kezzab nedir / Lepus Kimya Nitrik Asit Kezzap 55 - 57 % 1 Litre Fiyatı - Trendyol

Kezzab Nedir

kezzab nedir

Kezzap nedir ve ne işe yarar? Kezzap nerelerde kullanılır

Haberin Devamı

Kezzap Çeşitleri Nelerdir?

Kezzap, farklı çeşitleri bulunan tehlikeli bir kimyasal maddedir. Bu maddenin özelliklerine göre farklı çeşitleri ortaya çıkmıştır.

- Azeotropik Nitrat Asidi

- Kırmızı Dumanlı Kezzap

- Saf Dumanlı Kezzap

- Susuz Kezzap

Kezzap, tehlikeli bir madde olduğu için insan vücuduna temas ettiği zaman olumsuz sonuçlar doğurabilir. Olumsuz durumların başında deride renk değişikliği görülmesi gelmektedir. Ayrıca birçok farklı türü olan kezzap, insan vücudunda yanık izleri bırakabilir. Etkili ve tehlikeli olan bu kimyasalı bilinçli bir şekilde kullanmakta fayda vardır.

Kezzap Nerelerde Kullanılır?

 Kezzap, öncelikle temizlik alanında kullanılan bir üründür. Kir ve pasları çıkarmak için oldukça etkili bir madde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca bazı patlayıcı üretiminde ve gübre yapımında bu maddeden yararlanılmaktadır. Kullanıldığı diğer alanlar ise oksitleyici ve aşındırıcı maddeye ihtiyaç duyulan yerlerdir.

Evlerde kullanılan temizlik maddelerinde eser miktarda kezzap bulunabilir. Bu kezzap, içerisine farklı maddeler birleştirilerek elde edilmiştir. Yani saf haliyle evlerde bulunmaz. Saf hali oldukça tehlikeli olan bir maddedir. Bu yüzden dikkatli bir şekilde kullanmak lazımdır.

Haberin Devamı

 Ayrıca son zamanlarda dekorasyonda kullanılan ağaçları daha eski hale getirmek için kezzaptan yararlanılmaktadır.

Cafer Kezzab olarak meşhur olan Cafer b. Ali Hz. İmam Ali Naki'nin oğludur. yılında dünyaya geldi, o ayyaş ve içkici birisiydi. İmam Ali Naki (a.s) onun hakkında şöyle demiştir: "Oğlum Cafer'den uzak durun, onun bana nisbeti Ken'an'ın Hz. Nuh'a olan konumu gibidir."[1] İmam Hasan Askeri'nin yaranından biri olan Ebu'l-edyan Cafer-i Kezzap hakkında şöyle diyor: "O şarap içen, kumar oynayan ve çalgı çalan biriydi."[2]

Cafer babasının şehit düşmesi üzerine imamlık iddiasında bulundu. O: "Halkın imamı, kardeşim Hasan Askeri değil benim" diyordu. Bu yüzden dönemin halifesinin yanına giderek ona şöyle demiştir: "Sana yirmi bin altın sikke vereceğim kardeşimin değil de benim imam olduğumu dair emir yayınlayasın."[3] Ancak İmam Hasan Askeri (a.s) ona her türlü tezahür fırsatı vermedi. Fakat İmam Hasan Askeri (a.s) şehit düşüp gaybet-i suğra dönemi başlayınca o tekrar imamlık iddiasını yenilemek için fırsat buldu ve böylece halktan bir grubu saptırmayı başardı. İşte bu yüzden ona Cafer-i Kezzap (yalancı Cafer) ismini verdiler. İmam Zeynelabidin altıncı İmam olan Cafer-i Sadık'ın (a.s) Sadık lakabını alması hakkında şöyle demiştir. "Bunun sebebi onun beşinci soyundan Cafer isimli bir kişinin dünyaya geleceği ve onun yalan olarak imamlık iddiasında bulunacağıdır."[4]

İbn-i Babeveyh muteber bir senetle Ebu'l-edayan'dan şöyle nakleder: Ben İmam Hasan Askeri'nin huzuruna gelir ve onun mektuplarını şehirlere ulaştırırdım. Vefatıyla sonuçlanan hastalığı döneminde İmam beni çağırdılar ve Medain'e birkaç mektup yazdılar, mektupları Medain şehrine götürmemi emrettiler ve şöyle buyurdular: "On beş gün sonra sen tekrar bu şehre (Samira'ya) döneceksin. O zaman benim evimden ağlamak sesinin duyulduğunu göreceksin. Ebu'l-adyan diyor ki ben böyle bir olay olursa İmamlık görevini kim üstlenecek, diye sordum İmam şöyle buyurdu: "Mektupların cevabını senden isteyen kişi benden sonra İmamdır." Ben: "Başka bir alamet de buyurun", dedim. İmam şöyle buyurdu: "Kim bana namaz kılarsa o benim halifemdir." Ben: Başka bir alamet de buyurun, dedim. İmam: Kim keselerde ne olduğunu derse o sizin İmamınızdır", dedi. Ebu'l-edyan diyor ki İmam'ın heybeti hangi keselerden söz ettiğini sormama engel oldu. Oradan dışarı çıktım ve mektupları Medain'deki adamlara ulaştırdım ve cevaplarını aldım İmam'ın dediği üzere geri döndüm. On beşinci gün Samira'ya vardım. Ağlama ve figan sesi İmam'ın evinden duyuluyordu. Oraya varınca Cafer-i Kezzab'ın evin kapısında oturduğunu ve Şiilerin onun etrafına toplanıp ona taziyette bulunduklarını ve İmametini tebrik ettiklerini gördüm. Ben kendi kendime şöyle dedim "Eğer bu adam imam ise artık imamlık da değişmiş demek, dedim; çünkü ben bu adamı tanıyordum o şarap içer, kumar oynar ve çalgı çalardı. Ben ileri gidip ona taziyette bulundum. Bu durumda Akıd isimli hizmetçi dışarıya çıktı ve Cafer-i Kezzab'a "Kardeşini kefenlediler gel ona namaz kıl" dedi Cafer kalktı ve şiiler de onunla birlikte kalktılar evin avlusuna varınca İmam Hasan Askeri'nin mübarek bedenini kefene sardıklarını ve tabuta bırakmış olduklarını gördük. Cafer öne geçip cenaze namaz kılmak istedi tekbir almak istediğinde buğday tenli, saçları kıvırcık ve dişleri hafif aralı bir çocuk çıka geldi onun yüzü ay gibi parlıyordu. Cafer'in abasında tutup çekti ve "Ey amca! arkaya çekil, ben babamın cenazesine namaz kılmada senden daha evlayım," dedi. Bunu üzerine Cafer geri çekildi ve yüzünün rengi değişti. O çocuk önde durup babasının cenaze namazı kıldırdı. Sonra bana dönerek "Ey Basralı yanında mektupların cevaplarını ver" dedi. Ben de ona teslim ettim. ve Kendi kendime: "Bu iki alamet dedim. Kaldı keseler," dedim…

Ebu'l-Edyan yine şöyle diyor: "Ertesi gün Kum'lulardan bir grubun İmam Hasan Askeri'yle görüşmek için Samira'ya geldiklerini gördüm. Onlar İmam'ın dünyadan gittiğini öğrenince "Bugün yeryüzünün İmam'ı ve hücceti kimdir?" diye sordular. Bir grup Cafer-i Kezzab'ı gösterdiler. Kumlular Cafer'in yanına gelip ona selam verdiler ve: "Yanımızda İmam'a vermek için getirdiğimiz büyük bir meblağ vardır, dediler onu size getirdik." O paraların alınması için emir verdi. Onlar şöyle dediler: "Biz İmam Askeri'nin yanın vardığımızda ve nakit para getirdiğimizde o paraların sahiplerinin ismini söyler ve meblağın miktarını da dirhem ve dinar olarak bize açıklardı siz de İmam iseniz ve kardeşinizin halifesi iseniz paraların miktarını ve sahiplerinin isimlerini söyle, dediler" Cafer: (sinirlenerek) "Halk bizden gayb ilmini istiyor, kardeşim gayb ilmini mi biliyordu", dedi. Kumlular: "O zaman biz paraları sana veremeyiz", dediler. Onlar şehirden ayrılmak istediklerinde on ikinci İmam'ın hizmetçisi onlarla görüşüp onları İmam Mehdi'nin huzuruna çıkmaları için davet etti…[5]

İmam Hasan Askeri'nin şehadetinden sonra Cafer zalim Abbasi Devletinin memurlarını İmam Mehdi'yi bulup yakalamaları için İmam'ın evine getirtmiş ama Allah'ın iradesiyle İmam'ı bulamamışlardır.

Tarihçiler Cafer b. Ali'nin sonu hakkında farklı görüşler ortaya atmışlardır. Bazıları onun ömrünün sonuna kadar kendi yalan iddiası üzerinde ısrarlı olduğunu söylerken, diğer bir grup onun kendi iddiasından vazgeçtiğini, tövbe ettiğini ve bunu bilen şiilerin ona Cafer-i Kezzap yerine Cafer-i taip (tövbe eden Cafer) lakabını verdiğini yazmışlardır.

Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) özel naiplerinden olan Muhammed b. Osman'nın naklettiği bir rivayet göre, Hz. Mehdi bir tevki'inde onun tövbe ettiğine işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Cafer'in durumu Yusuf'un kardeşlerinin durumu gibidir. O sonunda tövbe etmiştir".

Cafer'in yaşayışı kısa sürmüş ve o yılında Samira'da dünyadan gitmiştir.[6]



[1] Muhammedi İştihardi, Muhammed, Hz. Mehdi, Furuğ-i Tavan-i velayet, Mescid-i Mukaddes-i Cemkeran yay. 2. baskı

[2] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s.

[3] Kummi, H. Şeyh Abbas, Munteha'l-A'mal, c. 2 s.

[4] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5

[5] Kemalu'd-din ve tamau'n-nime, tashih Ali Ekber Gaffari, s.

[6] Dairetu'l-Mearif teşeyyu, c. 5; Kamusu'r-Rical, c. 2; el-Maarif ve Maariif c. 2; Dairetu'l-Maarif eş-Şia el –amme c. 7

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir