Heybeliada Kadınlar Plajı

İstanbul&#;da Prens Adaları denilince akıllara ilk gelen Büyükada&#;dan sonra en büyük 2. ada olan Heybeliada, denizi sığ ve ince kumuyla bilinen birbirinden güzel plajları ile her yıl yüzbinlerce turistin tatiline ev sahipliği yapar. Burada mutlaka gezmeniz ve görmeniz gereken yerleri &#;Heybeliada Gezilecek Yerler&#; başlıklı yazımızda detaylıca ele almıştık.

Son dönemlerin popüler tatil destinasyon alanlarından olan Büyükada çok kabalık olduğu için İstanbul&#;un yerli halkı gözünü Heybeliada&#;ya çevirdi. İstanbul&#;un trafiğinden ve betonlaşmış binalarından uzaklaşıp aşırı kalabalık olmayan bir alanda deniz, kum ve güneş olan bir tatil hayal ediyorsanız doğru yazıyı okuyorsunuz.

Heybeliada Plajları

Heybeliada&#;da hangi plajlara gidilir, nasıl gidilir, denizi nasıldır ve ücretleri hakkında şimdi bilgi sahibi olalım. İşte Heybeliada Plajları ve özellikleri&#;

1) Aqua Green Beach

Su sporlarına ilginiz her geçen gün artıyor mu? Hafta sonu planladığınız kaçamak planlarınızın içinde atlamalı, zıplamalı ve kaymalı eğlenceli oyunlar aradığınızı biliyorum. Aquapark hizmeti bulunan bu işletmede dilediğiniz gibi eğlenebilir ve restoran bölümünü kullanabilirsiniz.

İşletme müşterilerine tertemiz bir deniz sunabilmek için çevresini özel bir ağ kapatmış, bu sayede müşterilerine temiz bir deniz imkanı sunmaktadır.

Bar ve restoran bölümleri bulunan bu işletmede eğlencenin tadını çıkartın. Fiyatları ise şu şekilde;

Hafta içi : Aile üyelerinin her birinden 35 TL, tek kişi girmek isterseniz 45 TL

Hafta sonu : Aile üyelerinin her birinden 45 TL, tek kişi girmek isterseniz 55 TL

Bu ücretlerin içerisine şezlong, şemsiye, duş, tuvalet ve giyinme kabinleri dahildir. 0 &#; 7 yaş arası çocuklardan ücret alınmıyor. 8 yaş ve üzeri çocuklardan tam kişi ücreti talep edilmektedir.

Aqua Green Beach Nasıl Gidilir?

İşletme müşterilerine eşsiz bir hizmet sunabilmek için Heybeliada İskelesi&#;nden ücretsiz motor servisi ile ulaşım kolaylığı sağlar.

2) Heybeliada Akvaryum Koyu

Gizli bir cennet olarak belirtilmesi pekte yanlış olmayacaktır. Akvaryum Koyu kendisini büyük kaya taşlarının arkasına saklamış, kıyıda ve köşede kalmış fakat doğallığını hiç bozmayan plajlardan biridir.

Koyun zemini kum ve midye kabuklarından oluştuğu için görenleri şaşkına çeviriyor. Plajdaki salaş restoranın sahibi gün içerisinde taze taze midyeleri topluyor, müşterilerine eşsiz bir sunumla servis etmektedir.

Akvaryum Koyu&#;nda yer alan bu salaş restoran midye tavasının lezzeti ile pek meşhur. Heybeliada&#;nın merkezinde kime sorarsanız sorun bu koyu, midye yemeden dönmeyin diye uyarıyor.

Akvaryum Koyuna Nasıl Gidilir?

Heybeliada&#;nın merkezine vardığınız zaman Merit Halki Palas güzergahında ilerlemelisiniz. Bu güzergahta inişli çıkışlı dik patikalar sizleri beklerken bir de dik bir tahta merdiveni geçmelisiniz. Bu patikaları geçtikten sonra kayaların arasında koy sizleri karşılar.

3) Heybeliada Alman Koyu

Heybeliada&#;nın en temizi ve en güzelini mi arıyorsunuz? Uzun dar yolları ve patikaları ile meşhur olan Alman Koyu onlarca teknenin uğrak noktası. Tekneler gün batımına doğru bu koya yanaşır, demirlerini bağlar ve gün batımını izler. Hem güvenli hem de tertemiz denizinde yüzüp suyun keyfini çıkartabileceğiniz ender yerlerden biri.

Manzara ve denizin berraklığı için bu koya kesinlikle gidilmesi gerekir. Plaj, her daim güneş aldığı için deniz suyu sıcaklığı fazladır.

Alman Koyu&#;nun tek dezavantajı biraz taşlık olmasıdır. Bu sorunu da terliklerinizle halledebilirsiniz.

Alman Koyu&#;nda giriş ücreti alınmıyor, şemsiye, şezlong ve duş ücrete tabidir.

Alman Koyuna Nasıl Gidilir?

Hem karadan hem de denizden teknelerinizi kullanarak bu koya ulaşabilme imkanınız bulunmaktadır. Karadan ulaşmak için kullanacağınız güzergah inişli, çıkışlı ve patikalı olduğu için çok tercih edilmiyor.

Tekne ile ulaşım sağlayarak, teknenizi demirle bağlayabilir ve koyun keyfini çıkartabilirsiniz.

4) Çam Limanı Koyu

Heybeliada&#;nın güneyinde yer alan Çam Limanı, Türkiye&#;nin en güzel koylarından biridir. Çam Limanı Koyu&#;nda isterseniz sahilinde yürüyün dilerseniz eşsiz manzarasını tepesinden seyredin.

Sıcak yaz aylarında yüzlerce tekne kendisini buraya demirler, doğal çam ağacı kokusu içinde manzaranın ve denizin tadını çıkarır. Tekne ile gelenlerin yüzmesi müsait gibi görünsede, kıyıdan gelenler için aynı şeyi söylemek pekte mümkün görünmüyor.

Çam Limanı Koyu&#;nun sol tarafında yer alan &#;Heybeliada Sanatoryumu&#; yılında yapılmış, verem hastalarının tedavisi için kullanılmıştır. Daha fazla bilgi için &#;Çam Limanı Koyu&#; başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Çam Limanı Koyuna Nasıl Gidilir?

Heybeliada merkezine ulaştıktan sonra iki farklı şekilde bu adaya ulaşım sağlayabilirsiniz. Bisiklet ve ya kısa bir yürüyüş ile bu koya hemen ulaşabilirsiniz. Hafif tempolu bir yürüyüş ile yaklaşık 20 dakika içerisinde bu koya ulaşacaksınız.

Bu koya ulaşabilmek için faytonlar bulunmasına rağmen bizler tercih etmiyoruz.

5) Ada Beach Club

Ada Beach Club, çam ağaçlarından oluşan bir ormanın içerisinde Çam Limanı Koyu&#;nda yer almaktadır. Bu işletmede birbirinden güzel aktiviteler ile oldukça güzel vakit geçirebilirsiniz.

Hem çam hem de mimoza ağaçlarının kokusu eşliğinde denizin maviliği arasında dilerseniz piknik yapabilir, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyeceğiniz mini golf ve ya plaj voleybolu oyunlarına katılabilir, deniz ve şelalenin eşsiz manzarasına karşı zengin mönüye sahip olan restaurantında balık yiyebilirsiniz.

Hafta içi kişi başı 40 TL, hafta sonu ise 50 TL&#;dir. Giriş ücretine şezlong, şemsiye, duş, tuvalet, giyinme soyunma kabinleri ve mini golf dahildir.

Ada Beach Club Nasıl Gidilir?

Heybeliada merkezinden bisiklet ile yapacağınız 5 dakikalık pedallama sonrasında işletmeye ulaşabilirsiniz.

Heybeliada İskelesi&#;nden kalkan ücretsiz motor servisleri ile Ada Beach Club&#;e ulaşma imkanınız da bulunmaktadır.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar
Heybeliada&#;ya Nasıl Gidilir?
Heybeliada Gezilecek Yerler

⇒ İstanbul&#;da Gezilecek Yerler ⇐

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji sergisi ile İstanbul kent tarihinin sosyokültürel yapısına plaj kavramı üzerinden ışık tutuyor. Suyla iç içe bir kent olan İstanbul’da, Batılılaşmanın etkisine rağmen halk yüzyılın ikinci yarısından itibaren denizden tahta perdelerle ayrılmış “deniz hamamları” ile yetinmek zorunda kaldı. Önceleri ticaret, seyahat ve manzara gibi nosyonları çağrıştıran deniz Cumhuriyet’le birlikte yeni anlamlar kazanmaya başladı. Yerleşmeye başlayan laik toplum anlayışı insanı daha görünür ve özgür kılarken halk da denizle barışacaktı.

Deniz hamamından plaja geçiş ise bir devrim niteliğindeydi. Rus ihtilalinde ülkelerinden kaçan Beyaz Ruslar, İstanbul’da pek çok dönüşüme neden olmuşlardı, bunlardan en önemlisi de halkın denizle buluşmasına vesile olan plaj alışkanlıklarıydı. ’lerden itibaren deniz hamamları evrilerek yerlerini yavaş yavaş kadın ve erkeğin beraber denize girebildiği plajlara bıraktı. Bu blog yazımızda İstanbul’un plajlarını ve onların özelliklerini ele alıyoruz.

Suadiye ve Bostancı Plajı

Suadiye, çevresindeki kıyı yörelerine oranla denizle daha geç tanıştı. Caddebostan iskelesinden Bostancı mendireğine doğru sahil şeridi girintili çıkıntılıydı. Çam, söğüt, kavak, çınar ve bilumum ağaçların denize kadar uzandığı bir dizi koy vardı. Suadiye kıyısı oldukça kayalık, bir ötesi Bostancı çok daha şanslıydı. Deniz, Teksin, Yumurcak ve Derya adlarında yan yana dizilmiş dört plajı vardı. Daha da ötede Küçükyalı’da yalılara yakın Çamlık plajı, ardından İdealtepe’de iki halk ve bir özel plaj olmak üzere üç plaj kıyıyı donatmıştı. ’li yılların sonlarına doğru çok yönlü girişimci Mustafa Güler Suadiye sahilinde geniş bir arazi aldı ve yılında plaj, otel, lokanta, gece kulübü ve gazinodan oluşan, Atatürk’ün de sık sık uğradığı son derece modern bir plaj tesisi kurdu. Zaman içinde el değiştiren plaj ve tesis sonunda sahillerin betonlaşmasından nasibine düşeni aldı.

Fülürye Florya Oldu

Plaj modasını İstanbul’a getirenler Rus göçmenler olmuştu. Florya’da sere serpe yarı çıplak denize giren Rus güzelleri kısa sürede İstanbul sekenesinin ilgi odağına dönüştü. Yüzyıllardır denizden kaçan İstanbul halkı bu kez “Fülürye”ye koştu. Eskiden halk, tarihi çınarlar ve memba suları ile meşhur Fülürye’ye fülürye kuşunu dinlemek için giderken bu kez kızgın kumlar üzerinde yatan Rus güzelleriyle önce göz, ardından deniz banyosu yaptılar. Bu arada “Fülürye” Rus şivesi ile “Florya”ya dönüştü. Böylece mahremlik giderek kalktı; İstanbullu kadın ve erkekler için de plajlarda açılıp saçılma devri başladı.

Adalar

Cumhuriyet’le birlikte İstanbul’un yeni burjuvazisinin en seçkin sahillerinden biri haline gelen adalarda da, yerini zamanla plajlara bırakmış deniz hamamları vardı. Plaj modasıyla birlikte Büyükada Yörükali plajıyla ünlendi. Heybeliada’da ise Çam Limanı ve Sadık Bey Plajı tercih ediliyordu. yılında sukunetine hayran kalarak yazlarını Heybeliada’da geçirmeye başlayan İsmet İnönü ise devlet ricalinin temsilcisiydi.

Ataköy

yılında Ataköy Sahil Sitesi’nin parçası olarak Sirkeci-Florya Sahil Yolu’nun kıyısında yapılan Ataköy Plajı, mimarlık ve şehircilik projelerine büyük önem veren dönemi Demokrat Parti politikalarının bir ürünüdür. Dört milyon metrekarelik bir arazide konumlandırılmıştır. Arsanın sahibi T. Emlâk ve Kredi Bankası yılında bir proje yarışması açmış, derece alan projelerden yola çıkarak hazırlanmış, “İstanbulluların plâj ve eğlence ihtiyacını en modern bir şekilde karşılayacak”  motel, plaj ve kamp tesisi olarak planlanmıştır. Ataköy Plajı’nın devamı olarak inşa edilen moteller ise yılında hizmete girmiştir.

Moda Plajı

Moda, yüzyıldan itibaren İstanbul’un en seçkin semtlerinden biriydi. Kentin ilk yelken kulüplerinden Khalkedon Racing Club burada kurulmuş, yine semt sakinlerinin buluştuğu  Moda Deniz Kulübü’nün ilk evresi de burada oluşmuştu. Moda Deniz Hamamı ve Plajı Kadıköy halkını kısa sürede denizle buluşturdu.

Anadolu yakasında ilk deniz hamamının da Moda’da Hayik adında bir Ermeni tarafından kurulduğu söylenir. Ama Moda Koyu özellikle Cumhuriyet yıllarında şenlenmişti. Kaptan İhsan Akdağ ile Levanten ortağı Moda Koyu’nda yeni bir deniz hamamı kurmak üzere girişimde bulunmuştu. Etrafı çuval bezlerle örtülü bir kadınlar hamamı, atlama kulesi, çocuklar için havuz, gazino ve kahve de vardı. Hamamdan plaja geçildiğinde ise spor etkinlikleri önem kazandı. Kısa sürede Anadolu yakasının su sporlarının merkezi Moda oldu. yılında ilk kez Macaristan-Türkiye yüzme yarışları burada düzenlenmişti. Birçok yüzücü ve tramplen atlayıcısı bu plajda ünlendi, Türkiye şampiyonu oldu. Moda’da her yıl 1 Temmuz Kabotaj Bayramı kutlanır, plajda yüzme yarışları yapılırdı. Plaj, spor etkinlikleri yanı sıra gösteri ve eğlence mekânı olarak da meşhurdu.

Süreyya Plajı

Süreyya Plajı Anadolu yakasının zamanla en modern ve büyük plajı oldu. İdealtepe ile Maltepe arasındaki eski bir bostanın yerinde yerel yönetimlerin desteğiyle Süreyya İlmen’in yaptırdığı plaj 8 Haziran yılında açıldı. Plajla birlikte bölge rağbet gördü; kısa sürede Maltepe’nin en gözde yerleşim yerlerinden biri oldu. Otel ve özel aile odalarıyla yalnız günlükçülerin değil, sezonluk tatil ve eğlence için gelenlerin de ihtiyacını da karşılıyordu. Rağbeti gören Devlet Demiryolları plajın önüne önce bir peron inşa etti. Yaz mevsiminde bundan böyle banliyö treni peronda kısa süre durmaya başladı, zamanla istasyona dönüşerek banliyö tren tarifelerinde yer aldı.

Güzel havası, temiz ve ılık denizi, sıcak ve ince kumunun yanı sıra Süreyya Plajı her türlü eğlencenin de sunulduğu bir mekândı. Kimi geceler mehtap alemleri ve festivaller düzenlenir, seçkin sanatçılar katılırdı. Ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla değişik saatlerde halk otobüsleri de işletiliyordu.

Betonlanan Kıyılar

Cumhuriyet’le birlikte plaj kültürü İstanbul’da altın çağını yaşamaya başladı. Bu bir ölçüde 60’lı yıllara kadar sürdü. Türkiye ’larla ’ler arasında bir demografik devrim yaşadı. Nüfus hızlı bir şekilde arttı. Ayrıca kırsaldan kente göç başladı. Bu dönüşüm en belirgin İstanbul’da oldu. Nüfus, yarım yüzyılda 1 milyondan 15 milyona yükseldi.

Bu insanlara karalar yetmedi; deniz kıyıları da işgale uğradı. Ayrıca neredeyse kapalı bir deniz sayılabilecek Marmara da bu nüfus yoğunluğunu kaldıramaz oldu. Kıyılar betonlandı, asfaltlandı. İstanbul’un denizi kirlendi. Bundan böyle deniz risk faktörü taşır oldu. İstanbullu yeni yazlık mekânlar keşfetmeye ve Bodrum, Marmaris, Antalya gibi mekânlarda yazlık edinmeye başladılar. İstanbul’un deniz sefası bundan böyle son buluyordu.

İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji sergisi 05 Nisan - 26 Ağustos tarihleri arasında Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde gerçekleşti.