harunun kardeşi meryem / İmran nedir? seafoodplus.info'in babasının adı - İslamiyet Haberleri

Harunun Kardeşi Meryem

harunun kardeşi meryem

Hz. Meryem’in kardeşi Harun kimdir?

Soru: Hocam bazı sitelerde Meryem Suresi Ayette geçen “Ey Harun’un kız kardeşi” ifadesiyle ilgili olarak kafa karıştırıcı bilgiler paylaşılıyor. Yani sanki Allah haşa tarihsel olarak yanlış bir bilgiyi veriyor diyorlar. Bu konuda beni aydınlatırsanız memnun olurum. 

Ayetin tümü şöyledir: “Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın! Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.” (Meryem ) İslam düşmanlarının en önemli taktiği ayetlerdeki bazı ifadeleri kendi zanlarına göre yorumlayıp insanların kafasını karıştırmaktır. Yazıyı yazan kişi “Harun” denilince hemen Hz. Musa’nın kardeşi Harun’u düşünüyor ve bakın Allah yanlış bilgi veriyor diyor. Çünkü Hz. Musa MÖ. yıllarında yaşamışken Hz. İsa Miladi sıfır yılında doğmuştur. Yani aralarında yıllık bir zaman farkı vardır. Yazıyı yazan bu zaman farkından dolayı ayette bilgi yanlışlığı olduğunu iddia etmektedir. Hatta “Allah, Meryemleri karıştırdı” gibi çirkin bir ifade de kullanmıştır. Fakat insanların sormadığı nokta; buradaki Harun’un Hz. Musa’nın kardeşi Harun olduğunu gösteren bir bilgi var mı? 

Ayete baktığımızda böyle bir bilgi olmadığını görürüz. “Ey Harun’un kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.” “YANİ: Ey iyilik ve ibadette Harun’a benzeyen! Senin baban günahkâr bir adam değildi, annen de zina etmemişti. Sen bunu nasıl yaptın! Hâlbuki Sen iyilik ve ibadeti ile tanınmış temiz bir evin çocuğusun.” Bekar bir kız kucağında bir bebekle insanların karşısına çıkınca insanların doğal olarak ona yönelttikleri bir soruyu Allah bize iletiyor. Yani, Hz. Meryem’in yaşadığı sıkıntıyı ve tepkiyi Allah bize iletmiş oluyor… 

Peki, o dönemdeki insanlar bunu bilmiyorlar mı? Yani bu kadar uzun bir zaman diliminin farkında değiller mi ki Harun’un kardeşi diyorlar? Demek ki onların kast ettiği Harun bir başkası olabileceği gibi, Harun’un kız kardeşi derken bir nevi edebiyat da yapmış oluyorlar. O halde burada ismi geçen Harun Hz. Musa’nın kardeşi Harun değil, o dönemde yaşayan başka birisi olabilir.

Kaynaklarımıza baktığımızda da olayın böyle ifade edildiğini görmekteyiz. Katâde şöyle der: Harun (a.s) İsrailoğulları içinde takvası ve iyi davranışları ile ün yapmış bir adamdı. Dolayısıyla îsrailoğullan Hz. Meryem’i ona benzettiler. Bu Harun Hz. Musa’nın kardeşi Harun değildir. Çünkü bu ikisi arasında bin seneden fazla zaman vardır. Süheyl şöyle der: Harun İsrailoğullarının gayretli âbidlerinden bir adamdır. Meryem gayreti hususunda ona benzetilirdi. Yoksa bu Harun, İmrânoğlu Musa’nın kardeşi Harun değildir. Çünkü ikisi arasında uzun bir zaman vardır. (MuhtasaruİbniKesîr, 2/) Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 3/

VehbeZuhayli’de meşhur tefsiri olan et-Tefsirü’l-Münir, (Risale Yayınları: 8/)’de olaya başka bir pencereden yaklaşmaktadır. O, Harun’un kız kardeşi ifadesi ile Hz. Meryem’in Hz. Harun’a dayanan soyuna izafe edildiğini söylemektedir. Yani “Ey ibadette Harun’a benzeyen veya ey Musa’nın kardeşi Harun’un soyundan gelen!” Araplarda böyle bir ifade tarzı mevcuttur. Meselâ Temim’li olan birisine Temimlilerin kardeşi denir. Dil ve kültür açısından bu bilgiyi verdikten sonra burada ismi geçen Harun’un, o dönemde yaşayan salih bir kimse olduğu rivayetini de eklemektedir. Yani konuşmacılar bekâr kızı kucağında bir bebekle görünce doğal olarak onu ayıplamaya, soyunun-sopunun iffet ve namusunu ona hatırlatmaya çalışmışlardır. Allah da bize Hz. Meryem ile kavmi arasında geçen bu konuşmayı nakletmiştir. 

Ahmed, Müslim, Tirmizî, Nesaî ve başkaları Muğire b. Şu’be’nin şöyle dediğini nakletmektedirler: “Rasulullah (s.a.v) beni Necranlılara gönderdi. Bana: “Sizler “Ey Harun’un kız kardeşi” diye Kur’an-ı Kerim’inizde okuduğunuz buyruk hakkında ne dersiniz? Hâlbuki Musa, İsa’dan şu kadar yıl önce yaşamıştır?” dediler. Ben döndüm ve bunu Rasulullah (s.a.v)’a anlattım. Şöyle buyurdu: “Sen onlara kendilerinden önceki peygamber ve salih kimselerin adını kullandıklarını ne diye bildirmedin?” İşte bu, Harun’un Hz. Meryem ile Hz. İsa döneminde yaşayan salih bir kişi olduğuna işaret etmektedir. Bu hadis, Harun isminin İsrailoğullarında çok yaygın olarak kullanıldığını ve burada ismi geçen Harun’un da o dönemde tanınmış salih bir kimse olduğunu muhtemelen Hz. Meryem ile soyca akraba olduğunu vurgulamaktadır. Bunu bizzat Resulullah (sav) anlattığı gibi, ayetle ilgili bu eleştirinin aslında yeni bir eleştiri olmadığını da göstermesi açısından ilginç olmaktadır. 

Kelbi’den gelen bir rivayete göre de Harun’un Hz. Meryem’in baba bir, anne ayrı kardeşidir. «Kızkardeşi» mânâsına gelen «Uht» kelimesi benzeşme manasınadır. Yani bu salih insanı Meryem’e benzettiler ve onunla istihzaya kalkıştılar. Ya da daha önceki güzel halinden ötürü bu durumu gördüklerinde böyle söylediler. (Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 11/)

Said b. Cübeyr ise aksi bir iddiayı savunmakta ve ayette geçen Harun’un salih değil bilakis asi birisi olduğunu ve Hz. Meryem’e hakaret için ona benzettiklerini söylemektedir. Ama ağırlıklı görüş Harun’un o dönemde yaşayan salih bir kimse olduğu, Hz. Meryem ile bir akrabalığı bulunduğu şeklinde olsa da Hz. Musa’nın kardeşi Harun’un neslinden geldiği için Hz. Harun’a izafe edildiği de söylenmektedir. Burada bin sene önce yaşayan bir kişi ile kardeşlik bağının kurulması onun soyundan gelmesine izafeten denilmiştir. Nitekim «Arap kardeşin denildiğinde Araplardan biri manası kastedilir. Bu görüş Süddi’den rivayet edilmiştir. ( VehbeZuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 8/) Fakat ayeti en güzel tefsir eden müfessirimiz bizzat Resulullah (sav)’dir. O da Harun isminin yaygın bir isim olduğunu söyleyerek o dönemde yaşamış aynı ismi taşıyan bir şahıs olduğuna işaret emiştir.

Değerli kardeşlerim, internette İslam aleyhinde çok yazılar yazılmaktadır. Özellikle dini bilgisi olmayan gençleri mantık ve kelime oyunlarıyla ifsat etmeye çalışmaktadırlar. Buralarda dolaşırken çok dikkatli olmak gerekir. Müslümanlara düşen görevlerden birisi de bu ortamlarda İslam’ı savunan ve anlatan kaliteli siteler yapmalarıdır.

Yüce Kitabımız Kur&#;an&#;da, Hz. Meryem&#;in Hz. Harun&#;un kız kardeşi olduğuna dair ayetler var. Oysa Meryem Oğlu Hz. İsa ile Musa ve Harun peygamberler arasında asırlar var, bu bir isim benzerliği midir?

Değerli kardeşimiz,

“Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. 'Kız Meryem! Sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!'dediler. Ey Harun’un kız kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!..”(Meryem, 19/).

“Harun’un kız kardeşi” ifadesi, kaynaklarda farklı şekilde yorumlanmıştır:

a. Buradaki Harun, İsrailoğulları tarihinde salahati ve iyiliğiyle meşhur bir şahıstır. Eskiden beri güzellikler için örnek olarak gösterilen bir kişiydi. Hz. Meryem, hep saliha bir kadın olarak bilindiği için ona -benzetilmek üzere- nispet edilmiştir.

b. Bu zat, bildiğimiz Hz. Musa’nın kardeşi olan Hz. Harun’dur. Burada “Harun’un kız kardeşi” ifadesi, onun gibi iyi ve sempatik olduğuna işaret edilmiştir.

c. Kötülüğüyle meşhur bir adamdır. Buna göre bu ifadeyle Yahudiler, Hz. Meryem’i kötülükte bu adama benzeterek yargılamışlardı.

d. Bu zat, İsrailoğulları arasında çok iyi bir kimse olarak nam yapmış Hz. Meryem’in gerçek kardeşidir. Bu görüşün en kuvvetlisi olduğunu savunanlara göre, bunun doğruluğunu destekleyen iki önemli neden vardır. Birincisi: İfadelerde asıl olan -mecaz değil- hakikattir. Bunun hakikat olması ise, ancak Meryem’in Harun adında gerçek kardeşinin olmasıyla mümkündür. İkincisi: Bu makamda Yahudilerin Hz. Meryem’i azarlaması söz konusudur. Bunun dozunu arttırmak için, Meryem’in temiz ailesine benzemediğini, onlara yakışmadığını hatırlattılar. Anne ve babasının kötü olmadıklarını, iffetli olduklarını vurguladıkları gibi, ailenin diğer bir ferdi olan kardeşinin de iyi bir insan olduğunu vurgulayarak, onun bu aileye yakışmayan bir fert olduğunu yüzüne vurdular.

“Ey Harun’un kız kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!..”(Meryem, 19/28)

ayetinde bu gerçeğe vurgu yapılmıştır.(bk. Razî, Meryem, ayetlerin tefsiri).

Taberî, İbn Aşur gibi bazı müfessirler, bu konuda var olan bazı hadis rivayetlerine dayanarak, (a) şıkkını tercih etmiştir. Bu rivayetler şöyledir:

Sahabeden Müğîre b. Şube anlatıyor:

Hz. Peygamber (asm) beni, Necran halkına gönderdi. Onlar bana; "Gerçekten siz Kur’an’da 'Ey Harun’un kız kardeşi!' diye bir ayet okuyorsunuz değil mi?” (bir diğer rivayette “Peygamberiniz Meryem Harun’un kız kardeşidir, diyormuş, doğru mu?” diye sordular. Ben de “Evet” dedim. Onlar, “Herhalde, Hz. İsa ile Hz Musa arasında ne kadar zaman geçtiğini de biliyorsunuz..” dediler. Ben Reslullah’(a.s.m)’ın yanına döndüğümde bunu kendisine anlattım. “Deseydin; Onlar daha önceki peygamberlerin ve salih kimselerin ismini kullanıyorlardı” diye buyurdu.(bk. Taberî, İbn Aşur, Meryem, ayetlerin tefsiri).

Ayrıca şunu da hatırlamak gerekir ki, Arapçada eb (baba), eh (kardeş) ve uht (kızkardeş) kelimeleri birçok durumda geniş mânada kullanılır. Gerçek bir kardeşlik değil, akrabalık ve mensubiyet bildirir. Çünkü, Hz. Meryem validemiz beni İsrailden olup Yahudi idi. Hz. Peygambere (a.s.m) bu, bir müşkil olarak sorulmuş, o da:

“Meryem zamanındaki insanlar, kendilerinden önce geçen peygamberlerinin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına isim yaparlardı, yani onlara nisbet edilirlerdi.”

buyurmuştur. Nitekim: Hz. Safiyye, bazı kadınların kendisine “Yahudi kızı Yahudi!” dediklerini şikâyet edince Hz. peygamber (asm) şöyle buyurmuştu:

“Sen niçin onlara: “Oh ya, Harun babam, Mûsâ amcam, Muhammed eşim oluyor, daha ne isterim!” deseydin ya!” (Tirmizî, Menâkıb 63; Hâkim, el-Müstedrek, 4/31)

Diğer taraftan Kureyş'te Haşimoğulları vardı. Bu kabileden birisi yanlış bir şey yaptığında "Ey Haşimoğlu, bu yanlışı sen nasıl yaparsın." gibi bir söz söylense, bu o kişinin gerçek anlamda Haşim ismindeki soy büyüğünün oğlu olduğunu göstermeyip, o soyun bir ferdi olduğuna kinaye olarak söylenmiş olur. (bk. Razî, Meryem, ayetlerin tefsiri)

Bu isimler o zamanda soyu hatırlatan ve soyun büyüklerine hürmeten çok koyulan isimlerdir. Nitekim günümüzde de bazı yörelerde büyüklere hürmeten bazı isimler son derece çok koyulmaktadır.

Son olarak şunu vurgulayalım ki,hiçbir İslam alimi, bu ayetten Hz. Meryem’in gerçekten Hz. Harun’un kız kardeşi olduğunu anlamamış ve böyle bir şeyi düşünmemiştir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Çözüldü Hz. Meryem Için " Harun&#;un Kız Kardeşi " Demelerinin Sebebi Nedir?

Âleykum selam we rahmetullah;

Kardeşim ilgili ayette Harun'un kimliği hakkında âlimlerin açıklamaları arasında gerçekten ihtilaflar vardır. Tercih edilen görüşlerin dayanakları aşağıda zikredeceğiz.

"Onu taşıyarak kavmine götürdü. "Ey Meryem, gerçekten sen görülmedik bir iş yaptın" dediler. "Ey Harun'un kardeşi!; Senin baban kötü bir adam değildi. Anan da ahlâksız bir kadın değildi." (Meryem 27 )

"Ey Harun'un kardeşi" buyruğunda geçen "kardeşlik"in anlamı ve "Harun'un kim olduğu hususunda farklı görüşler vardır.

1- Takvaca: Musa'nın kardeşi olan Harun'dur.
Maksad da şudur; Biz seni İbadette Harun gibi zannediyorduk. Nasıl olur böyle bir iş yaparsın? demektir.

2- Soyca: Meryem, Musa'nın kardeşi Harun'un soyundan geliyordu. Ona kardeşlik suretiyle nisbet edilmiş oldu. Çünkü onun soyundandır.
Nitekim Temim'li olan birisine "Ey Temim'in kardeşi", Arab'lardan olan birisine "Ey Arab'ların kardeşi" denilir.
Peygamber (s.a.v.)'dan; "Onlar, bu sözleriyle, peygamber olan Harun'u kastetmişlerdir. Çünkü . Meryem, onn soyundandı" dediği rivayet olunmuştur. Ayette, "Uhte Harun" (Harun'un kardeş) Çünkü bu, "Onlardan birisi" manasında "Yaehâ Hemdan" " Ey Hemdâ'nın erkek kardeşi!" denilmesi gibidir. Ustad Mevdudi de bu görüşü tercih etmiştir.

3- Öz, gerçek kardeşi: Onun Harun adında baba bir kardeşi vardı.
Çünkü bu isim Musa'nın kardeşi Harun'un adının bereketinden yararlanmak maksadıyla İsrailoğulları arasında çokça verilen bir isimdi. İsrailoğullarında da örnek bir kişi kabul ediliyordu. Bu açıklamayı el-Kelbî yapmıştır. (Zemahşerî, II, )
Mufessir Fahraddin Razi: Bu ihtimal şu iki sebebten dolayı doğruya daha yakındır:
a) Sözde aslolan hakiki manadır. Ayetin zahiri manası da, onun bu isimle anılan bir erkek kardeşi olması halinde, ancak hakiki manasına hamledilebilir.
b) Meryem, buna nisbet edilmiş ve Meryem'in ebebeveyni iyi kimseler olarak tavsif edilmiştir. Çünkü böyle olması durumunda kınama daha şiddetli olur. O zaman ebeveyninin ve kardeşinin hali böyle güzel olan kimseden bir günahın sudur etmesi daha çirkin, daha fahiş olur.

4- Kötü Amel: Kötülüğüyle meşhur bir adamdır.
Yahudiler, Meryem’i kötülükte bu adama benzeterek yargılamışlardı. Dolayısıyla Meryem, neseb açısından değil, teşbih benzetme açısından ona benzetilmiştir.

5- Güzel Amel: Burada sözü geçen Harun, o dönemde salih bir zat idi.

Buna göre ayetten kastedilen, "Sen, zûhd ve takva hususunda, tıpkı Harun gibiydin. Binâenaleyh, sen nasıl böyle olabildin?" manası olmuş olur. Bu, Katâde, Ka'b, İbn Zeyd ve Muğire İbn Şu'be nin görüşüdür.
Rivayet olunduğuna göre, sâlih bir kimse olan Harun'un cenazesine kendisinin isminden bereket umarak aynı ismi taşıyan kırk bin kişi katılmıştır.

Katâde de şöyle demiştir: O dönemde İsrailoğıılları arasında kendisini tamamen yüce Allah'a veren ve Harun diye bilinen âbid birisi vardı. Meryem'i önceleri onun yolunda gittiğinden dolayı onun kardeşi olarak andılar. Çünkü o da mâbedlerin hizmetlerini görmek üzere vakfedilmişti. Yani, Ey Saliha Kadın! Sen böyle bir iş yapacak birisi değildin.

Ka'b el-Ahbar da mûminlerin annesi Aişe (ranha)'ın huzurunda şöyle demişti:
Meryem, Musa'nın kardeşi Harun'un kız kardeşi değildi.
Aişe (ranha) ona: Yalan söyledin, dedi,
Ka'b ona: Ey mûminlerin annesi! Eğer Rasûlullah (s.a.v.) böyle bir şey demişse cihetteki o daha doğru söyler, daha iyi bilir. Aksi takdirde ben bildiğim kadarıyla aralarında altıyüz yıllık bir zaman süresi vardır.
Bunun üzerine Âişe (ranha) sesini çıkarmadı.(Suyûtî, ed-Durrul-Mensûr, V, 5O7'de belirttiğine göre Ebû Hatim, İbn Şîrîn'den: "Bana haber verildiğine göre Ka'b eledi ki'' peklinde kaydetmektedir ki; İbn Şirin'in bu rivayeti kimden naklettiği meçhuldur)

Muslim'in, Sahih'inde el-Muğîre b. Şu'be'den söyle dediği nakledilmektedir:
Ben Necran'a vardığımda bana şunu sordular: "Sizler "Ey Harun'un kızkardeşi!" diye okuyorsunuz halbuki Musa, İsa'dan şu kadar, şu kadar yıl öncedir."
Rasûlullah (s.a.v.)'ın huzuruna gelince buna dair ona soru sordum.
Şöyle buyurdu: "Onlar peygamberlerinin ve kendilerinden önceki salihlerin isimlerini ad olarak veriyorlardı. "
(Muslim, Âdâb, Bab 1, Hadis no: 9, ; Tirmizî, Tefsir sûre , Bab 20, Hadis no: ; Musned, IV, )
Bu hadisin Sahih'in dışındaki rivayet yollarının birisinde de şöyle denilmektedir:
Hristiyanlar ona (Muğîre b. Şu'be'ye): "Senin arkadaşın Meryem'in Harun'un kızkardeşi olduğunu iddia ediyor. Halbuki aralarında altıyüz yıllık bir zaman vardır", Mıığire 'ne diyeceğimi bilemedim' dedi ve hadisin geri kalan bölümünü zikretti. (Taberî, Câmiu'l-Beyân, XVI, 78)

Muslim'deki hadisin açıklamasında şunlar zikredilmiştir: Meryem zamanında insanlar eski peygamberlerin ve sulehânin adlarını koyarlardı. Meryem de Harun isminde bir şahsın kız kardeşi idi. Yoksa . Musa 'nın kardeşi olan Hârun'un kız kardeşi değildir. Maamafih aralarında bin senelik bir zaman olmasına rağmen Meryem, Harun (Aleyhisselâm)'ın sulâlesindendi. Onunla kardeşlik tabakasında birleşiyordu, diyenler de olmuştur. Bu son hadîsle ulemâdan bir cemâat doğan çocuklara Peygamber ismi koymanın caiz olduğuna istidlal etmişlerdir. Nitekim Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oğlunun ismini İbrahim koyarak bu cevazı fiilen göstermiştir. Kaadî Iyâz'ın beyânına göre ulemâdan bâzıları çocuklara Melâike ismi koymayı kerih görmüşlerdir. Hâris b. Miskin'in kavli budur. İmam Mâlik çocuklara Cibril ve Yasin adları verilmesini kerih görmüştür. (Muslim, Âdâb, Bab 1, Hadis no: 9, )

Yani burada isimler arasında bir benzerlik olduğu anlaşılıyor. Bundan da peygamberlerin isimlerini vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'dır.

Derim ki: Sahih hadis Musa ve İsa ile Harun arasında uzun bir zaman süresi geçtiğini göstermektedir. ez-Zemahşeri der ki: Musa, Harun ve İsa arasında bin yıl yahutta bundan daha fazla bir zaman vardı. O bakımdan Meryem (a.s.)'ın Musa ile Harun'un kızkardeşi olduğu düşünülemez. Eğer Musa'nın kardeşi Harun'un kızkardeşi olduğu görüşü doğru kabul edilecek olursa o takdirde, es-Suddî'nin açıkladığı şekilde kabul edilebilir. Yani onun neslinden olduğu için ona böyle denilmiş olabilir. Bu da bir kabileye mensub olan bir adama: Ey filanların kardeşi! demeye benzer. Peygamber (s.a.v.)'ın şu hadisi de bu kabildendir: "Sudahların kardeşi ezan okumuş bulunuyor. O bakımdan ezanı kim okursa kamet getirecek olan da odur." (Ebû Dâvûd, Salât 30; Tirmizî, Salât 32; îbn Mâce, Ezan 3; Musned, IV, ) Bu da birinci görüştür.


îbn Atîyye der ki: Bir kesim şöyle demiştir:
O dönemde adı Harun olan fâcir bir kişi vardı, Onu ayıblamak ve azarlamak maksadı ile onu Harun'a nisbet ettiler. Bu görüşü Taberi zikretmiş olmakla birlikte bunu söyleyenin adını vermemiştir.
Derim ki: Bunu el-Gaznevî, Said b. Cubeyir'den nakletmektedir. Buna göre o ahlâksızlıkta örnek gösterilecek kadar ileri fâsık bir kişi idi. Ona nisbet edildi. Bunun da anlamı şudur: Senin baban da, annen de bu türden bir iş yapacak kimseler değillerdi. Sen nasıl böyle bir şey yaptın.
Bu gibi ifadeler ise açıkça konuşma seviyesinde ta'riz (üstü kapalı) ifadelerdir. Bize göre bu tür ifadeler haddi gerektirir.
Ancak bu son görüşü sahih hadis reddetmektedir. Hadis bu konuda açık bîr nass'tır. Bunun karşısında artık kimsenin söyleyecek bir sözü de yoktur. Hadisin sıhhati konusunda da en ufak bir şubhe söz konusu değildir.

Safiye binti Huyey (seafoodplus.info)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.), yanıma girmişti. Ben de Âişe ile Hafsa’nın benim aleyhime söyledikleri bir sözü kendisine bildirdim. Buyurdular ki: “Sen de şöyle demeliydin: Siz benden nasıl hayırlı olabilirsiniz? Benim kocam Muhammed (s.a.v.) babam, Harun (a.s.), amcam ise Musa (a.s.) dır.”
(Tirmizî, Menâkıb, Bab 64, Hadis no: ; Hâkim, el-Mustedrak, 4/31)

Anlaşıldığına göre Safiyye’ye ulaşan söz onların: “Biz Rasûlullah (s.a.v.)’e senden daha kıymetliyiz, Hem amca kızları durumunda olup aynı kabileden hem de Peygamber (s.a.v),in hanımlarıyız (Sen ise Yahudilerdensin) demişlerdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir. Gârib hadisdir. Bu Safiyye hadisini sadece Haşim el Kufî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz senedi de pek sağlam değildir.)

Enes (seafoodplus.info)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Safiyye’ye, Hafsa’nın “Yahudi kızı” dediği haberi ulaştı da Safiye ağlamaya başladı.
Peygamber (s.a.v) yanına girdiğinde ağlamakta idi.
Rasûlullah (s.a.v.), seni ağlatan olay nedir?
Safiye: Hafsa bana “Yahudi kızı” diyor dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sen bir Peygamberin kızı durumundasın amcan da Peygamberdi ve şu anda da bir Peygamberin nikahı altındasın. Hangi konuda sana karşı övünüyor?”
Sonra Hafsa’ya: “Ey Hafsa! Allah’tan kork” buyurdu.
(Tirmizî, Menâkıb, Bab 64, Hadis no: ; Musned: )
(Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.)

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir