kürtçe nasihatler / HDP Milletvekili Garo Paylan, Aram Tigran’ın | seafoodplus.info

Kürtçe Nasihatler

kürtçe nasihatler

Bediüzzaman'ın tam yıl önce bizzat kendi öz be öz Kürtçesi ile yazdığı bir hitabeyi ve Türkçe tercümesini paylaşacağız.

Bediüzzaman Said-i Nursî ülkemizin yetiştirdiği; mücadele, fikir ve eserleri ile çağımızı etkileyen bir alim ve mütefekkirdir. 50'ye yakın dünya diline çevrilmiş olan eserlerini Arapça, Türkçe ve Kürtçe olarak kaleme almıştır.

Mesela, yazdığı eser külliyatı olan Risale-i Nur'lar içinde orijinal bir tefsir örneği olan "Îşarat'ül-Îcaz" kitabının aslı Kürtçedir.

Onun "Tarihçe-i Hayatı"nı yazan ünlü talebesi Müküslü Hamza1 bu kitabın ilk yazılışından bahsederken şöyle der:

Hazreti Üstad Kelam-ı Kadim'i eline alıp Kürtçe anlatırdı. Hiç kitaba ve ya tefsire bakmazdı. Arkadaşlarımızdan Molla Habib namında bir efendi Kürtçe not tutardı. Bu gün Evkaf Matbaasında basımını gerçekleştirmeye çalıştığımız bu Îşarat'ül-Îcaz kitabının kaynağı, Harb-i Umumide Harp cephesinde kaydedilen o notlardır. 2


Yine yılında Kürt aşiretleri ile gerçekleştirdiği diyaloglar neticesinde kaleme aldığı "Münazaratadlı eserinin de aslı Kürtçedir.

Bediüzzaman, Kürtçe el yazma/destxet olan bu iki kitap nüshalarını İstanbul'da matbaada basacağı zaman, mekan ve şartlar gereği Arapçaya, daha sonra da Türkçeye çevirerek yayımlar.

"Münazarat" kitabının "İfade-i Meram" adlı önsözünde "Ben Kürtçe düşünürüm, Arapça ve Türkçe yazarım" demesi kanaatimizce bundan dolayıdır.


Ayrıca kaynaklarda Van hayatı döneminde bir Matematik kitabı da yazdığı belirtilmektedir. Kanaatimizce ve bazı şifahi rivayetlere göre bu kitabı da Kürtçedir.

Zira 'lü yılların başına denk gelen bu dönemde Bediüzzaman henüz kitap yazacak kadar Türkçe bilmemekte ve mekan ve şartlar gereği de Kürtçe ile yazmış olma ihtimali oldukça yüksektir.  

Bu eserlerin Kürtçe asılları olan el yazma nüshalar Birinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki muhaceret ortamında kaybolmuştur. İnşallah bunlar da bir gün arşiv ve ya kütüphanelerde bulunur, kim bilir. 


Ama bereketli kaleminden çıkan ve günümüze kadar gelmeyi başarmış bir Kürtçe yazısı var ki bence bir cilt kitaba bedel. Belki daha fazla

'de İstanbul'da yayımlanan "Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi / Kürt Yardımlaşma ve İlerleme Gazetesi"nde çıkan bu yazıda Nursi, Kürtlerin dert ve dermanlarını/temel sorunlarını ve bunlara karşı önerdiği çözüm, yol ve yöntemleri, oldukça veciz bir şekilde, akıcı ve anlaşılır bir Kürtçe ile dile getirmiştir.

"Ey Kürtler" hitabı ile başlayan bu sesleniş, adeta bir manifestodur. Kürt toplumunu muhatap alan tarihi bir bildirge ve yol gösterici bir bildiri metnidir.

Hala güncel ve geçerliliğini koruyan bu metin, Kürtlerin ihtişamlı tarih ve medeniyetlerinin dinamiklerine işaret ederek, buna yaraşır parlak bir geleceğin/Rönesans'ın inşası için medeni, makul ve meşru metotlar göstermekte, yol haritası sunmaktadır. 


"Bu kadar değerli ve Kürtler için hayati derecede önemli olan bu manifesto, bu hitabe nasıl oldu da bu güne kadar gizli kaldı ve kamuoyundan saklanabildi?" şeklinde haklı bir soru akla gelmektedir.

Bunun cevabı olarak iki nedenden söz edilebilir kanaatimizce. Birincisi, Kürtçeye ve Kürt kimliğine dair en küçük bir sese, bir nefese dahi hayat hakkı tanımayan eski Türkiye anlayışından kaynaklı baskı ortamı.

Öyle ki Bediüzzaman'ın tüm eski makale ve kitaplarını ihtiva eden "Asar-i Bediiyye" kitabına dahi bu hitabe orijinal Kürtçe hali ile konulamamıştır.

Ağır ve anlaşılmaz bir Osmanlı Türkçesine (ki bazı yerleri de yanlış tercüme edilmişti) çevrilerek yerleştirilmişti. Bu da bu metnin anlaşılmasını ve yayılmasını geciktiren bir etken oldu.

İkinci neden olarak da Kürtler adına 'lı yıllardan itibaren ortaya çıkan hareketlerin kendi toplumuna//tarihine yabancılaşmış, oryantalist bir modernizme dayanan yaklaşımları zikredilebilir. 


Avrupa'nın refah ve medeniyet yıldızı sayılan modern Finlandiya'nın manevi mimarı kabul edilen ve Gregory Petrov'un "Beyaz Zambaklar Ülkesi"inde somutlaşan eğitim ve sivil girişim örneğine benzer ve bunun çağdaşı bir çağrı ve girişim örneğidir Bediüzzaman'ın bu mesajı aslında.

Merkezi Van'da olmak üzere değişik bölümlerinin Bitlis ve Diyarbakır'da kurulması planlanan ve Arapça, Kürtçe ve Türkçe eğitim ön gören Medrset'üz-Zehra/Zehra Üniversitesi projesiyle pratik alt yapısı da oluşturulan bu mesaj ve manifestonun sesi, söz konusu bu baskı ve şiddet ortamında duyulmaz hale getirildi denilebilir.  


Hal-i hazırda Kürleri inkar ve imha anlayışının ve Kürt toplumunda buna karşı gelişen şiddet ve şiddet vesayetinin kriz yaşadığı günümüz vasatında, bu hitabenin/manifestonun reaksiyoner değil, aksiyoner, sivil, medeni ve insani mesajına ihtiyaç daha bir artmış durumdadır.

Bu nedenle hala geç kalınmış sayılmaz. Bence bu hitabeyi her Kürt evladı çerçeveletip evine asmalı; sabah/akşam bakıp dersini almalıdır.

Gençlerin bunu ezberlemesi gerekir. Gerçi Nûbihar dergisinin bu şeklinde hazırladığı bu hitabeyi bazı evlerin duvarlarında görmüştüm.

Bu metinde önerilen çalışmaların toplumun geneline yayılarak bir var olma biçimine ve hayat tarzına dönüşmesi lazım ve elzemdir kanaatimizce.

Sözü Said-i Kurdî/Nursî'nin tatlı/şirin Kürtçesine bırakalım:   

Ey Gelî Kurdan! 

Îttîfaqê de quwet, îttihadê de heyat, di biratîyê de seadet, hukûmetê de selamet heye. Kapika îttihadê û şirîta muhebbetê qewî bigrin, da we ji belayê xilas ke. 

Qenc guhê xwe bidinê, ez ê tiştekî ji we re bibêjim:

Hûn bizanin ku sê cewherê me hene; hifza xwe ji me dixwazin.


Yek İslâmiyet: Ku hezar hezar xûna şehîdan, buhayê wê dane.

Ê duduyan Însaniyet: Ku lazim e em xwe nezera xelqê de, bi xizmeta eqlî, ciwanmêranî û însaniyetî, xwe nîşanî dunê bidîn.

Ê sisîyan Millîyeta me ye: Ku meziyetê da me; ê berê ku bi qencîyê xwe sax in, em bi karê xwe, bi hifza millîyeta xwe, ruhê wan qebra wan de şad bikîn. 

Piştî wê, sê dijminê me hene, me xerab dikin:

Yek feqîrtî ye: Çil hezar hemmalê Îstenbolê delîlê wê ye. 

Ê duduyan cehalet û bêxwendinî: Ku hezar ji me da yek 'qazete' nikarin bixwînin, delîla wê ye. 

Ê sisîyan dijminî û îxtilaf e: Ku ev edawet, quweta me wunda dike, me jî musteheqê 'terbîyê' dike û hukûmet jî ji bêînsafîya xwe zulm li me dikir. 

Ku we ev seh kir, bizanin çara me ev e ku: Em sê şûrê elmas bi dest xwe bigrîn. Ta ku em her sê cewherê xwe ji dest xwe nekîn û her sê dijminê xwe ser xwe rakîn.

Û şûrê ewil: Mearîf û xwendin e.

Ê duduyan: Îttifaq û muhebbeta millî ye.

Ê sisîyan: Însanê bi nefsa xwe şuxla xwe bike û mîna sefîlan ji qudreta xelkê hêvî neke û pişta xwe nedetê. 

Û wesîyeta paşî:  Xwendin, xwendin, xwendin 

Desthev girtin, desthev girtin, desthev girtin

Mela Seid


Bediüzzaman'ın Kürtlere olan bu seslenişini şu şekilde Türkçeye çevirebiliriz:

Ey Kürtler! 

Birlikte kuvvet, beraberlikte hayat, kardeşlikte saadet, hükümette (düzen/hukukta) selamet vardır.
Birlik bağını ve muhabbet/sevgi ipini sağlam tutunuz. Ta ki sizi belalardan kurtarsın. İyice dinleyiniz, size bir şey söyleyeceğim:

Biliniz ki, üç temel değerimiz vardır; kendilerini korumamızı, bizlerden istemektedirler.

Birincisi: İslamiyet'tir ki binlerce şehidin kanı bedel verilmiştir. 

İkincisi: İnsaniyettir ki dünya/alem (uluslar arası toplum) nazarında (değer biçilen) ilmi/fikri çalışmalarla, fazilet ve insaniyetimizle kendimizi dünyaya göstermeliyiz/kabul ettirmeliyiz.

Üçüncüsü: Milli kimliğimidir ki bizim onurumuzdur. Bizler, (bu alandaki) çalışmalarımızla ve milli kimliğimizi/kültürümüzü koruyarak, (tarihten bizlere bıraktıkları bu miras) iyilikleri ile var olan/yaşayan ecdadımızın ruhlarını kabirlerinde şad etmeliyiz/bizimle gurur duymalarını sağlamalıyız.

Üç düşmanımız da vardır ki bizi mahvediyorlar: 

Biri, fakirliktir: İstanbul'daki kırk bin hamal(Kürt) bunun delilidir. 

İkincisi, cehalet ve eğitimsizliktir: Bizde binde bir kişinin bile gazete okuyamaması, bunun göstergesidir.

Üçüncüsü: Kendi aramızdaki düşmanlıklar ve ihtilaflar/ayrılıklardır. Bu düşmanlık gücümüzü kırmakta/enerjimizi tüketmektedir. Bizi 'terbiye(adam/itlaf) edilmeyi' hak eden (haşereler/başıbozuklar) durumuna düşürüyor. Hükümet /Devlet de insafsızlığından bize zulmediyordu. 

Bunları anladıysanız eğer, biliniz ki çaremiz şudur: Bizler bu üç değerimizi yitirmemek ve bu üç düşmanı başımızdan defetmek için, şu üç kılıcı kuşanmalıyız. 

Birinci Kılıç: Eğitim ve okumak. 

İkincisi: Birlik olmak ve milli kimlik bilincine/sevgisine sahip olmak. 

Üçüncüsü: Özgüven sahibi bir kişilikle/öz gücüne dayanarak girişimci bir anlayışla hareket etmek, sefiller/asalaklar gibi başkalara dayanmamak ve umudunu bağlamamak. 

Ve son vasiyet:

Okumak, okumak, okumak!.. 

El ele vermek, el ele vermek, el ele vermek!..


Bediüzzaman Said-i Nursî'nin bizzat kendi Kürtçesi ile Kürt Teavün ve Terakki Gazetesinde yazdığı ve gazete editörünün "Bediüzzaman Seîdê Kurdî'nin Nesayihi(Nasihatı)" üst başlığı ile sunduğu bu hitabenin bulunduğu sayfanın orijinalini sunuyoruz:  

seafoodplus.info

Kaynak: İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Arşivi

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kürt atasözleri

Bu madde, içeriğinin doğrulanması için daha fazla kaynağa ihtiyaç duymaktadır. Lütfen, daha fazla güvenilir kaynak ekleyerek bu maddenin geliştirilmesine yardımcı olunuz. Kaynak göstermeden yapılan girişler için kaynak belirtilmesi istenebilecek ya da silinebilecektir.

A[değiştir]

Agir berda kayê xwe da ber bayê. - Samanı ateşe verdi, kendini rüzgara verdi.

Agir xweşe lê xweli jê çêdibe. - Ateş iyi de külü olmasa.

Aqlê sivik barê girane. - Hafif akıl ağır yüktür.

Aşê dîna bi xwe digere. - Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.

Av bi bêjingê nayê civandin. - Elekle su toplanmaz.

Gava mirov da avê, çi li çokê çi li qirikê. - Suya girdiğin zaman, ha diz boyu ha boğaz boyu.

B[değiştir]

  • Ba ji tehtê çi dibe? - Yel kayadan ne götürür?
  • Ban qul be, binban şil e. - Dam delikse damdibi ıslaktır.
  • Bar neyê ber kerê, wê ker were ber bar. - Yük eşeğe gelmiyorsa eşek yüke gider.
  • Baran ser bahrê dibare. - Yağmur denizin üzerine yağar.
  • Barek gû di nava wîde disekinê, lê gotinek nasekine. - İçinde bir eşek yükü (barek=bir at, eşek yükü) bok duruyor ama bir laf durmuyor.
  • Bedewê çav kil kir, dilê xortan tev kul kir. - Güzel gözlerine sürme çekti, gençlerin gönlünü yakıp geçti.
  • Behr bi devê kûçika heram nabe. - Deniz itin ağzıyla haram olmaz.
  • Bela tên serê mêra. - Belâ yiğidin başına gelir.
  • Berxê xelkê ji meriv re nabin beran. - Başkasının kuzusu bize koç olmaz.
  • Bext nadim bi text. - Bahtı tahta değişmem.
  • Bexte romê seafoodplus.info romê tinne
  • Bê derpê bigere, stûyê xwe li ber zalim xwar neke.- Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme.
  • Bi desta berda bi linga bidû gerya. - Elleriyle bırakıp, ayağı ile ardına düştü.
  • Bi dinyê bişêwire, bi aqlê xwe bike. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
  • Bi pirsê mirov diçe mala xwedê. - Sorma ile insan Tanrı'nın evine kadar gider.
  • Bi xweziya dest nagije baqê keziya. - Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
  • Bi dinyê bişêwir bi aqlê xwe bik. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
  • Bira avis be kengi dizê bila bizê. - Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
  • Bila ciwangê rokê bim, ne çêleka sed rojê bim. - Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
  • Bila dilê min bi dil be, bila tûrê kirasê mû li min be. - Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
  • Bila hespê çê be bila bê nal be. - İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
  • Bila miradê me hebe bila ji kevir be.. - Muradımız olsun da, ister taştan olsun.
  • Bila rû bêşe zik neêşe. - Yüz acısın, karın ağrımasın.
  • Bila şêrê rokê be, ne roviyê salekê be. - Bir günlük aslan ol, bir yıllık tilki olma.
  • Birîna li hewalen,qaliştekê zinaran. - Arkadaşın yarası, kaya yarığı gibidir.
  • Birindar bi birina xwe zane. - Yaralı yarasını bilir.
  • Bişuxle weke mêra, bûxe weke şêra. - Adam gibi çalış, aslan gibi ye.
  • Bizin çi qas jî dizîka were tekê ew ê roje
  • Bîst û yekê Adarê, berfê avêt gulîyê darê, nema danê êvarê. - Martın yirmibiri, ağacın tomurcuğu kar tuttu, gece vakti kalmadı.
  • Bûk li ser hespê ye, kes nizane nasîbê kê ye. - Gelin atın üzeride gelir. Ancak kime kısmet olacağını kimse bilmez.

C[değiştir]

  • Carna mirov ji yarê diya xwere dibê bavo. - Bazen insan annesinin sevgilisine baba der

Ç[değiştir]

  • Çavê derîgirtîya, li yê derivekirya ye. - Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
  • Çela ku morev ji hewalê xwe re bi kohle rojekî bi xwe dikevê. - Arkadaşına kazdığın kuyuya bir gün kendin düşersin.
  • Çêlîkê mara, bê jahr nabin. - Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz.
  • Çêleka me bi gaye,ne bela geda ye
  • Çavê li derîya, xwelî li seriya. - Dıșarıdan yardım umanın vay haline.
  • Çira ji koran re, def ji keran re bêfêde ye. - Çıranın köre, davulun sağıra yararı yoktur.
  • Çû dermanê mîzê, gû lê esirî. - Sidik ilacına gitti kabız oldu.

D[değiştir]

  • Digo mirî miriyê min e ez zanim çi gorî gore. - Ölü benim ölüm. Ne olduğunu ben bilirim.
  • Dara xweziya şin nabe. - Keşkenin ağacı yeşermez.
  • Darê ji binî nebır. - Ağacı kökünden kesme.
  • Dema mirov got "heq" çem disekine, av diçike. - İnsan "hak" dediği zaman; ırmak durur, su kesilir.
  • Derew dijminê Xwedê ye - Yalan Allah'ın düşmanıdır.
  • Derdê dilekî, jî barê deh mîlan girantir e. - Gönüldeki bir dert sırtladığın on yükten ağırdır.
  • Derdê feqîran nan e, derdê axa, kêf û dîlan e. - Fakirler ekmek derdindeler, Ağa ise; keyif ve şenlik derdindedir.
  • Deriyê xerata bi benda girêdayî ye. - Marangozun kapısı bağlanmış ipten olur.
  • Deriyê xwe bigir(e) ciranê xwe diz dernex(e). - Kapını kapa, komşunu hırsız çıkarma.
  • Destê dî qilêr li ser zik ê têr. - Kir gören el tok karnın üstündedir.
  • Deste xwarinê dirêje. - Yemeğe uzanan el uzundur.
  • Destikê bivir ne ji darê be dar nakeve. - Baltanın sapı ağaçtan olmazsa ağaç devrilmez.
  • Dev dixwe rû fedî dike. - Ağız yer, yüz utanır.
  • Devê rovî ne geha hersim go çi tirş e. - Tilki, yiyemediği üzüm için 'zaten ekşiymiş' der.
  • Devsa şêra roviya, kirine gera meran. - Tilki aslanın makamına geçti her tarafı darmadağan etti.
  • Dêhn ne dêhnın; ê jı wan bawer dıkın dêhnın. - Deliler deli değil, onlara inananlar delidir.
  • Dê û dotê şerkırın, bêaqıla bawer kırın. - Ana kız kavga ettiler, akılsızlar inandı.
  • Dê u bavê xweziya tûneye - Keşkelerin annesi babası (ailesi) yoktur.
  • Dıbêjın tu lı rê qede û bele lı rê. - Derler ki sen yola çıkınca kaza bela birlikte yola çıkar.
  • Dıkana Bekıro; du qalıb sabûn û çar torbe xwê. - Bekir'in dükkanı; iki kalıp sabun, dört torba tuz.
  • Dıl, ne sifre ye ku mirov ber hemuyan veke. - Yürek sofra mı ki insan herkesin önünde açsın.
  • Dılê şıwan bıxwaze kare, jı nêri şir derxe. - Çobanın gönlü isterse tekeden süt çıkarır.
  • Dılê tırsonek sênga gewr nabine. - Korkak yürekli ak göğsü göremez.
  • Dilê tırsonek timî dikute. - Korkak birinin kalbi hep çarpar.
  • Dılé yekê ket kevireki´ heft salan bi xwe re gerand. - Bir kadinin gönlü bir tasa düstü, yedi yil birlikte dolastirdi.
  • Dınya guleke, bêhn bıke û bıde hevalê xwe. - Dünya bir güldür, kokla ve arkadaşına ver.
  • Dınya lı dınyê; çavê gur lı mihê. - Dünya dünya oldukça, kurdun gözü koyundadır.
  • Dıza jı dıza dızi, ardu asiman lerızi. - Hırsız hırsızdan çaldı, yer gök titredi.
  • Di nava her gunehekî de, rêyek ku diçe kufrê heye. - Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.
  • Dit ezım nedit dızım. veya Di sa ezım nedisa dızım. - Gördüyse benim, görmediyse hırsızım. (Kürtçe deyim)
  • Dûjmınê te gêrıkek be ji disa hesabê xwe bıke. - Düşmanın bir karınca bile olsa hasabını yap ((önlemini al)).
  • Dûr bi nure. - Uzak nurludur (ışıklıdır).

E[değiştir]

  • Eger xêr bê welatekiwê bıgıhije hemı cihê welât.
  • Em dibejin bavê me ji birçiyan di mire, ew dîbe hûn çîma birinç ki wi çenakin. - Biz diyoruz babamız açlıktan ölüyor, o diyor niye ona bir pilav yapmadınız.
  • Eqlé sıvık, baré gıran e - Aklı hafif olanın yükü ağır olur
  • Erd bırınc be, av rûn be. - Yer pirinç olsun,su yağ olsun
  • Eyarê bênamûsa fırehe. - Namussuzun postu geniş olur.
  • Ez çı dıbêjım bılûra mı çı dıbêje. - Benim dediğim ne kavalımın dediği ne.
  • Ez hêdi dımeşım bela dıghê mı, ez zû dımeşımez Bela Dıgheme. - Yavaş gittiğimde bela beni bulur. Hızlı gittiğimde ise ben belayı bulurum.
  • Eger nedê mabud wê çi bike sultan mahmut. - Vermeyince mabud neylesin sultan mahmut.

Ê[değiştir]

  • Ê dızya hıngıv bıke wê mêş pêvedın. - Bal çalanı arı sokar.
  • Ê jınê berde lı paniyê nanêre. - Kariyi bosayan ardindan bakmaz.
  • Ê ku bi ya mezinan neke, jovan dibe. - Büyüklerin dediğini yapmayan pişman olur
  • Ê ne dı şerde be şêre. - Kavgada olmayan aslan kesilir.
  • Ê rabe cihê wi, ê bımre jina wi dımine. - Kalkarsa yatağı kalır, ölürse karısı kalır.
  • Êl hebe, êlbeg jî heye
  • Êş hat Şam'ê, ecelhati mırın. - Bulasici hastalik Sam'dan geldi, eceli gelenler öldü.

Êş ji dil nayê berdan Jiyan li min bûyî zindan We êze jî nikarim binim ziman Ew êş jibo min bûyî derdê giran

F[değiştir]

  • Fala qereçiya lıhev derdıkeve. - Çingenenin falı birdir, atar tutturur.
  • Feqir çûn xwe dalıqinın ditın ku dewlemend lı ba dıbın. - Fakir kendini asmaya gitti, zenginlerin ipte sallandıklarını gördü.

G[değiştir]

  • Galgala ket nav dev û dırana, wê bıgere lı bajar û şarıstana. - Ağız ve dişerin arasına düşen söz, kentleri memleketleri dolaşır.

Gişt, taşın altında kalmaz.

  • Gihayê hewşé tehl e. - Evin avlusunun otu acıdır.
  • Go keç birin ha deşta mûşe ha pişta dergûşe. - Kız yuvadan uçtuktan sonra; ha beşiğimin yanında, ha muş'ta ne fark eder ki.
  • Golıkék, navé naxireke pîs dike. - Bir buzağı bir inek sürüsünün adını kirletir
  • Gotın zirar e, kirin kar e. - Söylemek zarardır, yapmak kâr.
  • Gotın: Bavê te sıwara wi kuşt an peyan?”, “Goti: Pışti kü kuştin, çi siyar û çi peya". - Dedi: Babanı süvariler mi yoksa yayalar mı öldürdü?”, “Dedi: Öldürüldükten sonra ha süvari, ha yaya, ne fark eder"
  • Gotina rast bi mirov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
  • Gotınên pêşya, wek neqşê keviran e. - Atasözleri taşlardaki nakışlar gibidir
  • Gotna rast bı mırov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
  • Gul ew gul bû baran ji lê hat şıl bû. - Gül o güldü, yağmur yağdı ıslandı.
  • Gûndek e kûlindik e
  • Gur dikujin qijak dıxun. - Kurt öldürür, karga yer.
  • Gurê, ku dıjminî min nîn e, bila hezar salî bijî. - Bana düşman olmayan kurt bin yıl yaşasın.
  • Guro bila tû ew gur bûyayî, tû heft semer pezê min bixwara. - Kurt sen gerçekten kurt olsaydın da yedi tane keçimi yeseydin.
  • Gül bé sıtiri nabe. - Gül dikensiz olmaz.

H[değiştir]

  • Ha cigara ber bayé ha gana nav kayé. - Ha rüzgara karşı içilen sigara,ha samanlıkta yapılan sevişme
  • Ha kevir li cer ket ha cer li kevir ket. - Ha taş testiye değmiş ha testi taşa.
  • Hêsp tine afir çêdike - At yok yemlik Yapiyor
  • Hechecîkê silava li hecêk. - Ey kırlangıç hacca selam söyle.
  • Heta heft cara li mala xwe ne gerî, gunehên xelkê hilnede. - Evini yedi kere aramadıkça, birilerinin günahını alma.
  • Heft sala çû sêferê dîsa hat kêrê berê.-Yedi sene sefere gitti geldi gene eski eşek.
  • Hînbûnan hîn neke,gava te hîn kir jî, têr neke.- Alışmışları(yüzsüzleri) alıştırma,alıştırdığını tok etme.
  • Hemî çêlek tên dotin, hemî gotin nayên gotin. - Her inek sağılır, her söz söylenmez.
  • Hem ji dêrê bû hem jî ji mizgeftê. - Hem kiliseden oldu hem de camiden.
  • Hem serê xwe dişkîne hem jî xercê xwe dide. - Hem başını kırdırıyor, hem de vergisini ödüyor.
  • Here miletan, bigre adetan. - Uluslara git, gelenekler öğren.
  • Her dar siyê ji koka xwe re nake. - Her ağaç kendi köküne gölge yapmaz
  • Her giha li ser koka xwe şîn dibe. - Her ot kendi kökü üzerinde yeşerir.
  • Her kezîzerek simbêlsorek li himbere. - Her sarı örgülünün yanıbaşında bir kaytan bıyıklı vardır.
  • Her tişt ji ziravi, mirov ji stûri diqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.
  • Here ba wî însanî go te bi girîne, te ne kenînê - Sürekli seni güldürenlerle değil, bazen de ağlatanlarla arkadaş ol.
  • Hetta mın xwe naskir, emrê xwe xelas kir. - Kendimi tanıyıncaya kadar ömrümü tükettim.
  • Heta rasti digere,şaşî cihe xwe digre. - Gerçek ortaya çıkana kadar yalan toplumda yerleşir.
  • Hevalê bêje "heval heval" mede dû. - "Arkadaş arkadaş" diyen arkadaşın ardından gitme.
  • Heyfa ciwaniyê ku kal-pîrî li pêye. - Yazık gençliğe, yaşlılık ardından geliyor.
  • Heywana tu bigerînî wê erzan bibe. - Gezdirdiğin hayvan ucuz olur.
  • Heçî firîke dinya alem şirîke. - Sütlü olduğu sürece, dünya alem ortaktır.
  • Hêdî dimeşim bela dighê min, zû dimeşim ez dighêm bela yê. - Yavaş yürüyorum, bela bana yetişiyor; hızlı yürüyorum, ben belaya yetişiyorum.
  • Hin dikin hin dixwun. - Kimi yapar kimi yer.
  • Hingivê palandiye, lê di eyarê küçikdaye. - Süzme baldır ama it postu içindedir.
  • Hûrik hûrik, dagirt tûrik. - Ufak ufak doldur dağarcığını.
  • Hînkiriyan hîn meki,te hînkir ji bîr meki- Alışmışları alıştırma,alıştırdınmı da ses etme.
  • Karé xwe bike bi esas, bila dilé te neke waswas. - İşini sağlam yap, içine (kalbine) vesvese girmesin.
  • Eyba reş, şerma (fedya) gran. - Hem kara ayıp, hem de ağır utanç.

J[değiştir]

  • Jı be kesî gota nehrî,go keso. - Kimsesizlikten tekeyi bile adamdan saydı.
  • Jı evindarekî pirs kırın; "Tu ji bo çi digirî?" Got; "Ji bo kenê dawiyê." - Aşık birine sormuşlar; "Neden ağlıyorsun? demiş ki; "Sonraki gülüşler için."
  • Jı her hesinî şûr çênabin. - Her demirden kılıç yapılamaz(olmaz)
  • Jı hırçkê du eyar dernayê. - Bir ayıdan iki post çıkmaz.
  • Jı pıra pır dıçe jı hındıka hındık. - Çoktan çok gider, azdan az.
  • Jı rovi fenektır tune jı eyarê wi pırtır tune. - Tilkiden kurnaz yoktur, derisinden de çok yoktur.
  • Jı qantır re gotin 'bavête kîye?' got xalêmi hespe!. - Katıra 'baban kim?' demişler, dayım attır! demiş.
  • Jı xelkêre masigıro jı xwere kwêsigıro. - Elaleme balıkçı kendine kaplumbağacı
  • Jın kelehe mêr gırtiye. - Kadın kaledir erkek tutsaktır.
  • Jına ne delal, çavê mirov dıêşine, jına delal dılê mirov dıêşine. -Çirkin kadın göz ağrıtır, güzel kadın gönül ağrıtır.
  • Jıné rınd u meré bihiş belayé seré gunde. - Güzel kadın ile akıllı erkek köyün başına beladır.
  • Ji du berana gayek çênabe - İki koçtan bir boğa olmaz.
  • Jijo destê xwe, ser çelike xwere birîya û gotîya:çika şahîka. - kirpi yavrusunu, "ne güzel yumuşacık" diye okşarmış.
  • ‎Jiyana rojekîye bi rûmet, ji jiyana salaye bi koletî çêtire. - Bir günlük onurlu yaşam, yıllarca boyun eğip kölece yaşamaktan iyidir*

K[değiştir]

  • Kanya ku tu avê jê vexwi kevra navêjyê. - Su içtiğin kaynaga taş atma.
  • Karê ne ji mire bayê wê di ser mire. - Benim olmayan isin yeli üzerimden geçsin.
  • Keça gan nîsandayê didan. - Kızın gönlü varsa gülümser.
  • Keçkê bêbav çiyayê bêav. - Babasız kız susuz dağ gibidir.
  • Keda helal dibe mû naqete, keda haram bibe weris ji diqete. - Helal ekmek kil olsa kopmaz, haram ekmek halat da olsa kopar.
  • Ker ji kera çedibin. - Eşekten, eşek doğar.
  • Kerê me çû seferê, hat ji seferê, dîsa kerê berê. - Eşeğimiz sefere gitti, gittiği seferden geldi ama hala aynı eşekti.
  • Kerêmın çu seferê , hat seferê, dîsa kerê berêye.- Eşegim gitti sefere geri geldiğinde hala aynı eşekti.
  • Kerê mıri ji gur natırse. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
  • Kero nemre bihar hat. - Eşek ölme bahar geliyor.
  • Kere reş xwe spi dıbine.- Kara eşek kendini ak görür
  • Kes nakeve gora kesi. - Kimse kimsenin mezarına girmez.
  • Kesê jinek bîne, divê an tûrek perê wî an jî barek derewê wî hebe.
  • Kevir çiqasî jî di avê de bimîne, dîsa nerm nabe. - Taş ne kadar suda kalsa da, yine de yumuşamaz.
  • Kıhêl dı bin mêrxasan de dıbezın. - Küheylan at, yiğidin haslarının altında koşar.
  • Kırinek ji hezar gotinan çêtir e. - Bir eylem, binlerce söyleyişten iyidir.
  • Ki tî be nan u av,Ki têrbe dîl'da yâr dîxwaze. - Aç olan aş, tok olan aşk ister.
  • Ku agir bi çiyê ket ter û hişk tev dişewitin. - Bir dağa ateş düşerse, kuru ile taze beraber yanar.
  • Ku deng bi tasê ket çî rast û çi derew wek heve. - Kaseden ses çıktı mı yalan da olsa doğru da olsa aynı şeydir.
  • Ku kela şorbê çû, buhayê heskê pere nake. - Çorba taşarsa kepçenin degeri para etmez.
  • Ku nanê mirov di turikê hevandebî mirov biminet dixwe. - İnsanın ekmeği bohçasında oldu mu minnetsiz yer.
  • Ku te gırt bermede, ku te berda bı dû nekeve. - Tuttunsa birakma, bıraktınsa ardına düşme.
  • Kûçık bi kurman namirin - Köpekler kurttan (böcek kurt) ölmez.
  • Kûçık bi quşandiné nabe tajî. - Köpek tüy kırpma ile tazı olmaz.
  • Kûçık ji kê bitirse bi wi ali direye. - Köpek korktuğu yana havlar.
  • Kumê rasta tim qetyayiye. - Doğru kişinin külahı hep yırtıktır.
  • Kurmê şiri, heta piri. - Ana sütündeki kurt ölüme kadar.
  • Kurme dare ne ji dare be dar kurme nabe. - Ağacı kemiren kurt ağaçtan olmasa ağaç kurtlanmaz.

L[değiştir]

  • Lê kaliyê lê koriyê; mirin çêtireji feqiriyê. - Ah yaşlılık, ah körlük; ölüm yoksulluktan iyidir.
  • Li dînê netirse, li dîniké bitirsE. - Deliden değil, salaktan kork.
  • Li bejnê neri bi zêra kirî, laçek rakir kertkê guri. - Boyuna posuna baktı altınla aldı, örtüsünü kaldırdı kel çıktı.
  • Li kerê mirî digere ku nala jêke. - Ölmüş eşek arıyor ki nalını kopara.

M[değiştir]

  • Mala me li çoyê meye; çoyê me li ser milê meye. - Evimiz sopamızda, sopamız omzumuzun üstündedir.
  • Mala merya gora mêruya yê. - Ölü evi karınca mezarlığı gibi.
  • Mala mêran kaniya zêran. - Yiğitlerin evi, altın çeşmesidir.
  • Malê axê diçe canê xulêm dêse. - Ağanın malı gider, uşağın canı yanar.
  • Malê çamêrki û xesiski wek hev dire. - Cömerdin malıyla cimrinin malı aynı oranda harcanır.
  • Malkê ji gund bar kir, re ferah bû. - Köyden bir aile göçtü, köy rahatladı.
  • Mal li ser malê nabe. - Ev üstünde ev olmaz.
  • Mal mala teye lê bi alyê firaxa nere. - Ev evindir ancak mutfak tarafına gitme.
  • Me bayê şand pey kayê ka hat ba ne hat. - Rüzgarı samanın arkasından gönderdik. Saman geldi, rüzgar gelmedi.
  • Me go lexe te kuşt. - Vur dedik öldürdün.
  • Meger li newala nebin xeyala. - Vadilerde dolaşma, kabus görme.
  • Mêvan ji mêvan ne xweşe,xwediyê malê ji herdûya ne xweşe. - Misafir üzerine gelen ikinci bir misafiri sevmez, ev sahibi ise ikisini de sevmez.
  • Mere xevza xe jı jıne purt mere be purt bıke
  • Mer meran dıkujin,ew ura dışwe. - Yiğidi yiğide kırdırıyorlar, sen oturmuş işkembe yıkıyorsun.
  • Mêr ketina quara, jin di çûna hawara. - Erkekler korkudan pustu, kadınlar yardıma koştu.
  • Mêrê qels du cara şer dixwaze. - Güçsüz adam iki kez kavga ister.
  • Mêrikî li hespé xelkê timî peya ye. - Başkasının atına binek adam her daim yayadır.
  • Mı pis avet, rast ket. - Kötü attım, isabet etti.
  • Mırî venagere bi girî. - Ölü, ağlamayla geri dönmez.
  • Mırın mırıne xırexır çiye? - Ölüm ölümdür, hırıltı nedir?
  • Mırişk çav batê kir qulê xwe katand. - Tavuk,kaza özenip suya girince boğuldu.
  • Mırişka bıgere wê lingê wê bi zelq be. - Gezen tavuğun ayağında pislik olur.
  • Miriya zède neşon ewèn tira bikın. - Ölüleri çok yıkamayın yoksa osururlar.
  • Mirazê mın dıl be, ber seriyê mın kevır be. - Gönlümün muradı olsun, yastığım taştan olsun.
  • Mirov deve xweyî bike gera ser deré mirov bilind be. - İnsan deve beslerse kapısındaki göl yükselir.
  • Mirov dıl bıke diwara qul dıke, jin dıl bıke erdé qul dıke. - İnsan isterse duvarı deler, kadın isterse kuyu kazar.
  • Mirov ji keré hevala zu peya dibe. - İnsan arkadaşının eşeginden çabuk iner.
  • Mirov pîr dıbe, dıl pîr nabe. - İnsan yaşlanır, gönül yaşlanmaz.
  • Mirov xwe bi destê xwe ne xurine xura mirov naskê. - İnsan kendini kendi eliyle kaşımazsa kaşıntısı geçmez.
  • Mala pır jına xırabu jı bına- Evde çok kadın (hanım; Örnek: gelin, kayın valide vs.) varsa o evin düzeni kökten bozulur.

N[değiştir]

  • Nabêjin kê kir; dibêjin kê got. - Kim yaptı demezler, kim söyledi derler.
  • Nan û pivaz hebe nexwesi çavresiye. - Ekmek ve soğan olursa hastalık çekememezliktir.
  • Nanê xwe bide nanpêja, bila nanekî te zêde biçe. - Bir ekmeğin fazla gitse de, ekmeğini usta ekmek pişiricisine ver.
  • Navê gur derketiye; rovi dinya xera kir. - Kurdun adı çıkmış; tilki dünyayı yıktı.
  • Ne dujminê xeraba bin; dujminê xerabiyê bin. - Kötülerin düşmanı değil kötülüğün düşmanı olun.
  • Ne fene, ev çi dar û bene? - Tuzak değilse, bu ne değnek ve iptir?
  • Ne sar li te tê, ne germ li te tê. - Sana da ne soğuk yarıyor, ne sıcak.)
  • Ne xwar ne da hevala, geni kir avêt newala. - Ne yedi ne arkadaşlara verdi, kokuttu vadilere attı.
  • Nıvışta bê tışt, xwedyê xwe kust. - Ücretsiz muska sahibini öldürdü.
  • Nızanın,dor dakavi bar kudo. - Sopa kimin önüne düşer, bilinmez.

P[değiştir]

  • Pişîk ne li malê mişk Evdirrehman'e. - Kedi evde olmayınca fare Abdurrahman kesilir.
  • Pısıkê malê, lı kuçıka malê natırse. - Evin kedisi, evin köpeğinden korkmaz.
  • Pîrê nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê. - Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır.
  • Pirek kelehe zılam gırtıye. - Kadın kaledir, erkek tutsak.
  • Pivaz, çı sor çı sipi. - Soğan, ne kırmızı ne beyaz.
  • Piyé xwe gora lıhéva bavé xwe dırej ke. - Ayağını yorganına göre uzat.
  • Pîrê bawer ne dıkır mér bıke, mér kır ija mal xeşytek düxazı - Nine inanmıyordu evlenmeye, evlendi şimdi de çocuk istiyor

Q[değiştir]

  • Qantir nazê xwê sin nayê. - Katır doğurmaz, tuz yeşermez.
  • Qedrê gulê çi zane; kelbes divê kerê res. - Gülün değerini ne bilir; devedikeni ister kara eşek.
  • Qenciya herî mezin zanîn e. - En büyük iylilik bilgidir.
  • Qûna wê qûna mirişkêye hêkê qaza dike. - Tavuktur ama kaz yumurtası yumurtluyor.
  • Qûsî naxwe avrîya mesî.- Kaplumbağa balığın artığını yemez.

R[değiştir]

  • Reng rengin, sor bi dengin. - Renk renktir, kırmızı ünlüdür.
  • Rengan tevde di heman lezê de dihatin lewitandin. Yekamînî dane rengê spî. - Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler.
  • Reva pisîkê heta dawîya kadînê ye.
  • Rêya dirêj bi gavên biçûk dest pê dike. - Uzun yol küçük adımlarla başlar.
  • Rêzê êş li mal néye payîn. - Değirmen sırası evde beklenmez.
  • Ro bi rînê nare ava
  • Roja dew haya nan nina, roja nan haya dew nina. - Ayranın olduğu gün ekmek yok, ekmeğin olduğu gün ayran yok.
  • Roja xweş bi serîda xweşe. - Güzel gün gün başlarken güzeldir.
  • Rovi ne di çu kulêr, hejik jî tirîya xweve kir. - Tilki zaten deliğine zor giriyordu bir de kuyruğuna çalılık bağladı.
  • Rûyê reş ne hewci teniyêye. - Kara yüze is gerekmez.
  • Rohn dıkım nan deré, tir dıkım dan deré -Ayran çorbasını(mehir)sulu yaptığım zaman ekmek gider,az sulu yaptığım zaman içindeki buğday (dan) gider.
  • Rıh dıbe bost düjmün nabe dost- Sakal bir karış kadar uzar, ama düşman dost olmaz.
  • Rovi'ki berdayi çétıre jı şereki gırédayi- Özgür bir tilki, bağlı bir aslandan iyidir

S[değiştir]

  • Serê çûka qelî çenabê. - Kuş kafasından kavurma olmaz.
  • Sê wêne dost hene: Nano, gano, cano. - Üç türlü dost vardir: yiyici, irz düsmani, candan dost.
  • Sêwa çê pahra hirçê
  • Séwa halméke,mekeve bin qalméke. - Bir parça lokma için düşme.
  • Siware xalke tum payayı. - Başkasının atına binen hep yayadır.
  • Siwarbûna li kerê yek e, peyabûna ji wê dudu ye. - Eşeğe binmek bir iken inmesi iki zahmettir.
  • Simbêl bi pisika ji heye. - Bıyıkk kedide de vardır.
  • Seb û sekir çûn Diyharbekir, sekir rûnist deng nekir, seb rabû pesnê xwe kir. - Sap ile şeker Diyarbakir'a gittiler, şeker sustu oturdu, sap kalktı kendini övdü. *sere ber mınneta bıla kevte bın Ziyereta - minnet edeceğime mezarın altında olayım

Ş[değiştir]

  • Şahdê rovi terya wiye. - Tilkinin tanığı kuyruğudur.
  • Şam dura ma mişar jî dura. - Hadi Şam uzak, hendek te mi uzak
  • Şam şekira welat şêrintira. - Şam şekerdir ama vatan daha tatlıdır.
  • Şerê sıbé ji xêra êvarê çêtire. - Sabahın kavgası akşamın hayrından iyidir.
  • Şerm, şerefa jina ye.- Haya, kadının şerefidir.
  • Şér dımre navéwi, çélek dımre postéwi dımine.- Aslan ölünce adı, inek ölünce postu kalır.
  • Şêr şêre. çi jıne çi mêre.- Aslan aslandır, dişisi erkeği fark etmez.
  • Şeva reş keleha mêraye. - Kara gece yiğidin kalesidir..
  • Şûşa dıl ku şkest nacebıre. - Gönül camı bir kırılırsa artık birbirine yapışmaz.
  • Şıkefta sed pez heryê wê sed û yek pez ji heryê. - Yüz koyunun sığdığı yere yüzbir koyun da sığar.
  • Şûr kalanê xwe nabıre. - Kılıç kınını kesmez.

T[değiştir]

  • Ta bi ta dibe rih. - Kil be kil sakal olur.
  • Taji bi zorê nare nêçirê. - Tazı zorla ava gitmez.
  • Te cat,Xudé ra murat. - Senden çaba, Allahtan murat.
  • Te deve nedîn li rêzê ma te mişkul jî nedîn li pirêzê
  • Tel telé kerméşé zir zira we weka gaméşé..
  • Teyrê ku gost dixwun nikilxwarin. - Et yiyen kartallar eğri gagalı olur.
  • Tıfkırıne bake bake gotiye ruyem ava bahre şil nabe tıf te şıl be - Tükürmüşler kurbağaya kurbağa demiş: Benim yüzüm denizden ıslanmıyor, tükürüğünden ıslanacak.
  • Timayi birakuje. - Tamah, kardeş öldürendir.
  • Tışte belaş weke laş. - Beleş, leş gibidir.
  • Tışte çu nede du gava bıde du dıbe gu. - Giden şeyin ardına düşme, düşersen kokar.
  • Tırs merga rêviye. - Korku yolcunun kamçısıdır.
  • Tırs ne kêmasî ye, netirsîn zêdehi ye. - Korku eksiklik değildir, korkmamak fazlalıktır.
  • Tırsa gur ji baranê heba wê ji xwere kulavek çêkra. - Kurdun yağmurdan korkusu olsaydı kendine bir aba yapardı.
  • Tu bi hiriba tê li nav keri ba. - Yapağılı olsaydın sürü arasında olurdun.
  • Tu cehnemê nebini buhust bi te xwes nabe. - Cehennemi görmezsen cennet sana tatlı olmaz.
  • Tu çi têxi kewarê wê ew bê xwarê. - Dolaba ne koyarsan onu alırsın.
  • Tû paz ne dîtîya ma pişkul jî ne dîtîya. - Hadi sürüyü görmedin, boklarını da mı görmedin.
  • Tû Meriyi Tû İnsani. - Sen Adamsın, sen insansın.

W[değiştir]

  • War ew ware lê bihar ne ew bihare. - Yer aynı yer ama bahar aynı bahar değildir.
  • Wek tirya kere; ne kin dibin ne direj. - Eşeğin kuyruğu gibi, ne uzuyor ne kısalıyor.
  • Wê ev hevira hin gelek avê hiline. - Bu hamur daha çok su kaldırır.
  • Xeber çekê jinêye. - Kızarak ve bağırarak laf söylemek kadının silahıdır.
  • Xeberé évara dıçın qule diwara. -
  • Xem neke kes nîzane, tu dî navxweda çî dîbeşérî. - Merak etme, kimse bilemez içinde ne gizlediğini.
  • Xeta xwar ji gayê pire. - Eğri çizgi yaşlı öküzdendir.
  • Xilt çiqas axê bikole bi serê xwe dadike. - Köstebek ne kadar toprağı kazarsa başına döker.
  • Xezalê baztir nîne, jî nesîbê xwe pêda na xwê. - Ceylandan daha atiği yoktur ancak o bile nasibinden öteye geçemez.
  • Xudé hebe,kes tunebe. - Allah olsun, kimse olmasın.
  • Xudé noka dıde evé bé dıdan. - Allah nohutu dişsize verir.
  • Xudê ji yekire xera bike diranê wi di pelûlê de diskê. - Allah birisinin işini bozarsa dişi sütlaçta kırılır rı
  • yar.*
  • Xwediye xêra, dibe rebené-evdalé ber dera. - Hayır sahibi, kapı önü garibanına döner.
  • Xwestek û kodik bi sûnde? - Dilencilik ve utangaçlık olmaz.
  • Xweş dibe cihe xençera, xweş nabê cihe xebera. - Hançer yarası bile iyileşir ama gönül yarası iyileşmez.

Y[değiştir]

  • Ya herro,ya merro. - Ya gidersin, ya ölürsün.
  • Ya nare as, ya ji dire asvan dikuje. - Ya değirmene gitmiyor ya da gidip değirmenciyi öldürüyor.
  • Yarê diya mi yek ba minê bi dendikê bihiva bi xwedi bikra. - Anamın dostu bir tane olsaydı onu bademiçiyle beslerdim.
  • Yêk ku nefsa xwe islah nekiriye, nikare yekî din islah bike. - Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
  • Yek ta nabe, du ta tê ranabe. - Bir iplik olmuyor, iki iplik geçmiyor.

Z[değiştir]

  • Zıkê zaroka kirve lê zimanê wan nagere. - Çocuklarin karınları söz doludur ama dilleri dönmez.
  • Zılam kahnîya pîrek birka, go birk şikestî bê av xwe têda na girê. - Erkek bir kaynaksa kadın bir havuzdur, havuz çatlaksa kaynaktan gelen su birikmez.
  • Zimanê dirêj darkukê serê xwedyê xwe ye. - Uzun dil sahibinin başına agaçkakandır.
  • Zimano leq û leq,seriyo teq û req. zimano birî, seriyo seqirî
  • Zimané mirov bike leqe leq ewé seré mirov bike teqereq
  • Zimanê xwe jêke cihê xwe çêke-dilini kes ki yer edinebilesin.
  • Zor gêzerê radıke. - Zor, havucu kökünden çıkarır.
  • Zıkê xwe hî neke dı nana bejna xwe hî dı fistana e ser te be salu zamana - Karnını 2 ekmeğe alıştırma endamını 2 fistana alıştırma elbet bir gün yokluğunu da görürsün

Nasihat İstersen Ölüm Yeter


Ölüm ve hayat Allah'ın (cc) elindedir. Ölüm hayat kadar gerçek bir vakadır. Zaten hayatın var olması ölümü de gerekli kılıyor.

Ölüm, ruhun bedeni terk etmesi ya da insanın bu dünyadan ahirete göç hâdisesi.. Zahirine bakıldığında ölüm alabildiğine ürkütücü.. İnsanın bütün sevdiklerinden ayrılması nasıl ürkütücü olmasın?

Peki, bu ürkütücü hâdisenin, ölümün çaresi yok mu?

Meseleye iman gözüyle bakmasını bilmeyen felsefî ve beşeri ideolojiler için ölümün çaresi yok. Ölüm onlar için bir yok oluş, bitiş, tükeniş, dağılma, inhiraf, inkıraz!..

Ya inanan insan için nedir ölüm? İnanan insan için ölüm yoktur, ölüm mekân değiştirmedir.

Kur'an ve Sünnete baktığımızda ölümün gerçek yüzünün ancak hayata, ölüme ve ölüm sonrasına iman nazarıyla bakmakla mümkün olduğunu görüyoruz.

"Nasihat İstersen Ölüm Yeter" isimli elinizdeki mütevazı eserimizde Kur'an ve Sünnet ışığında ölümün mahiyetini ve bize vereceği dersleri anlatmaya çalıştık.
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı:

Baskı Yılı:


Dili: Türkçe
Yayınevi: Yediveren Yayınları

Sayfa Sayısı :

İlk Baskı Yılı :

Dil : T&#;rk&#;e

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir