beyaz kan nedir / Hastalar İçin Genel Bilgiler

Beyaz Kan Nedir

beyaz kan nedir

kaynağı değiştir]

  1. ^"Arşivlenmiş kopya". 31 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2016. 
  2. ^abKumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  3. ^abGoljan EF. Rapid Review Pathology. 5th edt., Elsevier, Philadelphia, 2019
  4. ^Tahsinoğlu M, Çöloğlu AS, Erseven G. Dişhekimleri için Genel Patoloji, Altın Matbaacılık, İstanbul, 1981
  5. ^Blumenreich MS. The White Blood Cell and Differential Count. In: Walker HK, Hall WD, Hurst JW, editors. Clinical Methods: The History, Physical, and Laboratory Examinations. 3rd edition. Butterworths, Boston, 1990
  6. ^Schmid-Schönbein GW, Skalak R, Sung KLP, Chien S. Human Leukocytes in the Active State. In: Bagge U., Born G.V.R., Gaehtgens P. (eds) White Blood Cells. Microcirculation Reviews, Volume-1. Springer, Dordrecht, 1982
  7. ^Zon LI (editör). Hematopoiesis: A Developmental Approach. Oxford University Press, Oxford-New York-Melbourne, 2001

İmmünoloji / Bağışıklık sistemi

Sistemler

Edinilmiş bağışıklık sistemi • Doğuştan gelen bağışıklık sistemi • Humoral bağışıklık • Hücresel bağışıklık • Kompleman sistemi (Anafilatoksinler)

Antikorlar ve antijenler

Antikor (Monoklonal antikorlar, Poliklonal antikorlar, Otoantikorlar) • Allotip • İzotip • İdiotip • Antijen (Süperantijen) • Antijen sunumu

Bağışıklık hücreleri

Akyuvar (T hücresi, B hücresi, Doğal öldürücü hücre, Mast hücresi, Bazofil, Eozinofil) • Fagositler (Nötrofil, Makrofaj, Dendritik hücre) Antijen-sunumu hücresi • Tek çekirdekli fagositik sistem

Bağışıklık / Tolerans

Bağışıklık • özbağışıklık • Alerji • Tolerans (Merkezi tolerans) • Bağışıklık yetmezliği

İmmünogenetik

Somatik hipermutasyon • V(D)J rekombinasyonu • İmmünoglobülin sınıf anahtarlama • MHC / HLA

İnorganik maddeler

Sitokinler • Opsonin • Sitolizin

Diğer

Enflamasyon • Bulaşıcı hastalık

Kan nedir ve yapısı nasıldır?

Bu klavuzun amacı sizin hastalığınızı anlamanıza yardımcı olmak, tanı ve tedavileriniz hakkında tamamlayıcı bilgi vermektir.

 

Kan, plazma ve bunun içinde dağılmış bir şekilde bulunan kan hücrelerinden oluşur.

Plazma ise içinde birçok kimyasal maddenin çözündüğü sudan meydana gelir. Bu maddeler;

Proteinler (albümin ve karaciğerde yapılan pıhtılaşmayı sağlayan proteinler gibi)

Hormonlar (tiroid hormonu ve kortizol gibi)

Mineraller (demir ve magnezyum gibi)

Vitaminler (folat ve vitamin B12 gibi)

Elektrolitler (kalsiyum, potasyum, sodyum gibi)

Antikor denilen vücudun ürettiği savunma maddeleri ( poliovirüs antikorları  gibi aşılanmalar neticesinde oluşan antikorlar da dahil olmak üzere)

 

Kemik iliği kan hücrelerinin geliştiği süngerimsi bir dokudur. Kemiklerin ortasındaki boşlukları kaplar. Yeni doğanlarda tüm kemikler aktif kemik iliği ile doludur. Erişkinlerde ise omurga, kalça, omuz kemikleri, kaburgalar, göğüs kemikleri ve kafatası aktif kemik iliği içerir.

Kemik iliğinde zamanla olgun kan hücrelerine dönüşen kanın kök hücrelerini üretilir.

Bir kök hücre lenfoid ve myeloid kök hücrelerine dönüşür. Bunlar tüm kan hücrelerinin öncü hücreleridir.

Myeloid kök hücreler şu üç tip olgun kan hücresinden birine dönüşür;

 

  1. Kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar- eritrositler): Akciğerlerden oksijeni vücudun tüm hücrelerine taşıyan bir protein olan hemoglobin ile doludurlar. Tüm hücrelerde oluşan karbondioksiti ise  hücrelerden toplayarak akciğerelere taşır ve karbondioksit nefesle dışarı atılır.

  2. Trombositler (kan pulcukları): Bunlar vücudun hasarlanan herhangi bir bölgesinde kanamanın durmasına yani pıhtılaşmaya yardım eden küçük hücrelerdir.

  3. Beyaz kan hücreleri (akyuvarlar- lökositler): Bunlar da 3 gruba ayrılır;

    1. Granülositler (nötrofil, bazofil, eozinofil),
    2. Monositler  
    3. Lenfositler

Bunlardan nötrofiller ve monositler, fagositler olarak da adlandırılan, yabancı hücreleri içine alarak yok eden beyaz kan hücreleridir. Bakteri veya mantarları da aynı şekilde yok edebilirler. Alyuvarların ve kan pulcuklarının aksine monositler kandan ayrılıp dokulara girerler, orayı işgal eden organizmalara saldırır ve infeksiyonlarla mücadeleye yardım ederler. Eozinofil ve bazofiller ise vücuda alerjik etki yapan maddelere ve parazitlere karşı reaksiyonlarda görev alan beyaz kan hücreleridir.

Lenfoid kök hücreler ise beyaz kan hücrelerinden lenfositlere dönüşür. Lenfositlerin de öncü hücrelerine blast denir.

Lenfositlerin çoğu lenf bezlerinde, dalakta ve lenf kanallarında bulunurlar, ancak bir kısmı kana geçer. Her biri bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan üç  tip lenfosit vardır;

  1. B-Lenfositler; İnfeksiyonlarla mücadele eden antikor denilen koruyucu maddeleri üretir.
  2. T-Lenfositler; Antikor oluşturan B-Lenfositlerine yardım ederler.
  3. NK hücreleri (doğal katil hücreler); Kanser hücrelerine ve viruslara saldırırlar.

Özet olarak kemik iliğinde üretilen kan hücreleri kana geçerler ve plazma içinde dağılarak taşınırlar.

 

Lösemi, kemik iliği ve kanın kanseridir. Kemik iliğinde tüm hücrelerin öncülleri olan kök hücrelerden olgun kan hücrelerinin oluşma aşamasında sorun oluşur. Ortaya çıkan anormal, işlevsiz ve çok hızlı artan bu öncül hücreler hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına sebep olurlar.

Lösemilerde kontrolsüz olarak üreyen anormal hücrelere lösemi hücreleri denir. Bu hücreler kemik iliğinde, kanda artar ve tüm dokulara yayılabilirler. Hastalığın seyri göz önüne alınarak hızlı ya da yavaş seyirli anlamına gelen akut  veya kronik, hastalığı oluşturan öncül hücrelerin tipine göre de lenfoid veya myeloid lösemiler olarak sınıflandırılır. Genel olarak akut lösemiler çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkarken, kronik lösemiler erişkinlerde ve daha ileri yaşlarda görülme eğilimindedirler.

Bu hastalıkların teşhisinin hastalar ve yakınları üzerinde çok fazla olumsuz fiziksel ve duygusal etkileri olmasına rağmen, tedavide kullanılan çok etkili ilaçlarla hastalığın kontrol edilebilirliği ve hatta tedavi edilme şansı giderek artmaktadır.

Başlıca dört lösemi çeşidi vardır; akut lenfoblastik lösemi, akut myeloid lösemi, kronik myeloid lösemi ve kronik lenfositik lösemi.

 

Lenfoma lenf dokusunun kanseridir. Lenf sistemi bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve beyaz kan hücrelerinin bir alt grubu olan lenfositler bu sistemin en önemli hücreleridir. Bunlar enfeksiyonlara karşı vücudu koruyan, diğer hastalıklarla savaşan ve hatta tümör hücreleri ile mücadele ederek tümör gelişimini önleyen hücrelerdir. Bu hastalıktaki anormal  hücreler kontrolsüz olarak çoğalır ve normal hücrelere göre daha uzun süre yaşayarak lenf düğümü, dalak, kemik iliği, kan ve diğer organlarda bu hastalığın belirtilerini ortaya çıkarırlar. Bu hücrelere lenfoma hücreleri denir.

Lenfomalar; Hodgkin lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma (non Hodgkin lenfoma) olarak iki büyük gruba ayrılır.

 

  1. Lenf sıvısı: Renksiz su gibi bir sıvı olup tüm lenf sisteminde dolaşır, akyuvarların bir alt grubu olan lenfositleri taşır. 
  2. Lenf damarları: Lenf sıvısını tüm vücuda ileten ince damarcıklardır. 
  3. Lenf bezleri: Vücutta boyun, koltuk altı, göğüs, karın ve kasık bölgelerinde gruplar halinde bulunurlar. Lenf sıvısını filtre eden, çeşitli infeksiyonlarla ve hastalıklarla mücadele eden akyuvarların depolandığı küçük oval veya yuvarlak yapılardır. Lenf damarları ile birbirlerine bağlıdırlar.
  4. Dalak: Lenfositleri yapan, kanı filtre eden kan hücrelerini depolayan mide ile komşu karnın sol tarafında bir organdır. Yaşlanan kan hücrelerini yok etme görevi de vardır. 
  5. Bademcikler: Boğazın arka tarafında bulunan ve lenfosit üreten iki küçük dokudur.
  6. Timus: Lenfositlerin gelişip çoğaldığı organlardandır. İman tahtası denilen göğüs kemiğinin hemen arkasında yerleşmiştir.
  7. Kemik iliği: Büyük ve yassı kemiklerin ortalarında bulunan, kan hücrelerinin üretildiği yumuşak süngerimsi bir dokudur. 

 

Kanser hücrelerinin vücutta yayılmasına metastaz denir ve bu üç yolla olur;

  1. Kan yolu ile vücudun tüm dokularına yayılabilir.
  2. Lenf sistemindeki lenf damarları yolu ile diğer dokulara yayılabilir.
  3. Komşuluk yolu ile bitişik dokulara yayılabilir.

Bu şekilde lösemi veya lenfoma hücreleri de herhangi bir organa yayıldıkları zaman o organdaki hücreler de aslında lösemi veya lenfoma hücreleridir. O yüzden örneğin beyine yayıldığı zaman beyin kanseri denmez, onun adı yine lösemi veya lenfomadır.

 

Alınan bir damla kan cam üzerinde yayılır ve kurutulur, özel boyalarla boyanır ve mikroskop altında incelenir. Böylece normal kan hücrelerinin çeşitleri, bunların birbirlerine oranları, yaklaşık olarak sayıları, hücrelerin şekillerindeki değişiklikler görülüp kaydedilir ve eğer çevre kanına anormal hücreler de çıkmışsa bu yöntemle saptanabilir.

 

Leğen kemiği bölgesel (lokal) veya genel anestezi ile uyuşturulur, iliğin alınacağı bölge temizlenir, özel bir iğne ile girilerek enjektör yardımı ile kemik iliği örneği alınır (aspirasyon). Böylelikle hasta ağrı duymaz. Ancak bölgesel anestezi ile yapılmışsa iliğin çekilmesi esnasında vakuma bağlı olarak bir çekilme hissi duyulur.  Biyopside ise özel biyopsi iğnesi yardımıyla girilir ve küçük bir örnek alınır. Kemik iliği aspirasyon ve biyopsi numuneleri hematolog ve patolog tarafından mikroskop altında incelenir. Ayrıca kromozom anormalliklerinin saptanması için aspirasyon örneğinden çeşitli kromozom inceleme testleri istenebilir.

 

Günümüzde kök hücre nakli değimini kullandığımız kemik iliği nakli, hastaya yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapi verilerek lösemik hücrelerin tamamen yok edilmesi amacıyla yapılır. Bu sırada normal hücreler de zarar görür. Kemik iliğinin yeniden kan yapabilmesi için kök hücrelere ihtiyaç vardır. Bu kök hücreler, ya  hastanın kendisinden tedavi öncesi özel işlemlerle toplanır (otolog kemik iliği) ve dondurularak saklanır ya da doku uyumlu (HLA uygun) kardeşten veya akraba dışı vericilerden elde edilir (allojenik kemik iliği). Kök hücreler anestezi yardımıyla leğen kemiğinden toplanabildiği gibi, önce ilaçlar yardımıyla kemik iliğinden kana çıkmaları sağlandıktan sonra, aferez adı verilen özel aletler yardımıyla damardan da toplanabilmektedir.

Vericinin kemik iliğinden kök hücre toplama; genel anestezi altında vericinin leğen kemiklerinden bir litre civarında kemik iliği alınır ve alıcıya büyük damarlara yerleştirilen bir kateterden verilir. Vericinin birkaç gün kalça ağrısı olur ve alınan kemik iliğinin yerine birkaç haftada yenisi oluşur. Vericilere bir süre kan yapımı için ağızdan demir içeren ilaçlar verilebilir.

Vericinin kanından kök hücresi toplama; Vericiye dört gün büyüme faktörü denilen ilaçlar verilir ve kan hücre ayıracı denilen alet (aferez aleti) yardımı ile kol damarından kök hücreler toplanır ve ayrılıp torbaya aktarılır. Kalan kan vericiye diğer kolundan geri verilir. Bu işlem 3-4 saat sürer ve yeterli kök hücresi toplanana dek birkaç kere tekrarlanabilir.

Alıcıya kök hücrelerin verilmesi: Önce yaklaşık bir hafta süren yüksek dozda kemoterapi ve/ veya radyoterapi içeren hazırlama rejimleri uygulanır. Amaç hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Sonrasında daha önce otolog veya allojenik olarak toplanmış olan kök hücreler hastaya damardan verilerek nakil işlemi tamamlanmış olur. Kök hücrelerin verilmesini takiben ortalama dört hafta içinde yeni kök hücreler oluşmaya başlar.

Allojenik ve otolog kök hücre naklinde yüksek doz kemoterapi veya radyoterapi verilebildiği için lösemik hücrelerin tamamen yok edilmesi amaçlanır. Ayrıca allojenik kök hücre naklinde ilaveten vericinin bağışıklık hücrelerinin lösemik hücreleri tanıyarak öldürme etkisi de vardır. Bu etki allojenik kemik iliği naklinin otolog kemik iliği naklinden daha etkili olmasını sağlar. Ancak bu etkinin normal hücreler üzerindeki yan etkileri de daha fazladır. Daha çok cilt ve sindirim sisteminde özellikle bağırsak ve karaciğerde vericinin hücrelerinin alıcının hücreleriyle savaşmasıyla ortaya çıkan GVHD (graft versus host hastalığı) denen önemli hastalık tablosu oluşabilir. Bu ve kök hücre naklinin diğer yan etkileri bir takım tedavilerle kontrol altına alınmaya çalışılırsa da hastanın hayatını tehdit eder boyuttadır ve hatta hasta kaybedilebilir. Bu nedenle allojenik kök hücre nakli her hastaya ilk seçenek olarak önerilmez. Takip edildiği merkezce hastalığının durumu ve risk faktörleri gözönüne alınarak kök hücre nakli yapılması uygun görülen, başka sağlık problemi olmayan ve uygun vericisi olan hastalarda yapılır. Nakil sonrası gelişebilecek önemli yan etkiler nedeniyle hasta yakından izlenir ve bunları önlemeye yönelik tedaviler verilir.

 

Greer j., Foerster j., Rodgers G., Paraskevas F., Glader B., Arber D.A., Means R., Wintrobe’s Clinical Hematology 2009.
Hoffman R., Benz E.J., Shattil S.J., Furie B., Silberstein L.E., McGlave P., Heslop H., Hematology Basic Principles and Practice 2009.

Türk Hematoloji Derneği
www.thd.org.tr

National Cancer Institute
www.cancer.gov

Leukemia & Lymphoma Society
www.lls.org

European LeukemiaNet
www.leukemia-net.org

American Cancer Society
www.cancer.org

Kanda WBC Nedir?

Beyaz kan hücreleri, akyuvarlar ya da bir diğer adıyla lökositler (WBC-White Blood Cell), tam kan sayım tahlillerinde incelenen bir parametredir. Vücuttaki görevleri; savunmada yer alıp enfeksiyonlarla savaşmaktır.

Vücudu mikrop, bakteri ve toksinlerden korumakla yükümlüdürler. Vücutta istilacıları aramak amacıyla kanda hareket ederler. WBC normalde kan damarlarında bulunur ancak tehlike durumunda dolaşım sisteminden çıkar ve ilgili bölgedeki antijeni yok eder. Yani hızlı bir savunma hattı oluşturarak, hastalığın belirtileri henüz oluşmadan çoğalıp harekete geçer. Akyuvar değeri, referans değerlerle kıyaslanarak ölçümlenir.


WBC Türleri

“WBC tahlili nedir?” dendiğinde beyaz kan hücrelerin sayısının ölçülmesini sağlayan testtir. Buna lökosit testi de denir. WBC, toplam kan hacminin yüzde 1’ini oluşturur. Beyaz kan hücrelerinin nötrofil, lenfosit, monosit, eozinofil ve bazofil olmak üzere 5 tipi vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir:

Nötrofiller: Vücuda giren antijenlere ilk müdahaleyi yapan WBC türüdür.

Lenfositler: Vücuda yabancbir madde girdiğinde çoğalarak direk yanıt verir ya da bağışıklık sistemi hücrelerini uyarmak amacıyla kimyasallar salgılar ve hücrelerin yabancı organizmalara saldırmasını sağlar.

Monositler: Bakterilere saldırarak onları yok eder ve dokularda bulunan ölü hücrelerin temizlenmesinden sorumludur.

Eozinofiller: Allerjik reaksiyonların yol açtığı iltihaplanma sırasında sayıları artar.

Bazofiller: Parazitlerin sebep olduğu enfeksiyon durumunda sayıları artar.

Normal WBC Değeri Kaç Olmalıdır?

Yetişkin bir kişinin sahip olduğu lökosit sayısı (WBC) değişkendir ancak WBC normal değeri mikrolitre başına 4 bin ila 11 bin arasındadır.

Lökositler yaşa göre değişiklik gösterirler. 1 mikrolitre kanda bulunması gereken yaşa göre WBC değerleri:

Yaş gruplarında bu referans değerlerinin dışına çıkması halinde, yüksek ya da düşük olmasına bağlı sağlık sorunları görülebilir.

WBC Yüksekliği Nedir?

Özellikle istenen kan tetkiklerinde çıkan sonuçlara göre WBC yüksekliği endişe yaratır ve akıllara “WBC kaç olursa tehlikeli?” sorusunu getirir. Genel olarak, yetişkinlerde bir mikrolitre kanda 11 binden fazla beyaz kan hücresi (lökosit) sayısının yüksek bir beyaz kan hücresi sayısı olduğu kabul edilir ve buna lökositoz adı verilir. “WBC yüksekliği neden olur?” sorusuna ise şu cevaplar verilir:

Ayrıca gebelikte, beyaz kan hücreleri yaklaşık olarak 13 bin ila 15 bin arasında seyreder. Kanda WBC yüksekliği takip edilmeli ve altta yatan durum kontrol altında tutulmalıdır. Yüksekliğin altında yatan bir sebep yoksa, doğumdan 2 hafta sonra normal seyrine dönmelidir.

WBC Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Mikrolitre başına 4 binden az bir lökosit sayısı mevcutsa, vücudun enfeksiyonla olması gerektiği gibi savaşamayacağı anlamına gelebilir. WBC düşüklüğü lökopeni olarak bilinir ve bazı hastalıklara işaret eder.

Lökopeni, farklı hastalıklara bağlı olarak gün yüzüne çıkabilir. Bazı hastalık ve ilaçların yan etkisi olabileceği gibi ciddi hastalıkların da göstergesi olabileceği için önemsemek gereklidir. Bu yüzden tam kan sayımı neticesinde WBC değeri düşük çıkan kişilerin doktora görünmesi çok önemlidir. WBC düşüklüğü başlıca şu nedenlerle görülür:

Kemik İliği Sorunları: Kan hücrelerini üretiminden kemik iliği sorumludur. Düşük lökosit sayısının da altında yatan sebep çoğunlukla kemik iliği problemleri ile alakalıdır. Kemik iliği yetmezliği ve kanseri başlıca sebeplerdir. Kemoterapi, radyasyon gibi kanser tedavi yöntemleri de kemik iliğin WBC üretilmesini sekteye uğratabilir.

Otoimmün Bozukluklar: Lupus ve romatoid artrit gibi bazı otoimmün hastalıklar, vücudun kendi WBC’lerine saldırmasına ve yok etmesine neden olabilirler.

Enfeksiyon: Virüsler kemik iliğinizi etkileyebilir ve düşük lökosit oranına sebep olabilir. Kan enfeksiyonları, vücudun lökositleri normalden daha hızlı kullanmasına sebep olabilir. HIV, bir tür beyaz kan hücresini öldürür.

İlaçlar: Bazı ilaçlar ve antibiyotikler lökosit üretimini baskılayabilir

Beslenme: İyi bir şekilde beslenmemek veya folik asit, B12 gibi vitaminlerin düşük seviyelerde seyretmesi vücudun lökosit üretme şeklini etkileyebilir. Aşırı doz alkol tüketimi, vücudunuzdaki lökosit sayısını azaltabilir.

Dalak Sorunları: Dalak, WBC üretiminden de sorumludur. Enfeksiyonlar, kan pıhtıları ve diğer problemlerden ötürü dalak şişebilir ve normalden farklı çalışabilir bu da lökosit sayısının düşmesine neden olabilir. Dalakta meydana gelen büyüme WBC düşüklüğü yaratır.

Viral hastalıklar, karaciğer hastalıkları, sıtma ve verem gibi hastalıklar da WBC düşüklüğünün başlıca nedenlerindendir.

WBC Düşüklüğü Tedavisi

Tedavi için öncelikle eksikliğe neden olan etken bulunmalıdır ve ardından tedavi planı oluşturulmalıdır.

Viral hastalık kaynaklı olduğu takdirde, hastalık tedavisi tamamlandığında WBC sayıları da normale döner. Bağışıklık sistemindeki bir problemden kaynaklıysa, bağışıklık sistemi güçlendirici ilaçlar kullanılarak bir tedavi yolu çizilebilir. Bir ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkmışsa, ilaca ara verilmeli ve kan değerleri izlenmelidir. Kemoterapi, radyoterapiye bağlı bir sebepse bir süre ara verilmeli ve değerlerin normale dönmesi sağlanmalıdır.

Bu tedavi yöntemlerinin yanı sıra hastanın sağlıklı bir beslenme planına uyması, kendini fazla yormaması da büyük önem taşır.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Beyaz Kan Hücresi Nedir, Nasıl Yükselir Ve Arttırılır? Beyaz Kan Hücresi Ne İşe Yarar Ve Özellikleri Nelerdir

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2021 11:47

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

B lenfosit (B hücresi), antikor üreterek adaptif bağışıklık tepkisinden sorumlu olan bağışıklık sisteminin beyaz kan hücreleridir. B Hücreleri olmadan vücudumuz istilacı patojenlere karşı savaşamaz ve bu da bağışıklık yetmezliği bozukluklarına neden olur. Beyaz Kan Hücreleri hakkında tüm detayları ile derledik.

Haberin Devamı

 Beyaz kan hücreleri, vücudumuzu bulaşıcı patojenlerden ve parazitlerden korumaktan sorumlu oldukları için vücudun askerleri olarak adlandırılır.

Beyaz Kan Hücresi Nedir?

 B lenfositleri olarak da adlandırılan B hücreleri, adaptif bağışıklık sisteminin bir parçası olan bir tür beyaz kan hücresidir. B hücreleri kemik iliğinde üretilir ve spesifik antijenlere karşı antikorların üretilmesinden sorumludur.

Beyaz Kan Hücresi Nasıl Yükselir ve Arttırılır?

 Lökopeni, kan dolaşımında yeterli sayıda beyaz kan hücresi olmadığında kullanılan bir terimdir. Bu durum, bundan muzdarip olanları enfeksiyonlara karşı duyarlı hale getirebilir. Lökopeni genellikle AIDS, kanser ve lupus gibi hastalıklarda ve ayrıca grip veya soğuk algınlığı gibi yaygın durumlarda görülür. Kemoterapi ve radyasyon uygulanan kanser hastalarında sıklıkla olduğu gibi, lökopeni tıbbi olarak da tetiklenebilir. Bu durumla savaşmak için birkaç reçeteli ilaç mevcut olsa da, çoğunun birden fazla olumsuz yan etkisi vardır. Ancak, yan etkileri olmadan beyaz kan hücresi sayısını artırabilecek alternatif doğal yöntemler de bulunur.

Haberin Devamı

 Geleneksel Çin Tıbbı, binlerce yıldır var olan ve vücudu bütünsel olarak tedavi etmek için birden fazla modaliteyi içeren bir tıbbi sistemdir. Akupunktur, beyaz kan hücresi sayısını artırmaya yardımcı olabilecek yöntemlerden biridir. Aslında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), lökopeni tedavisi için akupunkturu tavsiye etmekte ve onaylamaktadır. Araştırmalar, akupunkturun hem kırmızı hem de beyaz kan hücresi sayılarını iyileştirirken bağışıklığı artırabileceğini göstermiştir.

 Geleneksel Çin Tıbbı dalağı vücuttaki bağışıklık fonksiyonunun çok önemli bir bileşeni olarak kabul eder. Düşük kan hücresi sayımı olan hastalar yorgunluktan muzdarip olma eğilimindedir. Bu, yalnızca bağışıklığı artırmakla kalmayıp aynı zamanda kan hücrelerinin üretimini de artıran düzenli akupunktur tedavileri alarak önlenebilir. Diyet ve beslenme, lökopeni ile savaşırken diğer önemli alanlardır. Shiitake mantarları, güçlü bağışıklık uyarıcı özelliklere sahip antiviral bir madde olan lentinan içerir. Bu mantar, et yerine kullanılır. Son olarak, düşük beyaz kan hücresi sayımı olduğunda meditasyon olarak bilinen bir uygulama düşünülmelidir. Batı tıbbı lökopeni ile mücadelede mevcut savunma hattı olsa da, alternatif tıbbın zararlı yan etkiler olmadan daha fazlasını sunması oldukça mümkündür.

Haberin Devamı

Beyaz Kan Hücresi Ne İşe Yarar ve Özellikleri Nelerdir?

 Ortalama olarak, her mikrolitre kandaki toplam Beyaz Kan Hücresi sayısı 4 ila 11 bin arasında değişir ve sağlıklı bir insan her gün yaklaşık 80 ila 100 milyar beyaz kan hücresi üretir. Beyaz kan hücrelerinin ömrü 13 ile 20 gün arasında değişmektedir. Beyaz kan hücreleri veya lökositler esas olarak çekirdek, nükleer loblar, sitoplazma, Lizozomlar, mitokondri ve veziküller dahil olmak üzere hücresel organellerden oluşur.

 Beyaz kan hücreleri, beyaz renkli nükleotid kan hücreleridir, dolayısıyla beyaz kan hücreleri olarak adlandırılırlar. Bu kan hücreleri granülositler ve agranülositler olarak karakterize edilir. WBC-beyaz kan hücrelerine ayrıca lökositler veya lökositler denir. Bunlar, esas olarak aşağıdakilerden sorumlu olan bağışıklık sisteminin hücreleridir.

 Beyaz Kan hücreleri;

Haberin Devamı

WBC, Lökositler olarak adlandırılır.

İnsan vücudundaki tüm patojenlere karşı bir savunma görevi görürler.

WBC, insan vücuduna bulaşan mantar, virüs ve bakteri gibi yabancı maddeleri tanıyan ve bunlara karşı koyan antikorlar adı verilen farklı bir tür protein oluşturur.

Hücrelerdeki WBC, tanınabilir granül benzeri yapılar içerir. Bu nedenle adları Granülositlerdir ve agranülosit içermezler.

WBC'ler toplam kan miktarının yüzde 1'ini oluştururlar ve hemoglobin içermediklerinden renksizdirler.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır