ekrem demirli aşk / Bursa Büyükşehir TV Prof. Dr. Ekrem Demirli – Aşk Nedir? – Bursa Düşünce Akademisi

Ekrem Demirli Aşk

ekrem demirli aşk

Ekrem Demirli

Ekrem Demirli  (50)

Muhyiddin İbn Arabi  (26)

Sadreddin Konevi  (7)

Anonim   (3)

İbni Sina   (3)

Muhittin Macit  (2)

Osman Demir  (2)

Ömer Türker  (2)

Prof. Dr. Ali Durusoy  (2)

Abdullah Kartal  (1)

Abdülkerim Kuşeyri  (1)

Ebu'l-Ala Afifi  (1)

Eşref Altaş  (1)

Fahreddin er-Razi  (1)

Fatih Toktaş  (1)

Fehrullah Terkan  (1)

Hayrettin Güdekli  (1)

Kübra Şenel  (1)

M. Cüneyt Kaya  (1)

Murat Kaş  (1)

Suad El Hakim  (1)

İbnü'l Arabi   (1)

İlhan Kutluer  (1)

Prof. Dr. Annemarie Schimmel  (1)

Prof. Dr. Hacı Yunus Apaydın  (1)

Daha Fazla Göster

We Listened the Conference of the Birds from Prof. Dr. Ekrem Demirli

Under the guidance of Prof. Dr. Ekrem Demirli, we evaluated the Conference of the Birds by Farid ud-Din Attar which we had recommended our employees and teachers to read at the end of the last academic year.

Written in the 12th century, the Conference of the Birds has influenced many sufi people. To put it briefly, the following story told in this work is that the birds gather among themselves and state that there is no country without a sultan and that order cannot be established in such a country. Eurasian hoopoe, the private and post carrier bird of the prophet Solomon, is among them and represents the master and says that he will guide them in this regard. They gather under the leadership of Eurasian hoopoe. But when they realize that the road is far and troublesome, the nightingale, parrot, peacock, goose, partridge, huma bird, falcon, heron, owl and some other birds want to give up the journey by making excuses. Eurasian hoopoe persuades them by answering all of them. In the end, all the birds set off under the guide of the Eurasian hoopoe. Thousands of birds, exhausted and tired because of the journey, ask Eurasian hoopoe to eliminate their doubts. Eurasian hoopoe answers each of their questions and objections. He explains that there are seven valleys called "quest, love, knowledge, detachment, unity, wonderment, and poverty and annihilation" in front of them and as they pass these valleys, they will reach their sultan, Simurg. Only thirty of the birds that set off again, sick and tired, cross these valleys and reach a great dervish lodge. When a post carrier comes and realizes that they are asking about the Simurg, he puts a piece of paper in front of them and tells them to read. Birds are surprised to see that all they have done is written on the papers. Meanwhile, the Simurg appears. But the simurg they see is no other being than themselves. They see themselves in Simurg and the simurg in themselves and get astonished. In the meantime, a voice is heard: “You came here thirty birds, thirty birds appeared. If you had come more or less, you would have appeared as many as you were. Here is a mirror." As a result, all of them become mortal in simurg. There is no longer a road, a passenger or a guide. The shadow disappears under the sun. The thirty birds understand that the bird they have been looking for is themselves.

Mr. Demirli, who analyzed the story from a mystical perspective, drew attention to the fact that the states experienced by a person during the life journey are reflected by Farid ud-Din Attar. He emphasized that we encounter birds that give up on their journey several times in our daily life. Mr. Demirli added that “Our friend who is tired of difficulties and our students who do not study their classes with the presumption of failure are like the birds in the Conference of the Birds. However, only those who struggle and complete their journey are those who win the reward. Mr. Demirli explained the valleys of quest, love, knowledge, detachment, unity, wonderment, and poverty and annihilation and interpreted the sufi meaning represented by each valley. One of the rare examples of our ancient literature is discussed in the event, which ended with the answers given by Prof. Dr. Ekrem Demirli to the questions of the participants. 

Lacivert Dergi

Ekrem Demirli

Ekrem Demirli

SİHİRLİ BİR KELİME OLARAK ENERJİ: BELİRSİZ KELİMELERLE İLETIŞİM SORUNU VEYA ANLAŞMADAN KONUŞMA ARZUSU

17 Mayıs &#;arşamba Herhangi bir şey ötekinden mutlak anlamda izole edilemez, her şey bir şekilde ötekiyle ilişkilidir. Büyük metafizikçi Konevi'nin ifadesiyle, bir şey, bilfiil bir şey iken bil kuvve ötekini ihtiva eder

Ekrem Demirli

İNSAN VE MEK&#;N: MEMLEKET ONTOLOJİSİ &#;ZERİNE D&#;Ş&#;NCELER

17 Nisan Pazartesi Tasavvuf düşüncesinde beden insan ruhunun mekânı olarak kabul edilir. Beden ruhun memleketidir ve beden ile ruhun ilişkisini yurt ile yurda yerleşen arasındaki ilişki gibi tasavvur etmek gerekir.

Ekrem Demirli

NEREYE GİDİYOR D&#;NYA: AĞIR &#;AĞLARDAN KOŞAN ZAMANA DOĞRU

23 Mart Perşembe Geçmişe özlem ve hadiselerin yenilenmesine tereddütle yaklaşma duygusunun insan doğasındaki köklerini tahlil ederken karşılaştığım en hoş örneklerden biri Arap edebiyatının Hz. Âdem'e nispet ettiği bir

Ekrem Demirli

T&#;KETİM ARZUSUNUN GİZLEDİĞİ: MODERN İNSAN, &#;RETMEK VE HAYATIN UNUTULMASI

20 Ocak Cuma Eski ahlak kitaplarında zikredilen birçok örnek modern insana tuhaf gelir, tam olarak neden söz edildiğini anlamak veya söylenen karşısında ikna olmak mümkün olmaz. Bu örnekler arasında en garip olanı

Ekrem Demirli

ELEŞTİRİ VE M&#;ŞK&#;LPESENTLİK: M&#;SL&#;MAN TOPLUMDA D&#;Ş&#;NCE HAYATI VE ELEŞTİRİ

19 Aralık Pazartesi Eleştiri herhangi bir ürünün veya düşüncenin iyiliğini izhar etmek üzere yapılır veya yapılmalıdır. "Eleştiri bir sevgiden doğmalıdır" derken George Steiner bunu kast etmiş olmalıdır. Steiner bunu "doğmalıdır"

Ekrem Demirli

İRADEYİ MUSİKİNİN ETKİSİNDEN KORUYABİLMEK: İBADET HAYATINDA MUSİKİNİN İŞLEVİ

21 Ekim Cuma İki alan çağımızda geçmiş zamanlara göre yaygın bir meşruiyete mazhar olmuş, kadim dünyadaki görece durumlarına kıyasla daha tartışılmaz ve eleştirilemez paye kazanmıştır. Bunlardan biri bilimler arasında

Ekrem Demirli

LAKAPLARLA Y&#;NETMEK: G&#;R&#;NT&#; VE ALGIDA KAYBOLAN BEN

18 Ağustos Perşembe İbnü'l-Arabi Fütuhat'ta Kabe'yi tavaf ederken yaşadığı garip bir hali aktarır. Ona göre garip olmasa bile çağdaş okurun inanmakta güçlük çekebileceği bir hadiseyi aktarır desek daha doğru anlatmış olabiliriz

Ekrem Demirli

S&#;BJEKTİF DİN TELAKKİSİ

04 Temmuz Pazartesi İbn Sina Tanrı'yı bilmenin imkanından söz ederken "Tanrı'nın mertebesi herkesin varabileceği bir yer olamayacak kadar yücedir" dedikten sonra başka bir söz daha söyler ki, dini ve ahlaki hayatta insanları

Ekrem Demirli

EYLEMSİZLİK HALİNDE TEFEKK&#;R: Nİ&#;İN ORU&#; TUTARIZ?

18 Nisan Pazartesi İnsan yemek, içmek ve cinsellikten uzaklamakla kim olduğunu yeniden düşünmeye çalışır, yeryüzündeki varlığını bir kez de yemeksiz ve cinselliksiz düşünür. Orucun yeğane amacı kurbiyet, yani hakk'a yakınlıktır.

Ekrem Demirli

Kesinlik ve Sabit Değer Arayışı İnsanlığın Mağarası mıdır?

19 Ocak &#;arşamba Mağaranın” dışına çıkma cesareti veren şey, gerçeklik hakkındaki kesinlik umudumuzdur; insan ancak öyle bir bilgi için “mağaradan” çıkabilir.

Ekrem Demirli

G&#;r&#;nmek Arzusu: Algı ve Ger&#;eklik Arasında Sıkışan Benlikler

28 Aralık Salı Gerçek iktidar ancak gerçek var oluş yolunda bulunabilir. Tasavvufun en önemli ilkelerinden birini teşkil eden melamet tam da budur: Melamet insanın hakikate giden yolculuğunda imajları aşarak mutlak ferdiyete gidebilecek cesareti göstermektir.

Ekrem Demirli

Masallarda Dile Gelen Hakikat: M&#;mk&#;n D&#;nya Anlatısı Olarak Masallar

17 Kasım &#;arşamba Öteden beri düşünürler evrenin varlığını imkân ve zorunluluk üzerinden açıklamak istemiştir. Bu kavramlaştırma Tanrı'nın varlığını mümkün varlıklar üzerinden açıklayarak âlemi O'nun cömertliğinin ürünü

Ekrem Demirli

Doğayı bencilce savunmak: Yeni bir s&#;zleşme m&#;mk&#;n m&#;d&#;r?

20 Eyl&#;l Pazartesi Modernleşme ile birlikte bozulan insan-doğa “nikâhı” yerini saygısız ve şehvet esaslı bir ilişki türüne bırakmış, insanın doğa ile ilişkisi ahlaki muhtevadan koparak bir tahakküm ve istilaya dönmüştür.

Ekrem Demirli

İslam geleneğinde &#;ağdaş kavramları bulabilir miyiz?

17 Ağustos Salı Müslüman düşüncenin kelimenin hakiki anlamıyla yeni ve kapsamlı içti hatlara ihti yacı vardır. Müslümanların yaşadıkları dünyada ahlak, hukuk ve siyasetle ilişkilerini sahici ve tutarlı bir şekilde tesis etmeden bireysel kimliklerini korumaları söz konusu olmayacaktır.

Ekrem Demirli

Allah'ın varlığı meselesi &#;zerine d&#;ş&#;nmek: Allah'ın varlığının ispatı m&#;mk&#;n m&#;d&#;r?

18 Mayıs Salı Günümüzdeki büyük sorun şudur: Dindarlık insanlar arasında süratle yaygınlaşırken entelektüel ortamlarda neredeyse en zayıf dönemini yaşamaktadır. Bu çelişkinin aşılması mümkün görünmüyor, fakat daha makul bir seviyede tutulması mutlak bir zarurettir.

Ekrem Demirli

Yunus’un şiirinde vahdet-i v&#;cud anlayışı bulunabilir mi?

20 Nisan Salı Yunus’un aşk anlayışında dikkatimizi çeken esas yön ezeli insan fikridir. Onu bir metafizikçi düşünür kılan veya o düşünceye yaklaştıran ana tavır burada tebarüz eder: Ezeli insan fikri! Peki, niçin aşk? Çünkü aşk bir ağacın kökleri ile dalları arasındaki bağın anlatımıydı.

Ekrem Demirli

Bir cesaret tanımı: Korkmaktan korkmadan duyguları y&#;netebilmek

17 Şubat &#;arşamba Her birimiz durmak ile gitmek arasında sınanırız. Hayatı ikilem içinde yaşarız gerçekte, Hz. Musa’nın yaşadığı her birimizin ömründe defalarca tecrübe ettiğidir: Durmak ile gitmek arasında denendiğimiz her durumda Musa’nın annesiyizdir

Ekrem Demirli

Modern d&#;nyada dindarlık: Dinler altın &#;ağlarını yaşıyor olabilir mi?

02 Şubat Salı Din modernleşme ile birlikte daha geniş bir yayılma hızına kavuştu, toplumlar dinleriyle tanışma sürecine girdi: Daha önce dindar idiler, şimdi bilgili dindar olmaya başladılar. Dinin bu gelişim süreci “arızi” bir durum veya bir yanılsama değilse, bir paradoks ile karşı karşıyayız: Din bugün bütün dünyada altın çağını yaşıyor olabilir.

Ekrem Demirli

M&#;sl&#;man d&#;nyada evrensel başarı sorunu ve entelekt&#;el savrulmalar

15 Aralık Salı Konu veya alan ne olursa olsun evrensel başarı listesine girebilecek isimlerden yoksunluk Müslüman toplumları asrın dışına iteliyor. Herhangi bir alanda “evrensel” isimler çıkarmadaki başarısızlıklar kaderimiz olduğu sürece “fobik” görüleceğimiz kesindir.

Ekrem Demirli

Himmeti buğdaya d&#;nd&#;rmek: Tasavvuf ve iktidar arzusu

17 Kasım Salı Din bize erdemlere erdikten sonra daha önce bir kere terk ettiğimiz iktidara tekrar dönmemeyi salik verir; çünkü dindarlikla yapilabilecek en kötü iş, dünyevi bir iktidar inşa etmek ve güç devşirmektir. Bu yüzden hemen bütün peygamberler “sizden bir şey istemiyorum” diyerek tebliğe başlar.

Ekrem Demirli

D&#;rt yıl sonra 15 Temmuz şehitlerini yad ederken: İhaneti kader g&#;rmemek

17 Temmuz Cuma 15 Temmuz, ülkemizin “kilid-i mülk-i İslam” (İslam ülkesinin kilidi) olduğu gecenin adıdır. O kilit açılsaydı İslam memleketi düşecek, kilit korunduğunda istikbale umutla bakabilecekti.

Ekrem Demirli

Adem ve Havva meselesi hakkında: Metafizik olmadan cinsiyet meselesi konuşulabilir mi?

11 Haziran Perşembe Din üzerinde düşünenlerin “meleklerin cinsiyetini tartışan rahipler” hâline gelmek korkusu dinin kadim konularını ele almayı engelliyor. Her ne olursa olsun insan sorununu ele alabileceğimiz çerçeve kadın-erkek meselesini metafizik zeminde yorumlayabileceğimiz çerçeve olacaktır. Böyle yapabilirsek kadın-erkek olmanın anlamını ve imkânlarını konuşma zemini bulabiliriz.

Ekrem Demirli

İnsanın en b&#;y&#;k ailesi: Tabiat ve evrensel akrabalıklar

18 Mayıs Pazartesi Bir insanın doğumu evrenin var olması mesabesinde büyük bir mucize ve benzersiz hadisedir çünkü insan evrenin anlamı ve ruhudur.

Ekrem Demirli

Helal ile haram nasıl ayrışır: H&#;k&#;mleri ahlak yoluyla &#;ğrenmek

13 Nisan Pazartesi Helal rızık Allah’a giden yolun azığı hâline gelerek takva ile özdeşleşir: ‘Azık alın! Dikkat edin en hayırlı azık takvadır.’

Ekrem Demirli

Mehdi ve Mesih inancı &#;er&#;evesinde İnsanın &#;l&#;m&#; d&#;nyanın &#;l&#;m&#;d&#;r

12 Mart Perşembe Hz. Peygamber “ahir zaman nebisi” olarak nitelenince, kıyamete bir tarih kondu; kopacağı vakti değil, kopmaya başladığı vakti onunla bildik. Hadislerde ve dinî metinlerde öyle bir kıyamet tasavvuru işlenir ki neredeyse “eli kulağında” diyebileceğimiz bir durum söz konusudur.

Ekrem Demirli

Geleneksel tıbbı nebevi saymak m&#;mk&#;n m&#;?

17 Şubat Pazartesi Modern tıbba ‘muhalefet’ ve ‘kayıt dışı tıp’ insanları sürekli kuşkucu kılıyor; modern tıbbın iddialarına karşılık geleneklere dönme arzusu güçleniyor. Bu tavır doğru mudur, değil midir, ayrı bir mesele! Asıl sorunlardan biri modern tıbbın “dinî” gerekçeler üzerinden eleştirilmesidir.

Ekrem Demirli

Tanrı ideal g&#;zelliktir

14 Ocak Salı Güzellik var olmamız, inayete ve lütfa mazhar olmamız, varlığı bilmemiz ve görmemiz demektir. Ezelden aşina olduğumuz güzellik bilgisi, en güzeli ve en mükemmeli bulalım diye bize ihsan edilmış yol azığıdır.

Ekrem Demirli

“Filin b&#;t&#;n&#;”n&#; g&#;rene &#;vg&#; olarak Mevl&#;na’yı okumak

16 Aralık Pazartesi Mevlâna telakkimiz hikâye anlatan bir dede ile hazır cevaplarıyla imdada yetişen bir söz ustası arasında gider gelir. Mevlâna üzerindeki ilgide, bilginin yerini duygunun alması büyük düşünürün zihin dünyasını şekillendiren mirası hesaba katmamamızdan kaynaklanır.

Ekrem Demirli

Ergenekon destanını okuma denemesi (2): Dağın demirinden şehir kurmak

25 Kasım Pazartesi Kendini tanıyan insan en güçlü insandır çünkü aradığını bulmuş, gayesine ermiş, arzularını yönetebilmiş, saadete nail olmuştur. Böyle bir insan gerçek hükümdar, İbn Sina’nın ifadesiyle “yeryüzünün sultanı”, sufilerin ifadesiyle ise “hakiki insan”dır.

Ekrem Demirli

Ergenekon destanını okuma denemesi (1): Dağları aşarak millet olabilmek

30 Ekim &#;arşamba Modern yaklaşımlar, destanların abartılı anlatımlarının ve “basit” dillerinin ötesinde saklanan hakikati izhar ederek, insanın yeryüzündeki serüveninin zamanı ve mekânı aşan boyutlarını bize gösterdi. Destanlarda anlatılan her birimizin bireysel ve müşterek kaderidir.

YENİ YAZILAR

A. Teyfur Erdoğdu

Tarih uğraşısının evrimleşmesi gibi zamanla tarihçilerin bilinci de değişime uğradı. Bu değişimin son aşamasında tarihçiler henüz sayıları az da olsa oynadıkları tanrısal rolden sıyrılmaya, kendilerine verilen yetkiyi reddetmeye ve dayatmalara başkaldırmaya giriştiler.

Alper Bilgili

Bilimin, sistematik ve yöntemli bilgi edinme çabasının insanlık için kaçınılmaz olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Ancak bilim ya da bilimsel metotlar günümüzde dahi bazı ta rtışmaları beraberinde getirebiliyor ya da eskiden kalmış tartışmaların zaman zaman y eniden alevlendiğini görebiliyoruz. Sadece son birkaç yılda bile dünya çapında gör düğümüz aşı karşıtı hareketler, bilime karşı septik yaklaşımlar, zaman zaman din ile bilimi karşı karşıya getir en çoğu politik alt sebeplere dayanan polemikler ya da bilimi adeta kutsayan üstenci dil kullanımları gibi eğili mler bilimle ilgili meselelerin bazıları. Ülkemiz ekseni başta olmak üzere bu türden tartışmaların kökenleri, etkileri ve sebepleri nelerdir öğrenelim istedik ve bilim üzerine çalışmalara ve kitaplara imza atmış bir akademisyene başvurduk. Acıbadem Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Alper Bilgili, bilime biçilen r olleri, geçmişimizdeki bilim arayışlarını, Osmanlı’dan günümüze dek uzanan din-bilim tartışmalarını, Kilise ’nin din-bilim çatışmasındaki rolünü, buyurgan bilimcilik anlayışının ülkemizdeki tezahürünü ve Yeni Ateizm gibi her şeyin cevabını doğa bilimlerinde arayan ekollerle ilgili pek çok meseleyi Lacivert için yorumladı.

B&#;şra Bağdat

Farklı dini grupları bir araya getiren nadir ortak özelliklerden biri dijital platformlarda var olma çabaları. Zamanında televizyonların eve girmesi de dahil teknolojik gelişmelere mesafeli yaklaşmış pek çok cemaat ve cemiyet liderinin günümüzde Youtube vaazları, sosyal medya hesapları ve internet siteleri bulunuyor.

Birol Bi&#;er

Dünya tuhaf yer. Her şey aynı anda hem tabulaştırılabiliyor hem lanetlenebiliyor, bir yandan yüceltilip diğer yandan rayından çıkartılabiliyor, hem itibar görebiliyor hem de saptırılmaya çalışılabiliyor. Gerçeği sistemli şekilde arama faaliyeti olan engin deniz bilim de bu durumdan muaf değil. Onu olduğundan yüce makamlara koyanlar ya da hiç hak etmediği kadar itibarsızlaştıranlar var. Ancak bilim söz konusu olunca en büyük tehdit onun saptırılması. Saptırmanın en tehlikelisi de bilimin politize edilmesi ve giderek ideolojikleştirilmesi. Gerçeği sorgulamayı, aramayı ve tespit etmeyi hedefleyen bilim denilen yüksek faaliyet alanına yapılabilecek en büyük kötülük onun sırf birilerinin keyfine, menfaatine, siyasi ya da felsefi görüşüne göre şekillendirilmesidir. Böylelikle gerçeğe giden yol saptırılır ve yerini kurgular alır. Bu durumda teorik fizikçi Lawrence Klauss’a kulak vermek yerinde olabilir: “Bilimin ahlaki sınırlarının olmadığını söylemek doğru değildir. Bilim, gerçekleri söylemekle ilgilenir ve bu, son derece ciddi bir ahlaki sınırdır.”

Enis Doko

Bilimcilik, bilimin yegâne bilgi kaynağı olduğu iddiasıdır. Bilimciliği, bilimin önemli bir bilgi kaynağı olduğunu savunan bilimsel realizm ile karıştırmamak gerekiyor. Ben bilimsel realistim, ama bilimci

Hakkı &#;cal

Yunus Emre'nin dervişliğini, şairliğini, tasavvuftaki yerini belirleyebilmek için, rahmetli felsefe hocamız İbrahim Ahit Öztokat, "İstanbul'u hiç görmemişti!" demişti. Çünkü tahminen 'de doğmuş ve

Hasan Mandal

Son yıllarda ülkemizde oldukça yoğun bir faaliyetler zinciri dâhilinde daha önce alışık olmadığımız türde bilimsel ve teknolojik çalışmalara, projelere ve başarılara şahit oluyoruz. Türkiye’de bilimsel çalışmaların ve teknolojik gelişmelerin en önemli merkezlerinin başında TÜBİTAK geliyor. Senelerdir büyük hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam eden bu öncü kurumumuz, günümüzde de ülkemizin uzay ve savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda çalışmalar yürütüyor. Bir yandan genç insan kaynağı yetiştirmeyi hedeflerken diğer yandan da yerli imkânlar kullanılarak milli teknoloji hamlelerini hayata geçiriyor. Türkiye’nin milli bilim ve teknoloji hamleleri hakkında birinci elden bilgi almak üzere TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile konuştuk. Prof. Mandal, gençlerimizin bilim ve teknoloji ışığında yetişmesinin önemini, hızla gelişen milli projeleri, tarihimizde ilkleri gerçekleştirdiğimiz uzay çalışmalarını, ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaları detaylarıyla Lacivert’e anlattı.

Nur Dombaycı

Çocuklar için çalışmak geleceğe mesaj yollamak gibi Nur Dombaycı Yazar- Çizer Çocuk kitapları yazıyorsunuz, aynı zamanda hem kendi kitaplarınızı hem de diğer yazarların kitaplarını çiziyorsunuz

Salahaddin Bekki

Halk ozanı Âşık Veysel’in vefatının üzerinden yarım asır geçti. , Cumhurbaşkanlığı tarafından “Âşık Veysel Yılı” olarak ilan edildi. Prof. Dr. Salahaddin Bekki, Muhit Kitap etiketiyle okura ulaşan Âşık Veysel-Halk Müziğinin Seyyar Radyosu adlı kitabında ozanı farklı açılardan detaylı şekilde anlatıyor. Türk destanları, Dede Korkut, ahilik, türküler üzerine çalışmaları bulunan Bekki, “Veysel, hoşgörülü ve irfan sahibi bir bilge olarak tüm insanlığa hitap edebilen bir kişiliktir” diyor.

Sena Subaşı

Ülke olarak yoğun bir politik gündemle meşgul olduğumuz şu dönemde sıklıkla konuşulan meselelerden biri de siyasette gençlerin temsili, Z kuşağının politikaya yön vermesi ve siyasetin biraz daha gençleşmesi. Gençler ve kadınların siyasette aktör hale gelmesinin ve daha etkin rol oynamasının demokrasimiz için oldukça kıymetli bir adım olacağını biliyoruz. Son dönemde de siyasi partilerin vizyonlarında bu değişimi ve dönüşümü görebiliyoruz. Bu sebeple Türkiye’nin en genç milletvekili unvanını taşıyan Rümeysa Kadak ile gençlerin siyasette var olmalarının gerekliliğini konuşmak için bir araya geldik. Kadak, bize vekillik haricinde yürüttüğü akademik kariyeri, hedefleri ve hayallerinden bahsederken şahsen ve çevresindeki diğer vekiller ile adayların sosyal medyada maruz kaldığı linç kültürünü ve bunun getirdiği tehlikeleri altını çizerek anlattı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir