hz zeynep ile peygamberimizin evliliği / PEYGAMBERİMİZİN HZ. ZEYNEP BİNT-İ CAHŞ`LA EVLENMESİ | Sorularla İslamiyet

Hz Zeynep Ile Peygamberimizin Evliliği

hz zeynep ile peygamberimizin evliliği

Zeyneb bint Cahş

Zeyneb bint Cahş ( - )[1], İslampeygamberiMuhammed'in eşlerinden biri. Aynı zamanda Muhammed'in evlatlığı Zeyd'in eski eşidir.

Zeyneb Muhammed ile tartışmalı bir evlilik yapmıştır. Rivayet şöyledir:

"Peygamber, Zeyneb bint Cahş’ı Zeyd bin Harise ile evli iken görür, hoşuna gider ve ona karşı içinde bir sevgi beslemeye başlar. Zeyneb’i gördüğü bir anda da “Kalpleri döndüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir” der. Zeyneb bint Cahş bu sözü işitir ve Zeyd’e söyler. Bunun üzerine Zeyd de Zeyneb’i boşamak ister fakat Peygamber Zeyd’e, “Eşini yanında tut, Allah’tan kork,” der. Neticede Zeyd hanımını boşar ve sonrasında “sen öyle diyordun ama içindekini saklıyordun” (Ahzâb Sûresi) ayeti gelir ve böylece Muhammed Zeynep'le evlenir. Rivayet Taberi gibi ilk dönem İslâm tarihi kaynaklarında yer alır."[2]

Evliliğin Taberî tefsirinde Muhammed'in Zeynep'ten etkilenmesine bağlanmasını İmam Mâturîdî kınamaktaydı. Mustafa Öztürk alimlerden birinin "bal gibi de olmuş", diğerinin ise "olamaz, ahlâksızlık" demesini Arap ve Türk kültürlerindeki farklılığa bağlamaktadır.[3]

Kimliği[değiştir

 


Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ

-Hocam, Ahzab ayette geçen Hz. Peygamber&#;le Hz. Zeyneb&#;in evliliğine takılıyor bazıları. Zeynep kimdir ve olayın aslı nedir?

-Evet, ilginç bir takıntı. İlginç olduğu kadar da şaşırtıcı. Efendim, Hz. Peygamber&#;in ailesinde iki Zeynep var. Biri kızı diğeri eşi. Kızı Zeyneb&#;in de hayatı çile dolu. Uzun süre hicret edemedi. Kocası izin vermedi, Mekke&#;de mahsur kaldı. Hicret yolunda saldırıya uğradı ve yaralandı. Otuz bir yaşında vefat etti. Gerçi cahiliye dönemi kadınlarının hepsinin hayatı çileliydi. Ne hakları vardı ne değerleri. Babalarından kalan mala bile mirasçı olamazlardı. Daha kötüsü miras malı gibi görülürlerdi. İslam geldi de haklarında ciddi düzelmeler oldu. Bugünden o güne bakanlar anakronizm türü hikayeler yazıyorlar.

-Hocam eş olan Zeynep demiştik.

-Ona geldik da. Cahş&#;ın kızı Zeynep. Rahmet Peygamberinin hala kızı. Büyüyüp evlilik çağına geldiğinde Hz. Peygamber, kölelikten azat edip evlatlık edindiği ve yanında yetiştirdiği Zeyd&#;le evlendirmiş onu. Ancak yapılan evlilik yürümemiş. Zeyd&#;in dediği yürümeme nedeni: &#;Zeyneb&#;in kendisini küçümsemesi&#;. Anlaşılan eşler arasında anlaşma ve ünsiyet sağlanamamış, uyumsuzluk giderilememiş. Peygamberimiz Zeyd&#;in boşanma gerekçesini yeterli görmemiş olacak ki, evliliğin devamında ısrar etmiş. Her şeyi bilen Yüce Allah, bu evliliğin bu şartlarda yürümeyeceğini ve Zeyneb&#;in boşanma sonrası kendisiyle evleneceğini haber vermiş. Yani yürümeyecek evlilikte ısrar etmemesi gerektiğini bildirmiş. Neticede Zeyd&#;le Zeynep boşanmış. Belli bir zaman geçtikten sonra Hz. Peygamber&#;in teklifine Zeyneb olumlu cevap vermiş ve evlenmişler.

-Evlatlığın boşanmış hanımıyla evlenilir mi?

-Ben de bir soru sorayım: Bir insanın çocuğu, başkasının evladı sayılabilir mi? Benim çocuğum olacak, bir başkası bunu alıp kendi çocuğu yapacak? Bu hak ve adalet mi? Nitekim Ahzab Sûresi 5. ayette &#;İnsanları gerçek babalarının ismiyle çağırın. Allah katında en adaletlisi budur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.&#; Öyleyse bir çocuk ancak gerçek biyolojik anne-babasına nispet edilebilir. Yine aynı Surenin ayetinde &#;Muhammed sizden hiçbir erkeğin babası değildir, o sadece Allah&#;ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncusudur.&#; Bu ayette, Hz. Peygamber&#;in Zeyd&#;in babası olmadığı açıkça ifade edilmekte. Bu ayetten çıkarılacak genel hüküm şudur: Bir kişinin çocuğu başkasına nispet edilemez ve yine hiç kimse başkasının çocuğuna babalık iddiasında bulunamaz. İşte bu şekilde evlatlık kurumu kaldırılmak suretiyle Hz. Peygamber&#;le Zeyd arasındaki evlatlık ilişkisi sonlandırılmış oldu. Sonuçta Zeyd gerçek babasına nispet edildi. Zeyd&#;in gerçek biyolojik babası Hârise idi. Bu gelişme sonucunda Hârise&#;nin oğlu Zeyd diye anıldı. Ama din kardeşliği ve dostluk baki kaldı. Bu durumda Hz. Peygamber&#;in Zeyd&#;in boşanmış eşiyle evlenmesinde dinen ve hukuken hiçbir engel kalmamış oldu. Kaldı ki aynı ayette yer alan &#;Evlatlıklarının evlilik ilişkisinin bittiği eşleriyle evlenmeleri hususunda müminlere bir zorluk olmasın diye seni o kadınla evlendirdik&#; ifadesi, bu evlilik kararının tamamıyla Yüce Allah&#;a ait olduğunu göstermekte. Demek ki bu evliliğin hikmeti, konulan ilahi hükmün Hz. Peygamber üzerinden uygulanmasıdır. Ayrıca bu uygulama, sadece Hz. Peygamber&#;e ve o döneme özel ve özgü değil, tüm zamanlar ve bütün Müslümanları kapsayacak genişliktedir. Bunun anlamı, bu hüküm o gün geçerli olduğu gibi bugün de geçerlidir.

-Hala kızıyla evlilik. Bir de ona gönlü düşmüş deniyor.

-Hz. Zeyneb&#;in hala kızı olması evliliğe engel değil. Böylesi evlilik sadece İslam&#;da değil, bütün hukuk sistemlerinde geçerli. Hz. Peygamber&#;in gönlünün düşmesine gelince, maalesef bazı eski kaynaklarımızda bu konu yer almakta. Onlar bu gönül meselesini ayette geçen &#;Allah&#;ın açıklayacağı şeyi içinde gizliyordun&#; ifadesinden çıkarmışlar. Gizlediği şeyin Zeyneb&#;e olan sevgisi olduğunu ileri sürmüşler. Hatta daha ileri gidip bunu asılsız olan Hz. Davud&#;un askerlerinden biri olan Uriya&#;nın karısıyla evlenmesi hikâyesine benzetmişler. Hz. Davud hakkındaki bu hikayenin uydurma olduğu bir peygambere yakışmayan nitelik taşıdığı âlimlerimizin çoğu tarafından söylenir ve itibar edilmemesi gerektiği vurgulanır.  Bu olay, Matta İncil&#;nin başındaki şecere kısmında &#;Davud, Uriya&#;nın karısından doğan Süleyman&#;ın babasıydı.&#; diye ifade edilmiş. Hikayenin tamamı, Kitab-ı Mukaddes&#;te II. Samuel&#;de (ab ) anlatılmaktadır. İlgilenenler oraya bakabilir. Üzüntüyle belirtmek gerekir ki, bu olay oralardan nakledilmek suretiyle bazı tefsirlerimizde de yer bulmuştur. Hz. Zeynep olayının ona benzetilmesi ise hakikaten daha vahim bir durumdur.

-Hz. Peygamber&#;in gönlünün düşmesi doğru değil o zaman?

Tabi ki, değil! Zaten bu bilgiler, sahih olmayan haberler ve yorumlara dayanıyor. İmam Matüridî gibi müfessirler bu haber ve yorumları doğru bulmuyorlar ve reddediyorlar. Kaldı ki, Zeynep Hz. Peygamber&#;in bilmediği ve görmediği bir kız değildi. Halasının kızıydı. Hz. Zeyneb&#;in güzelliği Zeyd&#;le evlendikten sonra da ortaya çıkmadı. Denildiği gibi bir gönül işi olsaydı, Peygamberimiz baştan kendisine nikahlardı onu. Zeyneb validemizin &#;Allah beni Hz. Peygamber&#;le evlendirdi&#; sözü de bu evliliğin gönül düşmesiyle değil, Yüce Allah&#;ın izni ve iradesiyle gerçekleştiğini göstermekte.

-Peki, Hz. Peygamber&#;in gizlediği neydi?

Hz. Peygamber&#;in gizlediği şey, yukarıda geçen Yüce Allah&#;ın kendisine haber verdiği &#;Zeyneb&#;in boşanacağı ve kendisiyle evleneceği&#; bilgisi. Çünkü cahiliye Arapları evlatlıklarının boşanmış eşleriyle evlenmeyi yasak sayıyorlardı. Her ne kadar evlatlık kaldırılmış olsa da, zihinlerdeki tabu, tam olarak yıkılamamıştı. Hz. Peygamber, müşriklerin ve münafıkların bu evlilik üzerinden fitne çıkarmalarından endişe duyduğundan bu bilgiyi gizlemeyi tercih etmiş. Yüce Allah ise, bu cahiliye tabusunun yıkılması için açıklamasını istemiş.

-Öyleyse bu evliliğin nedeni çok başka?

Ünlü müfessir Fahreddîn Razî&#;nin dediği gibi burada ciddi ve zorlu bir hukukî uygulamanın hayata geçirilmesi sürece var. Cahiliye döneminden kalma bir tabunun daha yıkılması. Tabuların yıkılması çok kolay değil. Nitekim kadınlara miras hakkı tanındığında, bırakın müşrikleri, bazı Müslüman erkekler bile &#;ata binemeyen, silah kullanamayan, ailesini koruyamayan kadınlara neden miras verilecekmiş?&#; şeklinde itiraz etmişler. Toplumsal değişimleri gerçekleştirmek ve zihinlerdeki tabuları yıkmak, işte bu kadar zor. Baksanıza günümüzde boşanmış kadınlara! Boşanmak suretiyle bütün hukukî bağları kesilmiş olmasına rağmen bazı zorba eski eşler, peşlerini bırakmamakta, hareket alanlarını daraltmakta, evliliklerine mani olmakta, olamadıklarında da biçare kadınları sokak ortasında öldürebilmekteler. O kadar kanun çıkarılmasına ve toplumsal baskı oluşturulmasına rağmen maalesef bu cinayetlerin önüne geçilememekte. İşte bu evlilikle İslam, iki tabuyu yıkmıştır: Birincisi, bir çocuk ancak biyolojik anne-babasına nispet edilebilir. Dolayısıyla İslam&#;da evlatlık kurumu yoktur, olanlar da geçersizdir yani hükümsüzdür. İkincisi boşanmış kadın helal olmak kaydıyla kendi iradesiyle hareket etme hakkına sahiptir. İstediği kişiyle evlenebilir veya evlenmez. Nitekim Hz. Peygamber&#;in Zeyneb&#;le evliliği, iki tarafın da irade ve rızasıyla gerçekleşmiştir. Hz. Zeyneb&#;in eski eşi Hz. Zeyd de bugünkü zorba kocalar gibi davranmamıştır.

-Hz. Peygamber Allah&#;tan gelen bilgiyi gizleyebilir mi?

Asla gizleyemez. Gizlese bile, Allah ortaya çıkartır. Çünkü peygamberler, gelen ilahî bilgiyi olduğu gibi açıklamakla yükümlüdürler. Nitekim Hz. Aişe: &#;Eğer Hz. Peygamber Kur&#;an&#;dan bir şey gizlemek isteseydi, bu ayeti gizlerdi&#; demiş. O yüzden bu ayet, Hz. Peygamber&#;in Kur&#;an&#;ı kendisinin yazmadığının, Allah kelamı olduğunun en açık delili sayılmış. Kaldı ki Hz. Peygamber&#;in gizlediği söylenen şey, vacip bir emir değil, mubah cinsinden bir bilgidir. Bu gizleme tıpkı düğün sırasında yemek yenilip toplantı bittiği ve herkes dağıldığı halde, bıktıracak ve eziyet verecek şekilde evde oturmayı sürdüren bir kaç kişiyi Hz. Peygamber&#;in hayâsından dolayı uyaramamasına benzer. İçinden onların kalkıp gitmelerini istiyor ama bunu bir türlü açıktan söyleyemiyor. Bunları biz nereden biliyoruz? Yüce Allah Kur&#;an&#;da açıklıyor. Nitekim bu türden hal ve hareketler hemen hepimizin bir şekilde başına gelmiştir. Hayatta birçok nezaketsizliklerle karşılaşıyoruz ama her zaman söyleyemiyoruz. İşte Hz. Peygamber&#;in düğün sırasında nezaketsiz davranan kişileri uyaramaması neyse Hz. Zeynep&#;le ilgili bilgiyi söyleyememesi odur. Ama Yüce Allah indirdiği ayet-i kerimeyle tüm zamanlar için geçerli olan sosyal nezaket kurallarını hatırlatmış ve bu tür gereksiz uzatılan, huzursuzluk veren, hatta ev halkına eziyete dönüşen ziyaretlerin ve ev oturmalarının yanlışlığını bildirmiştir (bk. Ahzâb 33/53).  Bunu bildiren Yüce Allah, Hz. Zeyneb&#;le ilgili olayı da bildirmiştir. Peygamberimiz de bu konuyla ilgili gelen ayetleri olduğu gibi insanlara ulaştırmış ve gereğini yapmıştır.

-Hz. Peygamber için zor bir durum. Ancak O&#;nun endişe etmesi kafama takıldı.

-Bilmek gerekir ki, Hz. Peygamber sadece Kur&#;an&#;ı getiren değil, aynı zamanda açıklayan ve uygulayandır. Bu uygulamaya, O&#;nun sünnet-i seniyyesi diyoruz. Peygamberlik, zorlu bir görev. Her babayiğidin harcı değil. Dindeki her uygulama O&#;nun üzerinden ve O örnek kılınarak uygulanmakta. Çünkü Hz. Peygamber ümmetinin önderi ve örneğidir. Öte yandan peygamberler de insan. Çekinme ve korku gibi insanî özelliklerin onlarda da bulunması gayet doğal. Bunlar yeme, içme ve evlenme gibi insanî özellikler ve aynı zamanda peygamberler için caiz olan hususlardır. Nitekim Hz. Musa, Yüce Allah ile ilk görüşmesinde yere attığı asa yılana dönüşünce korkmuştur. (Tâhâ 20/). Yine Hz. Musa&#;yı Yüce Allah, Firavuna gönderdiğinde korktuğunu ifade etmiştir. (Şuara 26/14) Aynı şekilde Hz. Harun, Hz. Musa&#;ya &#;Yahudilerin arasına ayrılık soktun diyeceğinden korktum&#; demiştir (Tâhâ 20/94). Müfessirlerimizden Yusuf es-Safedî&#;nin dediği gibi, peygamberler ilahî mesajı bildirmek ve dinî emirleri uygulamak hususunda asla korkmazlar. Ne müşrikten ne de kâfirden çekinirler; ne zorbalara ne de alay edenlere aldırış ederler. Çünkü bunlar peygamberler için mutlaka yerine getirilmesi gereken vacip görevlerdir. Görevi veren de her şeyin sahibi ve hükümranı Yüce Allah&#;dır. Ama her insan gibi peygamberler da eve hırsız girmesinden, insanların saldırmasından, depremden, yılandan, çıyandan korkabilirler. Böylesi haller, onların peygamberliklerine de zarar vermez. Çünkü bunlar, peygamberler hakkında caiz olan özelliklerdir.

-Demek ki İslam&#;ın emirlerini ilk yaşayan yani uygulayan Hz. Peygamber.

-Zaten hak dinin ölçüsü budur. Önce dini getirenin ona uyması ve onu uygulaması gerekir. Eskilerin dediği &#;ilmiyle amil olmak&#; tam da budur. Bunun anlamı, sözü ile özünün bir olması, söylediği ile davranışının tutarlılık göstermesidir. Bu hal çok değerlidir ve öncelikle ümmeti için önder ve örnek olan peygamberin üzerinde görülmelidir. İşte tam da bu nedenle, getirdikleri emir ve yasakları önce peygamberlerin kendileri uygularlar. Eğer özel durum varsa bu açıkça belirtilir ve bildirilir. Bu yüzden İslam&#;da din adamı halk ayrımı yoktur. Bir âlim dinden ne karar sorumluysa halk da o kadar sorumludur. Âlimlerin fazladan sorumlulukları bildiklerini öğretme ve söylediklerine önce kendilerinin uyması gereğidir. Söylediğine uymayan âlim, örnek alınmaz; örnek alan kişi de kendi sorumluluğunu o âlimin üzerine atıp kurtulamaz.

-Mesele gerçekten çok boyutluymuş.

-Doğrudur, ama meselenin aslı ve özeti budur. Kaynaklardan edindiğimiz ve öğrendiğimiz bilgi bundan ibarettir. Tabi ki, her işin en doğrusunu ve gerçeğini bilen sadece Yüce Allah&#;tır.

*

Not: Buradaki bilgiler için aşağıdaki tefsirlerin Ahzab Sûresi ayetinin yorumlarına bakılabilir:

Matüridî, Te&#;vilâtü&#;l-Kur&#;ân, nşr. komisyon, İstanbul , Mizan Yayınları.

Zemahşerî, el-Keşşâf, nşr. Muhammed Said Muhammed, Kahire ts. Daru&#;t-Tevfikiyye.

Farheddin er-Razî, et-Tefsîru&#;l-Kebîr, İhyau&#;t-Turasi&#;l-Arabî.

Safedî, Keşfü&#;l-esrâr ve hetkü&#;l-estâr, nşr. Bahattin Dartma, TDV İsam Yayınları, İstanbul

Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur&#;an Dili, İstanbul ts. Eser Neşriyat.

Komisyon, Kur&#;an Yolu, DİB Yayınları, Ankara

Muhammed Hamidullah, &#;Zeynep bint Cahş&#;, DİA, İstanbul , XXXXIV,

28 Cemaziyelevvel / 12 Ocak

kaynağı değiştir]

  1. ^abcdemonash.pw 21 Eylül tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. monash.pw SOYSALDI
  2. ^"Arşivlenmiş kopya". 22 Ekim tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık &#;
  3. ^"Bir söyleşisi". 22 Nisan tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan &#;
  4. ^İbn Sa'd,Tabakat, c.8, s
  5. ^Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Salih Suruç, baskı, s
  6. ^abKâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Salih Suruç, baskı, s
  7. ^İbn Sa'd, a.g.e. c.8, s
  8. ^Tirmizi, Sünen, c.5, s
  9. ^İbn Kesir, Tefsir, c.3, s
  10. ^Komisyon, Büyük İslam Tarihi, c.I, s
  11. ^"Being the wife of an adopted son, she was unlawful to the Prophet, but a pretended revelation (see Qur’ān, Sūrah xxxiii. 37) settled the difficulty, and Muḥammad married her." Hughes, T. P. (). A Dictionary of Islam: Being a Cyclopædia of the Doctrines, Rites, Ceremonies, and Customs, together with the Technical and Theological Terms, of the Muhammadan Religion. London: W. H. Allen & Co.
  12. ^"However, Muhammad did this, and had to justify his action by alleging that he had for it the direct sanction of God. It was first necessary to show that God did not approve of the general objection to marriage with wives of adopted sons, and so the revelation came thus: Nor hath He made your adopted sons to be as your sons.—Súratu’l Ahzáb (33) v. 4. Having thus settled the general principle, the way was clear for Muhammad to act in this particular case, and to claim divine sanction for setting at nought the sentiment of the Arab people. So the revelation goes on to say: And remember when thou (i.e. Muhammad) said to him (i.e. Zaid), unto whom God had shown favour and to whom thou also hadst shown favour, ‘Keep thy wife to thyself and fear God;’ and thou didst hide in thy mind what God would bring to light and thou didst fear man; but more right had it been to fear God. And when Zaid had settled to divorce her, we married her to thee, that it might not be a crime in the faithful to marry the wives of their adopted sons when they have settled the affairs concerning them. And the order of God is to be performed. No blame attaches to the Prophet where God hath given him a permission.—Súratu’l Ahzáb (33) vv. 37–8. This relaxation of the moral law for Muhammad’s benefit, because he was a prophet, shows how easy the divorce between religion and morality becomes in Islám." Sell, E. (). The Historical Development of the Quran (pp. –). London: Society for Promoting Christian Knowledge.
  13. ^"But we learn the same lesson from all such investigations, and that is how completely Muḥammad adapted his pretended revelations to what he believed to be the need of the moment. The same thing is true with regard to what we read in Sûrah Al Aḥzâb regarding the circumstances attending his marriage with Zainab, whom his adopted son Zaid divorced for his sake. The subject is too unsavoury for us to deal with at any length, but a reference to what the Qur’ân itself (Sûrah XXXIII., 37) says about the matter, coupled with the explanations afforded by the Commentators and the Traditions, will prove that Muḥammad’s own character and disposition have left their mark upon the moral law of Islâm and upon the Qur’ân itself." Tisdall, W. S. C. (). The Original Sources of the Qur’ân (pp. –). London: Society for Promoting Christian Knowledge.
  14. ^"But at Medina he seems to have cast off all shame; and the incidents connected with his marital relations, more especially the story of his marriage with Zainab the wife of his adopted son Zaid, and his connexion with Mary the Coptic slave-girl, are sufficient proof of his unbridled licentiousness and of his daring impiety in venturing to ascribe to GOD Most High the verses which he composed to sanction such conduct." Tisdall, W. S. C. (). The Religion of the Crescent, or Islâm: Its Strength, Its Weakness, Its Origin, Its Influence. Non-Christian Religious Systems (p. ). London: Society for Promoting Christian Knowledge.
  15. ^"The scandal of the marriage was removed by this extraordinary revelation, and Zeid was thenceforward called not “the son of Mahomet,” as heretofore, but by his proper name, “Zeid, the son of Hârith.” Our only matter of wonder is, that the Revelations of Mahomet continued after this to be regarded by his people as inspired communications from the Almighty, when they were so palpably formed to secure his own objects, and pander even to his evil desires. We hear of no doubts or questionings; and we can only attribute the confiding and credulous spirit of his followers to the absolute ascendancy of his powerful mind over all who came within its influence." Muir, W. (). The Life of Mahomet (Vol. 3, p. ). London: Smith, Elder and Co.
  16. ^Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Salih Suruç, baskı, s
  17. ^Sarıçam, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Ankara , s.
  18. ^İbn Sa’d, age., VIII,

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır