Milli kitaplık sipariş takip

Milli Kitaplık Sipariş Takip

milli kitaplık sipariş takip

Tarih KİTAPLIĞI

Edebiyat KİTAPLIĞI

Sanat KİTAPLIĞI

İktisat KİTAPLIĞI

Felsefe KİTAPLIĞI

Kesişimler KİTAPLIĞI

İnsan ve Toplum KİTAPLIĞI

Çocuk KİTAPLIĞI

Klasik KİTAPLIĞI

Safavi İranı: Pers İmparatorluğu'nun Yeniden Doğuşu

Safavi İranı: Pers İmparatorluğu'nun Yeniden Doğuşu

1979 İran Devrimi’nin ardından dünya kamuoyu gözlerini İran topraklarında On İki İmam Şiiliğini ilk defa resmî mezhep olarak kabul eden Safevîlere çevirdi. Safevî tarihine duyulan bu merak, söz konusu döneme ilişkin akademik çalışmalara yeni bir soluk getirdi. Fakat bu çalışmalar bir dizi problemi de beraberinde getirdi: Safevî tarihi Avrupa-merkezci bir perspektife sıkıştı; Osmanlı tarihine reva görülen ilerleme-gerileme gibi indirgemeci yaklaşımlar bu önemli erken modern dönem devletinin tarihini anlaşılmaz bir hâle getirdi. Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden Andrew J. Newman’ın Safevî İranı: Pers İmparatorluğu’nun Yeniden Doğuşu başlıklı çalışması günümüz Safevî tarihi çalışmalarında önemli bir merhaleyi temsil etmektedir. Bu eser, E. Brown, V. Minorsky ve L. Lockhart ve onların çalışmalarının bir özetini sunan, hemen Devrim sonrasında yayınlanmış Roger Savory’nin eserlerinden farklı bir perspektif sunuyor ve yeni sorular soruyor. Safevî öncesi İran kültürü ve bu yeni hanedanın söz konusu kültürle nasıl bir ilişki kurduğu; Safevî hanedanının nasıl bu kadar uzun ömürlü olabildiği, Şiiliğin bu hikâyedeki konumu ve önemi, Türkmen kabilelerinin siyasi ve sosyal pozisyonları kitap boyunca çeşitli açılardan ele alınıyor. Safevîlerin “çoklu söylemi”, “birleştirici hükümdar” idealleri ve “kapsayıcılıkları” Newman’ın bu devleti tanımlarken kullandığı kavramlar olarak öne çıkıyor. Farsça başta olmak üzere birçok dilde birincil kaynaklar kullanılarak titiz bir araştırmayla yazılmış bu eser, Türkçe Safevî tarihi çalışmalarında önemli bir konuma sahip olacaktır.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Ukrayna Bir Tarihsel Atlas

Ukrayna Bir Tarihsel Atlas

Yüzyıldır başarılı bir devlet olan Türkiye’nin meşruiyeti elbette ki herkes için aşikâr olup onun yüzyıllarca geriye giden meşruiyetini kabul ettirmek de kolaydır. Ancak birçok Türk için, 1991’de Karadeniz’in diğer tarafında, büyüklük ve şekil bakımından Türkiye’ye sanki aynadaki yansıması gibi benzeyen bir ülkenin ortaya çıkması oldukça şaşırtıcı olmuştur. 20. yüzyıldan önce Ukrayna diye bir devletin olmaması yüzünden tarihçiler bile “Ukrayna’nın bir tarihi var mıdır?” sorusunun cevabını merak ettiler. Kendi dili olan ve on milyonlarca insandan oluşan büyük bir etnik grup birdenbire ortaya çıkamayacağından ve böyle bir grubun derin tarihsel köklerinin olması gerektiğinden, bu sorunun cevabının olumlu olacağı aşikârdır. Ukrayna, Avrupa’nın toprak genişliği açısından ikinci büyük ülkesidir. Bu geniş ve kadim ülkenin hikâyesini özenle hazırlanmış haritalarla anlatan bu kitap, ülkenin en eski zamanlarından günümüze kadar kısa ve okunması kolay bir tarihsel incelemesini sunuyor. Kırk altı bölümden oluşan kitabın her bir bölümünde, ele alınan kronolojik dönem veya temanın temel unsurlarını görsel olarak sunan tarihi, coğrafi ve siyasi içerikli bir harita bulunuyor. Tüm metne, Ukrayna’nın zengin geçmişini canlı bir şekilde sunan 300’ü aşkın fotoğraf, çizim, portre, kitap ve sanat eserinin reprodüksiyonu eşlik ediyor. Ukrayna çalışmaları konusunda otorite olmuş Toronto Üniversitesi Ukrayna Kürsüsü başkanı tarihçi Paul Robert Magocsi, çalışmasını ülkede sayısal olarak en büyük nüfusu teşkil eden etnik Ukraynalıların incelenmesiyle sınırlandırmıyor. Ukrayna’nın tarihi boyunca çok kültürlü yapısını vurguluyor ve etnik Ukraynalıların tarihiyle beraber günümüz Ukrayna sınırları içinde yaşayan ya da tarihte yaşamış olan diğer tüm halkları da ele alıyor: Ruslar, Lehler, Yahudiler, Kırım Tatarları, Almanlar, Rumlar ve diğerleri. Bu kitap sadece Avrupa ve Slav çalışmaları uzmanları için değil; Ukrayna’daki siyasi, ekonomik ve kültürel gelişim hakkında bütüncül bilgiye erişmek isteyen Türk tarihçileri ve okurları için de değerli bir başvuru eseridir. Kitabın geniş ve açıklamalı kaynakçası, bu konuda yapılacak araştırmalar için bir rehber görevi görecektir. VakıfBank Kültür Yayınları’nın tarihsel atlas kitaplığına kattığı bu ikinci eser, Ukrayna Bir Tarihsel Atlas titizlikle hazırlanmış haritaları ve tarihsel bağlamında seçilmiş görselleriyle uzun yıllar Ukrayna tarihinin dilimizdeki temel eseri olarak kalacaktır.

₺203,00 290,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Sultan II. Abdülhamid'in Savunma Sanayii Fonları (1896-1902)

Sultan II. Abdülhamid'in Savunma Sanayii Fonları (1896-1902)

1878 Berlin Kongresi sonrasında Osmanlı Devleti parçalanma ve dağılmanın eşiğindeydi. Sultan II. Abdülhamid’in 33 yıl süren saltanatı bu süreci duraklattı. Onun başarısı muhakkak sadece diplomatik ve siyasî maharetinden ileri gelmiyordu. 93 Harbi’nin acı tecrübelerinden ders alınmış, ordunun ve teçhizatının ne denli önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştı. Böylesine bir beka meselesinin çözümü ancak caydırıcı ve güçlü bir ordu ile mümkündü. Toprakları kuşatılmış, maliyesi iflas etmiş bir devletin halkından topladığı yardımlarla ordusunu nasıl yeniden teçhizatlandırdığı bu kitabın konusudur. Osmanlı askerî erkânının aldığı tedbirler çerçevesinde Almanya’dan uzmanlar getirilmiş, çeşitli teçhizat alımlarıyla beraber orduda geniş çaplı bir reform hareketine girişilmişti. Modern teknik, silah ve teçhizatla ordunun donatılması ve bunun yüksek maliyetlerinin karşılanması için II. Abdülhamid yerli kaynaklarla iki savunma fonunu, Tesisât-ı Askeriye İânesi ve Teçhizât-ı Askeriye Tertibi’ni oluşturdu. Bu fonlar savunma sanayii ve ordunun modernizasyonu için halkı da seferber ederek mali kaynak sağladı. Müslüman ve gayrimüslim ahaliden toplanan gelirler Türklerin ordu-millet dayanışmasına bu dönemden verilecek en iyi örnektir. Sultan II. Abdülhamid’in Savunma Sanayii Fonları (1896-1902) arşiv kaynaklarından hareketle kaleme alınmış, en uzun yüzyılın son çeyreğinde, II. Abdülhamid’in öncülüğündeki savunma sanayii çabalarını tüm ayrıntılarıyla tarih okurlarına ve tarihçilere sunan bir eser.

₺50,40 72,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Alanya Kadim Medeniyetler Kalesi

Alanya Kadim Medeniyetler Kalesi

Alanya, tarihsel süreç boyunca stratejik konumunun yanı sıra kültürel ve doğal güzellikleri nedeniyle de birçok medeniyetin ilgisini çekmiştir. En parlak dönemini Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yakalayan Alanya, sahip olduğu istisnai kültürel değerler nedeniyle 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne kültürel miras alanından dahil edilmiştir. Meşhur Türk tarihçisi İbrahim Hakkı Konyalı, Alanya Tarihi adlı eserinde bu kadim kenti şöyle anlatıyor: “... Alanya ormanları ile muz, portakal, limon, mandalin bahçeleriyle, ılık güneşiyle, plajları, tarih ve tarihi eserleriyle eşsiz bir yurt parçasıdır. Tanrı burada her şeyin varlığına cazip bir bukalemun tabiatı karıştırmış. Her şey mevsimine, gününe hatta saatine göre insanı büyüleyen bir renk taşır.” Yetiştirilen ürünlere avokado, mango, papaya, passiflora ve ejder meyvesi gibi yeni değerli tropikaller eklendi. Bu gibi ürünler dünyanın dört bir tarafına ihraç ediliyor. Turizm gelişti, dünyadan ve ülkemizden birçok insan bu cennet yöreyle tanıştı. Dünya çapında organizasyonlara ev sahipliği yapan Alanya aynı zamanda çeşitli branşlardaki takımları ile sporda da adını ülke sınırları dışına taşıdı. Dünyanın 120 farklı ülkesinden, çeşitli milletlerden ve dinlerden yaklaşık 50 bin yabancı bölgeye yerleşti. Yerleşik yabancılar (Alanya tabiriyle Yeni Alanyalılar), Alanya’yla kaynaştı ve şehre artı zenginlik kattı. Ancak, Alanya’nın dünya turizminde daha da iyi bir yerde olması, hak ettiği payı alması ve daha güçlü bir marka haline gelmesi için yeni hamleler gerekiyor. Özellikle Alanya’nın kadim tarihi ve kültürel zenginliğinin daha iyi anlatılması gerekiyor. Elinizdeki eser böyle bir boşluğu doldurma amacını güdüyor ve Alanya’nın sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerini akademik bir şekilde gözler önüne seriyor.

₺101,50 145,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Osmanlı Tarihçiliğinde Yeni Çalışmalar: Kaynak, Bağlam, Yöntem

Osmanlı Tarihçiliğinde Yeni Çalışmalar: Kaynak, Bağlam, Yöntem

Osmanlı tarihinin çeşitli alanlarını konu edinen dokuz ayrı çalışmadan oluşan bu kitabın çerçevesi “kaynak, yöntem ve bağlam” temelinde çiziliyor. Yazarlar Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde edindikleri tarihçilik anlayışını yansıtan bu çerçeve içerisinde, 17. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar uzanan bir dönemde tarihin iktisat, hukuk, sanat, mimarî, kültür ve siyaset alanlarından farklı örneklere ve temalara odaklanıyor. Çalışmaların sunduğu çeşitlilik sadece temalarında değil, kaynak kullanımında ve kavramsal çerçevelerinde de öne çıkıyor. Osmanlı tarihçiliğinde güncel konu, yöntem ve yaklaşımların bir seçkisini sunan makalelerin konuları geniş bir yelpazede olsa da metodolojik açıdan ortak ilkeleri benimsiyor: Kronolojik ve tematik ayrımları yeniden düşünmeyi teşvik etmek, titiz bir arşiv araştırması yapmak, çeşitli dillerde kaynakları kullanmak, kaynakları eleştirel, bağlama dayalı ve karşılaştırmalı olarak incelemek. Osmanlı Tarihçiliğinde Yeni Çalışmalar Kaynak, Bağlam, Yöntem VakıfBank Kültür Yayınları’nın Türkiye’deki güncel tarih çalışmalarını bir araya getirmeyi amaçlayan Çalıştay serisinin ilk kitabı.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Miras

Miras

Memduh Şevket’in 1925’te Meslek gazetesinde tefrika edilmeye başlanan Miras romanı, Silahtar Ali Paşa ve ailesini ele alan bir yozlaşma, çürüme ve dağılmanın hikâyesidir. Romanda II. Meşrutiyet dönemi öncesinin siyasi gerilimleriyle aile bireyleri arasındaki çatışmalar, menfaat arayışları ve ahlaki yozlaşma iç içe verilmiş, böylelikle toplumsal ve bireysel dönüşümlerin girift yansımaları üzerine düşünme imkânı ortaya çıkmıştır. Değişen yaşam biçimleriyle ortaya çıkan karşıtlıkları gözlem gücüyle birleştiren Esendal, Miras’ta kurduğu atmosferle edebiyatımızın en temel izleklerinden olan mekânın ve ailenin dağılışını bir kez daha gözler önüne seriyor. “Miras, bizde henüz hiçbir numunesi görülmemiş bir romandır. İçinde memleketin gözlerden ve hafızalardan büsbütün silinmekte olan eski hayatı çok kuvvetli ve bilhassa canlı tablolar hâlinde tespit edilmiştir. Bilâ-tereddüt iddia edebiliriz ki son yarım asırlık nesil içinde Türk edebiyatının İstanbul hayatının ince hususiyetlerini tarihe edebî vesikalarla tespit edebilecek bundan kuvvetli bir roman yazılmamıştır. Aynı zamanda gazetemizin mesleğine muvafık bir tarzda içtimai bir tetkiki ihtiva eden bu eser, hem çok meraklı hem de çok faydalı bir teliftir.” 15 Kânunuevvel 1925, Meslek gazetesi

₺30,80 44,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Shacklaton'ın Serüveni

Shacklaton'ın Serüveni

8 Ağustos 1914’te, Ernest Shackleton ve cesur mürettebatı Güney Kutbu’nun geniş kara parçasını, Antarktika’yı aşmak üzere yola çıktı. Shackleton’ın çıktığı bu destansı yolculuk, 1888-1914 arası dönemde Antarktika’ya yapılan keşif seferlerinin sonuncusu olacaktı. Onun hikâyesi akla gelmeyen tehlikelerin, macera dolu günlerin ve her şeyden önce sabrın ve dayanıklılığın hikâyesidir.

₺101,50 145,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Mendil Altında

Mendil Altında

Memduh Şevket Esendal, Mendil Altında’ki öykülerinde sıradan hayatların gündelik telaşlarını sade ve gerçekçi bir üslupla dile getirmeye devam ediyor. Edebiyatta yalınlığın gücüne yaslanan Esendal’ın öyküleri hem akıcı Türkçesi hem de gözlemci gerçekçiliğiyle Türk hikâyeciliğindeki benzersiz yerini bugün de korumaya devam ediyor. Karakterleri bir kamerayla izliyormuşuz hissini veren anlatı dünyasında yaşlılar, çocuklar, kadınlar, doktorlar, memurlar, paşalar ve işçiler yer alırken Esendal, öykülerindeki sahneleri hayattan bir kesit olarak sunuyor. Telaşlar, sıkıntılar, krizler ve iyiliklerle örülü, hayatın kendisi gibi ne iyi ne de kötü anların egemen olduğu bir anlatı evreni inşa ediyor. Hayatın akışının her şeye rağmen devam ettiği öykülerinde kendisinin de söylediği gibi: “Her şey yerli yerinde, hayat her vakit olduğu gibi.”

₺29,40 42,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Ayaşlı ile Kiracıları

Ayaşlı ile Kiracıları

Benim “Ayaşlı” ise bugünkü cemiyetimizin şiddetli bir tenkididir. Ah! Ne olurdu, şunu daha bir yıl yazsaydım. Memduh Şevket Esendal Ayaşlı ile Kiracıları romanı, dokuz odalı bir apartman katından sızan insanlık hâllerine odaklanıyor. Memduh Şevket’in 1934’te Vakit gazetesinde tefrika edilen bu romanı, farklı meslek grupları ve kültürlerden gelen insanların, sadece insanların değil, geçmiş yaşantıların, dönüşen hayatların da karşılaşmasına imkân veriyor. Dokuz odalı bu büyük “ev”, bir araya gelmesi mümkün olmayan insanların ve deneyimlerin karşılaşma mekânı olarak anlam kazanırken insanlık hâllerinin çeşitli cephelerini resmederek aynı zamanda erken Cumhuriyet döneminin toplumsal bir panoramasını da çiziyor. Odaların ve bireylerin hikâyesi Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan dönüşümlerin de izlekleriyle zenginleştiriliyor. Memduh Şevket, evden ziyade tekinsiz ve geçici bir mekân olarak çizilen apartmandaki insanların hikâyelerini anlatırken gerçeklikle olan bağını hiç yitirmiyor.

₺42,00 60,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Para

Para

Sulhi, dünya denilen şeyin paradan ve para sayesinde sürülecek zevklerden, sefalardan ibaret bulunduğuna kanaat etmiş bir adamdır. Bundan başka hiçbir şeye zihnini yönlendirdiği yoktur. Vahdeti ise aksine alakasını bir kıza değil bir zekâya yöneltecek derecelerde filozof ve parayı, insani erdemlerin tabii sonucu olan aşağı bir şey sayacak mertebelerde kanaatkâr bir adamdır. On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı edebiyatının en önemli figürlerinden biri olan Ahmet Midhat Efendi aynı zamanda Osmanlı modernleşme sürecinde belirleyici bir role sahiptir. Girişimci pratikleri ve söylemleriyle de ön planda olan Ahmet Midhat, Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki aşırılık ve itidal üzerinden kurduğu ikili karşıtlığı, 1887’de yayımlanan Para romanında Sulhi ve Vahdeti karakterleri üzerinden çeşitlendirerek geliştirir. Mekteb-i Tıbbiye’de okuyan bu iki mektep arkadaşını zamanla birbirinden ayıran yegâne meta, paradır. Parayı mutlaklaştıran ya da araçsallaştıran karşıt eğilimler bu karakterlerin ilişkisini kat ederken Osmanlı’nın eğitim politikalarına, ekonomisine, gündelik hayatına, eğlence mekânlarına ve tüketim pratiklerine de yer verilir. İnsanın dünyadaki itibarı ile ekonomik itibarı arasındaki girift ilişkileri gözler önüne serilmekle birlikte kurduğumuz ilişkilerde, atfettiğimiz anlamlarda, verdiğimiz isimlerde saklı olan hakikat ve kurmaca bağlarına da dikkat çekilir. “Çalışma”, “sermaye”, “birikim” ve “girişim” gibi kavramları, mektepli olmanın dinamiklerini, zenginliğin koşullarını ve para idaresini ele alan bu roman, ekonomi ve edebiyatı birlikte düşünmek açısından vaatkâr olduğu kadar Osmanlı iktisat düşüncesini anlamak ve değerlendirmek için de kıymetlidir.

₺63,00 90,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Müzik Terimleri Sözlüğü

Müzik Terimleri Sözlüğü

“Sûzidilârâ, ibtidâ rast ba‘dehu bûselik, çargâh perdeleri ile âğâz edüb nevâya ve ba‘dehu hüseynî ve çargâh perdelerine sıkca çarpmak sûretiyle bûselik perdesiyle dügâh, rast, geveşt perdelerini âşikâr ederek rast perdesinde karar eder bir makam olub makâm-ı mezkûrun çargâhdan muhayyere, geveştden yegâha kadar seyri de vardır. Bu makâm-ı dilârâ cennetmekân Sultân Selim Han hazretlerinin bâğ-ı tabiatlarından bir gonce-i latîfleridir. Sûzidilârâ, başlangıçta rast, sonrasında bûselik, çargâh perdeleri ile başlayıp nevâya ve sonra hüseynî ve çargâh perdelerine sıkça çarpma yapmakla bûselik perdesi ile dügâh, rast, geveşt perdelerini belli ederek rast perdesinde karar veren bir makam olup bahsi geçen makamın, çargâhtan muhayyere, geveştten yegâha kadar seyri de vardır. Bu gönül süsleyen makam, Sultan III. Selim’in -mekânı cennet olsun- zevk bahçesinden güzel bir tomurcuktur.” Kâzım Uz, XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı münevveri ve Cumhuriyet aydını olarak döneminin fikir ve sanat dünyasını kendi lisanınca açık bir şekilde ortaya koymaya çalışan bir mûsikî sevdalısıdır. Zekâî Dede, Bahâriye Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede ve Musullu Hâfız Osman Efendi gibi kendi devrinin en kudretli sanatkarlarının rahle-i tedrisinden geçerek Osmanlı’nın zengin mirasının muhafazasına çalışan Kâzım Uz; akran olarak Rauf Yekta, Ali Rıfat Çağatay, Hafız Ahmed Irsoy, İsmail Hakkı Bey ve Tanburi Cemil Bey gibi hem mûsikîşinas hem de müzikolog şahsiyetlerle hemhal oluşunun yanı sıra Dârü’l-Elhân’da Batı müziği derslerini verecek kadar da bu müziğe hâkim birisidir. Kâzım Uz, 69 yıllık ömründe hocalarından tevarüs eden kıymetli bilgilerden gelecek nesillerin de istifade etmesi adına Mûsikî, İbtidâî Nota Dersleri, Mûsikî Nazariyatı, Mûsikî Istılâhatı, Notalı Mektep Şarkıları ve Osmanlı Gençlerine Tuhfe başlıklı 6 kitap; çeşitli mecmûalarda yayımlanmış 21 makale ile muhtelif makam ve usûllerde bestelenmiş 200’e yakın eser bırakmıştır. Elinizdeki bu kitabın ana eksenini, özel arşivlerden istifade etmek kaydıyla bahusus neşredilmeyen eserleri, besteleri ve Müzik Terimleri Sözlüğü (Mûsikî Istılâhatı) oluşturmaktadır. Kâzım Uz’un hayatını, mûsikî karakterini, eserlerini ve bestelerini ele alan bu kitap; orijinal metin, günümüz Türkçesi ve literatür değerlendirmesi ile birlikte sunulan Müzik Terimleri Sözlüğü ile her müzikseverin başvuru kaynağı olmaya namzet bir eser.

₺140,00 200,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Kenzü't Tuhaf: 14. Yüzyıldan Bir Müzik Risalesi

Kenzü't Tuhaf: 14. Yüzyıldan Bir Müzik Risalesi

14. yüzyılda İsfahan’da yazılmış olan ve Hasan-ı Kâşânî isminde kimliği meçhul bir yazara atfedilen Kenzü’t-Tuhaf, müzik düşüncesi tarihine dair günümüze ulaşan en önemli kaynaklardan biridir. Hem müellifin kendisi hakkında verdiği bilgiler, hem de metnin dili ve üslûbu dönemin bir “şair-müzisyen”i tarafından kaleme alındığını gösterir. Türkçeye “Hediyeler Hazinesi” olarak tercüme edilebilecek bu risâle, hacim olarak oldukça küçük olmasına rağmen, Doğu kültürünün müzikal geçmişine ışık tutması açısından bir “hazine” değerindedir. Özellikle, tarihi bilgilerin oldukça az olduğu çalgılar konusunda çok ince detaylar barındırması ve anlatımları çizimlerle zenginleştirmesi sayesinde, müzik tarihinin en ilginç konularından biri olan çalgılar hakkında muhteşem veriler sunar. Elinizdeki kitap, 14. yüzyılın bu eşsiz müzik risâlesinde yer alan bilgilerin tarihsel ve kültürel bağlamı içinde değerlendirildiği bir araştırma yazısını ve metnin Farsçadan Türkçeye açıklamalı tercümesini içermektedir.

₺63,00 90,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

İhsan Özgen: Sesler, Renkler ve Çizgiler Peşinde

İhsan Özgen: Sesler, Renkler ve Çizgiler Peşinde

İhsan Özgen, Sanatı Yaşamak kitabında “Sanatçı olmak kolay değildir, sanatı yaşamak ise başka bir şey. Ben ise sadece sanat denilen ‘ev’in bir konuğuyum ve orada yaşamak istedim hayatım boyunca. Hepsi bundan ibaret.” demişti. Bir ev olarak sanata sığınan, onu yapan değil yaşayan olmanın arzusunu yaşamı boyunca üstünde taşıyan İhsan Özgen’in yolculuğuna yakından tanık olacağınız bu kitap; müzik, resim ve edebiyat gibi pek çok sanatla iç içe geçmiş tutkulu bir arayışın izlerini de gözler önüne seriyor. Türk müziğinde özellikle kemençe virtüözü olarak anılsa da kemençenin yanı sıra tanbur, lavta ve viyolonselle yaptığı icralar, saz müziğine olan yoğun dikkatiyle beraber sanatta evrensel olanla kurmak istediği bağlantı İhsan Özgen’i tek bir sıfatla anmamıza mâni oluyor. Müzisyenliğin yanında ressamlık, deneme yazarlığı ve kemençe yapımcılığı gibi birçok alanda kendi kabuğunu genişleterek ilerlemeyi seçmiş Özgen’in, sanatını ve yaşamını nasıl beslediği hem kendisinin hem de yolculuğuna eşlik eden yakınlarının dilinden röportajlar, belgeler ve fotoğraflarla anlatılıyor. Bu kitap; yaşamı seslerin, renklerin ve çizgilerin peşinde geçmiş bir sanatçının arayış yolculuğuna eşlik etmek isteyen okurlarını bekliyor.

₺140,00 200,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Türk Sineması

Türk Sineması

Eleştirmenler eskiden elde fener örnek Türk filmi ararken şimdilerde artık her yeni filmi, yepyeni yönetmenlerin, genç Türk sinemasının harikalar yaratan yönetmenlerinin başyapıtları olarak görüyorlar. Eleştirmenler her üç-beş senede bir yarattıkları yepyeni yönetmenler kuşağının ürünlerine toz kondurmayıp başyapıt yaftasını yapıştırıyorlar. Neredeyse her film harikalar yaratıyor ve yeni, yepyeni, çok yeni, en yeni yönetmenler nefes nefese birbiri üzerine başyapıtlar üretiyor. Türk sinema eleştirisinde bu iki sürecin farklı şekilde değerlendirilme çelişkisi Türk sinemasının alametifarikasını oluşturuyor. Belki gün gelir eleştirmenler bu çelişkinin farkına varır. Kurtuluş Kayalı bu kitabında Türk sineması üzerine eleştirel değerlendirmelerine devam ediyor. Türk sinemasının, Metin Erksan; Lütfi Akad; Yılmaz Güney; Şerif Gören ve Zeki Ökten gibi sıra dışı yönetmenlerinin yanı sıra tipik yönetmenlerini de içerecek şekilde, sosyolojik bir manzarasını çiziyor. Kayalı’nın Türk sinemasına dair yerleşik yargıları sarsan perspektifi sayesinde kitap bu alanda gelecekte yapılacak incelemeler için sağlam bir zemin vadediyor.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Sinan

Sinan

Her güzel, asıl Güzel’den payına düşeni alır. Böylelikle ömrü yettiğince güzel olarak kalır. Prömiyeri Atatürk Kültür Merkezi’nin yeniden açılışında yapılan Sinan operası, tarihimizden bir kesiti Batı medeniyetinin en yüksek anlatımını bulduğu opera formunun estetiği içinde ele almayı başarıyor. Bunu yaparken; “kendimize dışarıdan, beynelmilel zenginliklere ise yabancı gözle bakmamak” düşüncesini bir hareket noktası olarak değerlendiren Bertan Rona, medeniyetimizin temelinde yer alan “tevhid” kavramını, eserinin kurucu ilkesi olarak tanımlıyor. Süleymaniye Camii inşasının yedi yıl sürmesi sebebiyle saray çevresinde oluşan beklenti ve tereddütün yarattığı gerilim etrafında örülen libretto, dönemin ruhuna, ölümsüz bir sanatçı olarak resmettiği Mimar Sinan’ın gözünden bakıyor. Mozart ve Wagner librettolarından sonra opera serimizin dördüncü kitabı olarak yayımlanan Sinan, günümüz Türk operasının seçkin bir metni olarak okurla buluşuyor.

₺42,00 60,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri

Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri

Başta Amerikan ekonomisi olmak üzere tüm dünyada yaşanan finansal çılgınlık, panik ve çöküşler çağının tarihsel ve politik kökenleri bu kitabın konusu. Son otuz yılda ABD ekonomisinde finansın yükselişinin politik sosyolojisini sunan Krippner’ın argümanı, birbiri ardına gelen ABD yönetimlerinin piyasada finansallaşmayı artıran politika tercihlerini, kendi başına bir politika hedefi olarak değil, 1960’ların sonunda ortaya çıkan mali kriz ve meşruiyet krizi gibi acil sorunlarla doğrudan yüzleşmekten kaçmanın bir yolu olarak benimsediğidir. Bu, ABD siyasetinin ve toplumsal gelişiminin son kırk yılını anlamak için son derece önemli bir argümandır ve ekonomi sosyolojisini siyaset sosyolojisine yeniden bağlamaya yardımcı olan bir yaklaşımdır. Michigan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü hocalarından Greta R. Krippner, finansallaşmaya elverişli bir makro ortamın yaratılmasında hayati önem taşıyan devlet eylemlerine odaklanmaktadır: (1) 1970’ler ve 1980’ler boyunca finansal piyasaların serbestleştirilmesi; (2) 1980’lerin başındaki büyük mali dengesizlikler bağlamında ABD ekonomisine yabancı sermaye girişini teşvik eden politikalar ve (3) 1979’da sıkı para politikalarına geçişin ardından para politikasının yürütülmesindeki zorluklar. VakıfBank Kültür Yayınları’nın iktisat dizisinin bu kitabı, günümüz iktisadi hayatının bu önemli kavramı, finansallaşma’yı tarihsel sosyolojinin perspektifinden anlatıyor.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Yapay Ekonomi

Yapay Ekonomi

<i>“Belirtmeye çalıştığım şey tek bir finansal nesnenin mali değerinin bir tacir, satış sorumlusu, arka ofis çalışanı, risk yönetimi uzmanı, muhasebeci ya da avukat tarafından farklı bağlamlarda değerlendirilebileceği ve bu bağlamların her daim birbiriyle uyumlu olmadığıdır. Bu durum organizasyonda bir hata olduğunun, bankanın değerleme hakkında tek bir prensip belirlemekte başarısız olduğunun bir kanıtı mıdır? Durum pek öyle değil...” </i> Performans göstergeleri, değerleme formülleri, tüketici testleri, hisseler ya da finansal sözleşmeler gibi şeyler dışsal bir gerçekliği mi temsil ederler? Yoksa işaret ettikleri şeyi performatif bir biçimde oluştururlar mı? Yapay Ekonomi, ekonomik gerçekliği sürekli tasvir edilen bir gerçeklik olarak kabul ediyor ve bu süreci pragmatist bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitap, ekonomide bir “şey”in nasıl meydana çıkarıldığına dair süreci keşfetmek için okuyucusunu bir seri farklı ampirik alanda –kamu yönetiminden borsaya, yatırım bankalarından pazarlamacılığa ve işletme fakültelerine– bir gezintiye çıkartıyor. Ekonomik nesnelerin tasvirinin aslında ekonomik nesneleri ürettiğini ve bir ekonomik eylemin simülakrumunun, bir gerçekleşme formu olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca neyin ekonomik olup olmayacağının tartışmaya tabi olduğunu ve ekonomik gerçekliği sürekli tasvir ederek şekillendirmenin, uygulamalı bir sınavla yüzleşmek demek olduğunu gösteriyor.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Sermaye ve Zaman

Sermaye ve Zaman

Batı ekonomileri büyük krizler yaşamak pahasına neden hâlâ spekülatif yatırımlara müsaade ediyor? Martijn Konings, bu kitabında neoliberalizm ve onun eleştirilerine dair sosyoloji, ekonomi ve felsefenin hem çağdaş hem de klasik literatürün yeni bir okumasını yapıyor; sermaye ve zamanın bir araya gelip spekülasyon olgusunu nasıl oluşturduğunu resmediyor. İlk neoliberal eleştiriler devleti, tarafsız ve piyasanın dışında konumlandırmışlarken, Konings aslında devletlerin spekülatif hareketlere müdahil olduğunu iddia ederek, 1970’lerden beri süregiden piyasa krizlerini başka bir gözle yorumluyor. Diğer bir deyişle liberalizmi eleştiren neoliberalizmin bir eleştirisini sunuyor. Foucault, Hayek ve Minsky gibi düşünürlerin neoliberalizm yorumlarını ele alan Konings, çağdaş finansal sistemin işleyişini Niklas Luhmann’ın sistem çözümlemesi ve öz-göndergelilik kavramları ekseninde tekrardan düşünmeyi öneriyor. Çift girişli muhasebe kayıtları, merkez bankası para politikaları, yatırımlarda kaldıraç kullanımı gibi enstrümanları felsefi, sosyolojik ve politik bir bakışla değerlendiren Konings, okurlarını neoliberal zihniyeti ve neoliberalizmin güç kullanımını spekülasyonun edimselliği ve üretkenliği üzerinden anlamaya davet ediyor. <i>Sermaye ve Zaman: Neoliberal Aklın Yeni Bir Eleştirisi</i> spekülasyon, neoliberalizm ve çağdaş finansa dair yeni bir bakış açısı sunuyor.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Borsa

Borsa

“Borsa günümüzde millî ekonomilerin düzenleyicisi ve organizatörü olmaya başlamıştır ve ağırlığı gitgide artmaktadır, üstelik bugünkü toplumsal düzen buna benzer bir biçimde var olmaya devam edecekse, böyle olmak zorundadır da.” Max Weber elinizdeki metni 20. yüzyılın eşiğinde, dünyada ticari küreselleşmenin zirvesine ulaştığı bir dönemde kaleme almıştır. Weber’e göre borsa bu ticari hareketliliği mümkün kılan en önemli araçlardan biridir. Weber bir yandan sarih bir şekilde borsanın işlevlerini açıklarken diğer taraftan da borsaya dair soru işaretlerini gidermeye çalışır. Metin Almanya’nın söz konusu dönemde dünya çapında bir iktisadi güç olma sancılarına ve aynı zamanda Alman toplumu içindeki sınıf çelişkilerine dair de ipuçları içerir. Weber’in söz konusu hususlara dair yaptığı yorumlar onun toplum ile iktisat arasındaki ilişkiye bakışını net olarak gösterir. Bu çerçevede Borsa’yı, takip eden yıllarda Weber’i önemli bir sosyolog olarak sahneye çıkaracak diğer metinlerine temel teşkil eden çalışmalardan biri olarak okumak mümkündür. M. Fazıl Baş’ın kitabın ortaya çıkış bağlamına dair etraflı sunuş yazısı ile yayımladığımız Borsa, Türkçedeki Weber literatürüne önemli bir katkı olarak karşımızda.

₺49,00 70,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?

Günümüzün saygın ekonomi profesörlerinden Adam Tooze’nin 2008 küresel krizinin başta ABD olmak üzere Çin, Rusya ve Avrupa üzerindeki etkilerini incelediği bu çalışma, okurlarına, ekonomi tarihi alanında yeni bir vizyon sunuyor. 1929’daki Büyük Buhrandan sonra dünyanın yaşadığı en büyük kriz olarak kabul edilen 2008 küresel ekonomik krizini, yazar, “çöküş” olarak nitelendiriyor. ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Lehman Brothers’ın 600 milyar dolarlık borcuyla iflas etmesi üzerine başlayan, sonuçları dünya geneline yayılan ve gelecek yılları etkisi altına alarak bütün güç dengelerini sarsan bu kriz, yazarın “Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi?” sorusu çerçevesinde ele alınıyor. Krizlerin nasıl oluştuğu ve küresel boyutta nasıl yayıldığının bilinmesinin, yaşanabilecek yeni krizlere karşı alınması gereken önlemler açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Tooze, bir tarihçi titizliğiyle küresel-siyasi gelişmeleri, finans piyasalarında olup bitenlerle ilişkilendirip, 2008 krizini tarihsel bağlamına oturtuyor. Böylece bu eser, krizin karmaşık yapısının çözümlenmesine kapsamlı ve önemli bir katkı sağlıyor. 2019 yılında Lionel Gelber Ödülü’ne layık görülen Çöküş; sermaye akışları, kamu borçları, bilançolar, tahvil-bono getirileri ve daha pek çok verinin istatiksel analinizi içeren tablo ve grafiklerle zenginleştirilmiş nitelikli bir çalışma.

₺105,00 150,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Beden ve Anlam

Beden ve Anlam

Çağımızın düşüncesi ve kültürel ögeleri, beden ve anlama dair farklı kavram ve kabulleri içermekte, bu kavramlar üzerinden dünya ile ilişkimizi yeniden tanımlamakta, kültürel kodlarımız bu kabuller çerçevesinde yeniden üretilmektedir. Beden ve anlam, bir başka deyişle madde ve mana, birbirinden ayrı dünyalara ait iki varlık türü olarak kabul görmüşken çağdaş anlam tartışmaları, bedenin anlamın oluşumundaki rolüne vurgu yaparak, beden ve anlam ilişkisini kuran yeni bir çerçeve oluşturmuşlar ve bedeni tartışmanın merkezine koymuşlardır. Aysun Aydın’ın editörlüğünde kitaplaşan Beden ve Anlam, bir problem olarak bedeni ve anlamı tartışan, özellikle bedenin ve anlamın birlikte ele alınışını felsefi ve sosyolojik bağlamda konu edinen makalelerden oluşmaktadır. Beden ve anlam arasındaki ilişkinin içsel ya da dışsal olarak tanımlanması; anlamın bedensel ya da bedene içkin olması; anlamın bedensel temas olarak yorumlanması; anlamın bedenin karşısında ya da bedenden yalıtılmış bir şekilde konumlandırılması; beden üzerine inşa edilen toplumsal, ideolojik, kültürel ve tarihsel anlamlar ve bedeni biçimlendiren anlamlar; bedenin mekânla ve bulunduğu mekâna bağlı olarak ortaya çıkan anlamlarla ilişkisi; bedenin mekânsallığının anlamdaki ifadesi; bedenin yaşamsallığı ve ölümle ilişkisinin anlamı şeklinde sıralayabileceğimiz sorun ve konular, çalışmanın odağını oluşturmaktadır.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Physis: Kavramı ve Özü Üzerine

Physis: Kavramı ve Özü Üzerine

Ve yola koyuluşunda varolanın varlığı olarak tasarımlanmış olan φύσις/physis’in soluk ve tanınmaz hâle gelmiş olan yankısı, bizde bile kendini muhafaza etmektedir; şeylerin “doğa”sından, “devlet”in doğasından ve insanın “doğa”sından söz ederken ve bununla doğaya özgü (fiziksel, kimyasal ve biyolojik düşünülen) “esasları” kastedeceğimiz yerde varolanın varlığını ve özünü kastederken bizler de φύσις/physis’i yankılarız. Ama ilkselliği içinde düşünülmüş olan φύσις/physis’i biz nasıl düşünebiliriz? İlksel düşünürlerin özdeyiş kırıntılarında hâlâ ona özgü taslağın izleri durur mu? Durur gerçekten; yalnızca iz değil üstelik, aksine eğer kulak verir ve dinlersek, duyduğumuz her söz yalnızca φύσις/physis’i söyleyecektir. Başlangıçtaki ilksel Yunan düşüncesinin “ilksel” bir “kimya” anlamında “doğa felsefesi” olarak artık uzundur egemen olan tarihsel yorumunun özsüzlüğü, bunun dolayımlı şahididir. Ama biz bu özsüzlüğü kendi çöküşüne bırakalım.

₺49,00 70,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Çağdaş Etik Tartışmaları

Çağdaş Etik Tartışmaları

Çağdaş Felsefe Tartışmaları dizisi, okuru güncel felsefeyle tanıştırmayı ve akademik çalışmalarda çerçeve sunacak bir başvuru kaynağı olmayı amaçlıyor. Dizideki her bir kitap, ilgili alanın güncel sorunlarını tanıtmasının yanı sıra belirli bir konu bağlamında yazarının kendine özgü problematiğini da ortaya koyuyor. Bu bakımdan dizi, bütünlüklü bir bakış sunan özgün eserlerden oluşuyor. Akademik çalışmalarını etik alanında yoğunlaştıran Murad Omay, dizinin ilk kitabı Çağdaş Etik Tartışmaları’nda, 20. yüzyıldan günümüze dek Batı felsefesinde, etik alanında ortaya çıkan temel tartışmaları ve filozofların geliştirdiği görüşleri ana hatlarıyla inceliyor. Yazar, değer teorisi; normatif etik; uygulamalı etik ve metaetiğin sorunlarını ele alırken, temel kavramları tarih ve bağlamlarıyla açıklığa kavuşturuyor. Eser, çağdaş etiğin sorunlarını Türkçe düşünmek isteyenler için önemli bir imkân sağlıyor.

₺56,00 80,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Kant Çalışmaları Dergisi

Kant Çalışmaları Dergisi

Soru Cevaplandı: Kant’ın “Eleştirel Felsefesi” Nedir? Kenneth R.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Şiddet ve Politika

Şiddet ve Politika

Şiddet ne ölçüde kavramsallaştırılabilir? Kavram ile gerçeklik arasındaki bir etkinlik olarak felsefe, şiddeti hangi zeminlerde düşünülebilir kılar? Gündelik dilde “şiddet” denilince zihnimizde çok sayıda “şiddet sahnesi” ve “görüntüsü” canlanır ancak söz konusu, kavramla iş gören felsefede şiddeti tartışmak olunca, şiddetin dolayımsızlığı ve aniliği onu kavramayı güçleştirir. Ama gerçekten de şiddet bütünüyle dolayımsız mıdır? Elinizdeki eser yöntem olarak çok biçimli ve çok boyutlu bu konuyu onun kavranmasına yönelik çoklu bir strateji izleyerek ele alıyor. Bu yöntem öncelikli olarak politik felsefe tartışmaları açısından şiddet konularını ele almayı içeriyor. Filozof odaklı bir yaklaşım yerine, filozofların savunduğu konumları ve özellikle onların arasındaki tematik ve kavramsal farklılıkları öne çıkaran bir yaklaşım izliyor. Dolayısıyla kitapta bir filozofun şiddet bahislerini ilgilendiren tüm konulardan ziyade o konuların bir bakiyesi olarak şiddeti nasıl tartıştığı görülmeye çalışılıyor. Politik felsefe alanındaki çalışmalarıyla tanınan felsefeci M. Ertan Kardeş Şiddet ve Politika: Felsefede Temel Tartışmalar ve Konumlar’da filozofların şiddet kavrayışlarını ve farklı tezlerini bir deneme çerçevesinde ele alıyor, temel tartışmaların birbirlerine mesafesini ortaya koyan bir yaklaşım üretiyor.

₺49,00 70,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik

Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik

“Yönetici değişikliği idari rutinde heyecan verici ve nadir görülen olaylardan biridir. Seçim sonuçları belli olduğunda ve yeni bir rejim ihtimali söz konusu olduğunda bakanlıkların koridorlarındaki gerginliği hissedebilirsiniz. Akabinde işler neredeyse tamamen durur. Zira kimse ne bekleyeceğini bilemez ve bir süre, âdeta dedikodularda teselli arar hâle gelinir. Bir bölüm yöneticisinin işten ayrılmasının etkisiyse nispeten daha azdır. Fakat bu da ilgi çekici, özel bir durumun ortaya çıkmasına sebep olur: Halef-selef meselesi, idari bir organizasyonun en alt kademelerine kadar popüler bir sohbet konusudur.” İş dünyasındaki sosyal ilişkiler, sosyologların önde gelen araştırma konularından biri olduğu gibi çalışanların ve idarecilerin de en çok merak ettiği konulardan biridir. Yeni Şef: Bürokratik Tutuculuk ve Liderlik modern dünyada, irili ufaklı çeşitli kamu ve özel işletmelerin, çalışanları ve şefleri arasındaki insani ilişkilerin nasıl düzenlendiğini ve bu ilişkinin dinamiklerini çözümlemeye çalışıyor. Niklas Luhmann’ın Yeni Şef’i, çalışanlar ve şefleri arasındaki ilişkilere yeni bir pencereden bakıyor. Yazılı ve yazılı olmayan kurallar, çalışanlar arasındaki gruplaşmalar ve rekabet gibi meselelere değinen eserin sorusu basit: İdareye yeni bir şef geldi, neler olacak?

₺33,60 48,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Homo İnformatiks

Homo İnformatiks

Bir mühendis, matematik tutkunu ve aynı zamanda felsefe alanında akademik çalışmaları olan Luc de Brabandere, farklı alanları sentezlemeyi seven bir düşünür. Yazarın tüm bu yönlerinden beslenerek ortaya koyduğu eser, sayıların diliyle sözel dili karşılaştırarak Homo İnformatiks adlı yeni bir insan türünün doğmakta olduğunu haber veriyor ve bu insan türünün sınırlarını tartışıyor. Eser aynı zamanda Aristoteles’ten Hârizmî’ye, Leibniz’den Thomas Bayes’e, Bertrand Russell’dan Claude Shannon’a pek çok önemli ismi bir araya getiriyor ve internet ve bilgisayarların hızla değişen yenilikçi dünyalarının matematik, mantık ve felsefeye dayanan temellerini tarihsel gelişim süreci içinde ele alıyor. Akıcı bir anlatım tekniği ile kaleme alınan ve Türkçeye Homo İnformatiks: Bilişim, Matematik ve Mantığın Kesişen Dünyaları adıyla kazandırılan bu çalışma, sadece uzmanların değil yenilikçi düşünce ve yaratıcılık gibi konulara ilgi duyan kitapseverlerin de zevkle okuyacağı bir eser.

₺49,00 70,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları

Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları

Edebiyat dünyasının baş tacı Tolstoy’un en büyük hayranlarından birinin Gandhi olduğunu biliyor muydunuz? Pasif direnişçilerle beraber kurduğu kırsal yaşam topluluğuna “Tolstoy Çiftliği” adını verdiğini? Gandhi’nin Tolstoy’a yazdığı ilk mektubunun nedeninin, onun Hintli bir devrimciye yazdığı, Hindistan’ın özgürleşmesi için tek yolun şiddeti reddetmek ve sevginin yasasına boyun eğmek olduğunu söyleyen mektubunu tercüme etmek ve yayımlamak için izin istemek olduğunu? Peki Gandhi mektup yayımlanırken hangi bölümlerin çıkartılmasını istedi? Tolstoy ile Gandhi’nin mektuplaşmalarını okurken, ahlaki mükemmeliyetçilikten ödün vermeden nasıl mücadele edilebileceğini göreceksiniz. Tolstoy’un dediği gibi kesinlikle direnmemek mi, yoksa Gandhi’nin öğütlediği gibi pasif direniş mi doğrusuydu? Bu kitap, kötülüğe karşı direnerek bir hayat sürmenin çarelerini arayan bu iki bilge insanın bu yolda birbirine nasıl destek olduğunu merak edenler için…

₺29,40 42,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu

On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu

İngiltere’de yaşanan Sanayi Devrimi 19. yüzyıl entelektüellerince nasıl deneyimlendi? Devrimin ne gibi çevresel sonuçları oldu? O zamanlar İngiltere gökleri nasıldı? Bu gökler, 19. yüzyıl sanatına nasıl yansıdı? Nasıl yansımalıydı? Bir Victoria Çağı entelektüeli olan sanat eleştirmeni, sanat tarihçisi, ressam, şair, toplumbilimci, düşünür John Ruskin, Sanayi Devriminin sonuçlarını çevresel yönden ele alan ilk metinlerden birini ortaya koyuyor On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu adlı çalışmasında. Ruskin’in 1884-1885’te Oxford Üniversitesi’nde verdiği derslerin notlarından oluşan bu metin, dönemin “musibet rüzgârını” bir sanat tarihçisinin gözüyle ve 19. yüzyıl gözlemciliğiyle ortaya koyuyor. Bu gözlemleri, farklı mekânların gökleriyle, büyük ressamların eserleriyle, şiirle ve antikçağ metinleriyle harmanlıyor. Estetik, eleştirel ve ilham verici; kendi ifadesiyle, “gökyüzünün işaretlerine” etkisi ol(a)masa da, zamanın işaretlerini etkilemiş bir eser On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu.

₺33,60 48,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Yaşayan Ölümün Mekânları: Kafka, Chirico ve Diğerleri

Yaşayan Ölümün Mekânları: Kafka, Chirico ve Diğerleri

Macaristan’ın en saygın entelektüellerinden biri kabul edilen kültür kuramcısı ve sanat tarihçisi László F. Földényi, VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla ilk defa Türk okurlarıyla buluşuyor. Földényi bu kitapta Rönesans resimlerinden Nazi Almanya’sının şehir planlarına, Giorgio de Chirico’nun gerçeküstü resimlerinden Franz Kafka’nın bürokrasi mekânlarına uzanan bir yolculukta, Batının “ideal şehir” hayalinin izini sürüyor. Yazar doğanın kaosu karşısında her şeyi gören, organize eden ve yönetebilen bir gözün hayalinin moderniteyle beraber tekrar tekrar nasıl inşa edildiğini, bunun arkasındaki zihin dünyasını, ütopya ve ölüm arasındaki yakın ilişkiyi inceliyor. Şehir planlaması, resim sanatı ve edebiyatı birbiriyle konuşturan Yaşayan Ölümün Mekânları: Kafka, Chirico ve Diğerleri metinlerarası ve kuramsal bir eleştiri...

₺35,00 50,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Türkiye'de Eğitimin Geleceği

Türkiye'de Eğitimin Geleceği

“Eğitime erişim sorununun artık çözüldüğü noktada, eğitimin kalitesinin sürekli artırılması ve en önemlisi eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesine odaklanmamız gerekiyor. Bunun yanında eğitim-kültür ilişkisinin güçlendirilerek sadece akademik olarak başarılı değil, dilini, tarihini ve coğrafyasını yakından bilen, sorumluluklarının farkında olan ve bu sorumlulukları yüklenmeye hazır, özgüven sahibi gençler yetiştirmeye de daha fazla odaklanmalıyız.” Mahmut Özer, yeni kitabında Türkiye’de eğitim sisteminin geleceğine dair fikirlerini geniş bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitap, eğitimde dijitalleşmeden teknoloji bağımlılığı ve değerlere, mesleki eğitimin güçlendirilmesinden öğretmenlerin mesleki ve kişisel gelişimlerinin desteklenmesine, eğitimde kapsayıcılıktan hayat boyu öğrenmeye kadar pek çok güncel başlıkla Türkiye’de eğitimin geleceğinin nasıl şekilleneceğine ve nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair kuşatıcı bir bakış sunuyor. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken izlenmesi gereken ve hâlihazırda uygulanan politikaları akıcı bir dille ele alan Türkiye’de Eğitimin Geleceği: Eşit, Kapsayıcı ve Kaliteli, son 20 yılda eğitimde atılan büyük adımların yanı sıra Bakanlığı döneminde gerçekleştirdiği atılımları da detaylarıyla açıklıyor.

₺47,60 68,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Bâtınilik ve Akademi

Bâtınilik ve Akademi

“Bâtınilik” ya da “okült” hakkındaki algılarımız kendimize dair nasıl düşündüğümüzle ayrılmaz biçimde iç içedir: Neredeyse hiçbir zaman bu olgunun bilincinde olmasak da entelektüeller ya da akademisyenler olarak kimliğimizin bizatihi kendisi, o kimliğin ters ayna imgesinin zımni reddine dayanır. İşte bu yüzdendir ki “Batı bâtıniliği” sahası, bir bütün olarak akademik araştırma için potansiyel anlamda patlayıcı içerimler taşımaktadır. Ona ilişkin miras aldığımız varsayımların, tarihsel kaydın ön yargısız soruşturulmasından ziyade, ideolojik inşaların ve basmakalıp yargıların yansıması oldukları için yetersiz kaldıkları ortaya çıkarsa o zaman bizatihi kendi kimliğimizin temellerini yeniden düşünmek zorunda kalacağımız kesindir. Bâtıni ya da okült ötekiliğe ilişkin muhayyel inşalarımız aynı zamanda bizatihi kendiliğimizin inşasıdır ve bu yüzden de “onların” farklı olduğu ortaya çıkarsa eldeki soru bunun bizim için ne ima ettiğidir. Akademisyenler “bâtıni”, “okült” ya da “büyülü” inançlara küçümseyerek bakmaya meyyaldir, ancak genelde bu terimlerle anlatılan dinî ve felsefi gelenekler ya da bunların entelektüel tarih için önemi konusunda cahildirler. Wouter J. Hanegraaff, entelektüellerin İncil dini ve Antik Yunan aklının temellerine meydan okumuş, Geç Antik Dönem’den kalma bir dizi “pagan” fikirle Rönesans’tan beri nasıl hesaplaşmaya çalıştıklarının göz ardı edilmiş hikâyesini anlatıyor. Protestan ve Aydınlanma polemikleri temelinde akademiden sürgün edilmiş bu gelenekler, öteki olarak algılanır hâle gelmiş, akademisyenler de günümüze değin kimliklerini bu öteki üzerinden tanımlamışlardır. Hanegraaff, Bâtınilik ve Akademi’deki irdelemesini birincil ve ikincil kaynaklar üzerine titiz bir çalışmayla temellendirerek okuru 15. yüzyıldan günümüze uzanan heyecan verici bir entelektüel yolculuğa çıkarıyor ve dışlanmanın bu unutulmuş tarihinin din, felsefe ve bilimin müesses klasik anlatılarına dair ne gibi içerimler taşıdığını sorguluyor.

₺112,00 160,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

İzlence: Akademik Derse Hazırlık

İzlence: Akademik Derse Hazırlık

Doğru izlenceyi hazırlamak için konu bilgisinden daha fazlası lazımdır: Bu, sınıfın ne yapması gerektiğine (ve ne “yapabileceğine”) dair bir kavrayış gerektirir. İyi bir izlence, bir hapishaneye dönüşmeksizin öğrencinin hocayla birlikte çalışabileceği bir yapı sunar. Doğası gereği derslerdeki tepkisi “öngörülemez” olan öğrencilerin, onların parlak fikirlerinin ve coşkularının gelişebilmesi için seçenekleri açık tutmayı tercih eden hocalara esnek bir alan sunulmalıdır. Ders vermek zordur, dersi hazırlamak ise daha zordur. Bir dönem boyunca bir sınıf dolusu öğrencinin dikkatini canlı tutabilmek, onlara fikirlerinizi, bilgilerinizi aktarabilmek konu hakkında bir uzmanlık kadar çok iyi bir planlama da gerektirir. İşte bu planın adı izlence. Ama bu birkaç sayfalık metni basit bir çizelge olarak düşünmek doğru mu? Yazı ve edebiyat alanında kıdemli iki araştırmacı William Germano ve Kit Nicholls’un beraber kaleme aldıkları bu kitabın, pek ihmal edilen bu önemli belge ile ilgili dikkat çekici fikirleri var. Ders vermenin ve sınıfın felsefesini izlence şekillendiriyor. Onlara göre üniversitede bir sınıf aslında bir ulus devlete benziyor; öğretmen buranın hükümdarı, öğrenciler ise halk. Sınıfın gayesi ise eğitim alabilmek. Peki bu ulusun bir toplumsal sözleşmesi var mı? Evet, işte o izlence.

₺66,50 95,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Liberalizm Neden Çöktü?

Liberalizm Neden Çöktü?

<i>Liberalizm iflas etmiştir ama verdiği sözleri tutmadığı için değil, bilakis tuttuğu için iflas etmiştir. İflas etmiştir, çünkü başarılı olmuştur. Liberalizm “daha fazla kendisi oldukça” iç mantığı ve iç çelişkileri daha görünür hâle geldikçe, iddialarını çürütüp liberal ideolojiyi fiilî gerçekliğe dönüştüren patolojiler üretmiştir. </i> 20. yüzyılın önde gelen üç ideolojisi –komünizm, faşizm, liberalizm– arasından sadece liberalizm varlığını devam ettirebiliyor. Liberalizm ideolojik açıdan tarafsızmış gibi davranmayı, hâkimiyeti altındaki zihinleri şekillendirmek gibi bir niyetinin olmadığına inandırmayı başarmıştır. Liberalizmin özgürlük, zevk ve refah gibi vaatleri belki de uzun ömrünün bir sırrıdır. Liberalizm halkların eşitliğine vurgu yapıyor, ama günümüzde başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, liberal ülkelerde maddi eşitsizlik giderek artıyor. Liberalizm bireyin özgürlüğüne dayanıyor, ama insanlık tarihinde görülmedik şekilde tahakküm kuran bir kamu örgütlenmesi liberal politikaların uygulandığı ülkelerde zorunlu hâle gelmiş durumda. Liberalizm aristokrasiyi kabul etmiyor, ama küresel elitlerin dünya hâkimiyetini sağlıyor. Liberalizm Neden Çöktü? sadece iki yıl içinde, Almanca, Arapça, Japonca, Macarca gibi on iki dile çevrildi. Çağımızın en önemli toplumsal-ideolojik tartışmasının bu önemli eserini VakıfBank Kültür Yayınları Türk fikir dünyasının ilgisine sunuyor.

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Türkiye'de Eğitimi Yeniden Düşünmek

Türkiye'de Eğitimi Yeniden Düşünmek

<i>“Türkiye’de eğitimde son yirmi yılda devrim niteliğinde ilerlemeler sağlanmıştır. Temel eğitim ve ortaöğretimde okullaşma oranları 2000’li yılların başına göre oldukça artmış ve eğitimde evrenselleşme büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. Derslik başına ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da yine 2000’li yıllara göre çok daha iyi bir seviyeye ulaştırılarak ilk kez OECD ortalamasına yaklaşmıştır. Her iki boyutta iyileşmeyi sağlayabilmek, bu dönemde eğitimde yaşanan büyümenin kalite odaklı olduğunun en önemli kanıtıdır. Zaten bu kanıt, PISA ve TIMSS gibi uluslararası öğrenci başarı araştırmalarının her döngüsünde tekrar tekrar ortaya konmaktadır.” </i> Türkiye’de eğitim, güncelliğini daima koruyan ve yeniden düşünülmesi gereken bir alanı işaret eder. 2000’li yıllar, Türkiye’nin okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde pek çok dönüşüme tanık olduğu yıllardır. Bu kitap, okurları beşeri sermayeden eğitimde fırsat eşitliğine, kız çocuklarının okullaşma oranından eğitimde kaliteli bir büyümenin imkânlarına, yükseköğretime girişte karşılaşılan problemlerden okullar arası başarı farklarına, güvenli bir okul ikliminden öğretmenlerin yaşadıkları zorlu süreçlere, Covid-19 döneminde uzaktan eğitimin sistemde sebep olduğu sorunlara kadar pek çok güncel başlıkla Türkiye’de eğitim sisteminin açmazlarını yeniden düşünmeye davet ediyor. Bunları yaparken sistemin içinde kronikleşmiş biçimde tekrarlanan retorikleri sorgulayarak iyileşmesine ihtimal verilmeyen sorunların, iyi bir planlamayla nasıl çözülebileceğine dikkat çekiyor ve toplumun eğitim konusundaki tüm paydaşlarına “başka bir eğitim mümkün” mesajını veriyor.

₺42,00 60,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Çat! Pat! Bam!

Çat! Pat! Bam!

Dünyanın en gürültücü ekibiyle tanışın: ÇAT! PAT! ve BAM! Bağır, çağır, çığlık at! Bildikleri tek şey buydu. Derken bir gün… FISILTI, MIRILTI ve SUSPUS ile tanıştılar. Tam anlamıyla neye uğradıklarını şaşırdılar! Sakinleşmeyi öğrendikten sonra… Bazen gürültülü bazen de sessiz sakin oyunlarla hep birlikte eğlencenin tadına vardılar!

₺59,50 85,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Türkiye'nin Kelebekleri

Türkiye'nin Kelebekleri

Türkiye’nin Kelebekleri ile objektiflerimizi, ülkemizi paylaştığımız küçük ama bir o kadar büyüleyici canlılara çeviriyoruz: Kelebeklere! Tüm ekosistemin birbirine nasıl bağlı olduğunu bir de kelebeklerin dünyasını inceleyerek görelim. Nasıl yaşarlar? Göründükleri kadar hassas canlılar mıdır? Koku alırlar mı? Nasıl uyurlar? Kelebeklerin isimleri nereden gelir? Kelebekler hakkında birçok soruya cevap veren bu kitap, profesyonel fotoğrafçı olan yazarlarımız Alper Tüydeş, Hakan Yıldırım ve Onat Başbay tarafından hazırlandı. Ülkemizde sadece bir bölgede yaşayan, endemik kelebek türlerinin yanı sıra çevremizde rastlayabileceğimiz etkileyici türler de bu kitaptaki yerini aldı. Kitap sonuna eklediğimiz “Ara-Bul-Tanı-Sev” oyunu da meraklı okurlarını bekliyor.

₺98,00 140,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Çoban Köpeği Pan

Çoban Köpeği Pan

Pan, yeni dogan yedi yavrudan biri. Bembeyaz, koca göbekli, yünden bir topaç gibi! Pan büyüdügünde tüm sürüye kendisi bakacak. Ama ögrenecek çok şey var, bu nasıl olacak? Çoban Köpegi Pan’ın hikâyesi kır çiçekleriyle bezeli. Merak ediyor musun Pan büyürken başına neler geldi? Hepsi bu kitabın içinde gizli!

₺56,00 80,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Profesör Astro Kedi ile Derin Denize Yolculuk

Profesör Astro Kedi ile Derin Denize Yolculuk

Dünyamızın yüzde 70’inden fazlası sularla kaplı olduğu hâlde okyanuslarımızın aşağı yukarı yüzde 95’i hâlâ keşfedilmemiş durumda! Profesör Astro Kedi ve ekibi yola çıkıyor: Suzi, Mimi, Pofi, Kurbik ve Astro Fare! Bir de gemileri Picton Castle var tabii! Keşfe sahilden başlayıp derin denize açılacaklar. Okyanusun en karanlık, en derin ve en gizemli yerlerine bile gidecekler. Devasa balinalardan su altı volkanlarına kadar bir sürü şey onları bekliyor! Sen de Profesör Astro Kedi ve ekibine katılmak ister misin? Hadi, atla gemiye!

₺100,80 144,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Arkadaşlığın Paytak Adımları

Arkadaşlığın Paytak Adımları

Karla kaplı yolların buluşturduğu iki arkadaşla tanışın: Akça ve Pinku! Akça, yoğun kar yağışı nedeniyle okula gidemiyor. Evde, canı sıkılıyor. Pinku ise sadece çok kar varken okula gidebiliyor. Farklı koşullarda hayat süren bu ikilinin yolu kesişecek ve kış soğuğunda sıcacık bir dostluk başlayacak.

₺63,00 90,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Saib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi

Saib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi

“Bāzār-ı imkānda miftāhsız kilīd yokdur. Sen baġlu ve müşkillere fütūhı gönüller kapusundan taleb eyle, elbetde açılur. Lākin miftāh-ı müşkilāt olan kalbi tedārik itmek kadar bir müşkil yokdur ve belānın a‘zamı bundadır ki herkesi bu kapuya yanaşdırmazlar… Ma‘lūm ola ki insānın āhiretde ma‘lūmāt ve melezz-i zātī dünyāda olan ahvālinin semeresidir. Gūyā dünyā bāġçesinde benīādem bir alay fidanlardır ki hadīka-i bekāya nakl olınup maksūd olan semeresi anda zuhūr itse gerek bizler ise bu dār-ı fenāda mevtin çāresi olmadıġın bilür iken kökler salmışuzdur. Klasik şiir geleneğinde, sanat ve anlam derinliğine dayanan bir üslûp olan Sebk-i Hindî, XVI ve XVII. yüzyılda ortaya çıkmış; İran, Hindistan, Afganistan, Irak, Tacikistan ve Osmanlı coğrafyasında etkili olmuştur. Bu üslûp, klasik şiirin müesses nizamında, yani asırlar boyu devam eden yerleşik estetik yapısı ve anlam dünyasında gerçekleşen en kayda değer değişimlerden biri olarak sayılabilir. Yeni, orijinal ve girift mazmunlar, ince hayaller, anlam kapalılığı, az kelime ile çok şey ifade etme gibi hususlar bu üslûbun ayırt edici vasıflarını teşkil eder. Söz konusu anlam kapalılığının, girift mazmunların ve ince hayallerin çözümlenmesine duyulan ihtiyaç, Türkçe şerh faaliyetlerine yeni bir ivme kazandırmıştır. Bu sahada telif edilen şerhlerden biri de Ebûbekir Nusret Efendi tarafından Sâib-i Tebrîzî’nin bazı şiirleri için kaleme alınmıştır. Az sayıda Türkçe şiiri de bulunan Sâib-i Tebrîzî söz konusu üslûbun en önemli temsilcilerindendir ve divan şairlerimizden Nâbî’yi de derinden etkilemiştir. Çözümlenmesinde kimi zaman güçlüklerle karşılaşılan Hint üslubu şiirinin şerh edilebilmesi için bir şarihin ileri derecede şiir bilgisine sahip olması gerekir. İşte Ebûbekir Nusret Harputî böyle bir müktesebata sahiptir. Âlim ve mutasavvıf kişiliğinin yanı sıra şiir söyleyecek düzeyde dilin inceliklerine vakıf olması bu şerhi daha anlamlı ve değerli kılmaktadır. XVIII. yüzyıl şair ve yazarı Nusret Efendi’nin Sâib-i Tebrîzî Dîvânı Şerhi, metnin daha kolay anlaşılmasını sağlayacak bir lügatçe ile birlikte bugünün okuyucularının ilgisine sunuluyor.

₺129,50 185,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Bir Kıssa Bin Hisse: Doğu'nun En Güzel Hikayeleri 1. Cilt

Bir Kıssa Bin Hisse: Doğu'nun En Güzel Hikayeleri 1. Cilt

Bugüne kadar böyle güzel hikâyeler okumadınız… On üçüncü yüzyıl klasik Fars Edebiyatı’nın en önemli şaheserlerinden biri olan Cevâmiü’l-hikâyât, Avfî tarafından özenle seçilmiş anlatıların bir araya getirildiği bir hikâyeler mecmuasıdır. Osmanlı Devleti zamanında sadece seçili bir kısmı tercüme edilen, günümüz Türkçesine çevrilmeyen ve doğal olarak bugünün okurları tarafından pek de bilinmeyen Cevâmiü’l-hikâyât, VakıfBank Kültür Yayınları tarafından Türkçeye Bir Kıssa Bin Hisse - Doğu’nun En Güzel Hikâyeleri adıyla kazandırılıyor. Elinizdeki bu eser; çocukların kalbi kırılmasın diye namaz vaktini geciktiren bir peygamberden, sabahın seherinde ilim uğruna çıkılan yollarda yaşanan zorluklara, başını yitirme korkusuyla padişahlara karşı en incelikli hitapları seçen vezirlerden, toplumda âriflere olan ilginin artması için onlarla birlikte yürüyen hükümdarlara, misafir âdâbından, cömertlik, insaniyet ve hayâ erdeminden ileri görüşlü olma ve sabretmeye varıncaya kadar birçok erdemi güzel hikâyeler altında toplayıp okuyucuya ileten bir ahlâk ve öğüt kitabıdır. Moğollardan önce İran’da hüküm süren hânedanlara ait iki bini aşkın tarihî ve edebî hikâyeyi ihtiva eden bu kitabın yalnızca bu cildinde iki yüz otuz dokuz hikâye yer alıyor. Eserde anlatıcı kimi zaman bir sahâbî, kimi zaman bir vezir, kimi zaman bir şair, kimi zaman da bir köylüdür. Avfî, her bölüme öncelikle anlatacağı konuya ilişkin ayet ve hadislerle başlar. Sonrasında hikâyelere geçer. Yazar çoğu zaman hikâyelerin sonunda kıssadan hisse misali o hikâyeden alınması gereken dersi ve faydayı açık bir şekilde belirtir. Bu klasiği okurken bir kıssadan bin hisse çıkarmanız ümidiyle…

₺70,00 100,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Mevlânâ Menkıbeleri

Mevlânâ Menkıbeleri

Mevlânâ Ekmeleddin Tabîb’in şöyle dediği nakledilir: Bir keresinde kutlu sultan Rükneddin, “Çok kuvvetli bir panzehir hazırlamak gerekir.” buyurdu. Onun bu emri üzerine panzehir için gerekli bütün maddeler her yerden bir araya getirildi. İlacın hazırlanacağı gün evin bir köşesine çekilip onu hazırlamakla meşguldüm. Evin bütün kapıları, giriş çıkışları kapatıldı. İlacın hazırlanması tamamlandığında, Hüdâvendigâr hazretleri, Allah onun ruhunu mübarek kılsın, evin bir köşesinden ansızın görünüverdi. Huzuruna gittim, elini öptükten sonra mübarek parmağıyla şereflendirir diye panzehri küçük bir küpün içinde önüne bıraktım. Asla iltifat etmedi ve “Ey Mevlânâ Ekmeleddin! Okyanus suyu panzehir olsa, içimizi ısıran ejderhaya çare olmaz,” deyip anında gözden kayboldu. Büyük mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hakkında günümüze kadar çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bu eserler arasında, Mevlânâ’nın hayatı, hocaları ve halifeleri hakkında bilgi veren Sipehsâlâr Risâlesi’nin (Mevlânâ Menkıbeleri) önemli bir yeri vardır. Mevlânâ ve çevresi hakkındaki ilk menâkıbnâmelerden biri olan elinizdeki bu eser, kırk yıl Mevlânâ’nın hizmetinde bulunmuş, saraydaki kumandanlık (sipehsâlâr) görevinden ayrıldıktan sonra Mevlânâ dergâhının malî işleriyle meşgul olmuş Ferîdûn-i Sipehsâlâr tarafından Mevlânâ’nın sır tutmada güvenilir ve samimi bir müridinin isteği üzerine kaleme alınmıştır. Üç bölümden oluşan Sipehsâlâr Risâlesi’nin ilk bölümü Sultânü’l-ulemâ Bahâeddin Veled’e, ikinci ve en geniş bölümü Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye, üçüncü bölümü Mevlânâ’nın dostlarına ve ondan sonra makamında bulunan çelebilere ayrılmıştır. Bu kutlu zâtların yaşadığı dönemi idrak etmiş bir müellifin Mevlânâ ve Şems-i Tebrîzî ile ilgili bizzat şahit olduğu olayları aktardığı bu klasiği keyifle okuyacaksınız…

₺63,00 90,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Esmâ-i Hüsnâ Şerhi

Esmâ-i Hüsnâ Şerhi

Birisi, “Ben Allah’ı biliyorum.” dese doğru söylemiş olur. Birisi de “Ben Allah’ı bilmiyorum.” dese o da doğru söylemiş olur... Akıllı bir kimseye düzgün bir yazı gösterip “Bunu yazanı tanıyor musun?” desen o da “Hayır!” cevabını verse doğru söylemiş olur. Eğer “Evet! Onu yazan diri, kâdir, işiten, gören, sağlıklı eli bulunan, yazmayı bilen bir insandır. Onun bütün bu özelliklerini bildiğime göre onu nasıl tanımam!” demiş olsaydı yine doğru söylemiş olurdu. “Tanrı’yı bilebilir miyiz?”, “Tanrı’yı nasıl bilebiliriz?, “Tanrı’yı bilmeli miyiz?” Gazzâlî Esmâ-i Hüsnâ Şerhi’nde bu evrensel sorulara kelamî, tasavvufî bir perspektifle cevap veriyor. Allah’a dair bilgiyi; mutlak anlamda bilinmesi mümkün olmayan zâtın bilgisi, kulun kendileriyle vasıflanarak bilebileceği sıfatların-isimlerin bilgisi ve isimlerin tezahürü olarak ortaya çıkan fiillerin bilgisi olarak üç farklı kademede inceliyor. Allah’ın doksan dokuz isminin anlamlarını açıklayıp insanın bu isimlerden nasibinin ne olduğu, isimleri anlamak için nasıl bir pratik gerektiğine dair bilgiler veriyor. Platon’dan beri felsefenin gündeminde olan isim-müsemmâ meselesini varlıkların isimlerinden Allah’ın isimlerine doğru bir seyirle tartışıyor. Esmâ-i Hüsnâ Şerhi dil, bilgi ve ahlaka dair meseleleri teoloji çerçevesinde düşünmek ve Allah’ın isimlerinin anlamlarını Gazzâlî’den öğrenmek isteyenler için önemli bir eser.

₺56,00 80,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

Yunus Emre ve Divan'ı

Yunus Emre ve Divan'ı

Benüm bunda karârum yok ben bunda gitmege geldüm Bâzirgânam metâ‘um çok alana satmaga geldüm Ben gelmedüm da‘vî-y-içün benüm işüm sevi-y-içün Dostun evi gönüllerdür gönüller yapmaga geldüm Dost esrigi deliligüm âşıklar bilür neligüm Degşüriben ikiligüm birlige bitmege geldüm O hocamdur ben kulıyam dost bagçesi bülbüliyem Ol hocamun bagçesine şâd olup ötmege geldüm Bunda biliş olan cânlar anda bilişürler-imiş Bilişüben hocam-ıla hâlüm arz itmege geldüm Yûnus Emre âşık olmış ma‘şûka derdinden ölmiş Girçek erün kapusında hâlüm arz itmege geldüm

₺126,00 180,00 ₺

DETAYLI BİLGİ

TÜM KATEGORİLER

9789756768952

362189

Türkçülükten İslamcılığa Milli Türk Talebe Birliği

https://www.vadiyayinlari.com.tr/turkculukten-islamciliga-milli-turk-talebe-birligi

Türkçülükten İslamcılığa Milli Türk Talebe Birliği

9.10

Milli Türk Talebe Birliği, kuruluşu Osmanlı Devleti'nin son yıllarına denk gelen, kapatılmasına yol açan 12 Eylül 1980 hükümet darbesine kadar aralıklarla faaliyetleri birkaç kez durdurulsa da Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını sürdüren ilk ve önemli gençlik örgütlerinden biridir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan en çok dikkat çeken simalardır.

Milli Türk Talebe Birliği, kuruluşu Osmanlı Devleti'nin son yıllarına denk gelen, kapatılmasına yol açan 12 Eylül 1980 hükümet darbesine kadar aralıklarla faaliyetleri birkaç kez durdurulsa da Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını sürdüren ilk ve önemli gençlik örgütlerinden biridir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan en çok dikkat çeken simalardır.

    Teslimat Detayları

    :

    Teslimat şartları

    *Siparişlerin gönderimi için Ok Nakliya ile çalışmaktayız.

    *3500 TL ve üzeri siparişleriniz için kargo ücreti ödemezsiniz. 3500 TL tutarın altında kalan siparişleriniz için  kargo bedeli, ödeme aşamasında siparişinize eklenecektir.

    *Siparişiniz size ulaştığında, teslim almadan önce kargo paketinde yırtık, ezilme, ıslanma, vb. bir sorun olup olmadığını mutlaka kontrol ediniz. Kargo paketinde herhangi bir sorun tespit ederseniz, kargo görevlisine tutanak tutturmanız ve kargoyu teslim almamanız gerekmektedir. Teslim almadığınız bu gönderi, tutanakla birlikte firmamıza geri gönderilecektir. Bu durumda siparişiniz tekrardan hazırlanacak ve size yönlendirilecektir.

    *Kapıda nakit/Kapıda tek çekim ödeme seçeneğiyle yapmış olduğunuz alışverişlerde; kargo görevlisi, ödeme yapmadığınız takdirde siparişinizi teslim etmeyecektir. Siparişiniz için gerekli ödemeyi yapmadan ürünü teslim alıp kontrol etme şansınız olmayacaktır.

    *Ürünlerinizi teslim aldıktan sonra siparişinizin eksizsiz bir şekilde size ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmeniz gerekmektedir. Paket içeriğinde eksik ürün mevcutsa 0212 854 00 04 numaralı hattan müşteri hizmetlerimiz iletişime geçiniz.

    *Siparişinize ait faturanın ürünlerle birlikte size ulaştığından emin olunuz. Paket içeriğinde faturanın olmadığını farkederseniz 0212 854 00 04 numaralı hattan müşteri hizmetlerimiz iletişime geçiniz.

    *Siparişinizin teslimatı sırasında adresinizde bulunmuyorsanız, gönderiniz 3 gün şubede bekletilir ve bu süre içerisinde teslim alınmayan ürünler firmamıza geri gönderilir. Firmamıza geri dönen siparişlerin tekrar gönderilmesi durumda, kargo bedeli alıcıya yansıtılır.

    İade/İptal Detayları

    :

    Değişim ve İade

    Siparişinizdeki ürünler için değişim süresi 7 gündür. Bu sürede, sipariş içeriğindeki ürünlerin beden değişimini gerçekleştirebilir ya da başka bir ürünle değişimini sağlayabilirsiniz. Değişim işlemleriniz için ‘sipariş takibi’ bölümünden talep oluşturmanız gerekmektedir. Bu aşamada, değişim için kargo firmasına teslim ettiğiniz ürünlerin kargo takip numarasını sisteme eklemeniz gerekmektedir.

    Siparişinizdeki ürünler için iade süresi 7 gündür. Bu sürede, sipariş içeriğindeki ürünleri iade edebilirsiniz. İade işlemleriniz için ‘sipariş takibi’ bölümünden talep oluşturmanız gerekmektedir. Bu aşamada, iade için kargo firmasına teslim ettiğiniz ürünlerin kargo takip numarasını sisteme eklemeniz gerekmektedir.

    Değişim/iade için göndereceğiniz ürünlerin orijinal ambalaj ve/veya kutusunun hasar görmemiş olması gerekmektedir. Kullanılmış, etiketi kopartılmış ürünler için iade/değişim işlemi yapılmayacaktır.

    İade/değişim için göndermiş olduğunuz ürünler kontrol edilir ve talebiniz yanıtlanır. Değişim işleminiz 15 iş günü içerisinde gerçekleştirilir ve kargoya teslim edilir.

    Değişim/iade ile ilgili detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.

    Screenshots

    Description

    Millî Kütüphane Konuşan Kitaplık Görme Engelliler Merkezi üyelerinin arşivinde yer alan sesli kitapları zaman, mekân ve donanım engeli olmadan telefonları üzerinden de dinleyebilmelerine imkân sağlayan uygulama ekran okuyucu programlar aracılığıyla kullanabilecekleri şekilde tasarlanmıştır. Üyeler kullanıcı adı ve şifreleriyle uygulamaya giriş yapabilmektedir. En son dinledikleri sesli kitapları takip edebilirler, en son kaldıkları kısımlardan dinlemeye devam edebilirler. Bir önceki ayın en çok dinlenen sesli kitaplarını listeleyebilirler.

    Ratings and Reviews

    Profil

    Profil ayarları yok mu?

    Üye giriş hatası

    Ben üye olmama rağmen şifrem ile giremiyorum hatalı şifre diyor fakat şifremi unuttum kısmı yok

    Uygulamanın daha erişilebilir olması

    Kitapların geri ya da ileri sarılması çok pratik değil. Deyer ayarlanarak aşağı yukarı fiske yaparak geri ya da ileri sarılması daha pratik olur. Bir de uygulamada uyku modunun olmaması büyük bir eksiklik.
    Uygulamanın içinde kitap ayrımlarının olduğu sekmede külliye diye bir seçenek yok.
    Uygulama tanıtım sekmesinde kitap ayrımlarının olduğu sekmede külliye seçeneğini tıklayarak detaylı oynatma penceresine ulaşabilirsiniz diye yazıyor.
    Son olarak dinledim kitabı kaldığım yerde devam etme seçeneğini bulamadım.

    The developer, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, indicated that the app’s privacy practices may include handling of data as described below. For more information, see the developer’s privacy policy.

    Data Not Collected

    The developer does not collect any data from this app.

    Privacy practices may vary based on, for example, the features you use or your age. Learn More

    Information

    Provider
    T C KULTUR VE TURIZM BAKANLIGI

    Size
    21 MB

    Category
    Education

    Compatibility
    iPhone
    Requires iOS 11.0 or later.
    iPad
    Requires iPadOS 11.0 or later.
    iPod touch
    Requires iOS 11.0 or later.
    Mac
    Requires macOS 11.0 or later and a Mac with Apple M1 chip or later.

    Age Rating
    4+

    Copyright
    © T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

    Price
    Free

    More By This Developer

    You Might Also Like

    nest...

    gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede