sabahları safra kusmak / Periodik Kusma Sendromu (Cyclic Vomitting Sydrome: CVS) - Özel Kapadokya Hastanesi Nevşehir

Sabahları Safra Kusmak

sabahları safra kusmak

Mide bulantısı yaşıyorsanız dikkat!

Safra kesesi hastalıkları içinde en sık görülen rahatsızlıklardan bir tanesi safra kesesi taşları. Safra kesesi taşları, safra kesesi içerisinde bulunan çözünmüş katı maddelerin birleşerek taş haline gelmesi sonucunda oluşur. Genel Cerrahi Uzmanı Uğur Ekici, safra kesesi taşları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Ekici, aşırı mide bulantısı ve kusmanın safra kesesi taşı habercisi olabileceğini söyledi.



"KRAMPLAR HALİNDE BELİRTİ GÖSTERİR"

Safra kesesi taşlarının genellikle kolesterol kristallerinin birleşmesi ile oluştuğunu aktaran Dr. Uğur Ekici, "Kadınlarda, 40 yaşından sonra, kilolu, beyaz ırk ve doğum yapmış insanlarda daha sık görülür. Safra kesesi taşları, ömür boyu hiç bir bulgu vermeyebilir. Bu durumlarda tesadüfen tespit edilirler. Bulgu veriyorsa sıklıkla karın ağrılarına ve akut kolesistit denilen safra kesesi iltihabına neden olur. Ayrıca küçük taşlar safra kesesinden safra yollarına düşerek safra yollarında tıkanmalara ve Akut pankreatit (pankreas bezi iltihabı) denilen ciddi bir tabloya neden olabilir. Bu hastalıktaki ağrı, biliyer kolik denen tekrarlayan karın ağrısı atakları şeklindedir. Ağrı, karnın sağ üst kısmında ya da göbek üzerinde ortaya çıkar. Özellikle ağır yemeklerden sonra, kramplar şeklinde yavaş yavaş başlayıp artarak birkaç saat devam eder ve sıklıkla sırta ve sağ kürek kemiğine doğru yayılır. Beraberinde bulantı kusma olabilir. Safra kesesi taşına bağlı iltihaplanma gelişirse veya safra yoluna taş düşerse ağrı aynı bölgede sürekli ve geçmeyen tarzda devam eder ve tedavisiz kesilmez. Safra kesesi ameliyatları her ne kadar kapalı yapılabilse de bazen karın içerisindeki yapışıklıklar ve iltihap nedeniyle dokuların tam ayırt edilememesi, güvenli ameliyata engel olur. Bu gibi durumlarda nadiren de olsa ameliyat açık ameliyata dönüşebilir." diye konuştu.



"DİYABETİ OLAN HASTALARDA RİSK DAHA FAZLADIR"

Safra kesesi taşlarının safra kesesi kanserine yol açtığını bildiren veya bunun zıddı yönünde görüşler olduğunu da belirten Dr. Ekici, "Ancak, safra kesesi kanserleri hastalarının yüzde 95 inde kolelitiazis (safra kesesi taşı) tespit edilmiştir. Bulgu veren hastalarda yapılan karın ultrasononografisi ile tanı konulabilir. Bazen de hiç bulgusu olmayan hastalara başka bir sebeple yapılan ultrasonografide tesadüfen tespit edilir. Daha az duyarlı olmakla birlikte tomografi ve MR ile de tespit edilebilir. Laparoskopik kolesistektomi dediğimiz, kapalı yöntemle yani karından açılan küçük deliklerden karın içerisine gönderilen kamera ve aletler yardımıyla safra kesesi, taş veya taşlar ile birlikte çıkartılabilir. Sadece taşların çıkartılması şeklinde bir tedavi yoktur." dedi.

Dr. Ekici, sözlerini şöyle tamamladı: "Hasta bulgu veriyor ve iltihaplanmaya yol açmayan taşı varsa acil olarak değerlendirilmez ve ameliyat hazırlandıktan sonra operasyon gerçekleştirilir. Hasta ameliyata hazırlanırken, yağsız gıda ve içeriği normalden az olan diyet yapmalıdır. Diyabetli hastalarda, safra kesesi iltihabı riski arttığından mümkün olduğunca çabuk ameliyat edilmelidir. Gebe hastalara ise diyetle rahatlamazsa, 2'nci trimestirde (4'üncü, 5'inci, 6'ncı aylar) güvenle laparoskopik kolesistektomi uygulanabilir. Ameliyat sonrasında hastaların çoğu günübirlik taburcu edilebilir. Ya da 1 gece yatırılarak takip edilirler. Ameliyattan 4 saat sonra yürümeye başlayabilirler."

Gripten korunmak için 8 kritik kural!

Anadolu AjansıAnadolu Ajansı

İSTANBUL (AA) - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümü’nden Prof. Dr. Onur Yaprak, “Karnın sağ üst köşesinden sırta vuran ağrıya eşlik eden bulantı ve kusma gibi şikayetler safra kesesi taşının belirtisidir.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Onur Yaprak, toplumda yaygın olarak görülen safra kesesi taşları, safrada çamur ve poliplere ilişkin yaptığı açıklamada, safra kesesinin görevinin, karaciğerin ürettiği safra sıvısını depolamak olduğunu, yemek yenmesiyle safra kesesinin kasılarak içindeki safrayı bağırsağa boşalttığını ve böylelikle yağların küçük damlacıklara ayrılarak emildiğini belirtti.

Aynı zamanda yağda eriyen vitaminlerin de emilimini sağladığını ifade eden Yaprak, 'Safra kesesindeki safrada çözünmüş olarak bulunan bilirubin yani alyuvarların yıkım ürünü olan ve safranın rengini veren madde, safra tuzları, lesitin ve kolesterolün çökelti oluşturup katılaşmasıyla safra kesesinde taşlar oluşur. Taş şeklini almadan önceki çökelti hali ise safra çamuru olarak adlandırılır.' değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Yaprak, safra kesesinde taş olan her 4 kişiden 3’ünün hayatı boyunca taştan kaynaklı sorun yaşamayacağını aktararak, şunları kaydetti:

'Toplumun ortalama yüzde 10’unda safra kesesi taşı mevcut. Bu oran 65 yaş üstünde yüzde 35’e kadar çıkar. Daha önce hiçbir şikayet yapmamış olan taşın tesadüfen ultrasonografide saptanmasından sonra vücutta ciddi sorunlara yol açması nadirdir. Bu taşlar saptandıktan sonraki yıllar içinde ancak yüzde hastada bir şikayete yol açar. Bu hastalarda şikayet çoğunlukla karın ağrısıdır. Kolik tarzda ağrı olarak nitelendirilen bu ağrının mekanizması, yağlı bir yemekten sonra safra kesesinin kendini boşaltmak için kasılmasına rağmen taşın çıkış kanalını tıkaması nedeniyle kesenin boşalamayıp içindeki basıncın artmasına bağlıdır. Ağrı karnın sağ üst bölgesinde olup sıklıkla sırta vurur. Bazen bulantı ve kusma ağrıya eşlik eder.

Ağrı süresi genellikle yarım ila 6 saat arasında. Hastalarda ağrı dışında görülen diğer şikayetler ise midede şişkinlik hissi ve hazımsızlıktır. Bir kez şikayeti başlayan hastalarda taşa bağlı daha ciddi sorunlar olarak nitelendirdiğimiz; safra kesesi ya da pankreas iltihabı veya taşın kanala düşmesiyle oluşan sarılık ve safra kanalı iltihabı riski de artmaya başlar. Daha önce hiçbir şikayete yol açmamış safra kesesi taşlarının hastada hafif şikayetler ile ilk uyarıları vermeden doğrudan ciddi sorunlardan birine yol açması yüzde 1 gibi nadir görülen durum. Karnın sağ üst köşesinden sırta vuran ağrıya eşlik eden bulantı ve kusma gibi şikayetler safra kesesi taşının belirtisidir.'

Kadınlarda erkeklere göre safra kesesinde taş oluşmasının 2 kat daha fazla olduğunu belirten Yaprak, '40 yaş üstü olanlarda, obezite, diyabet, genetik faktörler, çok hızlı kilo verenler, östrojen hormonu kullananlar, hamileler, chron veya siroz hastaları, hemolitik anemisi olanlarda risk artar. Düzenli 3 öğün yemekle safra kesesinin boşalması sağlanmalı, zeytinyağı ağırlıklı beslenmeli, düzenli egzersiz yapılmalı. Haftada gram fındık veya fıstık tüketenlerde, günde birkaç fincan kahve ve C vitamini takviyesi alanlarda safra kesesi taşı gelişme olasılığının azaldığı gösterilmiş.' ifadelerini kullandı.

- Safra kesesi ameliyatı gerektiren durumlar hakkında

Prof. Dr. Yaprak, sık ağrı gibi şikayetlere yol açan ya da safra kesesinde iltihap, pankreas iltihabı, sarılık gibi ciddi sorunlar olarak nitelendirilen durumlara yol açmış taşlara ameliyat önerdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Daha önce hiç şikayete yol açmamış ve tesadüfen saptanmış olan safra taşları olan hastalar ise olası şikayetler açısından bilinçlendirilerek ameliyat edilmeden gözlenebilir. Bu durumun istisnaları; radyolojik görüntülemede safra kesesi kanseri şüphesi bulunması (porselen kese) veya safra kesesi taşı olan birinin aynı zamanda hemolitik anemi dediğimiz bir çeşit kan yıkımı hastalığı olmasıdır. Safra kesesi taşının kesede kansere yol açma riski 5 yılda yüzde 0,3. Bu risk özellikle 3 cm’den büyük taşlarda veya safra kesesinin taşla dolu olmasında artar. Bu yüzden 3 cm’den büyük taşı olan kişilere de cerrahi önerilebilir.'

Safra kesesi poliplerinin toplumun ortalama yüzde 5’inde görüldüğünü anlatan Yaprak, 'Safra kesesinin mukoza dediğimiz iç yüzeyinden gelişen milimetre ile santimetre arasındaki boylardaki tomurcuklara polip denilir. Poliplerin kendi aralarında 5 tipi vardır ve sadece adenomatöz tipte polipler kanser yapma riskine sahiptir. Neyse ki poliplerin ancak yüzde 5’i adenomatöz tiptedir. Adenomatöz tipte bir polip 1 cm’den küçük ise kanserleşme riski yüzde 6 iken, 1 cm’den büyük adenomatöz poliplerde kanser gelişme oranı yüzde 37 olarak saptanmış. Demek oluyor ki polibin tipinin adenomatöz tipte olması ve çapının 1 cm üzerinde olması safra kesesi kanseri için önemli bir risk faktörüdür.' ifadelerini kullandı.

Yaprak, poliplerin 1 cm’den büyükse şikayet yapsın ya da yapmasın ameliyat önerdiklerini belirterek, '1 cm’den küçük poliplerde ciddi şikayet var ise ve şikayetin polipten kaynaklandığını düşünüyorsak ameliyat öneriyoruz. Ancak şikayet yoksa takip öneriyoruz. Yine 1 cm’den küçük olup şikayet olmasa da takiplerde büyüyen veya safra kesesi taşı ile birlikte olan poliplerde yine ameliyat önermekteyiz.' değerlendirmesinde bulundu.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir