musarra gazel nedir / Gazel | Edebiyat Öğretmeni

Musarra Gazel Nedir

musarra gazel nedir

Divan Edebiyatı Nazım (Şiir) Şekilleri/Biçimleri ve Özellikleri

Her edebiyatın kendi bünyesi ve özelliklerine uygun nazım şekilleri vardır. Türklerin islâmiyet&#;i kabul etmelerinden sonra Türk edebiyatı Arap ve Acem (Fars) edebiyatlarının etkileri altına girmiş, bu arada bu iki edebiyatın nazım şekilleri de benimsenerek kullanılmaya başlanmıştır. Bunlara yanında milli nazım şekilleri olan dörtlüklerin de az çok değiştirilerek ve yeni adlar altında kullanıldıklarını görüyoruz.

Nazım şekilleri, eski edebiyat kitaplarında &#;Eşkâl-ı nazm&#; adı altında incelenirdi.

Arap ve İran (Fars) edebiyatlarında ve bu arada Türk edebiyatında nazmın en küçük birimi mısra&#;dır. Mısra&#;ları değişik kafiye düzeni içinde ve değişik sayılar da birleşmelerinden ayrı ayrı adlandırılan nazım şekilleri ortaya çıkmıştır.

Nazım biçimlerine geçmeden önce bazı kavramları bilmekte yarar var.

Mısra

Mısra &#;Arapça&#;da &#;kapı kanadı, çadır kapısının iki yan parçası&#; anlamlarına gelir. Nazım terimi olarak da mısra, tam bir aruz kalıbıyla söylenmiş olan beytin yarısına denir. Ya da daha geniş bir anlamda bir nazım parçasını oluşturan her bir satıra mısra adı verilir.

Araplarda ev çadırdır. Çadır kapısının iki yanının bir çadırı meydana getirmesi gibi nazımda da iki mısra bir beyti oluşturur. Bazen nazmın içinde göze çarpan güzelliği ve anlamın dolgunluğu ile dillerde dolaşan bir mısra atasözü gibi kullanılmaya başlar. Böyle mısra&#;lara Mısra&#;-ı berceste &#;sıçramış, fırlamış mısra&#; adı verilir:

Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
&#;Bakî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş&#; (Bakî)

Çeşm-i insaf kadar kamile mizan olmaz
&#;Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz&#;     (Bursalı Talip)

&#;Eğer maksûd eserse mısra&#;-ı berceste kâfidir&#;
Aceb hayretdeyim ben Sedd-i iskender hususunda (Koca Râgıb Paşa)

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
&#;Şecât&#;at arzederken merd-i kipti sirkatin söyler&#;   (Koca Râgıb Paşa)

Yukarıdaki tırnak içine alman mısra&#;lar birer mısra&#;-ı berceste&#;dirler. Berceste sözü aynı zamanda bir şiir ya da bir fikri övmek için de kullanılır: Şi&#;r-i berceste, fikr-i berceste gibi.

Bir manzum parça içinde olmayan veya öteki mısra&#;lan bütünüyle unutulan, anlamı kendi içinde tamamlanan ve mısra&#;-ı berceste gibi dillerde dolasan tek mısralara Mısra&#;-ı âzâde ya da sadece Âzâde denir. Dr. Abdülhak Molla&#;nın kapısı üzerine yazdırdığı:

&#;Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı&#;

Kırımlı Rahmî&#;nin:

&#;Gün doğmadan meşîme-i şebden neler doğar&#;

mısraları bu tür âzâde mısra&#;lardandır. Berceste ve âzâde mısra&#;ları birbirinden ayırmak oldukça zordur. Bu yüzden edebiyat kitaplarında birinin diğeri yerine kuljanildiği çok görülmüştür.

Ayrıca bir beytin anlam bakımından birbirine bağlı olmayan ya da çok uzak bir anlam ilişkisi bulunan iki mısra&#;nın her birine Âzâde adı verilmiştir:

&#;Fikret-i hatt-ı yâr var serde&#;
&#;Arzû-yı bahar var serde&#;     (Nazîm)

Beyit

Beyt Arapça&#;da &#;çadır, ev, oda&#; anlamlarındadır. Nazmda iki mısra bir beyti oluşturur. Beytin ilk mısra&#;ına Sadr, ikincisine Acûz denir. Bir beytin mısraın birleşmesi gerekli, ama yeterli değildir. Ayrı vezinlerde iki mısra bir beyit halinde birleşemez. Beyt eski kitaplarda çok kere &#;şi&#;r&#; ile eşanlamlı kullanılmıştır.

İki mısra&#;ı birbirine kafiyeli olan beyitlere Mukaffa, Musarrâ veya Matla&#;; mısraları kafiyeli olmayan beyitlere de Müfred ya da Ferd&#; adı verilir:

Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd neylersün
Edüp fitneyle dünyâyı harâb-âbâd neylersün    (Şeyhülislâm Bahâyi)

Meyhâne mukassi görinür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde   (Nedim)

Yukandaki beyitlerden birincisi matla&#;, ikincisi ise mısraları kafiyeli olmadığı için müfred&#;dir.

Matla sözü daha çok kaside ve özellikle gazelin iki mısra&#;ı birbiriyle kafiyeli olan ilk beyitleri için kullanılmıştır. Kasidelerde bu matla&#;dan başka kasidenin içinde söylenen iki mısra&#;ı kafiyeli beyitlere de matla&#; adı verilmiştir. Ayrıca müretteb divanlann sonunda toplanan tek beyit ve mısra&#;lara da müfred denmiş ve bunlar Müfredat adı altında biraraya getirilmiştir.

Eski edebiyatımızda her beytin bir anlam bütünlüğü vardır. Beytin anlamı kendi içinde tamamlanır. Ama çok az görülmekle birlikte bu kaidenin dışına çıkıldığı da olmuştur. Böyle, bir nazım parçasının içinde anlamı kendi içinde tamamlanmayıp alttaki beyitlere de geçen beyitlerin her birine Merhûn adı verilir. Nefi&#;nin Sultan Ahmed vasfında söylediği ve Edirne şehrini anlattığı kasidesinin bazı beyitleri bu tür merhûn beyitlere iyi bir örnek sayılabilir. (monash.pw Haluk İpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri)

Divan edebiyatının başlıca nazım biçimleri (=şekilleri) ve türleri şunlardır:

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Eski Türk edebiyatında kullanılan nazım şekillerini kafiye düzeni ve mısra sayıları bakımından şöyle sınıflandırmak mümkün:

1. Beyitlerle kurulanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt&#;a, Müstezat

2. Bentlerle Kurulanlar

     a) Dörtlükten Oluşanlar: Rubai, Tuyuğ, Murabba, Şarkı, Terbi

     b) Musammatlar: Terkib-i bent, Terci-i bent, Muhammes &#;

A) BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

  • Divan şiirindeki bütün nazım biçimleri &#;mısra&#; adı verilen en küçük nazım biriminden doğmuştur.
  • Mısranın terim anlamı şu şekildedir: Aruz vezniyle söylenmiş bir beytin yarısıdır.
  • Beyit ise aruz vezniyle yazılmış iki mısralık nazım biriminin adıdır. Kelime anlamı olarak &#;çadır, oda, ev&#; gibi anlamlara gelir.
  • Bir beytin ilk mısrasına sadr, ikinci mısraya ise acuz adı verilir. İki mısranın beyit oluşturabilmesi için temel kriter &#;vezin birliği&#;dir.
  • Bir şiirde iki mısrası birbirine kafiyeli olan beyitlere mukaffa, musarra ya da matla adı verilir. Mısraları kafiyeli olmayan beyitlere ise müfret ya da fert adı verilir.

Müfret (fert) beyit öneği:

Çeşm-i bâdâmını itdükçe tahayyül uşşak
Gülşen-i hâtırasında gül-i bâdâm açılur (Bağdatlı Esad, yy)

Mukaffa (=musarra=matla) beyit örneği:

Aradıkça dil-i pür-cûşda ma&#;nâ bulunur
Ka&#;r-ı deryâda nice gevher-i yektâ bulunur (Sünbülzâde Vehbî, yy)

Mısra-ı berceste örneği:

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm ider kubhın
&#;Şecâ&#;at arz iderken merd-i kıbtî sirkatin söyler&#; (Koca Ragıp Paşa, yy)

Bu beytin ikinci mısrası söyleyiş özelliği ve düşünsel derinliği ile adeta bir vecize veya bir darb-ı mesel (ata sözü) hâline gelmiş, zamanla birinci mısra unutulmuş ve o şiir sadece o meşhur mısra ile hatırlanır olmuştur. İşte bu tip mısralara mısra-ı berceste adı verilir.

1. GAZEL

Gazel Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en yaygın lirik şiir türüdür.
  • Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan yakınma, felsefi-didaktik düşünceler, din ve tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele alınır.
  • Uyak düzeni &#;aa, ba, ca, da, &#;&#; biçimindedir.
  • İlk beyitine &#;matla&#;, ikinci beyitine &#;hüsn-i matla&#;; son beyitine &#;makta&#; veya &#;taç beyit&#;, ondan bir öncekine de &#;hüsn-i makta&#; denir.
  • En güzel beyitine &#;beyt-ül gazel&#; denir.
  • Şairin adı veya mahlası son beyitte geçer.
  • Gazeller redifleriyle adlandırılır.
  • Konu bakımından Halk şiirindeki koşmaya benzer.
  • Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan söz eder. Konu birliği yoktur.
  • Konu birliği görülen gazellere &#;yek-ahenk gazel&#; denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere &#;yek-avaz gazel&#; denir.
  • Dize ortalarında iç uyaklı olan ve dörtlük haline getirilebilen gazellere &#;musammat gazel&#; denir.

Örnek:
Bu hüsnile o/ bi &#; vefa / şöhret-me&#;ab-ı şivedir.
Hakka ki gün mihr-i semâ / âli-cenâb-ı şivedir.

Meyden midir bu haleti / hep nâz ü fitne adeti
Çeşm-i siyâh-ı afeti / mest-i harâb-ı şivedir. (Danîş)

&#; Felsefi düşüncelerin dile getirildiği gazellere &#;hikemi gazel&#; adı verilir.
&#; Divan şiirinde en ünlü gazel şairleri şunlardır: &#;Fuzuli, Nabi, Nedim, Baki, Naili&#;

2. KASİDE

Kaside Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az otuz üç, en fazla doksan dokuz beyitten oluşan kaside din ve devlet büyüklerini övmek ya da yermek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  • Aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Uyak düzeni gazele benzer: &#;aa / ba / ca / da /ea&#;
  • Gazelde olduğu gibi ilk beyte &#;matla&#;, son beyte &#;makta&#;, en güzel beyte &#;beyt-ül kasid&#;, şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte &#;taç beyit&#; denir.
  • Kasideler adını rediflerinden, uyaklarındaki son ünsüzden veya nesib bölümündeki tasvirlerden alır.
  • En ünlü kaside şairleri şunlardır: &#;Nefi, Nedim, Fuzuli, Baki&#;&#;

Kasidenin Bölümleri:

  • Nesib &#; Teşbib: Bu bölümde kasideyle ilgisi olmayan tasvirler yapılır (yaz, taş, saray, bahar, bahçe&#;).
  • Girizgâh: Asıl konuya giriş bölümüdür. Bir veya birkaç beyitten oluşur.
  • Methiye: Allah&#;ın, peygamberin, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü bölümdür.
  • Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür.
  • Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak araya sıkıştırılan gazeldir.
  • Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye sağlık ve zenginlik dilenir.

Not: &#;Fahriye&#; ve &#;tegazzül&#; her kasidede bulunmayabilir.

Konularına Göre Kasideler:

  • Tevhid: Allah&#;ın birliğini, varlığını anlatan kasidelerdir.
  • Münacaat: Allah&#;a yakarışı dile getiren kasidelerdir.
  • Naat: Peygamberi öven kasidelerdir.
  • Medhiye: Devrin önde gelen kişilerini; din ve devlet adamlarını öven kasidelerdir.
  • Hicviye: Devrin yöneticilerini yermek için yazılan kasidelerdir.
  • Mersiye: Önemli birinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren kasidelerdir.
  • Cülûsiyye: Padişahın tahta oturması münasebetiyle yazılan kasidelerdir.
  • Sûriyye: Düğün ya da sünnet gibi şenlikleri ele alan kasidelerdir.

Bunların dışında kasidelere, kasidenin nesib bölümünde bahar tasviri yapılmışsa bahariye, kış tasviri yapılmışsa şitâiyye, yaz tasviri yapılmışsa sayfiyye, atların tasviri yapılmışsa rahşiyye, bayram tasviri yapılmışsa lydiyye gibi adlar verilir.

3. MÜSTEZAT

Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Artmış, çoğalmış demektir. Gazelin her dizesine, kullanılan ölçüye uymak koşuluyla bir kısa dize eklenerek oluşturulan nazım biçimidir.
  • Kısa dizelere &#;ziyade&#; adı verilir.
  • Kısa ve uzun dizeler arasında anlam ilişkisi vardır.
  • Uzun dizeler kendi aralannda, kısa dizeler de kendi aralarında uyaklanır.

Örnek:
Çihre-i zibâsı anun gülşen-i cândur
Halk-ı cihâna
Mâ&#;i ridâsı sanasın âb-ı revândur
Bâğ-ı cinâna
Mutrib-i devrân ile cânânun elinden
Nây gibi ben
Nâle vü feryâd iderin hayli zamandur
Kevn ü mekâna  (Taşlıcalı Yahya)

4. KIT&#;A

Kıt&#;a Nazım Şeklinin Özellikleri:

  •  Parça, bölüm anlamı taşır.
    -Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
    -En az 2 en fazla 12 beyitten oluşur.
    -Dört beyitten fazla olan kıt&#;alara &#;kıta-ı kebire&#; denir.
    -Uyak düzeni xa/xa/xa/xa&#; şeklindedir.
    -Genellikle &#;matla&#; ve &#;makta&#; beyti yoktur.

Örnek:
İlm kesbiyle pâye-i rıf&#;at
Arzû-yı muhal imiş ancak

Işk imiş her ne var âlemde
İlm bir kîyl ü kâl imiş ancak (Fuzûli)

5. MESNEVİ

Mesnevi Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Fars edebiyatından alınan bir nazım biçimidir.
  • Her beyit kendi arasında uyaklıdır. &#;aa / bb / cc / dd&#;&#;
  • Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir. Hikâye ve romanın işlevini görür.
  • Aruzun kısa kalıplanyla yazılır.
  • Aşk, tasavvuf, kahramanlık, savaş gibi konuları işler.
  • Beyitler arasında anlamca bir bütünlük vardır.
  • Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe &#;hamse&#; denir. Edebiyatımızda &#;Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atayi&#; hamse sahibi şairlerdir.
  • Edebiyatımızda ilk mesnevi Yusuf Has Hacip&#;in &#;Kutadgu Bilig&#; adlı eseridir. Eser, aruzun kullanıldığı ilk eserdir.

Türk Edebiyatının Önemli Mesnevileri:

B) DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. RUBAİ

Rubai Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir.
  • Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır. (Bunların sayısı 24 kadardır.)
  • Düşüncelerin özlü bir biçimde anlatılması temeline dayalı nazım biçimidir.
  • Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap, din, tasavvuf konulan işlenir.
  • Uyak düzeni &#;aaxa&#; biçimindedir.
  • Genellikle mahlas kullanılmaz.
  • En büyük ustası Ömer Hayyam&#;dır.
  • Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair olarak bilinir.
  • Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya rubaileriyle tanınan şairlerimizdir.

Örnek:
Bir merhaleden güneşle derya görünür
Bir merhaleden her iki dünyâ görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür (Yahya Kemâl)

2. TUYUĞ

Tuyuğ Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimdir.
  • Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye benzer.
  • Halk şiirindeki maninin, Dîvan şiirine yansımış biçimi kabul edilir.
  • Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap konu edilir.
  • Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece &#;fâilâtün / fâilâtün / fâilün&#; kalıbıyla yazılır.
    -Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır.
  • Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin&#;dir.

Örnek:
Ben seven hûblar içinde şâh imiş
Sanasın yılduz mâh imiş
Ben denize salmışam bir cânumı
Kamu işi başaran Allâh imiş (Kadı Burhâneddin)

C) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

Bentlerden oluşan nazım biçimleri şunlardır:

  • Murabba
  • Şarkı
  • Muhammes
  • Müseddes
  • Müsebba
  • Müsemmen
  • Müselles
  • Mütessa
  • Terkib-i Bend
  • Terci-i Bend
  • Muaşşer
  • Taştir
  • Tardiye
  • Tesmin
  • Terbi
  • Tesdis
  • Tetsi
  • Tahmis
  • Tesbi
  • Taşir

1. MURABBA

Murabba Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Dört dizelik bentlerden oluşur. Uyak düzeni aaaa / bbba /ccca &#; biçimindedir.
  • En az üç, en fazla altı bentten oluşur.
  • Övgü, yergi, din, felsefi konular işlenir.
  • Nedim ve Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini sunan şairlerimizdir.

Not: Bir şairin bir gazelinin her beytinin üstüne başka bir şairin ikişer dize eklemesiyle oluşan murabbaya &#;terbi&#; denir.

2. ŞARKI

Şarkı Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimidir.
  • Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle oluştuğu ifade edilir.
  • Biçim bakımından murabbaya benzeyen şarkılar, genel olarak bestelenmek için yazılır.
  • Dörtlük sonlarında tekrar edilen bölüme nakarat adı verilir. Şarkılar bent ve nakarat bölümlerinden oluşur.
  • Dörtlük sayısı üç ve beş arasında değişir.
  • Genellikle aşk, sevgi, eğlence, kadın ve şarap konuları işlenir.
  • Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / dddb&#; biçimindedir.
  • Lale devrinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Nedim ve Yahya Kemal bu türün önemli şairleridir.

Örnek:
Sevdiğim canım yolunda hâke yeksan olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkınla bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

3. MUHAMMES

Muhammes Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Beş dizelik bentlerden oluşan bir nazım biçimidir.
  • Bent sayısı 4 ile 8 arasında değişmektedir.
  • Muhammes nazım biçimiyle her konu ele alınabilir.
  • Uyak düzeni &#;aaaaa / bbbba / cccca&#;&#; şeklindedir.

Uyarı: Beş dizeli bentlerden oluşan &#;tardiyye, tahmis, taştir&#; adlı nazım biçimleri de vardır:

Tardiyye: Muhammesten farkı, başka bir aruz kalıbıyla yazılması ve uyak düzenidir. Tardiyeler &#;aaaab/ccccb/ddddb&#;&#; şeklinde uyaklanır.

Tahmis: Bir gazelin beyitleri önüne üçer mısra ilave edilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni &#;aaaAA/bbbBA/cccCA&#;&#; şeklindedir.

Taştir: Genellikle bir gazelin beyitlerinde mısralar arasına üç dize getirilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni &#;AaaaA/BbbbA/CcccA&#;&#; şeklindedir.

4. MÜSEDDES: Bentleri altı mısradan oluşan nazım biçimidir.

5. MÜSEBBA: Bentleri yedi mısradan oluşan nazım biçimidir.

6. MÜSEMMEN: Bentleri sekiz mısradan oluşan nazım biçimidir.

7. MÜTESSA: Bentleri dokuz mısradan oluşan nazım biçimidir.

8. MU&#;AŞŞER: Bentleri on mısradan oluşan nazım biçimidir.

monash.pw-İ BENT

Terkib-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Bent sayısı arasında değişir. Bentleri oluşturan dizeler, genelde gazeldeki gibi uyaklanır.
  • Her bendin sonunda bir vasıta beyiti vardır. Vasıta beyti, her bendin sonunda değişir, bentten ayrı olarak kendi arasında uyaklanır.
  • Vasıta beytinin üstündeki beyitlerin tümüne &#;terkibhâne&#; adı verilir.
  • Felsefi ve sosyal düşünceler, zamandan yakınmalar, mersiyeler bu biçimle yazılır.
  • &#;Kanuni Mersiyesi&#; terkib-i bent biçiminde yazılmıştır.
  • Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu nazım biçiminin ustalarıdır.

TERCİ-İ BENT

Terci-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Birçok yönüyle terkib-i bende benzer. Fark şudur:
  • Vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen kalır, değişmez.
  • Vasıta beyitlerinin üstündeki beyitlere &#;terci-hâne&#; adı verilir.
  • Daha çok Allah&#;ın varlığı, birliği, kâinatın sonsuzluğu gibi konular işlenir.

TANZİMAT SONRASI TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. TERZA-RİMA

Terza-rima Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Üçer dizeli bentlerden oluşur. Uyak düzeni aba/ bcb/cdc/ ded &#;
  • İtalyan şiirinden Fransız şiirine, Fransız şiirinden de Türk şiirine geçmiştir.
  • Türk şiirinde ilk kez Servet-i Fünun&#;da Tevfik Fikret tarafından kullanılmıştır.
  • Dante&#;nin &#;İlahi Komedya&#;sı bu nazım biçimiyle yazılmıştır.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒ Terza-rima

2. SONE

Sone Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İlk defa Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin&#;in şiirimizde kullandığı bu nazım biçimi, İtalyan edebiyatından alınmıştır.
  • İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan on dört dizelik bir nazım biçimidir.
  • Uyak düzeni abba / abba / ccd / ede biçimindedir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Sone

3. TRİYOLE

Triyole Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • On mısralı bir nazım biçiminin adıdır.
  • Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir.
  • Uyak düzeni AB / aaaA / bbbB şeklindedir.

4. BALAD

Balad Nazım Biçiminin Özellikleri:

Batı edebiyatlarında konusunu heyecan verici ya da romantik hikâyelerden alan halk türkülerine, halk şiirlerine &#;balad&#; adı verilir. Baladlar bentlerden oluşur. Bent sayısı ve bentlerdeki mısra sayısı bakımından bir sınırlama yoktur. Bent ve mısra sayısı şaire ve anlattığı konuya göre değişebilir. Bu nazım biçimi Türk edebiyatında fazla kullanılmamıştır.

Detaylı bilgi için bkz ⇒Balat

5. SERBEST MÜSTEZAT

Serbest Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Hem hece hem de aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Aynı şiirde farklı kalıplar kullanılabilir.
  • Kısa ve uzun dizeler düzenli ve düzensiz sıralanabilir.
  • Uyak düzeni şairin isteğine bağlıdır.
  • Fransa&#;da sembolizmin yaygın olduğu dönemde gelişmiştir.
  • Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin ve Ahmet Haşim&#;in sıkça kullandığı bir nazım biçimidir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Serbest Müstezat

Ayrıca bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

Şiir Bilgisi Konu Anlatımı

Şiir Bilgisi Konu Anlatımı,Şiir Bilgisi Nedir, Şiir Bilgisi tyt,  Şiir Bilgisi ayt, Şiir Bilgisi ile ilgili örnek, Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Şiir Bilgisi  hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz.

Duygu ve düşüncelerin, insan ruhunda ürpertiler uyandıracak biçimde, ölçülü-ölçüsüz, kafiyeli-kafiyesiz olarak genellikle dizeler hâlinde anlatılan şekline şiir’ denir.

Şiirler eskiden ölçü ve kafiye sınırları içinde yazılırdı ancak günümüzde bunlar şiir için bağlayıcı unsurlar olmaktan çıkmıştır. Şiir, bir ana duygu etrafında örgülenir. Diğer kompozisyon türlerinde olduğu gibi şiir de bir plana sahiptir.

1. Nazım Birimi

Şiiri oluşturan mısra kümelerine nazım birimi denir. Mısra, beyit, dörtlük, bent gibi yapı birliklerinin her biri birer nazım birimidir.

Dize (Mısra) Nedir?

Şiirde her satıra dize (mısra)” denir. Arapça kökenli bir sözcük olan “mısra”nın Türkçedeki karşılığı “dize”dir. Dize, şiirin temel birimidir. Bütün şiirler dizelerden meydana gelir. Bir dize, nesirdeki cümlenin karşılığı sayılır.

Bir şiire bağlı olmayan ve başlı başına bir anlamı olan dizelere “mısra-ı âzâde (bağımsız dize)” denir. Gerek bir şiire bağlı gerekse bağımsız nitelikte olan öz ve güzel anlamlı, kolayca ezberlenip hatırlanabilen, sağlam kurulmuş dizelere “seçkin dize” anlamında “mısra-ı berceste” veya “şah mısra” denir. Halk şairleri dize için genellikle “satır” terimini kullanır. Bir beytin birinci dizesine “üst satır”, ikinci dizesine ise “alt satır” denir.

Mehmet Akif Ersoy&#;a ait olan &#;İstiklal Marşı&#;mıza ait olan bölüm  4 dizeden oluşmuştur.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 

Beyit Nedir?

Aynı ölçüde olan, anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir. Beyit birim divan şiiri nazım şekillerinde (gazel, kaside, mesnevi vb.) kullanılır.

Ehl-i dildür diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil

Günümüz Türkçesi ile

Bağrı temiz olmayana gönül ehlidir diyemem.
Gönülden anlayanların birbirini anlamaması insafa sığmaz.

Dörtlük Nedir?

Dört mısralık nazım birimidir. İslam öncesi Türk şiirinde, halk şiirinde ve günümüz şiirinde sıkça kullanılan bir nazım birimidir.

Ela gözlerine kurban olduğum!
Yüzüne bakmaya doyamadım ben.
İbret için gelmiş derler cihana,
Noktadır benlerin sayamadım ben
                                                Asık Ömer

 

Kıt&#;a Nedir?

Kıt&#;a bir edebiyat terimi olarak genellikle iki veya iki beyitten uzun, matla ve mahlas beyti olmayan bir nazım biçiminin adıdır. Bir başka ifadeyle kıt&#;alar kasîde ve gazel gibi musarra (İki dizesi de kafiyeli olan beyit) bir beyitle başlamayan ve mahlas kullanılmamış manzumelerdir.

Kıt&#;ada beyitlerin ilk mısra&#;ları serbest, ikinci mısraları birbiriyle kafiyelidir. Kafiye düzeni şöyledir: xa, xa, xa, xa . . .

Dest-i kutahımızı itmemiş Allah resa
Menba-ı lutfunu yoksa elimizle kaparız
Bize virsün mü Huda ab-ı hayat-ı Tevfik
Hızr’ı bulsak reh-i zulmette külahın kaparız
                                                                   İzzet Molla

 

2. Nazım Biçimi

Bir yapıt ya da yazınsal yaratının dışsal yapısına, içerik dışında kalan öğelerine “biçim (şekil)” denir. Manzumelerin uyak örgüsü, nazım birimi, ölçüsü ve konusuna göre kazandığı dış özelliğin genel adına ise “nazım biçimi (şekli)” denir.

Halk edebiyatında nazım biçimi olarak “destan, koşma, semai, varsağı, mâni, türkü, ilahi, nefes, şathiye vb.” kullanılmıştır.

Klasik Türk edebiyatında (divan edebiyatı) nazım biçimi olarak “gazel, kaside, mesnevi, mersiye, muhammes, müseddes, terbi, müstezat, terkibibent, terciibent, rubaî, murabba, şarkı, tuyuğ vb.” kullanılmıştır.

 

3. Şiirde Ahenk

Ahenk:  Ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. Edebiyatta ise kelimelerin birbiriyle ses ve anlam bakımından etkileyici bir bütün olması anlamındadır.

Şiirde ahenk;ustaca kullanılan ses akışı,söyleyiş,ritm,ölçü ve her türlü ses benzerliğiyle sağlanır. Şiirde ahengi sağlamak için ölçü,uyak,vurgu,tonlama gibi değişik unsurlar kullanılır.

Ölçü

Ahengi sağlamak şiire belli bir düzen vermek için şiirlerde çeşitli ölçüler kullanılır. Türk edebiyatında hece ve aruz ölçüsü olmak üzere iki çeşit ölçü kullanılmıştır.

Ölçü Çeşitleri

monash.pw Ölçüsü:​

Dizelerdeki hecelerin açıklık kapalılık esasına bağlı olan bir ölçü sistemidir. Sonu ünlü ile biten heceler ‘’açık’’, sonu ünsüzle biten heceler de ‘’kapalı’’ hece olarak adlandırılır. Ayrıca uzun ünlülü heceler ile dize sonundaki heceler daima kapalı kabul edilir.

&#; Aruz ölçüsünde duraklar sözcükleri bölebilir.

O be nim mil / le ti min yıl / dı zı dır par / la ya cak
  .    .    &#;      &#;             .   .       &#;      &#;        .     .     &#;      &#;        .      .      &#;
  Fe  i  la   tün         Fe i    la     tün    Fe  i   la   tün      Fe    i    tün

&#; Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir.

&#; Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin
sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar.

b. Hece Ölçüsü:​

Şiirdeki tüm dizelerin hecelerinin sayısının eşit olması esasına dayanır.

&#; Hece ölçüsü Türklerin bulduğu bir ölçüdür.
&#; Bilinen en eski Türk şiirlerinde de bu ölçü kullanılmıştır.
&#; 7’li, 8’li, 11’li hece ölçüsü kalıpları en çok kullanılan kalıplardır.

c. Serbest Şiir:

Herhangi bir sisteme bağlı olmayan ölçüdür. yüzyıl sonlarından itibaren edebiyatımıza girmiştir.

 

Kafiye (Uyak)

Kafiye ya da uyak, şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliğidir. Şiirde uyak, dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları ayrı sözcükler arasında görülür. Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcükler uyak değildir. Bunlara redif denir.

Her yalana kanmışımkafiye:’’an’’
Her söze inanmışımredif: ‘’mışım’’
Ben artık sevgiden de
Bıkmışım, usanmışım

Yarım Kafiye: Tek ses benzeşmesine dayanan kafiyeye yarım kafiye denir.  Genellikle Halk Edebiyatında kullanılır.

Benim çektiğimi kim çeker,     redif: “-er“
Gözlerinden kanlı yaş döker.yarım kafiye:“-k“
Bulanık bulanık akar,
Dağların seliyim şimdi.

Tam Kafiye: Mısra sonlarındaki iki ses benzerliğine denilir.

​Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik redif: “dik”
Bina atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.yarım kafiye: “en”

Zengin Uyak: İkiden fazla sesin benzeşmesiyle oluşan kafiyeye denir. Daha çok Divan şiirinde kullanılır.

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,           zengin kafiye: &#;ene&#;
Biz sende olamazsak bile sen bizdesin gene.

Cinaslı Kafiye:​ Aynı seslerden oluşan ;fakat farklı anlamları karşılayan kelimelerle yapılan uyağa cinaslı uyak denir. Cinas bir kelimenin tekrarı değildir.

Dönülmez akşamın sabahındayız. Vakit çok geç:   
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Yahya Kemal

Redif

Mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir.

Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, yani kafiyeden sonra gelir.  Redifin olduğu her yerde mutlaka kafiye de vardır. Bu sebeple redifin bulunduğunu gördüğünüz her yerde kafiyeyi de bulmaya çalışınız.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
    Mehmet Akif Ersoy

Kafiye Örgüsü (Kafiye Şeması) 

Uyak olarak değerlendirilen ses benzerliklerini çizgi ve harf yardımıyla göstermeye, uyak düzenini çıkarmaya, “kafiye örgüsü (kafiye şeması)” bulma denir. Kafiye örgüsünde her dize bir çizgi veya sıralı noktalarla gösterilir. Kafiyeli olan dizeler “a, b, c, d” gibi harflerle gösterilir. Birbiriyle kafiyeli olan dizeler ise aynı harfle gösterilir.

Düz Kafiye: Uyaklı kelimeler aaxa veya aaab şeklinde sıralanmış ise buna düz uyak denir.

Çiçek ülkesinden girerken yaza                a
Örer her doğan gün bir altun koza          a
Kristal çiçekler açan fıskiye                     b
Ayıklık saçar düş gören bahçeye              b

Çapraz Kafiye: Bir dörtlükte birinci dize ile üçüncü dizenin, ikinci dize ile de dördüncü dizenin kendi arasında kafiyeli olmasına “çapraz uyak (kafiye)” denir. Çapraz uyak, “abab”şeklinde gösterilir.

Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,               a
Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum.          b
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,               a
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.              b
  Necip Fazıl Kısakürek

Sarma Kafiye:Bir dörtlüğün birinci ve dördüncü dizelerinin kendi arasında, ikinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında uyaklı olmasına dayanan uyak türüdür.

 Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm a
 O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra   b
Akan bulutlar gibi geçmiş: ne iz, ne hatıra! b
Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm! a
  Necati Cumali

Mani Tipi Kafiye: Mani tipindeki şiirlerde kullanılan uyak türüdür. aaxa şeklinde uyaklanır. Tek dörtlük için geçerlidir.

Dağlarda kar kalmadı     a
Gözlerde fer kalmadı        a
Daha yazacak idim           a
Kağıtta yer kalmadı         b

Aliterasyon:Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünsüzün tekrarlanmasından oluşan ahenge aliterasyon denir.

Asonans: Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünlünün tekrarlanmasıyla oluşan ahenge asonans denir.

senin kalbiden sürgün oldum ilkin
bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği

ü harfi ile asonans , s harfi ile aliterasyon yapılmıştır.

4. Şiir Türleri (Konulara Göre Şiirler)

Lirik Şiir

Duyguların ve düşüncelerin coşkulu bir biçimde dile getirildiği şiir türüne lirik şiir denir. Eski Yunan’da “lir” adı verilen bir çalgı eşliğinde okunduğu için bu adı almıştır.

Çoğunlukla aşk, gurbet, özlem, ölüm gibi konuların işlendiği şiirler lirik özellik gösterir. Okuyucuya duygu yoğunluğu yaşatmak ve estetik haz vermek lirik şiirinde temel amaçtır. Bu şiirlerde akıcılık, coşku ve duygusallık ön plandadır. Divan edebiyatında özellikle gazeller, murabbalar ve şarkı­lar; Halk edebiyatında, koşmalar ve semailer lirik şiir türüne örnektir. Yunus Emre, Fuzuli, Baki, Nedim, Karacaoğlan, Ah­met Haşim ve Yahya Kemal lirik şiirleriyle tanınırlar.

Çocukluğum
Çocukluğum, çocukluğum…
Uzakta kalan bahçeler,
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluğum
Çocukluğum, çocukluğum…
Bir çekmecede unutulmuş,
Senelerle rengi solmuş,
Bir tek resim çocukluğum.
    Ziya Osman Saba

 

Pastoral Şiir

Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri
anlatan şiir türüdür.

Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa &#;idil&#;, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa &#;eglog&#; adını alır.

Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni.
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Kemalettin Kamu

 

Epik Şiir

Epik sözcüğü Yunanca epope sözcüğünden doğmuştur. Tarih öncesi dönemlere ilişkin, tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahraman­lar ile ilgili olağanüstü olayları konu alan şiirlere epope (destan) denir. Bu tür metinlerde kullanılan anlatım epik (destansı) anla­tımdır.

Destanlar (epopeler), ulusların yazı öncesi çağlarında oluş­muştur. Bütün toplumların sözlü edebiyatlarında “destanlar” önemli bir yer tutar. Destanlar, bir milletin hayatını yakından et­kileyen tarihî ve toplumsal olaylar ile ilgili kahramanlıkları dile getiren hikâye şeklindeki şiirlerdir.

&#;

Çalın vezirin borusun
Dostu gafil koman girsin
Koyverin asker yürüsün
Gaziler Bağdat üstüne

Demirc&#;oğlu sözün haktır
Hiç sözünde hilâf yoktur
Osmanî&#;de gayret çoktur
Kırılır Bağdat üstüne 
DEMİRCİOGLU

 

Didaktik Şiir

Bilgilendirmek, öğretmek, eğitmek amacıyla yazılmış şiire öğretici (didaktik) şiir denir.

Türk Edebiyatında pek çok örneği vardır. Bunlar önceleri dinî ve ahlâkî eserlerdir. Sonraları efsane, fıkra, masal ve yergi şiirleri de yazılmıştır.

Atabetü&#;l Hakayık
Dostum diye inanıp sır söyleme sakın
Ne kadar olsa da güvenilir ve yakın
Sırrın sende bile durup gizlenmezken
Durur mu hiç dostunda, iyi düşün.

Satirik Şiir

Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştiren şiirlerdir. Halk edebiyatında &#;taşlama&#;, Divan edebiyatında &#;hiciv&#; denir.

Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Dramatik Şiir

Dramatik şiir, eski tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir hâline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum, dram tiyatro türünün ( yy.) çıkışına kadar sürmüştür. Daha sonra ise tiyatro metinleri düzyazıyla yazılmaya başlanmıştır.

Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakspeare bu türün örneklerini vermişlerdir. Türk edebiyatında dramatik şiir türünde hemen hemen hiç örnek verilmemiştir. Çünkü Türk edebiyatı, Batı’ya açıldığı Tanzimat döneminde Batı da da bu tür, şiir şeklinde değil de nesir şeklinde yazılıyordu. Türk edebiyatı da bu nedenle tiyatro türünü Batı dan nesir olarak almıştır. Ancak Türk edebiyatında, Namık Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi nadir de olsa nazımla (şiir şeklinde) tiyatro yazan sanatçılar olmuştur.

GELİNLİK KIZIN ÖLÜMÜ
Salâ verilirken kalktık kahveden
Kızın babası yanımızda boyu uzun
Zayıf ağzı mırıltılar.
On köylü iki subay bir tezkereci er
Sıralandık ahşap mescidin avlusunda
Aldık cenazeyi sarsmadan iğreti
Ve hafif gözlerimiz yerde
Kayıp bir tayın izini süreriz sanki…
                                  Melih Cevdet Anday

 

Şiir Bilgisi, Şiir Bilgisi Konu Anlatımı

Gazel

Gazel divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegaüzzül adı verilen bir bölümü iken sonra ayrı bir biçim halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı arasında değişir. Daha fazla beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir. Gazelin ilk beyti "matla", son beyti ise "makta" adını alır. Matla beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır (musarra). Sonraki beyitlerin ilk dizeleri serbest ikinci dizeleri ilk beyitle uyaklı olur. Birden fazla musarra beytin bulunduğu gazel "zü'l-metali", her beyti musarra olan gazel ise "müselsel" gazel adıyla bilinir.

İlk beyitten sonraki beyte "hüsn-i matla" (ilk beyitten güzel olması gerekir), son beyitten öncekine "hüsn-i makta" (son beyitten güzel olması gerekir) denir. Gazelin en güzel beyti ise "beytü'l-gazel" ya da "şah beyit" adıyla anılır. Bunun yeri ya da sırası önemli değildir. Bazı gazellerin matlasını oluşturan dizelerden birinci ya da ikincisinin matlasının ikinci dizesi olarak yenilenmesine "redd'i-matla" denir. Şair mahlasını (şairin takma adı, ya da tanındığı ad) maktada ya da "hüsn-i" maktada söyler. Bu durumda beyit ikinci bir adla "mahlas beyti" ya da "mahlashane" olarak anılır. Şairin mahlasını tevriyeli kullanmasına "hüsn-i tahallüs" de Dize ortalarında uyak bulunan gazele musammat, sonu getirilmemiş ya da beyit sayısı 5'in altında bulunan gazellere de "natamam" gazel denir. Başka şairlerin birkaç dize ekleyerek bend biçimine dönüştürdüğü gazellere "tahmis", "terbi" adı verilir. Bütün beyitlerinde aynı düşüncenin ele alındığı gazeller "yekahenk gazel", her beyti öncekinden ustalıklı biçimde söylenmiş gazeller de "yekavaz gazel" olarak adlandırılır. Gazeller konularına göre de çeşitli isimlerle tanımlanır. Aşka ilişkin acı, mutluluk gibi içli duyguların dile getirildiği gazeller "aşıkane", içki, yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma gibi konularda yazılanlara "rindane" denir. Aşıkane gazellere en iyi örnek Fuzûlî'nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek ise Bâkî'nin gazelleridir. Kadınları ve ten zevklerini konu edinen gazeller ise, örneğin Nedîm'in gazelleri, "şuhane", öğretici nitelikli gazellere, örneğin Nâbî'nin gazelleri, "hakimane gazel" denir. Gazeller eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de vardır. Gazelleri makamla okuyan kişilere "gazelhan", gazel yazan usta şairlere ise "gazelsera" adı verilir. Gazel, Türk müziğinde ise şiirin bir hanende tarafından doğaçtan seslendirilmesidir. Sesle taksim olarak da bilinir.

Örnek gazel (Fuzuli)

GAZEL

Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan
Niçin kılmaz manâ derman menî bîmâr sanmaz mı

Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı

Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım
Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı

Gül'î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû
Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı

Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mÎ

Musarra Nedir? Musarra Hakkında Kısaca Bilgi

Musarra Terimi Hakkında Bilgiler

Edebiyat Terimi Olarak Musarra:

Mısraları birbiri ile kafiyeli olan beyitler. Beyt-i musarra, gazellerin ilk beyitleri (matla') musarra'dır. Her mısrası aynı kafiyede olan şiirlere de musarra denir. (Musarra tuyuğ gibi) Bu şekilde düzenlenen şiirlerin bir başka adı müselseldir.

 

Benzer Edebiyat Terimleri

Hilye: Hz. Muhammed'in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar. Kelime, "Süs, ziynet, cevher, güzel yüz, güzellikler" anlamında. Hilyelerde Hz. Muhammed'in göz ve saç rengi, şekli, boyunun uzunluğu, konuşması, sesinin tonu, belli başlı tavrı, bedeni ve diğer maddi özellikleri tanımlanır. Mevlid ve mirâciyeler gibi İslamiyet'in gelişme döneminde ortaya çıktı. Osmanlı döneminde yaygınlaşarak orijinal eserler yazıldı. Hilye ismi de bu dönemde verildi.

Menkut: Divan edebiyatında sözcüklerinin tümü noktalı harflerden oluşan şiirler.

Ekspresyonizm (Dışavurumculuk): Empresyonizme tepki olarak doğan edebiyat akımı.

Sembolizm: 1- yüzyılda realizme tepki olarak doğan edebiyat akımı, simgecilik. Gerçekleri değil, gerçeklerin insanda bıraktığı izlenimi ele alır. 2- Realizm, pozitivizm ve natüralizme tepki olarak gelişen; aklın daraltıcı, gerçekliğin sıkıcı ve sığ olduğundan hareketle imgelemin genişliğine, aşkın bir dünyaya yönelen; görünenin ardındaki gizemi ifade etmek isteyen; görünenin zihnimizdeki bir kavram veya fikrin, iç dünyamızdaki bir hâlin sembolü olduğunu savunan ve dolayısıyla hayatı bir semboller bütünü olarak gören, anlamı geri plana itip şiiri müziğe yaklaştıran ve çağrışıma önem veren edebiyat ve sanat hareketi. Bu akıma göre sanatçı dünyayı olduğu gibi değil, kendi gördüğü gibi anlatmalıdır.

Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.

Online Edebiyat Terimleri Sözlüğü

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır