kaynağı değiştir]
Taspar Kağan[77][78] kardeşi Mukan Kağan gibi Çin'le iyi ilişkiler kurmaya ve Çin'deki iç karışıklıktan yararlanmaya çalıştı. Çin'den gelen hediyelerden sonra iki devlet arasındaki ticari ilişkiler gelişmeye başladı. Ticari ilişkilerin gelişmesi ve rahat hayat tarzına uyum Türk toplulukları arasında Çin kültürünün yayılmasına sebep oldu. Hatta Çinli misyonerlerin faaliyetleri dolayısıyla Taspar Kağan Budizm'e girmişti.[79][80] Taspar Kağan ikiye bölünmüş Çin'in devletleri ile (batıda Qi; doğuda Zou) denge siyaseti yürütmeye çalışsa da başarılı olamamıştır. yılında Zou ve Qi arasında savaş başladı. Nihayetinde Zou, Qi'yi mağlup ederek topraklarını ele geçirdi. Bundan sonra Göktürk Kağanlığı ve Zou arasındaki ilişkiler bozuldu. Taspar Kağan ordusuyla Çin'e ilerleyerek Pekin ve çevresine akın etti.
Taspar Kağan da devletin doğu kolunu yönetiyordu. Batı kolunu yöneten İstemi Yabgu esasen Taspar Kağan'a bağlı olsa da bağımsız hareket ediyordu. İstemi Yabgu yılında öldükten sonra yerine oğlu Tardu Kağan geçti. Bundan sonra Taspar Kağan'ın hâkimiyeti zayıflamaya başladı. Taspar Kağan Çinle iyi ilişkiler kurmayı başaramadı ve Göktürk Kağanlığı zayıflamaya başladı. Taspar Kağan, yönetimde olduğu devletin doğu kolunu da ikiye bölerek kendisine bağlı olmak şartıyla kardeşi İssik Kağan'ın oğlu İşbara'yı doğuya, kardeşi Jutan'ın oğlu Börü'yü ise batıya tayin etti.
Taspar Kağan ile Çin arasındaki anlaşmazlıklar her iki devletin dış ilişkilerini de büyük ölçüde etkiledi. Sui hanedanı fırsattan istifade ederek Çin'de hâkimiyeti ele geçirdi. Bundan sonra Çin'de siyasi birlik sağlandı.
yılında Taspar Kağan öldü.[80] Onun ölümünden sonra kimin Kağan olacağı uğrunda Göktürk İç Savaşı başladı. Taspar Kağan, ölümünden önce Mukan Kağan'ın oğlu Apa'nın kağan olmasını vasiyet etse de kurultay Apa'nın hakkı olmadığını öne sürerek Taspar Kağan'ın oğlu Amrak'ı[66] kağan ilan etti. Buna rağmen aynı yıl Amrak, İşbara Kağan'ın lehine hâkimiyetten feragat etti.
Kara İssik Kağan'ın[66] hâkimiyeti kısa süreli idi. Bu kısa müddet sırasında Cücen Devleti'nin dağılmasıyla toprakları Göktürk Kağanlığı'na tabi oldu. Cücenlerin bir kısmı Topa Devleti çöllerine bir kısmı ise batıya ilerleyerek bölgedeki devletlere sığındılar. Göktürkler ve Topa Devleti arasındaki antlaşmaya göre oraya sığınan Cücenler geri iade edildi ve yılında öldürüldüler.[67] Bundan sonra Göktürklerin hücum istikameti günümüz Tibet ve Moğolistan civarına yöneldi. Ancak Kara İssik Kağan daha fazla ilerleyemedi ve öldü.
Devleti "Kağan" unvanlı hükümdar yönetirdi. Kağan'da bilgelik, alplık ve erdemlilik özellikleri aranırdı. İl denilen ülkeyi bilgili, kahraman, özü sözü doğru, erdemli devlet başkanı yönetirdi. Kağan'ın vazifeleri arasında savaş gücüyle devleti kurma ve düzene koyma, yeni alınan yerlere iskân, töre yani kanunları düzenlemek, halkı doyurup giydirmek vardı.[kaynak belirtilmeli] Ülke geniş bölge teşkilatı gereğince Doğu ve Batı olmak üzere ikili devlet sistemine göre idâre edilirdi.[kaynak belirtilmeli] Hükümdarlık hakkı tanrıdandır. Tanrı hükümdar olmasını istediği kişilere “kut” verir. Bilge Kağan ve atalarına da kut vermiştir. Metinlerde birçok defa tanrı adı zikredilir. Kağan, hakan, kam, kan sözcüklerinin ve tengri, umay, yer- su gibi tanrı ve tanrıçaların kullanımı ve alakaları da devlet anlayışında tanrısal öğeleri tasvir eder. Hükmün ilahi temeli diğer krallık ve yönetimlerde de görülebilir ancak burada ilgi çekici olan tanrının yansıması olan kağanın halktan kopmamış olmasıdır.[][]
Kağan ve kağanın eşi Kağatun'nın[] dışında toplam 28 unvan vardı.[][] Önceleri sayısı bir olan Yabgu’ya, toprağı genişledikçe ihtiyaç çoğalmıştır. Şehzadelere Tegin veya Tigin adı verilirdi. Tiginler, genel valilik, başkomutanlık gibi önemli memuriyetleri yaparlardı.
Göktürk Kağanlığı çatısı altında 12 budun toplanmıştır. Göktürk Yazıtları'ndaki budun adları şunlardır:[32]