Çok özel bir deneyim mekanı; Palivor Çiftliği.
Trakya’nın “saklı cenneti” olarak nitelendirilen Longoz ormanları'nın içinde farklı bir dünyaya merhaba diyoruz. Yeşilin ve mavinin her tonunun bağrında saklayan İğneada, her mevsim seyrine doyumsuz görüntüler oluşturuyor.
Palivor Çiftliği Trakya’da, Kırklareli'nin Demirköy ilçesinde, Karadeniz’in muhteşem plajlarının bulunduğu İğneada’ya 11 kilometre mesafede yer alıyor.
Ağaçların arasında dolaşarak odanıza uğrayan sakin rüzgâr, temiz havada yürüyüşe çıktığınızda yüzünüze yansıyan gün ışığı ve içinize dolan huzur… Zaman kavramını unutarak stresten uzaklaşmak için Palivor Çiftliği'nde konaklama yapabilirsiniz.
Palivor Çiftliği dönüm devasa bir arazi üzerinde kurulmuş, her biri kendine ait 6 dönümle 20 dönüm arasında organik tarla büyüklüğüne sahip 10 ayrı müstakil evden oluşan bir eko-yaşam projesi. Çiftliğin başlangıç fikri, modern hayatın getirdiği imkanlardan yararlanırken, doğadan ve topraktan uzaklaşan hayatı yeniden yakalamak, gelecek nesillere eşsiz bir miras bırakmak. Siz de şehirden kaçarak, çiftlikte yer alan evleri uzun veya kısa dönemli olarak kiralayabiliyorsunuz.
Koronavirüs salgınından ötürü tatile bakış açısının değiştiği şu günlerde daha sessiz sakin yerleri tercih etmeye başladıysanız, bu eşsiz güzelliğe tanıklık etmek için Palivor harika bir seçenek olabilir.
Çiftlik evini kiralamak için Palivor Çiftliğini, Bahadır Bey’i arayabilir ya da e-mail atabilirsiniz.
Evler gecelik TL civarında. 10 kişiye kadar kalınabiliyor. Kategori olarak ultra lüks tasarım evler dizayn etmişler. 7 kişi ve üstüne özel palivor catering hizmeti verebiliyorlar. Özel menü çıkarılıyor. İstanbul’dan aşçı ve garsonlarını getirtiyorlar. İster sabah kahvaltı, ister öğlen veya akşam yemeği hazırlatabiliyorsunuz. Ücreti öğün başına kişi başı TL ‘den başlıyor. Sınırsız yemek ve içki şeklinde.
Daha Az
Devamını Oku
Arkitera Mimarlık Merkezi'nin, Türkiye'deki mimarlık üretimini belgelemek amacıyla bu yıl altıncısını gerçekleştirdiği ARKİV Seçkileri'nin sonuçları belli oldu.
Amacı, Türkiyede yılı içinde üretilen mimarlığı kayıt altına alıp, bir kaynak oluşturmak olan ARKİV Seçkileri projesi, Türkiyenin en kapsamlı mimarlık başvuru kaynağı olan ve Kalebodur sponsorluğunda yayınlanan ARKİV üzerinden yürütüldü. Mimarlara yapılan çağrılar, projelerin toplanması, düzenlenmesi ve değerlendirilmesiyle birlikte yoğun bir çalışmanın ürünü olan belirleme süreci 13 Şubat tarihinde yapılan seçici kurul değerlendirmesiyle tamamlandı.
Değerlendirmeyi, İstanbul Serbest Mimarlar Derneğini temsilen Çağla Akyürek Elmas, Türk Serbest Mimarlar Derneğini temsilen Ekin Çoban Turhan, İzmir Serbest Mimarlar Derneğini temsilen Tufan Arkayın, İstanbul Teknik Üniversitesinde Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi İpek Yada Akpınar ve Arkitera Mimarlık Merkezinden Ömer Yılmazın oluşturduğu seçici kurul gerçekleştirdi.
13 Şubat tarihinde Arkitera Mimarlık Merkezinde yapılan toplantıda, yılında uygulaması bitmiş olan 98 proje incelendi. Tek oturum halinde ve 3 turda yapılan değerlendirme çalışması neticesinde 41 proje seçkilerde yer almaya değer görüldü.
Seçilen binalardan 22si İstanbulda, 3ü Ankarada, 3ü İzmirde, 3ü Muğlada, 2si Çanakkalede, 2si Kayseride, 1i Adanada, 1i Aksarayda, 1i Denizlide, 1i Diyarbakırda, 1i Kırklarelinde bulunuyor.
Seçici kurul projelerin mekansal kalitesini inceleyerek, yeni bir arayış içinde olup olmadıklarına ve kendi içindeki tutarlılıklarına dikkat etti. Mekansal özellikleri okunamayan ve yerle olan ilişkisinde tereddütler barındıran yapıların elendiği değerlendirmenin sonuçları oy çokluğuyla belirlendi. Yapının fonksiyonel durumu, bulunduğu yer ile uyumu, malzeme kullanımı ve geçirdiği sürecin okunabilirliği paralelinde her bir proje ayrı ayrı değerlendirildi ve ortak bir görüş birliğine varılamayan projeler elendi. Bu koşullara ek olarak bazı projeler özellikle tartışmaların altını çizmek amacıyla seçildi. İç mekan ve restorasyon projeleri ise güçlü birer mekansal senaryoya sahip olmaları ve yeni bir dil kullanmaları gerekçesiyle istisna olarak seçkiler kapsamında tutuldu.
Arkiv Seçkileri de yer alan bu projeler Kalebodur sponsorluğunda düzenlenecek bir sergiyle Nisan te gerçekleştirilecek olan ArkiPARC kapsamında yer alacak.
Arkiv Seçkileri de yer alan projeleri daha detaylı incelemek için seafoodplus.info adresini ziyaret edebilirsiniz.
Aslı “Palihor” (ulu-yüksek ağaç) olsa da Trakya insanının lehçesiyle Palivor’a dönmüş. Bu, Emre Oral ve mimar kardeşi Kerem Oral’ın profesyonel iş hayatını bırakıp kendi işlerini kurmak üzere yarattıkları marka. Amerika’da işletme okuduktan sonra uluslararası pazarlama alanında master yapan Emre Oral, Paris’te 23 yaşında L’oreal’de yönetici olarak çalıştı. Ardından Türkiye Coca Cola İçecek’te şişeleme genel müdür asistanı oldu. Bu dönemi anlatırken, “Asistanlığını yaptığım yönetici Amerikalı idi ve bir sene onun yanında çalıştım. O işten ayrılınca, ben de ayrıldım. Ne iş yaparım diye düşünürken, yolum medya sektörüyle ister istemez kesişti çünkü annem gazeteciydi” diyor.
Oral, Ali Karacan’dan gelen teklifle kendisini medya sektörünü içinde bulur. yılları arasında aralarında Number FM, Number TV, Nickelodeon’un da bulunduğu dört radyo ve beş TV’nin kuruluş aşamasında görev alır. yılında internetin popüler olduğu dönemde, bu kez Oral, internet mecerasına yelken açar. Bu dönemi, “İnternetle ilgili projelerle ilgilenirken, bir İngiliz internet şirketinden teklif aldım. Kısa bir süre bu İngiliz şirketin fon yöneticisi oldum. Ancak bu sefer de yurtdışında ekonomik krizler başladı. İnternet şirketlerini halka açmak zorlaştı. İş bu noktaya gelince yurtdışındaki işlerimi hafifletip, Türkiye’ye geri döndüm” diyerek anlatıyor.
yılında profesyonel hayattan ayrılıp, kardeşinin şirketine yarı yarıya ortak olur. Mimarlık şirketiyle yeni işlere yelken açar. İlk Magic Life Otelleri’nin restorasyonunu ve yeni projeleri yaparlar. ’dan itibaren lüks dükkan mimari ve müteahhitlik işine girerler. Lüks perakende zincirlerinin markaları için anahtar teslim projelere imza atarlar. Yoğun iş temposunda çalışırken, eşinin ısrarıyla haftasonları şehir dışında gidip kafa dinleyebilecekleri bir yer arayışına girer. Uzun süreli aramalardan sonra hayallerinden vazgeçmek üzereyken İğneada- Bulgaristan sınırında “büyülü” bir mekanla karşılaşırlar. Ev almak yerine araziyi satın alıp, istedikleri gibi bir ev yapmak isterler. Istıranca ve Balkan kültüründen etkilenirler.
Emre Oral o günleri şöyle anlatıyor: “Bu bölgeye ’de mübadele sırasında Boşnak ve Arnavutlar yerleşmiş. Müthiş bir kültür. Bahsettiğim alanda, terkedilmiş 17 köy vardı. Her biri orman içinde bin yıl önce kurulmuş köyler. Bu köyler içinde de eski ev vardı. Bölgeler bakirdi. İlk işim arazi almak oldu. Satılık 17 köy arasından iki köyü seçtim ve satın aldım. O esnada ‘Bir de tarihi bir çiftlik var’ dediler. sene evvel kurulmuş ıssız bir çiftlikti: Palivor Çiftliği. Tarihini araştırınca çok eskiden bağların bulunduğu, hayvancılık yapılan yer olduğunu, ismini de sahibinden aldığını öğrendim.”
Mimar kardeşinin de dahil olmasıyla Palivor Çiftliği’nin öyküsü kaldığı yerden devam eder. Hummalı bir çalışma başlar. Kerem Oral çitflik için farklı projeler yaratmak üzere çalışmalara başlar. Özel bir proje hazırlar. Çiftlik arazisi üzerinde on ev, ahırlar ve dağ evlerinin olduğu büyük bir proje çizilir. Kerem Oral’ın kardeşi için yaptığı “Günışığı” isimli ev özel ödül alır. Çiftliğe yerleştikten sonra yöre halkının ürettiği ürünlerin kalitesini ve zenginliğini görürler. Ancak ürünlerin pazarlanmasında ciddi yanlışlıklar vardır. Bu büyük eksiklikler, kardeşleri üreticiyi desteklemeye daha kaliteli üretim yapma atağına geçirir.
Bütün hikayeyi Balkan kültürünü Avrupa ve başka ülkelere açmak üzere kurgularlar. Oral, “Küçük üreticiler ve yerel gıdaların ne kadar arka planda kaldığını, yerel ve küçük üreticilerin ürünlerinin esasında doğru pazarlanıp doğru anlatılırsa, uluslararası markalar kadar beğenileceğini düşündüren bir model ortaya koyduk ” diyor. Dedikleri gibi de olur. Doğru pazarlama, doğru strateji, doğru kanallar sonuç verir. Kısa sürede isimlerini duyururlar. İlk olarak adı “meşe balı” olan ama yıllarca “orman balı” olarak bilinen yöre balının gerçek ismiyle tanınmasını sağlarlar. Üreticilerin elinde kalan bal, şimdilerde Emre Oral’ın verdiği bilgiye göre hemen tükeniyor. Çünkü üretici balını nasıl pazarlayacağını çok iyi biliyor. Oral, “Bu deneyim ve başarı benim için paradan, puldan daha önemli” derken yaptığı işten duyduğu hazzı dile getiriyor.
Ardından et ve peynir ürünlerine geçilir. Palivor Çiftliği markası adı altında ürünler üretilir. Oral, “Haftada kg istediğimiz ürünü üretiyorlar. Fason üretim sözleşmeleri yaptık. Peynir, süt et üreticileriyle çalıştık. Lezzet, tazelik ve güvenilirlik olmazsa olmazlarımız oldu. İşin satış kısmında ise Macro Center ve CarrefourSA gibi uluslararası perakendecilerle çalışmaya başladık” diyor. Market raflarında yabancı ürünlerle başlayan rekabet, üreticiyi seçerek, farklı kategorilerde ürünlerle büyümeyle devam eder. Fethiye’de çam balı, Urfa’dan nar ekşisi yaptırılır.
Ardından Oral kendi mağazalarını açma fikri ortaya çıkar. Bu amaçla Bebek’te 58 metrekarede ilk Bebek Palivor Çiftliği mağazasını açarlar. Ahşaptan yaratılan dünya, Edirne’den işi çok iyi bilen işletmeciyi ve 63 yaşındaki gurme aşçıyı bir araya getirir. Balkan kültürü birinci elden anlatılır. Oral, “İddiamız ithal edilen ürünlerin muadilini Türkiye’de yapmak. Trakya ve Balkan ağırlıklı ürünleri Türkiye’ye üç beş mağazada satmak istiyoruz” derken, hedefini dile getiriyor.
Bebek Palivor Çiftliği markası adı altında şarküteri mağazında Oral kardeşler her gün menü kontrolü yapıyor. Hangi menü tercih ediliyor, kim ne seviyor buna odaklanıyorlar. Bayi ve franchise olmak isteyenlerin kapılarını çaldıklarını anlatıyorlar. Gelecekte İstanbul’da, Kırklareli ve genelde tüm Trakya’nın gastronomik çeşitliliğini sunmaya adaylar. Et ve süt şarküteri ürünlerinin yanı sıra, çiftliğin ürünleri ile yapılmış sıcak tost ve hot doglar, günlük sandviç ve salata çeşitleri, özel karışım kahveler ve organik çay çeşitleri Palivor Çiftliği’nin gözde ürünleri.
Dikkat çekici iç mekan tasarımıyla 16 kişiyi ağırlayabilen mağaza, her gün sabah 8’den gece yarısına kadar hizmet veriyor. Oral, “Yeni, farklı ve yöreye özgü lezzetlerin tadımının gerçekleştirilmesi, yöreye ait farkındalıkların yaratılması ve bunların turistler tarafından fark edilip deneyimlenmesi turizm açısından bölge ya da yörenin tercihinde önemli rol üstlenecek. İstanbul’daki tecrübemizden sonra Demirköy, Kırklareli’de de bir gastronomi destinasyonu yaratmayı planlıyoruz. Palivor Çiftliği mağazaları, ayakta atıştırma ve satın alma ‘take away’ konseptine yönelik tasarlandı. Bu tarzda iddialıyız” diyor.
İki kardeşin yaptıkları işten büyük keyif aldıkları yüzlerinden okunuyor. Henüz küçük ve emekleme aşamasında da olsa Palivor Çiftliği, kendi işini kurmak isteyenlere ilham veriyor.