hikaye ile ilgili şiirler / Hikaye şiiri - Cahit Külebi

Hikaye Ile Ilgili Şiirler

hikaye ile ilgili şiirler

Kaybettim hep biliyorum
Her zamanki gibi yediğim ilk kurşun değil, sonda olmayacaktı zaten.
Bugün doğum günümdü hatırladığını düşündüm, bir an Aradan bilmem kaç yıl geçmiş.
Belki bir gün denk gelirde hatırlarsın dedim avundum yine
Hep özümü dinleyen biriydim
Ama kalbimden sızan o kadar güzel bir ses vardı ki duymadan edemedim.
Yüzümde bir tebessüm dinlerken gamzelerim belirginleşir neler anlatır bilemezsin.
Yaşanmışlıklar anlatılır en bilgelerden acıta acıta
Bazen hikâyenin sonunu bilirsin ama yanılmayı ölesiye istersin ki.
Bu sıralar öyle bir hisler içindeyim ne mümkün öylesine bir yerdeyim,
Bu duruma nasıl geldim bilmiyorum sormuyorum kendime
Unutmaya mecbur kaldım tarifini de yapamadım nereden bileyim anlatamadım
Acı gidenlerin değil de kalanların hikayesiydi ve hikâyeyi hep kalanlar bitiremezdi.
Öylede oldu.

Erdin&#; Adıg&#;zel
Kayıt Tarihi :

© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hikayesi:



Erdinç ADIGÜZEL

Etkileyici 5 Şiir ve Hikayeleri

Şiir yazabilmek herkesin harcı değildir derler. O duygu yoğunluğunu yaşamak, hislerini kelimelerle ifade edebilmek.. Meşakkatli ve bir o kadar da yetenek isteyen bir sanat. Öyle naif şairlere sahibiz ki onlar da hislerini bir o kadar naiflikleriyle dile getirmişler. Her gün bir yerlerde denk geldiğimiz ve okuduğumuz her şiirin arkasında mutlaka bir anı yatar. Ama bilinir ama bilinmez.. Bildiğimiz kadarını bu yazıda bir araya getirmeye çalıştık. Bu şair ne hissetti de bu kadar yoğun yazabildi diye düşündüğümüz şiirlerin arkasındaki anılara bir göz atalım. Böylece bundan sonra bu şiirleri farklı bir gözle okuyabiliriz. 1. Sezai Karakoç-Mona RosaMona Rosa, tek gül anlamına gelir. Anlatılana göre üniversite yıllarında Sezai Karakoç bir okul arkadaşına aşık olur ve ona açılır; fakat reddedilir. Bu duruma çok üzülen Sezai Karakoç ona şiirler yazmaya başlar. Mona Rosa şiiri de böylelikle ortaya çıkmıştır. Şiirin her kıtasının baş harflerine bakınca Muazzez Akkayam isminin ortaya çıktığını görürüz. Günler geçer ve mezuniyet töreni gelir, Sezai Karakoç bu şiiri okur ve şiir çok beğenilir. Tören sonrası Muazzez Akkayam yanına gelir ve teklifinin hala geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç’un ise gururu aşkının önüne geçmiştir ve şimdi de ben seni kabul etmiyorum diyerek Muazzez Akkayam’ı reddeder. "Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben bir deliyim. Açma pencereni perdeleri çek. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış. Yağmurdan sonra büyürmüş başak."2. Özdemir Asaf-LaviniaŞiir, güzelliği dillere destan Mevhide Beyat’a yazılmıştır. Özdemir Asar ona derinden aşıktır; fakat aşkına karşılık bulamamıştır. Yıllar sonra Lavinia şiiri ile bu karşılıksız kalmış aşkını dile getirmiştir. Gerçekte asla bir araya gelemeseler bile şairin yüreğinde hiç ayrılmamışlardır. "Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin." 3. Abdurrahim Karakoç-MihribanMihriban, Abdurrahim Karakoç’un tek aşkıdır ve bir semboldür. Gerçek ismini hiç açık etmemiştir Karakoç. Aşkı karşılıklıdır; fakat kız tarafından hep “hayır” cevabını almıştır. Yıllar sonra bir arkadaşından onun evlendiği haberini almıştır ve ona olan aşkını satırlara dökmüştür. Onun için iki şiir yazmıştır. Mihriban şiiri ise sonradan Musa Eroğlu tarafından müziğe dökülmüş ve dilden dile dolanmıştır. Bir gün kendisine onu görmek ister misin diye sorulduğunda: – Niye görelim ki? Öyle kalsın. insanın gönülde kalması, gözde kalmasından daha iyidir. diye cevap vermiştir Abdurrahim Karakoç. Bu aşk ise ilk günkü saflığı ve temizliğiyle dizelerde yaşamaya devam etmiştir. "Yar, deyince kalem elden düşüyor, Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor, Lambada titreyen alev üşüyor. Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban."4. Ahmed Arif-Ay KaranlıkAhmed Arif, Leyla Erbil'i Diyarbakır'a sürgüne gitmeden önce Ankara'da bir dost meclisinde tanımıştır. Arif, Erbil'e 60'ın üzerinde aşk mektupları yazmıştır. Derin bir aşk duyan Arif, aşkına karşılık bulmak için yazmış, Erbil ise dostluk sınırlarını çizmiş ve sınırları hiç aşmamıştır. Bundandır Arif mektuplarında "Leyla zalım Leyla" diye başlar. Yine mektuplarında "ilk sen mağlup ettin beni" der. "Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay karanlık"5. Nazım Hikmet-Bir Ayrılış HikayesiŞükufe Nihal şiirler, öyküler kaleme almış bir edebiyatçımızdır. 'li yıllarda Erenköy'de bahçelerde edebiyatçılar toplanır, sohbet ederlerdi. Hikmet ile Nihal de o dost meclislerinde tanışmışlardır. Yine böyle bir günde Nazım bir kağıda "Ben sizin için çıldırıyorum, siz aldırış dahi etmiyorsunuz." yazarak Nihal'in cebine koymuştur. Böylece aşkını itiraf eden Nazım, daha sonraları arkadaşlarına "Bir Ayrılış Hikayesi" şiirini Şükufe Nihal için yazdığını söylemiştir. "Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarakSen yürümelisin, beni bırakarak Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere Kapandı bir pencere AYRILDILAR"

Hikâye, Cahit Külebi'nin en sevilen ve bilinen şiirlerinden biri. Cem Karaca'nın sesiyle de aşina olduğunuz bu şiir, ardında pişmanlığın izlerini barındırır.

Külebi'nin eşi Süheyla Hanım, temizlik yaparken eşinin masasını da toplamak ister. Ancak oldukça titiz bir kişiliğe sahip olan şair, eşine "masamı elleme" diye çıkışır.

seafoodplus.info

Karıkoca arasında peyda olan kavgadan sonra Süheyla Hanım kırılarak odadan çıkar. Külebi, böyle sudan bir meseleyle eşini üzmesinden dolayı vicdan azabı duyar.

İçi içine sığmaz. Ama yapısı gereği hissettiği pişmanlığını da söyleyemez. Sabaha kadar uyuyamayan şair, masanın başına geçer. Ve şiiri yazmaya başlar.

"Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!

Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!

Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi,
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!"

Yazdığı diğer şiirlerinin aksine bu bir çırpıda ortaya çıkar.

Sabah olduğunda Süheyla Hanım masanın üstündeki şiiri görüp okur. Külebi, tartıştıkları için yazdığını söylemesiyle da güler, barışırlar.

Cahit Külebi şiirleri

Dönüp dönüp okunan az sayıdaki şiirlerden biri olan Hikaye'nin bu kadar sevilmesinin nedeni belki de Cahit Külebi'nin bu pişmanlığını samimiyetle yansıtmasıdır.

💠💠💠

seafoodplus.info SOSYAL MEDYADA!

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 YOUTUBE 🔔

👉 seafoodplus.info mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz:

[email protected]

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir