bursa kuşatması / Açık Erişim@BUU: Celali kuşatması altında Bursa

Bursa Kuşatması

bursa kuşatması

Merhaba arkadaşlar. Geçen ay ki Bosna-Hersek gezimizden umarım sizler de keyif almışsınızdır. Bosna’daki güzel geziden sonra Anadolu’ya döndüm. Ayağımın tozuyla Osmanlı Devleti’nin kurulduğu Bursa’yı gezmeye karar verdim. Çünkü Bursa tarihi güzellikleriyle ülkemizin en güzel şehirlerinden biri.

Bursa ulu camii

Bursa’ya geldiğimde ilk olarak büyük ve ihtişamlı bir cami gördüm. Bu caminin adı Ulu Camii’ymiş. Caminin dışı sade olsa da içi çok güzeldi. Duvarlarında Allah’ın birliğini ifade eden “vav” harfleri yazılıydı. Ayrıca caminin kapısında “Murat Han oğlu Yıldırım Han’ın emri ile senesinde” şeklinde bir yazı vardı. Sonradan öğrendim ki yılına denk geliyormuş.

Osman gazi türbesi

Camiden çıktıktan sonra Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi ziyarete gittim. Türbesi, Tophane semtinde yer alıyormuş. Öğrendiğime göre Osman Gazi; Bursa kuşatması sırasında oğlu Orhan Bey’i yanına almış. Şehir içindeki kubbeli yapıyı işaret ederek, mezarının buraya yapılmasını vasiyet etmiş. Bursa’nın fethinden sonra Osman Gazi, Gümüşlü Kümbet adıyla anılan türbeye gömülmüş.

Yeşil Türbe

Osman gaziyi ziyaretten sonra bir türbe daha gördüm. Şehrin her tarafından görülebilen bu türbe, yılında Yıldırım Bayezid’in oğlu Sultan Mehmed Çelebi tarafından yaptırılmış. Türbede Sultan Mehmed Çelebi, oğulları Şehzade Mustafa, Yusuf ve Mahmut, kızları Sitti Hatun, Selçuk Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun’un kabirleri bulunuyormuş.

Cımalıkızık köyü

Bursa merkezden ayrılırken bir köy dikkatimi çekti. Cumalıkızık Köyü, Osmanlı dönemine ait evleriyle meşhurmuş. Ayrıca köyde, toplam adet ev bulunuyormuş ve bu evlerden tanesinde hâlâ insanlar oturuyormuş. İnsanlar genelde hafta sonları geliyormuş buraya. Hele ki Pazar günleri iğne atsan yere düşmüyormuş. Pazar yerinde köylüler organik sebze ve meyve de satıyorlar. Şahsen ben meyvelerin tadına baktım, çok lezzetliydi.

Uludağ

Bursa’ya gelinir de Uludağ’a çıkılmaz mı? Ben de Uludağ’a doğru kanat çırpmaya başladım. Yükseldikçe altımdaki yeşil örtü beyazlaşmaya, hava soğumaya başladı. Uludağ metre yüksekliğindeymiş. Zaten çık çık bir türlü bitiremedim dağı. Nihayet zirveye çıkmayı başardım. Her yer bembeyazdı ve araçlar karı kazıyorlardı. Ben durur muyum hemen aldım bir tane kızak karın keyfini çıkarmaya başladım.

Kar ne kadar keyifli de olsa biraz üşüttü beni. Kanatlarım nerdeyse donacaktı. Bu kadar kaymak yeter deyip dağdan aşağıya doğru süzüldüm. Bursa’nın üzerinde son bir uçuştan sonra yeni maceralara doğru kanat çırptım.

Bursa'nın fethi ne zaman, kaç yılında oldu? Bursa hangi padişah tarafından fethedildi?

Osmanlı Devleti’nin, Osman Gazi önderliğinde başlattığı kuşatma, Osman Gazi’nin sağlık sorunları sebebiyle oğlu Orhan Gazi ile devam etmiş ve en nihayetinde de Bursa tekfurunun teslim olmasının ardından 6 Nisan ’ da Bursa fethedilmiştir.

Bursa Fethi’nin Sonuçları

  • Bursa, Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti oldu.
  • Bizans Devleti’nin Güney Marmara’daki etkinliği sona erdi.
  • Bursa’daki ipek ticareti Osmanlı Devleti eline geçti.
  • İnşa edilmeye başlanan camii, han ve hamamlarla Osmanlı Mimarisi başlamış oldu.

Bursa’nın Fethi Önemi

Bursa’nın fethinden sonra şehirden geçen ticaret yollarının Osmanlı Devleti’nin idaresine geçmesi, yeni kurulmuş devlet için önemli bir ekonomik kazanım anlamına geliyordu. Bursa’nın Fethi’nin önemi, kültürel anlamda da büyük kazançlar sağlaması ile dikkat çekmektedir. Anadolu’daki birçok abdal ve akıncı beyler, Bursa’yı bir cazibe merkezi olarak görmüşler ve Orhan Gazi’nin etrafında toplanmışlardır.

Konu İçi Ara Başlıklar

Loading

İslâm tarihinde kale ve şehir fetihlerinde genellikle siyâsî, askerî ve ekonomik nedenlerin ya da hedeflenen kent ve kalelerin stratejik konumlarının yanı sıra; özellikle bâzı büyük ve meşhur beldelerin fethinde onlara eşdeğer seviyede, hatta çoğu kez daha baskın bir şekilde dinî ve  mânevî sebeplerin de etkili olduğu dikkati çekmektedir. Osmanlı tarihinde: اِلَّا مَنِ ارْتَضٰى مِنْ رَسُولٍ ، عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِه۪ٓ اَحَدًاۙ “Gaybı bilen ancak O’dur, gaybına kimseyi muttalî kılmaz. Ancak beğenip seçtiği Resul (elçi) bundan müstesnâdır.”[1] Âyet’ine dayalı gaybî bir haber ve son derece açık ve kesin bir Peygamber müjdesi olarak geçekleşen İstanbul’un fethi ile, yine henüz gerçekleşmeyip ileride mutlaka gerçekleşeceği pek çok Hadis’te haber verilen Roma’nın fethine yapılan teşviklerin temelinde, her iki büyük şehrin de Hıristiyanlığın iki büyük merkezi oluşu anlayışının yattığı şüphe götürmez bir gerçektir.

İstanbul’un fethi kadar öne çıkmamakla birlikte, Osmanlı erken fetihleri arasında önemli bir aşama olarak tarihe geçen İznik’in fethi de, aslında tıpkı kutlu şehir Kostantiniyye gibi Fâtih’ini Peygamber müjdesine eriştirecek büyük İslâm fetihleri arasında yer alıyordu.

Ka‘b’dan rivâyet edildiğine göre Hazret-i Peygamber (s.a.v.) bir defâsında:

قال كعب ׃ ״ تفتح عمورية قبل نيقية ونيقية قبل القسطنطينية ، والقسطنطينية قبل الرومية ״

“ʿAmūriyye İznīḳ’ten önce, İznīḳ Ḳosṭanṭīniyye’den önce, Ḳosṭanṭīniyye ise Roma’dan önce mutlaka fetḥedilecektir.” buyurmuştu[2].

Geçmiş tarihî sürece bakıldığında Hadis’te bildirilen tüm bu fetihlerin hakikaten aynı kronolojik sıralamaya göre gerçekleştiği görülmekte ve böylece bu tarihî izlek, yukarıdaki Hadis’in gerçek bir  Peygamber müjdesi olduğuna da açık bir biçimde tanıklık etmektedir. Nitekim bu şehirlerden ilki olan عمورية “ʿAmūriyye” (Amorion)[3] / yılında Selçuklular; ikincisi olan نيقية “Nīḳīta” (Nicaea/İznik) önce Selçuklular ve sonra Osmanlılar; üçüncüsü olan قسطنطينية “Ḳosṭanṭīniyye” (Konstantinopolis/İstanbul) ise /’te yine Osmanlı sultanlarından Fâtih Sultan Mehmed tarafından Müslüman Türk milletinin öncülüğünde fethedilmiş; daha önce Hıristiyanlığın en önemli dinî merkezleri konumunda bulunan bu şehirler fetihlerden sonra birer İslâm beldesi hâline gelmiştir.

Osmanlı tarihinde İstanbul’un fethi müjdesi, sahihliğinde şüphe olmayan meşhur Fetih Hadis’inin şöhreti nedeniyle öteden beri çok iyi bilinmekteyse de[4], Hadis’te onun öncüsü olarak gösterilen Nicaea/Nikita (İznik) fethinin de bir Peygamber müjdesi olduğu, Rum (Bizans) üzerine akınlar düzenleyip Anadolu’nun fethini gerçekleştiren ya da bu ideali devam ettiren Türk bey ve hükümdarlarının akınlar sırasında bu müjdeyi dinî bir amaç olarak göz önünde bulundurduğu yeterince fark edilememiştir. Oysa Kutalmış-oğlu Süleyman Şâh’ın /’te İznik’i fethettikten sonra Üsküdar ve Kadıköy yönünde ilerleyerek Konstantîniyye (İstanbul)’a doğru yönelme girişimleri; onun yukarıdaki Nebevî Hadis’ten, içindeki tüm fetih müjdelerinden ve bunların hangi sıralamaya göre gerçekleşeceğinden tamâmen haberdar olduğunun bir göstergesidir[5]. Ne var ki Süleyman Şâh’ın İznik’te kurduğu Türk beyliği Haçlı kuşatması sırasında sona ererek şehir tekrar Bizans’ın hâkimiyeti altına girecek, Peygamber müjdesinin küçük bir ön hazırlığı niteliğindeki bu girişim ancak iki buçuk asra yakın bir süre sonra, Osmanlı sultânı Orhan’ın sert ve kararlı kuşatması sonucu kesin ve kalıcı bir fethe dönüşecektir.

Buraya kadar saydığımız dinî ve tarihî verilerin toplamı; tıpkı Süleyman Şah gibi, İznik’i son kez kuşatıp fethedecek olan Alp Osman ve oğlu Orhan’ın da fetihlerinde rastgele bir istikamet çizerek değil, geçmiş dinî ve siyâsî ritüellere odaklı büyük bir şuur ve bilinç doğrultusunda hareket ettiklerini[6] belgelemekte; mantıken olması gerektiği şekilde Türk tarihinin gerçekten de “devamlılık” ilkesi çerçevesinde şekillenip süregeldiğini gözler önüne sermektedir.

İbn Battuta’nın Tanıklığı Işığında İznik Kuşatmasının Başlangıç ve Bitiş Târihleri

Osman Gâzî’nin oğlu Orhan’la ilk büyük fetihleri olan Bursa’nın alınışını tâkip etmekle birlikte, gerçekte kurucu hükümdârın iki yıl daha öncesinden hedeflediği ve nökerlerini ve akıncılarını özellikle teşvik ettiği “İznīḳ fetḥi” ideâli, şehrin kuşatılmasını tâkiben meydana gelecek pek çok büyük çatışma ve savaşın da fitilini ateşlemişti. Öyle ki; kuruluş devrinin en önemli olayları arasında sayılan 27 Temmuz ’deki Dil/Bapheus Savaşı ve Şevvâl’i/ Haziran’ında Kite’de cereyân eden Dinboz Savaşı, hattâ imparatorun gönderdiği Heteriark (ordu komutanı) Sgouras’a yardım ederek bölgedeki dört yerel yöneticiyi Osman’a karşı örgütleyen tekfurunun saldırganlığı yüzünden, Temmuz’unda Bursa’nın muhâsara altına alınması bile İznik kuşatmasını izleyen olaylar dizisinin birer parçası olarak meydana gelmişti[7].

İznik kuşatmasının başlangıç ve fetihle tamamlanış aşamalarına ışık tutan en önemli kaynak ünlü Berberî seyyah İbn Battuta’nın (ö. /) şehrin fethinden sadece bir yıl sonra Seyāḥat-nāme’sine düştüğü çağdaş kayıtlardır. Bursa ve İznik’in uzun süre ٲرخان Orḫān’ın babası السلطان عثمان جوق Sulṭān ʿOmāncuḳ tarafından kuşatma altında tutulduğuna işaret eden müellif, Bursa’nın henüz hayatta iken onun eliyle Rumlar’dan fethedildiğine, ne var ki İznik’i yirmi yıl kadar kuşatmasına rağmen fethini göremeden öldüğüne işaret ederek şöyle der:

ووالده الذي استفتح مدينة برصا من أيدي الروم وقبره بمسجدها وكان مسجدها كنيسة  للنصارى . ويذكر أنه حاصر مدينة يزنيك نحو عشرين سنة ومات قبل فتحها ، فحاصرها ولده هذا الذي هو ذكرناه اثني عشرة سنة وافتحها &#;

“Onun (Orḫān’ın) babası Rūm’un elinden Burṣa şehrini fetḥetmiş. Ḳabri oradaki bir mesciddedir. Oranın mescidi önceleri hıristiyanların kilisesi imiş. Söylendiğine göre; o Yeznīk (İznīḳ) şehrini de yirmi sene kadar kuşatmış, ancak fetḥini göremeden ölmüş; ẕikrettiğimiz bu oğlu (Orḫān) on iki sene daha kuşattıktan sonra nihâyet onu fetḥetmiş.”[8]

İznik’in fethinden bir yıl sonra Osmanlı coğafyasına gelen, hattâ Orhan Gâzî’yi de bizzat İznik’te ziyaret eden İbn Battuta’nın burada verdiği süre ve zaman aralıklarının doğruluğu, çağdaş tarihî takvimler ve onları esas alan kroniklerdeki veriler ışığında çözümlenebilir.

Bu noktada eski bir kaynağın güvenilir bir takvimle desteklenmiş sentezini içeren Şükrullah’ın Behcetü’t-Tevārīḫ’indeki şu rivâyet, İznik kuşatmasının başlangıç tarihine yegâne bir tarzda ışık tutarak, fetih sürecini gerçekten de tam olarak İbn Battûta’nın belirttiği zaman aralığına yerleştirecek özgün bir kronolojik perspektif sunar:

مير عثمان لشكر اسلام كِرد گرد وبعضى با خود بر بلاچك نشست بعضى لشكر را بولايت ساير كفار فرستاد بس قتل وغارت كردند كافر را شكست افتاد بيلاچك فتح شد ، امير عثمان بيلاچك را در تاريخ سنه تسع وتسعين وستمايۀ فتح كرد &#; بعد ازان اينه گول وكپر حصار ويݣى شهر را فتح كرد . در سال دوم بر ازنيق خيمه زد &#; پيوست اكثر لشكر مسلمانان بسوى عثمان غازى شدند .

Emīr ʿOmān leşker cemʿ eyledi, baʿżıları kendüsiyle Bilācük’de oturdılar ve baʿżıların sāʾir küffār-ı ḫākisār vilāyetine gönderdiler, çok atl [ü] ġāret idüb kāfirleri bozdılar. Baʿde-hū,bi-ʿavni’llāhi’l-Meliki’l-Mennān Bilācük’i altı yüz osan ouz tārīḫinde fetḥ u żab itdiler.  …ʿOmān Bilācük’i fetu żab eyledi vebaʿde-hū vardı İnegöl’i ve Köpri&#;iṣār’ı ve Yeñi-şehr’i fetḥ u żab itdiler ve ikinci yılda İznīḳḥavālīsinde gelüb çadırların urdılar. …Ve eker leşker-i ehl-iİslām vardılar, Emīr ʿOmānĠāzī yanına cemʿ oldılar.[9]

Eski bir kronikten derlenen bu rivâyette belirtildiği üzere; Osman Gâzî’nin sancağı altına akın eden Kayır Hân’lı Türkmen kitlelerinin bir kısmı bizzat onun emri altına girerek /’de Bilecik’in fethine destek vermişler, bir kısmı da yine onun buyruğuyla İnegöl, Köprühisar ve Yenişehir üzerine gönderilerek aynı yıl içinde buraları da fethetmişlerdi. Şükru’llâh’ın ertesi yıl, yâni /’de aynı gâzîlerin “İznīḳ ḥavālīsinde gelüb çadırların ḳur”duklarını söylemesi dikkate değerdir[10]. Çünkü bu Osmanlı rivâyetini doğrulayacak şekilde, çağdaş Bizans târihçisi Pachymeres de İznik’in Bapheus savaşından önce kuşatılarak, Heteriark Mouzalon’un ordusunun Atmanes (Ἀτμάν/Osman) ve berâberindeki “yüz kişi” tarafından dağıtıldığı daha önceki bir akından söz edip, ardından ikinci aşamada Maeander (Menderes) ırmağı çevresinden bâzı Türkmenler’in gelerek Ἀτμάν/Atmanes’in birliklerine katıldığını açıkça belirtir ki[11], Şükrullâh’ın gösterdiği üzere, bu ilk askerî hareketlilik doğrudan / târihine yerleşmektedir. Bu süreçte Osman Gâzî “Yeñi-şehr’den yaña olan ṭaġ dıvārında bir ḥavāle ḳalʿa yaptı”rarak, muhâfazasına atadığı “Ṭāz (Dırâz) ʿAlī” adlı dilâvere nisbetle “ol ḥiṣārcuġa Ṭāz ʿAlī ḥiṣārı” adını verecek; bundan sonra İznik Rum halkı çok uzun bir süre şiddetli baskı ve abluka altına girecektir[12]. Osman’a katılarak / aralığında ilk İznik kuşatması ve Bapheus Savaşı’nı gerçekleştiren bu birliklerin Kayır-Hânlılar topluluğu olduğu çağdaş kaynaklar ve arşiv kayıtlarından tespit edilebilmektedir[13].

Şükrullâh’ın çağdaşı Osmanlı müelliflerinden Ebû’l-Hayr-ı Rûmî’nin de, Saltuḳ-nāme’sinde Osman Gâzî’nin İznik ve Bursa kuşatmalarının başlangıcını doğru bir sıralama ile vermesini rağmen, yanlış olarak “fetiḥ” şeklinde yansıttığı; İznik’in Bursa’dan sonra gerçekleşen asıl fethini ise aradaki çelişkiyi ortadan kaldırmak için “şehrin geri alınıp tekrar fetḥedilmesi” şeklinde açıklamaya çalıştığı dikkati çeker:

“Alp ʿOmān daḫı ol ḥīnde İznīḳ ḥiṣārın aldı, taḫt idindi. …Geldiler, Bursa’yı fetḥ itdiler; bu yaña Server Bursa üstinde iken kāfirler İznīḳ’i müsülmānlardan añsuzın uġrulayup aldılar, girü müsülmānlar aldılar. ʿOmān daḫı oġlı Orḫān’ı gönderdi.”[14]

Burada, yukarıda /’de başladığını gösterdiğimiz İznik kuşatması ve ondan üç yıl sonra /’te gerçekleşen Bursa ablukasının, henüz Fatih devri gibi erken bir dönemde hâfızalara direkt “fetiḥ” olarak yerleşmiş olması kayda değerdir. Bu yanlış algının kadîm târih yazımında ne kadar güçlü bir şekilde hâkim olduğu, bir Silsile-nāme nüshasında İznik’in fethi Osman Gâzî’nin cülûsu ile Bursa fethi arasında bırakılarak, aynı yanlış anlatının: Ḫalḳ varup ʿOmānĠāzī’yi pādişāh itdiler, pādişāh nesli olduġiyçün. ʿOmānĠāzī daḫı İznīk’i fetḥ idüp ve Burūsaʾı fetḥ eyledi, tahtı Burūsa oldı.” şeklinde tekrar edilmesinden tespit edilebilir[15].

Nitekim XVI. yüzyıl Osmanlı müverrihlerinden Küçük Nişâncı Mehmed Paşa, yine eski orijinal bir kaynağa dayandığı aşikâr olan rivâyetinde tıpkı Şükrullah gibi Dil (Bapheus) Savaşı’nı devletin “kuruluş”undan hemen sonraya getirerek, İznik kuşatmasının tetiklediği bu büyük savaşı ʿOmānĠāzī taḫta cülūs itdükde vāḳıʿ olan ġazādur” başlığı altında özetlemiş ve diğer Osmanlı kroniklerinde rastlanmayan, Pachymeres’in kronolojisine eşdeğer çizgideki şu olaylar sıralamasına yer vermiştir:

“Sulṭān ʿAlāʾe’d-dīn Keyḳubād vaḳtā kim ʿOmānĠāzī’nüñ ki ḳalʿalar fetḥ idüp ve kāfire aḳın eyleyüp vāfir māl u ġanīmet eline  girdügin işidicek, tuġ ve ṭabl ve ʿalem ve ḳılıç ve at ve ḫilʿat gönderüp, fetḥ itdügi İznīḳ tekūrı ʿOmānĠāzī’den tamām şikāyet idüp: ‘Eṭrāfımuzı ʿırāḳ u yaḳīn aḳın ile yaḳdı-yıḳdı!’ diyü; İstanbūl’a tekrār ʿaskerle yetişüp, ol-dāḫı vāfir ʿasker gönderüp Dil’den geçürdiler, anları şebīḫūn idüp ḳırdılar.”[16]

Osman Gâzî’nin ilk İznik kuşatmasını yanlış olarak bir “fetiḥ” şeklinde yansıtmakla birlikte, Küçük Nişâncı Mehmed Paşa da burada Pachymeres’in çağdaş kayıtlarına doğrudan alternatif sayılacak ve bunları Osmanlı rivâyetleri ile birleştirip tüm olayları kronolojik bir düzleme oturtmamızı sağlayacak önemli ayrıntılara yer vermiştir. Kroniğin farklı nüshalarında târih kısmı sürekli değişime uğrasa da, olayların doğru sıralamasından kuruluş yıllarına kadar indiği açıkça anlaşılan bu rivâyet, Pachymeres’in de belirttiği gibi büyük savaş öncesi öncül bir akından sözeder ki, rivâyette verilen ayrıntıya göre işte bu akın İznik tekfurunun Osman Gâzî’den şikâyetine sebebiyet vermiştir. Rivâyet, daha sonra imparatorun gönderdiği ikinci bir ordunun Hersek dilinden geçmeye çalıştığı sırada Osman Gâzî tarafından tekrar bozguna uğratılacağı 27 Temmuz Dil/Bapheus Savaşı’nı ise İznik kuşatmasının ikinci aşaması olarak göstermekte; ilk savaşın Osman Gâzî’nin cülûsundan hemen sonra meydana geldiğini, bu zaferi müteâkip Selçuklu Sultânı’nın Osman Gâzî’ye bağımsızlık alâmetleri gönderdiğini, bundan sonra ise iki savaş arasında İznik tekfurunun onu “tekrār” İmparator II. Andronikos’a şikâyet etme vak‘asının gerçekleştiğini haber vermektedir.

Kuruluş devrine ait tarihî bir Takvim’den hazırlanmış bir Cülūs listesi[17] ve yine bu Takvim’i kullanan İbn Kemâl’in kroniğinin ilk Defter’inde verdiği ortak bilgilere göre[18]; nikris hastalığından muzdarip olan Osman, / yılı sonlarında tahtını oğlu Orhan’a terk edip Söğüt tarafına çekilmiş ve / başlarında hem devletin nizam ve intizâmı, hem de yarım kalan İznik ve Bursa kuşatmaları işini oğlu Orhan’a havâle etmişti[19].

İlk Osmanlı takvimleri, onları kaynak edinen Silsile-nāme’ler ve kısa Bizans Takvim metinlerinde doğru olarak /’de fethedildiği bildirilen İznik’in Osman Gâzî tarafından yirmi yıla yakın bir süre kuşatıldığı, ancak daha sonra kuşatmanın Orhan’a devredildiği, onun ise şehri on iki yıl daha kuşattıktan sonra fethettiği bilgisi, İbn Battuta’nın yukarıda verdiği çağdaş betimlemeler ekseninde Osmanlı kroniklerindeki bilgilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini daha da netleştirip pekiştirir. Şükrullah’ın /&#;de başladığını  açıkça belirttiği İznik kuşatmasını, Osman’ın henüz yirmi yıl tamamlanmadan / sonlarında oğlu Orhan’a devrettiği yukarıdaki takvim ve kronik kayıtlarından bilinmekte, bu tarihten İznik’in düşeceği / yılına kadar aradan “on iki yıl” daha geçtiği aynı rivâyetlerden kolaylıkla tespit edilebilmekte; böylece kuşatmanın başlatıldığı / yılı üzerinden hesaplandığında her iki sürenin de toplamı (19 + 12 = 31) İznik fethinin gerçekleştiği yıl olan / târihini vermektedir.

Orhan’ın Tahta Geçişinden Sonra Gerçekleşen İznik Kuşatma ve Fethinin Kronolojisindeki Çelişkili Noktaların Çözümü

Orhan Gâzî’nin babasından devraldığı ikinci büyük kuşatma olan İznik muhâsarasının tamamlanış ve fetihle sonuçlanış tarihi hakkında, erken Osmanlı ve Bizans Târihî takvimleri ile onlardan kroniklere ve Osmanlı Silsile-nāme’lerine intikâl eden tarihlerin çoğu doğru olarak / (m. ) yılına[20] işaret etmekle birlikte, kimi zaman aralarında birkaç yıl, kimi zaman ise on yıla kadar varan uzun zaman farkları da bulunduğu dikkati çekmektedir. Başlangıçta bir çelişki ya da istinsah hatâsı gibi algılanan, ancak ilginç bir şekilde çoğu kez Osmanlı kaynakları ile Bizans takvim ve kroniklerini aynı noktada buluşturan bu târihlerin, aslında Orhan Gâzî’nin kuşatmayı üstlendiği tarihten başlayıp fetihten hemen sonrasına kadar uzanan İznik fethine odaklı diğer olaylarla doğrudan alâkalı olduğu; bir karışıklık sonucu İznik fethine bağlanmakla birlikte bu farklı verilerin aslında gerçek tarihî birer alt yapısının bulunduğu kolaylıkla tespit edilebilir.

İznik’in fethini on yıl daha erken gerçekleşmiş gösteren bir Bizans takvimindeki şu kayıt, bu tarihlerin en ilginç ve en çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir:

“μαρτίῳ αʹ, ἰνδιϰτιῶνος ιδʹ, τοῦ, ͵ςωλϑʹ ἔτους, παρέλαβον τὴν Νίϰαιαν οἱ Μουσουλμάνοι, ἄρχοντος ὄντος τοῦ Ὄρϰανι.”

“/ yılı, 1 Mart, İndiksiyon’da, Orkani (Orhan)’ın idaresi altında olan Müslümanlar (Mousoulmanoi/Türkler) Nikaia (İznik) kentini ele geçirdiler.”[21]

İznik kuşatmasından iki yıl sonra başlayıp onunla bir arada yürütülen Bursa kuşatması ve fethi hakkında, Neşrî’nin Cihān-nümā’sında kullandığı çağdaş rivâyeti Seyāḥat-nāme’sinin II. Cild’inde kaynağından daha geniş ve ayrıntılı bir şekilde aktaran Evliyâ Çelebi, kuşatmanın son anlarından söz ederken: “Keferelere ḳaḥṭ [u] ġalā müstevlī olup, āḫir küffār bir sene muḥāṣaradan ṣoñra vire ile, bā-ṣulḥ ḳalʿayı Orḫān Ġāzī’ye sene tārīḫinde teslīm itdiler.” diyerek[22], /’da babasına vekâleten tahta geçen Orhan’ın ondan devraldığı İznik ve Bursa kuşatmalarını, yine babasının emriyle /’de halka, ticâret erbâbına ve saray teşrifâtına yönelik ilk ʿOmānlı Ḳānūn-nāmeleri’ni çıkardıktan sonra[23], ancak /’in ilk aylarında başlatmış olduğuna dair önemli bir ipucu vermiştir.

Ebu’l-Hayr-ı Rûmî, Küçük Nişâncı Mehmed Paşa ve diğer kaynakların, Osman Gâzî’nin /’deki ilk İznik akınını yanlış anlayıp eserlerine doğrudan bir “fetiḥ” şeklinde kaydettiklerini görmüştük. İşte yukarıdaki Bizans takviminin derleyicisi de, İznik ve Bursa kuşatmalarının Şehzâde “Orkani (Ὄρϰανι) / Orhan’ın idaresi altında” daha bir şiddetle yeniden başlatıldığı bu / yılını Νίϰαιαν / İznik’in “fetih yılı” şeklinde anlamış ve takvim metnine de o şekilde yansıtmıştır.

Seyyid Hacı Kâsım el-Bağdâdî Seyāḥat-nāme’si, / tarihli Asparuça Hâtûn Vakfiyesi ve Orhan’ın ölümünü takiben yazılan Menāḳıb-ı Orḫānī adlı çağdaş kronikle, tarihî ve nümizmatik daha pek çok bulgunun kesinleştirdiği üzere[24], Sultan Orhan’ın kuşatmayı yeniden başlatmasından bir yıl sonra, 18 Rebî‘u’l-evvel /6 Nisan ’de “İç-kale”nin düşmesiyle başlayan ve / yılı başlarına kadar çevre kazâların da ele geçirilişiyle tamamlanan[25] Bursa’nın fetih süreci, İbn Battuta’nın isâbetle bildirdiği üzere Osman Gâzî’nin / sonlarında ölümünden önce tamamlanmış; İznik ise Orhan’ın nezâreti altında “On iki yıl” daha kuşatma altında kalmıştı.

/ yazı (Zî’l-hicce )’den beri on dokuz yıla yakın bir süre kuşatma altında bulunan Bursa’nın 18 Rebî‘u’l-evvel /6 Nisan ’de  düşüşünden sonra, tam yirmi bir yıldır abluka altında kalan İznik’in de her an düşmesinden endişe eden imparator III. Andronikos Palaiologos, Ioannes Kantakuzenos’un belirttiğine göre /’de Karesi beylik yöneticisi Temirhan (Demür Hân) ile bir anlaşma yapıp, Mesothynia (Μεσοθινίας / Kocaeli) valisi Kontofre’nin desteğiyle iki bin kişilik bir orduyla Dakibyza (Δακίβυζα / Gebze) yakınlarındaki Pelekanon (Πελεςκάνον / şimdiki “Eski-hisâr”) mevkiine doğru hareket etmiş; Orhan’ın bölgedeki kararlı ilerleyişini kesin olarak durdurmaya karar vermişti. Orhan’ın kardeşi Pazarlu Beg’in de katıldığı, 1 Haziran / günü başlayan bu savaşta Orhan, üç yüz kişilik küçük öncü bir kuvveti ileri sürüp ordusunun önemli bir kısmını tepelerin ardına saklamış; Sahte ric‘at/Turan taktiği ile çapraz ok saldırısına mâruz bırakılan Bizans ordusu 10 Haziran günü tamamen dağıtılarak pek çok Bizans arhontu ortadan kaldırılmış ve imparator da bacağına isâbet eden bir okla yaralanıp Filokren’e kaçarak canını güçlükle kurtarmıştı[26].

Daha çok Kantakuzenos’un ayrıntılı tasvirleri sayesinde bilinen bu çatışma, nâdir bir Bizans Takvimi’ne aynen şu ifâdelerle yansımıştır:

“μαιῳ κη´, ἰνδικτιῶνος ιβ´, τοῦ ֥ςωλζ´ ἔτους, ἦλϑεν ὁ βασιλεὺς ἀπὸ τὸ Δνμότειχον εἰς τὴν Πόλιν. καὶ τῇ α´ τοῦ ἰουνίυ ἐπέρασεν εἰς τὴν Μεσοϑηνίαν κατὰ τοῦ Ὄρκανι. καὶ τῇ ι´ τοῦ αὐτοῦ ἐκρότησε πόλεμον μετὰ τῶν Μουσουλμάνων εἰς τὸν Πελεϰάνον λεγόμενον. καὶ ἔπεσον ἐϰ τῶν ὰρχόντων τινές. ἐδοξεύϑη καὶ ὁ βασιλεὺς εἰς τὸν πόδα εἰς τὴν ϰλειδωσιν τού γόνατος. οὺδὲν δὲ ἐβλάβη ἀπὸ τούτου. ἐπέρασε δὲ τῆ ια&#; εἰς τὴν Πόλιν, καὶ οὔτως κατελύϑη τὸ φοσσάτον ὄλον. καί τῆ η՛ τοῦ ἰουλίου ἐξῆλϑε καὶ ἀπῆγε εἰς τὸ Δυμότειχον.”

“ () yılı, 28 Mayıs, İndiksiyon’da, İmparator (III. Andronikos Palaiologos) Didymoteichos/Dimetoka’dan şehre geldi ve 1 Haziran’da o Mesothenia’ya doğru Orkani (Orhan Gâzî)’ye karşı yürüdü. Ve aynı ayın 10’unda ‘Pelekanon’ adındaki yerde Mousoulmanoi (Müslüman Türkler)’e karşı bir muharebeye girişti ve arhontlardan bazıları yere serildi. İmparator da bir ok atışıyla bacağından, diz mafsalından isabet aldı, fakat o bundan hiçbir zarar görmedi. Ardından ayın 11’inde o (İmparator) şehre geçti ve böylece bütün orduyu terhis etti.”[27]

İmparatorun bu girişimini bertaraf eden Orhan, hâkimiyet sahasını iyice genişleterek beyliğinin sınırlarını Üsküdar sahillerine kadar ulaştırmış ve İznik üzerine uyguladığı baskı ve ablukayı daha da arttırmıştı.

Osmanlı Sultânı Orhan’ın İznik’in fethini gerçekleştirmesine zemin hazırlayan en önemli aşama sayılan ve sonunda İznik’in kesin olarak düşüşüyle sonuçlanan, Pelekanon’dan bir yıl sonrasına, yâni (/) yılına tekabül eden bu şiddetli abluka girişimi de, gerek Osmanlı gerekse Bizans takvimlerinde düz bir mantıkla yine “İznik’in fetih târihi” şeklinde yorumlanmıştır.

Sultan II. Murad’a sunulan / tarihli bir Takvim’de: “İznīḳ fetḥ oldı, yüz on üç yıldur.”[28] denilerek şehrin fethi / yılına odaklandırıldığı gibi[29]; bir Bizans takvimine de fethin tarihi yine bu kayda paralel olarak:

“καὶ τῷ ͵ςωλϑ´ ἔτει παρεδόϑη καὶ ἡ πόλις Νίκαια τοῖς ᾿Αγαρηνοῖς.”

“Aynı şekilde Nikaia (İznik) / yılında [alındı].” şeklinde yansıtılmıştır[30].

Yalnız Osmanlı takvimlerine değil, Bizans tarihî takvimlerine de aynı çizgide yansıyan bu (/) târihinin de diğerlerine benzer şekilde; fetḥin gerçekleşme safhalarından biri ve en son aşaması olan, Pelekanon Savaşı’ndan hemen sonra kuşatma ve ablukanın daha da şiddetlendirildiği yıla işaret ettiği şüphesizdir. Ebu’l-Hayr, Silsile-nāme ve Küçük Nişâncı örneklerinde görüldüğü üzere, şehrin düşmesinde önemli birer dönüm noktası olan bu aşama da hem Osmanlı hem Bizans takvimlerine “fetih” şeklinde geçmiştir.

İbn Battûta’nın, Şükrullah Çelebi’nin kayıtları ve İbn Kemâl’in de kullandığı bir Takvim’le aynı bilgi etrafında birleşen kronolojik tasviri, diğer takvimlerde zamanla bozulan ya da karıştırılan diğer tarihlerin aksine, Orhan dönemine inen satırların korunduğu en erken târihli Osmanlı Takvimi ve ona paralel Bizans takvimlerine İznik’in gerçek fetih tarihi olan / yılı net olarak kaydedilmiş ve bu bilgi daha sonra Âşık Paşa-zâde ve İdris-i Bitlisî gibi birkaç müverrihin kroniklerinde verilecek doğru târihin de[31] temelini teşkil etmiştir.

Selçuklu inşâ geleneğini takiben Farsça yazılmış ve /’de Çelebi Sultan Mehmed’e sunulmuş olan mevcut en eski târihli Osmanlı Takvim’inde, İznik’in fethinin takvim düzenlendikten doksan üç yıl önce, yani / yılında fethedildiği açıkça belirtilerek şöyle denilmiştir:

از كاه فتح ازنيق نود وسه سالست

“İznīḳ fetḥ olalıdan beri doksan üç yıldır.”[32]

Bu târih bu orijinal kayda eşdeğer şekilde, iki Bizans takviminden birine yalnız yılı zikredilerek, diğerine ise günü ve ayı hakkında da ayrıntı verilerek aynen kaydedilmiş; Nikaia/İznik’in fethinin tam tarihinin 2 Mart / olduğu açkça ifade edilmiştir:

“ὁμοἱως τὴν Νίκαιαν τῷ ͵ςωλϑ´ ἔτει.”

“Ve Nikaia (İznik) kenti de / yılında Agarenler (Türkler)’e teslim edildi.”[33]

“μηνὶ μαρτίῳ β´, ἰνδικτιῶνος ιδ´, ἡμέᾳ σαββάτῳ, ἐπαρελαβώϑη, ἡ μεγαλόπολις Νίκαια παρὰ τῷν Μουσουλμάνων, ἔτους ͵ςωλϑ´.”

“2 Mart İndiksiyon’da, Cumartesi günü büyük şehir Nikaia (İznik) Müslümanlar (Mousoulmanoi/Türkler) tarafından alındı, yılı.”[34]

Osmanlı tarih yazımında Sultan Orhan ve III. Andronikos döneminden beri cârî olduğu anlaşılan bu Tarihî Takvimler’deki orijinal kayıtlar, bu takvimi kullandığında şüphe olmayan kimi çağdaş ya da geç dönem kronik yazarları tarafından aynen tekrarlanırken, bunları çözemeyecek durumdaki diğer kronik yazarları, İznik fethinin aşamaları ya da onunla bağlantılı olaylarla karışan diğer takvimlerdeki verileri bunlara muhâlif farklı birer veri imiş gibi “fetih tarihi” kabul ederek eserlerine almışlardır.

Yukarıdaki tüm Takvim kayıtlarından farklı olarak, / yılında düzenlenmiş erken târihli bir başka Takvim’de: “İznīḳ fetḥ oldı, yüz iki yıldurur.” denilerek “İznik’in fetih yılı” şeklinde kaydedilen / tarihi ise[35]; İznik fethinin bir sonucu olarak Zî’l-hicce / Ağustos’unda gerçekleşen İznikmid/İzmit’in ( Έις Νικομεδεία / Eis-Nikomedia) haraçla itaat altına alınması vak‘asının fetihle karıştırılmasından ibârettir. Bu târihin ortaya çıkışında, birbirini tâkip eden olaylar dizisinden kaynaklı bir karışıklık söz konusu olabileceği gibi; bir başka ihtimâl olarak fiziksel anlamda Takvim metnindeki bir sıra kaymasının da etkili olduğu düşünülebilir.

Bu tespitlerimizden çıkan sonuca göre; İznik kurucu ata Osman Gâzî tarafından / aralığında on dokuz yıl süreyle kuşatılmış; bu târihten sonra kuşatmayı babasına vekâleten tahta geçen Orhan devralmış ve / Mart’ında ablukayı şiddetlendirip muhâsarayı hızlandırmış; 10 Haziran ’da Pelekanon’da kazanılan zafer sonrası /’da tamâmen şiddetlenen kuşatma, nihâyet 2 Mart ’de İznik’in kesin olarak fethiyle sonuçlanmıştır.

DİPNOTLAR

[1] Kur’ân-ı Kerîm, Cin/

[2] Nu‘aym bin Hammâd, Kitābu’l-Fiten, s. , Had. nr.:

[3] Şimdi Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesine bağlı Hisarköy’de kalıntıları bulunan antik şehir.

[4] Başta Buhârî ve Ahmed bin Hanbel olmak üzere, tüm Hadis kaynaklarında “sahîh” ve “râvî zincirinin güvenilir” olduğu belirtilen bu meşhur fetih Hadis’inin “uydurma” olduğunu dikte etmeye yönelik muhâlif bir iddianın tenkidi için, bk. Hakan Yılmaz, “ ‘Bunu Herkes Bilir’ mi?”, Şiraze Kitap Kültürü Dergisi, Sy. I (Eylül-Ekim ), s.

[5] İznik’in Süleyman Şah tarafından fethi hakkında çağdaş İslâm ve Bizans kaynaklarında yer alan bilgilerin özeti için, bk. Ali Sevim-Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi: Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, TTK Yayınları, Ankara , s. ; Ali Sevim, Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleymanşah, TTK Yayınları, Ankara , s.

[6] Merhum Halil İnalcık, İznik Kuşatması ve Bapheus Savaşı ile ilgili makalesinde; Süleyman Şâh’ın ölümünden sonra Türk hâkimiyetinden çıkan İznik’i tekrar fethetme idealinin uç Türkmenleri arasında uzun süre rağbet bulduğunu, hattâ bu anlayışın Süleyman Şâh’ı “Osman Gâzî’nin atası” yapan rivâyetin ortaya çıkmasının ana sebeplerinden biri olduğunu isâbetle belirtir. Bk. H. İnalcık, “Osman Gazi’nin İznik Kuşatması ve Bafeus Muharebesi”, Osmanlı Beyliği, ed.: Elizabeth A. Zachariadou, s. 78, dipnot: 1.

[7] Ünlü İslâm seyyahı İbn Battûta Bursa’ya geldiğinde, Kaplıca civârında عمر هذه الزاوية أحد ملوك التركمان “Türkmen hükümdarlarından birinin yaptırdığı bir zāviye” gördüğünden söz ederek, İznik’in Süleyman Şah zamânında fethi sırasında, o tarihlerde antik İznik kenti civârında küçük bir yerleşke olan Bursa’nın da fethedildiğine ilişkin önemli bir ayrıntıya yer verir. Bk. İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾibü’l-Esfār, Beyrut, ts., s.

[8] İbn Battuta, a.g.e., s. , st. 22; s. , st.

[9] Şükrullâh Çelebi, Behcetü’t-Tevārīḫ, Manisa İl Halk Ktp., Yzm. nr.: , vr. a, st. / vr. b, st. 3; Nuruosmaniye Ktp., nr.: , vr. b, st. , ; seafoodplus.info, Behcetü’t-Tevārīḫ Tercemesi, trc.: Mustafa Fârisî, Süleymâniye Ktp., Hafîd Efendi, nr.: , vr. b, st. 27 / vr. a, st. ;

[10] Şükrullâh Çelebi, a.g.e., Manisa İl Halk Ktp. nsh., vr. a, st. 15; Nuruosmaniye Ktp. nsh., vr. b, st. ; Terceme, vr. a, st. 7.

[11] Georges Pachymérès, Relations Historiques, IV. Livres, X/25, édition, traduction Française et notes: par Albert Failler, Institut Français d’Etudes Byzantines, Paris , p.

[12] F. Giese’nin neşrettiği Anonim kroniklerde yer alan bu bilgi, Ahmedî’nin kardeşi Hamzavî’nin Çelebi Mehmed’in cülûsu ve Karaman seferini müteakip /’de yazdığı özgün Tevārīḫ metninden gelmektedir. Krş. Friedrich Giese, Die Altosmanischen Anonymen Chroniken, Breslau , s. 8, st.

[13] Bu tarihî kayıtlar, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi’nde yayımlanan “Yeni Tarihî Bulgularda Osmanlı Ataları” başlıklı yazı dizimizin Osman Gâzî ile ilgili son bölümünde neşredilecektir.

[14] Ebû’l-Hayr, Saltuḳ-nāme, III, TSMK, Hazîne, nr.: , vr. b, st. , / vr. a, st. 1.

[15]Silsile-nāmeʾ-i Enbiyāʾ ve Mülūk ve Selāṭīn, Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar, nr.: , vr. 60a, st. ; İÜ Ktp. TY, nr.: , vr. 29a, st.

[16] Küçük Nişâncı Mehmed Paşa, Tārīḫ-i Münteḫāb li’l-Fehmi’l-Aḳreb / Menāḳıb-ı Selāṭīn-i Āl-i ʿOmān ve Ġazavāt u Ḫayrāt-ı Īşān, Harvard University Library, MS Turk, nr.: 8, vr. 37a, st. + Sol derkenar.

[17] Bk. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Yz. nr.: , vr. b.

[18] İbn Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman, I. Defter, nşr.: Şerafettin Turan, TTK Yayınları, Ankara , s. ,

[19] Bu konuda Yıldırım Bâyezîd döneminde yazılmış eski bir kaynakta yer alan orijinal bilgiler için, bk. Hakan Yılmaz, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda Asıl Kurucusu: Orhan Gâzî”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu/V, I, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Kocaeli , s.

[20] Biri Almanya’nın Sttutgart kentinde, üçü Topkapı Sarayı Müze kitaplığında bulunan, ortak eski bir takvimi şablon alan dört Silsile-nāme nüshası ve yine aynı takvimi esas tutan bir Zübdetü’t-Tevārīḫ nüshasında: “Baʿde-hū İznīḳ-ḥiṣār’ı fetḥ eyledi, üş-bu tārīḫde, sene: (= )” denilerek, İznik’in gerçek fetih târihi orijinal şekliyle kayda geçirilmiştir: Bk. Silsile-nāme, Stuttgart Linden Museum, Inv. nr.: VI. A, s. 4; TSMA, Hazine, nr.: , vr. 28b; nr.: , vr. 28b; nr.: , vr. 13b; Seyyid Lokman ‘Aşûrî, Zübdetü’t-Tevārīḫ, Karlsruhe Badische Landesbibliothek, Hs. Rastatt , f. 14b.

[21] Peter Schreiner, Die Byzantinischen Kleinchroniken, I-III (CFHB, XII), Wien , I, Kronik VIII/II, p. 79; Şahin Kılıç, Bizans Kısa Kronikleri (Chronica Byzantina Breviora), İstanbul , s.

[22] Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. b. Bursa’nın çağdaş kaynaklardaki gerçek fetih târihi olan / yılını, Evliyâ Çelebi’nin sâbit bir bilgi olarak benimseyip Seyāḥat-nāme’sinin farklı noktalarında tekrar ettiği dikkati çeker. Örneğin onun “Irġandı Köprüsü”nün etimolojisi ve yapılış hikâyesine giriş yaptığı yerdeki şu ifâdeleri bunun açık bir örneğini teşkil eder: “Sene (m. ) tārīḫinde Orḫān Ġāzī Burūsa’yı fetḥ idüp, bir mücāhid fī-sebīli’llāh, ʿāşıḳ-ı cān vaḳt-ı şāfiʿīde ḥammāma giderken bu cisr maḥallinde bir ṣadā ẓāhir olup: ‘Çıḳayum mı? Varayum mı?’ diyü feryād ider. Ol ġāzī daḫı dāl-ḳılıç olup: ‘Çıḳ hey anasını fülān itdigüm!’ deyüp, ṣadā gelen maḥalle bir saṭur urunca hemān-dem ol maḥallden güldürredek kenz-i ʿaẓīm cereyān idüp, zemīn ırġalanup ṣarsılur…” (Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. a).

[23] Orhan Gâzî’nin çıkardığı ilk Osmanlı Kanunları’nın tasnifini doğru bir şekilde aktaran bu bilgiler de, Yıldırım Bâyezîd döneminde yazılmış olan, kuruluş dönemi kaynakları arasında yer aldığını belirttiğimiz kısa kroniğe dayanmaktadır: krş. H. Yılmaz, “Osmanlı Devleti’nin Bürokratik Anlamda…”, a.g.e., s. Orhan’ın tedvîn ettiği bu Ḳānūn-nāme’lerden sadece ilk Osmanlı ticârî kanunu olan 21 maddelik İtisāb Ḳānūn-nāmesi’nin bir sûreti günümüze ulaşmış olup, dört yıl önce tarafımızdan bilim dünyasına tanıtılmıştır: bk. H. Yılmaz, “Osmanlılar’da İhtisab Kurumunun Menşei, Gelişimi ve Orhan Gâzî’nin Bursa’da Çıkardığı İlk ‘İḥtisāb Ḳānūn-nāmesi’”, TUBA/JTS, Vol. XLIII (December ), s.

[24] Bu yeni çağdaş bulgular için, bk. Hakan Yılmaz, “Yeni Târihî Bulgular Işığında Bursa’nın Fethi Süreci: Bursa ve Çevresi Ne Zaman Fethedildi?”, Bursa Günlüğü, sy.: VIII (Aralık /Ocak-Şubat ), s.

[25] Bu noktada Osmanlı kroniklerinin çoğunda tekrarlanan, Osman Gâzî’yi Bursa’nın fethini göremeden ölmüş ve oğlu Orhan’ı onun ölümünden kısa bir süre sonra şehri fethetmiş gösteren rivâyetin de; aslında / sonunda vefât eden Sultan Osman’ın, Orhan’ın / yılı başında çevre fetihleri tamamlayışını göremeden ölmesinin yanlış anlaşılmasından doğduğu düşünülebilir.

[26] Krş. Johannes Kantakuzenos, Geschichte, II, Übersetzt und erläutert von Georgios Fatouros und Tilman Krischer, III Bände, Anton Hiersemann Verlag, Stuttgart , 20 vd.

[27] P. Schreiner, a.g.e., Kronik VIII/II, p. 78; Ş. Kılıç, a.g.e., s.

[28] Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr.: , vr. 2b, sütun: V-VI, st. ; H. N. Atsız, Osmanlı Tarihine Ait Takvimler, Küçükaydın Matbaası, İstanbul , s.

[29] Neşrî’nin bu kategoriye giren takvimlerden birini kullandığında şüphe yoktur. Krş. Neşrî, Ğıhānnümā: Die Altosmanische Chronik des Mevlānā Meḥemmed Neschrī, Band I, T. Menzel nsh., nşr. F. Taeschner, Leipzig, , p. 46, st.

[30] P. Schreiner, a.g.e., Kronik VII/II-7 (A), p. 64; Ş. Kılıç, a.g.e., s.

[31] Friedrich Giese, Die Altosmanische Chronik des ‘Āšiḳ Pašazāde, Leipzig: Otto Harrasowitz, , s. 39; İdris-i Bitlisî, Heşt Behişt, II. Ketîbe, Süleymaniye Ktp. Hamîdiye, nr.: , vr. a, st.

[32] Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr.: , vr. 33a, sütun: III, st. ; Atsız neşri, s.

[33] P. Schreiner, a.g.e., Kronik VII/II-7 (V), p. 64; Ş. Kılıç, a.g.e., s.

[34] P. Schreiner, a.g.e., Kronik CI/II-3, p. ; Ş. Kılıç, s.

[35] Mükrimin Halil Yınanç’ın şahsî kütüphanesinde bulunan bir takvimden naklen, bk. H. N. Atsız, a.g.e., s.

* Bu makale daha önce Bursa Günlüğü, sy.: 11 (Aralık-Ocak-Şubat /), s. ’de yayımlanmıştır.

Hakan YILMAZ

Hakan YILMAZ / Araştırmacı-Yazar & Yeniçağ Tarihi Uzmanı 21 Şubat ’de İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde dünyaya geldi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı’nda başladığı Yüksek Lisans (Master) eğitimini “İbn Kemâl (Kemâl Paşa-zâde): Tārīḫ-i İbn Kemāl / VI. Defter (İnceleme-Transkripsiyon-Tıpkıbasım)” başlıklı teziyle tamamladı. Kuruluş devri Osmanlı tarihi ve Yeniçağ tarihi ile ilgili yeni bulgular ve bilimsel tartışmalara yönelik makaleleri yılından beri farklı akademik ve popüler dergilerde yayımlanmakta olup, uzmanlık alanı ile ilgili farklı sahalarda araştırma ve çalışmalarını sürdürmektedir. e-posta: hakanyilma[email&#;protected] kaynağı değiştir]

Kentin düşmesinden sonra oğlu ve ardılı Orhan, Bursa'yı ilk resmi Osmanlı başkentine yaptı ve Edirne'nin yeni başkent olduğu 'ya kadar kaldı.[2] Sonuç olarak Bursa, Osmanlı tarihinde kurucu kenti olarak ve aynı zamanda Osmanlı mimarisinin doğduğu yer olarak da (Bursa Ulu Camii (), I. Bayezid Camii (), Hüdavendigar Camii (), ve Yeşil Camii) ()),özel bir yere sahiptir.[5] Orhan saltanatı sırasında imaret, hamam, cami, han ve kervansaray gibi yapıların inşası yoluyla kentsel büyümeyi teşvik etmiştir[6] ve bugün de Hisar ilçesi olarak bilinen yere bir cami ve medrese inşa etmiştir,[7] ve ölümünden sonra orada babasının yanında türbeye defnedildi.[5] yılında Bursa'yı ziyaret eden Müslüman gezgin İbn Battuta, sultandan etkilenmiş ve Bursa'yı “güzel çarşılar ve geniş sokaklarla, bahçelerle ve yaylarla kuşatmış” keyifli bir şehir olarak yazmıştır.[8]

Önemi[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.