Türkiye'de Çin'de Sinovac şirketi tarafından geliştirilen CoronaVac aşısının tedarikinde yaşanan sorunların ardından yüklü miktarda Pfizer/BioNTech aşının satın alınmasıyla aşılama programında büyük bir ivme kazandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 18 Haziran itibarıyla yetişkin nüfusun yüzde 50'sinin tam doz veya ilk doz aşısının tamamlandığını açıkladı.
Türkiye genelinde uygulanan aşı miktarı da 40 milyonu aştı.
Ancak ilk kez bir virüse karşı yaygın bir şekilde kullanılan mRNA tekniği, özellikle Pfizer/BioNTech aşısıyla ilgili asılsız ve bilimsel hiçbir temele dayanmayan çok sayıda komplo teorisi ve spekülasyonun doğmasına neden oldu.
BBC Türkçe'nin Instagram hesabı üzerinden aşılarla ilgili merak ettiğiniz soruları bize iletmenizi istedik.
Bu soruların en fazla yoğunlaştığı konu başlıklarına göre ayırdık. Bunları Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi, Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Murat Akova'ya yönelterek ve bugüne kadar yayınlanmış bilimsel araştırmalarla raporları inceleyerek yanıtladık.
Murat Akova, aşıların şu anda kabul edilebilir düzeylerde yan etkileri olduğunu ve sırası gelenlerin tereddüt etmeden mutlaka aşılanması gerektiğini söyledi.
Akova, "Bu aşamada aşılama çok önemli. Şimdiye kadar işte aşı yetersizdi. Bize sıra gelmeyecek deniyordu. Aşı ortaya çıkınca da bu sefer acaba aşı olmasam mı gibi, böyle bir aşı tereddüt olmaya başladı. Bu, çok tehlikeli bir durum. Yani bu pandeminin önünü almanın şu anda kullandığımız aşılarla herkesi aşılamak dışında bir yolu yok" dedi.
Bu soruya bilim insanlarının ve bugüne kadar yapılmış, güvenilir araştırmaların verdiği yanıt "Evet".
Zira şu anda Türkiye de dahil, dünyanın birçok yerinde onay alan aşılar, güvenlik standartlarının uygulandığı farklı aşamalardan geçerek, geliştirildi.
İlk aşamada hücre ve hayvanlar üzerinde laboratuvarda güvenlik testleri yapıldıktan sonra insanlar üzerinde denemelere başlandı.
Bu aşıların, belirlenmiş yüksek uluslararası standartlara uygunluğu kanıtlandıktan sonra yaygın kampanyalarda kullanımına onay verildi.
Sağlık Bakanlığı Covid-19 aşı bilgilendirme platformunda, "Bu çerçevede ülkemizde uygulanmaya başlanan COVID-19 aşılarının faz çalışmalarında çalışmanın durmasına sebebiyet verecek bir yan etki ile karşılaşılmamıştır. Uygulama aşamasında da güvenliği konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır" değerlendirmesi yapılıyor.
Kullanım onayı alan Covid-19 aşıları için bilim insanlarının ve dünyanın farklı yerlerinde kamu sağlığı kurumlarının yaptığı genel değerlendirme, bu aşıların güvenli olduğu ve "faydalarının risklerine ağır bastığı" yönünde.
Prof. Dr. Akova, "Bir yarar-zarar dengesine oturttuğumuz, zaman yani hastalıktan korunmayla aşının sebep olduğu yan etkileri terazinin birer kefesine koyduğunuz zaman şu anda kesinlikle ağır basan taraf aşı olmak yönünde. Yani aşıların etkinliği çok yüksek" dedi.
Akova, Sağlık Bakanlığı'nın Sinovac aşısının güvenliğiyle ilgili elinde bir veritabanı olduğunu ve şu ana kadar güvenliğine dair bir sorun olması halinde, bunun şu ana kadar tespit edilip, duyurulmuş olacağını belirtti.
Akova, son dönemde "esas spekülasyonların" BioNTech/Pfizer aşısı üzerinde yapıldığına dikkat çekti.
Ancak Akova, BioNTech gibi mRNA tekniği kullanılarak geliştirilen aşıların inaktif aşılara kıyasla daha fazla antikor ürettiğini ve fazla antikor üretiminin başka sıkıntılara yol açıp açmayacağına dair bir takım kaygılar olduğunu söyledi.
Akova, bu kaygıların "gözlenmiş olmaktan çok, uyarı niteliğinde" olduğunu ifade ederek, şu ana kadar görülen riskli durumların "çok ama çok ender yan etkiler" olduğunun altını çizdi.
Türkiye'de şu ana kadar kullanım onayı almış üç aşı bulunuyor. Bu aşıların her biri farklı üretim teknolojilerine sahip.
Son aylarda yaşanan tedarik sorununa kadar Ocak ayında başlayan aşılama kampanyasının ilk dönemlerinde kullanılan Sinovac, inaktif aşı. Yayımlanan bilimsel araştırma ve uygulamalardan gelen sonuçlar, aşılamadan sonraki ilk 28 gün içerisinde en yaygın bildirilen yan etkinin aşının yapıldığı bölgede ağrı olduğuna işaret ediyor.
Diğer yan etkiler de yorgunluk, mide bulantısı ve kas ağrısı olarak sıralanıyor. Sinovac aşısının yan etkileri kısa süreli ve hafif olarak kendini gösteriyor. Yan etkiler aşağı yukarı iki gün içinde kendini gösteriyor.
BioNTech ise geliştirdiği aşıda mRNA teknolojisini kullanıyor. Bunun en olası yan etkilerinin başında yapıldığı bölgede "ağrı, kızarıklık ve şişkinlik" olarak sıralanıyor.
Ayrıca, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı, soğuk ter dökme, mide bulantısı ve ateş de diğer yan etkiler arasında sıralanıyor.
Aşıların yan etkileri olabileceğine dair hem üretici firmalar hem de kamu sağlığı kurumları uyarılar yapmaları, bu etkilerin aşıyı yaptıran herkeste istisnasız bir şekilde görüleceği anlamına gelmiyor. Aşıdan sonra hiçbir yan etki hissetmediğini söyleyen çok sayıda insan bulunuyor.
Aslında Covid-19'a yol açan yeni tür koronavirüs yalnızca 1,5 yıldır hayatımızda olmasına karşın bugün buna karşı geliştirilen aşılarda kullanılan teknik ve teknolojiler uzun bir süredir farklı hastalıklar için kullanılıyor.
Dolayısıyla, koronavirüsün gen yapısı bilim dünyasıyla paylaşıldığında, mevcut teknikler kullanılarak bu dizilime uygun aşı da hızlı bir şekilde geliştirilebildi.
Örneğin, İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nin Covid-19 için geliştirdiği aşının temelinde, 2012'de görülen ve bir başka koronavirüsten kaynaklanan Mers için geliştirilmiş aşı yatıyor. Bilim insanları, 11 Ocak 2020'de Çin'in yeni tür koronavirüsün tam genetik kodunu yayınlamasının ardından Covid-19'a karşı aşı geliştirmek için her türlü donanıma sahip olduklarını ve birkaç gün içerisinde de ilk prototipi geliştirdiklerini söylüyor.
Bu aşamada hızlıca klinik faz çalışmalarına geçildi. Ancak bu çalışmaların yüksek güvenlik standartlarına uyması zorunluğu nedeniyle ilk prototip Ocak 2020'de ortaya çıkmış olmasına karşın onay alıp kullanıma sokulması bir yıla yakın bir zaman aldı.
Covid-19 aşısının hızlı geliştirilmesinde bu alanda uzun yıllardır çalışmalar yapan birçok kurumun önceliğini bu konuya ayırması da önemli rol oynadı.
Örneğin, onaylanan ilk Covid-19 aşılarından birini geliştiren BioNTech aslında uzun yıllardır mRNA (kurye RNA) teknolojisinin kanser tedavisinde kullanılmasına yönelik bilimsel çalışmalar yapıyordu. Şirketin ortaklarından Prof. Dr. Uğur Şahin, Ocak ayında Lancet'te okuduğu bir makalede Çin'de hızlı bir şekilde yayılan koronavirüsün küresel bir pandemiye dönüşme riskini görmesinin ardından buna karşı bir aşı geliştirilmesine karar verdiklerini söylüyor.
Covid-19 aşılarının hızlı bir şekilde geliştirilmesinin arkasında yatan bir diğer etken de dünyanın birçok gelişmiş ülkesi ve büyük ilaç şirketlerinin bu çalışmalara milyarlarca dolarlık kaynak aktarması.
Covid-19 aşılarının tarihi bir yıldan biraz daha fazla olduğundan dolayı uzun vadeli etkilerine dair bir araştırma yapmak da mümkün görünmüyor.
Prof. Dr. Akova, "Aslında bu aşılar bir yıldır kullanılıyor ve geniş kitleler üzerinde de son 6-7 ay içerisinde kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla bundan 10 sene sonra veya 3-5 sene sonra bir yan etkisi olur mu? Bu sorunun yanıtını bugünden vermek mümkün değil ama şimdiye kadarki çıkan sonuçlara bakacak olursanız kesinlikle ağır basan taraf aşı olmak yönünde" dedi.
Akova, yan etkiler açısından bakıldığında en güvenilir olanların inaktif aşılar olarak görüldüğünü söyledi.
Akova'ya göre, inaktif aşılara kıyasla daha fazla vücutta antikor üretilmesini sağlayan mRNA aşılarıyla ilgili temel kaygıyı bu fazla antikor üretimi oluşturuyor. Akova buradaki kaygıyı şu sözlerle anlattı:
"Bu aşılar aslında inaktive aşılarla kıyaslandığında çok daha yüksek oranda antikor üretiyorlar. Bu kadar yüksek antikor bir yandan hastalığa karşı etkin bir şekilde koruyor. Ama öbür taraftan da şöyle bir endişe var: Bu kadar çok antikor olduğu zaman acaba bu antikorlar başka bir şey yapar mı?
"Örneğin otoantikor hastalığı dediğimiz, yani vücudun normal organlarına karşı da bir zarar verecek bir durum ortaya çıkar mı? Bununla ilgili ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tiroit gibi otoimmün hastalığı olanların aşıdan sonra bu hastalıkta bir miktar alevlenme görülebileceği uyarısını yapıyor.
"Yalnız bu sadece bir uyarı. Gözlemlenmiş bir durumu yansıtmıyor, olabilecek bir kaygıya ilişkin yapılmış bir uyarıdan ibaret.
Prof. Dr. Akova, ABD'de mRNA aşılarının gençlerde kullanılmasıyla birlikte kalp zarı iltihabı ve kalp kası iltihabı vakalarının ortaya çıktığına dikkat çekti.
Akova, bu durumun 16-24 yaş grubunda beklenenden daha fazla tespit edildiğini, görülme sıklığının 1 milyonda 16 olduğuna ve bu durumu yaşayanların büyük çoğunluğunun tamamıyla iyileştiğine dikkat çekti:
"Yani bu daha çok gençlerde gözüken bir durum. Benim tahminim gençlerde aşı uygulanmaya başlandıktan daha ileri yaşlardakilere kıyasla daha fazla antikor üretmeleri. Daha fazla antikor ürettikleri için de bu, gidip kalp kasında böyle bir duruma neden olabiliyor.
"Ancak bu çok ama çok nadir görülüyor. 1 milyon doz başına 16 kişide görüldüğü tespit edildi. İkinci dozdan sonra daha fazla görülmüş.
"Bu geçici bir yan etki. Ondan sonra geçiyor, kendi kendine düzeliyor. Bunun altını çizmek gerek."
Bununla ilgili hiçbir bilimsel bilgi ya da bulgu yok.
Prof. Dr. Akova, özellikle BioNTech aşısıyla ilgili aralarında kısırlık, kanser ve hatta Alzheimer gibi bir dizi rahatsızlığa yol açtığına dair çok sayıda spekülasyon yapıldığına dikkat çekti.
Akova, tüm bunların spekülasyon düzeyinde olduğunu ve hiçbir şekilde bunları doğru kılabilecek bir bilimsel bulgu ya da şüphe olmadığnın altını çizdi.
Akova, "Bu aşıda kullanılan mRNA molekülü, son derece instabil. Yani kısa bir süre içerisinde parçalanıp yok oluyor. Onun esas görevi koronavirüse karşı antikoru yapmak. O antikoru tetikledikten sonra kendisi zaten ortadan kalkıyor. Tetiklediği antikor gider, gider bir yerlere bağlanır da bir şeyler yapar mı diye bir kaygı var ama onunla ilgili de şimdiye kadar gözlenmiş bir şey yok. Öyle bir şey söz konusu değil" dedi.
İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Denetim Kurumu (MHRA), bünyesi kuvveti alerjik tepkiler gösterenlerin BioNTech aşısında kaçınması uyarısı yaptı.
MHRA aşıdan kaçınma tavsiyesinin bazı ilaçlara, gıdalara ya da aşılara alerjisi olan kişileri kapsadığını kaydetti.
ABD'de CDC de ilk doza alerjik tepki verenlerin ikinci dozu yaptırmaması gerektiğini duyurdu.
Prof. Dr. Akova da aşıya ağır alerjik reaksiyonların büyük çoğunluğunun daha önce geçmişinde ciddi alerjik reaksiyonlar göstermiş kişilerde görüldüğünün altını çizdi.
Akova, "Yani bu kişiler, genelde çantalarında adrenalin enjektörü taşırlar. O düzeyde bir geçmişte alerjik reaksiyondan bahsediyoruz. Bu da çok nadir rastlanan bir şey yan etki. Dolayısıyla 'saman nezlesi var, ilaca alerjim var, astımım var, kurdeşen döktüm' gibi sorular geliyor. Bu tür şeyler aşı yapılmamayı gerektirecek bir durum değil" dedi.
Akova, alerjik reaksiyondan endişe eden kişilere aşıyı hastane ortamında yaptırmaları tavsiyesinde bulundu:
"Bu aşılar yapıldıktan sonra 15 ila 30 dakikalık bir gözlem süresi var. Çünkü genellikle ciddi allerjik olaylar o ilk yarım saat içerisinde ortaya çıkıyor. Müdahale edildiği takdirde de düzeliyor.
Bir alerji geçmişiniz var ise o zaman mutlaka bunu bir hastane ortamında yaptırın. Çünkü doktor ofisinde ya da bir Aile Sağlığı Merkezi'nde müdahale daha zor olabilir."
Bu konuda da aşının sakıncalı olduğuna dair hiçbir bilimsel bulgu bulunmuyor.
Aksine şu ana kadar yapılan araştırmalar, Covid-19 aşılarının emziren veya gebe kadınlarda herhangi bir ciddi sıkıntıya yol açmadığına işaret ediyor.
Prof. Dr. Akova da bu konuda kararın kişinin kendisinin vermesi gerektiğini ve meselenin bir risk değerlendirmesine tabi olduğunu belirtti.
Akova, "Üstelik anneye aşı yaparsanız bu aşı ile oluşan antikorlar, bebeğe hem sütle hem de o kordon kanıyla geçiyorlar. ABD'de CDC önerisi hamile annelerin risk altında olması halinde aşının yapılabileceği yönünde. Dolayısıyla hani şimdiye kadarki veriler hamilelerde ve süt verenlerde aşı yapılmasına engel bir durum olmadığını ortaya çıkartıyor" dedi.
Akova, hamile kadınların Covid-19 olmalarının çok daha büyük riskleri beraberinde getirdiğinin de altını çizgi.
Yapılan araştırmalar ve gerçek hayattaki uygulamalar, mRNA aşılarının birinci dozun ardından yüksek miktarda antikor üretilmesini sağladığını ortaya koyuyor.
Pfizer'in Aralık 2020'de açıkladığı veriye göre BioNTech aşısı ilk dozdan sonra yaklaşık yüzde 52 etkili. Yine şirketin yayımladığı raporlara göre, ilk dozun koruyuculuğu zaman içerisinde yüzde 85'e kadar çıkıyor.
İngiltere'de yapılan bir araştırma da BioNTech aşısının ilk dozunun yüzde 79 ile yüzde 84 aralığında bir koruma sağladığını gösteriyor.
Prof. Dr. Akova, inaktif aşılar ile mRNA aşılarının tek dozunun sağladığı korumanın farklı olduğunu vurguladı.
Akova, "Örneğin Sinovac aşısıyla tek doz aşı yaptığınız zaman hemen hemen hiç bağışıklık oluşmuyor. Bu oran yüzde 10-15 civarında. Ama buna karşılık bir mRNA aşısı yaparsanız ilk dozdan 2 ile 3 hafta sonra yüzde 80 olasılıkla bir bağışıklık oluşturuyorsunuz" dedi.
Akova, mRNA aşılarının ilk dozunun etkisinin yüksek olması sayesinde birçok ülkenin nüfusun büyük bir bölümüne en azından bir doz koruma sağlayacak bir strateji benimsemesine yardımcı olduğunu vurguladı.
Türkiye'de de BioNTech aşısının yapılmasına başlandıktan sonra iki doz arasına altı ile sekiz hafta gibi bir süre konuluyor.
Türkiye'de sağlık personeli hariç Covid-19 geçirenlere aşı altı ay sonra uygulanıyor.
Sağlık Bakanlığı'nın websitesinde, "COVID-19 geçirmiş kişilerde koruyuculuk bir müddet daha devam etmektedir. COVID-19 geçirmiş sağlık çalışanlarına, virüse maruz kalma oranı en yüksek grup oldukları için hastalığı geçirdikten 1 ay sonra; COVID-19 geçirmiş diğer risk gruplarına ise hastalığı geçirdikten 6 ay sonra aşı uygulanabilecektir" ifadesi yer alıyor.
Prof. Dr. Akova, Covid-19'u geçirenlerde antikor oluştuğunu ve hastalığı ne kadar ağır geçirdiklerine bağlı olarak bu antikor miktarının değiştiğinin varsayıldığını söyledi.
Akova, hastalığı geçirmiş olanlarda doğal olarak belli bir koruma olduğu düşünülerek, aşıda önceliğin nüfusun geri kalanına verildiğini belirtti.
BİLİMSEL ARAŞTIRMA SONUÇLARIYLA KANITLANDI: COVID-19 AŞISI KISIRLIK YAPMIYOR!
Biontech aşısı kısırlık yapar mı, sperm sayısını etkiler mi, bilim insanları ne diyor?
Covid-19 aşılarının, birçok komplikasyona sebep olduğu öne sürüldü. En çok duyulanlardan biri de Covid-19 aşısının kısırlığa neden olduğudur. Bu tür asılsız haberler insanlarda korkuya, paniğe ve dolayısıyla aşı karşıtlığına sebep olmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda Covid-19 aşısının doğurganlık ile ilgili herhangi bir olumsuz sonuca sebep olmadığı belirlendi.
Covid-19 aşılarının gündeme gelmesiyle birlikte, uzmanlar bu aşıların insan üreme sistemi üzerinde olan etkilerini, özellikle de kısırlığa neden olup olmadıklarını araştırdı. Şimdiye kadar yapılan araştırmalara göre Covid-19 aşılarının kısırlığa sebep olduğunu kanıtlayan herhangi bir veri tespit edilmedi.
Covid-19 Aşısı Kısırlık Yapar Mı?
Amerikan Üreme Tıbbı Derneği (ASRM) COVID-19 Görev Gücü Ocak 2021'de yayınladığı bildiride, şu ana kadar elde edilen bilgiler ve veriler doğrultusunda COVID-19 aşılarının kadın veya erkeklerde kısırlığa sebep olmadığını ifade etti. Dolayısıyla hamile olmaya hazırlanan kişilerin Covid-19 aşısını olmasında hiçbir engel yoktur. Hatta bu kişilerin gebeliklerinin güvenliği için mutlaka aşı olmaları tavsiye ediliyor.
Covid-19 aşısı dahil günümüze kadar geliştirilmiş tüm aşılar için, kadın ve erkeklerin doğurganlığını olumsuz etkileme potansiyeli saptanmamıştır. Hamile kalmak isteyen kadınların hastalık riskini en aza indirmek için mutlaka Covid-19 aşısı olmaları öneriliyor.
İki doz gerektiren bir Covid-19 aşısının (Pfizer-BioNTech COVID-19 aşısı veya Moderna COVID-19 aşısı) ilk dozunu olduktan sonra hamile kalan kişiler hastalık riskini düşürmek ve yüksek koruma sağlamak için hamilelik döneminde ikinci dozu mutlaka yaptırmalıdır.
Aşının düşüğe neden olabileceği şeklindeki iddia, memelilerde plasentada bulunan syncytin-1 adlı proteinin, aşının ana hedefi olan virüs spike proteini ile benzer genetik talimatı paylaştığı bilgisinden kaynaklanır. Aşı, vücudun spike proteinine karşı antikor üretmesine neden olursa, aynı zamanda syncytin-1'e karşı antikor üretmesine neden olarak kısırlığa yol açacağı varsayılmış, ancak yapılan araştırmalarda böyle bir çapraz reaksiyon saptanmadı. Ne Covid-19 mRNA aşıları syncytin-1 içerir ne de aşılarda kullanılan mRNA, syncytin-1'i kodlamaz. Ek olarak, bir araştırmada hem Covid-19 mRNA aşıları hem de syncytin-1 ile aşılama sonucunda oluşan spike proteini yapısal olarak çok farklı bulundu.
Covid-19 Aşısının Kısırlık Yapmadığına Dair Araştırma Sonuçları
BioNTech aşısının kısırlığa sebep olduğu yönünde ortaya atılan iddialar konusunda bilim insanları araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar ve sonuçlarını aşağıda okuyabilirsiniz:
Hebrew Üniversitesi uzmanlarının Covid-19 aşısı olan bir grup erkekleri baz alarak yürüttüğü araştırmada; Pfizer/BioNTech BNT162b2 mRNA aşısının ilk dozu yapıldıktan 1 ay sonra erkeklerin sperm sayısında ve sperm hareketliliğinde herhangi bir değişim görülmedi.
ABD'de Miami Üniversitesi'nde Pfizer/BioNTech ve Moderna Covid-19 aşılarının erkeklerde kısırlıkla ilişkisini inceleyen bir artırma yürütüldü. Bu araştırma sonucuna göre 2 doz Covid-19 aşısı olan katılımcıların sperm sayısında herhangi bir azalma olmadığı ve sağlıklı seviyede sperme sahip oldukları tespit edildi.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC), hamileliğin erken döneminde Covid-19 aşısının etkileri üzerine bir analiz yayınlandı. Bu analizde 20 haftalık hamilelikten önce mRNA Covid-19 aşısı olan yaklaşık 2.500 hamile kadında düşük yapma riskinde artış görülmedi. Ayrıca, Covid-19 aşısı olan kadınlarda hamile kalma ihtimalinin aşı yaptırmayan kadınlarla aynı olduğu da tespit edilmedi.
Hamile Kalmayı Planlayanlar Covid-19 Aşısı Yaptırmalı Mıdır?
Uzmanlar hamilelik düşünen kadınlara Covid-19 aşısı olmayı öneriyor. Çünkü Covid-19 aşılarının yumurtalara, doğmamış bebeğe ve genel üreme sağlığına herhangi bir zararı saptanmadı. Onaylı Covid-19 aşılarının yapılması güvenlidir ve hastalığa karşı yüksek koruma sağlar.
Elbette ki hem hastalık, hem de aşısı henüz çok yenidir ve zaruret nedeniyle çok hızlı bir aşılama süreci başlatılmıştır. Zaman ilerledikçe bilgi birikimi artacak, Covid-19 aşılarının etki ve yan etkileri çok daha incelenecek ve gelişmeler de tüm insanlığı duyurulmaya devam edecektir.
Türkiye'de aşı çalışmaları genişleyerek devam ederken, 17 Haziran itibariyle yapılan toplam aşı sayısı 37 milyonu aştı. Uzmanlar Biontech ve Sinovac aşılarından birini mutlaka yaptırılması gerektiğini belirtiyor. İşte aşıya dair merak edilen sorular ve yanıtları…
Covid-19 salgınında özellikle sosyal medyada yanlış bilgilerin paylaşılması, kaygıların sık sık dile getirilmesi üzerine TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Levent Akyıldız, internet ortamında düzenlenen basın toplantısında merak edilen tüm soruları yanıtladı. İşte sorular ve yanıtları:
Aşıların uzun dönem sonuçları bilinmiyor, etkileri ne olabilir?
Pandemi koşullarında olduğumuz gözüne alınarak aşılardaki faz çalışmaları alışıla geldiği düzende olmayan bir dönem. mRNA Aşıların uzun dönemde etkilerini gözlemleme şansı olacak.
Bunlar bilimsel açıdan dikkate alınacak argümanlar değil. Bilimsel açıdan ne kısırlık, ne de genetiğinizin değişmesi, DNA’nıza bir şeyin monte edilmesi veya bir takım çip takılması, manyetik alandan etkilenmek gibi fantastik yaklaşımların bilimsel olmadığının altını çizmek lazım.
Temel ilkemiz hangi aşı tipiyle başladıysak onunla bitirmektir. Ancak başladığımız aşının ikinci dozuna zorunlu nedenlerle ulaşamadığımız hallerde farklı aşı yapılabilir.
Kandaki pıhtılaşma bağlamından koparılarak, seçilerek, başka alanlara eklenilerek ifade edildiği için vatandaş haklı olarak ‘aşı oldum kan sulandırıcı alayım mı' diye soruyor. Daha önce başka bir nedenle size kan sulandırıcı verilmediyse, sadece aşı olduğunuz için kan sulandırıcı almaya ihtiyacınız yoktur. Önceden bir antibiyotuk kullanmaktaysanız, başlamış olduğunuz ilaçlar varsa lütfen bunları hekimizin belirttiği şekilde kullanmaya devam edin.
Aşı nedeniyle kolunuzda ağrı olması, hassasiyet gelişmesi, bazen baş ağrısı, kırgınlık, halsizlik gibi yakınmalar nedeniyle ihtiyaç duymanız halinde ağrı kesici, ateş düşürücülerden yararlanabilirsiniz.
Aşı olduğunuz için testiniz pozitif çıkmaz. Ama aşı sonrası Covid-19 benzeri halsizlik ve yakınmaları da akılda tutmak lazım.
Bildirilmiş herhangi bir alerji ifadesi yok. Bu alerjiler aşı için bir engel teşkil etmez. Zaten bilginiz dışında bir alerjiniz olabileceği olasılığına karşın aşı sonrası ilgili sağlık kuruluşunda belirli bir zaman geçirmeniz önerilir.
Aşıdan sonra duş ve banyo yapmakla ilgili bir çekincemiz yok.
Beslenmeyle ile ilgili aşı protokolüne ihtiyaç yok. Aşı öncesi nasıl besleniyorsanız, sıvı alma düzeyiniz, uyku düzeniniz neyse aynen devam edebilirsiniz.
Gebelik ve emzirme döneminde aşıya yönelik bir çekince yok, gebelikte de emzirme döneminde de aşı yapılabilir.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan SÖZCÜ TV yayınına katılarak Sözcü TV Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Alişer Delek'in sorularını yanıtladı.
*Şu anda böyle bir seçme hakkı yok denebilir Sinovac aşısı yok, gönderilmedi. Onun için kişi gidip ‘ben sinovac aşısı olmak istiyorum’ derse ona aşı gelince haber vereceğiz diyerek aşısı yapılmadan geri gönderilmek zorunda.
*Şu anda Biontech-Pfizer aşısı var. Şimdi inaktif aşılarla bu mRNA aşılarını karşılaştırdığımızda mRNA aşıları daha kuvvetli bir bağışıklık cevabı veriyor, Sinovac aşısı daha zayıf bir cevap veriyor. Biontech aşısına karşı daha fazla şikayet olmasının nedeni aşının bağışıklık sistemini diğerine göre daha fazla aktive etmesidir.
#Türkiye, Sağlık, Covid-19, aşı, Biontech, haber, Mehmet Ceyhan, çalışma
Ttnet adana arıza numarası | 1 | 17% |
Kiralık oto ankara | 2 | 10% |
Çanakkale bigada satılık arsa | 3 | 11% |
Istanbul kadıköy günlük kiralık | 4 | 10% |
Satılık biçerdöver tekirdağ | 5 | 15% |
Hm hotel ankara | 6 | 12% |
Muzik indir mp3 | 7 | 16% |
Izmir sahibinden volkswagen jetta | 8 | 17% |
Tren ankara kars | 9 | 16% |
Gaziantep karataş ptt şubesi | 10 | 13% |
Caddebostan plajı 2 | 11 | 19% |
Pfizer / BioNTech ve Moderna aşılarında kullanılan mRNA teknolojisi, on yıldan uzun süredir mevcut yani aşı geliştirme alanında yeni değil. Ayrıca, onaylı mRNA aşıları, insanlarda güvenlik ve etkinlik gösteren sıkı testlere ve klinik denemelere tabi tutuldu. Bu aşı denemeleri için 90 binden fazla kişi gönüllü oldu. Yayınlanma: 14:39 - 14 Kasım 2020. BioNTech ve Pfizer ortaklığı sonucu dünyaya dağıtılacak olan corona virüsü aşısı bir haftadır tüm dünyanın gündeminde. Aşıyı geliştiren Biontech Kısırlaştırır Mı ? kadının aşı sonrasında da gebe kaldığı ve gebe kadınların da aşı olduktan sonra herhangi bir yan etki ya da doğumla alakalı sorun. Tıpkı Sinovac gibi Alman üretimi Biontech aşısı da çeşitli yan etkilere neden olabilir. Ancak bu yan etkiler arasında kısırlık sorunu yoktur. Biontech aşısı kısırlaştırır mı? Milyonlarca kişi Pfizer-Biontech aşısı olurken, aşılama yaptırmak isteyenler de Biontech aşısı hakkında araştırma yapıyor. Biontech aşısı Çin aşısı Coronavac'ın ardından Alman-ABD ortaklığında geliştirilen BioNTech aşılarının da gelmesiyle randevu alanlara seçenek sunulmaya başlandı. Bu da Filistin Başbakanı böyle anlattı! ABD, Arap-İsrail çatışmasını yönetiyor ama çözüm aramıyor! Büyük İddia açıklaması Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na: Noktalı siyaset olmaz PKK'nın ardından Ermenilerin tercihi de Kılıçdaroğlu! Bakan Nebati'den asgari ücret zammı açıklaması Hablemitoğlu davasında tahliye kararına itiraz reddedildi Biontech aşısı mı?" sorusunun yanı sıra "'Aşı pıhtılaşma yapar mı, alerjim var aşı olabilir miyim, aşı kısırlaştırır mı, Biontech aşısı yan etkileri neler" benzeri soruları yanıtladı. Güncel; 17 Haziran 2021 Perşembe 12:45; ABONE OL; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, BioNTech-Pfizer aşısı ile ilgili anlaşmanın imzalandığını ve Türkiye'nin 30 milyon doza kadar aşı temin edebileceğini bildirdi. Sağlık 26.12.2020 Kaynak Ekle. Haberlerini okumak istediğin ülke ve kaynakları buradan seçebilirsin. International. 14 kategori - 144 kaynak Hastalık a nest...