prohibition konu anlatımı / Obligation Konu Anlatımı - Must / Have to Kullanımı - Wall Street English

Prohibition Konu Anlatımı

prohibition konu anlatımı

Obligation Konu Anlatımı – Must / Have to Kullanımı

İngilizce öğrenme sürecine yeni başlayanlar için çoğu zaman oldukça karışık gibi görünen modals konusu, düzenli İngilizce çalışma sistemi kurarak ve modals ile ilgili alıştırmalar yaparak kolaylıkla çözülebilecek bir konudur. İngilizce Modals konusu için çalışırken hepsini birden çalışmak yerine parçalara bölerek çalışmanız İngilizce öğrenme sürecinde Modals konusunu daha kalıcı bir şekilde öğrenmenize destek olacaktır. O halde Wall Street olarak ayrıntılı bir şekilde sizler için hazırladığımız must ve have kullanımını içeren Obligation yani zorunluluk göz atmaya başlayalım.

Must / Mustn’t Kullanım Alanları

Must temelde bir durumun çok gerekli ya da zorunlu olması anlamına gelir. Ve bir cümlede must kullanıldıysa bu o eylemin kesinlikle gerçekleşmesi gerektiğini bize anlatır. Hemen hemen aynı anlama gelen ‘’Have to’’ yardımcı fiiline göre daha az kullanılır.

● ‘’Must’’ zorunluluk ya da güçlü tavsiye cümleleri için kullanılmasına karşın; olumsuzu olan mustn’t ise yasaklar için kullanılır.

You must not smoke on a train – Trende sigara içmek yasak.
You mustn’t park your car here; this is a no – parking area – Buraya araç park etmek yasak.

● Must; gereklilik ve zorunluluk, mecburiyet, karşıdaki kişinin isteğini öğrenirken kullanılır. Bu gibi cümlelere örnek vermek istersek sırasıyla;

We must save up some money – Biz para biriktirmek zorundayız
Everybody must stop when the light is red – Trafik ışığı kırmızı yandığında durmalıyız.
Must I read the book? – Kitabı okumak zorunda mıyım?

Must

necessity imposed by the speaker konuşmacıdan gelen zorunluluk She must be back by 12
self – compulsion with ‘’I’’ and ‘’we ‘’I’’ ve ‘’We’’ ile görev duygusu I must study hard
logical conclusion gözleme dayalı tahmin She must be rich, look at the her car

Have to Kullanım Alanları

Have to, have got to ve must yardımcı fiilleri temelde zorunluluk, gereklilik ve zaruret anlamları taşıyarak hemen hemen aynı anlamlara gelmektedir.

● Have to genellikle kanun, gelenek, ya da üçüncü bir kişi nedeniyle kaçınılmayacak ve yapılması zorunlu tutulan eylemlerde kullanılır.

I have to do my military service at once – Askerlik görevimi hemen yapmak zorundayım

I have to go the work today – Bugün işe gitmem gerek.

● Kesinlik durumlarında da have to yardımcı fiili kullanılır.

This book have to be yours – Bu seninki olmalı

● Gereklilik durumlarında da have to yardımcı fiili kullanılır.

Students have to study for exams everyday – Öğrenciler her gün sınavlarına çalışmalıdır.

Must ve Have To Farkları

Must ve have to yardımcı fiilleri ‘’malı,meli’’ anlamı taşıyarak, her ikisi de gereklilik ya da zorunluluk bildiren cümlelerde kullanılır. Ancak aralarında bazı temel farklılıklar bulunmaktadır.

Gerekliliğin doğduğu kaynak

Must yapısı ile kurulan cümleler herhangi birinin şahsi görüşünden kaynaklanan gereklilikleri belirtirken; have to ifadesi ise herhangi bir otorite tarafından belirlenmiş gerekliliklerden bahsetmek için kullanılır.

I must study very hard for my exams – Sınavlarım için çok çalışmalıyım
People have to be quite at library – İnsanlar kütüphanede sessiz olmalı

Ancak have to ile kurulan ikinci cümlede şu şekilde bir farklılık söz konusudur. Eğer bu yasak ya da kural sizin şahsi fikriniz ise; bu cümleyi must ile de kurmanız mümkündür.

People must be quite at library

Aciliyet durumu

Acil olarak yapılması gereken durumları içeren cümlelerde must ifadesi kullanılırken; have to yardımcı fiili daha genel geçer zorunluluklardan bahsederken kullanılır.
I have to wear a suit at work – İşyerinde takım elbise giymeliyim.
I must see the manager – Müdürü görmeliyim

Zamana bağlı olarak farklılıklar

Must yardımcı fiili past tense ya da future tense kullanımı olmayan modals kelimelerinden biridir. Bundan kaynaklı geçmişte yapmak zorunda kalınan ya da gelecekte yapılması gereken durumlardan bahsederken have to kullanılır.

I had to study hard – Çok çalışmak zorundaydım
I will have to study hard next year – Gelecek sene çok çalışmak zorundayım

Olumsuz cümle yapısına bağlı olarak farklılıklar

Olumlu cümlelerde birbirine yakın anlamlara gelen must ve have modals yardımcı fiilleri olumsuz kullanımlarında tamamen farklı anlamlara gelmektedir. Bu nedenle özellikle olumsuz cümlelerde bu iki modals kullanımında daha çok dikkatli olunmalıdır.

Have to olumsuz cümlelerde ‘’don’t have to ya da doesn’t have to’’ biçimlerinde kullanılır. Anlamı ise yapmak zorunda olmamak olarak ifade edilir. Ancak bu ifade geniş bir anlam taşır. Yani bir cümlede ‘’don’t have to ya da doesn’t have to’’ kullanıldığında yapılsa da çok sıkıntı olmaz anlamı verir.

You don’t have to like me – Benden hoşlanmak zorunda değilsin

Must ise olumsuz cümlelerde ‘’musn’t’’ biçiminde kullanılır. Anlamı ise yapılmaması gereken, yasaklı olarak ifade edilir. Yani bir cümlede ‘’musn’t’’ kullanıldığında o eylem kesinlikle gerçekleşmemelidir.

You mustn’t love me – Beni sevmemelisin

Prohibition-Modals (Yasaklama) Konu Anlatımı


PROHIBITION (YASAKLAMA)

  1. a) MUSTN’T

Mustn’t yasaklama veya yapılmaması gereken şeyleri belirtmek için kullanılabilir.

You mustn’t smoke in the office.

(Ofiste sigara içmemelisin)

Workers mustn’t leave without permission.

(İşçiler izinsiz ayrılmamalılar)

Visitors mustn’t feed the animals.

(Ziyaretçiler hayvanları beslememeliler)

 

  1. b) CAN’T /NOT ALLOWED TO

 

Can’t yasaklama belirtmek için kullanılabilir.

You can’t enter my room without knocking the door.

(Kapıyı çalmadan odama giremezsin)

My sister can’t wear make up yet.

(Kız kardeşim henüz makyaj yapamaz)

Not be allowed to yapısı da can’t gibi yasaklama belirtmek için kullanılabilir.

You are not allowed to enter my room without knocking the door.

(Kapıyı çalmadan odama giremezsin)

My sister isn’t allowed to wear make up yet.

(Kız kardeşim henüz makyaj yapamaz)

People aren’t allowed to use mobile phones on the plane.

(İnsanlar uçakta cep telefonu kullanamaz)

INGILIZCE MODAL VERBS FOR OBLIGATION, DEDUCTION, ABILITY AND POSSIBILITY – YÜKÜMLÜLÜK, KESINTI, YETENEK – TÜRKÇE KONU ANLATIMI

Obligation / Necessity: must / have to + infinitive
(Yükümlülük / Gereklilik: must / have to + mastar)

Must” and “Have to” have very similar meanings. Have to is more common for general, external obligations such as rules or laws.
(“Must” ve “Have To” nun anlamları birbirine çok yakındır.”Have to” kurallar ve yasalar gibi genel, harici yükümlülükler için kullanılır.)


Examples (Örnekler): 

You have to wear a seatbelt in a car. (It’s the law)
(Arabada kemer takman gerekir. (Bu kanunen zorunludur))

I have to go to a meeting tomorrow. (My boss says so)
Yarın bir toplantıya gitmem gerekiyor. (Patronum öyle diyor))

I had to wear a uniform when I went to school. (It was the rule)
(Okula gittiğim zaman forma giymem gerekiyordu. (Bu kuraldı))



“Must” is more common for specific or personal obligations.
(“Must” daha yaygın olarak belirli veya kişisel yükümlülükler bağlamında kullanılırlar.)

Examples (Örnekler):
I must buy a new shirt for my interview. (It’s my own decision)
(Görüşmem için yeni bir gömlek satın almam gerekiyor. (Benim kendi kararım))

You must be on time for the test tomorrow. (Particular occasion)
(Yarınki test için vakitli olman gerekiyor. (Belirli vesile))


NB:
 “Have to” is a normal verb and exists in all tenses whereas “must” is a modal verb and its only forms are”must” and “mustn’t”.
(NOT: “Have to” normal bir fiildir ve tüm zamanlarda mevcut.Buna karşılık “must” bir gereklilik fiilidir ve tek şekilleri “must ve mustn’t” dır.)

You can also use “have to” and “must” for strong recommendations.
(“Have to” ve “must” kuvvetli tavsiyelerde bulunmak içinde kullanılabilir.)

Examples (Örnekler):
You must go to Barcelona – it’s amazing!
(Barcelona’ya gitmelisin – harika bir yer!)

You have to visit the Blue Mosque while you’re in Istanbul.
(Istanbul’dayken Mavi Camii’yi (Sultanahmet) ziyaret etmen gerekir.)

No obligation / necessity: don’t have to + infinitive. 
(Yükümlülük / gereklilik bulunmadığı durumlarda: don’t have to + mastar)

Don’t have to” means you can if you want to but it’s not necessary.
(“Don’t have to” istersen yapabilirsin ama bu bir gereklilik değil anlamına gelir.)

Examples (Örnekler):
You don’t have to go swimming if you don’t want to.
(İstemiyorsan yüzmeye gitmen gerekmiyor.)

You don’t have to pay for parking here. It’s free.
(Burada park etmek için ödemede bulunman gerekmiyor.Bu bedava.)

 

Prohibition: mustn’t + infinitive 
(Yasaklama: mustn’t + mastar)

Mustn’t” is completely different to “don’t have to“. You can often use “can’t” or “be + not allowed to” instead of “mustn’t”.
(“Mustn’t” “don’t have to” ya göre tamamiyle farklıdır.Sık olarak “mustn’t” yerine “can’t” veya “be + not allowed to” kullanabilirsiniz.)

Examples (Örnekler):
You mustn’t drive down this street. It’s one-way. (It’s against the law)
(Bu caddeyi bu yönde kullanmamalısın.Tek yön. (Bu yasaya karşı))

You mustn’t smoke here. You can’t smoke here. You’re not allowed to smoke here. (It’s prohibited)
(Burada sigara içmemen gerekir.Burada sigara içemezsin.Burada sigara içmeye iznin yok. (Bu yasaktır))

Deduction: must/ may/ might/ can’t + infinitive
(Kesinti: must/ may/ might/ can’t + mastar)

Use “must” when you are sure something is true.
(Bir şeyin doğru olduğuna eminseniz “must” kullanın.)
Examples (Örnekler):
He has a big apartment in the city, a holiday house in Spain and he drives a Porsche. He must be rich!
(Onun şehirde büyük bir apartmanı, İspanya’da bir tatil evi var ve bir Porsche kullanıyor.O zengin olmalı!)

They must be out. There aren’t any lights on.
(Dışarıda olmalılar.Işıklar yanmıyor.)

Use “may” or “might” when you think something is possibly true.
(Bir şeyin doğru olabileciği ihtimaline inanıyorsanız “may veya might” kullanın.)

Examples (Örnekler):
He hasn’t arrived yet. He might be lost.
(O daha ulaşmadı.Kaybolmuş olabilir.)

She hasn’t called me. She may not have my number.
(Kendisi beni aramadı.Onda benim numaram bulunmuyor olabilir.)

Use “can’t” when you are sure something is impossible.
(Bir şeyin olmasının imkansız olduğunua eminseniz “can’t” kullanın.)

Examples (Örnekler):
He can’t be ill. I saw him playing tennis this afternoon.
(Hasta olamaz.Onu bu öğleden sonra tenis oynarken gördüm.)

She can’t be English. She has a foreign accent.
(O İngiliz olamaz.Onun yabancı bir aksanı var.)

NB: In this context, the opposite of must is can’t NOT mustn’t!
(NOT: Bu bağlamda, “must” ın tersi “can’t” dir.”Mustn’t” DEĞİL!)

Ability and Possibility: can/could/be able to + ınfinitive.
(Yetenek ve Olasılık:  can/could/be able to + mastar.)

Can” is a modal verb and only has a present, past and conditional form. It can also be used with a future meaning.

(“Can” bir gereklilik fiilidir ve sadece bir şimdiki zaman, geçmiş ve şartlı şekli bulunmaktadır.Ayrıca gelecek zamanı kasteden bir anlamda kullanılabilir.)
Examples (Örnekler):
I can play the piano very well.
(Piyanoyu çok iyi çalabiliyorum.)

He could dance when he was young.
(Gençken dans edebiliyordu.)

Alice can’t come tonight. She has a migraine.
(Alice bu gece gelemiyor.Onun migreni var.)

Could you open the window, please?
(Pencereyi açabilirmisin lütfen?)

 

Be able to” can be used in the present, past, future, present perfect and as a gerund or infinitive.
(“Be able to” şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek zaman, yakın geçmiş zamanda ve bir ulaç veya mastar olarak kullanılabilir.)

Examples (Örnekler):
He has been able to speak English fluently since he returned from England.
(İngiltere’den döndüğünden beri İngilizce’yi akıcı olarak konuşabiliyor.)

I’d like to be able to cook Turkish food.
(Türk yemekleri yapabilmek istiyorum.)

Being able to sleep late is a luxury!
(Geç yatabilme imkanın olması bir lükstür!)

NB: “be able to” in the present and past is more formal than “can” or “could”.
(NOT: Şimdiki zaman ve geçmiş zamandaki “be able to” ,”can” veya “could”  a göre daha resmidir.)

Birinci tekil ve birinci çoğul şahıslarda bir işi yapmak için izinli olduğumuzu, şimdiki, geniş ve gelecek zaman için geçerli olmak kaydıyla may, can ve allow kullanarak ifade etmek mümkündür.


Aşağıdaki cümlelere bakın. Bu cümlelerin anlam bakımından herhangi bir farklılık yoktur. Hepsi de "Odasındaki her kitabı okuyabilir miyim?" anlamına gelmektedir.


- I / We may read any book in his room.

- I / We can read any book in his room

- I am allowed to read any book in his room.

- We are allowed to read any book in his room. 
 

Bu cümlelerin hepsinde, öznenin kitap okumak için izinli olduğu anlamı çıkmaktadır.


► Herhangi bir konuda izinli olduğunu belirtmek için may kullanılabilir, fakat pek yaygın bir kullanım değildir. Bu yüzden can veya am/is/are allowed to kullanılması daha doğru olur.


► İzin verme işi may kullanılarak ifade ediliyorsa, cümleyi söyleyenin tamamen kendi yetkisine dayanarak böyle bir izin verdiği anlaşılır.

May not yapısı, bazen karışıklığa yol açmaktadır. "You may not go." cümlesi "Gitmeyebilirsin." şeklinde Türkçe'ye çevrilirse yanlış olur. Doğrusu, "Gitmemelisin." dir. Yani cümleyi söyleyen kişi kendi yetkisini kullanarak kartı tarafa müsaade etmemektedir.  

May ile her ne kadar cümleyi söyleyenin bizzat kendi iradesini kullandığı anlaşılsa da, kanunen veya resmen yasak olan eylemler için de may not kullanılabilir. Böylece kural daha nazik bir şekilde hatırlatılmış olur. Özellikle ilanlarda ve uyarı levhalarında bu tip kullanımlara rastlamak mümkündür.

- Students may not play football in the front yard. (Öğrenciler ön bahçede futbol oynayamazlar.
Oynamaları idarece yasaktır.

-Passengers may not smoke in the municipal house. (Yolcular belediye otobüslerinde sigara içemezler.)
Sigara içilmesi belediye tarafından yasaklanmıştır.


İzin verme işi can kullanılarak ifade ediliyorsa, yine kişinin kendi yetkisini kullanarak bir işe izin verdiği anlaşılır. May ile aralarında anlam açısından açısından herhangi bir fark yoktur, ancak may daha nazik olunması gerektiğinde kullanılabilir.

May ile Can arasındaki diğer fark da, can'in çok daha kapsamlı kullanılabilmesi ve kişinin kendi yetkisi haricinde olan izinleri de ifade ettiği anlaşılabilmektedir.

Examples;

- She can come to our house. (Evimize gelebilir.)

Bu cümlede, cümleyi söyleyenin izni de olabilir, ailesinin izni de olabilirdi. Yani;

- She is allowed to come to our house. (Evimize gelmesine müsade ediliyor.)

- My family allow her to come to our house. (Ailem onun evimize gelmesine müsade ediyor.)

Yukarıdaki cümleler, can ile kullanılan cümle ile aynı manayı taşıyorlar. May ile kullanılan cümlede ise böyle bir durum söz konusu değildir.


Olumsuz cümleler için de aynı durum söz konusudur.


- You can't come to our house. (Evimize gelemezsin.)

Bu cümle de iki türlü anlaşılabilir.

- Evimize gelmene ben müsade etmiyorum.
- Veya ailem evimize gelmene müsade etmiyor 

Her iki anlam da mümkündür. Cümlenin bağlamına göre anlam verilebilir. 


► Herhangi bir konuda izin vermek için  "could" kullanılabilir. İzin vermek için kullanılan could, can yardımcı fiilinin geçmiş hali değildir. Şimdiki ve gelecek zaman için kullanılmaktadır ve şarta bağlı bir durumun bulunduğu anlaşılmaktadır.


- She could to come our house. (Evimize gelebilir.)
Bu cümlede, eğer istiyorsa gelebilir anlamı çıkmaktadır.


► Geçmiş zamanda gerçekleşmiş bir izin verme eyleminden bahsedildiğinde; could veya allow kelimeleri kullanılır. May'in geçmiş zaman hali sadece allow kelimesi ile, can'in geçmiş zaman hali ise hem could ve hem de allow kelimeleri ile yapılabilir.

Examples;

- Last week my family didn't allow her to come to our house. (Geçen hafta ailem onun evimize gelmesine müsade etmedi.)

- Last week she wasn't allowed to come to our house. (Geçen hafta onun evimize gelmesine müsade edilmedi.)

- Yesterday I allowed him to use my dictionary. (Dün sözlüğümü kullanmasına müsade ettim.)

- Last term the the school didn't allow the students to play football in the front yard. (Geçen dönem okul talebelerin ön bahçede top oynamalarına müsade etmedi.)

- In the past passengers could smoke in the municipal buses. (Eskiden yolcular belediye otobüslerinde sigara içebiliyorlardı.)


Yalnız bir kereye mahsus olan durumlar anlatıldığı zaman sadece allow kelimesi kullanılmalıdır. Genelden bahsederken, yani yalnızca bir kereye mahsus olmayan izin verme eylemlerinden bahsedildiğinde ise could ve allow to kullanılabilir. Perfect tense'li cümlelerde ise kesinlikle allow kelimesi kullanılır.


Soru hali, yani izin isteme ve rica durumlarında can, could, may ve might kelimelerinin dördü de kullanılabilir. Fakat dördünün de kullanılması sadece birinci tekil ve birinci çoğul şahıslar için geçerlidir.


- Can / Could / May / Might I ask a question? (Size bir soru sorabilir miyim?)


Buraya kadar anlatılan izin isteme ve izin verme durumlarını özetlersek;


Can; kibarlığa gerek duyulmadığı durumlarda

Could; biraz daha kibar olunması gereken durumlarda

May; daha resmi ve kibar olunması gereken durumlarda,

Might; en fazla nezaket gerektiren ve en resmi ortamlarda kullanılır.


Rica sorularına verilen cevaplarda sadece may ya da can kullanılır. Could ve might kullanılmaz.

Examples;

A- Can / Could I have a look at your newspaper? (Gazetenize bir gözatabilir miyim?)
B- Of course you can. (Elbette, buyurun.)
B- No, you can't. (Hayır, bakamazsın.)


A- Might / May I smoke here? (Burada sigara içebilir miyim?)
B- No, you may not. (Hayır, içemezsin.)


İkinci ve üçüncü tekil ve çoğul şahıslar için izin isteme durumlarında ise sadece can kullanılabilir. Tabii bunun eşdeğer karşılığı olan allow kelimesi de kullanılabilir.

Examples;

- Can he sleep wherever he wants? (İstediği yerde uyuyabilir mi?)

- Are they allowed to read any book? (Her kitabı okumalarına müsade var mı?)


Geçmiş zamanda ise could ya da allow kelimesinin geçmiş zaman hali kullanılır.


- Could your grand mother go out without asking your grandfather for it? (Büyükannen büyükbabana sormadan dışarı çıkabiliyor muydu?)

- Were you allowed to play games out at night when you were young? (Küçükken dışarıda oyun oynamanıza müsaade ediliyor muydu?)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir