araba yarısı filmleri / Hız Tutkunları Buraya: İzlerken Nefesinizi Kesecek 15 Yarış Filmi

Araba Yarısı Filmleri

araba yarısı filmleri

En İyi 20 Yarış Filmi

Aksiyon çoğu zaman dört teker üstünde yaşanır. Bazen beyazperdede sokakları mesken tutan serserilerin kendi aralarındaki yarışına tanık oluruz, bazen de NASCAR gibi profesyonel yarışlarda bile ortaya çıkan korkunç rekabete.

Yarışın aile içinde bir rekabete dönüşmesi ya da aile bağlarının yeniden kurulmasına vesile olması da sık sık gözümüzün önüne gelir. Kısacası arabaların başrolde olduğu aksiyon hele bir de işin içine yarış girerse her zaman ilgi çekicidir. Kim bilir, belki de sinema tarihinde bu kadar çok yarış filmi olmasının sebebi de budur. Onların arasından 20 taneyi sizin için listeledik.

İşte yarışın başrolde olduğu 20 film.

The Fast and the Furious (Hızlı ve Öfkeli, 2001)

Ardından çekilen sayısız devam filmiyle günümüzün en önemli aksiyon filmi serisine dönüşen Hızlı ve Öfkeli’nin bu ilk filminde sokak yarışçıları çetesinin maceralarına konuk olmuştuk. 

Dominic Toretto (Vin Diesel) ve ekibinin, değerli eşyalar yüklü tırları soymakla hayatlarını sürdürürken onlara dur demeye kararlı Brian O'Connor (Paul Walker) tarafından alt edilmeye çalışılması üzerine kurulu senaryo her filmde biraz daha genişlemiş ve milyonlarca izleyiciye ulaşmıştı.

Cars (Arabalar, 2006)

Animasyon filmlerin tarihini değiştiren Oyuncak Hikayesi ya da Kayıp Balık Nemo gibi klasik eserleri yaratan Pixar’ın yarış filmlerine de el attığı Arabalar filmi ardından çekilen devam filmleriyle de geniş bir kitleye ulaşmıştı.

Dünyanın en hızlı yarış arabası Şimşek McQueen, kariyerinin en önemli yarışına gitmek için yola çıkar. Bu yolculuğu sırasında Route 66 otoyolu üzerindeki terk edilmiş Radiator Springs kasabasına geldiğinde ise hayatını değiştirecek insanlar ve arabalarla tanışır.

Rush (Zafere Hücum, 2013)

Formula 1 yarışlarının ihtişamlı döneminde geçen Rush, dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük F1 rekabetini konu alıyor. Bir tarafta yakışıklı, karizmatik, hayatı dilediği gibi yaşayan James Hunt (Chris Hemsworth), diğer taraftaysa disiplinli, mükemmeliyetçi, her zaman mantığıyla hareket eden Niki Lauda (Daniel Brühl)... İki farklı karakterin gerçek hayatlarını konu alan ve iki Oscar ödüllü yönetmen Ron Howard’ın ellerinden çıkan film, F1 tutkunu olmasanız bile arşivinize eklemeniz gereken bir yapım.

Hız Tutkusu (Need for Speed, 2014)

Bu kez aksiyonun içine aile problemlerinin de girdiği bir film var listemizde. Tobey Marshall (Aaron Paul) ailesine ait olan Marshall Motors adlı oto tamircisinde çalışan genç bir adamdır. En büyük hobisi ise yeraltı oto yarışlarına katılıp aksiyonun dibine vurmaktır. Bir gün babasının ölümüyle yüklü bir borcun altına giren Tobey zengin, güçlü ve elbette kötü Dino Brewster (Dominic Cooper) ile bir anlaşma yapar ve bir yarışa katılarak tüm borçlarından kurtulmaya karar verir. Ama işler elbette beklediği gibi gitmeyecek ve başı daha da çok derde girecektir.

Rebel Without a Cause (Asi Gençlik, 1955)

Bir klasik ile devam edelim. James Dean’in en popüler filmi Asi Gençlik’te yeni geldiği kasabanın gençleriyle sorunlar yaşayan Jim’in hikayesini izlemiştik. Jim, günden güne bir düşmanlığa dönüşen bu zorlu ortamda tüm sorunları çözmek için bir sokak araba yarışına katılır. Fakat yarıştığı düşmanı uçurumdan sürüklenerek hayatını kaybedince 17 yaşındaki Jim’in başı daha da büyük bir derde girecektir.

Speed Racer (Hızlı Yarışçı, 2008)

Yeteneği ile parmak ısırtan Speed Racer (Emile Hirsch) direksiyon başında harikalar yaratmaktadır. Adeta aksiyonun içinde gözlerini açan Speed kendisi için efsane olan  abisinin bir yarış sırasında ölmesiyle daha da bilenir ve ömrünü hızlı yarışlarda kapışmaya adar.

Onun bu yeteneğinden faydalanmak isteyen zengin ve hasta ruhlu bir adam tarafından satın alınmak istendiğinde ise Speed ömrünü adadığı yarış ortamındaki şikeleri fark edecek ve nüfuz sahibi kişilerin paralarıya bu sporu nasıl yönlendirdiğini çözüp intikam peşine düşecektir.

Cars 3 (Arabalar 3, 2017)

Arabalar serisinin son filminde Şimşek McQueen'in yeni nesil hızlı yarış arabaları tarafından alt edilmesi ve kendini bir anda dışlanmış hissetmesine tanık olmuştuk. Hala iyi bir yarışçı olduğunu kanıtlamak isteyen Şimşek, arkadaşı Ramirez'in de yardımıyla antrenmanlara başlar ve Piston Kupası'nın en büyük yarışını kazanmak için kolları sıvar.

Death Race 2000 (Ölüm Yarışı 2000, 1975)

Distopik bir dünyada geçen Ölüm Yarışı 2000 filminde bir diktatör tarafından yönetilen ABD’de buluyorduk kendimizi. Kitleleri eğlendirmek için ölüm yarışları düzenleyen başkan, yayaları öldürme ve yarışçıların birbirleri yok etmesi üzerine kurulu bir sistem yaratmıştır.

Frankenstein lakaplı yarı insan yarı makine bir canavar tarafından domine edilen bu yarışlarda muhalif bir isim olan Thomasina Paine ise bu ölüm yarışlarını başkanı düşürmek için bir araç olarak kullanmak niyetiyle harekete ve direksiyonun başına geçer.

Talladega Nights (Talladega Geceleri, 2006)

ABD spor tarihinde çok önemli bir yeri olan NASCAR yarışları ile devam edelim. Rick Bobby (Will Ferrell) “geçilemez” olarak görülen bir NASCAR yarışçısıdır. En yakın arkadaşı Cal Naughton (John C. Reilly) ile birlikte organizasyonu domine etmektedir.

Rick, tüm yarışları kazanırken arkadaşı Cal ise hep ikinci olmaktadır. İkili dünyada onlardan daha hızlı kimse olmadığını düşünmektedir. Fakat bir gün Fransa’dan çıkıp gelen F1 pilotu Jean Girard (Sacha Baron Cohen) onlara meydan okur ve eşi benzeri görülmemiş bir rekabet ve aksiyon başlar.

Days of Thunder (Yıldırım Günleri, 1990)

Tom Cruise’un aksiyon filmleri ile arası hep iyi olmuştur. '90’lı yılların başında Tony Scott tarafından yönetilen Days of Thunder da onun “aksiyon yıldızı” lakabını elde ettiği filmlerden biri.

Farklı bir yarış kariyerinden geldiği için pistlere adapte olmakta zorlanan Cole Trickle’ın deneyimli antrenörü Harry Hogge sayesinde başarı basamaklarını nasıl tırmandığını anlatan film Scott’ın mahareti sayesinde yapılmış en gerçekçi yarış sahnelerine ev sahipliği yapıyordu.

Gerçek NASCAR yarışçılarından etkiler taşıyan filmle ilgili notumuzu bir magazinle bitirelim:  Tom Cruise ve Nicole Kidman aşkının bu filmin setinde filizlendiği söylenir. 

The Cannonball Run (Yolun Sonu, 1981)

The Cannonball adlı yasa dışı bir yarış formatı tüm yarış tutkunlarını ele geçirmiştir. Her türlü motorlu taşıtın birbiri ile yarıştığı ve deyim yerindeyse ölüme sürdüğü filmde dikkat çeken ilk özellik ise Jackie Chan. Çinli yıldızın rol aldığı ilk Hollywwod filmi olan The Cannonball Run'da Jackie Chan'i bir Subarru’yu süren yarışçı olarak izlemiştik.

Grand Prix (Ölümle Yarışanlar, 1966)

İlk ve belki de hâlâ en iyi yarış filmi olan Grand Prix, Amerikalı pilot Pete Aron’un hikayesini anlatıyordu. Döneminin çok üstünde bir kaliteye sahip olan film özellikle gerçekçi yarış sahneleriyle dikkat çekiyordu.

Arabaların erken dönem teknolojisinin ötesinde bir sistemle kameralarla donatıldığı ve çekimleri Monaco, Spa-Francorchamps, Monza gibi yerlerdeki pistlerde yapılan Grand Prix’de F1’in efsane pilotlarından Phil Hill, Juan Manuel Fangio, Jim Clark, Jochen Rindt, Jack Brabham ve Graham Hill gibi isimleri de görmek mümkün.

Red Line (Hız Tutkusu, 2007)

Para insana çok şey yaptırabilir. Mesela fazla parası olduğu için sıkılan Amerikalı birkaç milyoner en lüks arabalarını alıp batı yakası caddelerinde yarışmaya karar verirler. Tıpkı Red Line filminde olduğu gibi.

Dünyanın en pahalı araçlarının kimi zaman hurdaya dahi döndüğü bu yarışlar zenginleri epey eğlendirir. Alt sınıftan gelen Natasha da (Nadia Bjorlin) bu görkemin bir parçası olmak ister ve kendini bir anda bu acımasız yarışların ortasında bulur. Ama Natasha için işler pek de yolunda gitmeyecektir.

Fast and Furious 4 (Hızlı ve Öfkeli 4, 2009)

Hızlı ve Öfkeli’nin ardından birçok devam filmi çekildiğini söylemiştik (en son geçtiğimiz aylarda sekizinci film de gösterime girmişti). Bu devam filmleri içinde en çok beğenilenlerden biri ise serinin dördüncü filmi olmuştu. 

Dominik Cumhuriyeti'nde yeni bir hayat kuran Dominic ve yeni ekibi bu defa gözlerini yakıt tankerlerini soymaya dikmiştir. Dominic’in arkadaşının ölümü üzerine Los Angeles'a dönüp bir araba yarışına katılmasıyla birlikte ise beklenen aksiyon başlar ve bizi temponun bir an bile düşmediği yeni bir macera karşılar.

Driven (Yarışçı, 2001)

Sırada yine bir klasik var. Sylvester Stallone’un ünlü filmlerinden Driven’da biri genç diğeri tecrübeli iki yarışçının hikayesini izlemiştik. Aklı bir karış havada, şıpsevdi bir tip olan genç yarışçı Jimmy Bly (Kip Pardue) hep yanlış kararlar vermektedir. Onun bu halinden endişe duyan takım sahibi Carl Henry (Burt Reynolds), eski bir yarışçı olan Joe Tanto'yu yardıma çağırır. Joe teklifi kabul eder. Bu hem pistlere dönmesi hem de geçmişi ile hesaplaşması için bir fırsat olacaktır.

Thunderbolt (1995)

Jackie Chan, Hollywood’a gelmeden önce de ülkesi Çin’de bir aksiyon ustası olarak biliniyordu. Thunderbolt da onun bu şöhreti yarattığı filmlerdendi. Hong Kong'daki tamirhanesinde babası ve iki kız kardeşiyle beraber çalışan Koh araba tutkunudur ve olağanüstü yeteneğiyle direksiyon başında harikalar yaratmaktadır.

Ara sıra suçluları yakalamak için de direksiyon başına geçip polise yardım eden Koh bir gün bu suçlulardan birinin kız kardeşlerini alıp Japonya’ya kaçırmasıyla sarsılır. Hemen Japonya’ya giden Koh’un kız kardeşlerini kurtarması için araba yarışlarında başarılı olup onları kaçıran Cougar’ı alt etmesi gerekecektir.

Born to Race (Yarışçı Doğanlar, 2011)

Baba-oğul hikayesi üzerine kurulu bir yarış filmi izlemek isteyenleri böyle alalım. Danny (Joseph Cross), araba tutkunu bir gençtir. İllegal tüm yeraltı yarışlarına katılan genç adam bir gün ağır bir kaza geçirir. Bu kazanın ardından eski bir NASCAR yarışçısı olan babasının (John Pyper-Ferguson) yanına yollanan Danny başlarda onunla anlaşamasa da babasının onu okul yarışlarına götürmesiyle araları düzelmeye başlar.

On Any Sunday (1971)

Yarış filmleri denince akla gelen ilk filmlerden olan On Any Sunday, sadece yarış ruhunu değil, iki tekerlek üzerinde yaşanan hayatların özünü de konu alan önemli bir film. Bruce Brown'ın 1971 yılında yönettiği filmin başrolünde, aynı zamanda filme yatırım da yapan Steve McQueen var. Üzerinden 40 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen motosiklet sürücülerinin tutkulu hayatını, hırslarını ve farklı tarzlarını anlatan en iyi filmler arasında sayılan On Any Sunday hala alkış almaya devam ediyor.

Italian Race (Büyük Yarış, 2016)

Yine bir aile işi aksiyonda sıra. Bu kez filmimiz İtalya'dan. Giulia, GT yarışında oldukça yetenekli ve geleceği parlak bir yarışçıdır. Fakat bir gün kaza yapar ve tüm hayalleri yıkılır. Hayatı mahvolduğunda ona elini uzatan ise uyuşturucu bağımlısı ve eski ralli şampiyonu abisidir.

Bonus: Aile Şerefi (1976)

Yerli sinemamızın efsane filmlerinden olan Aile Şerefi'ni izlemeyen kalmamıştır herhalde. Zengin çocuğu Oktay arabasıyla Bağdat Caddesi'nde bir yarış yaparken küçük Murat'a çarpar ve onun sakat kalmasına sebep olur. Bu olay Murat'ın ailesi ile Oktay'ın zengin ve gaddar babasını karşı karşıya getirecek ve işler bir tür kan davasına dönecektir.

Ford v Ferrari - Fragman (Türkçe Altyazılı)" width="500" height="281" src="https://www.youtube.com/embed/e8v_dqYvPx8?feature=oembed" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>

Ford v Ferrari, ABD yapımı aksiyon, biyografi ve dram türünde bir sinema filmi. Jez Butterworth ve John Henry Butterworth’un yarattığı filmde Matt Damon, Christian Bale ve Caitriona Balfe rol alıyor. Film 1966 yılında geçen Le Mans 24 Saat Yarışı sırasında geçen olaylara odaklanıyor. Lacocca ve Henry Ford tarafından GT40’ı inşa etmek için getirilen Carroll Shelby ve Ken Miles, pistlerde hüküm süren Ferrari’yi alt etmek için işe koyuluyor.

Sürükleyici ve rekabetin gittikçe arttığı kaliteli bir film keşfetmek istiyorsanız, Ford V Ferrari’yi izlemelisiniz!

Bu filmi izleyenler 1917, Logan: Wolverine ve Joker’i de beğenerek izliyor.

2. Bizim İçin Şampiyon – IMDb 8.3 / 10

(2018) 

The Art of Racing in the Rain, Garth Stein’in en çok satanlar listesindeki romanından uyarlanan komedi ve dram türünde bir film. Simon Curtis’in yönetmenliğindeki bu filmde Amanda Seyfried, Kevin Costner ve Martin Donovon gibi oyuncular yer alıyor. En sevdiğim Golden cinsi köpeğin seslendirmesini ise Milo Ventimiglia yapıyor. The Art of Racing in the Rain, Enzo’nun gözünden insan hayatını ele alıyor. Enzo, araba yarışçısı olan sahibi Dany, onun eşi Eve ve kızları Zoe’den oluşan aileden aldığı hayat derslerini kendi hayatına uygulamaya başlıyor.

Kalpleri ısıtan samimi bir film izlemek isiyorsanız, The Art of Racing in the Rain bu koşullara fazlasıyla karşılıyor!

Bu filmi izleyenler Can Dostum, Sadık Dostum ve Asfaltın Kralları’nı da beğenerek izliyor.

10. Duel – IMDb 7.6 / 10

(1971) – Belâ

Duel, ABD yapımı dram, gerilim ve gizem türünde bir film. En sevdiğim yapımcı ve senarist Steven Spielberg tarafından yönetilen filmde Dennis Weaver, Jacquelien Scott ve Eddie Firestone gibi oyuncular başrol kadrosunda öne çıkıyor. Gerilim ve aksiyonun bolca hissedildiği Duel, kamyon şoförü tarafından terorize edilen genç ve ılımlı bir adamın yaşadıklarını konu alıyor. Her şey David Mann adındaki bir adamın California’daki iş görüşmesine geç kalmamak için yoldaki bir tırı geçmesiyle başlıyor.

Tüylerinizi ürpertecek bir hayatta kalma mücadelesine tanıklık etmek istiyorsanız, bu film tam size göre!

Bu filmi izleyenler Sugarland Ekspresi, Jaws ve Güneş İmparatorluğu’nu da beğenerek izliyor.

9. Baby Driver – IMDb 7.6 / 10

(2017) – Tam Gaz