girişimsel radyoloji hangi hastalıklara bakar / Girişimsel Radyoloji Nedir? Tgrd www.tgrd.org.tr

Girişimsel Radyoloji Hangi Hastalıklara Bakar

girişimsel radyoloji hangi hastalıklara bakar

Girişimsel Radyoloji Nedir?

Girişimsel radyoloji bölümü, birçok hastalığın teşhis ve tedavisiyle ilgilenen tıp branşıdır. Radyoloji bölümünün yan dalları arasında yer almakla birlikte, tıbbi görüntüleme tekniklerini kullanarak iyileşmeyi hedefler. 

Bu sayede hastalıkların teşhisi için gereken keşif ameliyatlarına ihtiyaç duyulmaz ve mikrocerrahi uygulamaları ile tedavi sağlanabilir. Operasyonlar genellikle lokal anestezi altında uygulanmaktadır. 

Girişimsel radyoloji uygulamaları açık ameliyatların tercih edilme sıklığı büyük oranda düşüş göstermiştir. Böylece ameliyat sonrası enfeksiyon ve kanama gibi komplikasyonların görülme sıklığı azalmış, iyileşme süreci kısalmış, hastalıkların doğru teşhis edilme oranı yükselmiş ve hasta konforunu sağlamak daha kolay hale gelmiştir.

Girişimsel radyoloji doktorları tanı ve teşhis aşamaları için ultrasonografi, anjiyografi, biyopsi ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi yöntemleri kullanır. 

Ancak anjiyografi uygulamasını kalp damarlarına yapma yetkileri bulunmaz. Günümüzde girişimsel radyoloji tedavilerinin en sık uygulandığı sağlık sorunlarının başında ise karaciğer kanseri ve varis problemleri gelmektedir. 

Girişimsel Radyoloji Doktoru Nedir? Görevleri Nelerdir?

Girişimsel radyologlar, tıbbi görüntüleme teknikleri ile hastalıkların tanı ve tedavilerini gerçekleştirmekten sorumlu doktorlardır. Radyoloji teknikerleri, hemşireler, ilgili branş hekimleri ve diğer sağlık görevlileri ile birlikte çalışırlar. 

Girişimsel radyoloji uzmanı olmak için öncelikle 6 yıl süren tıp eğitiminin alınması ve TUS ile radyoloji branşında uzmanlık alınması gerekir. Radyoloji uzmanı olan hekimlerin, girişimsel radyoloji branşında görev yapabilmesi için cerrahi alanında eğitim almaları da zorunludur. 

Girişimsel radyologların görev ve sorumlulukları şu şekildedir:

  • Girişimsel radyoloji uygulamaları yapılmadan öncesinde hastaya dikkat edilmesi gereken kuralların açıklanması,
  • Gerekli tetkikleri uygulayarak işlem sırasında ya da sonrasında görülmesi muhtemel olan komplikasyonların önüne geçmek,
  • Uygulama sırasında ihtiyaç duyulacak olan alet ve cihazların reçeteyle temin edilmesini sağlamak,
  • Teşhis ve tedavi için yapılması planlanan işlemler hakkında hastaya bilgi vermek,
  • Uygulama için gereken hazırlıkları yapmak ve bölgenin uyuşturulmasını sağlamak,
  • Gerekli durumlarda kateter yerleştirme işlemlerini yapmak,
  • Radyoloji teknikerleri, ilgili branş hekimleri, cerrahlar, hemşireler ve diğer sağlık görevlileriyle işbirliği sağlamaktır.

Devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri, özel hastaneler, eğitim ve araştırma hastaneleri girişimsel radyoloji olan hastaneler arasında yer almaktadır. Girişimsel radyoloji uzmanları tüm bu sağlık kuruluşlarında ya da üniversitelerde araştırma görevlisi olarak hizmet verebilirler.

Girişimsel Radyoloji Bölümü Hangi Hastalıklara Bakar? Hangi Tedavileri Uygular?

Girişimsel radyoloji bölümü, tüm organlar ve vücut sistemlerinde görülen sağlık sorunları ile ilgilenebilir. Bu hastalıkların yalnızca teşhisleri değil, tedavileri de girişimsel radyologlar tarafından gerçekleştirilebilir.

Girişimsel radyoloji bölümünün ilgilendiği hastalıklar ve uygulanan tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Anevrizma Tedavisi: Damar duvarlarında baloncuk oluşmasıyla meydana gelir. Bu durumun sebebi damar yapısının zayıflamasıdır. Zayıflayan dokular kan basıncı nedeniyle kolayca yırtılabilir ve kanama komplikasyonlarına neden olabilir. Özellikle kalp ve beyinde gelişmesi hayati risk oluşturabilir. Anjiyografi işlemi ile stent takılması, komplikasyon görülme riski önlenebilir.
  • Atardamarlarda Tıkanıklık Oluşması: Yaygın olarak damar sertleşmesi ve pıhtı oluşumları sebebiyle görülür. Anjiyografi işlemi ile hasarlı bölgenin tespit edilmesi ve tedavisinin yapılması mümkündür.
  • Bacak Damarlarında Tıkanma: özellikle ileri yaş grubunda ve damarların sertleşmesi nedeniyle ortaya çıkar. İlk evrelerde parmakların uyuşması ve baldır ağrısı gibi şikayetlere neden olmakla birlikte, ileri evrelerde kan akışının yavaşlamasına bağlı olarak kangren ve ayak yaraları görülebilir. Tıkanıklığın evresine bağlı olarak stent uygulaması, anjiyografi, pıhtı temizleme ya da balon tedavisi gibi işlemlerle iyileşme sağlanır.
  • Diyaliz Fistüllerinde Tıkanma: Diyaliz tedavisi gören hastaların damarlarına fistül yerleştirilmesi gerekir. Bu fistüllerin tıkanması halinde diyaliz uygulanamaz. Bu nedenle pıhtı eritme, stent, pıhtının damar dışına çıkarılması ve balon tedavisi gibi seçenekler değerlendirilir.
  • Boyundaki Şah Damarlarında Darlık Görülmesi: Boyunda bulunan şah damarı doğrudan beyne gider. Bu damarda görülen tıkanıklıklar ve darlıklar beyin fonksiyonlarının azalması, inme ve ölüm gibi komplikasyonlara yol açabilir. Açık ameliyatın yanı sıra stent takılması ve anjiyografi işlemleri ile tedavisi sağlanır. Girişimsel nöroradyoloji müdahalesi gerektiren hastalıkların başında gelmektedir.
  • Miyom Embolizasyonu: Özellikle 35 yaşını geçmiş kişilerde sık görülür. Rahimde gelişen miyomlar regl periyotlarının düzensizleşmesine, karın ağrısına, sık tekrarlayan enfeksiyonlara ve idrar yaparken güçlük çekilmesine neden olabilir. Miyomlara ulaşan damarların kontrollü bir şekilde tıkanması semptomların giderilmesini sağlar.
  • Buerger Hastalığı: Bacaklar ve kollardaki damarları etkileyen bir sağlık sorunudur. Özellikle orta ve küçük çaptaki toplardamarlar ile atar damarları etkiler. Aynı zamanda sigara alışkanlığı olan kişilerde görülme sıklığı daha yüksektir. Anjiyoplasti uygulaması ile damarların genişletilmesi ve genel sağlık durumunun korunması hedeflenir.
  • Varikosel Sorununun Tedavisi: Testis toplardamarlarının varisleşmesi, erkeklerde görülen kısırlık sorununun en yaygın sebebidir. Damarların genişlemesi testislerin ısısını yükselterek spermlerin ölmesine neden olur. Ancak girişimsel radyologlar tarafından bu damarların kontrollü şekilde tıkanmasıyla tedavi edilmesi mümkündür.
  • Onkolojik Destek Tedavisi: Kanser hastalıklarının tedavisi için erken ve doğru teşhis hayati önem taşır. Girişimsel radyologlar tarafından uygulanan biyopsi işlemleri ile tümör örneklerinin toplanması ve patolojik olarak incelenmesi mümkün olur. Bu sayede iyileşme süreci çok daha hızlı ilerler.
  • İğne Biyopsisi İşlemleri: Bilgisayarlı tomografi ya da ultrasonografi gibi görüntüleme teknikleri ile birlikte uygulanır. Hastalık şüphesi bulunan organ ya da dokulardan iğne yardımıyla örnek alınması, tanı ve teşhis aşamaları için oldukça önemli bir yer tutar.  Tüm dokular üzerinde uygulanabilir. Alınan örnekler patolojik inceleme için laboratuvar ortamında analiz edilir.
  • Kist Tedavileri: Apseler ve kistlerin tedavileri için tüp formlu bir iğne kullanılır. Kitlelerin içindeki sıvı bu iğne ile çekilir ve diğer görüntüleme yöntemlerinden yardım alınarak yeri doğrudan tespit edilebilir.
  • Temel Drenaj Tedavisi: İdrar ve safra yollarına uygulanan drenaj işlemleri tıkanıklıkların giderilmesini sağlar. Aynı zamanda tıkanıklığa yol açan sağlık sorunlarının tedavisi için de girişimsel radyoloji yöntemlerinden yardım alınmaktadır.

Girişimsel radyoloji uygulamaları yapılırken genellikle narkoz yerine lokal anestezi tercih edilir. Aynı zamanda kesi uygulanmadığı için dikiş atılmasına ihtiyaç duyulmaz. Hastalar, işlemin yapıldığı gün içerisinde evine dönebilir ve kısa süre içerisinde iyileşme gösterir. 

Girişimsel Radyoloji Riskleri Nelerdir?

Girişimsel radyoloji riskleri aslında hastalar için değil, uygulayan sağlık personelleri için tehdit oluşturur. Tedavi sırasında radyoaktif maddelerin yaydığı ışınlar (radyasyon) kullanılır. 

Bu ışınlara uzun süre maruz kalındığında ise başta alyuvarlar, spermler, bağırsak hücreleri ve deri bazal hücreleri olumsuz etkilenir. Zaman içerisinde bu hücreler ölür, genetik mutasyona uğrayabilir ya da kanserleşebilir. 

Ayrıca uzun seneler boyunca devam eden çalışma hayatı sonucunda DNA hücreleri de deforme olabilir. Bu durumun yol açacağı sağlık sorunları doğrudan kişide görülmese de sonraki nesillerde ortaya çıkabilir.

Girişimsel radyoloji tedavileri hastalar için oldukça avantajlıdır. 

Bunun sebebi cerrahi operasyonlara duyulan ihtiyacın azalması, açık cerrahi operasyonları yerine küçük iğnelerle tedavi sağlanabilmesi, anestezi ve ameliyat sonrası komplikasyon risklerinin azalması, iyileşme sürecinin çok daha kısa ve kolay ilerlemesi, hastanede yatış gerekmemesi, operasyondan hemen sonrasında günlük yaşama dönülebilmesi ve hastalıkların ilerlemesini engellemenin mümkün olmasıdır.

Girişimsel Radyoloji; ultrason, anjiografi, MR ya da BT gibi ileri radyolojik görüntüleme yöntemleri aracılığıyla ciltteki küçük bir delikten girerek hastanın iç organlarındaki,
beynindeki ya da damarlarındaki hastalığın iyileştirilmesidir.
Girişimsel radyoloji tedavilerinin en önemli özelliği daha önce ameliyatla yapılan bazı tedavileri ameliyatsız yapmasıdır.Tedaviler ameliyathanede yapılmaz; ya anjiyografi odasında ya da normal tedavi odalarında yapılır.
Ameliyatla karşılaştırılırsa Girişimsel Tedaviler: • Genellikle anestezi (narkoz) gerektirmez
• Sadece bir iğne deliğinden yapılır, vücutta bıçak izi olmaz
• Hastalar genellikle aynı gün evine gönderilir
• İşlemler daha kolaydır ve işleme bağlı riskler daha azdır
• Normal hayata dönme süresi çok daha kısadır.
No photo description available.
19

Girişimsel Radyoloji

Liv Hospital Radyoloji Kliniği, girişimsel radyoloji teknikleri ile beyin anevrizmasından beyin tümörlerine birçok hastalıkta ameliyat edilmeden tedavi imkanı sunmaktadır. İşlem sonrası hasta direkt taburcu edilebilmektedir.
Klinik, girişimlere rehberlik eden ileri teknoloji ürünü bir anjiyografi cihazına sahiptir.
Klinikte %100 iyileşme sağlayan ameliyatsız varis tedavisi yapılmakta ve hasta tedavi sonrası hemen eve taburcu edilmektedir.

Vasküler tanı ve tedaviler

  • Stentleme ve anjiyoplasti işlemleri (Aorta, iliyak, renal, mezenterik, femoral ve diz altı damarlar, üst ekstremite, diyaliz fistül darlıkları)
  • Anevrizma tedavisi
  • Hipervasküler tümörlerde preoperatif embolizasyon (Kemik tümör metastazı, RCC, Nöral tümörler vs)
  • Myom ve adenomyozisin semtomatik tedavisinde ameliyatsız minimal invaziv bir opsiyon olarak embolizasyonla tedavisi
     

Doku biyopsileri, drenajlar ve onkolojik hastalarda RF aplasyon tedavileri

  • Lokal ileri karaciğer tümörleri tedavisi
  • Cerrahi adayı olmayan hasta grubunda lokal tümör ablasyonu (RF ablasyon, Mikrodalga ablasyon, Nanoknife vs)( Karaciğer, akciğer, böbrek ve tiroid)
  • İnce iğne ve tru-cut tüm organ biyosileri (Karaciğer, böbrek, akciğer, kemik, prostat, tiroid, pankreas vs)
  • Apse, koleksiyon, biliyer sistem, üriner sistem, plevral ve peritoneal sıvı drenajı yapılmaktadır.

Kurumsal

Girişimsel radyoloji, tıbbın hızla ilerleyen bir dalı olup, radyolojinin tedavi edici bölümüdür.

Girişimsel radyologlar, görüntüleme kılavuzluğunda minimal invaziv yöntemlerle perkütan (ciltten girilerek) tedaviler yaparak diğer klinik branşlara birçok konuda yardımcı olmaktadırlar. Temelleri 60’lı yıllara dayanan girişimsel radyolojik tedavilerde, işlemlerin çeşitliliği, karmaşıklığı ve derinliği son zamanlarda çok artmıştır. Bu şekilde çok geniş bir spektrumdaki işlemlere özgü yöntem ve teknikler geliştikçe, daha kritik ve dokunulamaz hastaların girişimsel tedavileri yapılabilir hale gelmiştir.

Girişimsel radyolojideki işlemler; görüntüleme kılavuzluğunda cerrahiye göre çok daha az invaziv yöntemler kullanarak, tedaviyi yönlendirir. Genellikle bu işlemler hastalar için daha kolaydır. Çünkü geniş kesiler yoktur, daha az ağrı, risk ve daha kısa iyileşme zamanı ile işlemler tamamlanır.

Girişimsel radyologlar önceden elde edilmiş görüntüler üzerinde gerçekleştireceği işlemi planlar. Daha sonra kateterleri (birkaç milimetre kalınlığındaki plastik tüpler) damarlardan veya perkütan olarak (ciltten girilerek), görüntüleme kılavuzluğunda (Dijital Substraksiyon Anjiografi, Floroskopi, Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi) yönlendirirler. Bu işlemler lokal veya gereğinde genel anestezi altında gerçekleştirilir.

Girişimsel radyolojik işlemler vasküler (damarla ilgili) ve nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) olarak iki büyük gruba ayrılır. Vasküler girişimler de nörovasküler girişimler (beyin damarları ile ilgili) ve periferik vasküler girişimler (beyinin dışında kalan organların damarları ile ilgili) olarak ikiye ayrılır.

Vasküler (damarla ilgili) girişimsel radyolojik işlemlerin en sık yapılanı tanısal klasik anjiografidir. Ancak asıl önemli olan kısmı anjiyografik teknikleri kullanarak yapılan tedavi edici işlemlerdir. Bunlar genel olarak daralmış veya tıkalı damarların açılmasını (balon anjioplasti (PTA), stentleme, pıhtı eritme / çıkarma) veya hastalıklı damarların kapatılmasını (Embolizasyon) içerir. Ancak bunların dışında da, yine damar içinden yapılan, değişik tedavi edici işlemler uygulanmaktadır.

Balon anjioplasti (PTA) ve Stentleme işlemleri; tıkalı veya daralmış atardamar ya da toplar damar hastalıklarında hastalıklı damar lümeninin damar içerisinden yapılan balon kateterler veya stent (metalik kafesler) ile açılması işlemidir. Kalp damarları dışındaki bütün damarların bu tip tedavileri Girişimsel radyoloji hekimlerince gerçekleştirilir. Bunlar böbrek ve diğer iç organlar, kola veya bacağa giden damarlar ve beyin damarları olarak sınıflandırılabilir. Günümüzde diz altı damarları gibi çok ince damarların damar içi tedavileri bile artık büyük bir başarı ile gerçekleştirilmektedir.

Bazen tıkanıklık nedeni pıhtı olabilir. Bu durumlarda da pıhtıların eritilmesi veya çıkarılması şeklinde işlemler uygulanabilmektedir. Damar pıhtılarına müdahale, özellikle inme yani felç geçirmekte olan hastalar için hayati önem arz etmektedir. Bu nedenle girişimsel radyologlar inme hastalarına müdahale ekibinin çok önemli bir parçasıdır.

Embolizasyon işlemleri; anevrizma (damar genişlemesi), arteriovenöz malformasyon (anormal damar yumağı), tümör veya kanama odağının damar içi ve/veya ciltten kapatılması işlemidir. Bunlar içinde en kritik olanları beyin damarlarında yapılan işlemlerdir. Eskiden beyin ameliyatlarıyla tedavi edilen beyin damar hastalıkları, artık kapalı yöntemle damar içerisinden özel üretilen malzemelerle Girişimsel radyoloji hekimlerince tedavi edilmektedir.

Kanser hastalarında kullanılan bazı özel embolizasyon işlemleri mevcut olup, bunlar “Kemoembolizasyon” veya “Radyoembolizasyon” olarak isimlendirilir. “Kemoembolizasyon”da kanserin bulunduğu bölgeye damar yolu ile ulaşılıp direkt kanser ilacı ve damarı tıkayan madde verilir. “Radyoembolizasyon”da ise, yine kanserin bulunduğu bölgeye damar yolu ile ulaşılıp sadece tümör içi ışın tedavisi yapmak amaçlı radyasyon yayan maddeler verilir. Bu işlemler, genellikle karaciğer tümörlerine uygulanır.

Kalpten çıkan ve bacaklara giden aort damarının ölümcül olabilen genişlemelerine aort anevrizması denmektedir. Bu hastalıklar eskiden bütün karın açılarak yapılan ameliyatlarla tedavi edilmekteydiler. Ancak artık günümüzde Girişimsel radyoloji hekimleri sadece kasık ya da koltuk altı damarından girerek özel kaplamalı stentler ile bu tip hastalıklı damar genişlemelerini tedavi etmektedirler. Bu operasyonlar bazı durumlarda kalp damar cerrahları ile ekip olarak gerçekleştirilebilmektedir.

Sürekli veya aralıklı damar yoluyla ilaç verilmesi gereken durumlarda (kemoterapi gibi) veya yüksek hacimde kan değişimi yapılması gereken durumlarda (diyaliz gibi) hastalara uygun damar yolu sağlanması çok önemli bir ihtiyaçtır. Kanser hastalarında port katater takılması ve diyaliz hastalarında hemodiyaliz katateri takılması bu ihtiyaçlar için yapılan işlemlerdir. Bu işlemlerin girişimsel radyoloji hekimlerince görüntüleme cihazları kullanılarak yapılması başarısını artırmakta riskini azaltmaktadır.

Diyaliz hastalarında hemodiyaliz katateri takılması dışında da girişimsel radyolojide çok çeşitli işlemler yapılmaktadır. Bu hastalarda açılan diyaliz fistülleri hastalar için yaşamsal öneme sahiptir. Hastalarda fistül açılabilecek damar sayı ve çeşidi nispeten sabittir. Diğer yandan bu fistüllerin belli bir ömrü vardır. Bu hastalarda her bir fistülün ömrünü olabildiğince uzatmak temel amaçtır. Bu fistüllerde zaman içinde oluşabilen daralmalar, pıhtı oluşumları ve bunlara bağlı tıkanmalar gibi sorunlar oluşabilir. Bu sorunların önemli kısmı girişimsel radyolojik müdahalelerle çözülebilmektedir.

Girişimsel radyolojideki bir diğer işlem bacak varislerinin tedavisi ile ilgilidir. Bacaklarda varise neden olan hastalıklı toplardamarlar, ultrason eşliğinde görüntülenip lazer ile yakılarak tedavi edilebilmeye başlanmıştır. Bu sayede hastalar ameliyat olmaktan kurtulmakta ve hastaneye yatmadan günübirlik tedavilerle sorunlarından kurtulmaktadır.

Bacak toplardamarlarında görülebilen diğer bir önemli sorun yaygın pıhtılaşmalardır. Buna “Derin Ven Trombozu (DVT)” denir. Pıhtıların kan sulandırıcı ilaçlar ile eritilmesi çoğu durumda yeterli olmakla birlikte, yoğun pıhtı oluşumu halinde kan sulandırıcı ilaç tedavisi yeterli olmayabilir. Bu durumda pıhtının müdahale ile temizlenmesi gerekir. Uygun zamanda yapılan girişimsel radyolojik müdahale ile pıhtının tamamen temizlenmesi mümkündür.

Girişimsel radyolojik işlemlerin ikinci ana grubu ve nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) işlemlerdir. Tanı koyma amaçlı yapılan nonvasküler girişimsel radyolojik işlemler, görüntüleme yöntemleri eşliğinde gerçekleştirilen biyopsi uygulamalarıdır. Biyopsiler; tiroid, prostat, karaciğer, pankreas, akciğer, böbrek gibi organlardan veya bunların dışındaki tümöral oluşumlardan ultrason veya tomografi gibi görüntüleme yöntemleri yardımıyla parça alınması işlemidir. Parçalar uzun bir iğnenin istenen dokuya yerleştirilmesiyle alınır. Biyopsi alınması birçok hastalıkta kesin tanıya ulaşılabilmesi amacıyla gerçekleştirilen ve bu nedenle de tedaviyi yönlendirmede büyük öneme haiz işlemlerdir.

Tedavi edici nonvasküler (damar dışı organlarla ilgili) girişimsel radyolojik uygulamalar, değişik anatomik bölgelere ve hastalıklara göre çok çeşitli olup; abse/kist tedavileri gibi sıvı drenajlarını, böbrek veya safra kanallarına yönelik katater girişimlerini, radyofrekans veya mikrodalga ablasyon gibi tümör yakma işlemlerini içermektedir.

Abse veya kist gibi hastalıklı sıvı toplanmaları görüntüleme eşliğinde özel iğneler ile cilt geçilerek ve buralara kateter yerleştirerek boşaltılıp tedavi edilebilirler. Bu yöntemle böbrek kistleri, kist hidatik gibi bir zamanlar ancak cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilen hastalıklar, kolaylıkla ortadan kaldırılabilir.

Tümörlerde radyofrekans veya mikrodalga enerjileri bir iğne ile hastalıklı bölgeye, görüntüleme eşliğinde iletilerek yüksek ısı oluşturulmakta, bir diğer ifade ile tümör yakılarak ortadan kaldırılmaktadır. Bu yöntem özellikle karaciğer tümörlerinin tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bununla birlikte potansiyel olarak bir çok tümörde kullanılabilecek bir yöntemdir.

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir