mekanik dayanışma nedir / Klasik Sosyolojide Temel Yaklaşımlar: Emile DURKHEIM | /dev/null Web Günlüğü

Mekanik Dayanışma Nedir

mekanik dayanışma nedir

kaynağı değiştir]

  1. ^TDK sözlüğü, dayanışma maddesi 18 Kasım tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  2. ^abMerriam Webster, monash.pw 8 Mayıs tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  3. ^"solidarity". 27 Ocak tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart &#; The Free Dictionary vasıtasıyla.&#;
  4. ^Boston, Huntington Avenue; Ma +‑ (2 Ekim ). "Social Solidarity, Human Rights, and Collective Action: Considerations in the Implementation of the National Health Insurance in South Africa". Health and Human Rights Journal (İngilizce). 7 Ocak tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos &#;
  5. ^Adamiak, Stanisław; Chojnacka, Ewa; Walczak, Damian (1 Aralık ). "Social Security in Poland – cultural, historical and economical issues". Copernican Journal of Finance & Accounting. 2 (2): doi/cjfa&#;Özgürce erişilebilir. 24 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos &#;
  6. ^abcdefKlasik Sosyoloji Tarihi, sf. 95, Açık Öğretim Fakültesi Yayınları Ders Kitabı
  7. ^Medeni Bilgiler PDF. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. s.&#;&#;
  8. ^Medeni Bilgiler PDF. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. ss.&#;&#;
  9. ^Medeni Bilgiler PDF. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 'lar. s.&#;&#;
kaynağı değiştir]

Emile Durkeim'e göre iş bölümü bir toplum içinde düzenlemeyi ve istikrarı sağlayan bir işleve sahiptir. İş bölümünün gerçek işlevi iki ya da daha fazla kişi arasında bir dayanışma duygusu yaratmaktır ve görevler ve sorumluluklarda bir uzmanlaşma gerektirdiği için maddi nitelikte bir toplumsal olgudur.[6]

Dayanışma toplumsal dayanışmanın biçimi toplumların özelliklerine göre değişir. Durkheim, toplumsal dayanışmanın gelişmemiş toplumlarda "mekanik dayanışma", gelişmiş toplumlarda ise "organik dayanışma" şeklinde ortaya çıktığını belirtir.

Mekanik Dayanışmacı Toplum[değiştir

Mekanik Dayanışma ve Organik Dayanışma Nedir?

Durkheim “Toplumsal İş Bölümü” adlı eserinde, birey kişiliği ile toplumsal dayanışma arasındaki bağ ve ilişkileri tespit etmeye çalışır. Nasıl oluyor da birey bir yandan daha özerk olurken öte yandan topluma daha çok bağımlı duruma geliyor? Nasıl aynı zamanda hem daha çok bireyselleşiyor hem de daha çok dayanışma içinde giriyor? Durkheim’ın bu çalışmasında ortaya attığı temel soru budur.

Durkheim’a göre görünüşteki bu çelişkiye yol açan şey, iş bölümünün her gün daha büyük ölçülerdeki gelişmesinin sonucu olarak toplumsal dayanışmanın biçim değiştirmesidir. Durkheim, adı geçen eserinde toplumsal dayanışmayı “mekanik dayanışma” ve “organik dayanışma” olmak üzere sınıflandırır.

Mekanik dayanışma benzeşmeye dayalı, işbölümünün oldukça sınırlı olduğu ve farklılaşmanın olmadığı toplumlar için kullanılmaktadır.

Durkheim, bireysel farklılıkların en aza indiği ortamda geçerli olan mekanik dayanışmayı şöyle açıklar:

“Toplumun bütün üyeleri arasında ortaklaşa olan düşünce ve eğilimler, sayı ve yoğunlukça tek tek her bireyin kişisel düşünce ve eğilimlerini aştığı ölçüde güçlü olabilir. Bu aşkınlık ne kadar büyükse, söz konusu dayanışma da o denli güçlü olur. […] Bu dayanışma ancak bireysel kişilikle ters orantılı olarak gelişebilir. Her birimizde iki tür bilinç bulunduğunu belirtmiştik: Birincisi, tümüyle grubumuzun ortak bilinci olup bizim kendimiz değil, bizde yaşayan ve bize etki eden toplumdur. Diğer bilinç ise, bizi kendimize özgü ve başkalarından farklı kılan, bizi birey kılan bilinçtir. Benzerliklerden doğan dayanışma, ortak bilinç bizim tüm bilincimizi tamamen kaplayıp her noktada onunla çakıştığı zaman en yüksek noktasında bulunur. Ama o noktada bizim bireyliğimiz hiçe inmiş olur. Bireylik, ancak topluluk bizde daha az yer tuttuğu zaman doğabilir.”

Durkheim’a göre mekanik dayanışma benzeşmeye dayalı, iş bölümünün oldukça sınırlı olduğu ve farklılaşmanın olmadığı daha çok sanayi öncesi toplumlarda görülmektedir. İnsanlar, maddi toplumsal bir olgu olarak işbölümünün gelişmediği geleneksel toplumlarda daha çok genel konumlarda yer alır. Yani geleneksel bir toplumda kişinin elinden her işin gelmesi gerekir. Örneğin, geleneksel toplumda annelik veya ev kadınlığı modern toplumla karşılaştırıldığında çok daha az uzmanlaşmış bir işleve sahiptir. Cinsiyete dayalı iş bölümü çerçevesinde avcılık yapan erkek (baba) ile haneyi yöneten kadının (anne) uzmanlaşmış işlevi (anne) modern toplumdaki kadar farklılaşmamıştır ve pratik olarak bu toplumlar kendilerine yetebilmektedir (Ritzer, ).

Mekanik dayanışmanın olduğu toplumda bireyler, birbirlerinden çok farklılaşmamışlardır. Bu topluluğun bireyleri aynı duyguları hissettikleri, aynı değerlere sahip oldukları ve aynı kutsal inancı paylaştıkları için birbirlerine benzemektedirler. Bireyler farklılaşmadığı için de bu tipteki toplumsal yapılar kendi içinde tutarlıdırlar (Aron, , s. ). İnsanları birbirine bağlayan şey, tümünün benzer etkinliklerde bulunması ve benzer sorumluluklara sahip olmalarıdır. Bundan dolayı, mekanik dayanışmaya bağlı toplumlarda bireysel eylem, kendiliğinden kolektif kimliğe bürünmektedir. Bu toplumlarda genellikle kolektif (ortak) bilinç egemendir.

Durkheim’e göre, kolektif bilinç bir toplumda yaşayan bireylerin ortak inanç ve duygularına tekabül eder. Bu kavram toplumun ahlâki bir temelde kavranmasını sağlamaktadır. Mekanik dayanışmaya bağlı toplumlarda kolektif bilinç tüm toplumu ve bu toplum içinde yer alan bütün üyeleri kapsamaktadır. Bu kolektif bilincin içeriği önemli ölçüde dinsel karakterdedir ve dinsel fikirler bütün toplumu kuşatmıştır (Ritzer, ; Swingewood, , s; Aron, , s). Toplumda oluşan ortak bilinci tehdit eden bir davranış toplum, tarafından cezalandırılmaktadır.

Durkheim’e göre, mekanik dayanışmaya dayalı toplumlarda cezalandırıcı hukuk olarak tanımladığı yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu toplumlarda ortak değer sistemine karşı yapılan bir davranış, toplum üyeleri için oldukça önemlidir. Çünkü mekanik dayanışmacı toplumlarda insanlar birbirlerine büyük oranda benzemekte ve ortak bir ahlâka da aynı düzeyde sahip çıkmaktadırlar. Toplumun ortak ahlâkına derinden bağlı olunan bu toplumlarda, bu ortak ahlâka karşı yapılmış suça karşı da ortak duygular beslenmektedir. Diğer bir deyişle, toplumun ortak/ genel ahlâk sistemine karşı suç olduğu düşünülen davranış şiddetle cezalandırılmaktadır. Örneğin, Tanrıya veya tanrılara karşı yapılan bir saygısızlık ve suç kişinin dilinin kesilmesi ile cezalandırılır. Toplum üyeleri ahlâk sistemine kuvvetle bağlı oldukları için, bu ahlâk sistemine karşı işlenen suç da ağır cezayla cezalandırılmaktadır. Mekanik dayanışmaya dayalı toplumlarda cezalandırıcı hukukun düzenlenmesi büyük oranda kitlelerin elindedir (Ritzer, ).

Organik dayanışma farklılaşmaya dayalı, işbölümünün ve toplumsal farklılaşmanın yoğun olduğu toplumlar için kullanılmaktadır.

Organik dayanışma bireyler arasındaki benzerliklerden ziyade farklılıklardan kaynaklanır. Bu dayanışma türü iş bölümünün neticesidir. Peki, iş bölümü neden ve nasıl doğar? Durkheim’a göre neden ve sonuç bağdaşık (homogène) olmak zorundadır . Yani toplumsal bir şey olan iş bölümünün nedeni de toplumsal olmalıdır. Bu durumda iş bölümü psikolojik (mutluluk arayışı) veya ekonomik (refahı artırma amacı) nedenlerle açıklanamaz.

Eğer iş bölümü mutluluk arayışının sonucu olarak ortaya çıksaydı modern dönemde insanlar daha mutlu olurlardı. Halbuki Durkheim söz konusu çağda intiharlarda önemli bir artış olduğunu gözlemlemiştir. İş bölümü, toplumsal hacmin ve ilişkilerdeki yoğunluğun artmasıyla doğmuştur. Yani bir yandan belli bir alanda yaşayan insanların sayısı (nüfus) artmış, diğer yandan ve buna paralel olarak da bireyler arası ilişkiler çoğalmıştır.

Özetle, organik dayanışmaya neden olan iş bölümü, toplumsal bir fenomendir ve ortaya çıkışı toplumsal nedenlere (nüfusun ve ilişkilerin artması) bağlıdır.

Durkheim, bir toplumdaki işlevsel farklılaşmanın artışı ile toplumun üyeleri arasındaki farklıkların da arttığını ileri sürer:

“[…] İş bölümünün sonucu olan dayanışma tümden başka niteliktedir. Birinci tür [mekanik] dayanışma bireylerin birbirine benzemesini gerektirirken, bu [organik] dayanışma onların birbirlerinden farklı olmalarını gerektirir. Birinci tür dayanışma ancak birey kişilikleri toplumsal kişilik içinde eridiği ölçüde olanaklı iken, bu tür dayanışma, her bireyin kendine özgü bir etkinlik alanı, dolayısıyla bir kişiliği olduğu ölçüde olanaklıdır. […] Bir yandan iş bölümü ilerledikçe her birey topluma daha sıkı bir biçimde bağımlı olmakta, öte yandan her bireyin yaptığı iş uzmanlaştıkça daha kişisel nitelik almaktadır. […] Bu dayanışma türünde parçaların bireyliği geliştiği ölçüde bütünün de bireyliği gelişmektedir. Toplumun öğelerinin her birinin kendine özgü hareket etme olanağı arttıkça, toplumun da bir bütün olarak hareket etme olanağı artmaktadır. Bu dayanışma gelişkin canlılarda görülene benzemektedir. Gerçekten bu canlıların her organının kendine özgü bir fizyonomisi, bir özerkliği vardır, ama bununla birlikte parçaların bu bireyselleşmesi arttıkça organizmanın bütünlüğü de o ölçüde daha güçlü olmaktadır. Bu benzerlikten dolayı iş bölümünden ileri gelen dayanışmaya organik dayanışma denmeyi öneriyoruz”.

Durkheim, iş bölümüne dayanan organik dayanışma hakkında özetle şu tespiti yapar: Farklılaşmış bir toplumdaki her bir unsur, organik dayanışma sistemlerini karakterize eden farklılaşmış ve uzmanlaşmış görev ve rollere eşit önemde bağlı oldukları hâlde, ortak kolektif rutinlere daha az bağlıdırlar. Bu tür bir sistemde, müşterek noktaları daha az olmasına rağmen bireyler, mekanik dayanışmadakine göre karşılıklı olarak birbirlerine çok daha güçlü bir şekilde bağımlıdırlar. İş bölümünün geliştiği ve organik dayanışmanın ortaya çıktığı bu sistemde, bireylerin birbirlerine daha fazla bağımlı hâle gelmelerinin ve aralarındaki dayanışma ağlarının giderek gelişmesinin nedeni, onların hayatın farklılaşmış yönlerine ve uzmanlaşmış faaliyetler içine dâhil olmalarından ileri gelir.

Tweetle

Tez NoİndirmeTez KünyeDurumu
Toplumsal dayanışma, işbölümü ve dilencilik olgusu arasındaki ilişkiler: Almanya ve Türkiye karşılaştırması / Relations between social solidarity, division of labor and begging: Comparisons between Germany and Turkey
Yazar:ÖZGÜR TABUROĞLU
Danışman: PROF. DR. MELİHA DEMET ULUSOY
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sosyoloji Ana Bilim Dalı
Konu:Sosyoloji = Sociology
Dizin:Almanya = Germany ; Dayanışma = Solidarity ; Dilenciler = Beggars ; Dilencilik = Beggary ; Karşılaştırmalı analiz = Comparative analysis ; Sosyal dayanışma = Social solidarity ; Sosyal devlet = Social state ; Türkiye = Turkey ; İş bölümü = Division of labor Onaylandı
Doktora
Türkçe

s. Emilé Durkheim, toplumsal yapı farklılıklarını anlamak için toplumsal dayanışma modellerinin işlevsel nitelikte oluğunu ileri sürer ve iki farklı model tanımlar: organik ve mekanik dayanışma. Organik dayanışma ve onunla bağlantılı olan işbölümü, sosyal farklık ve çeşitliliğin yoğun olduğu gelişmiş toplumların özelliğidir. Mekanik dayanışma ise, birbiriyle benzeşen bireylerden kurulu ve daha az gelişmiş toplumların niteliğidir. Organik dayanışmanın egemen olduğu bir toplumda üyelerin konumları, toplum içerisinde ürettikleri değer, hizmet ya da fayda ile belirlenir. Mekanik dayanışmacı toplumlarda ise bireyler, ürettikleri değer ya da hizmetten bağımsız olarak toplumun doğal üyesi sayılır. Çalışmamızın temel amacı dilencilerin toplumsal dayanışmaya dair nasıl bir gösterge olanağına sahip olduğunu bulgulamak; toplumsal dayanışma ile dilencilik arasındaki ilişkiyi anlamaktır. Bu bağlamda yapısal farklılığın bir görünümü olarak, Almanya ve Türkiye 'de bireylerin mekanik veya organik dayanışma biçimine yakın vaziyet alması ekseninde dilenciliğin toplumsal algılanışı, dilenme stratejileri, mekânları ve davranış tiplerinin karşılaştırılması hedeflenmiştir. Çalışma, Türkiye ve Almanya'da yaşayan insanların dilencilere yönelik davranış ve düşünme biçimlerini karşılaştırmayı hedeflemektedir. Araştırmanın amacı doğrultusunda, nicel ve nitel veri toplama teknikleri bir arada kullanılmıştır. Alan bulgularına göre, gelişmiş bir ülke olduğu kabul edilen Almanya'da dilencilere ilişkin organik dayanışmanın yoğun olduğu belirlenmiştir. Türkiye'de ise mekanik dayanışmanın göreli olarak daha yoğun olduğu gözlemlenmiştir. Ancak, her iki ülkede de özellikle küresel değişimler, kentleşme ve sosyal devlet yapısındaki dönüşümler nedeniyle, bu iki dayanışma modelinin farklılaşmakta olduğu bulgulanmıştır. Her iki dayanışma modeline de uymayan türde davranış ve düşünce biçimlerinin ortaya çıktığı belirlenmiştir. Bu çerçevede dilencilerin toplumsal yapı farklılığı ve değişimin izlenebileceği göstergeler olarak başvurulabileceği kanaatine varılmıştır. Emilé Durkheim suggested that social solidarity models are functional in order to understand the differences in social structure. In this context, he defines two different models: organic and mechanical solidarity. Organic solidarity and the division of labor associated with that model are the characteristics of developed societies where social diversity is prominent and visible. Mechanic solidarity is the quality of less developed societies made up of individuals who are similar to one another. In this axis, in a society dominated by organic solidarity, the position of members is determined by the value, service or utility they produce. However, in a society dominated by mechanical solidarity, individuals are instead considered to be natural members, regardless of the value or service they produce. In this context, the fundamental subject of this study is the way in which beggars are socially located on the axis of those patterns of solidarity suggested by Durkheim. In this context, determining the positions of individuals in this solidarity is the primary objective. To this end, our work aims to compare the behavior of citizens towards beggars in Germany and Turkey. Quantitative and qualitative data collection techniques have been used together for the purpose of this research. According to our findings, Germany which is considered to be a developed country, displays intense organic solidarity patterns towards the beggars. Instead, in Turkey, intense mechanical solidarity patterns have been observed. However, in both countries, it has been found that these two solidarity models are differentiating; especially due to global changes, urbanization and transformation of the welfare-state. It has been determined that forms of behavior and thinking that do not fit either models of solidarity have emerged. In this framework, it is determined that beggars can be viewed as indicators of change and differentiation in social structure.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır