kalın bağırsakta polip belirtileri / Kalın Barsak ve Rektum Polipleri

Kalın Bağırsakta Polip Belirtileri

kalın bağırsakta polip belirtileri

Polip Nedir?

Polipler, içi boşluklu organlarımızın yüzeylerini örten tabakada meydana gelen, çoğunlukla kabartı şeklinde olan anormal doku büyümeleridir. Sıklıkla küçük ebatlıdırlar ve iki farklı formda görülürler. Bunlardan biri mantara benzer. Diğeri ise daha düz bir formdadır ve çevresine göre hafif bir tümseği vardır.

Poliplerin büyük çoğunluğu iyi huyludur. Fakat oluşumlarının ardında anormal hücre büyümesi olduğu için tedavi edilmemeleri ya da alınmamaları halinde kötü huylu hale dönüşebilirler. Kansere dönüşmesi ihtimali; oluştukları yere, neden oluştuklarına ve ne kadar süredir var olduklarına bağlı olarak değişir.

Polipler, en yaygın olarak bağırsak ve rahim iç yüzeyinde görülmekle birlikte burun, kulak, boğaz, mide, safra kesesi, mesane gibi vücudun çok çeşitli organlarında da karşımıza çıkarlar.

Mide Polipleri: Midede oluşan polipler genellikle pek bir belirti vermedikleri için farklı bir mide sorunu için inceleme yapıldığında, işlem esnasında rastlantısal olarak tespit edilir. Bu poliplerin büyük kısmı kansere neden olmaz. Kimi çeşitlerinin varlığı, ilerleyen yıllarda kanser ihtimalinin olabileceğine işaret eder.

Bağırsak Polipleri: Bağırsak polipleri sık rastlanan polip çeşitlerinden biridir. 50 yaşın üstündeki her dört kişiden birinde bağırsak polipleri görülebilir. Bu nedenle bu yaş grubundaki kişilerin düzenli olarak bağırsak polipleri için tarama yaptırmaları önerilir. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülen bu poliplerin hiperplastik olarak adlandırılan türleri kansere dönüşmezken, adenomatoz olarak adlandırılan türleri büyümeleri halinde kansere dönüşebilir.

Safra Kesesi Polipleri: Safra kesesi poliplerinin çoğunluğu iyi huylu olup nadiren kansere dönüşürler. Safra kesesi polipinin sayısı ve boyutu arttıkça kansere dönüşme riski artmaktadır. Bu nedenle tespit edildikten sonra aralıklı olarak takip edilmeleri gerekir.

Endometriyal Polipler: Rahim iç yüzeyinde tespit edilen yuvarlak yapılı bu poliplerin ebadı 2 mm’den 40 mm’ye kadar değişebilir. Sıklıkla kötü huylu değildirler. Adet döngüsünün bozulmasına neden olabilirler. Rahimde bir veya birkaç polip aynı anda oluşabilir.

Nazal Polipler: Nazal bölgede gelişen poliplerin çoğunluğu kansere neden olmaz. Damla şeklinde bir formda olurlar. Oluşma nedenleri kronik inflamasyondur. Her yaşta ortaya çıkabilen bu polipler çocuklara göre yetişkin kişilerde daha fazla görülür. Tedavi sonrasında tekrar çıkma ihtimalleri bulunur.

Kulak Polipleri: Kulak polipleri yuvarlak yapılıdır. Orta kulak civarında ve kulak kanalında gelişirler. Kırmızıya yakın bir renkleri vardır ve kanamaya meyilli bir yapıları bulunur. Kanserli olanları da bulunur.


Polip Belirtileri Nelerdir?

Mide Polipleri: Mide iç yüzeyini örten dokudan kaynaklanan, çoğunlukla tomurcuk şeklinde olan bu polipler genellikle hiçbir belirti vermezler. Doktorunuzun sizi başka bir nedenle muayene ederken endoskopi ile incelemesi esnasında ortaya çıkarlar. Mide polipi ortaya çıktıktan sonra yüzeyinde kızarıklık ve ülserler gelişebilir. Böyle durumlarda karında hassasiyet, karın ağrısı, mide bulantısı, kansızlık, dışkıda kan bulaşı görülebilir. Mide polipleri büyük boyutlara ulaştıklarında nadiren de olsa ince bağırsağa geçişi tıkayıp kusmaya neden olabilirler. 
 
Bağırsak Polipleri: Bağırsak iç yüzeyinde yavaş yavaş ortaya çıkan aşırı büyümelerdir. İnce bağırsakta da görülmekle birlikte sıklıkla kalın bağırsak ve rektumda izlenirler. Kolon ve rektum polipleri özellikle yaşın ilerlemesiyle daha fazla görülmekte olup kanser gelişiminde ciddi bir risk faktörü oluştururlar. Kalın bağırsak ve rektum yerleşimli polipi olan hastaların da çoğunluğunda herhangi bir şikayet yoktur. En sık ortaya çıkan yakınmaları dışkıda kan görülmesi ve makattan kanamadır. Kolon poliplerinden kaynaklanan uzun süreli kanama, demir eksikliği anemisine neden olabilir. Poliplerin diğer belirtileri karın ağrısı, ishal,  kabızlık ve dışkı çapında azalmadır.
 
Safra Kesesi Polipleri: Safra kesesinin iç duvarını kaplayan tabakadan kaynaklanıp safra kesesi boşluğuna doğru uzanan yapılardır. Tipik olarak belirgin bir şikayete neden olmazlar ve genellikle başka nedenlerle yapılan görüntüleme çalışmalarında tespit edilirler. 

Endometriyal Polipler: Rahim bölgesinde görülen bu polipler sıklıkla rahim iç yüzeyinde oluşurlar. Belirtileri arasında vajinal kanama, adet düzeninin bozulması ve infertilite yani kısırlık bulunur.

Nazal Polipler: Burunda veya sinüs civarında oluşurlar. Nazal polipler; koku alamama, burun ve baş ağrısı gibi soğuk algınlıklarında da görülen belirtiler gösterirler. Horlamaya da neden olabilirler.

Kulak Polipleri: Kulak poliplerine işitsel polipler adı da verilir. Genellikle kulak kanalında ortaya çıkarlar ve duymada güçlük, kulaktan kan gelmesi gibi belirtiler gösterirler.

Polip Nedenleri Nelerdir?

Poliplerin oluşma nedenlerinin tamamı net olarak bilinmemektedir. Bilinen bazı nedenler şunlardır:

  • Genetik olarak polip oluşmasına uygun yapının varlığı. Ailede polip görülen yakınlarınız varsa bu durum sizin de polip sorunuyla karşılaşma ihtimalinizi artırır,
  • Enfeksiyon,
  • Kist ya da tümör varlığı,
  • Polipin oluştuğu bölgede yabancı bir cisim bulunması,
  • Midede kronik olarak iltihap görülmesi,
  • Östrojen hormonunun olması gereken değerlerden çok daha yüksek olması,
  • Kolon bölgelerindeki hücrelerin genetik yapısında yaşanan değişimler.

Polip Nasıl Teşhis Edilir?

Mide Polipleri: Yaşadığınız sorunlardan dolayı ya da kontrol - tarama amaçlı yapılan bir gastroskopi işleminde tespit edilebilirler. Üzerinde görüntüyü aktaran bir kamera ve incelenen yeri aydınlatan bir ışık kaynağı olan, yaklaşık cm uzunluğundaki endoskopi cihazı yardımıyla ağızdan girilerek yemek borusundan geçilir ve mideye ulaşılır. Endoskobun ucundaki kamera sayesinde midenizde oluşan polipleri görüntülenir.

Bağırsak Polipleri: Bağırsak poliplerinin teşhisini kolonoskopi işlemi sağlar. Endoskopi cihazı ile anüsten girilip rektum, tüm kolon bölümleri ve ince bağırsağın son bölümü incelenir. İşlem yapılmadan önce bağırsağı temizleyen ilaçlar kullanılarak bağırsaklarınız boşaltılır. Böylelikle bağırsaklarınızda yer alan polipler net bir şekilde görülür. 

Safra Kesesi Polipleri: Genellikle başka bir sebepten dolayı yapılan ultrasonografi incelemesinde tespit edilirler. Bunun dışında manyetik rezonans inceleme (MR) ve karın tomografisinde de görülebilirler. Safra kesesi polipi tespit edildikten sonra takibi belli aralıklarla yapılan ultrasonografi ile gerçekleştirilir.

Endometriyal Polipler: Zamansız beliren kanamalar ve adet düzensizlikleri gibi belirtiler doktorunuza bu konuda önemli bilgiler verir. Doktorunuz, rahim içini ultrasonografi ile incelemesi neticesinde teşhisi netleştirir.

Nazal Polipler: Doktorunuz muayene sırasında yakınmalarınızı dinler. Anlattıklarınız nazal polip ihtimalini gösteriyorsa kameralı bir endoskop yardımıyla burnunuzun içini görüntüler ve nazal polip teşhisini koyar.

Kulak Polipleri: Tıpkı diğer polip türlerinin muayenesinde olduğu gibi şikayetleriniz kulak polipine işaret ediyorsa, doktorunuz otoskop ya da endo-otoskop kullanarak kulağınızın içini inceler. Orta kulak ve kulak kanalınızda polip varsa bu inceleme sırasında ortaya çıkar.

Polip Tedavisi

Polip tedavisinde süreç birkaç farklı unsura göre belirlenir. Bunlardan birincisi poliplerin bulunduğu yerdir. Bir diğer unsur poliplerin ebadıdır. Bunların dışında poliplerin iyi huylu ya da kötü huylu olup olmadıklarına bağlı olarak tedavi süreci farklılaşır. Şimdi konumlarına göre polip tedavilerini detaylandıralım.

Mide Polipleri: Mide poliplerinin tedavisini belirleyen ana unsur polipin türüdür. Adenom yani kansere dönüşebilecek polipleriniz varsa örnek alınarak laboratuvara gönderilir ve sonuca göre tedavi programı yapılır. Kanserleşme riski göstermeyen küçük poliplere çoğunlukla daha fazla müdahale edilmezken, risk içeren ya da büyük boyuttaki polipler çıkarıldıktan sonra midenin belli aralıklarla takip edilmesi gerekir.

Bağırsak Polipleri: Bağırsak polipleri için kolonoskopi yapılırken sıklıkla tedaviye de başlanır. İşlem sırasında görülen polip kolonoskopiyi yapan doktor tarafından alınır. Daha sonra bu polip incelenmek üzere laboratuvara gönderilir. Burada amaç polipin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunun anlaşılmasıdır. Poliplerin erkenden çıkarılması kanser gelişmesi ihtimalini azaltır. Bu nedenle 50 yaşından itibaren doktorunuzun uygun görüleceği aralıklarla kolonoskopi yapılması önerilir.

Safra Kesesi Polipleri: Safra kesesi polipinin boyutu, iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığını tahmin etmeye yardımcı olabilir.  10 mm’den daha küçük olan safra kesesi poliplerinin kanserli olma olasılığı düşüktür ve genellikle tedavi gerektirmez. Standart karın ultrasonografisi kullanılarak takip edilir. Safra kesesi polipinin boyutu ve sayısı artıyorsa, 10 mm’den daha büyük ise zamanla kansere dönüşme olasılığından dolayı tedavi edilirler. Tedavisi de safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasını (kolesistektomi) içerir. 

Endometriyal Polipler: Doktorunuz rahminizi inceledikten sonra polip olup olmadığını görür. Polip varsa bundan bir örnek alarak laboratuvara gönderir. Polipiniz sizde herhangi bir şikayete neden olmuyorsa tedavi yapılmaz fakat belirli aralıklarla düzenli kontrole gelmeniz istenir. Polipleriniz nedeniyle şiddetli kanama yaşıyorsanız, gebe kalmanızda sorun yaratıyorlarsa cerrahi operasyonla alınırlar. Menopozun ardından ortaya çıkan poliplerde de tedavi yöntemi, alınması yönündedir.

Nazal Polipler: Küçük polipleriniz varsa ilaç tedavisi yapılarak rahatlamanız yoluna gidilir. Bu ilaçlar sprey ya da tablet şeklinde olabilir. Poliplerle birlikte enfeksiyon görülüyorsa antibiyotik tedavisi uygulanır. İlaç tedavisine yanıt vermeyen poliplerin alınması tercih edilir. Polipleriniz endoskopi yöntemiyle alınmaya uygunsa bu yöntem tercih edilir. Endoskopiyle alınmaya uygun değilse ileri cerrahi operasyonla müdahale edilir.

Kulak Polipleri: Kulağınızdaki poliplerin nedenine bağlı olarak tedavi yöntemi belirlenir. Polip sorununuzun ardında enfeksiyon varsa antibiyotik tedavisi uygulanır. Antibiyotik tedavisinden sonuç alınmazsa polipten parça alınarak laboratuvarda incelenir ve cerrahi operasyonla alınması tercih edilebilir.

Polip Riskini Artırabilecek Etkenler

Mide poliplerinde: yaşlılık, bakteri kökenli mide enfeksiyonu geçirmek, bazı ilaçları uzun süreli kullanmak ve genetik kökenli bazı hastalıklara sahip olmak.

Bağırsak poliplerinde: kalıtsal hastalıklara sahip olmak, yağlı ve liften fakir beslenmek, obez olmak, 50 yaşın üzerinde olmak, erkek olmak, sigara ve alkol tüketmek, iltihap kökenli bir bağırsak hastalığına sahip olmak.

Endometriyal poliplerde: 60 yaşın üstünde olmak, menopoz sürecine girmek ya da menopoz sürecini bitirmiş olmak, hormon tedavisi almak.

Nazal poliplerde: sinüs enfeksiyonu, astım ve alerji sorunları yaşamak.

Mesane poliplerinde: Erkek olmak ve sigara kullanmak polip gelişme riskini artırır.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Kolon (Kalın Bağırsak) Kanseri

Kolon (Kalın Bağırsak) Kanseri

Kalın Bağırsak Kanserinin Önemi,Belirtileri ve Korunma Yolları

Kalın Bağırsak Kanseri

Kalın bağırsak kanserleri tüm kanser tipleri arasında en sık görülen 4. kanser olup, her yıl Dünyada yaklaşık 1 milyon yeni kalın bağırsak kanseri vakası teşhis edilmektedir. Günümüzde ortalama riske sahip bir insanın ömür boyunca kalın bağırsak kanserine yakalanma riski %’tir. Bu riskin dolayısıyla kalın bağırsak kanserine yakalanan hasta sayısının yıllar içerisinde artarak devam etmesi ayrıca kanserde en hızlı artışın ise ülkemizin de içinde bulunduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde olması beklenmektedir. Kalın bağırsak kanserinin önemini arttıran diğer yönü ise önlenebilir kanserler arasında yer almasıdır. Bir kansere önlenebilir kanser diyebilmek için ya kanser gelişmeden ya da erken dönemde teşhis edilerek kişinin yaşam süresi ve konforunu bozmadan tedavi edilebilmesi gerekmektedir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90’ı polip denilen bağırsağın en iç tabakasındaki hücrelerin normal dışı çoğalmasından kaynaklanan kitlelerden gelişir. 50 yaş civarındaki hiçbir şikayeti olmayan insanların yaklaşık %35’inde kalın bağırsak polipleri mevcuttur. Bu poliplerin kansere dönüşmesi için yaklaşık 10 yıllık bir süre gereklidir ki bu süre ameliyat dışı müdahalelerle kanser gelişiminin önlenebilmesi için hayati öneme sahiptir. Bu süre içerisinde yapılacak bir kolonoskopiyle hem polip tanısı konulabilir hem de aynı anda polipektomi dediğimiz yöntemle polip çıkarılarak tedavi sağlanmış olur. Çıkarılamayacak kadar büyük ya da çok sayıda polip mevcutsa laparoskopik (kapalı) yöntem ile ameliyat edilerek tedavi sağlanması şansı mevcuttur.

Belirtileri

Kalın bağırsağında kanser öncüsü polipler veya erken dönem kanser olan hastaların çoğunun hiçbir şikayeti yoktur. Bu hastalarda nadiren halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, kansızlık, dışkılama esnasında makattan temiz kan gelmesi, kanla karışık dışkılama ve ishal görülebilir. İlerlemiş kalın bağırsak kanserlerinde ise yukarıda sayılan şikayetlere ilave olarak kalın bağırsakta tıkanma, delinme, diğer organlara yayılma, karında ilerleyici şişlik ve ağrı, bulantı, kusma, zayıflama, nefes darlığı görülebilir. Bu dönemde kanserle mücadele etmek hem hasta hem de hekim açısından daha zor ve risklidir.

Risk Faktörleri

Beslenme alışkanlığı, fizik aktivite, genetik yatkınlık, yaş ve toplumsal tarama programlarının uygulanması günümüzde riski değiştirebilecek en önemli faktörlerdir.

Beslenme

Hayvansal yağlar, et ve yüksek kalori içeren, kırmızı etin beyaz et ve balığa göre daha fazla tercih edildiği diyet şekli kalın bağırsak kanseri riskini önemli oranda arttırır. Taze sebze ve meyveden zengin, posalı bir diyet ise riski yarı yarıya azaltır.

Yaşam Şekli

Fiziksel aktivite, düzenli egzersiz yapmak riski azaltırken, sigara ve alkol riski kat arttırır.

Yaş

Ortalama riske sahip bireylerde kalın bağırsak kanserlerinin yaklaşık %90’ı 50 yaş üzerinde gelişir dolayısıyla 50 yaşın üzerinde olmak kalın bağırsak kanseri için önemli bir risk faktörü olarak görülmektedir.

Toplumsal Tarama Programları

Taramalarda en sık kullanılan ve en etkili yöntem kolonoskopidir. Kolonoskopi, kalın bağırsağın tümünün, ince bağırsağın ise son cm’lik kısmının incelenmesine ve gerektiğinde örnek alınmasına veya görülen poliplerin çıkarılmasına (polipektomi) imkan sağlar.

Ortalama riske sahip insanlarda 50 yaşında başlayarak her 10 yılda bir kolonoskopi yapabilirsek kalın bağırsak kanseri görülme sıklığı % oranında azalacaktır. Elli yaşınıza girdiğinizde hiçbir şikayetiniz olmasa da kolonoskopi yaptırınız.

Birinci derece (anne, baba, kardeşler) bir ya da daha fazla akrabasında kalın bağırsak kanseri olanların bu kansere yakalanma riski kat artar. Ayrıca bu kişilerde çok daha erken yaşlarda kanser gelişebilir. Bu nedenle bu bireylerde kolonoskopi taramalarına en geç 40 olmak üzere hekiminizin önereceği daha erken yaşlarda başlanılmalıdır.Günümüzde önlenebilir bir kanser türü olarak kabul edilen kalın bağırsak kanserini destek ve dikkatiniz sayesinde önleyebilmek umuduyla herkese mutlu ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Ameliyat Sonrası Poliplerin Görünümü

Ameliyat Sonrası Poliplerin Görünümü

Klonoskopik Polipektomi

Klonoskopik Polipektomi

Polipler, kalın bağırsağın (kolon ve rektumun) yüzeyini örten tabakanın (mukoza) anormal büyümesi sonucu gelişen ve bağırsak kanalı (lümen) içine doğru büyüyen oluşumlardır.

Bazı polipler, düz (sapsız veya sesil) bazıları ise bir sap ile bağırsak duvarına bağlıdırlar (saplı polip). Kalın bağırsağın en sık görülen hastalıklarından biridir. Erişkinlerde % oranında polip gözlenebilir. 50 yaş üzerinde ise bu oran % lere ulaşır.

Genellikle iyi huylu olmasına rağmen poliplerin, kanserlerle olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası polip zemininde gelişir. Bir polipin kanserleşmesi için yaklaşık yıl kadar bir süre geçer. Polipler kanser öncüsü hastalık oldukları için kanserleşmeden önce çıkarılması gerekir.
 

POLİPLERİN SEMPTOMLARI (BELİRTİLERİ) NELERDİR?

Çoğu polip semptom (belirti) vermez ve endoskopi veya kalın bağırsağın radyolojik incelenmesi sırasında tesadüfen bulunur. Fakat bazı polipler kanama, mukus akıntısı (sümüksü yapışkan akıntı), bağırsak fonksiyonlarında değişiklik ve nadiren de karın ağrısına neden olur.

Polipler, ya doğrudan bir endoskop (bağırsak kanalının içini görmeyi sağlayan cihazlar) yardımı ile direkt olarak, kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakanın (mukozanın) incelemesi sonucu yada ilaçlı kalın bağırsak filmi (çift kontrastlı baryumlu kolon filmi) ile tanınabilir.

Kolorektal endoskopide, direkt göz ile kalın bağırsağı örten tabaka izlenebilir. 3 yöntem vardır.
1- Rijit sigmoidoskopi: Kalın bağırsağın (kolon ve rektum) son cm lik mesafesinin görünmesine olanak tanır.

2- Fleksibl sigmoidoskopi: Kalın bağırsağın son 60 cm lik bölümünün izlenmesini sağlar.

Her iki inceleme için sadece lavman ile bağırsak temizliği yeterlidir. Yine her iki inceleme de hastaya herhangi bir ağrı kesici veya sakinleştirici vermeye gerek kalmadan muayene odasında rahatlıkla yapılabilir.

3- Kolonoskopi:Daha uzun, hareketli ve kolayca bükülebilen (fleksibl) bir cihaz ile tüm kolon incelenebilir. Bu inceleme için tüm kalın bağırsak temizliği gerekir. İşlem sırasında hastanın rahat olması için sakinleştirici ve ağrı kesici de yapılır.

İndirekt olarak (dolaylı) kalın bağırsağı örten tabaka, ilaçlı kalın bağırsak filmi olan çift kontrastlı baryumlu kolon filmi ile değerlendirilebilir. Verilen baryum solüsyonu (ilaç) kolonda tutulduğunda polipler tanınabilir.

Dışkıda (gaitada) gizli kan incelemesi, kolorektal hastalıklarda önemli bir test olmasına rağmen negatif çıkması halinde poliplerin olmadığını göstermez. Kolonda bir adet polibin varlığı tüm kolonun incelenmesini gerektirir. Çünkü bu hastaların %30 unda kalın bağırsağın başka yerinde eşlik eden başka polipler bulunabilmektedir.
 

POLİPLER TEDAVİ EDİLMELİ MİDİR?

Kalın Bağırsak Kanseri ile polipler arasında kesin bir ilişki vardır. Bu nedenle hangi polip kanserleşme eğilimine sahip, hangisi değil tam olarak bilinemeyeceği için bunların hepsinin tamamen alınması tavsiye edilir.

Kolonoskopiyle yapılan birçok muayene sırasında, görülen polipler aynı zamanda alınabilmektedir. Daha geniş poliplerde ise tamamen çıkartılmaları için birden fazla tedavi yöntemi gerekebilir. Fakat bazı polipler büyüklükleri, pozisyonları ve sayıları nedeniyle bu tip yöntemlerle çıkarılamaz ve ameliyat gerekli olabilir.

Polipin endoskopi (kolonoskopi-sigmoidoskopi) yardımı ile çıkarılmasına polipektomi denir. Polip endoskopi sırasında özel aletler yardımı ile çıkarılabilir.

Polipektomi yapılarak poliplerin çıkarılması Kalın Bağırsak Kanserinin gelişimini önlemektedir. Bu nedenle Kalın Bağırsak Kanseri önlenebilir bir hastalıktır.

POLİPLER TEKRARLAYABİLİR Mİ?

Bir polip tamamen çıkartıldıktan sonra aynı yerde nüks pek beklenmez. Fakat polip oluşumuna zemin hazırlayan etkenler, aynı kalın bağırsağın başka bölgelerini de etkilediği için başka yerlerde polip çıkabilir. Yeni polibi olan hastaların en az %30 unda daha önceden de polipler bulunmaktadır. Bu hastalar kolon-rektum hastalıkları konusunda özel eğitimli doktorlarca düzenli muayene edilmelidirler.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ NASIL BAŞLAR?

Hemen hemen tüm kalın bağırsak kanserlerinin, bir Polip zemininden başladığı konusunda görüş birliği vardır ( Polip; bağırsak iç yüzeyini örten tabakadan gelişen bağırsak içine doğru büyüyen kabartı ve şişliğe verilen isim). Polipler bağırsak içini örten tabakada ortaya çıkar ve giderek boyutları artabilir.

Genellikle bütün kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanserlerinin iyi huylu (benign) Poliplerde başladığı kabul edilir. Zaman içinde, polibi oluşturan hücrelerin değişimleri sonucu Polip zemininde kanser ortaya çıkmaktadır. Önce Polip içinde sınırlı kalan kanser hücreleri zaman içinde çoğalarak tümör kitlesini oluşturur ve bu kitle kalın bağırsak duvarını işgal eder. Kontrolsüz büyümeye devam eden kanser hücreleri belli bir dönem sonra bağırsak lümenini tıkayabilir, çevre ve uzak organlara yayılabilir. Polipler, bu şekilde kanser gelişimine öncülük eden (kanser öncesi) oluşumlardır.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ ve GENETİK

Kalın bağırsak kanserinin oluşumu ile ilgili araştırmalarla hastalığın gelişimindeki genetik değişiklikler biraz aydınlatılabilmiştir. Kalın bağırsak kanseri oluşumunun genlerle ilişkisi oldukça karmaşıktır. Bu bölümde, bu karmaşıklık basit bir şekilde açıklanacaktır.

Genler, canlının tüm özelliklerinin taşındığı yapılardır

Genler, hücrenin çekirdeğinde bulunan, kromozomlar içindeki özel birimlerdir. Genlerin biyokimyasal yapısını DNA molekülleri oluşturmaktadır. DNA molekülleri genleri ve genler de kromozomları oluştururlar. Bu yapılarla hücre hayatının sürdürülmesi ve genetik özelliklerin döllere aktarılması sağlanmaktadır.

Her genin birbirinden farklı görevleri vardır. Saçımızın renginden parmak şeklimize, kan grubumuza kadar tüm özelliklerimizin belirlenmesini ve ortaya çıkmasını sağlarlar. Kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakanın oluşumu ve yenilenmesi de genlerin kontrolü altındadır. Genetik yapıda meydana gelen olaylar normal sağlıklı olarak her günde bir yenilenen kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakada değişikliklerin gelişimini başlatır. Buna ek genetik değişikliklerin ardı sıra eklenmesi ile önce erken Polip, ardından geç Polip, ve devamında kalın bağırsak kanseri gelişimi gözlenir. Ortalama olarak bir Polipten kanser oluşumu için geçen süre yıl kadardır.

Kalın bağırsak kanserinin gelişimi için birden çok genetik olaya ihtiyaç vardır. Bu genetik yapıdaki değişiklikler bir anda olmaz. Bunlardan bazılarını anne veya babamızdan kalıtım yolu ile alırız, bazıları bireyin anne rahminde gelişimi sırasında olur ve sadece o bireyi ilgilendirir, bazıları da yaşadığımız sürede çevresel etkenlerle gelişir. İşte bu birden fazla genetik olayın kalın bağırsağın iç yüzünü örten tabakanın yenilenmesi sırasında meydana gelmesi sonucunda kalın bağırsak kanseri oluşmaktadır.

KALIN BAĞIRSAK POLİBİ NEDİR ?

Polipler, kalın bağırsağın iç yüzeyini örten tabakanın (mukoza) anormal büyümesi sonucu gelişen ve bağırsak kanalı (lümen) içine doğru büyüyen oluşumlardır. Bazı Polipler, düz (sapsız veya sesil) bazıları ise bir sap ile bağırsak duvarına bağlıdır (saplı Polip).

Polipler, kalın bağırsağın en sık görülen hastalıklarından biridir. Sağlıklı insanlar üzerine yapılan bir araştırmada erişkin bireylerin kalın bağırsağında % oranında Polip tesbit edilmiştir. 50 yaş üzerindeki bir bireyin kalın bağırsağında Polip görülme olasılığı daha da artmakta ve oran % lere ulaşmaktadır. Polipler kalın bağırsağın daha çok son kısımlarında (sigmod kolon ve rektum) gözlenir.

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Çoğu kalın bağırsak Polipi belirti vermez. Bunlar kalın bağırsağın radyolojik veya endoskopik (kolonoskopi RESİM 5) incelenmesi sırasında tesadüfen bulunur. Fakat bazı Polipler kanama, mukus akıntısı (sümüksü yapışkan akıntı), bağırsak fonksiyonlarında değişiklik ve nadiren de karın ağrısına neden olur. Kanserleşme gösteren Polipler ise kanama, dışkılama alışkanlığında değişiklik (Kabızlık, ishal vs) ve karın ağrısı gibi şikayetlere neden olurlar.


KALIN BAĞIRSAK POLİBİ KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ ?

Kalın bağırsak Polipleri genellikle iyi huylu olmasına karşın kalın bağırsak kanserleri ile olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası Polip zemininde gelişir. Bir Polipin kanserleşmesi için yaklaşık yıl kadar bir süre gerekir. Polipler kanser öncüsü hastalık oldukları için kanserleşmeden önce kalın bağırsaktan çıkarılmaları gerekir.

HER KALIN BAĞIRSAK POLİPİ KANSERLEŞİR Mİ?

Hayır. Özellikle kalın bağırsağın iç yüzeyini döşeyen bez hücrelerini içeren adenomatöz Polipler kanser öncüsü lezyonlardır. Bu adenomatöz Poliplerin de hepsi kanserleşmez. Hangi Polipin kanserleşeceğini anlamak için Polip dokusunun mikroskobik (patolojik) incelemesine gerek vardır. Bu nedenle pratik olarak her Polipin çıkarılması ve patolojik incelemesi gerekir.

Yine de bazı Polipler diğerlerine göre daha tehlikelidir. Poliplerin büyüklükleri artıkça (1 cm çapın üzerindeki Polipler), Polip üzerindeki tabakada ülserleşme (yaralanma) varsa, birçok Polip birlikte ise, kalın bağırsağın son kısımlarında yerleşmiş ise, ve bir de ailesinde veya kendisinde Polip ve/veya kalın bağırsak kanseri hikayesi varsa, bu Polipler kanserleşme açısından diğer Poliplere göre daha fazla risk oluşturur.

POLİP KANSER DÖNÜŞÜMÜNÜ DESTEKLEYEN BULGULAR

Tıp alanındaki gelişmelerin izlenmesi ile birlikte daha önce yapılan araştırmalar incelendiğinde kalın bağırsak Poliplerinden kalın bağırsak kanserinin geliştiğini gösteren birçok veri olduğu görülür. Aşağıda kalın bağırsak kanserinin Poliplerden geliştiğini doğrulayan ipuçları verilmiştir.

1- Kalın bağırsak kanserine eşlik eden Poliplerin varlığı:

Kalın bağırsak kanseri nedeni ile bağırsak ameliyatı olan hastaların dokuları incelendiğinde bağırsak dokusunda kanserli dokuya ek olarak çıkarılan bağırsağın diğer bölümlerinde de kalın bağırsak Polipi olduğu gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinde % 50 ye varan oranda kalın bağırsak Polipi eşlik eden lezyon olarak gözlenir.

2- Poliplerin doğal seyrinde kanserleşme:

Kalın bağırsak Poliplerinin, teknolojik olarak endoskopik yöntemle çıkarılamadığı dönemlerde, kalın bağırsak Polipi olan hastalardaki gelişim, doğal seyrine bırakılırdı. Bu vakaların takibinde, Poliplerin doğal seyrinde kanserleştiği gösterilmiştir.

3- Polip kanser arası geçen süre yaklaşık 10 yıldır:

Kalın bağırsak Poliplerinin sık rastlandığı toplumlarda Poliplerin en sık görüldüğü ortalama yaş ile kalın bağırsak kanserinin en fazla görüldüğü ortamla yaş arasında 10 yıl kadar bir süre tespit edilmiştir. Bu süre, kalın bağırsak Polipinden kanser gelişimi için gerekli süreye uymaktadır.

4- Coğrafi dağılım:

Kalın bağırsak Polipleri, dünya üzerinde bazı ülkelerde sık gözlenirken (örneğin batı toplumları) bazı ülkelerde ender olarak rastlanır (Afrika daki toplumlar). Poliplerin sık olarak görüldüğü ülkelerde, kalın bağırsak kanseri de sık gözlenirken; Poliplerin ender gözlendiği ülkelerde kalın bağırsak kanseri de ender olarak görülür.

5- Kalın bağırsağın en sık Polip görülen kısımlarında kanser de sık görülür:

İnce bağırsakla kalın bağırsak birleştikten sonra karın duvarını bir çerçeve gibi sarar. Kalın bağırsak birçok bölümden oluşur (Çekum, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon, sigmoid, rektum) RESİM

Polipler, kalın bağırsakta en sık inen kolon, sigmoid ve rektum diye tanımlanan sol tarafta bulunurlar. Kalın bağırsak kanseri de en sık kalın bağırsağın bu bölümlerinde yerleşir.

6- Ailesel Polip kanser birlikteliği:

Kalın bağırsak kanseri olan hastaların ailesinde kalın bağırsak Polipi görülme olasılığı olmayanlara göre daha yüksektir.

7- Poliplerin çıkarılması kalın bağırsak kanser oranını azaltır:

Eskiden kalın bağırsak Poliplerinin kalın bağırsak kanserine dönüştüğü bilinmiyordu. Bu dönemde yapılan bir çalışmada Polipleri endoskopik (kolonoskopi) olarak çıkarılan hastalar ile Polipleri doğal seyrine bırakılan hastalar karşılaştırıldığında Polipleri çıkarılan hastalarda kalın bağırsak kanseri gelişme olasılığının çıkarılmayan gruba göre çok azaldığı gösterilmiştir. Buradan da Poliplerin çıkarılmasının kalın bağırsak kanserini önlediği görüşü desteklenmiştir.

8- Poliplerin patolojik incelemesi:

Polipler çıkarıldıktan sonra yapılan mikroskobik doku incelemelerinde (patolojik inceleme) aynı Polip üzerinde hem kanserleşme hem de Polip dokusunun bulunması Poliplerden kanser geliştiğini gösteren diğer önemli bir bulgudur.

9- Polip ve kanser dokularının genetik benzerliği:

Polipler çıkarıldıktan sonra yapılan genetik incelemelerde, Poliplerde görülen genetik değişiklikler ile kanserlerde görülen genetik değişikliklerin benzer olduğu gösterilmiştir.

KALIN BAĞIRSAK POLİBİ TANISI NASIL KONULUR ?

Polipler, ya doğrudan bir endoskop (bağırsak kanalının içini görmeyi sağlayan cihazlar) yardımı ile direkt olarak, kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakanın (mukozanın) incelemesi sonucu (RESİM-5) yada ilaçlı kalın bağırsak filmi (çift kontrastlı baryumlu kolon filmi) ile tanınabilir (RESİM-6). Polip varlığını araştırmada kullanılan diğer bir test, dışkıda gizli kan testidir. (Bu tetkikler ileride ayrıntılı olarak anlatılmıştır).

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİ NASIL TEDAVİ EDİLİRLER ?

Polipin endoskopi (kolonoskopi-sigmoidoskopi) yardımı ile çıkarılmasına polipektomi denir. Polip endoskopi sırasında özel aletler yardımı ile çıkarılabilir. Bu işlem ameliyatı gerektirmeden basitçe poliklinik şartlarında günübirlik olarak yapılabilir. (RESİM-7) Daha geniş poliplerde ise tamamen çıkartılmaları için birden fazla tedavi yöntemi gerekebilir. Fakat bazı polipler büyüklükleri, pozisyonları ve sayıları nedeniyle endoskopik yöntemlerle çıkarılamaz. Bu durumda ameliyat ile kalın bağırsağın polip içeren bölümünün çıkarılması gerekir.

KALIN BAĞIRSAK POLİPLERİ TEKRARLAYABİLİR Mİ?

Bir polip tamamen çıkartıldıktan sonra aynı yerde nüksetmesi pek beklenmez. Fakat polip oluşumuna zemin hazırlayan etkenler, aynı kalın bağırsağın başka bölgelerini de etkilediği için başka yerlerde polip çıkabilir. Bu nedenle kalın bağırsak polipi olan bireylerin belli aralarla kontrolü gerekir.

NEDEN KALIN BAĞIRSAK KANSERİ ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIKTIR ?

Kalın bağırsak polipleri genellikle iyi huylu olmasına karşın kalın bağırsak kanserleri ile olan ilişkisi kesin olarak gösterilmiştir. Kalın bağırsak kanserlerinin %90 dan fazlası polip zemininde gelişir. Kalın bağırsak poliplerinin polipektomi yapılarak çıkarılması kalın bağırsak kanserinin gelişimini önlemektedir. (RESİM-7) Bu nedenle kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır

KALIN BAĞIRSAK KANSERİNİ GELİŞMEDEN ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR: TARAMA TESTLERİ NEDİR ?

Hastalıkları gelişmeden önlemek, erken evrede yakalayabilmek ve başarıyla tedavi edebilmek için sağlıklı bireylerin sağlık kontrolünden geçirilmesine tarama işlemi denir.

Ülkemizde kadınlarda meme ve erkeklerde prostat kanseri için tanımlanmış tarama yöntemleri başarı ile kullanılmaktadır.

Kalın bağırsak kanseri için yapılan tarama testlerinin iki önemli amacı vardır.

1- Kalın bağırsakta görülen kanser öncüsü poliplerin çıkarılması ve kanserin önlenmesi

2- Kalın bağırsak kanserinin erken evrede yakalanması ve tam şifa ile tedavi edilmesi

Ülkemiz için önemli bir sağlık sorunu olan kalın bağırsak kanserini gelişmeden önlemek ve erken evrede yakalayabilmek için tarama testlerine ihtiyaç vardır. Kalın bağırsağın (kolon ve rektumun) polip ve kanserleri çoğu kez iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Tarama yöntemi, belirtisi olmayan bir hastada (asemptomatik), kalın bağırsak kanserine dönüşebilecek bir hastalığı ortaya koymak için yapılan bir veya daha fazla testi içerir. Tarama yöntemlerinin öncelikli amacı kanser gelişmeden önce poliplerin (kalın bağırsak duvarından gelişen kanser öncesi iyi huylu tümörler) tesbiti ve çıkarılmasıdır. Böylece KANSER GELİŞİMİ ÖNLENMİŞ olacaktır. Tarama yöntemlerinin diğer önemli bir amacı ise kalın bağırsak kanser hastalığını, hiç değilse erken evrede yakalamak ve tedavisini sağlamaktır. Erken evrede yakalanan kanserin tedavisi ve tamamen şifa bulması mümkündür.

Ülkemizde bireylerin, bilinen tarama yöntemleri ile sağlık taranmalarının yapılması, kanser vakalarında önemli bir oranda azalmaya neden olacaktır. Fakat bu taramaların yapılması gerçekte alt yapı sorunları ve maliyet nedeni ile zorlanmaktadır. Bu nedenle en azından risk altındaki grupların taramasının yapılması çok önemlidir.

KİMLER RİSK ALTINDADIR?

Yaş ve aile hikayesi en önemli risk faktörüdür.

Kalın bağırsak kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıksa bile hastaların %90 ından fazlası 40 yaşın üzerinde olan kişilerdir. Bu yaştan sonra risk, her 10 yılda ikiye katlanır.

Yüksek risk faktörleri şöyle sıralanabilir:

* Ailede ((birinci ve ikinci derecede akrabalar) ve /veya kendisinde

- Kalın bağırsak kanseri hikayesi

- Kalın bağırsak polibi hikayesi

- Ülseratif Kolit ve Crohn hastalığı ( yıldan fazla süre ile hasta olanlarda risk artar)

- Meme, yumurtalık ve rahim kanseri olanlar

* 50 yaş üzerindeki bireyler

KALIN BAĞIRSAK KANSER RİSKİNİZİ HESAPLAMAK İSTER MİSİNİZ ?

Kalın bağırsağınızda polip veya kanser oluşma riskini aşağıdaki sorulara cevap vererek öğrenebilirsiniz.

Soru 1: 50 yaşın üzerinde misiniz ?

Evet Hayır

Yaş en önemli risk faktörüdür. 40 yaş üzerinde kalın bağırsakta kanser ve polip görülme olasılığı artmaktadır. 60 yaş üzerindeki bireylerin %40 ında en az bir tane kansere dönüşebilecek polip vardır

Soru 2: Geçmişte kalın bağırsağınızdan polip veya kanser alındı mı ?

Evet Hayır

Kalın bağırsağından bir kez polip aldıranlarda, %50 oranında kalın bağırsağın başka bir yerinde tekrar polip gelişmektedir. .

Soru 3: Ailenizde kalın bağırsak polipi veya kanseri var mı ?

Evet Hayır

Hastalık bazen kalıtsal olabilir. Ailede hastalığa yakalanan bireylerin sayısı arttıkça, risk de artar. Hastalık, her zaman genetik geçiş özelliğine bağlanmamalıdır. Çoğu zaman çevresel faktörler nedeni ile bireydeki genlerin yapısı bozularak kanser gelişebilmektedir.

Soru 4: Yağdan zengin gıdaları lifli gıdalara tercih ediyor musunuz ?

Evet Hayır

Hayvansal yağların ve kırmızı etin, lifli gıdalara ve taze sebzelere, tercih edilmesi riski artırmaktadır. Buna ek olarak şişmanlık ve fiziksel aktivite kısıtlaması yine benzer şekilde riski artırmaktadır.

Soru 5: İltihabi bağırsak hastalığınız (örneğin ülseratif kolit) var mı ?

Evet Hayır

8 yıl veya daha uzun süre Ülseratif Kolit veya Crohn Hastalığının olması riski artırmaktadır.

Soru 6: Bağırsak alışkanlığınızda kalıcı belirgin bir değişiklik oldu mu?

Evet Hayır

Belirtilerin olması tarama testleri yerine tanı için incelemeyi gerektirir. Makattan kan gelmesi ve bağırsak hareketlerinde değişiklik önemli bulgulardır ve araştırılması gerekir.

Soru 7: Meme, yumurtalık veya rahim kanseri nedeni ile tedavi gördünüz mü ?

Evet Hayır

Meme, yumurtalık veya rahim kanseri olanlarda kalın bağırsak kanseri olma olasılığı normal bireylere göre artmaktadır.

Sonuç: Yukarıdaki sorulardan birine bile evet cevabı verdiyseniz siz de risk grubundasınız demektir. Önemli olan hastalıktan tamamen korunmak için gerekeni yapmaktır. Risk grubunda olmanız kalın bağırsak kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Sadece tarama yöntemleri ile araştırılmanız gerektiği söylenebilir.

HANGİ TARAMA TESTLERİ YAPILMALIDIR?
Dışkıda gizli kan testi:

Kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanseri için en basit tanı yöntemi, gözle görülemeyecek kadar az miktardaki kanın olup olmadığını tespit etmek için dışkının incelenmesidir. Bu dışkıda gizli kan tespiti olarak adlandırılır. Bu test uzun yıllardır kullanılmaktadır. Ucuz ve çok kolaydır. Fakat bu test sadece tespit yapıldığı anda kanayan kanserleri ve polipleri tespit eder. Kanserlerin sadece %50 si poliplerin ise sadece %10 u bu test ile tespit edilebilecek kadar kanar. Yani bu testin negatif olması kanser gelişmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle daha iyi ve güvenilir başka testler kullanılmalıdır.
Sigmoidoskopi / Kolonoskopi:

Kanser ve polipleri tespit edebilmek için daha ileri görüntüleme yöntemleri kullanılmalıdır.

İçi boş organların iç yüzeyini (lümen) örten tabakanın bir alet yardımı ile direkt göz ile incelenmesine endoskopi denir. Kalın bağırsak hastalıklarının tanı ve tedavisi için yapılan endoskopik işlemlerden tarama amaçlı kullanılanları aşağıda anlatılmıştır.

Fleksibıl (kıvrılabilir) sigmoidoskopi (kalın bağırsağın son 60 cm lik kısmını incelemeye yarayan cihaz) doktorun kalın bağırsağın yüzeyini örten tabakayı (mukoza) doğrudan incelemesine olanak tanır. Bu işlem günübirlik yapılabilen bir uygulamadır. Kalın bağırsağın son 1/3 lük kısmını ve rektumun tamamının mukozasını incelemeye yarar. Bu bölge, genellikle polip ve kanserin en sık görüldüğü kalın bağırsak bölgesidir. Fleksibl sigmoidoskopi dışkıda (gaitada) gizli kan testi ile birlikte yapıldığında pek çok polip ve kanserin tanınmasını sağlar.

Bir polip veya kanser, fleksibıl sigmoidoskopi ile tespit edildiğinde kalın bağırsağın daha öndeki kısımlarında da başka polipler olabileceği için veya kişi kalın bağırsak kanseri için yüksek risk taşıyorsa, tüm kalın bağırsak (kolon) mukozasının güvenilir şekilde incelenmesi gerekir. Bunun fleksibıl sigmoidoskopiye benzer fakat daha uzun bir cihaz ile inceleme yapılır. Tüm kalın bağırsağın benzer şeklide incelenmesine kolonoskopi denir. Kolonoskopi işlemi de poliklinik şartlarında günübirlik olarak yapılabilir.

Bu cihazlar tanı koymak, parça almak (biyopsi yapmak) ve polipleri çıkarmak için kullanılabilir.
Bağırsak filmi = Çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi:

Dolaylı olarak kalın bağırsağı örten tabaka, ilaçlı kalın bağırsak filmi ile değerlendirilebilir (radyolojik olarak yapılan kalın bağırsak filmi = çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi).

İlaçlı kalın bağırsak filmi, büyük polip ve kanserlerin tespit edilmesinde hemen hemen kolonoskopi kadar iyidir. Fakat küçük tümörler veya polipler için kolonoskopi kadar etkin değildir. Teşhis için kolon grafisi ve sigmoidoskopinin birlikte yapılması, her ikisinin yalnız yapılmasından daha iyidir. Fakat kolonoskopi kadar iyi değildir.
Yeni teknikler = Sanal kolonoskopi ve dışkıda genetik inceleme

Bilgisayarlı tomografi yardımı ile kalın bağırsağın taranmasına sanal kolonoskopi denir. Bu yöntem, tarama amaçlı olarak yeni kullanılmaya başlamıştır. Güvenirliliği bilinmediği için henüz deneme halindedir.

Diğer yeni bir yöntem dışkının genetik analizi ile kanser ve poliplerin varlığının araştırılmasıdır. Bu da deneme halindedir.

TÜMÖR BELİRLEYİCİLERİNİN TARAMA TESTİ OLARAK KULLANILMASI

Henüz yüksek risk altındaki bir grubu veya toplumun taranması amacıyla kullanılabilen, kalın bağırsak kanserine duyarlılığı ve özgüllüğü yeterli ideal bir tümör belirleyicisi (markır) bulunamamıştır. Bu nedenle bir kan tetkiki olan ve kalın bağırsak kanseri tanısı alan hastaların takibinde kullanılan karsinoembriyonik antijenin (CEA) tarama amaçlı tümör belirleyici olarak kullanılması yanlıştır.

TARAMA TESLERİ NE ZAMAN VE NE KADAR SIKLIKTA KULLANILMALIDIR ?

Tarama testleri:

Bireyin herhangi bir problemi, bir şikayeti yokken, yani her şey yolunda giderken yapılmalıdır

Bireyin şikayetleri başladığında ise, belirti ve bulgulara göre hastalık araştırması yapılması gerekir. Çünkü hastalık belli bir döneme gelmiştir ve bunu tespit etmek için araştırmaların bir an önce yapılması gerekir.

Tarama testleri herhangi bir problemi ve şikayeti olmayan bireylerde yapılır. Önceden tarif edilen risk gruplarına girmeyen insanlara, 40 yaşından başlayarak, her yıl parmakla rektal muayene ve gaitada gizli kan testi önerilir. 50 yaş ve sonrasında her 5 yılda bir fleksibl sigmoidoskopi önerilmektedir. Bunun dışında çift kontrastı kalın bağırsak grafisi (baryumlu inceleme) her yılda bir veya kolonoskopi her 10 yılda bir uygulanabilen alternatiflerdir. Tarama testlerinin hangisinin bireye daha uygun olacağı doktor ile konuşarak planlanabilir.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİNDEN KORUNULABİLİR Mİ?

Hastalığın oluşma riskini azaltan basamaklar vardır. Bu yollardan biri, kolonoskopi adı verilen işlem ile kanser öncüsü olan poliplerin çıkarılmasıdır.

Kesin olarak kanıtlanmamış olsa da kolorektal kanserden korunmada, diyetin belirgin bir rol oynadığına dair bazı kanıtlar vardır. Bilindiği kadarıyla posadan (fiberden) zengin, yağdan fakir diyet, kolorektal kanserden korunmaya yardımcı tek diyet şeklidir.

Bağırsak alışkanlığındaki değişlikliklerin farkına varan ve de yüksek risk kategorisinde olan kişilerin düzenli takip ile bağırsak incelemelerini yaptırmaları gerekir.

KALIN BAĞIRSAK KANSER RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN NELER YAPILMALIDIR ?

Hastalığa yakalanma riskini azaltan adımlar mevcuttur.
Fiziksel egzersiz yapmak:

Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan bireylerde, kalın bağırsak kanseri dahil bir çok kanser gelişme riskinin azaldığını göstermiştir. Haftada 5 gün, dk arasında orta şiddette veya günlük kalori harcanmasına neden olan egzersizler yapılmalıdır.
Aşırı kilolardan kurtulmak:

Fazla kilolar kanser riskini artırmaktadır.
Sigara kullanmamak:

Diğer kanserler gibi sigara kullanımı, kalın bağırsak kanser riskini de anlamlı oranda artırmaktadır.
Aşırı alkolden sakınmak:

Yapılan çalışmalar alkolün kalın bağırsak kanser riskini artırdığını göstermiştir. Erkeklerin günde iki bardak kadınların ise günde bir bardaktan fazla alkol tüketmemesi gerekir.
Sağlıklı gıda tüketimi:

Kalın bağırsak kanserin önlenmesinde beslenme alışkanlığı da önemli rol oynamaktadır. Yüksek lifli düşük yağ içerikli besinlerin tercihi önlem olarak önemlidir.

Yukarıdaki korunma yöntemleri, tam olarak kalın bağırsak kanser gelişimini önlemez.

Risk altındaki bireylerin, herhangi bir şikayeti olmadan, mutlaka tarama yöntemlerinden yararlanması gerekir.

Sonuç olarak dışkılama alışkanlığındaki değişiklik, Dışkıda Kan görülmesi durumlarında dikkatli olunmalıdır. En önemlisi, yüksek risk sınıfına giren bireylerin tarama testlerinin ve fizik muayenelerinin yapılmasıdır.
 

HEMOROİDLER (Basur) HASTALIĞI) KALIN BAĞIRSAK KANSERİNE YOL AÇAR MI?

Hayır. Fakat hemoroidler, kalın bağırsak polipleri veya kanserine benzer belirtilere yol açabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde durumun bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir. Makattan kanama şikayeti olan her bireyde bu şikayetlerin hemoroid hastalığına mı yoksa kansere mi ait olduğu doktor tarafından incelenmelidir. Gerekli tetkikler yapılmadan makattan kanama şikayeti olan bir hastada, bu kanamanın basit bir hemoroid kanamasıdır diye geçiştirilmesi erken evrede yakalanabilecek bir kanserin geç tanı almasına neden olur.

SONUÇ

Ülkemizde kadın ve erkekte sık oranda gözlenen kalın bağırsak kanseri aslında önlenebilir bir hastalıktır. Bu nedenle risk altındaki bireylerin, herhangi bir şikayeti olmadan, mutlaka tarama yöntemlerinden yararlanması gerekir. Bireyin sağlıklı yaşama bilincini geliştirmesi, kendisi ve toplum için önemli bir görevdir.

kolon polipleri rektum polipleri kalın bağırsak kanseri kalın bağırsak kanseri belirtileri kalın bağırsak kanseri tedavisi

Kolorektal polipler en genel tanımı ile kolon ile rektumda normal olmayan bir gelişim neticesinde mukozadan lümene doğru bir büyüme eğilimi içerisinde olan çıkıntılardır. Bu anormal gelişimin sonucunda fekal travmanın da etkisiyle bazı bulgular ortaya çıkabiliyor. Bu bulgulara ülserasyon, kanama, intusepsiyon ya da obstrüksiyon gibi örnekler verebiliriz. Elbette bu klinik bulguların tamamı büyük bir önem taşıyor. Vücutta ortaya çıkan polipler çoğunlukla rektum ile sigmoid kolonda mevcut oluyor. Bu çıkıntıların en önemli özelliği ise histolojik yapısı oluyor. Gastrointestinal sisteme bakıldığında bu sistemin herhangi bir yerinde ortaya çıkabildiklerini de söyleyebiliriz. Maalesef poliplerin kanserleşme olasılığı da bulunuyor. Kolorektal poliplere dair merak edilen tüm hususları ele alacağız. Öncesinde kaç tip polip olduğunu gözden geçirelim.

Polip Tipleri Nelerdir?

Genel olarak vücutta ortaya çıkan polip tiplerini 4 farklı kategoride ele alabiliriz. Bunlar;

Adenomatöz tipte olan polipler maalesef oldukça tehlikelidir. Tehlikeli olmaları ise kanserleşme riskinin bir hayli yüksek olmasından kaynaklanır.

Hiperplastik polip olarak adlandırılan polip tipleri ise iyi huylu olur. Buna bağlı olarak kanserleşme riskleri de bulunmaz. Dolayısıyla çok tehlikeli olduklarını söyleyemeyiz.

Bu tip poliplerin de kanserleşme riski bulunmuyor. Bağırsaklarla alakalı olan kronik hastalıklarda sıklıkla görülen bir polip tipidir.

Juvenil polipler ya da Peutz Jeghers Sendromu mevcut olduğunda ortaya çıkan polip tipidir.

Kolorektal poliple kanserin öncüsü mü?

kalın bağırsak polipleri çoğunlukla kansere dönüşmemekle birlikte kolon kanserlerinin başlangıcı genellikle poliple başlar.

Bu nedenledir ki insanlar 50 yaş üstü mutlaka kolonoskopi yaptırmalıdır.

Kolorektal Polipler Hangi Bölgelerde Daha Sık Görülür?

polipler hangi bölgelerde görülür

Az önce de değindiğimiz gibi kolorektal polip çeşitlerinin kalın bağırsağın herhangi bir yerinde görülebildiğini söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalara göre en sık görüldükleri bölgeler ve görülme oranlarını aşağıdaki gibi açıklayabiliriz:

  • Rektum (% 50)
  • Sigmoid (% 20)
  • Çekum (% 15)
  • Transvers kolon (% 10)

Polipler Hangi Hastalıkların Habercisi Olabilir?

Hastalarda özellikle tanı konduğunda sıklıkla merak edilen hususlardan biri de poliplerin bir hastalığın belirtisi olup olmadığıdır. Tanı konan her hasta için geçerli olmasa da bazı hastalarda polipler doğuştan genetik olarak gelen çeşitli hastalıkların habercisi olabiliyor. Bu hastalıkların hangileri olduğu sorusuna ise kısa bir liste ile yanıt verebiliriz:

  • Familyal Adenomatöz Polipozis (FAP)
  • Turco Sendromu
  • Gardner Sendromu
  • Peutz-Jeghers Sendromudur

Kolorektal Poliplerin Belirtileri Neler?

Belirtileri aktarmadan önce kalın bağırsağın yapısına kısaca değinmekte fayda olacaktır. Kalın bağırsak kolon ve rektum olmak üzere toplamda iki bölümden oluşuyor. Kolon olarak adlandırılan bölüm 1 metre dolaylarında bir uzunluğa sahiptir. Rektum bölümü ise yaklaşık 15 cm dolaylarındadır. ‘Kolon polipleri’ ya da ‘kalın bağırsak polipleri’ gibi isimlerle de adlandırılan kolorektal polipler genellikle herhangi bir bulgu göstermiyor. Belirti gösterme olasılığının düşük olması nedeniyle erken dönemde tanı konması da çoğu zaman mümkün olmuyor.

Sadece bazı hastalarda çeşitli semptomların ortaya çıkabildiğini söyleyebiliriz. Bu hastalarda görülen en yaygın belirti ise kanamadır. Kanama, rektal bölgede yani halk arasında bilinen adıyla makatta olur. Her ne kadar kanama çok şiddetli olmasa da uzun süreli kanamalar hastalarda zamanla kansızlık probleminin ortaya çıkmasına da yol açabilir. Bir anlamda kansızlık poliplerden değil, poliplerin neden olabildiği kanamadan kaynaklanır da diyebiliriz.

Bağırsak tıkanıklığı yine bir diğer belirti olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte hastalarda ishal yahut kabızlık problemleri de yaşanabilir. Dışkının kalınlığının azalması da bir diğer belirtidir. Çoğunlukla dışkının kalınlığı bir kalem kadar incelir. Elbette bu belirtiler ortaya çıktığında durumu ciddiye almak ve bir an önce doktora başvurmak, erken dönemde tanı konabilmesi adına oldukça mühimdir. Özellikle hafif lekelenme ya da sızıntı şeklinde olsa dahi makat bölgesinden kan gelmesi durumunun dikkate alınması gerekiyor. Zira makattan kan gelmesi tıbbi anlamda normal kabul edilen bir durum değildir. Nedeninin anlaşılabilmesi, kaynağının tespit edilmesi için en kısa zamanda bir hekime başvurulması, duruma dair bilgi verilmesi gerekir.

Kolorektal Polip Tanısı Nasıl Konur?

kolorektal polip tanısı nasıl konur

Tahmin edilebileceği gibi kolorektal polip tanısı konabilmesi için bazı muayene ve tetkiklerin yapılması gerekiyor. Bu tetkik ve muayenelerin hastalık çok fazla zorladığını belirtemeyiz. Dolayısıyla hastalar bu konuda herhangi bir endişe yaşamadan doktora başvurabilirler ve kolorektal polip mevcudiyetine dair bulgu olup olmadığının tespit edilmesini sağlayabilirler. Hastalardan istenebilecek tetkiklere ise şu örnekleri verebiliriz:

Öncelikle dışkıda gizli kan testinin kolorektal polip tanısında son derece önemli olduğunun altını çizmek gerekiyor. Kolonik poliplerin çapı 10 milimetreyi geçtiğinde çoğunlukla bu testin sonucunun pozitif çıktığını söyleyebiliriz. Yapılan çalışmalarda, çapı 10 mm ya da daha büyük olan poliplerin mevcut olduğu hastalarda söz konusu testin pozitif çıkma oranı % 20 ile % 40 dolaylarındadır. Burada kritik bir hususun altını çizmek gerekiyor. Dışkıda gizli kan testinin pozitif çıkması sadece söz konusu polip mevcudiyeti anlamına gelmeyebilir. Zira mide ve bağırsak sisteminde kanamaya neden olan herhangi bir rahatsızlık durumunda da dışkıda gizli kan testi sonucu pozitif çıkar. Bu nedenle kesin bir tanı konabilmesi için daha farklı tetkiklerin de yapılmasına ihtiyaç olacaktır. Bir başka deyişle sadece dışkıda gizli kan testi sonucuna bakılarak hastaya kolorektal polip tanısı konamaz.

Sigmoidoskopi makattan kalın bağırsağın son bölümlerinin endoskop ile incelenmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu incelemede elde edilen bulgular da tanı konabilmesi adına oldukça mühimdir. Çünkü sigmoidoskopi ile rektumda ve kolonun son kısımlarda mevcut olan anormallikler ve çıkıntılar tespit edilebilir. Bu işlemin yapılması gerektiğinde bir akşam öncesinden bağırsakların yoğun bir şekilde temizlenmesine gerek duyulmuyor. Genellikle işlemden önce makat bölgesinin lavman ile temizlenmesi sağlanıyor ve sonrasında da işleme geçilebiliyor. Söz konusu işleme dair bilinmesi gereken unsur, kalın bağırsağın tamamının bu yöntemle görünmesinin mümkün olmadığıdır. Sadece belirli alanların incelenmesine olanak tanıyan bir yöntemdir.

Poliplerin tespit edilmesinde en etkili yöntemlerin başında kolonoskopi geliyor. Sadece mevcut olan poliplerin tespit edilmesinde değil biyopsi alınması ya da polipin çıkarılması amacıyla da bu yöntemin uygulanabildiğini söyleyebiliriz. Özellikle belirli bir çapın üzerinde olan kolonik poliplerin doğru şekilde tespit edilmesi noktasında kolonoskopi yönteminin % 90 gibi yüksek bir oranda başarı sunduğunu söyleyebiliriz.

Kolorektal Polip Tedavisi Nasıl Yapılır?

Öncelikle kolorektal polip tedavisinde 2 farklı yöntemin uygulanabildiğini söyleyebiliriz. Bunlar kolonik rezeksiyon ve polipektomi olarak adlandırılıyor. Hangi yöntemle tedavinin gerçekleştirileceğine ise bazı hususlar dikkate alınarak mutlaka doktorunuz tarafından karar verilmelidir.

Bu yöntemde kolonoskopi işleminin gerçekleştirilmesi sırasında poliplerin tamamen çıkarılması sağlanıyor. Hem saplı yani pedinküllü polipler, hem de sapsız yani sesil poliplerin bu yöntemle çıkarılabildiğini söyleyebiliriz.

Genetik olarak adenomatozis polipozis hastalığının mevcut olması halinde oldukça fazla sayıda bağırsak poliplerinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu gibi durumlarda kalın bağırsağın cerrahi müdahale ile vücuttan tahliye edilmesi tercih edilebilir. Bu tedavi yöntemi yüksek-dereceli displazi ya da displazi-ilişkili lezyonu olan hastalara da uygulanabiliyor. Kalın bağırsağın tamamının çıkarılmasının yanı sıra sadece bir kısmının çıkarılması da söz konusu olabilir. Aynı zamanda kolonoskopi ile çıkarılamayan poliplerin tedavisinde de bu cerrahi müdahale tercih edilebiliyor. Bu konuda sorularınızı hemen yorum bölümüne yazabilirsiniz.

Göz atın &#;> Pankreas Kanseri Nedir

Kolon Poliplerinin Belirtileri

kolon poliplerinin belirtileri

Kolon polipleri genellikle belirti vermez. Genellikle tesadüfen saptanır.

Rektal kanama: polipler çok büyük olmadığı sürece kanama olmaz .bu nedenledir ki poliplerde kanama olmaz.

Ağrı: Polip yine çok büyümedikçe ağrı yapmaz ağrı yapması için kolon polibinin büyümesi ve bağırsağı tıkaması olursa hasta ağrı hisseder .

Dışkı rengi değişmesi: nadir olan kanamalar olursa dışkı rengi siyaha döner bunun sebebi şayet bağırsak içinde ufakta olsa kanama olursa kanın beklemesi sonucu tıbben melana denen siyah dışkılama olur.

Dışkılama alışkanlığında değişiklik: ara ara isal ara ara kabızlık görülebilir.

İlginizi çekebilir &#;> Anal Fistül Nedir

Kolon Polibi önlenebilir mi?

Aslında çoğunlukla genetik olduğu düşünülmektedir.

Ama genede önlem alabiliriz.

Diyetinizde bol miktarda meyve,sebze ve tam tahıl kullanın.

Alkol ve sigarayı azaltın.

Fiziksel aktivitelerinizi artırın.

Düşük doz aspirin kullanımı polipler azaltığına dair çalışmalar mevcuttur.

Bazı müellifler kalsiyumdan zengin (süt,peynir,brokoli) polipleri azalttığını belirtmiştir.

Bilgi sahibi olun &#;> Kolon Kanseri 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir