitik”i (Jepolitik Dergisi) çıkarmaya başlamış ve Alman jeopolitik zihniyetinin en önemli temsilcisi olmuştu. Coğrafya disiplininde favori olmamasına rağmen “jeopolitik” kuramları ile coğrafyayı siyâsî kamuoyunda dikkate şayan bir disiplin yapmayı başardı. Eski bir emir subayı aracılığıyla, Rudolf Hess ile kurduğu dostluk sayesinde Hitler ile tanıştı. Hitler ve Hess’in 1924 yılında Münih’te başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi sonrasında tutuklanmalarının ardından onları cezaevinde ziyaret ederek jeopolitik düşüncelerini aktardı. Bu dönemde Haushofer’in Ratzel’in eserlerini Hess üzerinden Hitler’e ulaştırdığı söylenmektedir.

Hitler’in Almanya’nın yayılma savaşını meşrulaştırmak için Ratzel’in biyolojik coğrafya tezlerine dayandığı açıktır. Bir başka deyişle Hitler’in Ratzel – Haushofer çizgisinde ifadesini bulan siyâsî coğrafya–jeopolitik görüşlerinden beslendiğini ve coğrafya ile jeopolitiğin aynı madalyonun iki farklı yüzleri olduklarını söylemek mümkündür.

Hitler'in Mein Kampf eserinde Lebensraum[değiştir

Lebensraum ne demek?

Türkçe sözlüklerde "Lebensraum" ifadesini detaylı bir şekilde araştırdık...

Kısaca "Lebensraum" ne demek?

  1. YaşŸAm alanı, bir ülkenin ulus olarak hayatta kalması veya ticaretin büyümesi için gerekli olarak kabul ettiğŸi bölge (özellikle Nazi Almanya’sına istinaden)

Lebensraum nedir? İlişkili sözcükler

  • Hipoplazi: Az gelişim Doku veya organın doğuştan hücre sayısının az olması nedeniyle yetersiz gelişmesi. devamı...
  • Survival: Kalım, beka Başkasının ölümünden sonra hayatta kalma, diğerlerinden fazla yaşama devamı...
  • Besin Maddeleri: Gıdaların ve yemlerin kısımları olan, hayvanların büyümesi, gelişmesi ve verimleri için gerekli yapı maddelerini ve/veya enerji sağlayan maddeler. devamı...
  • Hanseatic League: Hansa BirliğŸi, ticaretin artması ve korunması için olan ortaçağŸ kentler birliğŸi (kuzey Almanya ve komşŸu ülkelerde) devamı...
  • ışıklama Süresi: Bir konunun görüntüsünün tam ve başarılı olarak duyarkata saptanması için gerekli ışıklamanın devam ettiği süre. devamı...
  • Amfizem: Vücut organlarından bir bölümünün hava ile şişmesi. Dokularda patolojik olarak hava birikmesi veya kalması. Havanın biriktiği organ veya dokuya göre farklı adlarla anılır. 1. Alveoler amfizem. 2. Bağırsak amfizemi. 3. devamı...
  • Specifications: Özellikle, şŸartlar, şŸartname, imal edilecek kurulacak veya inşŸa edilecek olan bir şŸey için gerekli bir çalışŸmanın ayrıntılandırılmışŸ ve kesin yazılı malzeme ölçü ve kalitesi; bir tasarımcı sanatçı veya imalatçıya verilen spesifik yazılı şŸartlar; bir yazılım programı donanım cihazı veya bir program dili ile ilgili olarak ürünün özellikleri ve nasıl çalışŸtığŸını içeren bilgi (Bilgisayar) devamı...
  • Backing And Filling: Bocalama, kararsız kalma, iki işŸ veya karar arasında kararsız kalma, sürekli karar değŸişŸtirme, bir kararı sürekli olarak erteleme (Amerikan Argosu); dönüşŸümlü olarak yelkenlerin rüzgarı yakalamasını sağŸlayarak ve engelleyerek bir su aracına dar bir alanda kılavuzluk etme (Denizcilik) devamı...
  • Fotoperiyot: (Yun. phos: ışık ; periodos: devir) Gün ışığına maruz kalma süresi. Bir organizmanın ideal faaliyeti için gerekli günlük süre. Bir organizmanın ideal faaliyeti için gerekli gündelik süre. devamı...
  • Garanti Etmek: 1) o şeyle ilgili olarak güvence vermek; 2) bir işin gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almak. devamı...

Lebensraum ne demek sözlük anlamı nedir sorusunu farklı sözlüklerden yararlanarak yanıtladık. Paylaştığımız bilgilerde eksik veya hatalı bir şey var ise, buraya tıklayarak bize bildirebilirsiniz.

     Almanya topraklarının Alman ırkına yetmeyeceği ile ilgili mevcut olan düşüncenin Hitler tarafından Almanya'nın Avrupa kıtasında yayılmasının gerekçesi olarak kabul edilmiş yayılmacı, faşist, yıkıcı fikre Hayat Sahası (Lebensraum) denir. Almanca "Lebensraum"  (libenşraum) yaşam alanı; faşizan- yayılmacı- sömürgeci bir yaklaşımdır.

  Coğrafya ve biyoloji bilimlerinden yararlanılarak, Friedrich Ratzel tarafından öne sürülmüştür. Rudolf Kjellen ve Karl Haushofer tarafından da geliştirilmiştir. Bu teorinin temelindeki düşünceye göre; devlet canlı bir organizmadır. Canlı organizmanın hayatını sürdürmesi beslenmesine bağlıdır. Devlet de doğadaki boşlukları ele geçirerek, ilhak ederek beslenebilir.

  Alman general ve Nazi Almanyası döneminde devlet başkanı yardımcısı olarak görev yapan  Karl Ernst Haushofer (1869-1946) teoriyi geliştirmiş ve Adolf Hitler'i de bu açıdan etkilemiştir. Politika Nazi Almanyası için temel bir dış politika felsefesi olmuştur. Almanya oluşturduğu "Hayat Sahası" ile II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine neden olmuştur. Südet bölgesi, Çekoslovakya, Polonya işgalleri ile Nazi Almanyası hayat sahası kavramını Avrupa'da uygulamaya koymuş ve II. Dünya Savaşı'nı başlatmıştır. Savaşta da bu teori üzerine genişlemeye devam etmiştir. Fakat Sovyetler Birliği'nde durdurulan Almanya geriye doğru çekilmiştir.

Faşizm nedir?Ayrıca BKZ.↴

http://www.sessiztarih.net/2014/04/fasizm-nedir.html

Derleyen: Ali ÇİMEN

kaynağı değiştir]

Alman İmparatorluğu[değiştir

Lebensraum

Lebensraum ya da "yaşam alanı" kavramı, Nazi dünya görüşünde askerî fetihler ve ırk politikalarını yönlendiren önemli bir bileşen işlevi gördü.

Arka plan

Bu terimi 1901 yılında ünlü Alman coğrafyacı Friedrich Ratzel türetti. Yüzyılın dönümünde Ratzel ve diğer pek çok kişi, bir ulusun kendisini dış tehditlerden korumak için kaynaklar ve toprak bakımından kendi kendine yetmesi (otarşi olarak bilinen kavram) gerektiğine inanıyordu.

Ratzel ve diğerleri, Charles Darwin’in yeni çalışmasından ve doğal seçilim teorisinden de derinden etkilenmişti. Ancak Darwin’in incelediği türler gibi, ulusların da hayatta kalmak için kaynaklar yüzünden mücadele ettiğini ve sadece en sağlıklı olanın kazanacağını öne sürerek bu kavramı yanlışlıkla ulus devletlere uyguladılar. Ratzel, bir halkın gelişiminin içinde yaşadığı coğrafî koşullardan etkilendiğini ve bir coğrafî bölgeye etkili şekilde uyum sağlamış toplumun ülkelerinin sınırını mantıksal olarak başka bölgelere doğru genişleteceğini savundu. İngiliz ve Fransız İmparatorlukları ile Amerikan "Açık Kader"ine dikkat çeken Ratzel, Almanya’nın aşırı nüfusa çare bulmak için denizaşırı kolonilere ihtiyacı olduğunu öne sürdü. Doğu, büyüme için başka bir mantıklı çıkış noktası sunmuştu.

Nazi döneminden çok daha önceleri pekçok Alman, Lebensraum’larının doğal kaynağı olarak Doğu Avrupa’ya bel bağlıyordu. Ortaçağ'ın başlarından beri Alman devletlerindeki aşırı nüfustan kaynaklı sosyal ve ekonomik baskı, Cermen halklarının Doğu Avrupa’da istikrarlı koloniler kurmasına yol açmıştı. Ancak yirminci yüzyıla gelindiğinde bilim insanları ve halk, Doğu’yu, engin doğal kaynakları Slavlar ve Yahudiler gibi "aşağı" ırklardan oluşan halkların elinde ziyan olan bir bölge olarak görmeye başladı. Lebensraum’un biyolojik yönü, Almanların antik dönem ve Ortaçağ boyunca Doğu’daki rolüne dair hatalı bir tarihsel bakış açısı içeriyordu. Yayılma politikası yanlıları Doğu Avrupa’daki bu efsanevî Alman "tarihine" sadık kalarak, bu bölgelerin aslında kayıp Alman toprakları olduğunu öne sürüyordu. Bir Alman yayın organının 1916’da ifade ettiği gibi, "Slav çocuklarını ve hayallerini biz Cermen halkları yarattık."

Lebensraum ve I. Dünya Savaşı

İşin ilginç yanı, Alman devleti I. Dünya Savaşı sırasında Alman hâkimiyetini doğuda Minsk’e kadar genişleterek ve toprakları sömürüp değiştirmeye adanmış bir askerî diktatörlük kurarak Doğu’daki Lebensraum’u ele geçirme hedefine ulaştı. Almanya’nın I. Dünya Savaşı’ndaki nihaî mağlubiyeti yalnızca tüm denizaşırı kolonilerini değil, Ober Ost olarak bilinen, doğudaki askerî "krallığı" da kaybetmesine yol açtı. Savaş ve beraberindeki derin yenilgi duygusu, Almanların kurtuluşun Doğu’da olduğuna dair inançlarını güçlendirdi.

Kendisi de I. Dünya Savaşı'nda yaralanmış bir asker olan Hitler, Britanya'nın deniz kuşatmasının ve ülkesindeki askerî malzeme eksikliğinin moral bozucu ve siviller üzerinde acı verici etkisi olduğunu fark etti. Bu durum, pek çok muhafazakâr Almanın mağlubiyeti "sırtından bıçaklanmak" olarak görmesine yol açtı ve mağlubiyetin suçunu askerî başarısızlıklara değil; Yahudilere, liberallere, savaş zenginlerine ve sivil cephede savaş çabalarından ödün verenlere attılar.

Hitler, Almanya’nın bir daha asla kaynak kıtlığı yüzünden yenilmeyeceğine yemin etti. Yayınlanmamış ikinci kitabında "Alman halkının barış yıllarına kıyasla bugün kendi ülkesinde ve topraklarında karnını doyuramayacak kadar kötü durumda olduğu"ndan yakınmıştı. 1936 yılında Ural dağlarındaki "hesaplanamayacak kadar çok ham madde"den, Sibirya’nın "zengin ormanları"ndan ve Ukrayna’nın "uçsuz bucaksız tarım alanları"ndan hararetli bir şekilde bahsetmişti.

Lebensraum ve Nazi Devleti

Nazi devletinde Lebensraum yalnızca Doğu’ya geri dönüşe duyulan romantik bir özlem değil, Nazi devletinin emperyal ve ırkçı vizyonunun hayatî öneme sahip stratejik bir parçası hâline de gelmişti. Almanlar için Doğu Avrupa, onların "Açık Kaderi"ni temsil ediyordu. Hitler ve diğer Nazi düşünürleri, Batı’daki Amerikan yayılmacılığıyla doğrudan karşılaştırmalar yapıyordu. Hitler meşhur "sofra sohbetleri"nden birinde şuna hükmetti: "Yalnızca tek bir görev var: Bu ülkeyi [Rusya] Almanların göçü yoluyla Almanlaştırmak ve yerlileri Kızıl Derililer olarak görmek."

Nazilerin Lebensraum’u korumak için aldığı sert tedbirler, fikirlerin gerçek gücünü gösteriyordu. Hitler ikinci kitabında Almanya’nın "tüm gücünü, önümüzdeki yüz yıl boyunca yeterince Lebensraum tahsis ederek halkı için bir yaşam tarzı planlamaya odaklaması gerektiği"ni yazmıştı. Doğal olarak bu bölgeyi işgal eden Slav ve Yahudi aşağı ırkları defedilmeliydi.

Aşağı halkların doğusunu Alman kolonizasyonuna hazırlamak için temizleme dürtüsü, orada yaşayan 30 milyondan fazla insanın kitlesel açlığa maruz kalması için yoğun planlama yapılmasına yol açtı. Sovyetler Birliği’nin işgalinden önce belirlenmiş olan politika esasları tartışmasız bir şekilde şunu belirtiyordu: "Bu bölgedeki on milyonlarca insan fazlalık hâle gelecek ya da ölecek ya da Sibirya’ya göç etmek zorunda kalacak... Buna ilişkin olarak, mutlak açıklık hüküm sürmelidir." Generalplan Ost olarak bilinen bu ekonomik ve demografik planlar kümesi, Lebensraum’a ve işgalin merkezindeki Doğu’nun kolonizasyonuna duyulan ihtiyacı pekiştirmiştir. Bölgenin "geri kalmışlığı" yüzünden Yahudiler ve Bolşevikler suçlandığı için yapılan planlar, Yahudilerin bölgeden çıkarılmasını ve nihayetinde fiziksel olarak yok edilmelerini gerektiren başka Nazi antisemitizmi biçimlerini de pekiştirdi.

Lebensraum kavramı sadece Holokost’tan sorumlu değildi, Avrupa Yahudilerinin katledilmesinde katkısı bulunacak çeşitli emperyalist, ulusalcı ve ırkçı akımlarla da güçlü şekilde bağlantılıydı.

Son Redaksiyon: Nov 19, 2018

“Lebensraum” Politikası Almanya’nın Kaderi mi?

Almanya seçimlerinde, Türkiye en büyük tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Adaylar, Ankara’ya karşı “en fazla yaptırım” ve “en sert politika” vaatleri konusunda kıyasıya bir yarış içerisindeler.

Yıllardır yürütülen Türkiye’ye karşı karalama kampanyası sonucunda halkta oluşan Türkiye karşıtı algının meyvelerini yeme telaşı içerisindeler.

Türkiye karşıtı vaatler seçim kampanyasına damga vuruyor:

“Ben iktidar olursam Türkiye’nin AB üyelik sürecini sonlandıracağım”

“Ben iktidar olursam Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulayacağım”

“Ben iktidarda kalırsam Türkiye’ye yönelik AB yardımlarını keseceğim”

“Ben iktidar olursam Türkiye ile mülteci anlaşmasını feshedeceğim”

“Ben iktidar olursam FETÖ’cüleri ve PKK’lıları kesinlikle Türkiye’ye teslim etmeyeceğim”

Peki, Almanya’nın Türkiye ile derdi ne?

Neden bu kadar Türkiye karşıtı bir hava oluştu bu ülkede?

Neden Almanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını kendi cumhurbaşkanlarından çok biliyorlar?

Son dönemde Almanları öfkelendiren şeyin Türkiye’de tutuklanan Alman vatandaşları olduğu iddia ediliyor. Ancak bakıldığı zaman, Türkiye’de tutuklu Alman vatandaşlarının sayısı yaklaşık 50 kişi iken Almanya’da tutuklu olan Türk vatandaşlarının sayısının 3 binin üzerinde olduğu görülüyor. Her iki ülke hukuk sistemlerine göre, suç işleyen kişilerin yargı kararıyla yakalanması, gerekiyorsa tutuklanması ve yine gerekiyorsa hapis cezasına çarptırılması doğaldır.

Ancak Almanya’nın son dönemdeki tutumuna bakıldığında “Ben Türk vatandaşlarını istediğim gibi tutuklarım, fakat Türkiye benim vatandaşlarımı tutuklayamaz” şeklinde özetlenebilecek bir tavır içerisinde olduğu görülüyor. Kendileri 3 binden fazla Türk vatandaşını suç işledikleri gerekçesiyle Alman hapishanelerinde tutarken, bir kısmı aynı zamanda Türk vatandaşı olan çok daha az sayıdaki Alman vatandaşının Türkiye’de tutuklanması üzerine yaygara koparıyorlar.

Ankara’nın ancak baskıdan anladığını, siyasi ve ekonomik baskının artırılması durumunda Türkiye’nin geri adım atmak zorunda kalıp bu tutukluları serbest bırakmak zorunda kalacağını söyleyip duran çok sayıda siyasetçi var Almanya’da.

Özellikle de Cem Özdemir gibi Türkiye kökenli siyasetçiler…

Alman devletine sırtını dayayıp Türkiye siyasetini belirleyebileceklerini zannediyorlar.

Almanya’nın bu Türkiye karşıtı diaspora ile iş birliği içerisinde Ankara’ya yönelik baskı politikasını anlamak için ise bu devletin tarihten gelen bir hastalığına işaret etmek gerekiyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarındaki hezimetiyle birlikte Avrupa ve yakın çevresine yönelik hegemonya sevdasından vazgeçmek zorunda kalan Almanya, Soğuk Savaş sırasında ABD’nin gölgesinde ekonomik gücünü artırmakla meşgul olmuştu. Ancak Soğuk Savaş sonrasında iki Alman devletinin birleşmesi sonrasında Almanya’da yeniden “Grossmacht” (büyük güç) tartışmaları başladı. Bazı kesimler Almanya’nın ABD’nin siyasi ve askerî liderliği altında bir “ticaret devleti” olarak yoluna devam etmesini isterken, Avrupa’nın en kalabalık ulusu olan Almanların eski hegemonik güç politikasına (Machtpolitik) dönmesi gerektiğini söyleyenlerin sesi de giderek daha fazla çıkmaya başladı.

Avrupa’da yaşanan krizlerde Almanya’nın Fransa, İngiltere ve İtalya’dan ayrışarak daha çok öne çıkması ve AB içerisindeki belirleyici konumunu güçlendirmesi Berlin’deki eski hastalıkların nüksetmesi sonucunu doğurdu. Almanya’nın Avrupa’nın istikametini belirlemekle kalmayıp Türkiye gibi çevre ülkelerin siyasetinin çerçevesini de çizmesi gerektiğini düşünen nüfuz siyasetçilerinin sayısı her geçen gün arttı.

İşte bu yüzden Alman siyasetçiler, Türkiye’de yapılan 16 Nisan referandumuna karşı çıktılar. Polonya’nın yapmak istediği yargı reformuna itiraz ediyorlar ve Macaristan siyasetine müdahale ediyorlar. Bütün bu tavırları “Avrupa ve çevresindeki ülkeler bizim yörüngemizde kalmak zorundadırlar” anlayışının açık göstergesi olarak okunmalıdır.

“Lebensraum” (hayat sahası) siyaseti Hitler döneminin nüfuz politikasına verilen isim olduğu için Alman yöneticiler kendi siyasetlerinin bu şekilde isimlendirilmesinden çok rahatsız oluyorlar. Ancak Berlin’in, etrafındaki ülkelerin siyasetlerine bu şekilde doğrudan müdahaleleri ve baskıları, bir Grossmacht’ın Machtpolitik eksenli siyasetinden başka bir şey değildir.

Bu siyasetin hedefi olan ülkelerin “Lebensraum” ya da başka bir şekilde adlandırılmalarının ise hiçbir önemi yoktur.

[Türkiye Gazetesi, 06 Eylül 2017]

kaynağı değiştir]

19. yüzyılın önemli coğrafyacılarından olan Friedrich Ratzel’in ilmî araştırmaları, coğrafya ilminin yeni dallarının temellerini oluşturdu. İnsanın hayat ilişkilerine çevrenin yaptığı etkiyi araştırmalarının merkezine koymakla doğa ve toplum bilimleri ile coğrafya arasında bir bağ oluşmasını sağlayan ilk coğrafyacıdır. Biyolojik, tarihî ve antropolojik olaylara özel ilgi gösteren Ratzel, Charles Darwin’den çok güçlü biçimde etkilendi. Antropocoğrafya ve siyâsî coğrafyanın kurucusudur. “Deutschen Kolonialverein (Alman Kolonyal Derneği)”, “Altdeutschen Verband (Eski Alman Birliği)” ve “Deutschen Flottenverein (Alman Bahriye Derneği)” gibi siyâsî cemiyetlerin üyesi olması, siyâsî açıdan büyük etkiye sahip ve Almanya’nın emperyalist büyük güç olmasını talep eden ve bu yolda çaba gösteren cemiyetlerde faaliyet gösterdiği anlamındadır. Coğrafî ortamla devlet sistemi arasındaki ilişkileri göstermeye çalıştı, beşerî olayların yayılma alanlarını araştırmak ve bu alanları yeryüzü organizmasını meydana getiren şeylerden sûni bir şekilde ayırmamak gereği üstünde durdu. Bazı milletleri genişlemeye ve hâkimiyet kurmaya sürükleyen “mekân” (Raum) duygusunu tanımlamaya çalıştı.

Eserleri “Siyâsî Coğrafya” (1897) ve “Hayat Alanı”nda (1901) “Lebensraum” kavramını ilk kez kullanan kişidir. Darwin’in güçlü etkisini üzerinde taşıdığından, Darwin’in biyolojik evalüsyon teorisini insana uyarlamıştır. Organizmaların büyümek, gelişmek, varlıklarını sürdürmek için yeterli hayat alanına sahip olmaları gerektiğini belirtir; hayvan ve bitki topluluklarından buna misaller getirir ve var oluş mücadelesinin hayat alanı mücadelesi olduğunun altını çizer.

« “Var oluş mücadelesi” ile kast edilen aslında alan mücadelesidir. Çünkü alan, hayatın ilk şartıdır ve alan olmaksızın başta beslenme olmak üzere diğer hayat şartlarının ölçüsü eksik kalır. »

Halkların ve devletlerin gelişimi insanların “Lebensraum” (Hayat Alanı) için verdikleri mücadeleden ve doğal verili çevre şartlarına evalüasyonla (evrimsel) uyum sağlamasından etkilenmektedir. Halklar ve milletler doğal hayat alanlarına evrimsel uyum sağlayan “organik bütünlükler” olarak kavrana gelmektedir (bu doğal hayat alanları şiddet kullanılarak ele geçirilebilir ve/veya savunulabilir).

« ... her canlı, komşusunun zararına mal olsa bile kendi bölgesini genişletmeye çalışır; bundan da alan mücadelesi doğar. »

Başarılı ve güçlü halklar hayat alanlarını korurlar ve hayat alanı şartlar gerektirdiğinde, yani “mekân darlığı” ortaya çıktığında şiddet kullanarak genişletirler.

« Bir halk, kendinden sonra gelen yeni nesillerle aynı toprakta oturup kalmaz; çünkü sürekli büyür ve bu yüzden yayılmak zorundadır. »

Ratzel’in bu jeodarwinist öğretisinin emperyalizmin ve yayılmacılığın meşrulaştırılmasına hizmet ettiği açıktır.

Tarihi, “hayat alanı içinde sürekli bir mücadele” olarak anlamasına rağmen, ilk kullandığı dönemde “Lebensraum” teorisi direkt bir siyâsî anlam içermiyordu. Lebensraum terimi “Alldeutschen Verband”ın yayınlarında sık sık, yayılma çabasındaki Almanya’nın dünya politikasının talepleri bağlamında kullanıldı. Karl Haushofer’in Jeopolitik Ekolü Alldeutschen Verband’ın bu yayılmacı söylemlerine bilimsel kılıflar hazırladı ve bu söylemi daha I. Dünya Savaşı öncesi dönemde Almanya’da etkili kılarak devam ettirdi.

Antropocoğrafya her zaman eşit kalan faktörler “mekân, durum ve ülkelerin şekli gibi temel özellikleri, halkların hayatları hakkında da hüküm verebilmek için değerlendirmek” zorundaydı. Bu yapılınca Ratzel’in yeryüzündeki dar mekân için halkların mücadelesi düşüncesinden türetilen (jeodarwinizm) “büyüyen mekânlar yasası”na yol açılmış olur. Her iki tasavvurda da yeryüzünün doğal mekânları şekilsel bir rol oynarlar, ama temel fonksiyonları farklıdır, klâsik coğrafyada halkların harmonik dünya düzenini oluştururken (Herder ve Kant’ta olduğu gibi ‘ebedî barış’ düşüncesi), Ratzel’de sahne halkların yayılma mücadelesine terk edilmiştir. Halkların ve devletlerin kültürel terakkîsi, gelişme ve yayılmaya bağlıdır (mekân terakkîsi). Sadece “yaşlanan halklar” sürekli daha sıkı sınırlarına tutunurlar; canlı devletler canlı organizmalar gibi siyâsî sınır hattının anorganik engellerini aşarlar.

Ratzel’e göre insanın yaşadığı alan (mekân), onun kaçamayacağı, içinden çıkamayacağı bir alın yazısıdır. Mekân, zaman gibi insana kendini zorla kabul ettirir. Ancak mekân, zamana kıyasla sınırlara sahiptir. Ne var ki bu, milletlerin ve devletlerin yan yana barış içinde yaşaması sonucunu doğururken; Ratzel, bu ortadan kaldırılma imkânı olmayan mekânın darlığı problematiğini (çelişkisini) jeodarwinist mücadele terminolojisinden esinlenerek aşmaya çalışmıştır. Ona göre bir millet sürekli büyüdüğü için yayılmak zorundadır. Nüfus artışını yapay olarak azaltmak ise söz konusu değildir. Nüfus artışını yapay metotlarla azaltmak yolundaki tedbirle bir millet yalnızca kendi büyüme gücünü kurban etmiş, milletlerin birbirleriyle ilişkisi ve rekabeti sonucu ortaya çıkan insanlığın ilerlemesi engellenmiş olur. Ulaştığı bu sonuçlar yüzünden İtalya ve Almanya gibi geç emperyalist devletlerin toprak açlıklarına büyük anlayış göstermiştir. Avrupa kolonyalizmi altında acı çeken yerli halklar Ratzel’in anlayışına göre aslında “kendi miskinliklerinin, uyuşukluklarının ve rekabet içinde olmamalarının kurbanıdırlar”. Her devlet için kaçınılmaz alternatif, “her zaman ya ileri doğru genişlemesi ya da geri çekilip toprak kaybına uğramasıdır”.

Ratzel'in Hitler'e etkisi[değiştir

Hayat sahası nedir açıklayınız?

İçindekiler:

  1. Hayat sahası nedir açıklayınız?
  2. Hayat sahası anlayışı hangi devlete aittir?
  3. Hayat sahası kavramı 19 yüzyılda hangi devletin dış politikasına yön vermiştir?
  4. Almanya 2 dünya savaşında hangi ülkeleri işgal etmiştir?
  5. Blitzkrieg taktiği nedir?
  6. Saldırmazlık paktı ne demek?
  7. Hayat sahası hangi lider?
  8. Siyasi coğrafyanın babası kimdir?
  9. Friedrich Ratzel Hangi dönemde yaşamıştır?
  10. Yildirim harbini kim Uyguladi?
  11. Saldırmazlık paktı ne zaman imzalandı?
  12. Türk Alman Saldırmazlık Antlaşması nedir?
  13. Ratzel neyin kurucusu?
  14. Bir organizma olarak devlet kimin eseri?

Hayat sahası nedir açıklayınız?

Lebensraum (Almanca anlamı: Yaşam alanı), Doğu Avrupa'da Almanya sınırları dışında yaşayan Alman azınlıkların Almanya'nın hakimiyetinde birleştirilmesi ve yeni toprakların kolonizasyonu ile beraber Alman popülasyonunun bu topraklara yerleştirilmesi politikasıdır.

Hayat sahası anlayışı hangi devlete aittir?

Hayat Sahası: I.Dünya savaşı sırasında Almanya'nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yetmemesine ilişkin olan fikrin, Hitler tarafından Almanya'nınAvrupa'da yayılma politikasının bir gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır.

Hayat sahası kavramı 19 yüzyılda hangi devletin dış politikasına yön vermiştir?

Almanya'nın II. Dünya savaşını planlaması ve başlatmasında doğrudan olmasa da dolaylı olarak etkili olmuştur. Bu sayede “Hayat Sahası” ve “Kara Hakimiyeti” teorileri o dönemde Almanya'nın yayılmacılık(emperyalist) dış politikasınıntemeli olmuştur.

Almanya 2 dünya savaşında hangi ülkeleri işgal etmiştir?

Almanya, Blitzkrieg taktiğini kullanarak Polonya'yı (Eylül 1939'da saldırdı), Danimarka'yı (Nisan 1940), Norveç'i (Nisan 1940), Belçika'yı (Mayıs 1940), Hollanda'yı (Mayıs 1940), Lüksemburg'u (Mayıs 1940), Fransa'yı (Mayıs 1940), Yugoslavya'yı (Nisan 1941) ve Yunanistan'ı (Nisan 1941) bozguna uğrattı.

Blitzkrieg taktiği nedir?

Blitzkriegya da yıldırım harbi, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların temel savaş doktrinidir. Doktrinin amacı hızlı ve ani saldırılarla, düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engelleyip sonra da hızlı bir şekilde yok etmektir. ... Dünya Savaşı'nda uygulanan siper savaşı yöntemine karşı geliştirilmiştir.

Saldırmazlık paktı ne demek?

Alman-Sovyet SaldırmazlıkPaktı, Molotov-Ribbentrop Paktı olarak da bilinir, Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında, Polonya'yı aralarında paylaşmaya olanak tanıyan bir saldırmazlıkanlaşmasıydı.

Hayat sahası hangi lider?

Hitler, İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Polonya ve Çekoslovakya'yı işgal için ''Lebensraum'' kavramını gerekçe olarak kullanmıştı. Yani bu ülkelerin Almanya'nın hayat sahasıolduğunu iddia ederek işgal etmişti.

Siyasi coğrafyanın babası kimdir?

Alman bilim adamı Friedrich Ratzel (1844-1904) insanın dünyaya dağılışının doğal şartların etkisiyle oluştuğunu iddia ettiği Politik Coğrafyakitabıyla Siyasi coğrafyanınkurucusu sayılır.

Friedrich Ratzel Hangi dönemde yaşamıştır?

Fredrich Ratzel1844-1904 yılları arasında yaşamışAlman coğrafyacı ve etnologdur (Resim 64).

Yildirim harbini kim Uyguladi?

Moğollar tarafından savaş alanlarında, Julius Caesar tarafından siyasi arenada, Napolyon tarafından hem askeri hem de siyasi alanda ve Mustafa Kemal tarafından Kurtuluş Savaşı'nda da uygulanmıştır.

Saldırmazlık paktı ne zaman imzalandı?

İki dışişleri bakanı Joachim von Ribbentrop ile Vyacheslav Molotov, 23 Ağustos 1939'da yani 81 yıl önce bugün, Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasındaki Saldırmazlık Paktı'nı imzaladı.

Türk Alman Saldırmazlık Antlaşması nedir?

Türk-AlmanDostluk Paktı, Almanyave Türkiye arasında 18 Haziran 1941 yılında imzalanmış bir saldırmazlıkve dostluk antlaşmadır.

Ratzel neyin kurucusu?

Alman bilim adamı Friedrich Ratzel(1844-1904) insanın dünyaya dağılışının doğal şartların etkisiyle oluştuğunu iddia ettiği Politik Coğrafya kitabıyla Siyasi coğrafyanın kurucususayılır.

Bir organizma olarak devlet kimin eseri?

Kjellen tarafından kullanılmıştır. Kjellen, 1916 yılında yayınladığı, “Staten som lifsform= Bir Organizma Olarak Devlet” adlı eserinde ortaya atmıştır. ilişkilerin ve yeni birdüzen kurulması gereken yaşama alanı olan toprağın temel özelliklerinin öneminden söz etmiştir.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede