m harfi ile başlayan atasözleri / Türkçe atasözleri/M - Vikisöz

M Harfi Ile Başlayan Atasözleri

m harfi ile başlayan atasözleri

M harfi ile başlayan atasözleri ve anlamlarına dair her şeyi bu sayfada bulabilirsiniz. Atasözleri örnekleri, Türkçe atasözleri, en güzel atasözleri.

M Harfi ile Başlayan Atasözleri Örnekleri ve Anlamları

Mahkeme kadıya mülk değil.

Hiçbir kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalmaz. Bir süre sonra bu işe başkası getirilir.

Mal adama hem dost, hem düşmandır.

Mal adama dosttur, çünkü ona rahat bir yaşayış sağlar. İyilikler yapma, hayır işlerine yardım etme olanağı verir. Düşmandır, çünkü kişinin azmasını kolaylaştırır. Bundan başka mala söz dikenler çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar; mal sahibinin canına bile kıyılır.

Mal canı kazanmaz, can malı kazanır.

İnsan mal kazanacağım diye sağlığını, canını tehlikeye düşürmemelidir. Tam tersine, sağlığını korumak, canını kurtarmak için malını harcamaktan çekinmemelidir. Malı kazanan insandır. Can sağ olmalıdır ki mal kazanılabilsin.

Mal canın yongasıdır.

Mal canın bir parçası gibidir. Malına zarar gelen kişi, canından bir parça gidiyormuş gibi üzülür.

Malı mala canı cana ölçmeli.

Malımız ve canımız bizim için ne değerde ise başkalarının da kendileri için o değerdedir. Öyleyse bizim malımıza ve canımıza gelmesini istemediğimiz bir zararın başkasının malına ve canına gelmesini nasıl hoş görebilir, buna nasıl izin verebiliriz?

Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür.

Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez. Varlıklı olduğu halde yiyemeyenin züğürtten ne farkı var?

Malın iyisi boğazdan geçer.

Malın işe yaraması, sahibinin onu kullanabilmesi, yiyebilmesi ile olur. Kişi malını yiyemedikten sonra o mal neye yarar?

Malı ongun olanın adı angın olur.

Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır.

Mal istersen bedeninden, evlat istersen belinden.

Kişinin gerçek malı, babadan kalan değil, kendi emeğiyle kazandığı maldır. Gerçek evlat da kendisinden doğmuş olandır; üvey yada “edinilen” evlat, öz çocuğunun yerini tutamaz.

Mal malamatı örter.

Zenginlik, bir kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır.

Mart ayı, dert ayı.

Mart ayında havalar sık sık değişir. İnsan kendini koruyamaz; hasta olur.

Mart ayların çingenesidir.

Öteki aylardan her birinin bir kişiliği, bir soyluluğu vardır. Mart ise soysuz, güvenilmez, ne yapacağı bilinmez kişilere benzer.

Mart çıkmadıkça dert çıkmaz.

Kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.

Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda.

Martın dokuzu olunca bağların her halde budanması gerekir. Bu iş, gündüz yetiştirilemezse gece çıra ışığında yapılmaya değecek kadar önemlidir.

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

Mart ayında şiddetli soğuklar olur. İnsan dışarı çıkamaz. Odun, kömür de azaldığından kazma, kürek saplarını yakacak duruma düşer.

Mart martladı, tavuk yumurtladı.

Mart kendini gösterince tavuklar yumurtlamaya başlar.

Martta sürmez, eylül ekmezse sabahı bırak.

Çiftçi, işlerini zamanında yapmazsa ürün alamaz. Bu gibi kimseler üstesinden gelemedikleri çiftçiliği bırakmalıdırlar.

Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.

Mart ayının kurak, nisan ayının yağışlı olması, çiftçinin yüzünü güldürür.

Martta yapmasın, nisanda dinmesin.

Ekin için, martta yağmur yağması zararlı, nisanda çok yağması yararlıdır.

Martta yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür.

Martta yağan yağmurla ekinler nisanda gelişir. Nisanda yağan yağmurla başaklar olgunlaşır, dolgunlaşır. Bu da çiftçiyi sevindirir.

Maşa varken elini ateşe sokma.

Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.

Mayasız yoğurt tutmaz.

Çok para kazanabilmek için, az da olsa, elde bir sermaye olması gerekir.

Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.

Kurnaz kimse, işlediği suçu başkasının, hele bön birinin üstüne yıkmasını bilir.

Mazlumun ahı, indirir şahı.

Güçlü kimse zulmetmemelidir. Zulmeden her halde yıkıma uğrar. Zulüm gören kimsenin bedduası, padişahı tahtından indirir.

Meramın elinden bir şey kurtulmaz.

Bir işi yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi her halde başarıya ulaşır.

Merdiven ayak ayak çıkılır.

En yüksek yere, yavaş yavaş yükselerek çıkılır.

Merhametten maraz doğar.

Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar yada bu iyiliği kötüye kullanırlar.

Mescide gerek olan meyhaneye haramdır.

İnsanın kendisine ve benimsediği yere gerek olan şeyi yabancıya vermesi doğru değildir.

Meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş.

Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir.

Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür.

Ramazan’da herkes ibadete koyulu; günah olan içkiyi keser. Bunun için meyhaneci ancak bayram gelince bol müşteri bulur.

Meyveli ağacı taşlarlar.

Çoğu zaman, bilgili, becerikli kimselere sataşırlar.

Mezar taşı ile övünülmez.

Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.

Mısıra “yağmur geliyor” demişler; “çapan birlik mi?” demiş.

Mısır bol su ister; ama çapalanmazsa sudan gereği gibi yararlanamaz.

Mızrak çuvala sığmaz.

Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilmez.

Minare de doğru, ama içi eğri.

Doğru görünen nice kişiler vardır ki iç yüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz ve hain oldukları öğrenilir.

Minareyi çalan kılıfını hazırlar.

Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır.

Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır.

Değerli, önemli hiçbir iş yapmamış olanlar, yapılmış olan büyük, önemli işleri kendiliğinden oluvermiş sanırlar.

Mirasa “nereye gidiyorsun?” demişler; “esip savurmaya” demiş.

Kişi kendisinin kazandığı malı elden çıkarmaya kıyamaz, ama miras kalan malı har vurup harman savurur.

Miras helal, hele al demişler.

Miras, mirasçının hakkıdır. Ama alabilirse…

Miri malı balık kılçığıdır, yutulmaz.

Devlet malını kendine mal etmek çok zordur. Birçok engeller buna olanak vermez. Verse de bu mal rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.

Misafir ev sahibinin kuzusudur.

Konuk; yemek, gezmek, eğlenmek, yatmak vb. konularda ev sahibinin çizdiği programa uymak zorundadır.

Misafirin umduğu ev sahibine iki övün olur.

Konuk, ne denli gerçekleşebileceğini düşünmeden ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram edeceğini umar. Ama bakar ki sofrada umdukları yok.

Misafirin yüzsüzü sahibini ağırlar.

Kendisinin ağırlanması gereken yüzsüz konuk geldiği evde ya yiyecek bulunur; ya da beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Misafirin kısmetini Tanrı’nın göndermiş olduğuna inanılır.

Misafir misafiri istemez. Ev sahibi ikisini de.

Misafir, gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez. İster ki bütün ağırlamalar yalnız kendisi için olsun. Ev sahibi ise her misafire ayrı ayrı hizmet etmeyi borç bilir, ama hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.

Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır.

Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev sahibine verir.

Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.

M harfi ile başlayan atasözleri arasındadır. Anlamı: Konuk, ev sahibinin kendisini çok şeylerle ağırlamasını bekleyebilir. Amaev sahibi ona ancak evinde bulunanı ikram eder.

Misafir üç gün misafirdir.

Geleneğe göre konukluk hakkı üç gündür. Konuk bir yerde iç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur, ne de konuk uzun kaldım diye üzülür. Ama üç günden sonrası, her ikisi içinde sıkıcı olur. Konuk, senli benli bir arkadaş ise, üç günden sonra konukluğu bırakıp ev sahibine yardımcı olmalıdır.

Miskçiyle konuş, miskine bulaş; pisçiyle konuş, pisine bulaş.

Bir kişi, arkadaşlık ettiği kimse iyi ise iyi, kötü ise kötü huylar kapar.

Misk yerini belli eder.

Değerli kişi, nerede olsa varlığını gösterir.

Miyancının kesesi bol olur.

İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse, anlaşmalarını kolay sağlasın diye, birinin zararına bol keseden öneride bulunur.

Mum dibine ışık vermez.

Bir kimse, başkalarına bol bol yapıtığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.

Mum yanmayınca pervane dönmez.

Güzel yoluna baş koyanların ortaya çıkması için güzelin görünmesi gerekir.

Müflis bezirgan eski defterlerini karıştırır.

Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir.

Müft olsun da zift olsun.

Birçok kimse bedava bulunca yenmeyecek şeyleri yer; işe yaramayan şeyleri alır.

Mühür kimde ise Süleyman odur.

Bir işte kime yetki verilmişse baş odur. Söz ondan biter. Onun buyruğu geçer.

Mürüvvete endaze olmaz.

Yardım ve iyilik için ölçü, sınır yoktur. Kişi, yapabildiği ölçüde çok yardım ve iyilikte bulunabilir.

Türkçe Atasözleri ve Anlamları için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Aşağıda M harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları kısaca olarak ele alacağız.

*Mahkeme kadıya mülk değil.

Hiç kimse yaptığı işin kalıcı olarak patronluğu yapmaya meyilli olmamalıdır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mal adama hem dost, hem düşmandır.

Kişilerin varlıkları kullanıldığı yere göre zarara ya da faydaya neden olabilir. Bu da kişilerin doğru yatırım yapmasıyla ilgilidir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mal canı kazanmaz, can malı kazanır.

İnsanlar mal kazanarak ömrünü uzatamaz ama çalışarak varlık gösterip mal elde edebilir anlamlarına gelen bir atasözüdür.

*Mal canın yongasıdır.

Mal candan bir parçadır, mala gelen zarar insanı üzer dertlendirir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Malı mala canı cana ölçmeli.

Her şeyin ederiyle ölçülmesi ve hesaplanması gerektiğini anlatan bir atasözüdür.

*Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür.

Malı olup da harcamayanın fakirden bir farkı yoktur anlamına gelen bir atasözüdür.

*Malın iyisi boğazdan geçer.

Bir malın kıymeti sahibine yarar getirmesiyle ölçülür anlamına gelen bir atasözüdür.

*Malı ongun olanın adı angın olur.

Elindeki değerlerden hizmet gören kişiler insanlar tarafından tanınır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mal istersen bedeninden, evlat istersen belinden.

Bir insan istekleri doğrultusunda çalışmalı ve ona göre plan yapmalıdır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mal malamatı örter.

Zenginlik bütün kusurları örter anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mart ayı, dert ayı.

Bazı durumlarda insanların dertlerle uğraşması gündeme gelebilir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mart ayların çingenesidir.

Senenin bazı dönemlerine güvenilerek iş yapılmamalı ve planlı hareket edilmeli anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mart çıkmadıkça dert çıkmaz.

Zamana bağlı olarak sorunların aşılacağından söz eden bir atasözüdür.

*Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda.

Senenin bazı günlerine bağlı olarak tarımsal faaliyetler sürdürülmektedir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

İnsanlara umut verip daha sonra umutları boşa çıkarmak yanlıştır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mart martladı, tavuk yumurtladı.

Her şeyin yeri ve zamanı olduğunu haber veren bir atasözüdür.

*Martta sürmez, eylül ekmezse sabahı bırak.

Her işin zamanında yapılarak kazanç elde edilmesinin mümkün olduğunu haber veren bir atasözüdür.

*Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.

Zaman şartları her zaman aynı olmaz ve zamanla değişir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Martta yapmasın, nisanda dinmesin.

Zamana göre planlama yapmak gerektiğini anlatan bir atasözüdür.

*Martta yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür.

Her şeyin zamanında yerine getirilmesi daha yararlıdır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Maşa varken elini ateşe sokma.

Tehlikeli işlerin yaptırılmasında aracı kullanmak gerekir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mayasız yoğurt tutmaz.

Bazı işlerin gerçekleştirilmesinde sermayeye ihtiyaç vardır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.

Hilekar kişiler işledikleri suçları başkasının üstüne atar anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mazlumun ahı, indirir şahı.

Zulme uğrayan kişilerin duası hemen kabul olur anlamına gelen bir atasözüdür.

*Meramın elinden bir şey kurtulmaz.

Bir işi yapmaya azmeden kişinin önünde sonunda onu gerçekleştireceği bilinmektedir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Merdiven ayak ayak çıkılır.

Hedefe emin adımlarla varılır anlamına gelen bir atasözüdür.

*Merhametten maraz doğar.

İyilik yapmaktan ve iyi düşünmekten kötülükler doğabilir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mescide gerek olan meyhaneye haramdır.

Her şeyin yerinde kullanılması gerekir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş.

Herkesin kendine uygun kişilerle arkadaşlık ettiği bilinmektedir anlamına gelen bir atasözüdür.

*Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür.

Bazı kişilerin yüzü kötü durumlarda güler anlamına gelen bir atasözüdür.

*Meyveli ağacı taşlarlar.

İyiliği dokunan kişilerin kıymeti bilinmez anlamına gelen bir atasözüdür.

*Mezar taşı ile övünülmez.

Kimseye yararı olmayan şeyler bir değer ifade etmez anlamına gelen bir atasözüdür.

M Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.

ANLAMINI ÖĞRENMEK İSTEDİĞİNİZ ATASÖZÜNÜN İLK HARFİNİ AŞAĞIDAKİ LİSTEDEN SEÇİNİZ!
A · B · C · Ç · D · E · F · G · H · I · İ · K · L · M · N · O · Ö · P · R · S · Ş · T · U · Ü · V · Y · Z

M Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

Mahkeme kadıya mülk değil: Hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz.

Mal adama hem dost, hem düşmandır: Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.

Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: İnsan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır.

Mal canın yongasıdır: İnsan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar.

Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan: Bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.

Mal melameti örter: Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır.

Malı ongun olanın adı angın olur: Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır. (ongun: Bol / angın: Çok anılan, ünlü)

Malın iyisi boğazdan geçer: Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur.

Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın:Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür: Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir.

Mart ayı dert ayı: Mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.

Mart çıkmadıkça dert çıkmaz: Kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: Mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar.

Mart kuruluk, nisan yağmurluk: Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.

Martta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur: Kara kışta kar yağar, martta yağış olmaz, nisanda da çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır; çiftçinin yüzü güler.

Maşa varken elini ateşe sokma: Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.

Mayasız yoğurt tutmaz: Çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.

Mazlumun ahı, indirir şahı: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.

Mazlumun ahı yerde kalmaz: Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.

Meramın elinden bir şey kurtulmaz: Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır. (meram: İstek, amaç, gaye)

Merdiven ayak ayak (basamak basamak) çıkılır: En yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.

Merhametten maraz doğar (hasıl olur): Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar veya bu iyiliği kötüye kullanırlar.

Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan: Birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez.

Meyve veren ağaç taşlanır: Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.

Meyveli ağacı taşlarlar: Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.

Mezar taşı ile övünülmez: Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.

Mızrak çuvala sığmaz (girmez): Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilemez.

Minare de doğru, ama içi eğri: Doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir.

Minareyi çalan kılıfını hazırlar: Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen kişi, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır.

Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır (bitti beller): Değerli, önemli hiçbir iş yapmamış olanlar, yapılmış olan büyük, önemli işleri kendiliğinden oluvermiş sanırlar.

Miras helal, hele (ele) al demişler: Miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır.

Miri malı balık kılçığıdır, yutulmaz (balık kılçığı gibi boğazda kalır): Devlet malını kendine mal etmek çok zordur. Birçok engeller buna olanak vermez. Verse de bu mal rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.

Misafir ev sahibinin (bağlı) kuzusudur: Konuk; yemek, gezmek, eğlenmek, yatmak vb. konularda ev sahibinin çizdiği programa uymak zorundadır.

Misafir kısmeti ile gelir: Ev sahibi konuğu yük saymaz. Konuğun geldiği evde ya yiyecek bulunur ya da beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Misafirin kısmetini Tanrı&#;nın göndermiş olduğuna inanılır.

Misafir misafiri (dilenci dilenciyi) istemez (sevmez), ev sahibi ikisini de: Misafir, gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez. İster ki bütün ağırlamalar yalnız kendisi için olsun. Ev sahibi ise her misafire ayrı ayrı hizmet etmeyi borç bilir, ama hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.

Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu (evde) bırakır: Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev sahibine verir.

Misafir umduğunu değil bulduğunu yer: Konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ancak evinde olanları ikram edebilir.

Misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur: Konuk, ne denli gerçekleşebileceğini düşünmeden ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram edeceğini umar. Ama bakar ki sofrada umdukları yok.

Misafirin yüzsüzü sahibini ağırlar: Kendisinin ağırlanması gereken yüzsüz konuk, ev sahibine yol gösterir gibi ağırlama işini üzerine alır.

Misk yerini belli eder: Değerli kişi, nerede olsa varlığını gösterir.

Miyancının kesesi bol olur: İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur. (miyancı: Aracı)

Mum (çıra) dibine ışık vermez: Bir kimse, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.

Mum yanmayınca pervane dönmez (yanmaz): Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.

Müflis (züğürtleyen) bezirgan (tüccar) eski defterlerini karıştırır: 1. Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir. 2. Vaktiyle önemli isler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.

Müft olsun da zift olsun: Birçok kimse, bedava bulunca yenmeyecek şeyleri yer; işe yaramayan şeyleri alır. (müft: Bedava, beleş)

Mühür kimde ise Süleyman odur: Bir işte kime yetki verilmişse güç ondadır.

Mürüvvete endaze olmaz: Yardım ve iyiliğin sınırı yoktur. (mürüvvet: Cömertlik, iyilikseverlik / endaze: Ölçü)

Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer: Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.

M harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları hangileridir? Açıklamalı olarak sıralanmış ve kolayca kavramanız için m harfi ile ilgili başlayan atasözü sözlüğünü derledik. Anlamlarıyla beraber başlayan m harfinin atasözü listesi.

Her ülkenin tarihi, kültürü, dili ve atasözleri var. Atasözleri, kültürümüzde oldukça önemlidir. Atasözleri, geçmişte edinmiş tecrübelerden yola çıkarak söylenmiş özlü sözlerdir. Kimin tarafından söylendikleri belli olmaksızın ağızdan ağıza dolaşan, yol gösterici nitelik kazanmış, az kelime ile çok mana ifade eden kültür unsurlarıdır. Ayrıca Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Kimi atasözü gerçek anlamı ile kullanılırken kimisi de mecaz anlamı ile kullanılmıştır. Ancak bütün atasözlerinin ortak amacı ders vermektir. Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır.
İşte alfabe sırasına göre tek tek harflerle Atasözü ve anlamları&#;

Mahkeme kadıya mülk değil.
Bu dünyada hiçbir iş ve makam insanlar için sürekli değildir. Hiçbir kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalmaz. Bir süre sonra bu işe başkası getirilir, kendisi ayrılır.


Mal adama hem dost, hem düşmandır.
İyilik ve hayır yapabilmek için insana mal gereklidir. Üstelik mal insana rahat bir yaşayış sağlar. Mal, bu açılardan bakılınca insana dosttur. Varlığın, dünyalığın kıskananı, göz dikeni çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar, kan bile dökülür. Üstelik mal kişinin azmasını kolaylaştırır. Bu açılardan bakılınca da mal insana düşmandır.


Mal canın yongasıdır.
İnsan hayatını ancak malla sürdürebilir. Ağacı dış tehlikelerden koruyan nasıl kabuğu ise, insanın başına gelecek zorluklardan korunmasıda malla mümkündür. Bu açıdan bakılınca mal canın bir parçası gibidir. Malına zarar gelen kimse, canından bir parçası gidiyormuş gibi üzülür.


Malım seni vereyimde mi kötü olayım, vermeyeyimde mi kötü olayım?
Kişiler kendilerine ait önemli ve gerekli eşyalarını bir başkasına emanet verirken çokça düşünmelidir. Çünkü verilen emanet herhangi bir şekilde geri gelmeyecekse ve bu emaneti veren kişi için sorun teşkil edecekse, arada anlaşmazlıklar, ciddi kavgalar veya daha büyüyen olaylar oluşabilir. Bir anda arkadaşlık, bir anda aile olmak kavramları yok olabilir. Bu yüzden bir kişiye ihtiyacımız olabilecek bir eşyamızı verirken iyi düşünmeli, ona göre hareket etmeliyiz.


Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Kış, giderayak şiddetli geçer. Bundan dolayı mart ayında şiddetli soğuklar olur. İnsanlar dışarı çıkamaz. Kışın sonuna gelindiğinden odun, kömürde azaldığı için kazma, kürek saplarını yakacak duruma düşülür.


Martta yağmasın, nisanda dinmesin.
İnsanoğlu hayatını yaşamak için idame ettirmek için önündeki engellere hazırlıklı olarak çoğu amacına girişimde bulunur. Bu girişim öncesinde ön hazırlık yapmak amacıyla veya doğru zamanı yakalamak için vakit kazanmak istediğinde olası kötü durumların bu süreçte değil, amacını gerçekleştirdikten sonra olmasını ister. Bunun için dualar eder, çevresindekileri uyarır ve Allah&#;a yalvarır. İşe başlamadan önce başa gelecek kötü süreç bu işin daha kötüye gitmesine kişilerin istek ve şevklerinin kırılmasına neden olur. İş kazanıldıktan sonra başa gelecek kötü olaylar hayat akışını diğerine göre çok etkilemez bir durum olur.


Maşa varken elini ateşe sokma (el ateşe sokulmaz).
Her işin bir ehli vardır, insan, bütün işlerimi kendim yapacağım diye düşünmemelidir. Başka birine yaptırabileceğimiz tehlikeli işe kendimiz girmemeliyiz.


Mayasız yoğurt çalınmaz (tutumaz).
Bir ağaç bir çekirdekten, bir harman bir kucak tohumdan meydana gelir. Çok para kazanabilmek için, azda olsa elde bir sermaye olması gerekir. Yoktan var kılan sadece Allah&#;tır. Kul, gerekli sebeplere sarılmak zorundadır.


Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.
Açıkgöz kimseler, işledikleri suçu başkalarının, hele bön kişilerin üstüne yıkmayı bilirler.


Mazlumun ahı, indirir şahı (yerde kalmaz).
İnsan gücüm var diye haddini aşmamalı, kimseye zulüm etmemelidir. Zulüm eden kimse mutlaka yıkıma uğrar. Zulüm gören kimsenin bedduası, padişahı tahtından indirir.


Merhametten (iyilikten) maraz doğar.
Merhamet bazen ilaçtır, bazende hastalık. Bazı kimseler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar yada bu iyiliği kötüye kullanırlar.


Mescide gerek olan meyhaneye haramdır.
İnsanın kendisine ve sahip çıktığı yere gerekli olan şeyi yabancıya vermesi doğru değildir. / Bir yer için gerekli olan şey, görevi onunki ile çelişen yer için zararlıdır.


Meyveli (mevye veren) ağaç taşlanır.
İşe yaramaz, niteliksiz, silik insanlarla kimse ilgilenmez. Daha ziyade bilgili, becerikli kimselerle uğraşılır, onlara sataşılır.


Minareyi çalan kılını hazırlar (kılıfına uydurur).
Kolay kolay gizlenemeyecek kadar büyük bir suç işleyen kimse, bunun ortaya çıkmaması için gerekli önlemleri daha önceden alır.


Minnetle gül koklama, dikeni sancar seni.
Yapılacak bir işi zoraki yapan insanlar bu hoşnutsuzluğunun sonunda ya çevresindeki kişileri kırar yada o işten zarar ile ayrılır. Bize buyurulan yada rica edilen görevleri severek, karşımızdaki insanın niteliğine göre ölçerek layıkı ile yerine getirmeli, doğru insanlara yakışır şekilde davranmalıyız.


Mirasa &#;nereye gidiyorsun?&#; demişler &#;esip yağmaya, sürüp savurmaya&#; demiş.
Erdemsiz ve niteliksiz insanların eline yorulmadan veya uğraşmadan gelen mal, mülk, para ve benzeri miraslar kıymet bilinmeden hunharca harcanır. Saçılıp savrularak kıymeti bilinmez. Oysa ki; onu o hale getirmeye çalışan insanlar ne emekler harcamışlar, ne kadar yorulmuşlardır. Miras, densiz insanlara son hazırlar. Sonuç olarak kişiye değil bu malın çokluğuna bahane bulunur, &#;mal azdırdı&#; denir. Aslında durum kesinlikle bu değildir.


Misafir kısmetiyle gelir.
Ev sahibi misafiri yük saymamalıdır. Müsafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur yada beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Her insan kendine ait rızkı yiyeceğinden, misafirde kendi rızkını getirir: Yediğine bereket gelir yada yapacağı dua ile birkaç katının ev sahibine gelmesini sağlar.


Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır.
Konuksever milletimiz inanır ki misafir, ev sahibine fazla bir gider yüklemez. Allah, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, kulumu ağırlıyor diye, ev sahibine verir.


Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Bir eve misafir olunca, insanın gönlünden, ev sahibinin kendisini iyi şeylerle ağırlaması geçer. Oysa ev sahibi ona ancak evinde bulunanı ikram edecektir.


Misafirin umduğu, ev sahibine iki öğün olur.
Zararlı olarak nitelendirilebilecek misafirlerimiz elbette bulunur. Bu erdemsiz kişiler gittikleri yerde çok daha fazlasını ararlar. Belki de evinde veya başka bir yerde bulamayacakları kadar isterler, bunun hakkında dileklerde bulunurlar. Oysa ev sahibi misafirini doyurmak için bir günde yiyeceği tüm nimetleri önüne serer. Bu yüzden misafirliğin süresi 3 gün olarak anılmıştır.


Misafirlik üç gündür.
Dinimize ve onunla şekillenen geleneğimize göre misafirlik hakkı üç gündür. Misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur, nede misafir uzun kaldım diye üzülür. Üç günden sonrası her ikisi içinde çekilmez olur. Misafir, samimi bir arkadaş ise, üç günden sonra konuk gibi davranmaktan vazgeçmeli, ailenin bir ferdi gibi hareket etmeli ve ev sahibine yardımcı olmalıdır.


Mızrak çuvala sığmaz (girmez).
Güneş gibi ortada olan ve insanların dikkatinden kaçmayan birşeyi saklamanın mantıklı bir açıklaması olamaz. Çünkü herkesin gözü önündeki gerçekler örtpas edilemez.


Muhabbet iki baştan.
Birbiriyle ilişkisi bulunan iki kimsenin iyi geçinebilmeleri için yanlız birinin iyi olması yetmez; ötekininde iyi olması gerekir. Bir sabanı iki özükün çekmesi gibi, görev ve sorumlulukları karşılıklı olarak bölüşmek gerekir.


Mühür kimde ise Süleyman odur.
İnsanın sözü ve buyruğunu geçerli kılan, kendisinde bulunan yetkidir. Yetki, basit bir sözü bile etkili kılar. Bir işte kime yetki verilmişse baş odur. Söz onda biter. Onun buyruğu geçer.


Mum dibine ışık vermez.
Bir kimse, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz. / Kadri yüce, üstün ahlak ve nitelikleri olan kimsenin kıymetini yakın çevresi pek takdir etmez. Bir insan olarak bazı konularda onlar gibi davrandığı için &#;bizim gibi biri, oda yiyip içiyor, oturup kalkıyor&#; diye düşünürler. Dağın görkemini görmek için ona uzaktan bakmak gerekir.


Mum dibine karanlık.
Güç, mal ve para sahibi dünya insanları bu gücünü stok yapmaktan ziyade çevresindeki insanlara yedirir. Hiçbir zaman akıllarına aileleri veya yarın sıkıntıya düştüklerinde ona kol kanat gerecek insanları düşünmezler. Mumda çevresini ışıtır ancak sonunda oda eriyecek, ışık vermediği dibine gelecek ve sönecektir.


Mürüvvete endaze olmaz.
İnsanlara düşen, hayır ve iyilikle birbiriyle yarışmaktır. Yardım ve iyilik için ölçü, sınır yoktur. Kişi, yapabildiği ölçüde çok yardım ve iyilikte bulunabilir.

Secdem

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir