kul hüvellâhü ehad / İhlas Suresi, ihlas suresinin anlamı ve okunuşu, kulhuvallahu ehad suresi

Kul Hüvellâhü Ehad

kul hüvellâhü ehad

Kulhüvallahü Ehad Suresi ve Anlamı - Kulhüvallahü Ehad Suresi Türkçesi, Arapça Oku, Dinle, Anlamı ve Fazileti

Kulhüvallahü ehad suresinin anlamı nedir? Kulhüvallahü ehad suresinin Türkçesi, Arapça okunuşu, fazileti nedir? Kulhüvallahü ehad suresini Arapça, Türkçe oku, dinle

Yirmiden fazla ismi olduğu bilinen İhlas suresinin en yaygın ismi "Kul hüvellahü ehad'dir." İhlâs sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 4 âyettir. Kul huvellahu ehad suresini okumanın birçok fazileti vardır. Sizler için derlediğimiz Kul hüvellahü ehad suresinin Türkçesi, anlamı, Arapça okunuşu ve yazılışı, fazileti ile ilgili hadisler

İhlâs sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 4 âyettir. İsmini, İslâm dininin esasını teşkil eden tevhîd akîdesinin veciz bir ifadesi olan “İhlâs” sözünde alır. “İhlâs”, dini hâlis yapmak, şirk bulaşıklarından temizlemek ve sadece Allah’a kulluk etmek demektir. Surenin kaynaklarda tespit edilen yirmiden fazla ismi vardır. Yaygın isimlerinden biri قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ (Kul hüvellahü ehad)dır. Ayrıca اَلصَّمَدُ (Samed), اَلتَّوْح۪يدُ (Tevhîd), اَلأسَاسُ (Esâs), اَلتَّجْر۪يدُ (Tecrîd), اَلنَّجَاةُ (Necât), اَلْوَلَايَةُ (Velâyet), اَلْمُقَشْقِشَةُ (Mukaşkışe), اَلْمُعَوِّذَةُ (Muavvize) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre , iniş sırasına göre ise sûredir.

Müşriklerin, Resûlullah (s.a.s.)’e:

“Rabbinin nesebini söyle” demeleri üzerine Cenâb-ı Hak, kendini tanıtmak üzere bu sûreyi indirdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, )

  • Kul Hüvallahü Ehad Suresi Türkçesi*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

Bismillahirrahmânirrahîm.

1- Kul hüvellâhü ehad.

2- Allahüssamed.

3- Lem yelid ve lem yûled.

4- Ve lem yekün lehû küfüven ehad.

  • Kul Hüvallahü Ehad Suresi Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla

1- De ki: O Allah birdir.

2- Her şey o Allah’a muhtaçken O hiçbir şeye muhtaç değildir.

3- O, doğurmamış ve doğmamıştır.

4- Hiçbir şey O’na denk değildir.

  • Kul Hüvallahü Ehad Suresi Arapça

  • Kul Hüvallahü Ehad Suresi Dinle

  • İhlas Suresinin (Kulhüvallahü Ehad) Fazileti

Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir.” (Buhârî, Tevhid 1; Müslim, Misâfirîn )

Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevasını “tevhid ve mârifetullah”, “âhiret bilgisi” ve “doğru yol bilgisi” diye üçe ayırırsak, İhlâs sûresi bunların birincisini ele aldığı için, bu yönüyle Kur’an’ın üçte birine denk olduğu anlaşılabilir.

Resûlullah (s.a.s.) sahâbîlerden birini bir seriyyenin başında kumandan olarak göndermişti. O mübârek sahâbî, arkadaşlarına namaz kıldırıyor, ancak kıraatini her defâsında İhlâs sûresi ile bitiriyordu. Medine-i Münevvere’ye döndüklerinde, durumu Allah Resûlü’ne haber verdiler. Efendimiz:

“–Ona, niçin böyle yaptığını sorun!” buyurdu. Arkadaşları bunun sebebini sorduklarında sahâbî:

“–Bu sûre, Rahmân’ın vasıflarını anlatmaktadır. Bu yüzden, onu okumayı seviyorum.” cevâbını verdi.

Bunu öğrenen Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“–Ona söyleyin, Allah Teâlâ da onu seviyor.” (Buhârî, Tevhîd 1)

Yine Peygamberimiz (s.a.s.), sevdiği için bu sureyi her namazda okuyan bir sahabîye:

“Onu sevmen seni cennete götürür” müjdesini vermiştir. (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 11)

Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Her birinizin, her gece bir «Kul hüvallâhu ehad» okumasına engel olan şey nedir? Çünkü o, bütün Kur’ân’a muâdildir (denktir).” (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân, 11)

  • İhlas Suresinin (Kulhüvallahü Ehad) Konusu

Cenâb-ı Hakk’ın birliği ve en mühim sıfatları gayet veciz bir şekilde beyân edilir. 

  • İhlas Suresinin (Kulhüvallahü Ehad) İniş Sebebi

Müşriklerin, Resûlullah (s.a.s.)’e:

“Rabbinin nesebini söyle” demeleri üzerine Cenâb-ı Hak, kendini tanıtmak üzere bu sûreyi indirdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, )

Araplarda bir yabancıyı tanımak istediğinde “Onun nesebi nedir?” diye sormak adetti. Çünkü onlarda bir kimseyi tanımanın ilk şartı, nesebinin ne olduğu ve hangi kabileden geldiğinin açıklanmasıydı. Bu sebeple, Rabbinin kim olduğunu öğrenmek için Efendimiz (s.a.s.)’e de O’nun nesebini sormuşlardı.

Mushaftaki sıralamada yüz on ikinci, iniş sırasına göre yirmi ikinci sûredir. Nâs sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. Mekke’de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’e gelerek “Bize rabbinin soyunu anlat” dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getirirler (Müsned, V, ). Medine’de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların Hz. Peygamber’e yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrâil’in Hz. Peygamber’e gelip “Kul hüvellahü ehad” sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişlerdir (Taberî, XXX, ; Râzî, XXXII, ). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir.

İhlas Suresinin (Kulhüvallahü Ehad) Tefsiri

  • 1. De ki: O Allah birdir.

Allah Teâlâ birdir, tektir. O, “Baba, Oğul ve Rûhu’1-Kudüs” üçlüsüne inanan hıristiyanların dediği gibi değildir. Yine O, birçok ilâhın varlığına inanan müşriklerin inandığı gibi de değildir.

Allah’ın “bir” olarak vasıflanmasının üç mânası vardır ve her bir Yüce Allah hakkında doğrudur:

    O birdir. O’nun yanında ikinci bir ilâh yoktur. Bu, O’nun sayı mânasında “bir” olmadığını ifade eder. Aslında bu sûreden maksat, müşriklere bir cevap olarak, Allah’ın ortağı olmadığını bildirmektir.

    O tektir, benzeri ve ortağı yoktur. Nitekim, “Falan şahıs, asrında tektir” dendiğinde bu, onun benzeri olmadığı anlamına gelir.

    Allah birdir; bölünmez, parçalara ayrılmaz.

Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.)’a:

“Tevhidin tam ve hâlis şeklini, özünü bize anlatır mısın?” dediler. Şöyle anlattı:

“Tevhid, kulun sonunun başlangıcına benzemesidir. Bu beden kalıbına girmeden önce ne şekildeyse, yine öyle olabilmesidir. Tevhid, sûfînin yalnız kaldığı bir makamdır. Tevhid, vatandan ayrılmanın, sonradan yaratılma diye bir şeyin bahis konusu olmadığı bir makamdır. Tevhid, savaşların ve cenklerin olmadığı bir makamdır. Tevhid, bilginin ve cehlin geride bırakılıp çıkıldığı bir derecedir. Nihâyet tevhid, cümle mekânın Hak varlığında yok olduğu yüce bir makamdır.” (Velîler Ansiklopedisi, I, )

Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ’nın birliğinin delillerini anlatır. Bunlar pek çoktur. Bunlardan şu dört tanesine yer vermek faydalı olacaktır:

Birincisi; “Yaratan, yaratamayan gibi olur mu hiç?” (Nahl 16/17) âyet-i kerîmesinde dile getirilen hakikattir. Bu, yaratma ve meydana getirme delilidir. Yüce Allah, bütün varlıkların yaratıcısıdır. O’nun “yaratma” fiilinin dışında oluşan hiçbir varlık yoktur. Böyle olunca onlardan herhangi birinin Allah’ın ortağı olması mümkün değildir.

Şâir der ki:

“Mevc-i kesret nev-be-nev hep bahr-i vahdetten gelir

Âlem-i imkâna her vâr vâhidiyetten gelir.” (Aczî, Mirzâde Mustafa)

“Kâinatta gördüğün sayısız varlıklar hep aynı kaynaktan, aynı tek varlıktan, daha doğrusu Allah’tan gelmektedir. Onların çokluğu seni aldatıp tevhidden uzaklaştırmasın.”

İkincisi; “Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisinin de dengesi ve düzeni kesinlikle bozulur giderdi. Arşın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdığı her türlü çirkin vasıflardan uzaktır, yücedir!” (Enbiyâ 21/22) âyetinde beyân edilen gerçektir. Bu, Allah Teâlâ’nın kâinatı büyük bir nizam içinde, sağlam ve eşsiz yaratmasının delilidir.

Üçüncüsü; “Rasûlüm! De ki: «Faraza, onların iddia ettikleri gibi Allah ile beraber başka ilâhlar olsaydı, bu takdirde o ilâhların hepsi, arşın sahibine ulaşmak için mutlaka bir yol ararlardı»” (İsrâ 17/42) âyetinde açıklanan delildir. Bu, Cenâb-ı Hakk’ın hâkimiyet ve üstünlük delilidir.

Dördüncüsü; “Allah aslâ çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte başka bir ilâh da yoktur. Eğer olsaydı, o takdirde her bir ilâh kendi yarattıklarını yanına alır ve mutlaka biri diğerine üstünlük kurmaya çalışırdı. Allah, onların uydurduğu noksan sıfatlardan pak ve uzaktır” (Mü’minûn 23/91) âyetinde beyân edilen husustur. Bu da, birden çok ilâh olduğu takdirde çekişme ve üstün olmaya çalışma ola­cağına dâir delildir.

Bu ve benzeri nice deliller, Allah Teâlâ’nın birliğini ispat eder. O’nun sonsuz kudretiyle tek başına tüm varlığı yaratıp idare ettiğini açıklar. (Tesfir: Prof. Dr. Ömer Çelik)

Tefsirin tamamı için tıklayınız

AYETEL KÜRSİ – AMENARRASULÜ – NAMAZ SURELERİ

BENZER SURELER

İslam ve İhsan

İhlas Suresini Okumanın Fazileti

İhlâs Suresinin Faziletleri

Yasin Suresi

PAYLAŞ:                

Kulhuvallahu ehad Arapça Türkçe okunuşu ve meali

Kulhuvallahu ehad, meali ve Arapçası seafoodplus.info döneminde inmiştir. 4 âyettir. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah’a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancınıtam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mü’min olacağı için sûre bu adlanılmaktadır.

KULHUVALLAHU EHAD ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

1- Kul hüvellâhü ehad

2- Allâhüssamed

3- Lem yelid ve lem yûled

4- Ve lem yekün lehû küfüven ehad

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- De ki; O Allah bir tektir.

2- Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir).

3- Doğurmadı ve doğurulmadı

4- O 'na bir denk de olmadı.

KULHUVALLAHU EHAD ARAPÇA YAZILIŞI

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ (1) اَللهُ الصَّمَدُ (2) لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ (3) وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُُفُواً اَحَدٌ (4

Çok sayıdaki adları arasında, İslâm dininin temel ilkesi olan tevhid inancının veciz bir ifadesi olduğu için verildiği anlaşılan İhlâs ve aynı zamanda sûrenin ilk âyeti olan “Kul hüvallāhü ahad” en çok kullanılanlarıdır.

Sûre özellikle Türk sözlü kültüründe “Kul hüvallah”, bunun da kısaltılmışı olan “Kul hü” şeklinde, ayrıca “İhlâs-ı şerif” diye de anılır. Sûreye, Allah’ın birliği inancını öz olarak ifade ettiği için “tevhid”, aynı inancın İslâm’da temel akîdeyi oluşturması sebebiyle “esâs”, sûrede hiçbir şeyin Allah’a benzetilemeyeceği, O’nun her şeyden başka ve üstün olduğu anlatıldığı için “tecrîd”, Allah’a burada anlatıldığı şekilde inananlar bu sayede kurtuluşa erecekleri için “necât”, kişi bu sûrede anlatıldığı şekilde iman ettiği takdirde Allah’ın sevgisi ve dostluğunu kazanacağı için “velâyet” adları da verilmiştir. Fazla yaygın olmamakla birlikte “tefrid, mârifet, cemâl, nisbet, bereket, berâet, müzekkire, nûr, mânia, eman” gibi isim ve niteliklerin kullanıldığı da belirtilmektedir.

İhlâs sûresi Kâfirûn ile birlikte “İhlâseyn” ve “Mukaşkışateyn” (tedavi eden), Felak ve Nâs sûreleriyle birlikte “Muavvizât” (Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 14) adlarıyla da anılır. Dört âyetten ibaret olup fâsılası dâl (د) harfidir. İbn Mes‘ûd, Hasan-ı Basrî, Câbir b. Abdullah, Mücâhid b. Cebr, Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî gibi birçok müfessir ve âlim İhlâs sûresinin Mekke döneminde nâzil olduğunu ileri sürerken İbn Abbas, Muhammed b. Kâ‘b el-Kurazî, Ebü’l-Âliye er-Riyâhî, Dahhâk b. Müzâhim ve Süyûtî Medine döneminde indiğini söylerler. Önce Mekke’de, ardından ikinci defa olmak üzere Medine’de indiği de ileri sürülmüştür (Süyûtî, el-İtķān, I, 42, ).

Mekkî olduğu görüşünü benimseyenler, Mekke’de müşriklerin Hz. Peygamber’e gelerek, “Bize rabbinin nesebini söyle” dedikleri, Resûl-i Ekrem’in de onlara bu sûreyi okuduğuna dair rivayeti (Müsned, V, ; Tirmizî, “Tefsîr”, / 1, 2; Taberî, XXX, ); Medenî olduğunu söyleyenler, Medineli yahudilerin ulûhiyyetle ilgili bazı sorularına Allah tarafından bir cevap olmak üzere Cebrâil’in Hz. Peygamber’e gelip “Kul hüvallāhü ahad” sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri (İbn Hişâm, I, ; Taberî, XXX, ; Fahreddin er-Râzî, XXXII, ; Süyûtî, Esbâbü’n-nüzûl, s. ) delil göstermişlerdir.

Fahreddin er-Râzî’nin tefsirinde Atâ b. Dînâr ile İbn Abbas’ın rivayeti olarak yer alan (Mefâtîĥu’l-ġayb, XXXII, ) Necran hıristiyanları heyetiyle ilgili bir rivayet de sûrenin Medenî olduğunun bir delili olarak ileri sürülmüştür (sûrenin sebeb-i nüzûlüyle ilgili diğer rivayetler için bk. Yûsuf b. Abdullah el-Ermeyûnî, s. ).

Rivayetlerden anlaşıldığına göre Resûl-i Ekrem, gerek müşriklerin gerekse yahudilerle hıristiyanların Allah hakkındaki sorularına cevap olarak İhlâs sûresini okumuştur. Onun farklı zamanlarda sorulan sorulara bu sûre ile cevap vermesi sûrenin o sırada nâzil olduğunu göstermez. Gerçi yahudilerle ilişkiler Medine’ye hicretten sonra başlamış, Necran hıristiyanlarıyla olan münasebetler de hicretin 3. yılında ve Uhud Gazvesi’nden sonra ortaya çıkmıştır. Bazı kaynaklarda yer aldığına göre, “Bize rabbinin nesebini bildir” diyen müşrik kişi Hendek muhasarası kumandanı olup bu muhasara da hicretin 5. yılında gerçekleşmiştir.

Ancak İslâm’ın temel iman ilkesini belirleyen bir sûrenin bu kadar geç bir zamanda gelmiş olabileceği zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Ayrıca dili, üslûbu ve içeriği de Mekkî sûreleri andırmaktadır. Sûre hangi dinî inanıştan gelirse gelsin, hangi fikir ve felsefî düşünceden kaynaklanmış olursa olsun Allah hakkındaki bütün yanlış inanç ve telakkileri ortadan kaldırmak, Allah’ı doğru sıfatlarıyla ve lâyık olduğu özellikleriyle tanıtmak için inmiştir.

İhlâs sûresinin muhtevasıyla ilgili olarak müfessirlerin üzerinde durdukları en önemli konu, ilk iki âyette yer alan “ahad” ve “samed” kelimelerinin anlam ve içerikleridir. Ahad sıfatı Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu anlamıyla tenzihî veya selbî sıfatları da içerir. Bu sebeple ahad sıfatının bazı istisnalar dışında Allah’tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülür.

Aynı kökten gelen “vâhid” ise Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde Allah’ın sıfatı olarak geçmekle birlikte Allah’tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Sûrenin ilk âyetinde Allah lafzıyla bütün sübûtî sıfatlara, ahad lafzıyla da selbî sıfatlara işaret edildiği anlaşılmaktadır (ayrıca bk. AHAD).

Samed kelimesi “bir kavmin ilk atası, herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisinin kimsenin yardımına muhtaç olmadığı ulu başkan” gibi anlamlara gelir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “śmd” md.). Sûredeki bağlamına göre samed, “var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlığını kendisine borçlu olduğu vâcibü’l-vücûd” demektir. Buna göre samed kelimesi doğrudan doğruya ahad isminin açıklaması, daha sonra gelen “doğurmamış ve doğmamıştır” âyeti de samed isminin açıklamasıdır (ayrıca bk. SAMED). “Onun bir dengi de olmadı” meâlindeki son âyet ise hem birinci âyetin açıklaması hem de bütünüyle sûrenin bir özetidir. Sûrenin iki ispat cümlesiyle iki nefiy cümlesinden meydana gelmesi, Allah’ın sübûtî sıfatlarıyla selbî sıfatları arasında bir dengenin kurulması gerektiğine işaret eder.

Zira sübûtî sıfatlarda aşırı gidip Allah’ı yalnızca teşbih ve temsil yoluyla tanımaya çalışmak sonuçta insanları teşbih ve tecsîme, hatta çok tanrıcılığa götürebildiği gibi selbî sıfatlarla tanımlamada aşırılığa kaçıp O’nu sadece tenzih yoluyla tanıtmanın da insanları büsbütün red ve inkâra götürme tehlikesi taşıdığı görülmüştür. Böylece sûre, bir yandan İslâm’daki tanrı tasavvurunu açık bir biçimde ifade ederken öte yandan dolaylı olarak diğer dinlerdeki tanrı tasavvurlarının yanlışlığını ortaya koymaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’in bir din kitabı olduğu ve onun âyetlerinin Allah’ı doğru tanıtma-yı ve O’na karşı kulluk görevlerini bildirmeyi hedeflediği dikkate alınınca İhlâs sûresinin bütün sûrelerle ilişkisinin bulunduğu görülür. Meselâ Fâtiha sûresindeki, “Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz” meâlindeki âyetle Allah’ın samed ismi arasında böyle bir ilişkinin varlığı dikkat çekmektedir. İhlâs’tan sonra gelen Felak ve Nâs sûrelerinde ise insanlar, “samediyyet” diye ifade edilen Allah’ın büyük lutufkârlığından ve koruyuculuğundan istifade etmeye çağrılmaktadır. Sûrenin faziletiyle ilgili olarak Zemahşerî’nin naklettiği, İhlâs sûresinin Kur’an’ın bütününe eşdeğer olduğu yolundaki rivayet (el-Keşşâf, IV, ) zayıf görülmüşse de Kur’an’ın üçte birine denk olduğuna dair rivayet sahih hadis kitapları ile önemli tefsir kaynaklarında yer almıştır.

Bu hadisi yorumlayan âlimlerden bir kısmı İhlâs sûresinin sevabı itibariyle, bir kısmı da konusu ve mânası yönünden Kur’an’ın üçte birine denk olduğunu söylemiştir. İkinci görüşe göre sûre, Kur’an’ın üç ana konusundan ilki olan tevhidle alâkalı olup bu sûrenin anlamını iyice kavrayan ve itikadını onunla oluşturan bir insan Kur’an’ın tevhid ve akaid bölümünü de kavrayıp benimsemiş olur.

İmam Gazzâlî Cevâhirü’l-Ķurǿân’da (s. ), Kur’ân-ı Kerîm’deki bilgilerin ana hatlarıyla Allah hakkında bilgi, âhiret bilgisi ve doğru yol bilgisi olmak üzere üçe ayrıldığını, İhlâs sûresinin bunlardan mârifetullah ve tevhid konusunu ihtiva ettiği, Kur’an’daki diğer hükümler bu sûredeki tevhid temeline dayandığı için Kur’an’ın üçte biri değerinde görüldüğünü ifade etmiştir. Hz. Peygamber’in namazlarda İhlâs sûresini birkaç defa okuyanları müjdelediği yolunda rivayetler bulunmaktadır (meselâ bk. İbnü’d-Düreys, s. ).

Resûl-i Ekrem, Felak ve Nâs sûreleriyle birlikte İhlâs sûresinin de istiâze maksadıyla okunabileceğini ve kendisinin yatarken bu sûreleri okuduğunu bildirmiştir (Müsned, III, ; Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 14; Nesâî, “İstiǾâźe”, 1). İhlâs sûresi tefsir kitaplarında muhtelif yönleriyle ele alınıp geniş olarak tefsir edilmiştir.

Ayrıca felsefeden tasavvufa kadar çeşitli ilim dallarında meşhur âlimler tarafından sûre üzerinde pek çok müstakil çalışma yapılmıştır. Hallâc-ı Mansûr’un Tefsîru sûreti Ķul hüvellāhü eĥad’i (İbnü’n-Nedîm, s. ), İbn Sînâ’nın Tefsîru sûreti’l-İħlâś’ı (Delhi ; Tahran ; Kahire ) ve Tefsîru sûreti’l-İħlâś ve’l-MuǾavviźeteyn’i (Kahire ; Tahran ), Fahreddin er-Râzî’nin Tefsîru sûreti’l-İħlâś ve’l-MuǾavviźeteyn’i (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 86; Kütübhâne-i Millî-i Tebrîz, nr. /9), Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Kitâbü’l-Eĥadiyye olarak da anılan Kitâbü’l-Elif’i (Kahire ; Haydarâbâd-Dekken ; Beyrut [Resâǿilü İbn ǾArabî içinde]), Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Farsça İhlâs sûresi tefsiri (Muhammed Hasan Bükâî, V, ), Ebüssuûd Efendi’nin Tefsîru sûreti’l-İħlâś’ı (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. ), Şah Abdülganî’nin Feżâǿilü bismillâh maǾa Tefsîri Ķul hüvellāh’ı (Urduca, Leknev ), Edirne Müftüsü Fevzi Efendi’nin Mesîrü’l-ħalâś fî tefsîri sûreti’l-İħlâś’ı (İstanbul ), Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin İhlâs ve Alak Tefsiri (İstanbul ), Harîrîzâde Kemâleddin Efendi’nin el-Mevridü’l-ħâś bi’l-ħavâś fî tefsîri sûreti’l-İħlâś’ı (İhlâs Sûresi Tefsîri, nşr. Yakup Çiçek, İstanbul ), Muallim Nâci’nin Hülâsatü’l-İhlâs’ı (İstanbul /) bu eserlerin önemlilerindendir (diğer çalışmalar için bk. Muhammed Hasan Bükâî, V, ).

Ayrıca İhlâs sûresiyle ilgili tez çalışmaları yapılmış ve makaleler de yazılmıştır. Ahsen Esatoğlu’nun İhlâs Sûresi Metni, Dil Özellikleri ve Sözlük adlı yüksek lisans teziyle (, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) M. Şerefettin’in (Yaltkaya) “Tefsîr-i Sûre-i İhlâs li-İbn Sînâ” (Sırât-ı Müstakîm, V/ [ r./], s. ), S. M. Zwemer’in “Sūrat al-Ikhlās” (MW, XXVI [], s. ), Edwin E. Calverley’in “The Grammar of Sūratu’l-Ikhlās” (St.I, VIII [Paris ], s. ), Cl. Schedl’in “Probleme der Koranexegese: Nochmals samad in Sūre ,2” (Isl., LVIII/1 [], s. ), Uri Rubin’in “Al-Samad and the High God. An Interpretation of Sūra CXII” (a.g.e., LXI/2 [], s. ), Arne A. Ambros’un “Die Analyse von Sūre Kritiken, Synthesen, neue Ansätze” (a.g.e., LXIII/2 [], s. ) ve Mehmet Paçacı’nın “De ki: Allah Bir’dir-İhlas Sûresi’nin Sami Geleneği Perspektifinden Bir Tefsiri” (İslâmiyât, I/3 [], s. ) adlı makaleleri zikre değer çalışmalardandır.

Müsned, II, 29; III, ; V, ; Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 21, 22, 24; Buhârî, “Eymân”, 3; “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 13, 14; “Tevĥîd”, 1; Müslim, “Müsâfirîn”, , ; Ebû Dâvûd, “Vitir”, 18; İbn Mâce, “Edeb”, 52; Tirmîzî, “Tefsîr”, /1, 2; “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 11; Nesâî, “İftitâĥu’ś-śalât”, 69; “İstiǾâźe”, 1; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “śmd” md.; İbn Hişâm, es-Sîre2, I, ; İbnü’d-Düreys, Feżâǿilü’l-Ķurǿân (nşr. Gazve Bedîr), Dımaşk /, s. , ; Taberî, CâmiǾu’l-beyân (Bulak), XXX, ; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. ; Gazzâlî, Cevâhirü’l-Ķurǿân ve dürerüh (nşr. Lecne), Beyrut /, s. ; Zemahşerî, el-Keşşâf (Beyrut), IV, ; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîĥu’l-ġayb, XXXII, ; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿân, VIII, ; Süyûtî, Esbâbü’n-nüzûl, [baskı yeri ve tarihi yok] (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), s. ; seafoodplus.info, el-İtķān (Bugā), I, 42, ; Yûsuf b. Abdullah el-Ermeyûnî, el-Ķavlü’l-muǾtemed fî tefsîri ķul hüve’llāhü eĥad (M. Hayr Ramazan Yûsuf), Beyrut /, s. ; Muhammed Hasan Bükâî, Kitâbnâme-i Büzürg-i Ķurǿân-ı Kerîm, Tahran , V,

İhlas suresi meali, okunuşu ve Arapçası haberimizde paylaştık.

İhlas Suresi Okunuşu - İhlas Suresi T&#;rk&#;e Anlamı, Arap&#;a Yazılışı, Faziletleri ve Faydaları (Diyanet Meali)

Haberin Devamı

İhlas Suresi ne için, ne zaman, neden ve nasıl okunur?

Sıkıntılardan kurtulmak, Allah'ı hatırlamak ve dua etmek için bu sure okunabilir. Eve girildiğinde besmele ile birlikte okunduğunda evin bereketleneceği umut edilir.

İhlas Suresi nasıl ezberlenir?

Oldukça kısa olduğu için ezberlemek açısından en kolay sureler arasında yer almaktadır. Toplamda 4 ayetten oluştuğu için sesli olarak tekrar edilerek ezberlenir.

İhlas Suresi ne anlatıyor ve neyden bahsediyor?

Hz. Allah'ın varlığından ve birliğinden bahseder. O'nun hiçbir eşi ve benzeri olmadığı gibi çocuğu ve ortağı olmadığını vurgular.

İhlas Suresi ölülere ve mezarlıkta okunur mu?

İhlas Suresi diğer sureler ile birlikte mezarlık ziyaretlerinde ve ölüler için dua maksatlı olarak okunabilir.

Haberin Devamı

İhlas Suresi özellikleri

Tevhid suresi olarak da bilinen İhlas suresi Hz. Allah'ın birliğinden bahseder ve tevhid inancını vurgular. Toplamda 4 ayetten meydana gelir.

İhlas Suresi şifa için okunur mu?

Bu sure hem maddi hem de manevi sıkıntılardan korunmak ve şifa bulmak maksadıyla dua etmek için okunabilir.

İhlas Suresi neye iyi gelir?

İhlas Suresi hastalıkların şifası, dertlerin devası ve musibetlerin kovulması için okunabilecek sureler arasında yer almaktadır.

İhlas Suresi kaç defa okunmalıdır?

İhlas suresi için her ne kadar 1, 3, 7, 40, 66, , ve gibi farklı sayılarda okunması tavsiye edilse dahi bir sayı limiti bulunmamaktadır. Gücü yeten kişiler istedikleri kadar sureyi okuyabilirler.

İhlas Suresini Üzerinde Taşımak

İhlas suresini okuyup bunu üzerinde taşımanın şeytanın vesvesesinden ve musibetlerden korunacağına dair hadisler yer almaktadır.

İhlas Suresi Bereketi

Rivayet edilen hadislerde İhlas suresi okumanın bolluk ve bereket getirileceği yer almaktadır.

İhlas Suresi Besmele ile mi okunur?

Her Kur'an suresinde ve ayetinde olduğu gibi İhlas Suresi okunmadan önce besmele çekilmelidir.

İhlas Suresi Tefsiri

İhlas Suresi Okunuşu - İhlas Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Faziletleri ve Faydaları (Diyanet Meali)
İhlas Suresi Okunuşu - İhlas Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Faziletleri ve Faydaları (Diyanet Meali)
İhlas Suresi Okunuşu - İhlas Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Faziletleri ve Faydaları (Diyanet Meali)
İhlas Suresi Okunuşu - İhlas Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Faziletleri ve Faydaları (Diyanet Meali)

İhlas Suresi, ihlas suresinin anlamı ve okunuşu, kulhuvallahu ehad suresi

İhlas Suresi ezberle

İhlas Suresi Arapça Okunuşu

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ﴿١﴾اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ﴿٢﴾لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ﴿٣﴾وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ﴿٤

İhlas Suresinin Türkçe Yazılışı ve Okunuşu

-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- Gul huvallâhu ehad.

2- Allâhu’s-samed.

3- Lem yelid ve lem yûled.

4- Ve lem yekun lehû kufuven ahad.

İhlas Suresinin Anlamı, Meali

-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- De ki: O Allah birdir.

2- Allah samed (her şey O’na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)’dir.

3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.

4- Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.

İhlas Suresi okunuşu ve anlamı

İhlâs Suresi Tefsiri

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah’a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mü’min olacağı için sûre bu adla anılmaktadır.

İhlas Suresi Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu

İhlas suresi Arapça yazılışı ve okunuşu

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz on ikinci, iniş sırasına göre yirmi ikinci sûredir. Nâs sûresinden sonra, Necm sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. Mekke’de indiğini söyleyenler Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’e gelerek “Bize rabbinin soyunu anlat” dediklerini, bunun üzerine bu sûrenin indiğini bildiren rivayetleri delil getirirler (Müsned, V, ). Medine’de indiğini söyleyenler ise yahudilerle hıristiyanların Hz. Peygamber’e yönelttikleri Allah hakkındaki sorulara bir cevap olmak üzere Cebrâil’in Hz. Peygamber’e gelip “Kul hüvellahü ehad” sûresini okuduğunu bildiren rivayetleri delil göstermişlerdir (Taberî, XXX, ; Râzî, XXXII, ). Ancak sûrenin üslûp ve içeriği Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir.

Konusu

Sûrede Allah Teâlâ’nın bazı sıfatları veciz bir şekilde ifade edilmiştir

İhlas suresi ezberle 10 tekrar, İhlas suresi Türkçe okunuşu ok takipli öğren

Fazileti

Hz. Peygamber bu sûrenin önemi ve fazileti hakkında söyle buyurmuştur: “Varlığım elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” (Buhârî, “Tevhîd”, 1). Yine Hz. Peygamber, sevdiği için bu sûreyi her namazda okuyan bir sahâbîye, “Onu sevmen seni cennete götürür” müjdesini vermiştir (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 11, “Tefsîr”, 93; diğer hadisler için bk. İbn Kesîr, VIII, ).

İhlâs Suresi Tefsiri

İhlâs sûresi, İslâm’ın esası olan tevhid (Allah’ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah Teâlâ’yı tanıttığı için Hz. Peygamber tarafından Kur’an’ın üçte birine denk olduğu ifade buyurulmuştur. Kelâmın akışı ve konunun Allah’ın nesebini (hangi soydan geldiğini) soranlara verilen cevapla ilgili olması dikkate alındığında 1. âyetteki “O” diye çevirdiğimiz “hüve” zamirinin Allah’a ait olduğu açıkça anlaşılır. Allah ismi, varlığı ezelî, ebedî, zarurî ve kendinden olup her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve herşeye kadir olan Yüce Mevlâ’nın öz (has) ismidir (bk. Bakara 2/).

Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın birliğini ifade eden ahad terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan “samed” terimi üzerinde durmuşlardır. “Tektir” diye çevirdiğimiz “ahad” kelimesi, “birlik” anlamına gelen vahd veya vahdet kökünden türetilmiş bir isimdir (Ebû Hayyân, VIII, ); sıfat olarak Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu sûrede doğrudan doğruya, Beled sûresinde (90/ 5, 7) dolaylı olarak Allah’a nisbet edilmiştir; bu anlamıyla tenzihî veya selbî (Allah’ın ne olmadığını belirten) sıfatları da içerir. Nitekim devamındaki âyetler de bu mânadaki birliği vurgular. Bu sebeple “ahad” sıfatının bazı istisnalar dışında Allah’tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülmüştür. Aynı kökten gelen vâhid ise “bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegâne varlık” anlamında Allah’ın sıfatı olmakla birlikte Allah’tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Türkçe’de de “bir” (vâhid) ile “tek” (ahad) arasında fark vardır. Bir, genellikle “aynı türden birçok varlığın biri” anlamında da kullanılır. “Tek” ise “türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık” mânasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir. Ahad ile vâhid sıfatları arasındaki diğer farklar ise şöyle açıklanmıştır: Ahad, Allah’ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Ahad ile vâhidin her biri “ezeliyet ve ebediyet” mânalarını da ihtiva etmekle birlikte, bazı âlimler ahadı “ezeliyet”, vâhidi de “ebediyet” mânasına tahsis etmişlerdir. Allah’ın sıfatı olarak her ikisi de hadislerde geçmektedir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, ; İbn Mâce, “Duâ”, 10; Nesâî, “Cenâiz”, ; Müsned, IV, ; geniş bilgi için bk. Bekir Topaloğlu, “Ahad”, DİA, I, ; Emin Işık, “İhlâs Sûresi”, DİA, XXI, ).

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur&#an Yolu Tefsiri

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir