kısa bir keloğlan hikayesi / Kısa Keloğlan Masalları | Okul Öncesi ~ Okul Öncesi Etkinlikleri , Ana Okulu

Kısa Bir Keloğlan Hikayesi

kısa bir keloğlan hikayesi

kaynağı değiştir]

Birçok masalın birinci kahramanı olan “Keloğlan”, başında saçı olmadığından dolayı bu adı almıştır. Genellikle hayatta yaşlı ve dul anasından başka kimsesi olmayan, doğuştan kel, fakir bir delikanlı olarak anlatılır fakat bazı masallarda kardeşleri vardır. Eğer masalda Keloğlan’ın kardeşleri varsa Keloğlan en küçükleridir ve kendisinden “deli oğlan” olarak bahsedilir.[4] Birkaç masalda Keloğlan’ın babasından da bahsedilmiştir.

Keloğlan çoğu masalın sonunda padişahın kızıyla evlenir. Keloğlanın evli biri olarak anlatıldığı masallar da vardır. Hatta kimi masallarda üç hanımla evlidir; kimisinde ise ilk eşi öldükten sonra ikincisi ile evlenir.[4]

Keloğlan masallarda baş düşmanı olan Köse ile veya dev, peri, padişah, vezir, kadı, Yahudi, cimri gibi düşmanlarla mücadelelere girişir; aklını kullanarak, bazen de hileye başvurarak zafere ulaşır. Kimi masallarda şansının yaver gitmesiyle, kimi masallarda da olağanüstü yardımcılar veya tesadüflerle aynı sonuca ulaşır.[4] Kendisine kötülük yapanları mutlaka cezalandırır. Aslan, balık, kuş, özellikle de Zümrüdü anka kuşu gibi hayvanlarla cinler, periler ve bunların hediye ettiği sihirli objeler bazı maceralarında Keloğlan’a yardımcı olur.

Keloğlan, masallarda yerine göre hem olumlu hem de olumsuz yanları ile yer alır. Keloğlanın olumlu özellikleri; akıllı, cesur, gözü pek, kendine güvenen, korku bilmez, mücadeleci, muktedir, saf, temiz, başarılı, iyiliksever, güler yüzlü olmasıdır. Otoritenin karşısında halkı temsil eder. Haksızlığa, adaletsizliğe, zorbaya, kötülüğe karşı mücadele eder.

Bazı masallarda Keloğlan, başta kurnazlık, düzenbazlık ve hilebazlık olmak üzere, kötü kalplilik, kabalık, acımasızlık, insanlara acı çektirmekten zevk alma, uykuculuk, tembellik gibi olumsuz özellikleri ile ön plana çıkarılır.[4] Toplumdaki yanlışları, tuhaf ve eğlendirici şeyleri görebilme ve gösterebilme yeteneği onun önemli bir özelliğidir.

Masalların yapısı[değiştir kaynağı değiştir]

Türk kültüründe Keloğlan tipinin hâkim olduğu birçok masal anlatılır. Tahir Alangu, asıl Keloğlan masallarının 15 çeşidine rastladığını ifade etmiştir; ancak günümüzde Keloğlan macerası olarak anlatılan ve yayımlanan çok daha fazla masal bulunur.[4] Bunlardan bir kısmı anlatıcı tarafından sonradan Keloğlan’a mal edilmiş masallardır.

Ayrıca Keloğlan Masalı adı altında masal kimliğinden sıyrılmış bazı metinler de yayımlanmaktadır. Irk, milliyet ve görüş bildiren metinler, dini öğretme vurgusunu amaçlayan metinler, Keloğlan tipini kullanarak çocuklara ders vermeyi amaçlayan metinler, üslubu değiştirilip hikâye üslubunda yeniden kurgulanan metinler adı masal da olsa masal niteliği taşımazlar.[5]

Keloğlan'ın masalın asıl kişisi olduğu bazı Keloğlan masalları şunlardır:

  • Keloğlan ile Köse
  • Keloğlan ile Kardeşi
  • Açıl Sofram Açıl
  • Keloğlan Hiç Alıyor
  • Kedi, Köpek ve Yılanın Mükafatı
  • Alicengiz Oyunu
  • Keloğlan Ölüyü Diriltiyor
  • Hamamcı ile Keloğlan
  • Köse Değirmenci ile Keloğlan
  • Bacadan Atılan Ölü
  • Dev ile Keloğlan
  • Keloğlan’ın Kargası
  • Dev Anası ile Keloğlan
  • Keloğlan ile Devler
  • Keloğlan Sarimsaki Beyoğlu
  • Topal Dev

Özellikleri[değiştir kaynağı değiştir]

Edebiyat tarihçisi Tahir Alangu, bu tipin şimdilik en son on yedinci yüzyıla kadar götürülebileceğini belirtmiş ise de kimi araştırmacılar Keloğlan ile benzer özellikler gösteren başka kahramanları inceleyerek Keloğlan tipinin geçmişini daha eskiye götürmüşlerdir.

Kimi kaynaklara göre Altay mitolojisinde adı geçen Keley adlı yarı-tanrı, Keloğlan'ın Türk mitolojisi içindeki en eski biçimidir.[kaynak belirtilmeli] Keley, Ülgen'in kızlarından biriyle, yerden doğan bir şamanın evliliğinden dünyaya gelen bir kişidir; peltek dillidir.

Kırgız masalları arasında yer alan Çınıbek de Türk mitolojisindeki Keloğlan tipi ile simgesel olarak ilişkili görülmüştür. İddiasız bir tip olan Çınıbek, masalın sonuna doğru aşamalar silsilesi ile yükselerek sessizce kahramanlaşır. Kimi araştırmacılara göre Keloğlan tipinin en eski temsilcisi Çınıbek'tir.[2]

Keloğlan motifi, yüzyılda Avrupa'da benzer sorun çözme yöntemlerine sahip Pikaro adlı kahramanın ortaya çıktığı dönemde güç kazanmıştır. Aklı ve iletişim dilini kullanarak kendinden daha güçlü kahramanları yenen bu tip, mitolojik bir atmosfer içinde yaşasa da modern aklın simgesi olmuştur.[3]

Başlıca masalları[değiştir

Kısa Keloğlan Masalları

BEBEK KELOĞLAN

Ye bakla at takla.
Ye limon denizde somon.
Ye kavun derdinle avun.
Ye soğan gece yarısı Keloğlan'dır doğan.

Ebe oğlan oldu der, sofada dokuz doğuran babaya.
Baba koşar evinde on sekiz doğuran dedeye.
Baba, oğlum oldu, baba oldum, der.
Dede ayağa kalkar, gözün aydın, der.
Sen baba oldun, ben dede, der.
Sen baba, ben dede, diyerek oynamaya başlar.
Bunun üzerine baba, sen dede, ben baba, diyerek oynar.
Oynarlar da oynarlar.

Sonradan baba geri gelir babası yanında.
Babanın babası Keloğlan'ın dedesi,
Tatlıya bağlandı torun hevesi.
Bebek Keloğlan ağlar da ağlar.
Ana, baba, dede kucağına alır, sorun yok.
Keloğlan ağlıyor ama gözlerinde yaş yok.
Onun amacı dünyaya geldiğini ilan etmektir.
Daha doğar doğmaz hoş geldim demektir.
Hoş geldin Keloğlan, yeni doğmuş bebek oğlan.
Şimdi ağla büyüdüğünde ağlama, ağlatma.
Sakın ola zalim olma
Kılıcın değil, aklın keskin olsun.
Geldiğini görenler korkmasın, gülümsesin
Anlattıklarından ders çıkarıp hayatı özümsesin.

SON



DEĞİRMENCİ KELOĞLAN İLE ARAP

Eski zamanlarda bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan tembellikten bıkmış. Arabın biriyle ortak olmuş ve bir değirmen satın almış. Keloğlan kısa zamanda değirmenciliğe alışmış. Gelen buğday, arpa ve mısırı değirmende öğütüp un yapıyor ve para kazanıyormuş. Bazı müşteriler para yerine öğütülen tahılın birazını değirmen hakkı olarak bırakırlarmış.

Keloğlan'ın ortağı arap gün boyu geziyor ve akşamüstü gelip hasılatı alıyormuş. Öğütülen tahılı arabasına yükleyip kasabada satıyormuş. Arap giderek zenginleşmiş. Keloğlan ise, fakir kalmış.

Aradan aylar geçmiş. Bakmış Keloğlan olacak gibi değil, arap kazancın hepsini alıyor. Araba oyun oynamaya karar vermiş. Arap geldiği zamanlar, bugün müşteri gelmedi, kazanç olmadı diyerek, hasılatı eve götürüp anasına vermiş. Öğütülen tahılı ambara saklamış.

Bir yıl sonra arap değirmenden umudunu kesmiş ve Arabistan'a gitmiş. Keloğlan değirmende çok çalışarak zengin olmuş. Padişahın kızıyla evlenerek mutlu olmuş.

SON


KELOĞLAN İLE KELAYNAK KUŞU

Vakti zamanında ülkenin birinde en güzel kel yarışması düzenlenmiş. Çok sayıda kelin katıldığı bu yarışmada Keloğlan ile Kelaynak finale kalmış. Keloğlan Kelaynak'ın güzel olduğuna inanıyormuş. Yarışmayı onun kazanacağını sanıyormuş ama buraya gelirken anasının, birinci olmadan, ödülü almadan sakın gelme. Seni eve koymam bilmiş ol, demesini de hiç unutmamış. Ne yapıp edip yarışmayı kazanmalıymış.

Keloğlan ile Kelaynak geceyi geçirecekleri handa odalarına çekilmişler. Daha sonra Keloğlan Kelaynak'ın odasına gitmiş. Bakmış Kelaynak aynanın karşısına geçmiş kel kafasını kaşıyor. Keloğlan, sen güzelsin, sen benden güzelsin, sen en güzelsin, diyerek Kelaynak'ı övmeye başlamış. Bunun üzerine Kelaynak şişinmiş, kabarmış. Sonunda ayna çatlamış, Kelaynak patlamış. Kelaynak'tan kurtulan Keloğlan gidip odasına yatmış. Ertesi gün rakibi gelmediği için birinci seçilen Keloğlan yüz akçe ödülü alıp evinin yolunu tutmuş.

SON


KELOĞLAN DAĞLAR PADİŞAHI

Bir varmış, bir yokmuş. Bir Keloğlan varmış. Bu Keloğlan zamanla büyüyüp gelişmiş. 20 yaşına girmiş. Mert, yiğit biriymiş ama çalışmayı sevmez, boş gezenin boş kalfası misali koca boyuyla gezer dururmuş. Garip anacığı çalış, para kazan dedikçe, para benim neyime, deyme ana keyfime, yazık olur emeğime, et doldur tabağıma, dermiş.

Günlerden bir gün Keloğlan iftiraya uğramış, kolculara yakalanmamak için, dağlara kaçmış. O yörenin beyi, Keloğlan'ı altınlarımı çaldı diye suçlarmış. Beyin baskısından yıllardır bıkıp usanan köylüler, Keloğlan'a ekmek, yemek götürerek onun dağları mesken tutmasını sağlamışlar. Bir iki derken, tarlalarda karın tokluğuna çalışmak istemeyen on köylü Keloğlan'ın çevresinde saf tutmuş. Keloğlan gücüne güç katmış ve bir gün adamlarıyla düze inerek beyi sindirip korkutmuş. Tarlalarda ırgatlık yapan köylüler, Keloğlan'ın yanına gelerek, sen çok yaşa emi Keloğlan diye bağırmışlar. Kolcular, Keloğlan'ın etrafını sarınca araya girerek Keloğlan'ı dağa kaçırmışlar.

Olanlardan haberdar olan o ülkenin padişahı tebdil kıyafet gelerek köylülerle konuşmuş, Keloğlan'la tanışmış. Onun iftiraya uğradığını anlamış. Sonradan kimliğini açıklamış ve Keloğlan'ı sarayına davet etmiş. Sarayda padişahın dünya güzeli kızını gören Keloğlan kıza aşık olmuş. Kız da ününü duyduğu Keloğlan'ı görür görmez sevmiş. Sonraki bir gün Keloğlan anasıyla gelerek padişahtan kızını istemiş. Padişah kızını Keloğlan'a vermiş. Düğün günü bey bir kenarda eğlenceleri izlerken, onun baskısından kurtulmuş olan köylüler oynamışlar, eğlenmişler. Yıllar sonra bile çocuklarına, torunlarına Keloğlan Dağlar Padişahı diyerek anılarını anlatmışlar.

SON


Serdar Yıldırım

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir