fazilet takvimi namaz vakitleri neden farklı / Temkin Meselesi - İnsan ve Hayat Dergisi

Fazilet Takvimi Namaz Vakitleri Neden Farklı

fazilet takvimi namaz vakitleri neden farklı

Namaz vakitleri neden farklı?

İçindekiler:

  1. Namaz vakitleri neden farklı?
  2. Temkin süresi nedir?
  3. Diyanet ile Fazilet neden farklı?
  4. Namaz vakitleri neye göre belirleniyor?
  5. Düzce&#;de Güneş saat kaçta doğuyor?
  6. Temkin vakti ne zaman kaldırıldı?
  7. Fecr ve imsak aynı şey mi?
  8. Ezan saatleri neye göre ayarlanıyor?
  9. İmsak vakitleri neye göre belirleniyor?

Namaz vakitleri neden farklı?

Muhtelif takvimlerdeve imsakiyelerde namaz vakitlerindeherhangi bir değişiklik olmazken, imsak vakitlerindeki farklılık, Diyanet'in 30 yıl önce aldığı karardan kaynaklanıyor. Yani Türkiye Takvimi'nin doğru olduğunu aslında Diyanet de onaylıyor.

Temkin süresi nedir?

Buna göre güneş doğuş-batışta 7 dakika temkinuygulanmakta ve güneşin doğuşundan 7 dakika öncesi sabah namazının son vakti, güneşin batışından 7 dakika sonrası da akşam namazı vaktinin başlangıcı olarak belirlenmektedir.

Diyanet ile Fazilet neden farklı?

fazilettakvimi hesaplama yönteminin benzerlerini dünyada hala sunni islam ülkeleri uygulamaya devam etmektedir. namaz vakitleri diyanetveya diğer birçok takvim şirketinden farklıdır. yani fazilettakvimi'nin namaz vakitleri her zaman diyanetvakitlerine göre ileridedir. bunun sebebi ise temkin uygulamasıdır.

Namaz vakitleri neye göre belirleniyor?

Namazevrensel olduğu için namazsaatleri dünyanın ve güneşin hareketlerine göretayin edilmektedir. Namazevrensel olduğu için namazsaatleri dünyanın ve güneşin hareketlerine göretayin edilmektedir.

Düzce'de Güneş saat kaçta doğuyor?

Düzce Namaz Vakitleri
İmsak:
Güneş:
Öğle:
İkindi:
Akşam:
1 satır daha

Temkin vakti ne zaman kaldırıldı?

İslam dinine göre, gecenin bitimi ve yiyip içmenin yasak olduğu vaktin başlaması anlamına gelen "imsak" vaktinde, sadece yeme içme değil, orucu bozan diğer fiillerin de sonlandırılması gerekiyor. yılına kadar ülkemizdeki bütün takvimlerdeki imsak vaktiaynı iken bu tarihten sonraki Diyanet İşleri Başkanlığı

Fecr ve imsak aynı şey mi?

Fecirvakti fıkıhta, özellikle sabah namazının vaktinin girdiğini veya sahur vaktinin bitip oruç tutma (imsak) zamanının başladığını bildirildiği zamanlardır.

Ezan saatleri neye göre ayarlanıyor?

Allah, Nisa Sûresi'nin âyetinde namazın belli vakitlere tayin edilmiş bir ibadet olduğunu buyurur. Namaz evrensel olduğu için namaz saatleridünyanın ve güneşin hareketlerine göretayin edilmektedir.

İmsak vakitleri neye göre belirleniyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı, imsakvaktinin başlangıcı olarak bilimsel bir ölçüt olan astronomik tanı yani güneşin ufkun altında 18° ye yaklaşmasını esas almaktadır. Buna göresabah şafağının başlangıcı, güneşin 18° ufka yaklaşma vakti olarak tespit edilmiştir.

İhlas Haber Ajansı

Türkiye'de yıllardır namaz vakitleri hususunda büyük bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Birtakım takvimler namaz vakitlerini, zaman olarak daha önce gösterirken, aralarında Türkiye Takvimi'nin de olduğu Osmanlı usulünü tatbik eden takvimler, vakitleri biraz daha geç veriyor. Peki, iki farklı namaz vakti meydana gelmesine ne sebep oldu? Müslümanların ibadetlerinin geçerli olmama tehlikesi nasıl başladı?

HESAP DERECELERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Bu tehlikenin sebebi Diyanet İşleri Başkanlığının bundan 34 sene evvel aldığı ve o günlerde büyük bir infial meydana getiren bir kararda yatıyor. Türkiye'de Osmanlıdan beri aynı kaidelerle hazırlanan takvimler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından alınan münakaşalı bir kararla 1 Ocak gününden itibaren değiştirildi. Yerküre ve güneş hareketlerinde hiçbir değişiklik olmadığı hâlde, vakitler imsakte Ankara için 20 dakika ileri, yatsıda 9 dakika geri alındı. Aşırı temkin ile de alakası olmayan bu karar, beraberinde büyük tartışmaları doğurdu. ve daha önceki yıllarda, takvimlerde bildirilen imsak vakitleri için uygulanan ve “” derece olan güneşin ufkun altındaki yükseklik açısı, senesinden itibaren, “” derece olarak esas alındı. Yatsı ve diğer vakitler için de değişiklikler yapıldı. Fakat yapılan bu değişiklikler için hiçbir ilmî ve astronomik mesnet gösterilmedi. Böylece takvimlerdeki doğru vakitler terk edilerek, İslam âlemindeki birlik bozuldu, iki farklı takvim çeşidi oluştu.

10 DAKİKALIK FARK ORTAYA ÇIKTI 

İmsak için kabul edilen “” derece, İslam âlimlerinin ittifakla bildirdikleri, beyazlığın doğudaki ufuk hattında bir nokta hâlinde görülmesi şeklinde değil de, Avrupalıların beyazlığın ufukta yayılması şeklinde bildirdikleri ‘Astronomik Tan'a ait olan irtifa. Hem güneşin imsak vakti için ufkun altındaki açısını, “” derece almakla ve hem de bütün İslam astronomi âlimlerinin doğru imsak ve yatsı vakitlerini bulmak için, hesaplarda astronomi ilminin icabı zaruri olarak kullandıkları temkin müddetini de kaldırmakla, imsak vaktinde yaklaşık dakikaya varan ve yatsı vaktinde de temkin müddetini kaldırarak 10 dakikaya varan farklar ortaya çıktı. Yani, oruca Türkiye'de gerçek imsak vaktinden, takriben dakika sonra başlanmakta, yeme-içmeye devam edilmekte ve tutulan oruçlar da tehlikeye girmekte. Yatsı vaktinde de 10 dakikaya varan farklarla yatsı namazına vakit girmeden başlanmış olmakta.

Diyanet: Önceki takvimler doğru

Müftülüklere gönderilen tamimde “ öncesi takvim ile yeni uygulama arasında sadece temkin farkı bulunmaktadır. Buna göre öncesindeki uygulama yanlış değildir” denilmişti.

Türkiye Takvimi gibi müesseselerin, esas aldığı senesinden önceki takvimlerdeki vakitlerin yanlış olmadığını herkes gibi Diyanet İşleri Başkanlığı da kabul etmekte. Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığının sayılı bütün müftülüklere gönderdiği tamimde, “ öncesi takvim ile yeni uygulama arasında sadece temkin farkı bulunmaktadır. Buna göre öncesindeki uygulama yanlış değildir” ifadeleri kullanılmıştı. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun sayılı karara atfen yazılan yazıda ise, “İslamiyet'in ilk çağlarından itibaren İslam bilginleri, Namaz vakitlerine esas olan güneş yükseklik açılarını ve hesap sistemini en mükemmel şekilde belirlemiş olup, namaz vakitlerinin hesaplanmasında bugün dahi aynı kriterler kullanılmaktadır” denilerek, hakikat açıkça bildirilmekte. Fakat iş vakitlerin hesap edilmesine geldiğinde; hesap esas, usul ve kaideleri ise tatbik edilmemekte. Yine Diyanet İşleri'nin sitesinde yer alan açıklamada Osmanlı zamanından beri kullanılan “” dereceyi esas almanın doğru olduğu bilgisi yer alıyor. İşte o ifadeler: “ yılında Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin talimatıyla Kandilli Rasathanesinin kurucusu Prof. Fatin Gökmen Başkanlığı'nda Kâmil Mîrâs, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyüp Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvakkit Yusuf Ziya Gökçe'den oluşan komisyon da imsakin belirlenmesi için 19°'yi esas almıştır.” Diğer taraftan bu alanın en önemli uzmanlarından biri olan Prof. Fatin Gökmen bu hususta şöyle söylemekte: “Muhtelif yerlerde uzun müddet yapılan rasatlar neticesinde her yerde ve her zamanda şafak-ı ahmerin gaybûbeti güneşin tahtel-ufuk 17 derece inhitâtında ve şafak-ı abyazın gaybûbetiyle imsak vakti olan fecrin tulûu dahi 19 derece inhitâtında vukû bulduğunu tespit eylemişler, sonra gelen râsıtlar dahi bu tespiti tasdik ve teyit ederek, 17 ve 19 dereceler üzerinde müttefik kalmışlardır.”  

1 Ocak günü değiştirilen takvimlerdeki vakitler imsaktE Ankara için 20 dakika ileri, yatsıda 9 dakika geri alındı. Bu karar sonrasında hem Müslümanlar arasındaki birlik bozuldu hem de ibadetlerin sahihliği tehlikeye girdi.

‘ŞÜPHELİ OLMAMALI'
İbadetler doğru vakitlerde yapılsın

İslam âlimleri, oruç ve namazların doğru olan vakitlerde yapılması gerektiğinin üzerinde duruyor. Âlimler, vaktinden evvel kılınan namazın sahîh olmadığını hem de büyük günah olduğunu söylüyor. Nitekim, tanınmış âlimlerden İbni Nüceym “Farz namazları (yanlış vakitleri veren takvimlere uyarak) vakti girmeden önce kılmak ve vakti çıktıktan sonra kılmak büyük günahtır” demektedir. Namazın sahih olması için, hem vaktinde kılmak ve hem de vaktinde kıldığını bilmek, şüphe etmemek lazım geliyor. Yine Osmanlı devrinde yetişen büyük fıkıh âlimi İbni Abidin “Namazın sahih olması için, vakti girdikten sonra kılınması ve vaktinde kılındığını bilmek şarttır. Vaktin girdiğinden şüphe ederek kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu namazı sahih olmaz” ifadelerini kullanmakta. Oruç ve namaz vakitlerinin farklı olması durumunda, doğru vakitlere göre ibadetlerimizi yapmamız icap ettiği, İslam âlimlerinin buyurdukları bir kaide. Bu usul ve kaidelere uygun hesapların yapılması hâlinde, aynı neticelerin çıkacağı da, ilmî bir hakikat.


‘NAS DEĞİŞMEZ'
Namaz vakitleri nas ile sabit oldu

Bazı dinî yetkililerin “Zaman ve vakit hesaplama yönetmeleri değişti” sözlerine ise İslam âlimleri şöyle cevap veriyor: “Peygamber Efendimiz, ‘Allahü teala'nın çok sevdiği kimse, dinini öğrenen ve başkalarına öğretendir. Dininizi İslam âlimlerinin ağızlarından öğreniniz' buyuruyor. İmsak ve namaz vakitlerinin alâmetleri, Nas (Kur'ân-ı kerîm ve Hadis-i şerifler) ile sabit. İslam âlimleri bunları açıklamışlar ve İslâm astronomları da, bu açıklamalara uygun bir şekilde, vakitlerin hesaplarını yapmışlar. Bütün bunlar mermere yazılmış yazı gibi, asırlar boyunca tatbik edilmiş ve senesine kadar hiç değiştirilmemiştir. Osmanlı'nın büyük meşhur kitabı Mecelle'nin otuz dokuzuncu maddesinde ve şerhinde ‘Ahkâm zamanla değişir. Örf ve âdete tabi olan ahkâm değişir. Nas ile anlaşılan ahkâm zamanla değişmez' denilmekte.”

‘LÜZUMSUZ DEĞİL'
‘Temkin'i kaldırmak vakitleri bozmaktır
Vakit mütehassısları, namaz vakitlerinin hazırlanmasında kullanılan temkin müddetinin lâlettayin bir müddet olmadığını söylüyor. Bunu şöyle açıklıyorlar: “Temkin, her birinin ayrı ayrı formülleri veya hesapla bulunarak hazırlanan cetvelleri olan, birbirlerinden farklı 4 unsurun bulunup, aralarındaki işlemleri de yapılarak elde edilen müddettir. Bu temkin müddeti astronomik formülle bulunan öğleden evvelki vakitlerden çıkarılarak, öğleden sonraki vakitlere ilave edilerek takvimlere yazılan doğru namaz vakitleri bulunur. Temkin müddeti, astronomik formüllerle bulunan vakitleri, İslam âlimlerinin eserlerinde namaz vakitleri için buyurdukları sema küresindeki alâmetlerin olduğu, doğru vakit olan şer'i vakitlere getiren müddettir. Temkin müddetini kaldırmak, bir bakıma doğru namaz vakitlerini ortadan kaldırmak demektir. Her namaz için ayrı ayrı temkinler yoktur. Temkin müddeti bir ihtiyat zamanı değildir. Temkin miktarını bir ihtiyat zamanı zan ederek, imsak vaktini dakika geciktirenin orucu ve gurubu (akşamı) dakika öne alanın orucu ve akşam namazının fasit olacağı kıymetli eserlerde yazılıdır.”

OSMANLI ÂLİMLERİ İTTİFAK ETTİ


Namaz vakitleri mevzuunda, astronomi mütehassısı olan Ahmed Ziya Bey “Avrupalılar fecr-i sâdıkın başlaması olarak, ufuk üzerinde beyazlığın tamamen yayıldığı vakti hesap ediyorlar. Bunun için, fecir hesaplarında, güneşin irtifâ'ını “Astronomik tan” diyerek “” derece alıyorlar. Biz ise, ufuk üzerinde beyazlığın ilk görüldüğü vakti hesap ediyoruz. Bunun için de güneşin yükselişinin “” derece olduğu vakti buluyoruz. Çünkü İslam âlimleri, imsak vaktinin beyazlığın ufk-ı zâhirî üzerinde yayıldığı vakit değil, beyazlığın ufuk üzerinde ilk görüldüğü vakit olduğunu bildirdiler” yazmakta. Yine Osmanlıdaki Maarif Nezaretince senesinde bastırılan “Muhtasar ilm-i hey'et” isimli kitapta “ derece üzerine Vakt-i fecir (imsak vakti) hesap edilir. Fecirden temkin tarh olunmakla çıkarılmakla imsak bulunur” ifadeleri geçmekte.

M. İLYAS: ÇOK DİKKAT ETMELİ


İngiltere Kraliyet Astronomi Cemiyeti azası olan ve yıllardır namaz vakitleri üzerinde çalışan Dr. Muhammed Ilyas da “A modern Guide to Astronomical Calculations of Islamic Calender, Times, Qibla” isimli eserinde şöyle diyor: “Önce ben de Bagvi'ye uyarak fecir ve şafaklarda küçük dereceler kullandım. Fakat sonra yaptığım araştırmalar ve yeni bilgilerin ışığında bunun yanlış olduğunu anladım. Malezyalı meşhur Astronom Şeyh Tahir fecir için ‘' derece, yatsı için ‘' derece almakta. Orucu bozacak en ufak vakti bile teklif etmek, üzerinde çok durulacak bir konudur. Çok dikkat etmelidir. Orucun başlamasında ise 10 dakika aralık (Temkin) kullanmak uygundur.”  

monash.pw üzerindeki haberler özet şeklinde yayınlanmaktadır. Haberin video, fotoğraf ve metnine Abone panelinden ulaşabilirsiniz.

Fazilet Takvimi: Namaz Vakti

Bu uygulama hakkında

yılında yayın hayatına başlayan Fazilet Takvimi, en muteber eserlerden mühim bilgiler seçildikten ve ilmî bir heyetin incelemelerinden sonra okurların istifadesine sunulmaktadır.

Ehli Sünnet âlimlerinin eserlerinden istifade ile içeriği her sene yenilenen Fazilet Takvimi, dünya genelinde milyonlarca Müslüman’a hayat rehberi olmaya devam etmektedir. Fazilet Takviminin en önemli özelliklerinden biri de ‘temkinli namaz vakitlerini’ okurlarına ulaştırıyor olmasıdır. Namaz vakitlerini, İslam âlimleri ve astronomlarının asırlardır kullandığı esasları temel alıp; günümüz teknolojik imkanlarını kullanarak, büyük bir hassasiyetle hesaplıyoruz. yılı itibariyle, ülkenin şehrinde, Müslümanların namaz, oruç gibi ibadetlerini doğru vakitte yapabilmelerini sağlayabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

19 dilde yayınlanan ve duvar takvimi, ciltli takvim gibi seçenekleri bulunan takvimimizden daha fazla istifade edilebilmesi için Fazilet Mobil Takvim uygulaması geliştirilmiştir. Her Müslüman’ın ihtiyacı olan bu faydalı bilgiler ve namaz vakitlerini daha fazla insana ulaştırabilmek için sizlerin de desteğiyle çalışmaktayız.

Gayemiz, insanların dünya ve ahiret saadetlerini elde etmelerine vesile olacak faydalı bilgiler sunmaya çalışmaktır.

Özellikleriyle Fazilet Takvimi

- Fazilet Takvimi Mobil Uygulaması, her yıl yepyeni içerikleriyle baskısı yapılan Fazilet Takvimi’nin dijital versiyonudur ve 19 dilde yayınlanmaktadır.( Türkçe, Almanca, Arnavutça, Azerice, Endonezce, Gürcüce, Hollandaca, İngilizce, Kazakça, Kırgızca, Rusça, Malayca, Özbekçe, Tacikçe, Farsça, Fransızca, Urduca, Ukraynaca, Arapça)
- Takvimdeki veriler arasında dilediğiniz günün yazısına, hadis-i şerif ve namaz vakitlerine erişim kolaylığı,
- yet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler ve günün yazılarında merak ettiğiniz konuları arama özelliği,
- Tarihte bugün bölümü,
- Rûmî Takvim,
- Her Müslümanın öğrenmesi gereken dini bilgilerin yer aldığı Muhtasar İlmihal kitabı, (18 dilde e-kitap)
- Her vakit için namaz vakit bildirim çubuğu,
- Video sekmesinde yepyeni içerikleri sizlere sunmaya devam edeceğiz,
- Kıble Pusulası (Bu özelliği kullanabilmek için cihazınızın uyumlu olması gerekmektedir)
- Bildirim çubuğu ve Widget'larla takvime hızlı erişim,
- Bulunduğunuz konuma göre o konumun vakitlerini otomatik olarak indirme. (Bu özelliği kullanabilmek için konum ayarlarından izin vermeniz gerekmektedir. Uygulamayı açtığınızda bulunduğunuz konuma göre vakitleri manuel olarak da indirebilirsiniz. Kendi ülkenizi ve şehrinizi seçtikten sonra yeniden değiştirene kadar kendi şehrinizde sabitlenir, dilerseniz birden fazla şehir seçerek listeye ekleyebilir ve kendi eklediğiniz şehirler arasında hızlı geçiş yapabilirsiniz. İndirildikten sonra uygulamada yer alan bütün vakitler bölgesel olarak çalışmaktadır.)

- Sizden gelen öneri ve eleştiriler doğrultusunda uygulamamızı geliştirilmeye devam ediyoruz.

- Lütfen düşüncelerinizi [email protected] üzerinden bizimle paylaşmaktan çekinmeyin.

Güncellenme tarihi

5 Nis

Takvimlerde namaz vakitleri (oruç) için uygulanan temkin vakti hakkında bilgi verir misiniz?

Değerli kardeşimiz,

"Sahura kalkarsak oruç tutarız." deyip sahura kalkmamak sonucu niyet edilmiş olmaz. Sahura kalkarsanız, o zaman niyet edilmiş olur.

Takvimlerde "temkin vakti" uygulanmaktadır. Bazı takvimlerde bu süre uzun tutulurken bazılarında ise daha kısa tutulmaktadır.

Şüphelerden uzak durmak için diyanet takvimini veya diyanet takvimini esas alan takvimleri kullanmanızı tavsiye ederiz.

NAMAZ VAKİTLERİNDE “TEMKİN” KONUSUNDA ZARÛRİ BİR AÇIKLAMA (D.İ.B. Takvimlerinde yer alan açıklamadır.)

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanıp yayınlanmakta olan “Diyanet Takvimi”nde gösterilen namaz vakitleri ile, diğer bazı kurum ve kuruluşlar tarafından yayınlanan takvimlerin bir kısmındaki namaz vakitleri arasında görülen, az da olsa zaman farkının sebebi, yurttaşlarımızca çokça sorulmakta olduğundan, konu ile ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılmasına zaruret duyulmuştur.

Bilindiği üzere, beş vakit namaz ve orucun edâ edileceği vakitlerin başlama ve son bulma sınırları, Kur’an-ı Kerim’in ilgili âyet-i kerimeleri ile Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in kavlî, fiilî ve takrirî sünnetlerinde yer alan ölçülere göre, İslâm müctehit ve fakihleri tarafından tespit edilmiştir. Diyanet Takvimi’nde gösterilen Namaz vakitleri, bu ölçülere göre hesap edilmektedir.

yılından önce Balkanlar’dan Kafkaslar’a kadar bütün şehirlerin namaz vakitleri İstanbul’dan ± fark alarak hazırlanmakta ve hazırlanan bu vakitlere yüz elli yıldan beri (bugün için gerekli olmayan) ± 10 dk. temkin uygulanmaktaydı.

İstanbul’dan fark alınmaksızın namaz vakitlerinin yayınlanmasından sonra Güneş'in doğuşu ve batışı hariç, diğer vakitlerdeki aşırı temkin süreleri, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 21 Ocak tarih ve 6 sayılı kararı uyarınca, yılından itibaren 4 dakikaya indirilmiş; imsak vaktinden ise, temkin kaldırılmıştır.

İlk yıllarda yurdumuzda basılmakta olan bütün takvimlerde bu karara uyulduğu halde; daha sonra bazı takvim basıcıları, dinen gerekli olmayan, aksine vakitlerin tedahülüne ve uygulamada bazı zorluklara yol açması sebebiyle sakıncalı bulunan, aşırı (gereğinden fazla) temkin uygulamasına tekrar dönmüşlerdir. Diyanet Takvimi ile diğer bazı takvimlerin namaz vakitleri arasında görülen farklar, bu takvimlerde temkin sürelerinin gereğinden çok tutulmuş olmasından kaynaklanmaktadır.

Fıkhen belirlenmiş olan ölçülere göre, vakit girdiği andan itibaren, o vakte ait namazın edâsı için, temkin olarak bir süre bekleme mecburiyeti yoktur. Şüphesiz, başından sonuna kadar, vaktin herhangi bir cüzünde namazın edâsı câiz olduğuna göre; ister temkin, ister başka bir sebeple olsun, namazı vaktin girmesinden bir süre geçtikten sonra kılmak da mümkündür; ancak mutlaka gerekli ve zarurî değildir. Konu ile ilgili hadis-i şeriflerde ve bunların şerhlerinde, temkin ile ilgili bir husus yer almadığı gibi; ilgili âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin ışığında, beş vakit namaz ve orucun edâ edileceği vakitlerin başlama ve sona erme sınırlarını, bütün ayrıntılarıyla inceleyip tespit eden İslâm müctehid ve fakihleri de -fıkıh kitaplarında- temkinden tek kelime ile de olsa söz etmemişlerdir. Nitekim önceleri Güneş'in doğuşu ve batışı dışında diğer vakitler için temkin uygulanmazken, yaklaşık yüz elli yıl kadar önce, -gereksiz ve aşırı bir ihtiyat olmak üzere-temkin bütün vakitlere teşmil edilmiş; bu durum vakitlerin tedahülüne ve giderek bazı zorluklara yol açmıştır.

Şüphesiz bir namaz vakti içinde, o vaktin namazının edâsının müstehap (efdâl), câiz veya mekruh olduğu süreler vardır.

Ancak bir namaz vaktinin tespiti; müstehap, câiz ve mekruh olan sürelerini de kapsayacak şekilde, vaktin giriş ve çıkış saatlerini tayin etmek demektir. Vaktin giriş ve çıkış sınırlarını tespit ayrı; vakit içinde namazı efdal, câiz veya mekruh vaktinde edâ etmek ayrı bir konudur; bunlar birbirine karıştırılmamalıdır. Nitekim beş vakit namaz farz kılınınca, Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’e bunların vakitlerini öğretmek üzere Cibril (a.s.), beş vakit namazı efdal vakitlerinde değil; birinci gün ilk; ikinci gün ise son vakitlerinde kıldırmıştır.

Halen Diyanet İşleri Başkanlığında her ilin namaz vakitleri, ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı takvimi ve bu takvimdeki vakitleri esas alan takvimlerde her ilin namaz vakitleri, ayrı-ayrı gösterilmektedir. Ayrıca günümüzde hassas saatler ve istenildiği zaman saat ayarlama imkânı vardır. Bu itibarla, bir ilçenin doğu ve batı sınırları arasındaki boylam farkını karşılayacak kısa bir süre dışında temkin süresinin uzun tutulmasına ihtiyaç kalmamıştır.

Diğer taraftan çağımızda, Müslümanların iş hayatı da bunu zorunlu kılmaktadır. Belli saatte fabrikada işbaşı yapması, yola çıkması gereken insanlar vardır. Kişi dinin koyduğu zaman, sınırlar içinde ibâdetlerini -iş durumuna gore- edâ edebilme imkânına sahip olmalıdır. Aksi halde, gerçekte vakit girmiş olduğu halde, uzunca temkin uygulamaları sebebiyle, henüz vakit girmedi düşüncesiyle, ibadetini edâ edemeden işe başlamakta, yola çıkmakta ve böylece zamanla ibadet alışkanlığını kaybetmektedir. Bu itibarla, ibadet vakitlerinin, dinî ölçülere göre, hesaplanıp gösterilmesinde, bu vakitlere uzun temkin süreleri eklenmemesinde zarûret vardır.

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun söz konusu kararında, Güneş'in doğuş ve batışında eski takvimlere göre hiçbir değişiklik yapılmamış, yani zarurî olan temkin süreleri olduğu gibi korunmuştur. Diğer vakitlerden de temkin tamamen kaldırılmamış; aşırı ve gereksiz olan süreler dört dakikaya indirilmiştir. Başkanlığımızca değişik tarihlerde ve değişik yerlerde yapılan ve devam ettirilmekte olan gözlemlerde de temkinin zorunlu olduğunu gösteren bir sonuca ulaşılamamıştır.

(Diyanet İşleri Başkanlığı)

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır