sadaka i cariye nedir örnekler / Sadaka-İ Cariye Nedir? Sadaka-İ Cariye Çeşitleri Ve Örnekleri Nelerdir?

Sadaka I Cariye Nedir Örnekler

sadaka i cariye nedir örnekler

-
seafoodplus.info altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz.

Sadaka-İ Cariye Nedir? Sadaka-İ Cariye &#;rnekleri Ve &#;eşitleri Nelerdir?

Sadaka-i Cariye Nedir?

Kişinin vefatından sonra devam etmekte olan hayır ve hasenatı aracılığı ile kendisine ulaşabilen sevaplarının mevcut olması durumuna Sadaka-i cariye adı verilir. Hz peygamberin bahsettiği bir hadisi şerifi içerisinde şu şekilde nakledilmiştir; yedi şey bulunuyor ki kul ölümünden sonra kabrin içindeyken de bunların ecri ya da sevabı kendisine ulaşır şeklindedir.

Sadaka-i Cariye Örnekleri Nelerdir?

Sadaka-i cariye ile ilgili çok sayıda örnek bulmak mümkündür. Sadaka-i cariye ile ilgili bir kişi için şu örnekler verilebilir:

Öğretilen ilim

Akıtılan su

Açmış olduğu su kuyusu.

Dikmiş bulunduğu meyve ağacı.

İnşa etmiş olduğu mescit.

Miras olarak bırakmış olduğu mushafı şerif, bir başka ifade ile faydalanılan bir kitap

Ölümünden sonra kendisi için istiğfar edebilecek hayırlı bir evlat

Şeklinde sıralanabilir. Hadisi şerif kapsamında da açık bir biçimde beyan edilmiş olduğu gibi bireyin amel defterinin kapanmamasını sağlamak için kendisine bu sevaplar yazılması için ardında hayırlar ve hasenatlar bırakmasına Sadaka-i cariye adı verilir. Sadaka-i cariye kavramı İslam dini içerisinde büyük bir öneme sahip olan kavramlardan bir tanesidir.

Sadaka-i Cariye Yapılmasındaki Temel Amaç Nedir?

Sadaka-i cariye bireyin her durum içerisinde sevap kazanmasını sağlayacak yollar elde etmeye ve iyi bir yapmaya yönlendirmeyi hedeflemektedir. Birey öldükten sonra da bahsedilen bireyin amel defterinin kapanmaması ile birlikte uzun seneler süren yararları olan insanlara ya da hayvanlara fayda verebilecek hayır ya da hasenat içerisinde bulunmayı sağlamaktadır.

Sadaka-i Cariyeyi Maddi İmkanı Olmayan Kişiler De Yapabilir mi?

Bireyin öldükten sonra arkasında bırakmış olduğu ailesinin ve evlatlarının duaları ölmüşleri için af ya da mağfiret dilemeleri uygulaması da Sadaka-i cariye arasında sayılır. Ölmüş aile bireyler için dua etmek, istiğfarda bulunmak kişilerin ruhları için Kuranı Kerimi okuyabilmek ya da okutmak da bu kapsamda sayılır.

Amel defteriniz kapanmasın: Sadaka-i cariyeyi Peygamber'imizden öğrenelim

Resûlullah Efendimiz, “İnsan öldüğü zaman amellerinin sevabı kesilir, üç amel hariç: Sadaka-i câriye, yararlanılan ilim ve ebeveynine dua eden sâlih evlât” buyurur.

Bir diğer hadisinde ise, “Yedi şeyin sevabı kişinin ölümünden sonra o kabrindeyken bile devam etmektedir: Elim öğreten, su kanalı yapan, su kuyusu açan, ağaç diken, mescit inşa eden, Mushaf miras bırakan ve ölümünden sonra kendisi için mağfiret dileyecek bir evlat yetiştiren” şeklinde buyurur.

SADAKA-İ CARİYE’Yİ EFENDİMİZ’DEN ÖĞRENELİM

Kulun imanına sadakat için yaptığı her türlü salih amel ve sadaka hesap günü için kaydedilir. Kişinin dünya hayatı bittiği anda sadaka ve salih amel işleme imkanı da sona erer. İşte Allah Rasulü insanlara ölümden sonra da amel defterinin açık kalmasını sağlayan bir reçete sunar bize bu hadislerle. Amel defterinin açık kalmasını sağlayan ilk şey sadaka-i cariye olarak geçer. Sevabı ve getirisi sürekli olup nesiller boyu devam edebilen sadakadır sadaka-i cariye. İkinci hadiste ise sadaka-i cariyenin neler olduğuna dair Allah Rasulü örnekler de verir.

İHTİYAÇ SAHİPLERİ İÇİN AÇILAN SU KUYULARI

Suya erişim şimdilerde gelişen teknolojiler sayesinde oldukça kolay olsa da, günümüz dünyasında hala su sıkıntısı çeken coğrafyalar olduğunu biliyoruz. Dünyada milyonun üzerinde insan temiz ve içilebilir suya erişemiyor. Bu sayı, dünya üzerindeki yaklaşık 10 insandan 1’inin temiz ve içilebilir suya ulaşamadığını bizlere gösteriyor. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak insanların su ihtiyacını temin etmek elbette ihtiyaç sahibi insana birçok fayda sağlıyor. İhtiyaç sahibi insanlar için açılan bu su kuyularının sadaka-i cariye olduğunu Allah Rasulü de bildirir bize.

MEYVESİNDEN VE GÖLGESİNDEN FAYDALANDIĞIMIZ AĞAÇLAR

  • Biz, “Sizden birinin elinde bir fidan varken kıyamet kopacak bile olsa gücü yeterse o fidanı kıyamet kopmadan muhakkak diksin” diyen bir Peygamber’in ümmetiyiz. Dolayısıyla gölgesinden ve meyvesinden insanların ve hayvanların istifade edeceği ağaçlar dikmek de bizim için bir sadaka-i cariyedir. Diktiğimiz bir ağaç doğaya oksijen salmaya, bir kuşa yuva ya da bir yolcuya gölge olmaya devam ettikçe amel defterimiz açık kalacaktır.

İÇİNDE NAMAZ KILINIP DUA EDİLEN CAMİLER

Camiler ve mescitler, Allah’ın evi, Kâbe’nin birer şubesidir. Allah’a kulluk yapılan böyle mukaddes mekanların imar ve inşasına katkıda bulunmak da en kıymetli sadaka çeşitlerindendir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” buyrulmak suretiyle bu noktada katkısı bulunanlar âdeta tezkiye edilmiş ve övülmüştür.

İNSANLARI KUR’AN’LA BULUŞTURMAK

Hadiste miras olarak Mushaf bırakılması da sadaka-i cariye olarak nitelendirilmiştir. Matbaanın icadından evvel insanların yazılı Kur’an’a ulaşması zor olduğundan bu şekilde nitelendirilir. Ancak günümüz şartlarında bunu düşündüğümüzde hâlâ eline Kur’an değmemiş insanlara basılmış Mushafları ulaştırmanın çok önemli bir hayır olacağı muhakkak.

Sadaka-i cariye dışında kişinin amel defterinin açık kalmasını sağlayan diğer ameller yararlanılan ilim ve hayırlı evlat yetiştirmek olarak yer alır hadiste. İlk emri “Oku” olan dinimiz hiç şüphesiz ilme ve öğrenmeye büyük önem vermiştir. Hz. Peygamber’in hadislerinde bu konu üzerinde sıkça durulur. Elbette ilimden kasıt sadece dini ilimler değildir. Kişinin dünyasına ve ahiretine fayda sağlayacak her ilim bu kapsamdadır. Böyle bir sadaka-i cariye sayesinde kişinin -ürettiği veya öğrettiği ilimden istifade edildiği müddetçe- amel defterine sevap yazılmaya devam edecektir.

ARDINIZDAN DUA EDECEK EVLAT YETİŞTİRMEK

Anne babaların en kıymetli varlıkları olan çocuklar, cennete layık bir safiyetle doğar. Onların selametle tekrar cennet yurduna varabilmesi için, maddi ve manevi terbiyelerinin itina ile yapılması şarttır. Peygamber Efendimiz de çocukların güzel yetiştirilmesi hususunda son derece hassasiyet göstermiş ve ümmetine de şöyle emir buyurmuştur: “Çocuklarınıza ikramda bulunun; onlara güzel bir terbiye verin.” İşte hayırlı bir evlat yetiştiren hem dünyasını hem de ahiretini imar etmiş olur. Kişi ölse bile yetiştirdiği salih evladı hem hayırlı ameller yaptıkça hem de kendisini yetiştirenlere dua edip onlar için istiğfarda bulundukça onu yetiştirenlerin amel defteri kapanmayacaktır.

Sadaka-i Câriye Nedir?

Tarih: 13 Mart HİZMETAhirete İmanNE NEDİR?

Sadaka-i câriye: Sürekli sevâba vesîle olan hayır-hasenât (Câmî, mektep, çeşme vb.) anlamına gelmektedir. Bir insan öldükten sonra da amel defterine sevap yazdırmaya devam ettiren iyiliklerdir.

SADAKA-I CÂRİYE NEDİR? VİDEO

SADAKA-I CÂRİYE  İLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“İnsan ölünce, şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevâbı kesilir: Sadaka-i câriye, kendisinden istifâde edilen ilim, arkasından duâ eden hayırlı evlât.” (Müslim, Vasiyye, 14; Tirmizî, Ahkâm, 36)

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“Yedi şey vardır ki, kul vefâtından sonra kabrindeyken de bunların ecri kendisine ulaşır: Öğrettiği ilim, akıttığı su, açtığı su kuyusu, diktiği meyve ağacı, inşâ ettiği mescid, mîras bıraktığı Mushaf-ı Şerîf, vefâtından sonra kendisi için istiğfâr edecek hayırlı evlât.” (Beyhakî, Şuab, III, ; Heysemî, I, )

Başka bir hadiste Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:

“Öldükten sonra kulun derecesi yükseltilir. Kul:

«−Ey Rabbim! Bu sevap nereden geldi?» diye sorar. Cenâb-ı Hak ona:

«−(Arkanda bıraktığın) hayırlı ve sâlih evlâdın senin için istiğfarda bulundu, duâ etti» buyurur.” (İbn-i Mâce, Edeb, 1; Ahmed, II, )

VAKIFLAR SADAKA-İ CARİYEDİR

İslâm âlimleri ekseriyetle sadaka-i câriye ile vakfın kastedildiğini beyan buyurmuşlardır. Sadaka-i câriye, Allah rızâsı için hizmet veren bir eser bırakmaktır. Bu, ilim ve irfan yuvaları tesis etme, yol, köprü, kütüphâne yapma veya müessese kurarak talebelere burs vs. imkânlar sağlayıp insan yetiştirme ve bütün fedâkârlıklarına katlanarak hayırlı bir evlât büyütmedir.

SALİH EVLATLAR SADAKA-İ CARİYEDİR

Büyük İslâm âlimlerinden İbnü’l-Cevzî şöyle der:

“İnsan, ölümün kendisini amelden keseceğini bilse, hayattayken ecri ölümünden sonra da devam edecek olan amel-i sâlihler işler. Birazcık dün yevî imkânı varsa onu vakfeder, ağaç diker, su akıtır, kendisinden sonra Allâh’ı zikredecek nesiller yetiştirmek için gayret eder ki, kendisi için de ecir gelsin! Veya insanlara faydalı ilim öğretecek bir kitap te’lif eder. Zira âlimin bu vasıftaki bir kitabı, onun ebediyyen devam edecek olan sâlih evlâdıdır. Âlim kişi, ilmiyle amel eder ve kendisine tâbî olacak kişilere de bu hayırlı amelleriyle örnek olur. İşte böyle bir kişi ölmez!” (İbnü’l-Cevzî, Saydü’l- Hâtır, s. 12)

EVLİLİĞE VESİLE OLMAK SADAKA-İ CARİYEDİR

Muhyiddîn-i Arabî -kuddise sirruh- Hazretleri, nikâha teşvik edip evlenenlere yardımcı olmanın fazîleti hakkında şöyle buyurur:

“En üstün sadaka-i câriye, evliliğe vesîle olmaktır. Zira onların neslinden gelen kimselerin yaptıkları her iyilikten vesîle olana da bir ecir vardır.”

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir