aynanın bulunuşu / Ayna Nedir, Nasıl Yapılır ve Cam Aynanın Bulunuşu « Bilgiustam

Aynanın Bulunuşu

aynanın bulunuşu

Ayna: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

ThomasVogel/iStock

“Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli bu dünyada?”. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalındaki bu soruyu hepimiz hatırlarız. Geçmişten günümüze birçok masalda, hikâyede ya da filmde kendine yer bulan aynaları bugün yalnızca karşısında kıyafetlerimizi denediğimiz bir ev eşyası olarak görüyor olabiliriz. Ancak geçmişte ayna sahibi olmak toplumda bir statü göstergesi olarak kabul ediliyordu. Peki hem dekorasyon malzemesi olarak kullanılan hem de kendi görünüşümüzü algılamamızı ve başkalarından fiziksel olarak hangi yönlerden ayrıldığımızın farkına varmamızı sağlayan aynaları kim, ne zaman icat etti? Gelin şimdi bu soruların cevabını birlikte arayalım.

Nasıl Görürüz?

Bir cisimden yansıyan ya da bir ışık kaynağından çıkan ışınlar göze ulaştığında o cismi görürüz. Bir cismi hangi renkte gördüğümüz ise gözümüze gelen ışığın dalga boyuna bağlıdır. Örneğin kırmızı renkte bir araba kırmızı ışığı yansıtırken diğer dalga boylarındaki ışığı soğurur. Arabadan yansıyarak gözümüze gelen ışınlar kırmızı renkli olduğu için biz de arabayı kırmızı renkli olarak algılarız.

Duncan_Andison/iStock

Ayna Nasıl Çalışır?

Peki nasıl oluyor da cisimleri aynada birebir aynı renkte görebiliyoruz? Aynalar yüzeylerine çarpan ışığı, renklerini (dalga boylarını) değiştirmeden aynı şekilde yansıtır. Bu yüzden cisimlerin renklerini ayna üzerinde gerçekte olduğu gibi görebiliyoruz. 

Ayna Türleri Nelerdir?

Aynalar düz, çukur ve tümsek olmak üzere üçe ayrılır. Evde kullandığımız aynalar düz aynalara birer örnektir. Bu aynalar üzerlerine düşen ışığı toplamaz veya dağıtmaz, cisimleri yakınlaştırmaz veya uzaklaştırmaz. Bir cisim ve o cismin aynanın arkasında oluşan görüntüsünün büyüklükleri ve aynaya uzaklıkları aynıdır. Çukur aynalarsa üzerlerine gelen ışığı toplayarak yansıtır. Bu aynalardan genellikle cismin olduğundan büyük görüntüsünün elde edilmesinde yararlanılır. Diş hekimliği aletlerinde, mikroskoplarda ve teleskoplarda çukur aynalar kullanılır. Tümsek aynalarsa üzerlerine gelen ışığı dağıtarak yansıttığı için geniş alanları gösterir. Mağazalarda ya da keskin viraj gibi yerlerde güvenlik amacıyla kullanılırlar.

Dejan_Dundjerski/iStock - PIKSEL/iStock - davelogan/iStock

                       Düz ayna                                           Çukur ayna                                      Tümsek ayna

Aynanın Hikâyesi

İnsanlar bugün olduğu gibi çok eski çağlarda da kendi görüntüleriyle ilgilendiler ve yansımalarını görebilmek için çeşitli yöntemler kullandılar. Bu amaçla kaplarda biriken suların yanı sıra durgun akarsular, göller, denizler ve parlak taşlardan yararlandılar. İnsanların gerçeğe en yakın şekilde kendi yansımalarını görebilmeleriyse aynalar sayesinde mümkün oldu. 

Araştırmalar, dünyanın farklı yerlerinde farklı malzemeler kullanılarak ayna yapıldığını gösteriyor. Bilinen en eski ayna ise Anadolu topraklarında bulundu. Arkeolog James Melleart tarafından Çatalhöyük’te bulunan ayna, milattan önce 6. yüzyıla tarihlendirildi. Aynanın “volkan camı” olarak da adlandırılan ve volkanik patlamalar sonucu oluşan lavın soğumasıyla meydana gelen obsidiyenden yapıldığı belirlendi.

Ersin Altınsoy/Anadolu Images

6. yüzyıla tarihlendirilen obsidiyen ayna Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor.

Yine milattan önce Mezopotamyalıların, Çinlilerin, Romalıların, Mısırlıların ve Yunanların bakır ve bronz aynalar kullandığı biliniyor. 

Lanmas/Alamy

Pamukkale’deki Hierapolis antik kentinde bulunan ve MÖ 30 ila MS 330 yıllarına tarihlendirilen bronz aynalar

17. yüzyıla kadar kolayca şekil verilip cilalanabilmeleri, böylece pürüzsüz hâle getirilebilmeleri ve dayanıklı olmaları sebebiyle çoğunlukla metal levhalardan yapılan aynalar, daha sonra yerini bir yüzü çok ince metal katmanıyla kaplanmış cam levhalara bıraktı. 

Günümüzde kullanılan aynaların geliştirilmesindeki en büyük pay ise Venedik Cumhuriyeti’nin. Venedikliler bir yandan cam üretim tekniğini mükemmel biçimde uygularken bir yandan da kalay ve cıvayı karıştırarak sırlama tekniğini geliştirdiler. Bu teknikte ince bir kalay yaprak düz bir şekilde yayılıyor ve üstü cıva ile kaplanıyordu. Cıvanın fazlası sıkıştırılarak alındıktan sonra üstüne bir kâğıt ve onun da üstüne bir cam levha konuyordu. Aradaki kâğıdın yavaşça çekilip alınması sırasında kalay ve cıva bir amalgam (cıvanın metallerle yaptığı alaşım) oluşturarak camın alt yüzeyini kaplıyordu. Son olarak da camın arkasına sırı koruyacak bir kaplama geçiriliyordu.

DeepGreen/iStock

Murano Adası’ndaki bir cam imalathanesi 

Ellerindeki formülü mümkün olduğunca korumaya çalışan Venedikliler cam ve ayna fabrikalarını Murano Adası’na kurdular ve adaya ayna ustalarından başka kimsenin girmesine izin vermediler. Bu sayede ayna üretimi konusunda büyük bir ün sahibi oldular ve zenginleştiler. Öyle ki o dönemde Venedik aynaları, Rafael gibi ünlü Rönensans ressamlarının tablolarından bile daha değerli bulunuyordu.

Fransızlar, Venedikli ayna ustalarını -Venedik Cumhuriyeti’nin her türlü engelleme çabalarına karşın- kendi ülkelerine getirmeye çalıştılar. Bunun için soyluluk unvanı dâhil çeşitli vaatlerde bulundular ve başarılı da oldular. Birçok ayna ustası Venedik’ten Fransa’ya göç etti. Fransızlar da ayna üretme sırrını bir süre saklamaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar. İlerleyen zamanlarda Avrupa’nın diğer bölgelerinde de aynalar yapılmaya başlandı. 

Cıvanın sağlığa zararlı olması bir süre sonra ayna üreticilerini farklı yöntemler bulmaya itti. 1835’te Alman kimyacı Justus von Liebig, camın üzerini ince bir metalik gümüş tabakası ile kaplama yöntemini geliştirdi. 

ullstein bild Dtl./Getty Images

Alman kimyacı Justus von Liebig çalışma odasında.

Günümüzdeki aynalarsa daha çok gümüş veya alüminyumun vakum altında ısıtılıp buharlaştırılarak camın yüzeyinin kaplanmasıyla yapılıyor. Aynanın çizilmemesi için de camdaki gümüşün üzeri önce bakır sonra koruyucu boyayla kaplanıyor.

Kaynaklar:

  • Melchior-Bonnet, S., Aynanın Tarihi, Çev.: İsmail Yerguz, Dost Kitabevi, 2007.
  • Çetindağ, Y., Ayna Kitabı, Kitabevi Yayınları, 2011.
  • https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/aynanin-gercek-rengi-nedir
  • https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/spektroskop-ile-isigi-inceleyelim
  • https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1541972
  • https://www.uralakbulut.com.tr/wp-content/uploads/2009/11/AYNA-İLK-KEZ-8000-YIL-ÖNCE-ANADOLUDA-YAPILDI-Haziran-2012.pdf
  • https://www.brown.edu/Departments/Joukowsky_Institute/courses/13things/7306.html
  • https://www.britannica.com/technology/mirror-optics

paylaş
kaynağı değiştir]

Halk ağzında pek çok yörede aynaya göz kelimesinden türetilmiş olan gözgü adı verilir. Gözgeç, güzgü, közgeç, közgö, közgü, küzgü de denir. Aynalar halk inancının dikkatini çekmiş cisimler olup farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu Dünya ile Öteki arasındaki sınırı sembolize eder. Ruhlar âlemine açılan bir pencere gibi algılanır. Şaman, aynaya bakarak gelecekten haber verir veya kendi ruhunu görebilir. Gözle görünmeyen varlıkları gösterir. Erlik Han, yanında bir ayna gezdirir ve buna baktığında insanların işledikleri tüm günahları görür. Gece aynaya bakmak, uğursuzluk getireceği düşüncesiyle hoş karşılanmaz. Ayna yere bırakıldığında bir denize dönüşür. Tarak da yere bırakıldığında bir ormana dönüşür. Bazı şamanların anormal güçleri olan aynaları vardır. Öbür Dünya'da zirveleri gökyüzüne değen iki dağın arasında bulunan bir sandıkta duran ve bütün Dünya'yı gösteren bir ayna vardır. Gömülen cenazelerin üzerine ters bir ayna bırakmak eski bir Türk geleneği olup bu geleneği Anadolu’da uygulamaya devam eden yöreler vardır. Görme fiili ve görüntülerin Türk kültüründe farklı bir önemi vardır. Görüntü gerçeğin en önemli parçası kabul edilir. Bu nedenle geriye dönüp bakma yasağı (arkaya bakma yasağı) veya kimseye bakmama yasağı şeklinde efsane motifleri vardır. İmtihandan geçen kahraman, bu yasağa uymazsa taşa dönüşür, taş kesilir. Geriye dönüldüğünde tıpkı aynada olduğu gibi bir yansıma idrakiyle ruhlar âlemine olumsuz bir yöneliş gerçekleşir. Çuvaşçdaki Çuvaşça: teker/Çuvaşça: tevger ile Macarcadaki Macarca: tükör kelimeleri arasında bulunan bağlantı ilginçtir. Masallarda sihirli aynalar gelecekten haber verir, uzak yerleri gösterir, insanlarla konuşur.

Kaynakça[değiştir kaynağı değiştir]

Ana madde: Düzlem aynalar

Yansıtıcı yüzeyi düz olan aynalardır. Cisimlerin aynada oluşan görünümleri cisimlerden çıkarak aynada yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği yerde oluşur. Bu şekilde oluşan görüntülere zahirî veya sanal görüntü denir. Yansıyan ışınların kendilerinin kesişimiyle oluşan görüntülere ise gerçek görüntü denir.

Küresel aynalar[değiştir kaynağı değiştir]

İtalyan matematikçi Ghetaldi tarafından incelenmiştir. Parabolik aynalar özel bir şekle sahip olup, enerji yakalayıp bu enerjinin tek bir noktaya odaklanması için tasarlanmış bir cisim olmakla birlikte odak noktasından dışa doğru enerji dağıtarak çalışabilir. Fenerlerde ve otomobil farlarında geri yansıtıcı olarak da kullanılabilir.

Parabolik aynalar düşük genleşmeye sahip cam ve pyrex maddelerinden yapılır. Görüntünün daha net olması için ince olarak tasarlanır.

17. yüzyılda Isaac Newton'un yansıtan teleskobu ile ilk defa parabolik ayna kullanıldı.

Dünya Olimpiyatları'nda olimpiyat meşalesi, Güneş ışığından dev parabolik aynalarla tutuşturulmaktadır.

Halk kültüründe ayna[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır