peygamber efendimiz veda hutbesini nerede okudu / Veda hutbesinde neler vurgulanmıştır?

Peygamber Efendimiz Veda Hutbesini Nerede Okudu

peygamber efendimiz veda hutbesini nerede okudu

Veda Hutbesi Nedir? Veda Hutbesi Tam Metni Ve &#;nemi

Veda Hutbesi Nedir?

Ey insanlar, bana kulak verin, bu yıldan sonra bir daha aranızda olup olmayacağımı bilmiyorum. Bu nedenle, size söylediklerimi çok iyi dinleyin ve bu sözleri bugün burada bulunamayanlara götürün.

Ey insanlar, bu ayı, bu günü, bu şehri kutsal saydığınız gibi, her Müslümanın canını ve malını da kutsal bir emanet olarak kabul edin. Size emanet edilen malları hak sahiplerine iade edin. Kimseyi incitmeyin ki kimse size zarar vermesin. Rabbinize kavuşacağınızı ve yaptıklarınızın hesabını vereceğini unutmayın.

Allah size faiz almanızı yasaklamıştır, bu nedenle faiz yükümlülüğü artık ortadan kalkacaktır. Ancak sermayeniz sizde kalsın. Kimseyi haksızlığa uğratmayın ve uğramayın. Allah, faiz olmayacağına ve Abbas ibn Abd Al-Muttalib'e (Peygamberin amcası) olan tüm faizlerin bundan sonra bırakılacağına hükmetti…

Dininizin güvenliği için şeytandan sakının. Sizi büyük şeylerde saptırabileceğine dair tüm ümidini yitirmiştir, bu yüzden küçük şeylerde onu takip etmekten sakının.

Ey insanlar, sizin kadınlarınız üzerinde bir takım haklarınız olduğu doğrudur, ancak onların da sizin üzerinizde hakları olduğunu unutmayın. Onları ancak Allah'ın güveni ve izniyle eşler edindiniz. Eğer hakkınıza riayet ederlerse, o halde yedirilme ve güzel bir şekilde giydirilme hakkı onlara aittir. Kadınlarınıza iyi davranın ve onları başınızın üstünde tutun. Çünkü onlar sizin eşleriniz ve ortaklarınızdır.

Ey insanlar, beni dikkatle dinleyin, Allah'a kulluk edin, beş vakit namazı kılın, Ramazan ayında oruç tutun ve mallarınızı zekat olarak verin. İmkanınız varsa hacca gidin.

Bütün insanlık Adem ve Havva'dandır. Arap bir kimsenin başka bir Arap kimse üzerinde üstünlüğü yoktur. Araplarında diğer ırklar üzerinde herhangi bir üstünlüğü yoktur. Ayrıca beyazın siyaha, siyahın da beyaza takva ve güzel amel dışında bir üstünlüğü yoktur. Müslüman, Müslümana kardeştir ve bir kardeşlik oluşturduğunu öğrenin. Bir Müslümana, isteyerek ve isteyerek verilmedikçe, Müslümana ait olan hiçbir şey meşru olmaz. Bu yüzden kendinize haksızlık etmeyin.

Unutma, bir gün Allah'ın huzuruna çıkacaksın ve yaptıklarına karşılık vereceksin. O halde sakının, ben gittikten sonra hak yolundan ayrılmayın.

Ey insanlar, benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecek ve yeni bir din doğmayacaktır.

O halde ey insanlar, iyi akıl yürütün ve size ilettiğim sözleri anlayın. Arkamda iki şey bırakıyorum, Kuran ve örneğim, Sünnet ve bunlara uyarsanız asla sapıtmazsınız.

Beni dinleyenlerin hepsi sözlerimi başkalarına iletsin. Beni doğrudan dinleyenler, doğru ve dürüst bir şekilde anlatsın. 

Veda Hutbesi'nin Önemi

Vaaz, Hz. Peygamber'in ricası üzerine Safvan'ın güçlü sesi olan kardeşi Rabia (RA) tarafından cümle cümle tekrarlandı ve bu vesileyle toplanan on binden fazla kişiye sadakatle ilan etti. Peygamber (s.a.v.) hutbesinin sonuna doğru "Ey insanlar, tebliğimi size tebliğ ettim mi?" diye sordu. Binlerce hacıdan güçlü bir “Ya Allah!” sesi duyuldu. Peygamber işaret parmağını kaldırdı ve "Allah'ım şahit ol ki ben senin kavmine tebliğ ettim" dedi.

Peygamberimiz (sav) bilgeliğiyle dikkatimizi kendimize çekti ve hemen eylemlerimiz üzerinde düşünmemiz hatırlatıldı. Kendimize bakmamız ve kendimizi korumanın bir yolu olarak başkalarını korumamız gerektiğinin önemini vurguladı.

Faiz yemenin ciddiyetini anladığımızda, Allah'ın bize öğüt vermesi, nefsimizi şehvet esaretinden kurtarmasına ve arınma yolunda yürümemize vesile olması için bir Peygamber göndererek Allah'ın ne kadar büyük ve merhametli olduğunu bir kez daha tasdik eder.

Allah'a sığının, uyanık olun, düşünce ve eylemlerinizden sakının. Önemli bir noktayı hatırlayın, şeytan adım adım işler. Nadiren dininizden ayrılmanız için fısıldayacaktır. Haram arzuları taktik olarak güzelleştirecek ve sizi Allah'a yaklaştırmak için sürdürdüğünüz çabalarınızda sizi zayıflatmaya zorlayacaktır.

Peygamberimizin güçlü tavsiyesine kulak vermek son derece önemlidir. Ayrıca “beyazın siyaha, siyahın da beyaza takvâ ve amel dışında bir üstünlüğü yoktur” derken ırkçılık yapmamak gerektiğine ve insanların kendini üstün görmemesi gerektiğine değinmiştir.

Bu tavsiye, kadınlara saygısızlık ve boyun eğdirmenin çok yaygın olduğu zamanlarımızda son derece yerindedir. Peygamberimiz (sav), kadınlara muamele ve statü konusunda bize nezaket ve namusun rehberliğini tavsiye etmiştir. Onlara saygı ve hürmet gösterilmesi gerektiğinden ve erkekler kadar eşit hak ve özgürlüklere sahip olduklarının üstünde durmuştur. Erkek ve Kadın birdir ve hiçbiri diğerinden üstün değildir. Eştir ve ortaktır buyurmuştur.

Bir cuma günü Medine yolunda

Bir çift güvercin ve örümcek ağı Ölümle arasında bu ikisinden başka bir şey olmayan, düşmanlarıyla burun buruna geldiğinde arkadaşına "Korkma, Allah bizimle beraberdir", diyerek moral veren Sevgili Peygamberimiz, çölün çile dolu yollarında Süraka'nın tehditlerine, yolun güçlüklerine boyun eğmeden 24 Eylül tarihinde ashabının sevinç gösterileri altında Kuba kasabasına girdi.

Kuba kasabasında dört gün kalan Hz. Muhammed (sav) burada İslam'ın ilk mescidini, takva üzerine bina edilmiş olan Kuba Mescidi'ni inşa etti. Cuma günü olduğunda ise Medine'ye doğru yola çıktı.

Ashab-ı Kiram kılıçlarını kuşanmış Peygamberimizle birlikte ilerliyor, Medine'ye giden yolun sağında solunda toplanan insanlar Allah Celle'nin son Peygamberine selam veriyor, O'na olan sevgilerini göstermeye, hasretlerini gidermeye çabalıyorlardı. Ranuna vadisine geldiklerinde öğle vakti olmuştu.

Yarım hurma ile dahi olsa

Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, Salim bin Avfoğullarının oturduğu bu vadide ilk Cuma namazını  kıldırdı. Rasul-i Ekrem bu ilk Cuma namazının hutbesinde şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Sağlığınızda ahiret için hazırlık yapınız. Biliniz ki kıyamet gününde herkes yaptığından hesaba çekilecektir. Sizlerden her biri çobansız bırakacağı koyunundan sorumlu tutulacak. Sonra Rabbi ona tercümansız ve aracısız olarak şöyle diyecek:

'Sana Resulüm gelip de emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal mülk verdim, pek çok iyiliklerde bulundum. Ya sen kendin için ahiret azığı olarak ne getirdin? Bu soruyla karşılaşan şahıs sağına soluna bakacak ancak hiçbir şey göremeyecek. Önüne baktığında ise cehennemi görecek. Öyleyse yarım hurma ile dahi olsa cehennemden korunmaya çalışınız, onu da bulamayan güzel bir sözle kendisini kurtarmaya baksın. Zira bir hayır için on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir. Allahın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.'

Sözlerin en güzeli

Allah Resulü bu ilk hutbesini bitirdikten sonra yeniden kalktı  ve ikinci hutbesini okudu:

"Allah'a hamd olsun. O'na hamd eder ve O'ndan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü  amellerimizden Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yolu gösterdiği, hidayet ettiği kişiyi kimse saptıramaz. Saptırdığını  da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O tekdir, O'nun eşi ve benzeri yoktur. Sözlerin en güzeli Allah'ın kitabıdır. Allah Celle kimin kalbini Kur'an'la süslerse onu kâfir iken İslam'a sokar. O kimse de Kur'an'ı başka sözlerden üstün kılarsa kurtulur.

Allah'ı  bütün kalbinizle seviniz

İyi bilin ki, Allah'ın kitabı  sözlerin en güzeli ve en üstünüdür. Allah'ın sevdiğini seviniz! Allah'ı, bütün kalbinizle seviniz! Allah'ın kelamından ve onu okumaktan usanmayınız. Allah'ın kelamından kalbinize bir karartı  gelmesin.

Çünkü Allah'ın kelamı, Allah'ın yarattığı  her şeyin en üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını  ve kullarının seçkini olan peygamberleri ve onların kıssalarını  anlatır. Helali ve haramı bildirir. Siz sadece Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O'ndan hakkıyla sakınınız.

Sözleriniz, Allah'a yönelmiş güzel sözler olsun ve aranızda Allah'ın kelamı ile sevişiniz. İyi biliniz ki, Allah, ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazap eder. Allah'ın selamı üzerinize olsun.''

Peygamebirimiz Hz. Muhammed, Cuma namazını kıldırdıktan sonra Hakk'ın hâkim olduğu yeni bir dünya kurmak amacıyla Medine'ye doğru hareket etti.

(Milli Gazete) 

VEDA HUTBESİ

Hz. Peygamber'in, hicri yılda yaptığı Veda Haccı'nda sayıları yüz on dört bini bulan hacıya hitaben irad ettiği hutbe. Peygamber (s.a.s) bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafat ta, Mina da ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere arafe günü ile bayramın birinci ve ikinci günlerinde parça parça irad edilmiştir (Tecrid-i Sarih, Terc. X, ). Değişik yer ve zamanda irada buyurulduğu için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivâyet edilmiş; kişinin ya da grubun duyduğunu diğerleri işitmediğinden, hutbenin tamamının biraya toplanmasında bu farklı rivâyetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda buyurulan hutbe tek bir hutbe olarak biraraya getirilmiştir.

Rasûlüllah'ın bu son haccından bir yıl önce nâzil olan Tevbe sûresinde, müşriklerin pis olduğu ve bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmamaları (et-Tevbe, 9/28) emredildiği için, Veda Haccı'nda Mekke'de sadece Müslümanlar vardı, hutbeyi de yalnızca Müslümanlar dinlemişti. Zaten Mekke'in fethinden sonra müşriklerin sayısı parmakla sayılacak kadar azalmıştı. Rasûlüllah, Medine'den kendisiyle birlikte yola çıkan yüzbin civarındaki ashâbıyla Mekke'ye haccetmek için geldiklerinde bir yıl önceki uyarı sebebiyle Mekke'de müşrik kalmamıştı; çoğunluk Müslüman olurken Mekke'yi terkedenler de vardı. Rasûlüllah, haccın bütün erkâmın bizzat kendisi yaparak Müslümanlara öğretmiş, İslâm'ın hac konusundaki emirleri de böylece tamamlanmıştı. İslâm'ın tamamlandığını bildiren bazı âyetler de bu Veda Haccı'nda nâzil oldu.

Cahiliye döneminde dışarıdan gelen hacılar Arafat'ta vakfeye dururken, Kureyş eşrafı diğer insanlardan üstün olduklarını belli edercesine Arafat yerine Müzdelife'de vakfeye dururlardı. Rasûlüllah cahiliye döneminin bu sınıf üstünlüğüne dayalı âdetini ortadan kaldırdı ve bütün hacılar gibi Arafat'ta vakfeye durdu. Rasûlüllah'a orada bu dinin tamamlandığı şu âyet-i kerimeyle müjdelendi:

"Ey Mü'minler, şu küfreden müşrikler bugün dininizi söndürmekten ümidlerini kesmişlerdir. Artık bundan böyle onlardan korkmayınız; ancak benden korkunuz. Bugün dininizi kemale erdirdim; ve size ihsan ettiğim nimetimi tamamladım. Din olarak da size İslâm'ı seçtim."(el-Mâide, 5/3).

Dinin kemale erdirilmesine bütün Müslümanlar sevinirken yalnızca Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer, bunun, Hz. Peygamber'in vefatının yaklaştığına delalet ettiğini anlamışlar ve gözlerinden yaşlar akmıştı. Gerçekten de bundan sonra Rasûlüllah seksen iki gün yaşamış ve vefat etmiştir.

Arafat'ta yüz binin üzerindeki hacıya hitaben bir hutbe irad eden Rasûlüllah sesinin bütün hacılar tarafından işitilmesi için belli mesafelerde gür sesli sahabilerden bazılarını görevlendirdi. Rasulüllah'ın sözlerini tekrar eden bu kişiler hutbenin bütün hacılar tarafından duyulmasını sağlıyorlardı. Devesi Kusva'nın sırtında olduğu halde Rasûlüllah şu hutbeyi irad etti:

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamayacağım. Ey İnsanlar bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mübarek bir şehir ise; canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddestir, her türlü saldırıdan emindir. Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalâletlere dönüp birbirinizin boynunu vurmayın. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.

Ey ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Fa izin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımız altındadır. Lakin borcunuzun aslın vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

Ashabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen ortadan kaldırılmıştır,' ilk kaldırdığım kan davası da Abdulmuttalib'in torunu (yeğenim) Rebîa'nın kan davasıdır.

Ey İnsanlar! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanat gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat bu kaldırdığım şeyler haricinde küçük gördüğünüz işlerde de ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan sakınınız.

Ey İnsanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah' tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, aile şerefini koru malları ve evlerinizi sizin hoşlanmadığınız hiç kimseye açmamaları, çiğnenmemeleridir. Eğer onlar, razı olmadığınız herhangi bir kimseyi evinize alırlarsa onları hafif bir şekilde dövebilir, azarlayabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları; örfe göre her türlü giyim ve yiyeceklerini temin etmenizdir. Ey mü'minler, size bir emanet bırakıyorum ki siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O emanet Allah'ın kitabı Kur'ândır.

Ey mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman müslümanın kardeşidir ve bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, başkasına helal değildir. Ancak gönül hoşluğuyla verilen başka. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır:

Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zinakâr için mahrumiyet cezası vardır. Babasından başkasına nesep iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına uymaya kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların düşmanlığına uğrasın. Cenab-ı Hak bu insanların ne tevbelerini ne de şehadetlerini kabul eder."

Rasûlüllah sözlerinin burasında dinleyenlere sordu: "Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar. Ne dersiniz?" Ashab-ı Kiram cevap verdi:

"Allah'ın risâletini tebliğ ettin; risalet görevini yerine getirdin, bize vasiyyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz." Rasûlullah şehadet parmağını göğe kaldırarak üç kez "Şahit o! ya Rab! Şahit o! ya Rab! Şahit ol ya Rab!" buyurarak Arafat'taki hutbesini bitirdi.

Hz. Peygamber güneş batıncaya kadar vakfede durdu. Tam buradan inmeye karar vereceği bir anda yukarıda zikredilen Mâide sûresinin üçüncü âyeti nazil oldu. Daha sonra devesine binen Rasûlüllah yavaş adımlarla Arafat'tan inerek Müzdelife'ye geldi. Burada bir ezan iki kamet ile akşam ve yatsı namazlarını birleştirerek kıldı. Ve istirahata çekildi. Sabah olunca cemaatle birlikte sabah namazını kaldı ve ortalık iyice ağardıktan sonra Müzdelife'den Cemretü'l Akabe mevkiine geldi. Şeytan taşlamadan sonra Mina'ya geçen Rasûlüllah burada da Veda Hutbesi'nin diğer bölümünü irad etti. Allah'a hamdü senadan sonra devamla:

"Ey insanlar! Sizi Allah'ın kitabına bağlayan peygamberinizin sözlerini iyi dinleyiniz, ona itaat ediniz. Hac ibadetinizin bütün hareketlerini benden gördüğünüz gibi ifa ediniz. Öyle sanıyorum ki, ben bu seneden sonra bir daha haccedemem." Rasûlüllah bundan sonra halkla sorulu cevaplı sürdürdüğü hutbesini:

"Ey insanlar! Ayların yerini değiştirerek geri bırakmak inkârda aşırı gitmektir. Kafirler böyle yapmakla doğru yoldan saptılar. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısını uygun yapmak için, bir yıl haram ayını helal, diğer yıl onu haram sayarlar. Böylece Allah'ın haram kıldığını helal kabul ederler. Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gün gibi aynı duruma döndü. Allah'ın katında ayların sayısı on ikidir. Bunların dördü mukaddes (haram) aylardır ki üçü arka arkaya gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharrem, dördüncüsü de Cemaziyelahir ile Şaban'ın arasındaki Receb'tir.

- Ey mü'minler! Bu ay hangi aydır?
- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.
- Zilhicce ayı değil midir?
- Evet Zilhiccedir.
- Bu içinde bulunduğumuz belde hangi beldedir?
- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.
- Mekke Şehri değil midir?
- Evet Mekke'dir.
- Bugün hangi gündür?
- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.
- Yevmü'nnahr (kurban kesme günü) değil midir?"
- Evet yevmünahr'dır.

Bu diyalogdan sonra Rasûlüllah sahabelere dönerek "Şu halde iyi bilin ki; bu şehrinizde, bu beldenizde, bu gününüzün mukaddes (haram) olduğu gibi birbirinize kanlarınızı dökmek, mallarınızı haksız yere olmak, namuslarınızı kirletmek de haramdır, her türlü saldırıdan masumdur. Muhakkak ki, siz Rabbinize kavuşacaksınız, o zaman bütün bu işlerden sorulacaksınız.

Ey İnsanlar! Aklınızı başınıza alında benden sonra birbirinizin boynunu vuracak şekilde dalâlete, vahşete düşerek cahiliye devrine dönmeyin. Ey insanlar! Bu nasihatlerime kulak verip bunları burada hazır bulunanlarınız burada bulunmayanlara tebliğ etsin. Olabilir ki, kendisine tebliği edilen kimse burada bulunup işiten bir kısım kimseden daha iyi anlayıp bellemiş olur" ardından Rasûlüllah iki kez:

- Tebliğ ettim mi, buyurdu.
Sahabîler:
- Evet ettin, deyince O;
"Şahit ol ya Rab!" dedi ve tekrar hatırlattı: "Burada bulunanlar bulunmayanlara tebliğ etsin."

Rasulüllah Mina'daki bu hutbesinden sonra kurban kesim yerine gelerek önceden hazırlanan yüz devenin altmış üçünü bizzat kendi kurban etti diğerlerini de Hz. Ali kestikten sonra her deveden birer parça et alınarak pişirilip yenildi. Daha sonra traş olan Hz. Peygamber ihramdan çıktı ve Kabe'yi tavaf etti. Öğle namazını da orada kıldıktan sonra Zemzem suyunun yanına gitti ve kendisine sunulan bir bardak suyu içtikten sonra tekrar Mina'ya döndü. Rasûlüllah Mina'da geçirdiği teşrik günlerinde şeytan taşlama görevini yerine getirmiş, bu arada çevresinde bulunan insanlara hutbeler irad buyurmuştu.

"Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve insanların dalga dalga Allah'ın dirine girdiklerini gördüğün zaman Rabbini överek tesbih et. O'ndan mağfiret dile. Çünkü o tevbeleri çok kabul edendir." (en-Nasr, /)

mealindeki Nasr sûresinin nâzil olduğunu duyan Müslümanlara, hem yeni nâzil olan bu sûreyi okumuş hem de kendilerine nasihat ettiği hutbelerinden birini irad buyurmuştur. Bu hutbesinde de yine Müslümanların mal, can, namus emniyetinden bahseden Rasûlüllah insan haklarının temelini oluşturan bu üç hakkı tekrar tekrar ümmetine hatırlatmıştı. Değişik yer ve zamanda irade edilen bu hutbeler, tek bir hutbe şeklinde bütünleştirilmiştir.

Hutbenin toplum hayatına getirdiği prensipler:

İncelendiği zaman Veda Hutbe'sinde Peygamber (s.a.s)'in başlıca şu noktalara değindiği görülür:

1. Her işte daima Allah'a hamd-ü sena etmek gerekir.

2. Nefis, insanı her zaman şerre yöneltmek ister. Bu sebeple nefislerin şerrinden de Allah'a sığınmak lâzımdır.

3. Can, mal ve ırz kutsaldır. Yaşama hakkı tabii bir haktır. Irz, şeref, haysiyet, hürriyet ve mülkiyet saldırıdan korunmuş haklardır.

4. Cahiliye gelenekleri kaldırılmıştır. İnsanlar alışa geldikleri kötü şeyleri körü körüne yapmaktan vazgeçmelidirler.

5. Faiz haramdır.

6. Kan davası gütmek haramdır.

7. Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hıyanet edilmemelidir.

8. Küçük büyük önemli-önemsiz her işte şeytana uymaktan sakınılmalıdır.

9. Kadınların ve erkeklerin karşılıklı hak, vazife ve sorumlulukları vardır. Kadınlara nezâketle davranılacaktır.

 Hem kadın hem de erkekler zinadan şiddetle kaçınacaklardır.

 Köle ve hizmetçilere iyi davranılacaktır.

 Bütün Müslümanlar kardeştir. Her türlü sınıf farkları ve ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Üstünlük fazilet iledir.

 Zulümden sakınmak gerekir, halkın malı haksız yere yenemez, birine ait bir şey sahibinin izni olmadıkça başkası için helâl olmaz.

 Müslümanlar birbirleriyle savaşmaktan sakınacaklardır.

 Allah'ın Kitâb'ına ve Peygamber'in sünnetine uyanlar asla sapıklığa düşmezler.

 İslâm sadeliğinden ayrılmamak, aşırılıklara sapmamak gerekir.

Hak Teâlâ'ya ibadet olunacak; beş vakit namaz kılınacak, oruç ayında oruç tutulacak, Hz. Peygamber'in tavsiyelerine uyulacaktır. Bunları hakkıyla yerine getirenlerin mükâfatı cennettir.

(Fedakar KIZMAZ)

Veda Hutbesi nerede ve ne zaman gerçekleşmiştir? Veda Hutbesi nerede okundu?

Veda Hutbesi, farklı mekanlarda ve farklı zamanlarda yapılmış bir konuşmadır. Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in İslam alemine ve insanlığa verdiği nasihatlerle dolu konuşmadır. Yıllardır geçerliliğini devam ettiren bu konuşma, evrensel oluşunun yanında zamansız da bir konuşmadır.

VEDA HUTBESİ NEDİR?

Veda Hutbesi İslam peygamberi Hz. Muhammed'in Veda Haccı sırasında yaptığı üç günlük konuşmadır. Bu konuşma hem bir öğüt içeriği taşımaktadır hem de Müslümanlara yapmamaları gereken şeyler konusunda uyarı niteliğindedir.

VEDA HUTBESİ NE ZAMAN GERÇEKLEŞMİŞTİR?

Veda Hutbesi hicri takvime göre 10 yılında gerçekleşmiştir. Miladi takvime göre ise 6 Mart tarihinde başlamış ve yaklaşık olarak 3 gün sürmüştür. Veda Hutbesi 'i aşkın Müslümanın karşısında okunmuş ve günümüzde de geçerli pek çok evrensel mesajı içermektedir.

Veda Hutbesi'nde geçen konular ve dikkat çekilen konular günümüzde de önemini sürdürmekte ve evrensel boyutu ile de Veda Hutbesi pek çok insan için öğretici rol oynamaktadır. Kadın ve erkek ilişkilerine, ırkçılığa, kul hakkına dair pek çok öğüt içeren Veda Hutbesi Müslüman ya da gayrimüslim kişiler için bir yol gösterici sayılmaktadır.

VEDA HUTBESİ NEREDE OKUNDU?

Veda Hutbesi her gün farklı bir yerde olmak üzere toplam 3 günde ve 4 ayrı zamanda gerçekleştirilmiştir. Veda Hutbesi'nin okunduğu yerler Arafat ve Mina olarak bilinmektedir. Çok sayıda Müslümanın katıldığı Veda Hutbesi'nin maddeleri konuşmada bulunan Müslümanların konuşmaları kaydedip birbirlerine aktarışları ile günümüze kadar ulaşmıştır.

Veda Hutbesi'nin bildirilmesinden ve Veda Haccı'nın sona ermesinden kısa bir süre sonra Hz. Muhammed vefat etmiştir. Bu yüzden Veda Hutbesi Hz. Muhammed'in vasiyeti olarak görülebilmektedir.

VEDA HUTBESİ MADDELERİ

Faiz ve tefecilik yasaktır: İslam'da kul hakkı yasaklanan ve en büyük sayılan günahlardan birisidir. Faiz ve tefecilik haksız para almak olarak görülüp kul hakkına girmektedir.

Zina haramdır: Hem aileye hem de toplumun yapısına zarar verdiği savunulan zina, büyük günahlar arasında sayılmıştır.

Bütün Müslümanlar kardeştir: Hz. Muhammed Veda Hutbesi'nde bütün Müslümanların kardeş olduğunu belirterek birbirlerini korumaları ve kollamaları gerektiğini belirtmiştir.

İnsanların hepsi eşittir: Bütün İnsanların Hz. Âdem ve Hz. Havva'dan geldiğini vurgulayan Hz. Muhammed milletler arasında üstünlük olmadığını herkesin eşit olduğunu üstünlüğün ancak takva ile elde edilebileceğini belirtmiştir.

Müslümanlar can ve mal olarak güvence altındadır: İslam'ın hakimiyetindeki topraklarda yaşam sürdüren Müslümanların birinin canına kast etmesi yasaklanmıştır.

Kan davaları yasaklanmıştır: Cahiliye dönemi diye de geçen dönemde Arap topraklarında pek çok kan davası vardı. Hz. Muhammed peygamber olmadan önce de çıkan anlaşmazlıkların adalet ile çözülmesi gerektiğini düşünmekteydi. İslamiyet'in gelmesinden ve Hz. Muhammed'in peygamber oluşundan sonra ise kan davaları gibi cahiliye döneminden kalma gelenekler yasaklandı. Sorunların adalet ile çözülmesi gerektiği vurgulandı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir