Ismmmo Delege Listesi

Hafta sonu TÜRMOB Genel Kuruluna katılmak üzere Ankara’ya gittim. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’e sormuşlar Ankara’nın nesi güzel, üstad hazır cevap İstanbul’a dönmesi demiş. Biz her ne kadar emeklilik hayatı nedeniyle İstanbul’a dönmesek de Giresun’a döndük. Ankara’da bulunan bazı dostlarla da görüşerek hasbihal etme fırsatı buldum. Değerli dostum İller Bankası Genel Müdür Yardımcısı Salih Yılmaz, İstanbul’u terk edeli yıllar oldu. Ankara, İstanbul’dan rahat, diyor. Hakikaten de yeğenim Salih ziyaretime geldi. Beni Millet Camiine götürdü, belki Pazar olmanın da etkisiyle kısa sürede oradaydık. Oradan da beni AŞTİ’ye bıraktı. İki üç dakikada vardık.

Cumartesi sabahı ulaştığım Ankara’da salona vardığımda salon lebalep dolmuş, aday gruplar ve bağımsız adaylar salona gelenleri en nazik bir şekilde karşılıyor ve tanıtım broşürlerini takdim ediyorlardı. Kurulan stantlar dost ve sempatizanların uğradıkları cazibe merkezleri olmuşlardı. Sheraton Otel’e gelen sokaklarda ilk defa Meslekte Birlik Grubu flama ve bayrakları hâkim görülüyordu. Onlar kadar etkin diğer grup ise iktidardaki Çağdaş Gruptu. Yılların verdiği birikimle sempatizanlar salonun misafir bölümünde kimseye yer bırakmamıştı. sayılı yasanın ilk halinde her 25 üye için 1 delege seçilirken sayılı yasa hazırlıkları yapılırken 75 üye için bir delege seçilmesi düşünülmüştü. Keşke her hatta için bir delege öngörülseymiş. 

10 sularında başlayan kongrede ortak divan oluşumu sağlanmış, kavga gürültü yerini dingin bir genel kurula bırakmıştı. Gelen misafir ve protokolde ise düşük bir bürokrat profili gözlerden kaçmadı. bin meslek mensubu ve aileleri ile beraber kişinin ekmek yediği bu sektöre gösterilen/gösterilmeyen ilgi bir yerlere not edildi. Oysa mali müşavirlerin hizmet alanı Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın konuları ile doğrudan ilgiliydi. En azından bir bakanın bu toplantıya rağbeti beklenirdi.

Divan yerini aldıktan sonra gündem gereği işlemler yapılarak TÜRMOBBaşkanı Emre Kartaloğlu geçen üç yılın muhasebesini yaparak, pandemi dönemine den gelen bu dönemde yapılan çalışmaları ve zorlukları anlattı. Daha sonra üyelerden söz almak isteyenlerin divana müracaatı istendi. Gelen yüze yakın konuşma isteği divanı zor durumda bırakmaya yetti. Bu yüzden gündem gecenin geç saatlerine kadar sürdü.

Aynı salonda Pazar günü de seçimler yapıldı. Seçime katılan gruplar yanında bağımsız adaylar da çıkarak TÜRMOB’u yönetmeye talip oldular. Büyük bir olgunluk içinde yapılan seçimler sonunda 32 yıldır yönetenlerin bir üç yıl daha yönetmesine delegeler onay verdi. Akşam saatlerinde açıklanan sonuçlara göre iktidardaki Çağdaş Grubun seçimi kazandığı ilan edildi. Açıklanan sonuçlara göre Çağdaş Grup yönetimde 9 üyenin 7’sini, denetlemede ise 3 üyeliğin tamamını ve disiplin kurulunda 5 üyelikten 4’ün almışlar.

Çıkan sonuçları incelediğimizde açıklanan sonuçların büyük yanlışlıkları barındırdığını tespit ettik. Öncelikle seçim bir sayı analizidir. Şayet seçimde bir baraj yoksa hangi oy büyükse o kazanır küçük olan da kaybeder. Ekteki grafikte de görüldüğü gibi yönetim kurulunda Türkiye Platformunun oyu ve TÜMDEP Grubunun oyu hesaba katılmayarak Çağdaş Grubun ve oylarının seçimi aldığı açıklanmış. Denetleme Kurulunda ise Meslekte Birlik Grubu’nun aldığı oy çöpe atılarak oyla seçimi kazandıkları ilan edilmiş.

Elbette sonuçlar yargı denetimine tabi. Sonuçtan etkilenenler ve bağlı oldukları gruplar haklarını savunup alırlar ama kendilerini hesap adamı ilan edenler bu tür hesapları daha titizlikle ilan etmeli değil mi?

Muhasebeciler ve mali müşavirler hem İstanbul’da hem de Ankara’da genel kurul heyecanı yaşıyorlar. İstanbul’dakiler seçim telaşına girmiş durumdayken Ankara’dakiler şimdilik sadece yönetmelik değişikliği için genel kurul yapacaklar. İstanbul’da Meslekte Birlik Grubu adını alarak yılından beri örgütlenen ve daha sonra da İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği olarak hayatını devam ettiren muhasebeci ve mali müşavirler 1,5 yıl gibi kısa sürede genel kurula gidiyor. Bu biraz da zorunluluk olarak görünse de Abdülaziz Ural’ın başkanlığından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Mustafa Çaya’nın başkanlığı döneminde başkanın İSMMMO yönetim kurulu üyesi olması hatta bütün icrası ile birlikte İSMMMO kurullarına aday olmaları dernek ve grup içindeki huzursuzluğu artırdı. Bu huzursuzluğu gidermek için yapılan Kadir Gurbetçi ve Salih Ünal’ın başkan seçildikleri olağanüstü genel kurullar sadra şifa olmadı. Şimdi yeni bir genel kurul için karar alan İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği’nde neler olacak, 17 Haziran’da göreceğiz.

Bir başka gelişme ise Ankara’da yaşandı. Geçen sene ekim ayında yapılan muhasebeci ve mali müşavirlerin üst birliği olan TÜRMOB Genel Kurulunda görüşülemeyen konular için olağanüstü genel kurul yapılaması kararlaştırılmıştı. TÜRMOB yönetim kurulu tarafından 20 Mayıs olarak açıklanan tarih 10 Haziran olarak revize edildi. Yöneticilerin elini kolunu bağlayan ve işleyişi zayıflatan bir takım konular masaya yatırılıp bu konuda yönetmelik değişikliği yapacaklar.

Ancak mali müşavirlerin derdi bununla bitmiyor. Ekim ayında yapılan kongrede seçilen genel başkanları seçilme yeterliliği olmadığı gerekçesiyle başkanlıktan alındı. Yönetim kurulu kendi arasında yeni bir başkan seçti ama bin kişilik mali müşavir camiası “kendimize bir başkan bile seçemiyoruz, bu nasıl iş?” demeye devam ediyor. Esas yapılması gereken belki de bu genel kurulda bir de başkan seçmek olmalıydı.

Sorunlar bununla bitse iyi her gün sırtlarına yıkılan iş yükü ile altında ezilen mali müşavirler mevzuattan kaynaklanan bu sıkıntılar yanında bir de aidat sorunu ile boğuşuyorlar. Her yıl ödedikleri maktu aidata ek olarak alınan munzam aidat da ödeyen mali müşavirler açılan bir dava sonunda bu işten kurtulacak gibi görünüyorlar. Her yıl kazancının %1’ini munzam aidat olarak ödeyen mali müşavirler 25 senedir ödedikleri bu aidatın alınmasını durduran mahkeme üyelerine minnettarlar. Ancak odalar büyük bir gelir kaleminden mahrum kaldıklarından kapanma ile karşı karşıya kaldılar. Bu konu da herhalde genel kurul gündeminde önemli bir yer işgal edecek. Kalsa da gitse de mali müşavirlerin içine bir kez kurt düştü. Bu işin uzlaşma ile bir çözümü olur mu göreceğiz.

Muhasebecilerin ve mali müşavirlerin bir başka sorunu ise işlerin ve yapılanların her gün artmasına karşılık, bir takım haklarının da ellerinden alınması. Basit usulde vergilendirilen mükellefler ile işletme hesabına göre defter tutan mükelleflerin defterlerinin esnaf odaları tarafından tutulması ve beyanlarının yine bu odalar tarafından verilmesi dertlerinden en önemlisi. Esasında yeni bir olay değil ama kamuoyu gündemine bir güncelleme dolayısı ile yeniden geldi. Muhasebecilerin işlerinin önemli bir kısmını oluşturan bu esnafların defterlerinin esnaf odalarında sıhhatli ve usulüne uygun tutulması mümkün görülmüyor. Götürü usulü yapılan iş ve işlemler en ufak bir denetimde hem mükelleflerin başına hem de odaların başına büyük işler açabilir.

Ramazan ayı içinde yapılacak her iki genel kurulun da muhasebeci ve mali müşavirlere hayırlı olmasını temenni ederiz. Bu vesile ile hem Ramazan ayınızı hem de gelecek Ramazan Bayramınızı şimdiden tebrik eder, tüm insanlık alemine hayırlar getirmesini temenni ederim.

Not: İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi olarak birinci yılımızı doldurmuş bulunuyoruz. Seçilmemizde emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim. İnşallah daha fazla hizmet verme imkanı bulacağımız günlerin yakın olmasını temenni ederim.

Geçtiğimiz yıllarda bu başlıkta bir yazı[i] yazdığımı çok iyi hatırlıyorum. Konusu herhalde nispi temsilin uygulanması ile ilgiliydi. Hukuku her zaman delinecek örümcek ağı zanneden eşek arıları misali hukuk karşısında o zaman nasıl şaşkına döndülerse şimdi de şaşkına döndüler. Ankara İdare Mahkemesi TÜRMOB Genel Başkanı Cemal Yükselen’in seçilme yeterliliğine haiz olmadığı gerekçesiyle başkanlığının düşürülmesine karar verdi. Daha 6 ay önce hukuksuz şekilde seçtikleri başkan bugün o koltuğu bırakmak zorunda kalıyor. Daha dün mesleğe başladığı gün gibi ortada olan birini ülkenin en büyük meslek birliğinin başına getirmek nasıl bir duygu anlamak mümkün değil. Esasında biz biliyoruz da kandırılmış kitlelere izah edemiyorduk. İzah da ediyorduk ama “bizdendir” mantığını kırmak, öylelere laf anlatmak zor oluyordu.

Ömür boyu başkan kalacağım diyen biri dün gönderdiği tehditvari mektubunda “Genel Kurul toplantısı esnasında da grupların başkan adayları konuşmalarını yapmış, kendilerini tanıtmış, projelerini haziruna anlatmışlardır. Bütün adayların özgeçmişleri bilinmesine karşın hiçbir delege adaylara itiraz etmemiş, kesinleşen aday listeleri doğrultusunda Genel Kurulun ikinci günü seçimler yapılmış ve bu seçim sonuçları ile Birlik Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurullarımız teşekkül etmiştir[ii]” diyor. Diyor da kimse itiraz etmeyecek sanıyor. Kaldı ki hem orada hem de başka platformlarda yüzlerce kişi aman yapmayın demedi mi? Dese de kim kâle aldı denilenleri!  Ama gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir alışkanlığı var.

Daha hiçbir aday doğru dürüst belli değilken hatta oda seçimlerinin daha mürekkebi kurumamışken yazdığımız bir yazıda “Bir numaralı delege olarak gönlünün TÜRMOB’da olduğunu biliyoruz ama o formül nasıl yürüyecek onu bilmiyoruz. sayılı yasaya göre oda ve birlik yöneticiliğine seçilmek için en az üç yıl, başkanlığa seçilmek için de beş yıllık kıdem gerekiyor. O yüzden Yeminli Mali Müşavirler odası değil de TÜRMOB yöneticiliği hedef alınmış durumda. Ya başkan yardımcılığına razı olacak ya da başka formüllerle TÜRMOB başkanlığı hedefleniyor[iii]” demişiz. Bununla kalmış mıyız; hayır, muhtemel aday üzerine de tahminlerimizi sıralamışız. O yazımızda “O zaman yapılacak iş düşük profilli bir başkan seçtirerek, başkan yardımcısı olarak başkanın bütün yetkilerini kullanmak olur. Veya kazanılan Yeminli Mali Müşavir ünvanı alınarak kendini başkan seçtirmek olarak görülüyor. Bu da sorunlu bir işlem olarak idari yargıya konu olur ve belki de yıllarca sürecek bir dava başlamış olur. Dava devam ederken de üç yıllık görev süresi bitmiş olur” diye ilave etmişiz. Burada sır olan bir konu var mı, yok ama kime anlatacaksınız?

Sanki suçlu başkalarıymış gibi “Ne var ki, demokrat olduklarını ifade ederek seçimlere katılan, ancak Genel Kurulun iradesini içine sindiremeyen bir grup tarafından Birliğimiz aleyhine Genel Başkanımız Prof. Dr. Cemal Yükselen’in seçilme yeterliliğini taşımadığı iddiası ile davalar açılmıştır” diyerek dava açanlar suçlu ilan edilmekten çekinilmemiştir.  İnsan bir bakmaz mı bizim krallık hevesimiz hem bizleri hem de mesleğimizi rezil rüsva etti. Biz nerede hata yaptık demesi gerekmez mi? Yok onlar hata yapmazlar hep başkaları yapar öyleyse hadlerini bildirmek gerekir. Açık hukuksuzluğu görüp ona itiraz etmenin neresi mesleğe ihanet oluyor. Mesleğin altına dinamit koyanlar, suçlu olmayacak, onu sobeleyenler suçlu olacaklar, Hocamın tabiriyle “hadi oradan, hadi”!

Yine bu birbilen “Prof. Dr. Cemal Yükselen, yapılacak yeni görev dağılımından sonra hangi makama gelirse gelsin ve unvanı ne olursa olsun; 16 Ekim tarihinde yapılan Genel Kurulun iradesinden aldığı yetkiyle Genel Başkanımız olarak çalışmalarına devam edecektir” diyor. Bunu anlamak mümkün mü yine o yazımızda belirttiğimiz gibi kendisi için düşündüğü başkan yardımcılığını bu kez Cemal Bey için düşünüp seçilecek başkanı gölge başkan mı yapmayı düşünüyor? Evet, siz Cemal beye genel başkan dersiniz diyebilirsiniz ama kişilik meslek camiası Cemal beye başkan değil belki titrine hürmeten hocam diye hitap edecektir.

İtirazlarımız bununla kalmış değil genel kuruldan hemen sonra yazdığımız Yapabilir mi göreceğiz…[iv] ve daha mürekkebi bile kurumayan Bu da olur mu demeyin&#;[v] başlıklı yazılarımızda hep bu konuyu işlemişiz. Ayrıca sosyal medyada yazdığımız yüzlerce notu saymıyorum bile. Duymuyorum bilmiyorum demek bu işin çözümü değil ara sıra dışarıda neler olup bittiğine de bakmak lazım.

Referandum süresince bize her gün yolladığınız mailleri hala unutmuş değiliz, tek adama karşı olduğunuzu her fırsatta tekrarlıyordunuz. Ne oldu tek adamlık sadece başkası olunca karşı çıkılacak bir fenomen değil her zaman ve her halde karşı çıkılacak bir şeymiş değil mi?

[i]seafoodplus.info
[ii] 27 Nisan tarihli Türkiye Çağdaş Odalar Platformu maili
[iii]seafoodplus.info
[iv]seafoodplus.info
[v]seafoodplus.info

Epey zaman oldu, TÜRMOB kongresinin hemen ardından bir yazı yazmış ve “Yapabilir mi göreceğiz” demiştik. Maalesef yapıldı ve gördük. Ekim ayının son günlerinde yapılan genel kurul öncesi TÜRMOB başkan adaylarının kimler olacağı az çok belliydi. Yasa gereği üçüncü dönem aday olamayacak olan Nail Sanlı yerine aday arayışına giren Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Grubu düşük profilli bir aday arayışındaydı. Böyle bir arayışı rakipleri için hep eleştiren Çağdaşlar bunu kendilerine mübah görüyorlardı. Tam 26 yıl oda başkanlığını kendilerine layık görenlerin başkalarının iki üç dönem başkanlık yapmalarını krallık olarak nitelemelerine alışmıştık, nedense.

Seçimden bir ay önce yeminli bürosu açan bir adayı başkan yapmayı kafasına koyan Çağdaş Grup, bu amacına sağladığı çoğunluğa güvenerek ulaştı. Ancak bu çoğunluk gibi kritik bir sayıda olduğu için hem bu karara hem de seçilen başkanın yasanın emrettiği fiili çalışma kriterine uymadığı için itiraz edildi ve bu konuda çeşitli yerlerde yaklaşık 20 kişi itiraz etti. Peki, yasanın açık hükmüne rağmen neden bu risk göze alındı? Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi yasa açıkça TÜRMOB başkanı olacak kişinin Yeminli Mali Müşavir olmasını öngörüyor. Bu da Çağdaş Grubun başkanı tarafından delinecek bir örümcek ağı olarak görülüyor.

Konuyu anlamamız bakımından yasal hükümlere bir göz atmamız gerekiyor. sayılı yasanın Birlik Yönetim Kurulu başlıklı “Madde 35 – Birlik Yönetim Kurulu, kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan Birlik Genel Kurulu üyeleri arasından üç yıl için seçilen dokuz asıl ve dokuz yedek üyeden oluşur. Yönetim Kurulu üyelerinden beşinin yeminli mali müşavir olması zorunludur” hükmüne göre birlik yönetim kuruluna göre seçilme kriteri üç yıl kıdemdir. Serbest veya bağımlı olarak çalışmasının bir önemi yoktur ama en az üç yıl bu mesleği sürdürmüş olması şarttır. Buna ilave olarak da seçildiği tarih itibariyle fiilen çalışıyor olması şarttır. Bu iki şarta uymayanların seçilmesi, kriterlerin dışlanmasına yol açar ki bu da yasaya açık aykırılık oluşturur. Bu durumda seçilenlerin üyelikleri düşer.

Yine aynı maddenin ilerleyen bölümlerinde “Yönetim Kurulu kendi üyeleri arasından bir başkan, bir genel sekreter ile bir muhasip seçer. Yönetim Kurulu Başkanı en az beş yıl süreyle yeminli mali müşavirlik yapmış olanlar arasından seçilir” denilmektedir. Tabii biz oda yöneticisi olmadığımız için Cemal beyin oda kaydının ne zaman yapıldığını ve çalışanlar listesinde kaydının olup olmadığını bilmiyoruz. Ama bilenler vardır, herhalde bu bilgiler mahkeme tarafından istenmiş ve dosyaya konulmuştur.

TÜRMOB başkanı seçilen Prof. Dr. Cemal Yükselen hocamız ise bildiğimiz kadarıyla bu mesleği, belgesini ve mührünü aldığı Eylül ayına kadar hiçbir zaman fiilen icra etmemiştir. Yani yasanın istediği iki önemli şartı da yerine getirmiyor. Hem üyelik için 3 yıllık kıdem hem de başkanlık için 5 yıllık kıdemi bulunmuyor. Öyleyse kişilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve kişilik Yeminli Mali Müşavir kişilik kitlesine neden böyle bir aday diretilmektedir? Bu işi yapacak hem de layıkıyla yapacak insanların iradesi niye es geçilmekte ve hafife alınmaktadır? Bunu biz anlamıyoruz ve hiç kimse de anlatamıyor.

Yapılan hukuki itirazların hangi noktada olduğunu bilmiyoruz ama TÜRMOB önümüzdeki günlerde olağanüstü bir kongreye gidiyor. Yapılacak bu genel kurul ile birkaç yönetmelikte göstermelik rötuşlar yapılacak. Ama esas amacın nispi aidatın kaldırılmasına yönelik alınan mahkeme kararı olduğu biliniyor. Odaların ve TÜRMOB’un gelir kaynaklarını büyük ölçüde azaltan bu karar daha netleşmeden yapılacak bu kongre ile neler yapılmak isteniyor? Mahkeme nihai karar vermeden yapılacak her türlü değişiklik zaten uygulama olanağı bulamayacak. Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı için “TÜRMOB nispi aidat almıyor, oda yönetmelikleri de iptal edilmiyor” diyenler, alınacak nihai kararla şaşkına dönebilirler. Mahkeme her ne kadar o yönetmeliğin ilgili maddesini iptal etse de alınan aidatın yasal kaynağı olmadığını da belirteceğinden nispi aidat ile ilgili tüm hükümler keenlemyekün ortadan kalkacaktır. Aksini düşünmek ise mümkün değildir.

Biliyorsunuz daha önce İSMMMO Akademi hakkında iki yazı yazmıştım. [1] ve [2] yıllarında yazdığım bu yazılar genelde bir önceki yılların bilanço analiz şeklindeydi. Meslek kamuoyunda epey yankılanan bu yazılar bizi üçüncüsünü de yazmaya itti. 14 Temmuz Perşembe günü oda Nejat Koyuncu Salonunda yapılan İSMMMO Akademi genel kuruluna 41 kişilik genel kurul üyeleri katıldı. Belki çoğu kişi bilmez ama akademi genel kurulu İSMMMO yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra denetim ve disiplin kurulundan birer üye, diğer kurullardan birer ikişer üye, temsilci ve öğretim üyelerinden oluşuyor. Belki daha önce 40 kişi olan üye sayımız onursal başkanımızın da katılımıyla 41 kişiye çıkmış. Benim işgüzarlığımdan olsa gerek birkaç arkadaşımızı da dinleyici faslından genel kurula davet ettim ancak idarecilerimizin böyle bir usulleri olmadığından genel kurulu izleyemediler.

Esasında elimize tutuşturulan faaliyet raporu her şeyi açıkça anlatıyordu ama yine de çok ciddi bir genel kurul icra ettik. Prof. Cemal İbiş hocamızı büyük bir ciddiyet içinde genel kurulu yönetmek ve divan tutanağını imzalamak üzere divan başkanı seçtik. Yanına da iki arkadaşımızı yardımcı olarak görevlendirdik. Saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı büyük bir ciddiyetle okundu.

Yücel Akdemir başkanımız kısaca hoş geldiniz dedikten sonra Genel Sekreter Orhan Sarıgene faaliyet raporunu okudu. Rapor üzerine konuyu daha önce yazmış biri olarak söz alarak eski yazdıklarımı ve yeni tespitlerimi söylemek ihtiyacı hissettim. Akademi fikri elbette her gün değişen bir mevzuata sahip bir mesleğin mensubu olarak güzel bir fikir olarak düşünülmüş. Değişen mevzuat ve yeni gelişen işkolları hakkında fikir sahibi olmak için bulunmaz bir fırsat. yılında kurulan ve bu yedi sene içinde odadan aktarılan kaynaklarla finanse edilen bu kurum ne yazık ki kötü yönetimler sayesinde oda kaynaklarının TL’sini heder etmiş. Bunun TL’si sermaye olarak konmuş TL’si de borç olarak verilmiş durumda. Aşağıda inceleyeceğiniz gibi son iki yıl hariç hep zarar edilmiş. Zararın kaynağı da genel yönetim giderlerinden kaynaklanıyor. Yine dikkati çeken bir husus da son iki yılda genel yönetim giderleri nerdeyse sıfır noktasına inmiş. Kiralık yerde faaliyet gösteren bir kurumun bağımsız bir muhasebesi varsa, kirası, elektriği, suyu ve doğalgazı nereden ödeniyor?

Bir diğer konu da huzur haklarının yüksekliği olmuştur. Her yıl bin TL olarak düşünülen huzur hakları zarar artırıcı unsurlardan biridir. Oda yönetim kurulu üyelerinin başka kurullara da seçilerek adeta huzur hakkını ücret şekline dönüştürmeleri hatta orta büyüklükte şirket ceoları kadar ücret almaları şaşılacak bir durumdur. Belki karlı olsa göze batmayacak bu durum akademinin batık hale gelmesine sebep olmuştur. Özellikle yılı gerçekleşen bütçe kalemlerine dikkatinizi çekerim. Huzur hakkı olarak yılında TL olarak tahmin edilmiş bunun da TL’si gerçekleşmiştir. Gerçekleşme oranı %92 olmuştur. Yine yıllarında huzur hakkı TL olarak öngörülmüştür. Bunların ne kadar gerçekleştiğini bilmiyoruz. Çünkü yayınlanan mali tablolarda gerçekleşme oranını göstermekten vazgeçmişler.

Yine yukarıda belirttiğimiz kira giderini sonraki yıllar bilançolarında ayrıntısı ile göremiyoruz. Genel faaliyet giderleri bin lira gibi komik rakamlarda kalmıştır. Oysa yılı bilançosuna baktığımızda kira gideri olarak TL öngörülmüş ve lira olarak gerçekleşmiştir. Akademi hala aynı yerde olduğuna ve kiralar da yerinde durmadığına göre bunun sonraki yıllarda daha da arttığına şüphe yoktur.

Belki genel kurul günlerinde meslektaşlarımız yeterince incelememişlerdir diye biz bazı raporları yazımız ekinde sunuyoruz. Belki ilgilenenler çıkabilir.

[1]seafoodplus.info
[2]seafoodplus.info

14 Temmuz Perşembe günü İSMMMO Akademi genel kurulu var. Genel kurul gündemi geçtiğimiz günlerde geldi. Önemine binaen ve yıllarında yazdığım iki yazıyı birleştirerek yayınlıyorum. Belki bir bilinç oluşturur.

Değerli dostum ve meslektaşım Halil Erdem Gültekin geçtiğimiz günlerde bir yazı[i] yayınladı ve “İSMMMO Yönetimi derhal zarar eden kuruluşları değerlendirmeye almalı, bu büyük açığı kapamanın yollarını aramalıdır” dedi. Acaba yazarın dediği gibi bir açık olduğu, bunun da vahim bir şey olduğu kabul ediliyor mu? Yoksa ele geçirilen yetkiler ile imkânlar sonuna kadar istismar mı ediliyor?

Bu yazı üzerine ben de İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası(İSMMMO) ve bağlı kuruluşların bilançolarını[ii] incelemeye başladım. Baktığımda gördüğüm tam bir faciaydı. Ala-i vala ile kurulan akademi tam bir arpalığa dönüşmüş durumda. liralık gelire karşılık liralık bir hizmet maliyeti oluşmuş. Tam tamına liralık bir brüt satış zararı oluşmuş durumda. Bu kadarla kalsa iyi; nelerden oluşuğu anlaşılamayan liralık genel yönetim gideri de eklendiğinde arpalığın boyutu liraya çıkmış.

yılı bilançolarını incelediğimizde zararın hiç de zannedildiği gibi lira olmadığını aksine liralık geçmiş yıllar zararı da elendiğinde zararın toplamda liraya ulaştığını anlıyoruz. Bugüne kadar İSMMMO gelirlerinden yani üyelerin aidatlarından anılan kuruma lira aktarıldığını görüyoruz. Yazılırken küçük görülen bu rakamlar eski parayla 1 trilyon milyar demek. Fal taşı gibi açılan gözlerimizi ovuşturarak acaba gördüğümüz rüya mı diyoruz?

Lokal işletmesinden sonra ikinci facia bu akademi olmuş. “İSMMMO Akademi, İSMMMO bünyesinde faaliyet gösteren bilimsel, idari ve mali özerkliği olan bir kuruluştur” diye kurulan akademinin mali özerkliği buymuş demek ki. Ele geçirilen imkânları pervasızca harcamak. Aidatını bile zamanında ödeyemeyen üyelerin paralarını böyle özerk kuruluşlar aracılığı ile çarçur mu ediyoruz!

Akademi sitesine bakıldığında “İSMMMO Akademi olarak amacımız, Hile Denetimi ve Adli Muhasebe, İç Denetim, Şirket Değer Tespiti, Bütçe ve Raporlama, Yabancı Şirketlerde Muhasebe Uzmanlığı ve Kredi Derecelendirme gibi çeşitli alanlarda eğitim programları sunmaktır” diye kendini tarif eden kuruluş önce kendi raporlarını inceleyerek biz ne yapıyoruz, kime hizmet ediyoruz diye düşünmez mi?

Çağdaş Demokratların dillerinden düşürmedikleri rahmetli Asım Bezirci “Ölçülü davranmayı, yanlıştan korkmayı, belgeye dayanmayı, aklını kullanmayı, duyguculuğa kapılmamayı ve gerçekçi, düzenli, dengeli, tutarlı olmayı muhasebe öğretti bana. Savunduğum ve uygulamaya uğraştığım nesnel, bilimsel eleştiri anlayışımın güçlenmesine yardım etti. Az şey mi bu?&#; diyor. Bunlar her konuşmasında Asım Bezirci’den bahsederken hiç mi rahmetlinin söylediklerinden hisse almazlar!

Haydi, iktidar olanlar buna göz yumuyor, Meslekte Birlik Grubundan seçilen arkadaşlarımız ne diyor bu işe!

Facia devam ediyor…

Daha önce yazdığımız bir yazıda İSMMMO akademi faciası başlığı atmıştık. Hakkını vermemiz gerek Oda yöneticilerimiz bu dönem akademiyi karla kapatmışlar. Şimdi bir iş düşünün iki trilyona yakın bir yatırım için ne kadar iş hacmi beklersiniz herhalde en az iki trilyon bir ciro hedeflersiniz. Belki daha fazla trilyon gibi bir beklentiniz olur. Belki ilk yıl deyip daha sonraki yılları da görelim diyebilirsiniz. Ama her yıl bin lira zarar eden bir işletmeyi kimse beklemez değil mi?  Basiretli tüccar bir yıl iki yıl sabreder ama daha fazla beklemez zararın neresinden dönülürse kar deyip başka işlere bakar. Yok, bizimkiler öyle değil. Tam tamına TL aktardıkları kurum bu zamana kadar TL zarar etmiş. Alayı vala ile kurulan akademi bu yıl 89 bin liralık hizmet yapmış, bunun da maliyeti 39 bin lira olmuş. Kaba hesapla TL kar edilmiş. Yani %56 kar edilmiş. Net kar ise TL olarak kayıtlara geçmiş. yıl sonradan sonra yeter de artar bile.

Akademi hesaplarını incelediğimizde TL gelirin TL’sinin bankada tutulduğu anlaşılıyor ama tek kuruş faiz geliri yok. Diğer bilançolarda gördüğümüz ve yöneticilerimizin çok sevdiği anlaşılan diğer hazır değerler hesabında TL’nin var olduğunu görüyoruz. Bunun yanında hangi alışverişten kaynaklandığını tespit edemediğimiz TL’nin avans olarak alındığını da tespit ediyoruz. Bir yılda TL’lik hizmet satan kurum hangi bağlantıyı yapar da TL avans alır ki? Alıcılar hesabında bulunan TL de herhalde açık hesap akademi hizmeti alan meslektaşlarımıza ait olsa gerek.

[i]seafoodplus.info
[ii]seafoodplus.info?id=

Muhasebeci ve mali müşavir odalarında bu sene büyük değişimler oldu. Muhasebecilik ve mali müşavirlik yasası yılında çıkarıldı. Uygulandığı 26 sene boyunca meslek odalarında çok büyük bir değişiklik olmadı. Koltuğu kapanlar o koltuğu bırakmamak için her şeyi yaptılar; üstelik bunu da mübah gördüler.

Ancak bu olay fark edenlerin gözlerinden kaçmadı. Her defasında tek tip düşünceye sahip insanlardan oluşan yönetimler, meslektaşların oda yönetimine olan ilgisinin azalmasına hatta kaybolmasına neden oluyordu. Meslek yasasında bir değişim kaçınılmazdı. yılında çıkarılan sayılı yasayla artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Nitekim olmadı da. Bu sene yapılan seçimlerde iki dönemden daha fazla seçilen başkanlar seçimlere katılamadılar ve odalarda en azından başkanlar düzeyinde büyük bir değişim oldu. Bunun sayısının ülke çapında elliyi geçtiği söyleniyor.

Bu değişimden İstanbul Odası İSMMMO da nasibini aldı. Aralıksız 26 yıl oda başkanlığı yapan Yahya Arıkan yerini arkadaşı Yücel Akdemir’e bıraktı. Ancak odayı o kadar çok benimsemiş olacak ki şaibeli bir gündem maddesi ile kendini onursal başkan ilan ettirmeyi ihmal etmedi. Sosyal medyada İstanbul odasının sekizinci katında kendine bir makam yaptırdığı ve onursal başkanlığını buradan sürdüreceği söyleniyor. Hatta daha başka şeyler de söyleniyor ama biz ona ihtimal dahi vermiyoruz. Ama önümüzdeki süreçte bakıp göreceğiz, ne menem şeymiş bu onursal başkanlık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a gelince “sizi başkan yaptırmayacağız” diyenlerin kendilerine krallığı layık görmeleri sizce doğru mu?

Bir numaralı delege olarak gönlünün TÜRMOB da olduğunu biliyoruz ama o formül nasıl yürüyecek onu bilmiyoruz. sayılı yasaya göre oda ve birlik yöneticiliğine seçilmek için en az üç yıl, başkanlığa seçilmek için de beş yıllık kıdem gerekiyor. O yüzden Yeminli Mali Müşavirler odası değil de TÜRMOB yöneticiliği hedef alınmış durumda. Ya başkan yardımcılığına razı olacak ya da başka formüllerle TÜRMOB başkanlığı hedefleniyor. Dillere destan bir sınav sonunda Yeminli Mali Müşavirlik sınavını kazandığı söylenen Arıkan, başkan yardımcılığı gibi ikinci sınıf sayılabilecek bir göreve razı gelmez. O zaman yapılacak iş düşük profilli bir başkan seçtirerek, başkan yardımcısı olarak başkanın bütün yetkilerini kullanmak olur. Veya kazanılan Yeminli Mali Müşavir ünvanı alınarak kendini başkan seçtirmek olarak görülüyor. Bu da sorunlu bir işlem olarak idari yargıya konu olur ve belki de yılarca sürecek bir dava başlamış olur. Dava devam ederken de üç yıllık görev süresi bitmiş olur.

Birlik yönetim kurulu üyeliğini düzenleyen sayılı kanunun maddesi “Yönetim Kurulu kendi üyeleri arasından bir başkan, bir genel sekreter ile bir muhasip seçer. Yönetim Kurulu Başkanı en az beş yıl süreyle yeminli mali müşavirlik yapmış olanlar arasından seçilir. Başkanın bulunmadığı hallerde Başkanın tevkil edeceği kişi Başkanlık yapar” diyor. Buna rağmen böyle bir şeye tevessül etmek her akıllı kişinin başvuracağı bir yol değildir.

Halep oradaysa arşın burada der atalarımız, Ekim ayında yapılacak seçimlerde kimin nereye seçildiğini hep beraber göreceğiz.

Not: İSMMMO Yönetim Kuruluna seçilmem sebebiyle gerek bizzat, gerek telefonla arayarak, gerek sms, gerekse mail ve sosyal ortamlarda tebrik eden tüm arkadaş, dost ve hemşerilerime teşekkür etmeyi borç bilirim. Dualarınız ve teşviklerinizle bu işin de altından kalkmaya çalışacağız. Allah utandırmasın.

yılında başladığım muhasebecilik hayatımı bugün Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi olarak Gaziosmanpaşa’da sürdürmekteyim. Uzun yıllardır İSMMMO üyesi olarak sürdürdüğüm ilişkiyi bu kez yönetici olarak sürdürmek istiyorum.

Meslek camiamızda 27 yıldır yapılmayanları yapacak olmanın hazzı ve heyecanı ile hazırlandığımız seçimler öncesi tüm hemşerilerimi ve dostlarımı 26 Mayıs Perşembe günü Haliç Kongre Merkezinde yapılacak İSMMMO’ya Yürüyüş Gecemize bekliyorum. Sonra da Mayıs’ta Lütfü Kırdar Kongre Merkezinde yapılacak genel kurula davet ediyorum. Tüm meslektaşlarımı ve dostlarımı aday olduğum Meslekte Birlik Grubuna (dolayısıyla şahsıma) oy kullanmaya davet ediyorum.

ÖZGEÇMİŞİM

yılında Tirebolu’da doğdum. İlkokulu Tirebolu’da bitirdikten sonra ortaöğrenim için yılında İstanbul’a geldim. Vefa Poyraz Lisesi’nde bitirdiğim yılında İ.Ü.İktisat Fakültesine girdim. Sivil toplum çalışmalarım yılında Milli Türk Talebe Birliği’nde başladı. MTTB Orta Öğrenim Komitesi Başkanlığı ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. yılları arasında İ.Ü. İktisat Fakültesi Öğrenci Derneği yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. yılları arasında bir dönem Fazilet Partisi listesinden Gaziosmanpaşa Belediye Meclis Üyeliğine seçildim. Bu süre içinde çeşitli komisyonlarda başkanlık ve üyelik ile bir yıl encümen üyeliği yaptım.

yılında başladığım muhasebecilik mesleğini mali müşavir olarak Gaziosmanpaşa’da sürdürüyorum. yılında Birlik Vakfı bünyesinde kurulan Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Meslekte Birlik Grubu’nda mali işlerden sorumlu başkan yardımcılığı görevini üstlendim. yılında İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği’nin kurucuları arasında yer aldım. Derneğin yılları arasında muhasip üyeliğini yaptım. Halen bu derneğin denetleme kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nda İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği’ni temsilen mali işlerden sorumlu başkan yardımcılığı yaptım.

yılında başladığım yerel dernekçilik faaliyetini Tirebolu Kuzgun Derneği Başkanı olarak yılına kadar sürdürdüm. Giresun Dernekler Birliği Basın Komisyonu üyeliğinde bulundum. Daha sonra komisyon Giresun Medya Platformu adı altında örgütlendi ve bu platformun Genel Sekreterliğini yaptım. Halen başkan vekili olarak görev yapmaktayım. Tirebolu Dernekler Federasyonu kuruluş çalışmalarını başlattım. Bir grup arkadaşımla başlattığımız çalışmalar neticesinde 8 Haziran tarihinde federasyonu kurduk. Tirebolu ve İstanbul’da bulunan 22 dernekten 18’ini federasyon bünyesine katmayı başardık. Bir dönem() federasyonun genel başkan yardımcılığını yaptım. Halen Giresun Federasyonu yönetim kurulu üyesiyim.

Birçok internet sitesinde editörlük ve yazarlık yaptım. Mesleki internet sitelerinde ve yerel gazetede yazılarım yayımlandı. Giresun ve ilçeleri ile ilgili yaptığım mahalli haberlerim ilgi çekti. Ekonomi ile ilgili çeşitli haber ve makalelerim yazılı basında ve internette yer aldı.

İSMMMO Genel kurulunda seslendirdiğim “Oda Seçimleri ve Seçim Sistemi” konulu yazım meslek camiasında büyük yankı uyandırdı. Kanun yazımında bizzat bulunduğum Nispi Temsil Sistemi ile ilgili değişiklik teklifi, yılında Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan’ın talimatıyla meclise verildi. Değişiklik yılında yasal sürecini tamamlayarak sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Meslek hayatım boyunca sayısız mesleki seminer ve panel yönettim. Meslekte Birlik Grubu’nun düzenlediği ve Eski Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan’ın katıldığı Maliye Politikaları Paneline ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in katıldığı Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Denetim konulu panele katkı sağladım. sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hazırlık sürecinde İTO ile İstanbul Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği seminerin düzenleyicileri ve konuşmacıları arasında yer aldım. TV5 Televizyonunda dört yıldır Arzihal isimli haftalık sosyal güvenlik programının moderatörlüğünü yapmaktayım.

Evli ve dört çocuk babasıyım ve İstanbul Gaziosmanpaşa’da yaşamaktayım.

İstanbul Meslekte Birlik Mali Müşavirler Grubunun Yönetim Kurulu Üyeleri 16 Nisan tarihinde Titanic Otel’de İSMMMO adaylarını tanıtmak için bir araya geldi. Dernek Başkanı Salih Ünal 29 Mayıs’ta gerçekleşecek İSMMMO Genel Kurulunda başkan adaylarının Adem Çalışkan olduğunu belirtti.

Yönetim Kurulu üyeleri, basın mensupları ve çok sayıda meslek mensubu katıldığı programda; açılış konuşmasını yapan Salih Ünal, yılında sayılı yasa ile mesleğin çok farklı bir misyon kazandığını, fakat bu yasanın artık ihtiyaçları karşılamadığı gibi, meslek odalarının da işlevini yitirdiğine dikkat çekti. İSMMMO’da Meslekte Birlik Zamanı mesajını vererek konuşmasını tamamladı.

İstanbul Meslekte Birlik Grubu İSMMMO adayı Adem Çalışkan; konuşmasına Meslekte birlik camiası ve katılımcıları selamlayarak başladı.

Çalışkan; “Meslekte birlik olarak 25 yıldan fazladır, birlikte omuz omuza yürüyüşümüz devam etmektedir. Bu birlik ve beraberlik ruhu ile yılı seçim sürecini başlatıyoruz. Meslekte Birlik her dönemde olduğu gibi bu dönemde de misyon vizyon ve birikimi ile seçime hazırdır. Biz 25 yıldır artarak devam eden mesleğin ve meslektaşın sorunlarını çözmeye talip olduk” diyerek sözlerine devam etti.

25 yıldır odayı ellerinde bulunduran yönetimin meslek adına neler yapmadıklarını hatırlayalım. Söz konusu yönetim; mesleğe saygı kazandıramadı, meslek mensuplarımızın ekonomik ferahını sağlayacak adımlar atamadı, sosyal gereksinimlerimiz yok sayıldı, siyasette kullanmanın dışında mesleğe sahip çıkılmadı, mesleğimiz uluslar arası standartlara ve kaliteye kavuşturulmadı, ücret tarifeleri şekilden ibaret bırakıldı, tahsilât sorununa çözüm üretilmedi, meslektaşın en büyük sorunlardan olan acımasız haksız rekabete terk edildi. Kısacası mevcut oda yönetimi anlayışı 25 yıldır mesleğe ve meslektaşa bir şey kazandıramadı. Meslekte birlik mevcut yönetime inat, diyalog, üretim, işbirliği diyor.

Meslekte Birlik anlayışı İSMMMO’ya taşındığında, mesleğimiz ve meslektaşımıza öncelikle saygınlık kazanmış, akabinde uluslararası standartlara ulaşmış, makro ekonomik politikalara yön veren, adaletli şeffaf ve çözüm odaklı bir yönetim gelecek.

Büyüyen ekonomimizde meslektaşımızı dünya standartlarında pay alan bir meslek haline getireceğiz. Meslekte Birlik Grubu kendi anlayışını İSMMMO yönetimine taşıdığında şeffaf, katılımcı, inovatif, güleryüzlü ve ideolojik yaklaşımlardan uzak bir yönetim ortaya koyacak. Çözüm üretemeyen yapının meslek adına bir şey yapamadıklarını gördük. Endişeniz olmasın tüm aldatmacalara, oluşturulan algılara inat İSMMMO’da meslekte birlik diyecektir.

Değerli kurucular kurulu, yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız, ağabeylerimiz bu hedefe varmak için hep birlikte yola çıktık, şimdi hep birlikte omuz omuza 29 Mayıs’ta Meslekte Birlik demeye var mısınız?

Meslekte Birlik ailemize, kurucular kurulumuza, yönetim kurulumuza, aday belirleme kurulu ve tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, seçiminin başta ülkemize olmak üzere mesleğimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. 29 Mayıs’ta İSMMMO’da “Meslekte Birlik” demek üzere sevgi ve saygılarımı sunarım” diyerek sözlerini tamamladı

Meslekte Birlik Grubu İSMMMO aday listesi söyle oluştu; Yönetim Kurulu Adem Çalışkan başkanlığında asıl listede İbrahim Balcıoğlu, Recep Yüksel, Muhsin Bilgi, Emine Mercimek Dümbül, Ayhan Gündüz, Abdulcanan Dilber, Ayla Güneş, Hakan Ustabaş yedeklerde Özcan Köksal, Serdar Çağlayan, Abdullah Ertürk, Doğan Karabıyıkoğlu, İsmail Yavuz, Tamer Aktaş, Hasan Güner, Mahfuz Kıyıcı, Abdullah Koçyiğit şeklinde oluştu.

Disiplin Kurulu ise Alim Karataş, Turan Ağ, Özgür Kaya, Mehmet Ali Doğan, Serdar Özdemir yedeklerde Tamer Kılıç, Ali Bingül, Veli Yöntem şeklinde, Denetleme Kurulu ise Halil İbrahim Avcı, Bülent Çetinkaya, Murat Demirtaş ve Aykut Akın’dan oluştu.

Geçtiğimiz günlerde Gelir İdaresi Başkanlığı KDV beyannamelerinde bir sürü gereksiz bilgiyi isteyeceğini sessiz sedasız duyurdu. Sessiz sedasız diyorum gerçekten kimsenin haberi olmadı. Beyanname programına giren meslektaşlar tarafından fark edilen bu yeniliklere göre maliye bakanlığı elektronik ortamda aldığı beyannamelerde artık ben fatura ve fiş sayılarını da istiyorum dedi. Biz mali müşavirler bu belgelerin içerdiği rakamları zaten bakanlığa her ay düzenli olarak bildiriyoruz ama bu sayı işi de nerden çıktı, bine yaklaşan meslek mensubu ile beraberinde çalıştırdıkları bine yaklaşan insanın buna aklı ermedi. Gerçekten verilecek beyan ha bir fatura ile ha fatura ile oluşsun bundan kime ne? Ancak bu sayı isteniyorsa bunu bazen bir işletmede hesap etmek için bir kişi bile istihdam edilmesi gerekebilir.

Bu olay sosyal medya vasıtasıyla meslek camiasında hızla yayıldı. Zaten burnundan soluyan meslektaşlar tepkilerini hem dernekler, hem de yasal temsilcileri olan oda ve birlikleri vasıtasıyla bakanlığa duyurma yarışına girdiler. Bunun sonucunda sorun şimdilik buzdolabına kaldırıldı. Kaldırıldı kaldırılmasına da şimdi de ben kaldırdım, biz kaldırdık, biz dondurduk açıklamaları gırla gitti. İşin komiği de Türkiye’nin en büyük odası diye caka satan İSMMMO ve onun bağlı olduğu TÜRMOB’un bunu biz kaldırdık demeleri oldu. Bir de bakanlığa gönderdikleri dilekçeleri sitelerinde ve sosyal medyada bak işte belgesi diye yayınladılar. Gerçekten gönderdiler mi gönderdilerse hala postada mı bilinmez ama iş bir şekilde halloldu.

Tabi bu işi şimdilik dondurtanları da zikretmeden geçmeyelim. İstanbul Meslekte Birlik kurucularından Ak Parti İstanbul Milletvekili Sayın Aziz Babuşcu, Maliye Bakanı ile bizzat görüşerek bu işi şimdilik dondurttu. Ancak kulağımıza gelen duyumlar bu işin şimdilik rafa kaldırıldığı yönünde. Türkiye gibi her alanda dijital ortama geçtiği bir devirde vergi mükelleflerinin kaç adet fatura ve fiş kestiğini kim merak eder, ben bunu anlamıyorum. Maliye Bakanlığının vizyonunu daha büyük projelere yönelmeli değil mi?

Tabi haklı olarak buna Türkiye Meslekte Birlik Platformuna bağlı dernek ve gruplar sahip çıktı. Mahcup bir eda ile ilk olarak sms ve maillerle bunu üye ve gönüldaşlarına duyururken, daha sonra da web sitelerinde ve soysal medyada paylaştılar. Konula ilgili olarak İSMMMD Başkanı Salih Ünal’ın “Mali müşavirleri sahadan çeken, işlerinin dışına yönlendiren müdahaleler istemiyoruz. Aksi halde vergi toplayamazsınız. Vergi kayıp, kaçağı ve kara para mücadeleyi asla yapamazsınız. Mali müşavirler asli görevlerine dönmeli, sayılı yasada iş tanımı yapılmalı. Bu tanım dışında görev dayatılmamalı. Maliye Bakanlığı bir değişiklik yapacaksa bunu tebliğ statüsünde ve önceden haber vererek yapmalı” dediği biliniyor.

İş hallolsa da olmasa da bu iş ve benzeri angaryalar mesleği yapılamaz hale getirdi. Meslektaşlar yaptıkları iş ve işlemleri ne işini yaptıkları vergi mükelleflerine ne de kamu kurumlarına anlatabiliyorlar. Anlatamadıkları gibi de gittikleri her kurumda mali müşavirleri kötüleyen memurlara da rastlanıyor. Her gün yeni bir angarya meslektaşın omzuna yüklenirken bunun parasal hiçbir karşılığı olmuyor. Mükellefler bizim için ne yapıyorsunuz ki diye yapılan işi önemsemezken, kamu kurumu dediğimiz Maliye, Sosyal Güvenlik Kurumu, İŞKUR ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkilileri sırtımıza daha neler yükleyebileceklerinin hesabını yapmakla meşguller.