ıraklı kadına yapılan şerefsizlik / Suriye'de tecavüze uğrayan kadınlar konuştu: Herkesin gözü önünde 6 kişi tecavüz etti

Iraklı Kadına Yapılan Şerefsizlik

ıraklı kadına yapılan şerefsizlik

Suriye'de tecavüze uğrayan kadınlar konuştu: Herkesin gözü önünde 6 kişi tecavüz etti

Kadınlar, Suriye'de 7 yıldır süren iç savaşın en büyük mağdurları arasında. Suriye İnsan Hakları Ağı'nın (SNHR) kayıt altına alınan tutuklamalardan derlediği bilgilere göre, çatışan taraflara ait gözaltı merkezlerinde en az 8 bin kadın tutuluyor. Bunlardan en az 7 bin 9'u Esed rejimine ait cezaevlerinde yargılanmaksızın alıkonuluyor.

SNHR verileri, rejim güçlerinin gözaltı merkezlerindeki en az kadına ve 18 yaş altındaki en az kız çocuğuna yönelik 7 bin tecavüz vakasına karıştığını bildiriyor.

Ancak gerçekte tutuklu ve tecavüz edilen kadın sayısının, bu rakamların çok üzerinde olduğu biliniyor.

Bunun nedeni tutuklamaların çoğunun kayıt altına alınmadan gerçekleştirilmesi ve tecavüz mağduru kadınların sessiz kalmak zorunda bırakılması.

"9. SINIFTA BİR KIZA HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE 6 KİŞİ TECAVÜZ ETTİ" 

Şam'ın Doğu Guta bölgesinde yaşayan Um Muhammed, yüzünü başörtüsü ile kapatarak, yılında sabah saatlerinde işe gittiği sırada rejim güçlerince bir arabaya bindirilerek gözaltı merkezine götürüldüğü ve darp edildiğini anlattı.

3 kez sorgulandıktan sonra 7 kadın tutuklu ile aynı odaya konduğunu ve bu sırada başörtüsünün zorla çıkartıldığını ifade eden Um Muhammed, "İçerideki herkesin maruz kaldığı işkenceler yüzlerinden okunuyordu. 9. sınıfta bir kız çocuğu vardı. Ona odadaki herkesin gözü önünde 6 kişi tecavüz etti. Çocuk çok dindar bir aileye mensuptu. Daha sonra onu başka bir yere götürdüler ama geri dönmedi. Eğer hayatta olsa dönerdi." diye konuştu.

"55 YAŞINDA BİR KADINA DAHİ TECAVÜZ EDİLDİ" 

Başörtüsünün çıkarılmasına itiraz ettiğini belirten Um Muhammed, "Bu nedenle ilk etapta işkence gördüm. Herkesin gözü önünde tecavüze maruz kaldım. 55 yaşındaki bir kadına dahi tecavüz edildi." dedi.

Gözaltına alındıktan 5 ya da 6 gün sonra tek kişilik hücreye konulduğunu, yaklaşık 2,5 ay boyunca, 10 günde bir ekmek ve biraz peynirle yaşadığını, hastalandığını ve sinir sisteminin çöktüğünü anlattı.

Um Muhammed "İri yarı biri gelip beni bayıltana kadar döverdi. Benim durumumda birisi daha vardı. 30'lu yaşlarda bir öğretmendi. O benden daha ağır muamelelere maruz kaldı." ifadesini kullandı.

"ONURUNUZLA GİRERSİNİZ, ANCAK ONURUNUZLA ÇIKAMAZSINIZ"

Esed rejiminin cezaevlerine giren her kadının tecavüz ve tacize maruz kaldığını anlatan Um Muhammed, "Oraya onurunuzla girersiniz ama onurunuzla çıkamazsınız. Kadınlara defalarca tecavüz ve işkence ediliyordu. Ben hücrede kalıyordum ama işkence ve eziyet seslerini duyuyordum. O sesler kulağımda, beynimde. Unutulmaz." dedi.

Um Muhammed, cezaevinden çıktıktan sonra da mağduriyetinin sürdüğünü, ailesinin kendisini reddettiğini, amcasının oğlu ile evlendiğini ancak, tecavüze uğradığı öğrenildikten sonra boşandığını söyledi.

"BANA HER VURDUKLARINDA YERE DÜŞÜYORDUM ANCAK KALDIRIP TEKRAR VURUYORLARDI" 

Rejim hapishanelerinde işkence gören Hamalı iki çocuk annesi Sayha El Barudayi de, eşiyle birlikte Lübnan'ın başkenti Beyrut'a giderken yoldaki bir kontrol noktasında gözaltına alındığını dile getirdi.

Barudayi, eşine ait avcılık ruhsatını çantasında taşıdığı için tutuklandığını belirterek, gözaltı merkezinde "teröre yardım ve yataklık" suçlaması ile 4 saat boyunca sorgulandığını ve işkenceye maruz kaldığını dile getirdi.

Hamalı Barudayi, "Bana her vurduklarında yere düşüyordum ancak kaldırıp tekrar vuruyorlardı. Bütün bunların ardından askeri birimde tekrar sorgulandım. Akabinde ellerimi arkadan kelepçeleyip gözlerimi bağladıktan sonra beni bir hücreye attılar. 48 saat sonra kapıyı açıp bir dilim ekmekle 3 tane zeytin attılar." dedi.

"ŞOKUN ETKİSİYLE YA İSNAT EDİLEN BÜTÜN SUÇLARI 'İŞLEDİM' DİYECEKSİN YA DA DİRENECEKSİN" 

İşkencelerden sonra şoka girdiğini anlatan Barudayi şöyle devam etti:

"Şokun etkisiyle ya isnat edilen bütün suçları 'işledim' diyeceksin ya da direneceksin. Ben direnmeyi seçtim ve serbest bırakılsam da tutuklu kalsam da direnmeye yemin ettim. Ben Kızılay'da gönüllü çalışan biriydim. Tarafsız bir şekilde her yaralıya ya da muhtaç insana yardım ederdim. Ancak bu zorbalar bizi teröre yardım etmekle suçluyorlardı."

Barudayi, tutulduğu odada 3 kadının daha bulunduğunu ve onların da kendisi gibi suçlarla itham edildiğini belirterek, maruz kaldığı muamelenin ağırlığını "Beni 8 saat gözlerim kapalı, ellerim arkadan kelepçeli ve ayaklarım prangalı şeklide sorgulayan kişi ise neredeyse çocuğum yaşındaydı." sözleriyle ifade etti.

"AÇLIKTAN KEMİKLERİ ÇIKMIŞ, DÖVÜLMEKTEN YAŞLANMIŞ, HAREKET EDEN CESETLER GİBİYDİLER" 

Sorguda başörtüsünün kaldırılıp vücudunun üst kısmının açıldığını ve darp edildiğini anlatan Barudayi, işlediği iddia edilen suçları kabul etmeyince tabanı su dolu bir odaya götürülüp elleri arkadan kelepçeli şekilde asılmasını şöyle aktardı:

"Bana çeşitli fiziki işkenceler yaptılar. Bayılınca askıdan indirip yerdeki suya elektrik vererek tekrar ayıltıyorlardı. 66 kişi Humus merkez hapishanesine sevk edildik. Bizi uyuşturucu, tecavüz ve cinayet suçlarından yargılanan kişiler ile aynı koğuşa koydular. Anne, baba ve çocuklarla bütün bir aileyi bir arada görmem ve Banyas katliamından kurtulan 18 yaşındaki kızların hapishanelerde suçlu gibi tutulduğuna şahit olmak beni adeta travmaya soktu. Sanki Suriye'deki tüm kadınlar tutukluymuş gibi bir fikre kapıldım."

Humus'tan sonra Banon cezaevine sevk edildiğini ve orada işkence gören insanlara şahit olduğunu anlatan Barudayi "Açlıktan kemikleri çıkmış, dövülmekten yaşlanmış, hareket eden cesetler gibiydiler." dedi.

"İNDİĞİM MERDİVENLERDE SADECE ÖLÜM VE CESET KOKUSU ALIYORDUM" 

Barudayi, "Banon cezaevinde Filistin birimine sevk edildiğimde orada İranlı Şiilerin varlığı dikkatimi çekti. Beni kalacağım koğuşa götürürlerken indiğim merdivenlerde sadece ölüm ve ceset kokusu alıyordum. Odalar hep ölüm kokuyordu." diye konuştu.

Kendisinden başka 43 kadının olduğu bir koğuşa kapatıldığını, enfeksiyon kapmış kadınların bulunduğu koğuşta pencere bulunmadığını ifade eden Barudayi, "Sanki onları kurtaracak semadan inen biriymişim gibi yanıma yaklaştılar ve dışarıda neler olduğunu sordular. Sanki yarın Esad rejimi yıkılacak ve onlar da serbest kalacak gibi heyecanlı ve telaşlıydılar." değerlendirmesini yaptı.

Barudayi, koğuşta 3 gün yemeksiz kaldıktan sonra her dört tutukluya haşlanmış bir patates getirdiklerini söyledi ve şunları kaydetti:

"Listelerde adım olmadığı için bana porsiyon düşmüyordu. Yanımdaki kadınlar paylaştı benimle. O kadar zorluklar içerisinde yaşamamıza rağmen paylaştıkları patatesleri beni ağlatarak rahatlattı. İki hafta kaldım. 3 kez sorgulandım koridorlarda. Özellikle 'den sonra gençlerin inleme seslerinden uyuyamazdık. ve 'de 15 dakikalık molaya çıkarılırdık."

"SERUM TAKILI ELİ BEZDEN DIŞARI ÇIKMIŞ ŞEKİLDE SÜRÜKLENEN CESETLER GÖRDÜK" 

Barudayi, sorgu koridorlarını temizlemekten sorumlu Yediler (Es Sebaat) isimli rejim güçlerinin ceset taşıdığına şahit oldukları anı şöyle aktardı:

"Bir kez arkadaşımız idrar hastalığına yakalandı. Lavaboya götürmek için izin verdiler ama bitince lavaboda kalmamızı istediler. Unutttuk ve çıktık. Çıkarken Yediler'in bezler içinde ölüleri taşıdıklarını gördük. Serum takılı eli bezden dışarı çıkmış şekilde sürüklenen cesetler gördük. Sanki zaman durdu o anda."

Barudayi, Adra cezaevine sevk edildikten 2 hafta sonra çıktığı duruşmada beraat ettiğini belirtti.

"Şebbihalar benim başörtümü ve üzerimi açarak tüm mahallenin önünde yerlerde sürüklemeye başladılar"

Rejim hapishanelerinde tecavüze uğrayan ve rejimin birçok zulmüne maruz kalan 24 yaşındaki Hamalı Meryem ise 4 çocuk annesi.

İç savaşın başında amcasının iki oğlunun Hama'da öncülük ettiği gösterilere katılan Meryem, rejimin şiddete başvurmasından sonra, yaralıların tedavisi için Hamidiye'de sahra hastanesi açtıklarını ve kendisinin de gönüllü olarak hastanede çalışmaya başladığını söyledi.

Meryem, rejim güçleri Hama'ya girdiği sırada hastanedeki bir Esad muhbiri tarafından ihbar edildiğini belirterek, "Kocam Tarım ve Hayvancılık müdürlüğünde memurdu. Onu yakalamış ve sorguda beni sormuşlar. Kocam da eşi olduğumu söyleyince ondan bilgi almaya çalışmışlar. Bu sırada arkadaşlarım bana kaçmamı söylediler ama ben çocuklarımı çok özlemiştim. Rejimin Hama'daki gösterileri bastırmaya çalıştığı sırada ben sabah 6'da anne babamın evine geldim." dedi.

Çocuklarına sarılıp ailesi ile hasret giderdiği anda rejim güçlerinin aniden kapıyı kırarak eve baskın yaptığını ve 4 yaşındaki çocuğunu sağa sola savurarak, "Annen nerede?" diye sorduklarını söyleyen Meryem, "Kızım o gün korkudan altına kaçırdı. O günden beri halen tuvaletini tutamıyor. Şebbihalar benim başörtümü ve üzerimi açarak tüm mahallenin önünde yerlerde sürüklemeye başladılar. Beni zırhlı araca bindirdiklerinde araçta benimle birlikte 4 genç kız daha gördüm."

Meryem, şöyle devam etti:

"Birime ulaştığımızda 'Teröristler geldi' diye haykırmaya başladılar. Komutan Süleyman adında birinin odasına girdiğimizde, bir taraftan fıstık yiyen, bir taraftan da ırzımıza, şerefimize söven biriyle karşılaştık. O günden beri o fıstığı ne alırım ne yerim. Hapishanede elimize veya rakamı vererek fotoğraflarımızı çektiler. Ayrıca 'Kadınları kadın polis arar' cümlesi koca bir yalandır. Beni bir asker soyarak aradı. İçim yandı."

"ÖN TARAF OFİS, ARKA ODA TECAVÜZ ODASI İSİ, 'ALLAH İÇİN YAPMA' DERDİM, 'ALLAH YOKTUR' DERDİ" 

Meryem, bu süreçten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Sorgu odası tek yataktan ibaret bir yer. İşkencenin sınırı yok. Saat gece 12'den sonra ne olurdu bir bilseniz. Komutan Süleyman, en güzel kızları seçip odasına getirtirdi. Ofisinde iki oda vardı. Arka oda tecavüz odasıydı. 'Allah için yapma' derdim. 'Allah yoktur' derdi. 'Peygamber için' derdim. 'O izinde' derdi. 'Kim daha tatlı? Özgür Suriye Ordusundakiler mi, biz mi?' diye iğrenç sorular sorardı. Tecavüze uğrayan bir kız hamile kaldı. Hamileyken de tecavüze uğruyordu. 6. ayında doğum yaptı. Çocuğunu önünde kurşun sıkarak öldürdüler. O kız aklını oynattı. Şimdi ailesi onu iple bağlıyor. Başka bir arkadaşım 3. sınıf tıp fakültesi öğrencisiydi. Bekardı. Ona da tecavüz edildi. Sefire bölgesinden Ahmet diye bir genç vardı, bizim yakarışlarımızı duydukça ağlardı. Her gün sabah işkence. Akşam tecavüz. Kimse bize duyarlı olmadı. Sesimiz duymadı. Ne yaptık? Yaralılara yardım ettik. Muhasara altında olan ailelere gıda gönderdik."

"SESİMİZİ DUYURMAK İÇİN SADECE RECEP TAYYİP ERDOĞAN BABAMA SESLENİYORUM" 

Meryem, hapishaneden çıktıktan sonra çok büyük şaşkınlık yaşadığını, güler yüz ve merhametle karşılanmayı beklerken tüm toplumun kendilerini tecavüze uğradıkları için aşağıladığını belirterek, bakkala bile girip alışveriş yapamadığını söyledi.

Meryem, kocasının kendisini boşadığını, tüm ailesinin kendisinden yüz çevirdiğini, bayramlarda dahi telefonlarına çıkmadıklarını, üstelik kardeşinin kendisini öldürmekle tehdit ettiğini belirtti.

"Sesimiz duyurmak için sadece Recep Tayyip Erdoğan babama sesleniyorum. Herkese sesimizi ulaştırdık ABD'ye, insan hakları örgütlerine, ama nafile kimse duymadı. Erdoğan tutukluk sürecinden sonra serbest bırakılan kadınlara yardım eli uzatsın." çağrısında bulunan Meryem, hala içeride olan arkadaşlarını merak ettiğini söyledi ve onların unutulmaması gerektiğini vurguladı. 

Eskişehir'de öldürüldüğü düşünülen Iraklı Sally'nin annesi: Bir mezarı bile yok

Eskişehir'de öldürüldüğü düşünülen Iraklı Sally'nin annesi: Bir mezarı bile yok

Eskişehir’de 8 ay boyunca haber alınamayan Irak uyruklu Sally Ali Challab Al-Abbood hakkından soruşturma yürüten İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şüpheli olduğu belirlenen Amjed Mohsin Mohammed’i takibe aldı.

Mohsin Mohammed, Kırklareli üzerinden Bulgaristan’a kaçmaya çalışırken yakalandı.

10 bin saatlik görüntüler incelendi

İHA’nın haberine göre; İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp ve Cinayet Büro Amirliği ekipleri, 10 bin saatlik güvenlik kamerası görüntülerini mercek altına aldı.

Görüntülerde yapılan inceleme ile Iraklı Sally’nin, 2 Eylül günü saat sıralarında şüpheli Amjed Mohsin Mohammed’in evine giriş yaptığı ve bir daha çıkış yapmadığı belirlendi.

Şüphelinin ise farklı kıyafetler ile defalarca dışarı çıktığı, farlı çöp kutularını elindeki poşetleri attığı görüldü.

Eskişehir'de öldürüldüğü düşünülen Iraklı Sally'nin annesi: Bir mezarı bile yok

Ayrıyeten Sally’nin, eve girmeden dakikalar önce Mohammed ile yan yana yürüdüğü anların görüntüleri ortaya çıktı.

Şüpheli Amjed Mohsin Mohammed tutuklandı. Kendisine yardım ettikleri tespit edilen kardeşi Asaad Mohsin Mohammed, onun arkadaşı Ammeer Muttashar Mahmood ve Sarhan Shihbab Ahmed de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yardım ettikleri öne sürülen şüpheliler Mahmood ve Ahmed ise daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Kadının cesedi, şehir çöplüğünde arandı

Sally’nin öldürüldüğü ve parçalanarak çöpe atıldığı şüphesi üzerine, şehir çöplüğünde arama çalışması yapıldı. Yaklaşık 3 bin metrekarelik tesis alanı kepçe yardımıyla arandı.

Eskişehir'de Iraklı Sally'i öldürdüğü düşünülen şüpheli gözaltına alındı VİDEO ARŞİV

İddianame kabul edildi

Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Müebbet hapis cezası talep edildi

İddianamede, Sally Ali Challab Al-Abood’u öldürdükten sonra parçalara bölerek çöp konteynerlerine attığı ileri sürülen şüpheli Amjed Mohsin Mohammed hakkında, ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

Şüpheli Mohammed’e yardım ettikleri tespit edilen kardeşi Asaad Mohsin Mohammed ile arkadaşı Ammeer Muttashar Mahmood ve tutuksuz sanıklar Sarhan Shihbab Ahmed ve Hasan Ali Assi hakında ise ‘suçluyu kayırma’ suçlamasıyla 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.

Eskişehir'de öldürüldüğü düşünülen Iraklı Sally'nin annesi: Bir mezarı bile yok

Bıçak, testere, tornavida, pense, çekiç…

Sanık Amjed Mohsin Mohammed’in evindeki bıçaklarda, yatak odasındaki halı üzerinde, oturma odasındaki dolapta bulunan testerede, evdeki tornavida, pense ve çekiçte Sally’e ait olduğu tespit edilen kan izlerine rastlandığı da iddianamede yer aldı. Sally’nin cesedi ise henüz bulunamadı.

“Kızımı parçalara ayırdın, mezarı bile yok”

Duruşma öncesinde Sally’nin ailesi ve kadın dernekleri temsilcileri adliye önünde toplandı. Sally’nin annesi Leyla Naim Al-Abbood, adliye kapısı önünde gözyaşlarını tutamadı.

Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanık Amjed Mohsin Mohammed ile tutuksuz yargılanan kardeşi Asaad Mohsin Mohammed, tutuksuz sanıklar Ammeer Muttashar Mahmood, Sarhan Shihab Ahmed, mahkeme salonunda hazır bulundu.

Duruşmaya, öldürüldüğü düşünülen Sally Ali Challab Al-Abood’un yakınları ile taraf avukatları katıldı. Tutuksuz sanık Hasan Ali Assi ise duruşmaya katılmadı. Sanık Amjed Mohsin Mohammed’in duruşma salonuna getirildiği esnada Sally’nin annesi Leyla Naim Al-Abbood sanığa, “Kızımı parçalara ayırdın, mezarı bile yok. Onu sen öldürdün.” dedi.

Eskişehir'de öldürüldüğü düşünülen Iraklı Sally'nin annesi: Bir mezarı bile yok

“8 kilo kemikli kurban etini parçalamaya çalıştı”

Suçlamaları reddeden sanık Amjed Mohsin Mohammed ilk duruşmadaki savunmasında, şu ifadeleri kullandı:

“2 Eylül’de buluşup evime geldik. Ben 2 aylığına Malezya’ya gidecektim. Bu sebeple evimi topluyordum. Sally de evi toplamaya yardım etti. Daha sonra bana yardım etmek için evde bulunan 8 kilo kemikli kurban etini parçalamaya çalıştı. Evdeki malzemelerle eti parçalayamayınca benden parçalanacak bir şey getirmemi istedi. Ben de evden çıkıp bir dükkana gittim.

“Sally benim arkadaşım, onu öldürdüğüm doğru değil”

Oradan aldığım küçük baltayı eve getirip Sally’e verdim. Sally, baltanın sapının oynadığını ve tehlikeli olduğunu söyledi. Ben de baltayı aldığım dükkana iade ettim. Yerine de etleri parçalamak için testere aldım. Sally testereyi görünce onunla et kesilemeyeceğini söyledi. Vazgeçip etleri dolaba koyduk. Daha sonra başka bir yemek yapıp yedik. Ardından ben kedi ve köpeklere mama dağıtmak için evden çıktım. Çöp kutularının yanlarına yemek bıraktım. Ben eve döndükten sonrs Sally, arkadaşıyla buluşacağını söyleyip evden çıktı. Kime buluştuğunu bilmiyorum. Gece telefonla aradım ama kendisine ulaşamadım. Sally benim arkadaşım, onu öldürdüğüm doğru değil. O yaşıyor.”

İddianame kabul edildi

Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Müebbet hapis cezası talep edildi

İddianamede Sally Ali Challab Al-Abood’u öldürdükten sonra parçalara bölerek çöp konteynerlerine attığı ileri sürülen şüpheli Amjed Mohsin Mohammed hakkında ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

Şüpheli Mohammed’e yardım ettikleri tespit edilen kardeşi Asaad Mohsin Mohammed ile arkadaşı Ammeer Muttashar Mahmood ve tutuksuz sanıklar Sarhan Shihbab Ahmed ve Hasan Ali Assi hakında ise ‘suçluyu kayırma’ suçlamasıyla 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.

Bıçak, testere, tornavida, pense çekiç…

Sanık Amjed Mohsin Mohammed’in evindeki bıçaklarda, yatak odasındaki halı üzerinde, oturma odasındaki dolapta bulunan testerede, evdeki tornavida, pense ve çekiçte Sally’e ait olduğu tespit edilen kan izlerine rastlandığı da iddianamede yer aldı. Sally’nin cesedi ise henüz bulunamadı.

bıçakmezarcesetşehir

Google News ile Takip Et

Amerikan şerefsizliği

İŞgalcİLERİN Ebu Garib cezaevine hapsettiği Iraklı direnişçilere yaptığı işkencenin yeni fotoğraflarında kadın ve erkek tutuklul

İşkencede sınır tanımamışlar!
İşgalcilerin Ebu Garip’te direnişçilere yaptığı işkencenin fotoğrafları Obama yönetimince engellenirken, Amerikan askerinin erkeklere tecavüzü de gizlendi


Amerikan askerleri tarafından Iraklı direnişçilere yapılan işkence görüntüleri ve fotoğraflarının, ABD Başkanı Barack Obama tarafından yayımlanması engellenirken, Irak’ta işkence ile ilgili inceleme yapan emekli generalden şok açıklamalar geldi. Irak’taki Ebu Garib cezaevinde soruşturma yürüten emekli Tümgeneral Antonio Taguba, İngiliz Daily Telegraph gazetesindeki makalesinde, “tüyler ürpertici” olarak nitelediği işkence fotoğraflarının yayımlanmaması yönündeki Obama’nın kararına kendisinin de katıldığını ifade etti.

’Dış politikamız tehlikeye girer’
Taguba, “Adli amaç dışında yayımlanmalarının amacının ne olduğuna emin değilim ve yayımlanmaları, dış politikamızın tek koruyucuları olan askerleri en çok ihtiyacımız olduğu dönemde tehlikeye atacaktır” dedi. Gazete, Ebu Garib’teki işkence ve kötü muamele uygulamalarının Taguba’nın ’teki raporunda da yer aldığını, ancak asıl konunun, ortaya çıkan, ancak bugüne kadar hiç yayımlanmamış fotoğrafların bulunması olduğunu vurguladı.

Cop ve tellerle tecavüz
Gazeteye göre, yeni fotoğraflardan en az birinde bir Amerikan askerinin bir kadın tutukluya tecavüzü, bir diğerinde bir erkek tutukluya tecavüz, bir diğerinde daha bir kadın tutuklunun kıyafetlerin zorla çıkarılması, başka fotoğraflarda da tutuklulara korkunç şekilde cop, tel gibi cisimlerle tecavüz görüntüleri yer alıyor. The Telegraph, yeni fotoğrafların yılları arasında Ebu Garib ve diğer 6 tutukevindeki ihlalle ilgili olduğunu belirtti.

Sansürlendi
Mahkeme, 28 Mayıs’ta işkence fotoğraflarının yayınlanmasını istemiş, ABD Başkanı Barack Obama ise bu karara uymamıştı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir