bariz net aleni bulmaca / Bulmacada açık göze çarpan | Bulmaca Sözlüğü

Bariz Net Aleni Bulmaca

bariz net aleni bulmaca

Bulmacada açık bariz sarih

Bulmaca Bulmacada açık bariz sarihsorusu için arama terimleri
  • Bulmacada açık bariz sarih bulmaca

  • Bulmacada Bulmacada açık bariz sarih nedir

  • Bulmacada Bulmacada açık bariz sarih ne demek

  • Bulmacada Bulmacada açık bariz sarih anlamı

  • Bulmacada açık bariz sarih bulmaca cevabı

  • Bulmacada açık bariz sarih bulmaca sözlüğü



Bulmacada açık bariz sarih bulmaca cevapları aşağıda


bulmacada açık eş anlamlısıbulmacada açıktan açığa karşıtı = saklıcabulmacada çok açık = çok belirginbulmacada belli açık bulmaca = ayanbulmacada göze çarpan açık bariz = belirginbulmacada açık = belli - aleni - ayan - belirgin - sarih - besbellibulmacada açık eş anlamlısı = açıkça - vazıh - boş - çıplak - münhal - belli - belirgin - engelsiz - aleni - belli - sarih - örtüsüz açılmış - engelsiz - örtüsüz - çıplak - boş - münhal - vazıh - resim - açıkça - aclan - acu - açıl - aleni - aşikar - ay aydın, hesap belli - ayan - aydın - bariz - belgin - belirgin - belirtik - berrak - berraklaştırmak - besbelli - bulutsuz - bülbül gibi konuşmak - celi - çınayaz - dekolte - dolambaçsız - eşkere - fasih - faş - gizli kapaklı - hatip - kategorik - kepik - kızılşap - kilitsiz küreksiz - konkre - küşade - meydanda - mübin - peyda - saman rengi - sarahat - sarih - sırsız - tangayaz - tas gibi - yalınlık - yıldızlı - zahirbulmacada kesin açık = kategorikbulmacada belli açık = ayanbulmacada açık = belli - aleni - ayan - belirgin - sarih - besbelli - aleni - açıkça - belli - belirgin - engelsiz - vazıh - boş - çıplak - münhal - belli - sarih - örtüsüzbulmacada açık saçık = edepsiz - müstehcenbulmacada açık ortada = ayan - alenibulmacada açık meydanda = aleni - ortada - alenen - didarbulmacada açık göze çarpan = bariz - belirginbulmacada açık bariz sarih = belirgin - besbellibulmacada açık bariz = belirgin - sarih - besbellibulmacada açık apaçık belli = aşikar - besbellibulmacada açık apacık = aşikar - belli - besbellibulmacada açık zıt anlamlısı = kapalı - koyu - belirsiz gizli - saklıbulmacada açık seçkin belli = sarih


Soru: Bulmacada açık bariz sarih - Bulmacada Açık bariz sarih nedir, Açık bariz sarih bulmaca cevabı, Açık bariz sarih bulmaca anlamı açıklaması nedir, Bulmacada Açık bariz sarih ne demek, Açık bariz sarih çengel, - Yayın Tarihi : 1 yıl önce - 2Bulmacada açık bariz sarih

Bulmaca cevaplarına kolayca ulaşmak için arama kutusunda sorunuzu yazınız.

Bulmaca; gazete ve dergilerin yayınladıkları eklerinde bulunan özellikle haftasonlarının vazgeçilmez eğlencesi olan Kare bulmaca, Çengel bulmaca, sudoku şeklindeki zeka, mantık, dikkat ve hafıza gibi zihinsel yeteneklerini kullanarak çözdükleri bulunması istenilen şeyi düşündürerek, aratarak buldurmayı amaçlayan bir sözcük bulma oyunudur,

En çok Sabah, Hürriyet, Habertürk, Posta, Milliyet gazetesi tercih edilmektedir, gazete bulmacaları Çengel bulmaca, Kelime Bulmaca, Kare bulmaca, sorularının cevaplarını bulmaca sözlüğü sitemizden öğrenebilirsiniz, takıldığınız sorularda sizlere yardımcı olacaktır, bu sayede diğer kelimeleride kolaylıkla çözebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz, tüm güncel bulmaca cevapları sitemizde mevcuttur, yaklaşık 300.000 adet sorunun cevaplarını sitemizde bulabilirsiniz.

Ayrıca sitemizde kelime anlamı, eş anlamlısı, zıt anlamlısı, ters anlamlısı, ödev ve ders konularınıda takip edebilir, türkçe sözlük bölümümüzden faydalanabilirsiniz, okulların açılması ile işlenen ders konularına yardımcı ödevler kitap özetleri, matematik, coğrafya, edebiyat, din kültürü, tarih konulu ödevlere rahatlıkla ulaşabilirsiniz,

Bulmaca sözlüğü, Bulmaca cevapları, çözümlerinde eksik gördüğünüz herhangib bir sorunun cevaplarına dilerseniz sizde katkıda bulunabilirsiniz, yolladığınız her cevap sistemimize eklenecektir, ayrıca bulmaca sözlüğü sitemizde bulamadığınız sorular olursa bunlarıda bildirerek sözlüğümüze eklenmesinde katkı sağlayabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan Ziyaretinin Yansımaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs seçiminden galip çıkarak yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra ilk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) yapmasının ardından resmi temaslarda bulunmak üzere KKTC'den doğrudan Azerbaycan'a gelmesi sembolik bir anlam ötesinde Türkiye'nin yeni dönemde izleyeceği dış politika öncelikleri hakkında önemli ip uçları içermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'a ziyareti ülkede büyük heyecan uyandırdı. Azerbaycan halkının Türkiye'ye olan sevgisi emsali bulunmaz bir durumdur. Bunun yanında Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı özel ve yoğun bir ilgi söz konusudur. Ülkede Bakü fatihi Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa'dan sonra adı en çok zikredilen ve kendisine muhabbet duyulan kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemek mümkündür.

Azerbaycan'da Nuri Paşa ve Erdoğan'a duyulan sevgi vatan severlik duygusundan kaynaklı bir vefa borcu niteliğindedir. Zira Nuri Paşa Bakü'yü Ermeni ve Rus işgalinden azat ederken, Erdoğan ise ikinci Karabağ Savaşındaki dik duruşu, açık ve net bir şekilde Azerbaycan'ı desteklemesi sonucu 30 yıldır Ermeni işgalinde olan Karabağ'ın azatlığına vesile olmuştur. O nedenle her iki zat da Azerbaycan halkının yüreğinde efsaneleşmiştir. Erdoğan'ın ikinci Karabağ Savaşı sürecinde ve sonrasında Azerbaycan'a verdiği destek Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından defalarca dile getirilmiş, Erdoğan'ın açık desteğinin başka ülkelerin sürece dahil olmasının önünü kestiği ifade edilmiştir. İki liderin basın açıklamasında sayın Aliyev, Erdoğan'a yönelerek "Azerbaycan Halkı adına size ve kardeş Türkiye'ye ikinci Karabağ savaşı döneminde bize gösterdiğiniz kardeşlik desteği için bir daha teşekkürlerimi bildirmek isterim" diyerek minnettarlığını ifade etmişlerdir.

Azerbaycan halkı Türkiye'ye ilişkin konularda çok hassastır. Türkiye'nin neşesi Azerbaycan'ın neşesi, Türkiye'nin kederi Azerbaycan'ın kederi olduğu olgusu toplumsal bir refleks haline gelmiştir. Bu refleksi milli Şair Ahmet Cevad'ın "Çırpınırdı Karadeniz" ve "Laleler", Bahtiyar Vahapzade'nin "Azerbaycan-Türkiye", Halil Rıza Ulutürk'ün "Yaşasın od yurdu, qardaş Türkiyə" ve Hüseyin Cavid'in "Deniz tamaşası" şiirlerinde net bir şekilde görmek mümkündür. Azerbaycan halkı, 6 Şubat tarihinde Türkiye'de meydana gelen depremi yüreğinde hissetmiş, depremzedelere yardım için toplum olarak top yekün seferber olmuştur. Aynı şekilde normalde politik hadiselere karşı temkinli olan Azerbaycan halkı, Türkiye'de yapılan seçimleri her dakikasını büyük heyecanla takip etmiş ve bu seçimi Azerbaycan'ın da beka meselesi olarak görmüştür. O nedenle seçim sonuçları ülkede bayram havasında kutlanmıştır. Zira Azerbaycan halkı Karabağ Zaferinin kesin sonuç doğurması Erdoğan ve Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında yer alması ile mümkün olacağına inanmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan halkı ilk yurt dışı gezisini Azerbaycan'a yapan Erdoğan'ı büyük bir coşku ile karşılamıştır.

Bilindiği üzere Türkiye'nin Azerbaycan'la ilişkileri çok boyutlu ve stratejik düzeydedir. Yoğun şekilde devam eden karşılıklı üst düzey ziyaretler, ilişkilerin arkasındaki en önemli itici gücü oluşturmaktadır. İki ülke devlet yetkililerinin göreve geldikten sonra veya sembolik önemi haiz gelişmelerin ardından diğer ülkeyi öncelikli olarak ziyaret etmeleri şeklinde bir gelenek yerleşmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Mayıs seçimlerinde galip çıkarak yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi ardından ilk ziyaretini KKTC ve Azerbaycan'a yapması sembolik anlamdan öte bugüne kadar yapılmış işbirliğinin teyidi ve bundan sonra yapılacak işbirliği alanlarının ilanı hükmündedir. Bu ziyaretin kalabalık bir heyetle yapılması bir taraftan Türkiye'de yeni bakanlar kabinesinde yer alan bakanların Azerbaycan'daki mevkidaşlarıyla tanışmaları diğer taraftan da iki kardeş ülke arasında yeni bakış açısıyla ortak işbirliği alanlarının tespiti yönünde atılmış bir adımdır.

Bir protokol ziyaretinden öte samimi bir atmosferde geçen bu ziyarette çok önemli konularda kapsamlı işbirliği imkanları da ele alınmıştır. Bu ziyaretin en önemli kazanımlarından biri kuşkusuz uzun zamandır üzerinde çalışılan Azerbaycan-Türkiye ortak üniversitesinin kurulması konusunda yüksek bir iradenin somutlaşması olmuştur. Öncellikle belirtmek gerekir ki, Bakü'de ortak bir üniversitenin kurulması hem stratejik açıdan hem de iki kardeş ülkenin ortak bilim ve teknoloji üretmeleri yönünde önem arz etmektedir. Ayrıca böyle bir üniversitenin faaliyete geçmesi Türk Devletleri Teşkilatının "ortak medeniyetten güç alarak ortak geleceğin oluşturulması" yönündeki temel ilkesinin inşasına da hizmet edecektir. Bu üniversite kardeş iki ülkeyi tanıyan, analiz edebilen, başta iki ülke olmak üzere Türk Dünyasının ortak menfaati etrafında birleşebilen, bilinçli, kendine yetebilen, sorumluluk sahibi, aydın gençlerin yetişmesine ortam sağlayacaktır.

Görüşme sonrasında yapılan basın toplantısında liderler, iki ülke ilişkisini müttefiklik düzeyine çıkaran Şuşa Beyannamesinin önemine dikkat çekerek Beyannamede yer alan konuların hayata geçirileceği, Türkiye'nin Şuşa Başkonsolosluğunu açmaya hazır olduğu, Zengezur Koridoru açılmasının iki ülke ilişkileri ve Türk Dünyası açısındaki önemi, ortak koridor, dış politikada ortak tutum sergilenmesi, bölgenin barış ve istikrarı, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geliştirilmesinin Türk Dünyasına yansıması, enerji alanındaki işbirliği, savunma ve savunma sanayi alanındaki işbirliği, Azerbaycan ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri modeli esasında yapılandırılması, stratejik alanlarda kendilerine yeterli hale gelinmesi, ikili ilişkilerin her alanda geliştirilmesi, dış ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkartılması, tercihli ticaret anlaşması, tarım ve hayvancılık alanında ortak çalışma ile ulaştırma alanında işbirliği konuları ele alındığını ifade etmişlerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesi sonrasında KKTC'den hemen sonra çok sayıda bakan ve üst düzey bürokrat ile birlikte Azerbaycan'ı ziyaret etmesi ve ziyaret sürecinde iki liderin çok samimi duruşları Azerbaycan kamuoyunda şu beklentileri oluşturmuştur:

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC'den doğrudan Azerbaycan'a uçuşu, kardeş ve dost ülkelerin KKTC'yi tanımaları zamanı geldiği mesajını içerdiği,

- Bölgenin barış ve istikrarının Türkiye-Azerbaycan işbirliği ile mümkün olabileceği,

- Karabağ Zaferinden elde edilen kazanımların devamı için Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin yoğunlaşarak devam etmesi gerektiği,

- 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'da Azerbaycan'ın bayrağının yeniden dalgalanmasının Türkiye ile Azerbaycan işbirliğinin somut bir sonucu olduğu,

- Azerbaycan'da elde edilen önemli başarıların temelinde Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik ilişkisine bulunduğu,

- Türkiye-Azerbaycan kardeşlik ilişkisi karşısında yeni imkanların açılacağı, yeni ufukların doğacağı,

- "Bir millet, iki devlet" söyleminin askeri, siyasi, ekonomi, kültürel kısaca her alanda altının doldurulması ve mevcut ilişkilere tüm boyutuyla derinlik kazandırılması,

- Eğitimde marka olacak ve Türk Dünyası bilincine sahip gençleri yetiştirecek yükseköğretimde rol model ortak üniversitenin ivedilikle açılması,

- İki ülkenin karşılıklı olarak diğer ülke vatandaşlarına yoğun bürokrasinden arındırılmış eğitim, ikamet ve çalışma hakkının tanınması, zamanla bu uygulamanın tüm Türk devletlerine yaygınlaştırılması,

- Türkiye- Azerbaycan işbirliğinin Türk Birliğine gidecek yolda çok önemli bir adım olduğu,

Sonuç olarak bu ziyareti Türkiye'nin dış politikasında Azerbaycan'ın ilk sırada yer aldığı, Azerbaycan'ın öncelikleri Türkiye'nin önceliği olduğunun tüm dünyaya ilanı anlamında okunması gerekmektedir. Bu dönemde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilerin kendine özgü bir entegrasyon modeli çerçevesinde kurumsallaştırılması, kardeş iki ülke inisiyatifiyle Türk Dünyasında Gaspıralı İsmail Beyin "Dilde, Fikirde ve İşte Birlik" ilkesini somutlaştıracak projelere hayatiyet kazandırılması beklenmektedir. Diğer taraftan Erdoğan'ın Azerbaycan ziyaretinde Şuşa Beyannamesi hedefleri ve ortak bir gelecek vizyonu doğrultusunda, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki müstesna ilişkileri tüm boyutlarıyla daha da ileriye taşıma konusunda yüksek düzeyde somut bir irade oluştuğu görülmüştür.

Bulmacada açık göze çarpan

Bulmaca Bulmacada açık göze çarpansorusu için arama terimleri
  • Bulmacada açık göze çarpan bulmaca

  • Bulmacada Bulmacada açık göze çarpan nedir

  • Bulmacada Bulmacada açık göze çarpan ne demek

  • Bulmacada Bulmacada açık göze çarpan anlamı

  • Bulmacada açık göze çarpan bulmaca cevabı

  • Bulmacada açık göze çarpan bulmaca sözlüğü



Bulmacada açık göze çarpan bulmaca cevapları aşağıda


bulmacada açık eş anlamlısıbulmacada açıktan açığa karşıtı = saklıcabulmacada çok açık = çok belirginbulmacada belli açık bulmaca = ayanbulmacada göze çarpan açık bariz = belirginbulmacada açık = belli - aleni - ayan - belirgin - sarih - besbellibulmacada açık eş anlamlısı = açıkça - vazıh - boş - çıplak - münhal - belli - belirgin - engelsiz - aleni - belli - sarih - örtüsüz açılmış - engelsiz - örtüsüz - çıplak - boş - münhal - vazıh - resim - açıkça - aclan - acu - açıl - aleni - aşikar - ay aydın, hesap belli - ayan - aydın - bariz - belgin - belirgin - belirtik - berrak - berraklaştırmak - besbelli - bulutsuz - bülbül gibi konuşmak - celi - çınayaz - dekolte - dolambaçsız - eşkere - fasih - faş - gizli kapaklı - hatip - kategorik - kepik - kızılşap - kilitsiz küreksiz - konkre - küşade - meydanda - mübin - peyda - saman rengi - sarahat - sarih - sırsız - tangayaz - tas gibi - yalınlık - yıldızlı - zahirbulmacada kesin açık = kategorikbulmacada belli açık = ayanbulmacada açık = belli - aleni - ayan - belirgin - sarih - besbelli - aleni - açıkça - belli - belirgin - engelsiz - vazıh - boş - çıplak - münhal - belli - sarih - örtüsüzbulmacada açık saçık = edepsiz - müstehcenbulmacada açık ortada = ayan - alenibulmacada açık meydanda = aleni - ortada - alenen - didarbulmacada açık göze çarpan = bariz - belirginbulmacada açık bariz sarih = belirgin - besbellibulmacada açık bariz = belirgin - sarih - besbellibulmacada açık apaçık belli = aşikar - besbellibulmacada açık apacık = aşikar - belli - besbellibulmacada açık zıt anlamlısı = kapalı - koyu - belirsiz gizli - saklıbulmacada açık seçkin belli = sarih


Soru: Bulmacada açık göze çarpan - Bulmacada Açık göze çarpan nedir, Açık göze çarpan bulmaca cevabı, Açık göze çarpan bulmaca anlamı açıklaması nedir, Bulmacada Açık göze çarpan ne demek, Açık göze çarpan çengel, - Yayın Tarihi : 1 yıl önce - 2Bulmacada açık göze çarpan

Bulmaca cevaplarına kolayca ulaşmak için arama kutusunda sorunuzu yazınız.

Bulmaca; gazete ve dergilerin yayınladıkları eklerinde bulunan özellikle haftasonlarının vazgeçilmez eğlencesi olan Kare bulmaca, Çengel bulmaca, sudoku şeklindeki zeka, mantık, dikkat ve hafıza gibi zihinsel yeteneklerini kullanarak çözdükleri bulunması istenilen şeyi düşündürerek, aratarak buldurmayı amaçlayan bir sözcük bulma oyunudur,

En çok Sabah, Hürriyet, Habertürk, Posta, Milliyet gazetesi tercih edilmektedir, gazete bulmacaları Çengel bulmaca, Kelime Bulmaca, Kare bulmaca, sorularının cevaplarını bulmaca sözlüğü sitemizden öğrenebilirsiniz, takıldığınız sorularda sizlere yardımcı olacaktır, bu sayede diğer kelimeleride kolaylıkla çözebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz, tüm güncel bulmaca cevapları sitemizde mevcuttur, yaklaşık 300.000 adet sorunun cevaplarını sitemizde bulabilirsiniz.

Ayrıca sitemizde kelime anlamı, eş anlamlısı, zıt anlamlısı, ters anlamlısı, ödev ve ders konularınıda takip edebilir, türkçe sözlük bölümümüzden faydalanabilirsiniz, okulların açılması ile işlenen ders konularına yardımcı ödevler kitap özetleri, matematik, coğrafya, edebiyat, din kültürü, tarih konulu ödevlere rahatlıkla ulaşabilirsiniz,

Bulmaca sözlüğü, Bulmaca cevapları, çözümlerinde eksik gördüğünüz herhangib bir sorunun cevaplarına dilerseniz sizde katkıda bulunabilirsiniz, yolladığınız her cevap sistemimize eklenecektir, ayrıca bulmaca sözlüğü sitemizde bulamadığınız sorular olursa bunlarıda bildirerek sözlüğümüze eklenmesinde katkı sağlayabilirsiniz.

Şimşek, TÜSİAD’a ‘Hızlı sonuç verecek yöntemler bulunmuyor’ demiş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hükümetin “barışma hamlesi” çerçevesinde dün sabah Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yönetimiyle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıda TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Şimşek’e ekonomiyle ilgili bir sunum yaptı. Kahvaltıya katılan ve adının açıklanmasını istemeyen bir iş insanı, Şimşek’in tek başına katıldığı kahvaltıda gayet açık olduğunu ve karşılıklı iyi bir dinleme ortamı oluştuğunu söyledi. Kahvaltıya katılan bir başka iş insanı ise sunum sonrası TÜSİAD yönetiminden isimlerin başta “en önemli konulardan biri olduğunu düşündükleri bankacılıktaki regülasyonlar” olmak üzere ekonomide sorunlu gördükleri alanlara ilişkin söz aldıklarını belirtti.

Mehmet Şimşek de iş insanlarına ayakları yere basan ve rasyonel bir 3 yıllık ekonomi programı hazırlama çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Şimşek daha önce yabancı yatırımcılara İngilizce olarak sosyal medya üzerinden tweet yoluyla yaptığı açıklamadaki gibi “rasyonellik ve şeffaflığı” da vurguladı. Kadro kurmaya başladıklarını söyleyen Şimşek yapılacak çok iş bulunduğunu ve bu nedenle sabırlı olunması gerektiğini söyledi. Aynı kaynağa göre Şimşek bu sözleriyle kırılgan ve fazlasıyla sorunlu bir ekonomiyi toparlamanın kolay iş olmadığını, zaman alacağını ve bu konuda bir mucize bulunmadığını ima etti.

‘Sayın bakanın da ifade ettiği gibi…’

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, toplantının ardından Mehmet Şimşek ile görüşme hakkında açıklama yaptı. Özilhan, “Bakan Şimşek’in çalışmaları tamamladıktan sonra ortaya koyacağı programın makroistikrara katkı sağlamasını bekliyoruz. Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın kısa sürede tesis edilmesini temenni ediyoruz. Sayın Bakanın ortaya koyacağı ekonomi programının makro ekonomik yönden katkı sağlamasını umuyoruz” diye konuştu. Özilhan, YİK toplantısında yaptığı konuşmada ise “Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın kısa sürede tesis edilmesini temenni ediyoruz” dedi.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da YİK toplantısındaki konuşmasında Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’le görüşmeye ilişkin şunları aktardı:

“Sayın bakanın (Şimşek) da ifade etmiş olduğu gibi kolay çözümler ya da hızlı sonuç verecek yöntemler bulunmuyor olsa da şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik prensipleri doğrultusunda kural temelli politika yapımına bağlı kalınması, ekonomideki bu zor durumun aşılmasını sağlayacaktır. Sayın bakanla son derece faydalı ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik. Önerilerimizi paylaştık. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in toplumun çeşitli temsilcilerinin katılımıyla ekonomik ve sosyal sorunları ile bunlara ilişkin çözüm üretilmesi konusunda önemli katkısı olacağını değerlendirmekteyiz.”

TÜSİAD Başkanı'ndan 'AB ile ilişkiler canlandırılsın' çağrısıTÜSİAD Başkanı’ndan ‘AB ile ilişkiler canlandırılsın’ çağrısı

Şimşek: Toplumun tüm kesimleriyle istişare edeceğiz

Şimşek, daha sonra Türkiye Bankalar Birliği (TBB) üyesi bankaların yöneticileriyle TBB’nin Akmerkez’deki yerinde bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleşen toplantı, yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantı sonrası gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Şimşek, “Bu dönemde yeni program çalışmaları çerçevesinde toplumun bütün kesimleriyle, iş alemi ile de, finans sektörü ile de, sendikalarımızla da, bütün kesimlerle istişare edeceğiz. İnşallah ülkemizin yatırım, ihracat, üretim, istihdam noktasında güçlü bir şekilde, toplumda refah artışını sağlayacak bir modelle yolumuza devam edeceğiz” dedi. Toplantının bir istişare toplantısı olduğunu belirten Şimşek, Türkiye ekonomisini ve bankacılık sektörünü konuştuklarını söyledi. Şimşek, “İlginiz için teşekkür ediyorum. Doğrusu bu kadar ilgi olacağını (basının toplantıya ilgisi) beklemiyordum. Bu aşamada söyleyeceklerim bunlar” diye konuştu.

Özilhan: Son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçiyoruz

Tuncay Özilhan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görüşmesinin ardından TÜSİAD YİK toplantısında, “İtibarı yüksek bir ekonomik programın hazırlanarak ilan edilmesi, kilit kurumlara liyakati ön planda tutan ve piyasalara güven veren atamaların yapılması bu içinde bulunduğumuz tablodan çıkışta çok yardımcı olacaktır” dedi.

Göstergelerin ekonominin belki de son 10 yılın en sıkıntılı döneminde geçtiğini gösterdiğini belirten Özilhan şunları söyledi:

“Buna göre, ihracat geriliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiye geçiyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini artırıyor, mevduat ve kredi faiz oranları yükseliyor, politika faiz oranının düşüklüğüne rağmen yatırımlar canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Uzun süredir ilk defa ‘ikiz açık’ yaşıyoruz” dedi. Özilhan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

‘Sorunlar çözümsüz değil’

-Arka arkaya sıralayınca sıkıntılı bir tabloya işaret etmesine rağmen, aslında bu sorunlar çözümsüz değil. Yeter ki sorunun kaynağını doğru teşhis edelim ve buna uygun bir politika setini şeffaf ve takvime bağlı olarak uygulayalım. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ı ve Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’i ve Merkez Bankası Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ı kutluyor ve görevlerinde başarılar diliyoruz. Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın kısa sürede tesis edilmesini ve ülkenin yeniden hızlı ve sağlıklı bir büyüme patikasına girmesini temenni ediyoruz. Şimdiye kadar yapılan açıklamalar doğrultusunda itibarı yüksek bir ekonomik programın hazırlanarak ilan edilmesi, kilit kurumlara liyakati ön planda tutan ve piyasalara güven veren atamaların yapılması ve Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi politikalarının şekillenmesinde etkili olan kurumların esas görev tanımlarına uygun bir çalışma düzenine girmesi, bu içinde bulunduğumuz tablodan çıkışta çok yardımcı olacaktır. Bu adımların atılmasıyla hem içeride hem de dışarıda ekonomiye güven hızla toparlanacak ve güvenli adımlar ile yol almak mümkün olacaktır.

Erdoğan'dan faizde 'nas'a son mesajı: Aynıyım ama artık kabullendikErdoğan’dan faizde ‘nas’a son mesajı: Aynıyım ama artık kabullendik

‘Program makroekonomik istikrar katkı yapmalı’

-Türkiye’de piyasa ekonomisi köklü bir tarihe sahip. Bunu yakın zamanda bir kez daha gördük. Türkiye geçmişte hem piyasa ekonomisini hem de piyasaya devletçi müdahaleleri tecrübe etmişti. Ancak ta Osmanlı’dan beri, kısa süren kısmi uygulama dönemleri hariç, piyasaya öncelik veren model gündemde oldu. Türkiye’de hiçbir zaman Çin’de, Sovyetler Birliği’nde veya başka Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sürekli ve ekonominin her alanına yayılan bir devletçi ekonomi geleneği görülmedi. Zamanında karma ekonomi modeli çerçevesinde piyasa müdahalesini benimsemiş olan başka ülkeler gibi biz de bu anlayışı, mahsurlarını görerek, terk ettik. Türkiye gibi girişimci sayısı çok, rekabet ortamı oldukça gelişkin, iş yapma kültürü zengin, üretim yapısı güçlü, sosyal ve sendikal haklar tarihi köklü bir ülkede, devletin piyasaya yoğun müdahale anlayışı sonuç vermiyor. Demek ki, ekonomi politikalarını, bizim gibi sosyalizm geçmişi olmayan liberal demokratik ülkelerin piyasa modeli doğrultusunda düzenlemek gerekiyor.

-Piyasa modelinde devlet piyasa dengelerini şekillendirmek için selektif olarak müdahale etmez ama özel sektöre yol göstermek üzere veri derler, yayınlar, araştırmalar yapar, analizler ve tahminler hazırlar. Devlet denetim yapar, piyasaların rekabetçi biçimde işleyişini sağlayacak önlemleri alır, piyasa aksaklıklarının önüne geçer ama fiyatlar arz ve talep tarafından belirlenir. Devlet vergi toplar ve kamusal mal ve hizmetleri tedarik eder. Devlet ayrıca piyasa aksaklıklarının olduğu durumlarda toplumsal sonucu iyileştirmek için de müdahale eder. Örneğin çevre, bölgesel kalkınma, gelir adaletsizliği, istihdam yaratma gibi alanlar için maliye politikaları, sosyal politikalar, üretim ve dış ticaret politikaları kullanılır.

Mehmet Şimşek, Erdoğan’ı düşük faiz politikasından nasıl vazgeçirdi?Mehmet Şimşek, Erdoğan’ı düşük faiz politikasından nasıl vazgeçirdi?

‘Sorunların çözümü için üç ayaklı bir program gerekiyor’

-Ekonominin sorunlarının çözümü için üç ayaklı bir program gerekiyor. Bu üç ayağı makroekonomik istikrar, yapısal reformlar ve hukuk devleti oluşturuyor. Bunların üçüne de eş zamanlı başlamak gerekiyor. Bu durumda her birisi diğerlerinin etkinliğini artıracak ve sorunların daha kısa sürede ve daha az maliyetle çözülmesi mümkün olacak.

‘Rezervleri tahkim etmek gerekir’

-İşe, her şeyden önce makroekonomik istikrarı sağlayarak başlamak gerekiyor. Enflasyon şeytanıyla mücadele ve TL’ye güveni yeniden sağlamak birinci önceliğimiz. Ancak enflasyonla mücadelenin yolu TL’ye değer kazandırmaktan geçmiyor. Çünkü TL değer kazanınca, bu durum ister istemez ithalatı ucuzlatıyor, ihracatı pahalandırıyor ve dış açık yükseliyor. 2001 krizi sonrasında yaşadığımız süreç bize bu dersi iyi öğretti. Bu nedenle yurtdışından para girişi yaşanması halinde TL’de ortaya çıkması muhtemel değerlenmenin önünü almak ve döviz akışını piyasada bırakmak yerine zaten zayıflamış olan Merkez Bankası rezervlerini tahkim etmek gerekiyor.

‘Maliye politikası devreye girmeli’

-Ana hedef enflasyonla mücadele olurken, sıkı para politikası tercihleri büyümede arzu edilmeyen bir yavaşlamaya ve yaşam standartlarında bozulmaya yol açmamalı. Burada maliye politikası devreye girmeli. EYT uygulaması, vatandaşın hayat pahalılığı karşısında ezilmemesi için doğru olarak yapılan harcamalar, deprem felaketinin yol açtığı hasarın telafisi için tabii ki yapılması gereken ilave harcamalar gibi nedenlerle bütçe açığında ister istemez bir artış ortaya çıkıyor.

-Fakat, itibarı yüksek bir ekonomi programının açıklanması, bütçe açığındaki arızi bozulmanın istikrarsızlık unsuru olarak görülmesinin önüne geçer. Zaten böyle bir program kısa sürede olumlu sonuçlarını hissettirmeye başlar ve ülke yeniden sağlıklı bir büyüme patikasına döner.

‘Bazı projeler ertelenebilir’

-Açıklanacak programda maliye politikasında harcama disiplinine uyulup uyulmadığına dikkat edilecektir. Deprem ve halkın satın alma gücünün korunması gibi zorunlulukların kamunun harcamalarında ister istemez yol açtığı artışın dengelenmesi için bazı kalemlerde tasarrufa gidilebilir. Özellikle üretim hamlesi açısından etkisi sınırlı, henüz planlama aşamasında olan, çevresel etkileri yüksek olabilecek projeler ertelenebilir. Ayrıca, kamunun satın almalarında ve sağladığı hizmetlerde haksız rekabete yol açabilecek uygulamalar konusunda hassas olunması, ülkedeki üretim ve yatırım ortamının sağlıklı işleyeceğinin işareti olacaktır.

‘Kapsamlı politikalara ve iyi bir planlamaya ihtiyaç var’

-Standart para ve finans politikalarına dönülmesiyle makroekonomik istikrarın tesisi sağlanacak olmakla birlikte cari açık sorununun çözümü daha zor olacak ve daha uzun zaman gerektirecek. Bunun için kapsamlı politikalara ve iyi bir planlamaya ihtiyaç var.

-Cari açık sorunu, Türkiye ekonomisinin başlangıçtan itibaren en temel sorunu ola geldi. Sorunun temelinde hammadde ve temel girdilerde ithalata bağlı üretim yapısı var. Cari açık sorununu çözmek için bu yapıyı dönüştürmek gerekiyor. Bu eğitimden teknoloji politikalarına, dış ekonomik ilişkilerden adalet mekanizmasına kadar uzanan geniş bir alanda bir dizi reformu gerektiriyor. Bu reformlar olmadan, dünyada talebin güçlü olduğu ürünlerde, yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçmeden, cari açık sorunu çözülmüyor. Sadece TL’nin değer kaybetmesi, cari açığı fazlaya dönüştürmüyor.

-Dolayısıyla hem cari açığı azaltmanın hem de enflasyonu aşağı çekmenin, işe yaradığı teoriyle olduğu kadar tecrübeyle de bilinen tek yolu üretim ve tasarruf artışıdır. Üretimi ve tasarrufları artırmadan tüketim artışının sonu cari açığın bozulması oluyor. Bunun sürdürülebilir olmadığı aşikar.

‘Daha fazla üretmeli ve yatırım yapmalıyız’

-Türkiye geçmiş dönemde altyapıda önemli bir atılım yaptı. Otoyollar, tren yolları, limanlar, havalimanları ve köprüler hem Türkiye’nin dört bir köşesini birbirine bağladı hem de Türk ürünlerinin dünyaya ulaşmasının imkanını açtı. Şimdi bu yolları ve limanları Türk ürünleriyle doldurmak istiyorsak daha fazla üretmeli ve yatırım yapmalıyız.

-Üretimi ve yatırımı artırmak için önce makroekonomik istikrarı sağlamak gerekiyor. Beraberinde eğitim, bilim, teknoloji, bölgesel kalkınma, kayıtdışı ile mücadele, vergi ve teşvikler, Kobilerin kurumsallaşması, ölçek ve verimlilik artışı temelinde dönüşümü, yeşil ekonomi gibi başlıklarda yapısal reformları hayata geçirmeliyiz.

-Bu reformlar, üretimi artırırken, gelirin paylaşımını daha adil yapmak açısından da önemli. Çalışanların üretimden hak ettiği payı almasını sağlamak ve geniş kesimlerin satın alma gücünü korumak gerekiyor.

‘Marmara depremini unutmamalıyız’

-Üretim yapısını dönüştürürken yaşadığımız deprem felaketini ve bizi bekleyen Marmara depremini de unutmamamız gerekiyor. Makroekonomik istikrar ve yapısal reformların yanı sıra yatırımı artırmak için uzun vadeli öngörülebilirliği sağlayacak kurumlara ve kurallara dayalı bir ekonomi yönetimi ve girişimci ekosistemi gerekir. Bu da bizi üçüncü başlığımız olan hukuk devleti alanına getiriyor.

-Yatırımların artması için elverişli koşullar, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının şüphe götürmediği, güçler dengesinin sağlandığı, çoğunlukçuluğun değil çoğulculuğun esas olduğu, ifade özgürlüğünün tam olarak korunduğu, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin tesis edildiği, atamalarda liyakatin esas olduğu, özerk kurumların bağımsızlığının güvence altında olduğu, politikalarda ve kararlarda sürekliliğin sağlandığı bir yönetim modeli ile sağlanır.

-Türkiye’nin rekabetçi olmak dışında başka bir seçeneği yok ve aslında bu durum çoğulcu demokratik bir sistemin vazgeçilmezliğini de güçlendiren bir unsur. Yaşadığımız küreselleşme çağında ekonomik büyüme ve refah artışı, dünya ekonomisi ile nasıl entegre olduğumuzla da yakından ilişkilidir. Türkiye’nin küresel politikada hangi ticaret bloku içinde yer alacağı ekonomik performansını da etkiler. Bir ülkenin dış politikasında o ülkenin itibarı, güvenliği ve refahı esastır. Ülkelerin dış politikası ve yer aldıkları uluslararası ittifaklar, benimsedikleri ekonomik çerçeve ve iç politikada geçerli olan norm ve değerlerle uyum içinde olmalıdır. Türkiye dış politikasını hiç şüphesiz kendi menfaatleri doğrultusunda belirlemeli. Hem bölge ülkeleriyle hem de küresel güçlerle ilişkilerini ilkeler ve kurumsal yapılar üzerinde geliştirmeli. Jeopolitik gerilimlerin arttığı, küresel dengelerin hassas olduğu günümüzde, Türkiye açısından demokratik ülkeler topluluğunun içinde yer almak önemlidir. Ekonomik ilişkilerimiz açısından en önemli partnerimiz olan Avrupa’nın dijital ve yeşil dönüşüm projelerinin dışında kalmayı düşünemeyiz. İnisiyatifi ele alarak AB müktesebatını uygulamaya dönük ev ödevlerimizi yapmaya başlayabilir, özel sektörümüzün ısrarla beklediği gümrük birliğinin dekarbonizasyon ve dijitalleşme süreçlerini destekleyecek şekilde güncellenmesi için müzakerelerin önünü açabiliriz.

-COVID-19 pandemisi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş, deprem felaketi gibi arka arkaya gelen bir dizi olayla sınandığımız zor bir dönemden geçtik. Birçok yara aldık. Bu yaraların sarılması ne kolay ne de hızlı olacak. Ancak bu bizim ülkemiz ve hepimiz üstümüze düşen sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Siyasetçilerimizin de iktidarı ve muhalefetiyle aynı sorumluluk duygusuyla hareket edeceğine inanıyoruz. Uluslararası kabul gören, sınanmış politikaları kararlılıkla uygulayarak; ortak aklı devreye sokarak; istişare ve görüş alış-verişini yürüterek bu zor günleri el birliğiyle aşacağımıza inanıyoruz.

Orhan Turan’dan fiyat istikrarı çağrısı

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ise şunları söyledi:

Göstergeler ekonomide ciddi bir tabloya işaret ediyor. Hem cari açık hem bütçe açığı veriyoruz. Çifte açık, çözülmesi zor bir denklem yaratıyor.

Gösterge faiz oranının sürekli olarak düşürülmesine rağmen reel sektörün kredi erişimi giderek zorlaştı, ticari kredilerin artış hızı enflasyonun bir hayli altına indi, finansmana erişim sorunu yatırımları baskıladığı fiyatların ekonominin gerçeği yansıtmaz hale gelmesi özel sektörün risk ve getiri hesaplamalarını güçleştirdi. Bu da yatırım kararlarının ertelenmesi ne yeni istihdam yaratma kapasitelerinin azalmasına ve büyümenin de zayıflamasını yol açtı.

Enflasyon bu ay için biraz gerilemiş görünüyor ancak devam eden zamlar ve TL’de yaşadığımız hızlı değer kaybı, bu sorunun bir süre daha bizimle kalacağını gösteriyor. Oysaki sağlıklı bir büyüme ortamının ilk şartı, fiyat istikrarı.

Paranın değerini korumak, parasal ve finansal istikrarı sağlamak görevi, merkez bankalarına verilmiştir. Merkez bankaları ekonomi yönetiminin merkezinde yer alırlar. Fiyat istikrarını sağlamak, mali sistemin sistemik risklerini kontrol altında tutmak ve ödeme sistemlerinin kesintisiz işleyişini gözetmek üzere çalışırlar. Merkez bankalarının bu fonksiyonları büyüme, istihdam ve refah artışı için, yaşamsal önemdedir.

Önümüzdeki dönemde merkez bankamızın, kurumsal bağımsızlıkla birlikte bu misyonunu yerine getireceğini görmek, en büyük dileğimiz.

Fiyat istikrarının acilen sağlanması konusu, Türkiye’nin rekabet gücünün artırılması ihtiyacının ihmal edilmesine yol açmamalı. Türkiye ekonomisinin tek meselesi, enflasyon ve faiz politikası değil. Ülkemiz uzun yıllardır ekonomik yapısında gerekli dönüşümü sağlayamadı. Ekonomi politikası olarak hep para ve finans politikalarına biraz da, dış ticaret politikasına başvuruldu. Ama ekonomi deyince sadece konjonktürü hedefleyen politikaları anlamamalıyız. Umuyorum ki para politikalarında başarıyı yakalarız. Makroekonomik istikrarı kısa sürede sağlayıp, artık para politikasını konuşmaktan vazgeçeriz. Böylece asıl konuşmamız gereken konuya yoğunlaşabiliriz. Ekonomik yapıyı dönüştürmeye ve rekabet gücünü artırmaya başlayabiliriz.

Önümüzde uzun bir yapılacaklar listesi olabilir. Çünkü ülkemizin potansiyelinin güçlü olduğuna inanıyoruz. Dinamik, genç nüfusumuz ve bilim insanlarımız var. Demokrasi kültürümüz köklü. Dünyaya entegre bir iş dünyamız var. Bürokratik kadrolarımızın sorunları çözme kapasitesi yüksek.

Uluslararası rekabet gücümüzü artırmamız gerekir. Bilim, teknoloji ve sanattaki sıralamamızı üst sıralara taşıyabiliriz. Bunun için de konuşmak, söyleşmek gerekiyor.

Cumhuriyet yönetimi toplumun tüm vatandaşlarının eşit katılımı üzerine kuruludur. Temel beklentimiz eşit vatandaşlık konusunda ileriye gitmek. Toplumun farklı kesimleriyle inanç, etnik kimlik, sınıf farkı gözetmeden Türkiye hayalimizi konuşmaya başladık.

‘İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülsün’

Toplumun yarısını oluşturan kadınların hâlâ şiddet görmesi, Türkiye’nin ikinci yüzyılına yakışmıyor. Beklentilerimizden biri de İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesidir.

Kadınların ve erkeklerin toplumsal hayata eşit katılımı olması gerektiğine inanıyoruz, parlamentodaki kadın oranının yüzde 20’ye yükselmesine rağmen toplumun yarısının temsiline göre yetersiz olması, sorumluluğumuzu artırıyor.

Yeni döneme ilişin bir diğer talebimiz de, eğitim reformu.

Gençlerimizin iyi yabancı dil konuşmasını sağlamalıyız. Dünyadaki gelişmeleri takip edebilmeli, eğitim sistemimiz tüm çocuklarımıza fırsat eşitliği sağlamalı. Tüm çocuklarımıza kreşlerden başlayarak kaliteli eğitim vermeliyiz. Büyümenin nimetlerinden sadece iyi bir eğitimi finanse edebilenler yararlanmamalı. Bu unsurları hayata geçirecek bir eğitim reformunu hızla gündeme almalıyız.

Demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği gündemimizin önemli konuları.

TÜSİAD: Türkiye'yi her bölgesiyle teknoloji üretim merkezi haline getirmeliyizTÜSİAD: Türkiye’yi her bölgesiyle teknoloji üretim merkezi haline getirmeliyiz

Türkiye, dijital ekonomiden aldığı payla sınıfta kaldıTürkiye, dijital ekonomiden aldığı payla sınıfta kaldı

TÜSİAD'a göre kalkınmanın ilk koşulu: Enflasyonu düşürmekTÜSİAD’a göre kalkınmanın ilk koşulu: Enflasyonu düşürmek

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır