Birçok kişide (özellikle yetişkinlerde) görülen ülser, yaşam kalitesini düşüren bir sağlık problemidir. Peki ülser nedir? Nasıl oluşur? Ülser, midenin iç yüzeyini kaplayan mukozanın (mide zarının) aşınması sonucunda oluşan yara anlamına gelmektedir. Bu yara farklı derinlik ve büyüklüklerde olabilmektedir. Mide ülseri ; helicobakter pylori bakteri, sinir ve stres gibi nedenlerden ortaya çıkabilmektedir. Toplumda çok sık görülmektedir hatta yapılan araştırmalara göre Türkiye’de her beş kişiden birinde ülser olduğu ortaya konulmuştur. Özellikle 60 yaşın üzerindeki bireylerde ve erkeklerde kadınlara oranla üç kat daha fazla görülmektedir.
Ülser yukarıda da belirtildiği üzere onikiparmak bağırsağında ve midenin iç yüzeyinde meydana gelen aşınma sonucu oluşmaktadır. Mukoza (mide zarı) aşındığında etkisini kaybetmekte yani mideyi asitlerden ve dış faktörlerden koruma işlevlerini yerine getirememektedir. Bunun sonucunda da sözünü ettiğimiz bu yaralar meydana gelmektedir.
İki çeşit ülserden bahsetmek mümkündür. Bunlardan biri peptik ülserdir. Peptik ülser, bir tür ülser yarası olup hem midede hem de onikiparmak bağırsağında görülmektedir. Bu yaraların oluşum sebebi ise genellikle helicobacter pylori olarak adlandırdığımız bakteri olmaktadır. Tedavi süreci uzun olmaktadır.
İkinci çeşidi ise duodenal ülser olup, bu tür ülsere onikiparmak bağırsağında rastlanmaktadır. En çok karşılaşılan ülser çeşididir. Ağrılar genellikle göğüs kemiğinin hemen altındaki bölgede oluşmakta ve özellikle aç kalındığında hissedilmektedir. Bir şeyler yiyip içildiğinde ağrı da genelde geçer.
Ülser yarasının meydana gelmesinde ortaya konulan en büyük neden helicobacter pylori bakteridir. Bu bakteri oluşum süresinde çok fazla belirti göstermemektedir. Oluşumuyla birlikte yaralara ve sindirim sistemi rahatsızlığına yol açmaktadır. Bulaşıcı bir bakteridir. Bu nedenle kirli yiyecekler ve su aracılığı ile vücuda geçmektedir. Bu bakterinin tanısı kan testi, dışkı testi ve nefes testi ile konulabilmektedir.
NSAİİ tipi ilaçların uzun süreli kullanımı sindirim sistemi ile ilgili bozulmalara neden olmaktadır. Bu durum da ülser yaralarının oluşmasına ya da mevcut yaraların daha kötü hale gelmesine sebebiyet verebilmektedir.
Ülserin en büyük nedenlerinden biri de yukarıda da bahsedildiği üzere strestir. Stres vücudu birçok hastalığa karşı savunmasız hale getirmektedir. Bunlardan birisi de ülserdir. Vücudun savunmasının düşmesinin yanı sıra mide asidi stres yüzünden bolca salgılanmakta bu da ülser oluşumuna sebep olmaktadır.
Mide ülseri ayrıca, kötü alışkanlıklar ve yanlış beslenme sebebiyle de oluşabilmektedir. Dengesiz ve sağlıksız beslenmek, sigara, alkol ve kahve gibi zararlı alışkınlıklar ülser olma riskini artırmaktadır. Aşırı tuzlu, baharatlı yemekler, kızartma, sosis, sucuk, çikolata, soğan, sarımsak, uzun süre aç kalmak, yemekleri yeterince çiğnemeden yutmak da yine ülsere neden olan başlıca zararlı alışkanlıklar arasındadır.
Mide ülserinin en sık rastlanan belirtileri ise, karnın üst kısmında yanma, öğün aralarında ağrı ve geceleri uykudan uyandıran ağrıdır.
Doktor kontrolünün ardından ülser tanısı için istenen test ve tetkikler şunlardır:
Ülser yarasının helicobacter pylori sebebiyle oluştuğu vakalarda ilaç (antibiyotik) tedavisi uygulanmaktadır. Yaranın özelliklerine göre uygulanacak olan tedavi yöntemi de değişiklik göstermektedir. Bazı durumlarda midenin aşırı asit üretimini engelleyecek H2 ilaçların kullanılması gerekebilmektedir. Bu ilaçlar sayesinde asit salınımı azalmakta ve mide içindeki fazla asit de böylece azalmaktadır.
Ülserin ilaç tedavisinin iyileşmeye etkisi olmadığı durumlarda ilaçlar doktora danışılmadan kesilmemeli sabırla kullanılmalıdır.
İlaç tedavisinin yetersiz geldiği yani ülserin ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamadığı vakalarda ülserin etkileri cerrahi müdahale (ameliyat) ile azaltılır. Ameliyat esnasında ülserli bölüm çıkartılır ve bağırsakların sağlıklı bölgesinden alınan bir parça buraya (yaralı bölgeye) dikilir. Ayrıca midenin salgıladığı fazla asidin azaltılması amacı ile asit sağlayan sinirler ameliyat esnasında kesilir.
Son olarak, kişinin ülser nedenlerinden biri olan alışkanlıklarını düzenlemelidir. Yemekler her gün belirli saatlerde yenmeli, sigara, kahve ve alkolden uzak durulmalı, tüketilen gıdaların hijyenine ve ayrıca diş sağlığına önem verilmelidir.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Ülser Nedir?
Ülser yara demektir, mide veya duodenum denilen oniki parmak barsağı içinde gelişen yaralardır. Bu yaralar ağızda çıkan pamukcuğa benzeyen ama ondan çok daha büyük ve derin olan, kas tabakasına kadar uzanım gösteren yaralardır.
Nasıl Gelişir?
Mide mukozasının asitin yakıcı etkilerine karşı koruyan, mukus üreten koruyucu hücre tabakası vardır. Mukus tabakası yok olduğu zaman ülserler gelişir.
Ülserler;
· Helicobacter Pylori adlı bakterinin varlığı (en sık sebep),
· Aşırı asit üretimi,
· Asitin yakıcı etkilerine karşı midenin koruyucu tabakasının direncinde azalma varsa gelişir.
Ülserler en çok;
· Anti-enflamatuar ilaçlar (örneğin Aspirin, İbobrufen, Naproksen vs) alanlarda,
· Alkol alanlarda,
· Sıgara içenlerde,
· Çok fazla kafein tüketenlerde; bol miktarda kahve, çay, kola içenlerde,
· Çok stresli kişilerde sıktır.
Bulguları Nelerdir?
Bulguları:
· Özellikle üst karında hissedilen kemirici, yakıcı karın ağrısı
· Yemeyle ya da antiasitler almayla şikâyetleri düzelmesi
· Öğünlerden birkaç saat sonra veya bazen öğünlerden hemen önce kötüleşen ağrı
· Gece uykudan uyandıran mide ağrıları.
Eğer bir ülser kanarsa;
· Parlak kırmızı renkli veya kahve telvesi gibi sindirilmiş kan kusma ile
· Siyah renkli dışkılama (parlak zift renginde) olur.
Nasıl Tanı Konur?
Doktorunuz sizin şikâyetlerinizi dinleyecek, varsa başka hastalıklarınız hakkında bilgi edinecek ayrıca sizi muayene edecektir. Daha sonra sizden muhtemelen şu incelemelerden biri ya da bir kaçını isteyecektir;
· Mide duodenum grafisi (bu gün pek tercih edilmiyor, endoskopik inceleme en tercih edilenidir, kanama durdurucu girişimlerde yapılabilmektedir),
· Helicobacter Pylori testler; biyopsi, dışkıda HP veya üre-nefes testi gibi,
· Dışkıda gizli kan testi,
· Kan eksikliğinin seviyesinin tespiti için (belirgin veya gizli mide kanaması dolayısıyla) kan testler,
· Endoskopik inceleme (ince ve ucunda kamera olan ışıklı bükülebilen bir aletle ağızdan girilerek midenizin içini birebir görerek tanı koyma işlemi),
· Biyopsi alma; endoskopik inceleme sırasında özellikle Helicobacter Pylori isimli ülser yapıcı bakterinin varlığını saptamak ya da anormal dokulardan (tümoral) örnek alarak patolojik incelemeye göndermek (hücre tipini öğrenerek on göre tedavi metodu).
Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavinin amacı; ağrının geçmesi, ülserin iyileşmesi ve ülser komplikasyonlarının önlenmesidir. Tedavi aynı zamanda ülserin tekrar çıkmasını da önleyebilir. Eğer çok şiddetli şikâyetleriniz varsa veya kanama varsa genel durumunuz düzelene kadar hastanede yatarak takip ve tedaviniz gerekebilir.
Doktorunuz size
· Antiasitler (sıvı şeklinde olanlar tablet olanlardan daha etkilidir)
· Midedeki asitin üretimini azaltan ilaçlar
· H. Pylori bakterisini tedavi eden ilaçlar
· Sucralfate; ülser bölgesinde koruyucu bir tabaka üreten bir ilaç verebilir.
Antiasitler, bir süre kullanıldıktan sonra yan etkiler üretebilir.
Eğer ilaçlarla ilgili her hangi bir problem çıkarsa doktorunuza haber vermelisiniz.
Stres gastrik ülserlerin gelişmesine katkıda bulunduğu için yaşam biçiminizde değişiklikler yapmanız gerekebilir. Bakınız Kendimi Nasıl Korumalıyım? Bölümü.
Etkileri Ne Kadar Sürer?
Ülser tıbbi tedaviye iyi cevap verir ancak bu hastalık hayatınız boyunca bir daha görmeyeceğiniz cins hastalıklardan (örn; kabakulak, kızamık) değilidir, tavsiyelere uymazsanız (diyet, stres vs) ileriki zamanlarda tekrarlayabilir.Tekrarlayan ülserlerin mümkün olan komplikasyonları;
· Kanama (basit veya ciddi kanamalar)
· Perforasyon (delinme)
· Obstrüksiyon (tıkanma); mide çıkışının tıkanması ve yenen gıdaların barsağa ilerleyememesi durumu.
Bu komplikasyonlar bazen cerrahi tedaviler gerektirebilir.
Bazen de mide kanserleri kendisini mide ülseri şeklinde gösterebilir (mide ülserlerinin %2-3’ü). Bu nedenle mide ülserleri görüldüğü zaman çevresinden biyopsiler alınır ve biyopsiler normal çıksa bile 1–1,5 ay sonra endoskopik takip ve biyopsi tekrarı önerilir. Birde kansere bağlı ülserler bir türlü diyete, tıbbi tedaviye ve söylenenlerin yapılmasına cevap vermez, giderek kötüleşme olur (kilo kaybı, ağrının artması, şikâyetlerin kötüleşmesi gibi). Bu nedenle doktorunuza hastalığınızın gelişimi hakkında devamlı bilgi veriniz.
Kendinizi Nasıl Korumalısınız?
· Doktorunuzu verdiği reçeteyi dikkatlice uygulayın. Kontrollerinize gidin
· Sigara kullanmayınız.
· Alkollü içkiler içmeyiniz
· Kuvvetli bitkisel olmayan çaylar, kahve (kafeinli veya kafeinsiz) ve asitli içecekler (kola, gazoz vs) içmeyiniz.
· Midede rahatsızlık yapabilecek ilaçlardan (Aspirin, ibobrufen ve naproksen gibi) kaçınız. (doktorunuza actetaminofen kullanıp kulanamayacağınızı sorunuz)
· Yeme alışkanlıklarında değişiklikler (düzenli yemek yemek, gece yememek, mideyi çok doldurmamak gibi) yapmanız gerekebilir;
Mesela;
- Dengeli ve besleyici besinlerle besleniniz
- Stresle nasıl başa çıkılır öğreniniz, anksiyete ve stres yapan durumlar için gerekirse profesyonel yardım alınız.
- Sık istirahat ediniz
- Doktorunuzun önerdiği şekilde egzersiz yapınız.
· Şikâyetleriniz artar ve kötüleşirse doktorunuzu arayınız
Diyet Olarak (genel olarak önerilenler);
Serbest olanlar;
- Süt, salep, açık çay, bitkisel çaylar (ıhlamur vs), meyveli süt.
- Haşlama et ya da ızgara et ve tavuk
- Haşlanmış sebze ve meyveler (komposto şeklinde)
- Haşlanmış yumurta, beyaz peynir, kaşar ve dil peyniri, bal, reçel, zeytin
- Pirinç, makarna
- Pişmiş sebzeler
- Sade kek, sütlü tatlılar, komposto, jöleli tatlı, lokum, kabak tatlısı
- Zeytinyağı, çiçek yağı, mısırözü yağı
- Tuz, tarçın, kekik, nane, kimyon
Yasak Olanlar;
- Çay, kahve, neskafe, kolalı ve karbonatlı içecekler, alkollü içecekler, konserve, meyve suları
- Kızarmış et veya tavuk, sakatat, şarküteri ürünleri (sucuk, salam vs)
- Sahanda yumurta, diğer peynirler (tulum)
- Kuru fasulye, nohut, bulgur, soğan, mısır gibi gaz yapıcı besinler
- Kızartmalar
- Çikolata, çikolatalı pasta, kuru yemiş, yağda kızarmış hamur tatlıları, tahin helvası
- Margarin, kuyruk yağı
- Acılı baharatlar, turşu, sirke, limon ve greyfurt suyu, limon tuzu.
Ülser Gelişmesini Nasıl Önlerim?
· Tedavi planına ve kontrollerinize uyunuz.
· Yaşam tarzınızı ülser oluşumunu engelleyecek yönde değiştiriniz.
Ülser kelime anlamı olarak açık yara demektir. Midede ve onikiparmak bağırsağında iç yüzeyi kaplayan dokunun bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak ülser gelişebilir. Alkol, sigara, kafeinli gıdaların aşırı tüketilmesi, dengesiz beslenme, çok yemek yeme ve bazı ilaçlar ülser gelişimini hızlandırabilir.
Mide ülseri hemen her yaşta ortaya çıkabilir. Daha çok orta yaşlılarda görülür. Kadın ve erkeklerde eşit orandadır. Ağrı karnın üst kısmında yemeklerden 1-1.5 saat sonra başlar. Ağrının yanı sıra iştahsızlık, hafif kilo kaybı ve bulantı vardır. Hastalar nadir olarak kusar. Hasta ağrıyan bölgeyi tam göbeğinin üzerinde gösterir. Ağrı başlangıçta belirli aralıklarla görülür. Daha sonra ağrılı dönemler sıklaşır, sürekli bir hal alır. Midenin onikiparmak bağırsağına geçmeden önceki son kısmının ülserleri midenin tıkanmasına neden olabilir. Bu takdirde hastalar yemekten sonra kusarlar. Bazı ülserler mideyi delerek komşu pankreas gibi organlarda da harabiyete neden olabilirler.
Onikiparmak bağırsağı ülserleri ise göbekte karnın merkezinde veya sağ kaburga kenarında ağrıya neden olur. Ağrı bele doğru yayılabilir. Daha çok genç ve orta yaşlı erişkinlerde ve erkeklerde görülür. Mide ülserinin aksine açken ortaya çıkar. Yemek yiyince azalır. Ağrı belirli aralıklarla ve birkaç günden bir kaç haftaya kadar sürecek şekilde seyreder. Arada aylarca ağrısız dönemler vardır. Özellikle bahar aylarında artar. Sigara, alkol, asitli yiyecekler ağrının şiddetlenmesine neden olur. Ağrının yanı sıra hazımsızlık vardır. Bulantı ve kusma seyrek görülür.
Geçmiş yıllarda mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri cerrahi yöntemle organın ülserli kısmının alınması şeklinde tedavi edilmekteyken, günümüzde ilaç tedavisi ile tam şifa mümkün olmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu ülsere bir bakterinin neden olduğunun saptanması ilaç tedavisini mümkün kılmıştır. Bu bakteriyi etkisiz hale getiren antibiyotiklerin, mide asit salgısını azaltan ilaçlarla birlikte kullanılması sonucunda ülser tamamen iyileşmektedir.
Bu yazımda sizlere çağın önemli hastalıklarından biri olan peptik ülserlerden ( mide-onikiparmak barsağı ülserleri ) bahsetmek istiyorum.
Çevremizde sıklıkla duyduğumuz, çoğumuzun da bizzat yaşadığı, mide ağrıları-gastrit-ülser gibi hastalıklar hakkında daha bilgili ve bilinçli olmak, 21 yy.da kent kültürü ile yetişen, yaşayan ve çalışan insanlar için mutlak gereklidir düşüncesindeyim.
Birbiri ile iç içe olan bu kavramlar hakkında, nedense çok yüzeysel olan bilgilerimize dayanarak, kendi başımıza, bilinçsizce, çevremizden duyarak ilaçlar kullanır, bazı alternatif tedavi yöntemleri uygular dururuz.
Bu yazımda peptik hastalıklar dediğimiz mide ve duodenum ( onikiparmak barsağı) hastalıkları hakkında biraz daha bilinçli olmamız için çalışacağım.
Ülser aslında mideye özgü değil, genel bir tıp tanımıdır. Ülser, vücudumuzun veya iç organlarımızın, hava ile temas eden yüzeylerini kaplayan dokunun ki buna deri ve mukoza adları verilir, üzerinde gelişen yaralardır. Bu yaralar, deride, şeker hastalarında, yatalak olanlarda görülebileceği gibi sindirim sistemi dediğimiz, ağız ile başlayıp makat ile biten organ diziliminin herhangi birinde de görülebilir.
Bu yaralardan mide ve duodenumda olanlarına genel olarak peptik ülser hastalığı adı verilir. Bu hastalık, mide asidi ile mideden salgılanan pepsin adı verilen bir sıvının etkisi ile, ilgili organın yüzeyini kaplayan dokuda oluşan, farklı derinliklerdeki yaraların varlığı ile belirlenir.
Bu arada belirteyim ki, bu salgıyı salgılayan dokular midede olmasına karşın, komşu organlar ile ( duodenum ve yemek borusu ) bu dokunun yerleştiği ince barsaklarda da benzer hastalık görülebilmektedir. Bu hastalıkların herbirine farklı isimler verilir, ancak bunları şimdilik konumuz dışında tutmak istiyorum. (zollinger ellison – meckel divertikülü gibi) Mide ve duodenumdaki iç tabakanın özel yapısı ile bu tabakayı örten kalın koruyucu salgı tabakası, bu organları salgılanan aside karşı korurlar.
Genel Olarak Dört Başlıkta Sayacağımız Bu Yaralar Ve Oluşturdukları Hastalıklar Şöyledir:
Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan istatistiklerde, yaşam boyu görülme sıklığı olarak kabul edilen peptik ülserin, son yayınlarda dünyada görülme oranı %2’dir. Kadın ve erkeklerde benzer oranlarda görülmektedir. Buna karşılık duodenum ülserleri mide ülserlerine göre 5 kat daha sık görülür. Çocuklukta nadir olan bu ülserler yine de her yaşta görülebileceği kabul edilen hastalıklardandır.
Peptik ülserler, kronik akciğer hastalıklarında, karaciğer sirozunda, kronik böbrek yetmezliğinde böbrek taşlarında daha sık görülmektedir.
Bu hastalık, mukozaya agresif (saldırgan) etkenler ile mukoza koruyucu faktörler arasındaki dengenin agresif etkenler lehine bozulmasıyla oluşur.
Bu Etkenleri Şöyle Sayabiliriz
Gastrit ve duodenitte, hastalar midede dolgunluk, şişkinlik, ağrı, yanma, ekşime şikayetleri ile doktora başvururlarken, peptik ülser hastalığında yine mide bölgesinde zaman zaman sırta vuran kıvrandırıcı ağrı ve yanma hissi, yemeklerden 2-3 saat sonra ve gece uykudan uyandıran şiddetli ağrılarla beraber, bulantı, kilo kaybı, halsizlik ve iştahsızlık yakınmalarına sahip olabilirler. Hatta bu hastalar ağrının süt, ekmek gibi bazı gıdalar veya asit giderici ilaçlar ile geçtiğini söylerler.
Kanama olduğu taktirde bu dışkı renginde siyahlaşma, ağızdan kahve telvesi şeklinde kusma olarak görülebilir.
Bu hastalıkta ilgili olan ve günümüzde sıklıkla konuşulan mikrop ( heliko bakter pylori) hakkında da kısaca bilgi vermek istiyorum. Bu mikrop, insanlara kirli su ve gıdalarla geçmektedir. Görülme oranı yaşla birlikte artmaktadır. Mikrop, midenin koruyucu mukus tabakasına yerleşir, daha sonra hastalık yapıcı özellikte olanlar salgıladıkları toksinle bu koruyucu tabakayı bozarak hastalık gelişimine ortam yaratırlar. Bu mikrobun duodenum ülserlerinin %90’nında varlığı gösterilmiştir. Bu mikrobun varolduğunu kan, nefes ve dışkıdan anlayabileceğimiz gibi endoskopi dediğimiz ağızdan girilip mide ve duodenuma bakılırken bu organlardan alınan örneklerden de varlığını araştırabilmekteyiz. Ülkemiz için önemli bir başka özellik ise halkın, kolayca ve farklı nedenlerle kullandığı antibiyotikler yüzünden, bu mikrobun antibiyotiklere karşı giderek artan direnci ve tedavisinin giderek zorlaşmasıdır. Çünkü basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunda belki de hiç antibiyotik gerekmezken, aldığımız antibiyotik ( örneğin largopen vb.) bu mikroba da etkili olabilirken, gereksiz kullanıma bağlı direnç gözükebilmektedir.
Bu yakınmalar ile gelen hastalara ilk tanı hastanın anlattıkları ile konulabilmektedir. Hastanın şikayetleri iyi dinlendiğinde, peptik ülser hastalığından kuşkulanılıyorsa, beyaz renkli, radyoopak (filmde gözükebilen ) bir ilaç içirilerek çekilen röntgenlerle veya daha yüksek doğruluk oranı için endoskopi dediğimiz özel kameralı tüplerle ağızdan girilerek yapılan incelemeler bize hastalığın tanısını koydurmaktadır.
Endoskopinin üstünlüğü, tanı koymadaki daha yüksek başarısının yanı sıra ülser ile beraber veya ayrı olarak bazı ek hastalıkları saptama, bunlardan örnek alarak mikroskop altında sonuç alma, heliko bakter pilori mikrobunun varlığını araştırma gibi ek özellikleri de sağlamasındadır.
Son dönemlerde gelişen, çapı küçülen ve hafif uyutularak yapılan endoskopiler, rahatlıkla söyleyebilirim ki artık insanlar için korkulan bir tetkik olmaktan çıkmıştır.
edavide asıl önemli olan, biraz önce saydığımız, saldırgan faktörlerin etkisini azaltmak veya yok etmektir.Kısaca bunları;
şeklinde sayabiliriz.
Cerrahi tedaviden de kısaca bahsetmek istiyorum. Gelişen tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, bu hastalığın tedavisinde operasyon oranı çok azalmıştır ki bu memnuniyet vericidir. Çünkü yapılan operasyonların yan etkileri, zaman zaman hastanın yaşam kalitesini bozmakta, buna karşılık hastaya ameliyat öncesi gerekli açıklamalar yeterli oranda yapılmadığından, hasta operasyon sonrası bu etkiler nedeniyle rahatsız olmaktadır. Bugün için peptik ülserlerde operasyon şu şartlarda yapılmaktadır.
Çağın temel sorunu stres altında sürdürdüğümüz yaşantımızda, günlük hayatta kullandığımız bilinçsiz ilaçlar ve gıdalar doğrudan midemizi etkileyerek farklı rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Önemli olan bu rahatsızlıkları, “bana bir şey olmaz” önyargısı ile gecikerek değil zamanında inceleyip değerlendirerek tedavisini yaptırmaktır.
Bir peptik ülser hastalığında bile bunun ne denli önemli olduğunu anlatmaya çalıştım.
Dilerim hepimiz sağlıklı kalırız.
Tiroid Nodülü ve Tedavisi hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
İlgili link: https://www.berkhansavascin.com.tr/tiroid-nodulu-ve-tedavisi
Midenin iç yüzeyinde ve ince bağırsağın üst bölümünde çeşitli sebeplerden dolayı gelişebilen açık yaralara peptik ülser adı verilir. Ülserin en yaygın semptomu sürekli mide ağrısıdır. Ülser en sık 12 parmak bağırsağının başlangıç bölümünde ve midede görülür. Açlık ağrıları biçiminde veya özellikle geceleri kişiyi uyandıran ve sırta kadar yayılan karın ağrıları, yanma, midede kaynama, hazımsızlık, halsizlik gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Ağrılar midenin boş olduğu vakitlerde, öğün aralarında veya yemekten sonra belirgin hale gelir. Birçok peptik ülserli kişide midede yanma ve ağrı oluşmaktadır. Ender olarak ise kanama görülebilir. Bu ağrılar gündüz ya da gece vakitlerinde yemekten sonra ortalama 2 saat içinde daha da şiddetli hal alır. Yiyecek ya da asidin etkisini azaltıcı olan maddeler ağrıyı azaltabilir. Yapılan tıbbi araştırmalar neticesinde, özellikle de helikobakter pilori isimli bakteri ile enfekte olmuş kişilerde olmak görülmek üzere, ülseri olan kişilerde mide kanseri riskinin daha çok olduğu tespit edilmiştir. Ülser teşhisi için üst sindirim sisteminin radyolojik olarak tetkik edilmesi veya üst sindirim sistemi endoskopisi tetkikleri istenir. Endoskopi ile yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağı görüntülenerek incelenir. Gerekli görülürse biyopsiye başvurulabilir. Tedavide kullanılan yollardan biri enfeksiyona sebep olan bakterilerin öldürülmesi için antibiyotik kullanmaktır. Bir diğer yöntem de midenin asit salgısını azaltacak ilaçlar kullanmaktır. Bu ilaçlar sayesinde mide asidi salgısı yüzde 70-80 oranında azaltılabilir. Asitli içecekler kısıtlı tüketilmeli ya da hiç tüketilmemelidir. Kahve ve çay tüketimi normal sınırlarda tutulmalı ya da azaltılmalı. Kahve günde 1 ya da 2 fincan, çay ise 3 ya da 4 fincandan fazla tüketilmemelidir. Yağda kızartılan etler, sucuk, pastırma, salam, sosis gibi şarküteri ürünlerini yemek kesinlikle önerilmez.Peptik Ülser Ne Demektir?
Ülser Nerelerde Ağrı Yapar?
Peptik Ülser Ağrısı Nasıl Olur?
Peptik Ülser Kansere Dönüşür mü?
Peptik Ülser Tanısı Nasıl Konulur?
Peptik Ülser Nasıl İyileşir?
Peptik Ülser Ne Yememeli?
Mide çeperini korumakla görevli mukozanın etkisini kaybetmesi sonucunda mide asidi tarafından oluşan yaralara mide yarası yâda ülser denir. Mide yaralarının oluşmasının başlıca nedenleri arasında sayılan “helicobakter pylori” adlı bakteriye ek olarak birçok faktör de mide yarasının oluşumunu tetikler ve hızlandırır. Kişiyi sosyal ortamdan koparma derecesine getirebilen mide yarası, genellikle yemekler sonrasında ortaya çıkar ve zaman zaman şiddetlenir. Erken teşhis ile kolaylıkla tedavi edilebilen “mide yarası” şikâyetinin tanısını Dr. Meral Sözen endoskopi ile inceleyerek koymakta ve alternatif tedavi seçeneklerini sizlere önermektedir. Mide yarası nedir, neden oluşur, hangi yöntemlerle teşhis edilir ve nasıl tedavi edilir gibi birçok sorunun yanıtını bulabileceğiniz bu yazıda mide yarasının( ülser) bilinmeyen yönlerini de bulabileceksiniz.
Mide hastalıkları arasında en çok görülme sıklığına sahip hastalık olarak mide yarası, Türkiye’de her 5 kişiden 1’inde mutlaka görülüyor. Mide asidi üretimi fazlalığından yâda azlığından ortaya çıkabilen mide yaraları, mide zarını koruyan mukusu üreten mukozalarda dengesizlikler sonucunda oluşur. Helicobakter pilorinin başlıca sebep olduğu mide yarasının elbette çeşitli sebepleri vardır.
On iki parmak bağırsağında da görülen ülser, midenin iç yüzeyinde meydana gelirse mide ülseri ismi verilmektedir. Mideyi asitlerden ve sindirim enzimlerinin olası negatif etkilerinden koruyan mukus zarar görürse, işlevini yerine getiremeyeceği için zamanla midede yaralar meydana gelir.
Hem midede hem de onikiparmak bağırsağında meydana gelen peptik ülser ise günümüzde sıkça karşılaştığımız ülserler arasında yer alıyor. Helikobakter pilorinin sebep olduğu peptik ülserin tedavisi zorlu ve uzun süreceği için mutlaka hastanın kendine iyi bakması da gerekmektedir.
Rahatsız edici ve acı veren bir yanma ile kendini gösteren mide yarası, çeşitli zamanlarda kendinden hastayı haberdar edebilir. Mide yarası oluşurken herhangi bir problem yaşanmasa da ilerde mutlaka bir gün sizi gece uykunuzdan uyandıracak kadar ağrı verecektir. Karnın üst bölgesine yayılan yanma ile kendini gösteren mide yarasının birçok belirtileri vardır. İşte, mide yarasının belirtileri!
Kirli yiyecekler ve dışkı bulaşmış su aracılığıyla vücuda yerleşen bu bakteri, öpüşme yoluyla da kişiden kişiye geçebilmektedir. Bu da mide yarasına sebebiyet veren oluşumlardan birisidir. Bu bakterinin tespiti ise kan, dışkı ve nefes testi ile yapılmaktadır.
Non Streoid Antienflamatuar türündeki ilaçlar streoid içermez ve iltihapları giderme konusunda ağrı kesici görevi görürler. Eğer ki uzun süreli kullanım söz konusu ise sindirim sisteminde bozulmalar daima görülebilecek olası durumlardır. Bu nedenle, mide yarası şikâyetinizi ileri boyutlara taşımak istemiyorsanız NSAİİ tipi ilaçları, gerekmedikçe kullanmayın.
Sigara, alkol ve kahve gibi zararlı alışkanlıklar sindirim sistemi üzerinde doğrudan etkilidir. Birçok bölgeye de hasar veren bu tüketimleri ise engellemek mümkün değilse mutlaka kontrolleri düzenli olarak sağlanmalı.
Her hastalığın olası sebeplerinden birisi olan stres, mide yarasında da doğrudan etkilidir. Sindirim sisteminin negatif enerjilerden etkilendiği ise kaçınılmaz bir gerçek. Vücudun savunmasız hale gelmesine sebep olabilen stres yüzünden mide yarası şikâyeti görülebilir.
Genetik faktörler, bilindiği üzere birçok hastalığın ve yakınmanın temel sebebi. Ailenizde yaşanmış bir mide yarası şikayeti öyküsü varsa ve yukarda belirtilen belirtilere sahipseniz mutlaka Dr. Meral Sözen gibi gastroenteroloji uzmanına danışmalı ve yaşadığınız problemin altında yatan gerçek tespit edilerek mide yarası şikayetiniz giderilmelidir.
Endoskopi ile yemek borusu ve midenin her alanı görüldüğünden ötürü mide yarasının teşhisi net olarak endoskopi sayesinde belirlenebilmektedir. Midenin aşırı asit üretimini durdurmak için H2 Bloker ilaçlar kullanılabileceği gibi proton pompa inhibitörlerine başvurulabilir.
Ankara mide yarası doktoru olarak bilinen Dr. Meral Sözen’e gelerek” mide yarası” problemine en iyi çözüm önerilerini bulabilir ve daha konforlu bir yaşamın kapısını aralayabilirsin, unutma!
Ülser, sindirim sisteminin iç yüzeyinde oluşan açık yaralardır. Midenin iç zarında, ince bağırsağın üst kısmında, yemek borusunda gelişebilir. Sindirim suları mide ve bağırsağın duvarlarına zarar verdiğinde oluşurlar. Bu ülser çeşidine peptik ülser ismi verilir. Ülserler nadiren kendi kendine iyileşir, ancak kişi tedavi görmezse tekrarlayabilir. Sindirim sisteminde helicobacter pylori bakterisinin aşırı büyümesi peptik ülsere neden olabilir. Peptik ülserler, sindirim sisteminin koruyucu astarının hasar görmesi veya aşınması sonucu oluşur. Helicobacter pylori enfeksiyonu çoğu insanda semptomlara neden olmazken, bazen sindirim sisteminin iç yüzeyini tahriş ederek peptik ülsere yol açabilir. Ağız, mide, bacak, bağırsak gibi pek çok alanda bu açık yaralar meydana gelebilse de ülser çoğunlukla mide ve duodenumda meydana gelen ülserleri ifade etmek için kullanılır.
Mide ve duodenumda onları koruyan bir mukozal astar bulunur, ancak bu astar zamanla özellikle beslenme şekline bağlı olarak yıpranabilir. Oniki parmak bağırsağı ve mide ülserlerinin semptomlarında bazı farklılıklar olabilse de çoğu zaman belirtiler benzerdir. Mide ve duodenum ülserlerinin semptomları genellikle benzerdir. En sık şikayet midede yanma şeklinde ağrı oluşmasıdır. Özellikle bazı yiyecekler ülserle ilgili semptomları daha da kötüleştirebilir. Peptik ülseri olan bazı kişilerde ise hiçbir semptom görülmez. Ülserde sıklıkla görülen ağrı durumu bazen yemek yedikten sonra iyileşir. Genel olarak ülser belirtileri şunlardır:
Ailesinde ülser geçmişi bulunan kişilerin ülsere yakalanma riski daha yüksektir. Aynı zamanda bazı besinler, stres ve çeşitli hastalıklar da ülser oluşumuna neden olabilir. Ülser nedenleri şunlardır:
Ülserlerin semptomları, genellikle safra taşı veya gastroözofageal reflü hastalığı gibi diğer durumların semptomlarına benzerdir. Doğru teşhis almak bu nedenle çok önemlidir. İlk olarak doktor, hastanın tıbbi geçmişini ve mevcut ilaçlarını öğrenir. Aynı zamanda H. pylori enfeksiyonu belirtilerini kontrol etmek için kan, dışkı veya nefes testi isteyebilir. Yapılan testler şunlardır:
Ülserler yavaş iyileşen ve tekrarlayabilen ağrılı açık yaralardır. Özellikle peptik ülser adı altında mide ve duodenumda gerçekleşir. Fakat nadiren ağız ya da bacak gibi başka ortamlarda da oluşabilir. Bunlar:
Ülser tedavi edilmediğinde çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Bu komplikasyonlar bazı durumlarda hayati tehlike oluşturabilen ciddi semptomlar gösterir. Ülserin neden olabileceği durumlar şunlardır:
Tedavi ülserin altta yatan nedenine bağlıdır. Mide ülserlerini tedavi etmek için çeşitli ilaçlar mevcuttur. Tedavi çoğu zaman ya midedeki asit miktarını azaltan ya da mide ve onikiparmak bağırsağını koruyan ilaçlar kullanılmasını gerektirir. Ülserleri tedavi etmek için kullanılan yaygın bir ilaç türü, proton pompası inhibitörleri olarak adlandırılır. Bu ilaçlar ülserlere yol açabilen mide asitlerinin oluşumunu engeller. Aynı zamanda ülsere neden olan bakteri antibiyotik tedavisiyle giderilebilir. Tedaviye destek olan diğer faktör ise yaşam tarzında çeşitli değişikliklerdir. Ciddi durumlarda ise sindirim sistemi astarını onarmak için cerrahi yöntemlere başvurulabilir. Yaygın olarak yapılmaz, ancak kanama veya perforasyon gibi komplikasyonlar varsa gerekebilir. Zollinger-Ellison sendromu nedeniyle oluşan ülserlerde ise tümörleri çıkarmak için ameliyat kullanılabilir. Bu ayrıca tümörlerin vücudun diğer bölgelerine yayılmasını da önleyebilir.
Ülser yaraları yaşam tarzında yapılan değişiklikler ile bazı kişilerde engellenebilen bir durumdur. Ülserden korunmak için yapılabilecekler şunlardır:
Aşırı yeme, gaz ve hazımsızlık ülser ağrısının artmasına neden olabilir. Bu nedenle doktor reçeteli ağrı kesiciler dışında hafif ağrıların önüne geçmek için kullanılabilecek besin öğeleri şunlardır:
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede