ترجمة من اللّغة التركية إلى اللّغة العربية
حياة الإمام محمد بن الحسن الشّيباني
mam Muhammed eybâni Hazretleri
mam A'zam Ebû Hanife hazretlerinin en mehur ve en mühim, iki talebesinden biri! h. Ylnda, Vâst ehrinde dodu. Dedelerinden olan Hürmüz (rahmetullahi aleyh) ayn zamanda, hocas mam A'zamn da ceddidir. Bu zatn Hazreti Ömer'i görüp; imanla ereflendii rivayet olunur. Nesebi: Muhammed b. Hasani Künyesi: Ebû Abdullah'tr. 14 yanda babas onu, büyük hocann (mam A'zam) huzuruna götürdü.
lk karlamalarnda hocasna, çok önemli bir sual sordu! Ebû Hanife hazretleri, ondaki üstün zekâ ve ihlâs görünce, merak etti: ''Kur'ân- Kerim'in ne kadar hfzndadr?'' diye sordu. Ban öne eerek, cevap verdi:''Ancak bir ksm, Efendim!'' O zaman hocas, ciddiyetle: ''naallah yaknda, hepsini ezberlersin.'' diyerek hem ilk dersini verdi, hem de dua etti. Tam bir hafta sonra, babas ile birlikte tekrar; mam A'zamn huzuruna çkan Muhammed b. Hasan(eybâni) dedi ki:''Efendim! Emrettiiniz gibi Kur'ân- Kerim'in tamamn ezberledim!''Hocas hem ard, hem sevindi! Ba'z ayetleri sordu. Hepsine doru cevap alnca, babasna hitâbla: ''Ey bahtiyar adam! Olunda, üstün bir kabiliyet ve zekâ var! Kendisini ilim tahsiline tevik et'' buyurdu. O da olunu, imam A'zamn emin ellerine brakt!
Tam dört sene Hocasndan, fkh (islâm hukuku) dersleri ald. Sonra Ebû Hanife hazretlerinin birinci talabesi, mam Ebû Yusuf'tan ayn usulle ilim tahsil edip; yüksek derecelere ulat! Ayn hocalardan, hadis-i erif dersi de ald halde; onlarla yetinmedi! Yaad Kûfe ehrinden baka yerlere, srf hadis örenmek için seyâhatlar yapt. Badat, am, Mekke, Medine ve Irak tarafna gitti. mam Malik hazretlerinden, üç sene ders gördü. Ondan mehur, Muvattâ adl eserini dinledi. hadis-i erifi, orada hfzetti.
mam Muhammed eybâni hazretleri varn younu, ilim yolunda harcad. Yakn bir dostuna, öyle söyledii rivayet olunur:''Merhum babamdan, dirhem miras kald. Bunlarn yarsn, nahiv (gramer) ve edebiyata (iire) harcadm. 'ini de, hadis-i erif ve fkh ilimlerine sarfettim!'' Örendii bütün ilmi, cömertçe yaymtr. Ondan feyz almaa gelenler o kadar kalabalkt ki; evinde oturacak yer kalmyordu! Talebeleri öyle dediler: ''Onun ilimmeclisi, Kûfe mescidinde 20 sene devam etti!
Allahü teâlâ kyamete kadar; ''Hak ilmini'' mescidlerimizden eksik etmez, inâaallah. Âmin.
monash.pw?kisiid=
حياة الإمام محمد بن الحسن الشّيباني (15ـ05ـ)
ترجمه إلى العربية: نظام الدين إبراهيم أوغلو
الإمام محمد الشّيباني وهو من أشهر وأهم أحد الطالبيْن المهميْن لحضرة الإمام الأعظم أبو حنيفة. ولد في محافظة واسط سنة ه، ومن أجدادهم هرمز رحمه الله، وفي نفس الوقت كان أستاذه الإمام الأعظم جداً له. ويُروى أن هرمز قد تشرف بالإيمان للإسلام بعد رؤية سيدنا عمر بن الخطّاب (رض).
نسبه محمد بن حسني وكنيته عبد الله. عندما بلغ الرابع عشر من عمره أخذه والده إلى الأستاذه الكبير (الإمام الأعظم). وعند أول لقاء مع أستاذه (الإمام الأعظم) سأله بسؤال هام، وعندما رأى الإمام أبو حنيفة دهائه وإخلاصه فسأله وهو مهتم به: كم حفظت من القرآن الكريم؟ وقال منحنيا ومطأطأ رأسه أمام الإمام لقد إستطعت حفظ بعضاً منه ياسيدي. وأجاب به أستاذه بجديّة إن شاء الله ستحفظ كله بأقرب وقت، "وهكذا لقد تلقى أول درس من أستاذه" وبعده مباشرة طلب الدّعاء له. وبعد مرور إسبوع كامل جاء مع أبيه عند الإمام الأعظم مرةً أخرى وتمثل أمام الإمام الأعظم قال له ياسيدي مثلما أمرت لقد حفظت كل القرآن الكريم. فتعجب وفرح أستاذه في آن واحد! فسأل له بعض الأيات وعندما أخذ منه الجواب الصّحيح على كافة الأسئلة، فخاطب والده يا أيّها الإنسان المحظوظ! أنّ لإبنك قابلية وذكاءاً كبيران، وأخذ يشجعه على طلب العلم! ثم سلّم الوالد إبنه لأيدي أمينة لإمام أعظم. ودرس عند أستاذه أربع سنوات كاملة وأخذ منه دروس الفقه (حقوق الإسلام)، وبعد ذلك أخذه من أبي يوسف التلميذ الأول للإمام الأعظم على نفس المنوال الدروس العلمية من أستاذه ووصل إلى درجة عالية من العلم، وعلى الرّغم من أخذه دروس الحديث من أساتذة أبو يوسف إلاّ أنّه لم يكتف بذلك فسافر إلى خارج كوفة فقط من أجل تعلم دروس الحديث، ثمّ سافر إلى بغداد وبلاد الشّام ومكة ومدينة ثم أطراف العراق. وأخذ من الأمام مالك ثلاث سنوات دروساً وأصغى إلى كتابه المشهور الموطأ وحفظ منه حديثا.
لقد صرف الإمام محمد الشّيباني كل ماعنده من أجل العلم. ويروى عن صديق قريب له أنّه ورث من والده درهم فصرف نصفه لكتب النّحو والأدب والشّعر، وصرف درهم لكتب الحديث والفقه، لقد بسط كل ما تعلمه من العلوم دون أن يبخل عليها، والأشخاص الذين كانوا يأتونه لأجل أخذ الفيض والبركة منه كثيرة جداً وحتى أنه لم يسع مكاناً في البيت يصلح للجلوس، وكان طلاّبه يقولون أنّ مجلسه إستمر في مسجد كوفة عشرون سنة. وندعو الله أن لا يحرّمنا من مجالس العلم الحقيقية إن شاء الله أمين.
tercüme, terceme, tercüme etmek هي أهم ترجمات "ترجم" إلى التركية. نموذج جملة مترجمة: عمّا قريبٍ ستفضل ترجمة الجمل في تتويبا على الدردشة معي. ↔ O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
+أضف الترجمةأضفترجم
عمّا قريبٍ ستفضل ترجمة الجمل في تتويبا على الدردشة معي.
O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.
omegawiki
ليس فقط الترجمة لهم، لكن الترجمة الفورية لهم.
Onları sadece tercüme etmek değil ama yorumlamak için.
monash.pw
من الصعب ترجمة القصائد الشعرية إلى لغة أخرى.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
monash.pw
+أضف الترجمةأضفتَرْجَمَ
من الصعب ترجمة القصائد الشعرية إلى لغة أخرى.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data
ليس فقط الترجمة لهم، لكن الترجمة الفورية لهم.
Onları sadece tercüme etmek değil ama yorumlamak için.
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data
تُرْجُمَان
dilmaç · mütercim · tercüman · çevirici · çevirmen
تَرْجَمَة حَيَاة
biyografi · yaşamöyküsü
ترجمة جزئية
kısmi yerelleştirme
ترجمة حرفية
Birebir çeviri
انا لا اعرف اذا كانت الترجمة بنفس المعنى ا
amin
تَرْجَمَة
tercüme · çeviri
ترجمة أفلام
altyazı
ترجمة ذاتية
Otobiyografi · otobiyografi
أضف مثالأضف
١٢ يشير المزمور ١٤٣:٥، ترجمة تفسيرية، الى ما فعله داود عندما احدق به الخطر وواجه تجارب عظيمة: «تذكَّرتُ الايام السالفة متأملا في جميع اعمالك، متفكِّرا في صنيع يديك.»
12 Mezmur , Davud’un tehlike ve büyük denemelerle kuşatıldığında ne yaptığını gösterir: “Eski günleri anıyorum; senin bütün işlerini derin düşünüyorum; ellerinin işi üzerine düşünceye dalıyorum.”
jw
(ترجمة تفسيرية) انها صخّابة وجامحة، مهذار وعنيدة، كثيرة الصّياح ومتشبِّثة برأيها، وقحة ومجترئة.
Yaygaracı ve gem vurulmaz, konuşkan ve dik başlı, patırtıcı ve inatçı, yüzsüz, arsız ve cüretkârdır.
jw
وفي الواقع، ان القضية العظمى التي تواجه كل واحد منا هي اما ان نقبل او نرفض سلطان الله، «الذي اسمه وحده يهوه.» — مزمور ٨٣:١٨، ترجمة الملك جيمس.
Aslında, her birimizin yüz yüze geldiği büyük dava, ‘ismi Yehova’ olan Tanrı’nın egemenliğini kabul edip etmediğimizle ilgilidir.—İşaya
jw
أريد كتبًا للمساعدة على الترجمة
Tercümede yardımcı olması için birkaç kitabımı almam gerekiyor.
OpenSubtitlesv3
اذهبى الى الكمبيوتر وترجمى هذا
Bilgisayara bak ve şunu tercüme et.
OpenSubtitlesv3
" ترجمة ياسين كَنون "" في أبريل/# ، أقفلت السلطات نزل " الأرض المخضرّة
Nisan #' de polis Pinewood Moteli' ni kapattı
opensubtitles2
وكانت تؤخذ الترجمات المكتوبة باليد وتُطبع في مطابع تجارية في يانڠون، ثم تُوزع على الحضور في الاجتماعات.
Elle yazılan çevirilerin dizgisi ve basımı Yangon’daki ticari matbaalarda yapılıyordu ve sonra bunlar cemaat ibadetlerine katılanlara dağıtılıyordu.
jw
لذلك، استبدلت هذه الترجمة الاسم الالهي بلقب «الرب».
Dolayısıyla bu çeviride Tanrı’nın ismi yerine “RAB” unvanı kullanıldı.
jw
لدي خلفيه في التشخيص والترجمه- انسي الأمر
Suçlu profili ve şifre çözmede deneyimliyim
opensubtitles2
(عبرانيين ٦:١، ترجمة تفسيرية عربية) ولكن هي يصغي الجميع الى هذه النصيحة؟
(İbraniler ) Acaba herkes bu öğüdü tatbik etmekte midir?
jw
عقد لوكاريس العزم على اغتنام هذه الفرصة الجديدة ليثقّف رجال الدين والعلمانيين الارثوذكس بإصدار ترجمة للكتاب المقدس مع بعض النشرات اللاهوتية.
Loukaris eline geçen bu fırsatı Ortodoks ruhban sınıfı ile halkı eğitmek üzere kullanmaya kararlıydı. Bunun için de bir Mukaddes Kitap çevirisi ve çeşitli ilahiyat risaleleri yayımlayacaktı.
jw
أكّد بولس: «نشكر الله أبا ربنا يسوع المسيح كل حين حينما نصلي لأجلكم [«مصلّين لأجلكم كل حين»، الترجمة اليسوعية]».
Pavlus şunu belirtti: “Sizin için daima dua ederek, Rabbimiz İsa Mesihin Babası Allaha şükrediyoruz.”
jw
وفي سنة ١٨٧٦، تُرجم اخيرا كامل الكتاب المقدس، بما فيه الاسفار العبرانية واليونانية، باللغة الروسية بموافقة السينودس.
Nihayet ’da, hem İbranice hem de Yunanca Kutsal Yazıları içeren Mukaddes Kitabın tümü sinodun onayıyla Rusçaya tercüme edildi.
jw
(اشعياء ٣٠:١٨، ترجمة تفسيرية) يُظهِر اشعيا هنا ان عدل يهوه يدفعه الى اعمال الرحمة، لا ان رحمته تخفِّف عدله او تقيِّده.
(İşaya , Yeni Çeviri) İşaya burada Yehova’nın merhametinin, adaletini yumuşattığını ya da etkinliğini sınırladığını değil, adaletinin merhamet eylemlerinde bulunmak üzere O’nu harekete geçirdiğini gösteriyor.
jw
وفي ترجمات اخرى لا يَظهر الا في المزمور ٨٣:١٨ او الخروج ٦: ٣-٦، او قد يُعثر عليه في حاشية في الخروج ٣: ١٤، ١٥ او ٦:٣.
Başka çevirilerde ise, yalnızca Mezmur veya Çıkış ’da, ya da Çıkış , 15 veya ’ün dipnotlarında bulunur.
jw
وثمة ترجمة بالعبرانية سنة ١٩٨٦ لـ البشيطة السريانية (او، الارامية) القديمة تستعمل بيئاه في متى ٢٤: ٣، ٢٧، ٣٧، ٣٩.
Eski Süryanice (veya Aramice) Peşitta’nın ’da yapılan İbranice bir tercümesinde Matta , 27, 39’da biahʹ kullanılır.
jw
ومن حسنات ذلك ايضا ان الترجمة حافظت، الى حد ما، على ايجاز النص العبراني.
Ayrıca bu sayede İbranicedeki kısa ve öz anlatım bir ölçüde de olsa İngilizce çeviriye yansıdı.
jw
طُبعت ترجمة كاڤردايل للكتاب المقدس في اوروبا عام ١٥٣٥، في السنة التي سبقت اعدام تندل.
Coverdale’in çevirisi Tyndale’in idam edilmesinden önceki yıl, ’te Avrupa’da yayımlandı.
jw
ayoushee تمت الترجمة من قبل أتمنى أن تكون قد نالت إعجابكم
Olabilir henüz için umut.
OpenSubtitlesv3
ومع ان احدى صديقات العائلة اهدتني لاحقا ترجمة حديثة للعهد الجديد، لم اطَّلع عليها مطلقا.
Hatta sonra, bir aile dostu bana “Yeni Ahit”in çağdaş bir tercümesini verdiğinde bile hiçbir zaman onu okumaya vaktim olmadı.
jw
ولذلك تنقل ترجمات اخرى للكتاب المقدس العبارة «خروج نفسها» الى «نضوب حياتها» (نكص)، «تلفظ انفاسها» (ترجمة تفسيرية )، و«ذهبت حياتها منها» (الكتاب المقدس بالانكليزية الأساسية).
Bunun için başka Mukaddes Kitap çevirilerinde “can verirken” ifadesi, “hayatı kendisinden çekilirken” (Knox), “son soluğunu verirken” (JB), ve “hayatı kendisinden giderken” (Bible in Basic English) gibi şekillerde geçer.
jw
وخلال بحثه، بدأ يدرس باعتناء ترجمة الكتاب المقدس التي كانت تعتمدها الكنيسة الكاثوليكية، وهي الفولغات اللاتينية.
Eski metinlerin orijinal anlamlarını bulmaya çalışırken Katolik Kilisesinin kullandığı Latince Vulgata çevirisini ayrıntılı şekilde incelemeye başladı.
jw
وأضاف: «كل واحد كما ينوي بقلبه ليس عن حزن او اضطرار. لأن المعطي المسرور يحبه الله.» — ٢ كورنثوس ٩:٥، ترجمة تفسيرية، ٧.
Şunları ekledi: “Hüzünle yahut mecburiyetle değil, herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; çünkü Allah sevinç ile vereni sever.”—II. Korintoslular , 7.
jw
غير ان الامطار هطلت اخيرا بصدور ترجمة العالم الجديد بالتسونڠية».
Oysa Tsonga dilinde Yeni Dünya Çevirisi’nin çıkmasıyla ferahlatıcı yağmurlar yağmaya başladı.”
jw
* وتُظهِر حاشية ترجمة العالم الجديد لخروج ١٢:٤٠ ان الترجمة السبعينية اليونانية، المؤسسة على نص عبراني اقدم من النص الماسوري، تضيف بعد الكلمة «مصر،» الكلمات «وفي ارض كنعان.»
* Yeni Dünya Çevirisi’nin Çıkış ayetinin dipnotuna göre “Bazı eski çeviriler söz konusu yılların, İsrailoğullarının Kenan topraklarında yaşadıkları süreyi de kapsadığını belirtir.”
jw
هذه مجموعة كبيرة من الكلمات والعبارات كثيرة الاستعمال ومقابلها بالتركي وطريقة نطقها
الله Allah الله
أبدي Ebedi ابدي
أبوين Ebeveyn ابـفــين
أوراق Evrak افراق
أزلي Ezeli ازلي
أية Ayet ايــة
أذان Ezan ازان
أقرباء Akraba اقربا
ألة Alet الـة
أمر Emir امير
إنكار İnkâr انكار
إقرار İkrar اقرار
إفتراء İftira افتيرا
بناء عليه Binan aleyh بنانعلية
بسيط Basit باسبت
بركة Bereket بــركـت
بخار Buhar بـهار
برج Burç بـرتش
بناء Bina بناء
بنطلون Pantolon بانطلون
بيجامة Pijama بيجاما
تبسم Tebessüm تــبسـوم
تدبير Tedbir تـدبير
تداوي Tedavi تــداوي
تكبير Tekbir تـكبير
تلافي Telâfi تـلافي
تسليم Teslim تــسليم
ترك Terk تــرك
تبريك Tebrik تــبريك
تبليغ Tebliğ تـبليغ
تقويم Takvim تـاكفيم
تواليت Tuvalet تـوفاليت
تاجر/ تجار Tacir, Tüccar تاجر/توجـار
تلفزيون Televizyon تـلـفزيون
تلفون Telefon تـلــفون
ثانية Saniye سانيه
ثابت Sabit سابـت
ثروة Servet ســرفــت
جسارة Cesaret جـسارة
جسور Cesur جـسور
جملة Cümle جـومله
جسد Ceset جـســد
جواب Cevap جــفاب
جزاء Ceza جــزا
جهاد Cihat جـيهات
جسم Cisim جـسيم
جمهورية Cumhuriyet جومهوريات
جامع Cami جامي
جاكيت Ceket جــكــت
جمعة Cuma جوما
حافظ Hafız هافــز
حق Hak هــق
حركة Hareket هـاركــت
حس His هـس
حيوان Hayvan هايفان
حج Hac هــتش
حكاية Hikâye هيكايه
حقوق Hukuk هوقوق
حافظة Hafıza هافــزا
حرية Hürriyet هوريــت
حساب Hesap هـساب
خدمة Hizmet هـزمـت
خريطة Harita هاريطه
خبر Haber هــبــر
دائرة Daire دايره
درجة Derece درجه
دكان Dükkân دوقان
درس Ders درس
دعاء Duâ دوا
دقيقة Dakika داقيقا
دنيا Dünya دونيا
دليل Delil دليل
دفتر Defter دفتـر
دولاب Dolap دولاب
دولة Devlet دفلــت
دين Din دين
ذكي Zeki زكي
ذوق Zevk زفك
وجدان Vicdan فيجدان
شنطه Çanta تشنطه
سلاح Silah سيلاه
قدر Kadar قـدر
دنيا Dünya دونيا
عالم Alem الــم
حياة Hayat هايات
زمان Zaman زامان
نصيحه Nasihat ناصيهاط
نــفـس Nefes نـفـس
شفق Şafak شـفـق
مشغول meşgul مــشغول
ضرر zarar زرر
خطا hata هاطا
محكمة mahkeme ماهكـمه
قوة Kuvvet قوفـت
قماش Kumaş قوماش
قلب Kalp قـلب
قهوه Kahve قـهفه
مقاله Makale ماقاله
كفاله Kefalet كـفالـة
كلمة Kelime كـليمه
كفر Küfür كوفور
كيمياء Kimya كيميا
لازم Lazım لازم
معمار Mimar ميمار
مفتش Müfettiş موفــتــش
مهندس Mühendis موهــندس
موجود Mevcut مــفـجوت
موز Muz موز
مال Mal مال
مبارك Mübarek موبارك
مثلا Mesela مــســلا
مجبور Mecbur مــجبور
مع الاسف Maalesef مالاســف
موبيليا Mobilya موبيليا
ما شاء الله Maşallah ماشالله
نقطه Nokta نــقطا
نادر Nadir نادر
هديه Hediye هـديــا
هواء Hava هافا
وطن Vatan وطــن
***********************
يوجد بعض الافعال المركبة باللغة التركية حيث يكون الاسم ويتبعه فعل مساعد والافعال المساعجة في اللغة التركية هي almak . olmak . etmek . yapmak وهذه امثلة على ذلك:
***********************
اخذ دش Düş almak دوش الماق
مثال : düş aldım يعني احذت دش يعني استحميت
اخذ درس Ders almak درس الماق
مثال : her gün Türkçe ders alıyorum يعني كل يوم اخذ درس تركي
***********************
الكره (عكس الحب) Nefret etmek نــفرت اتمــك
الدعوه davet etmek دافــت اتمــك
***********************
العشق (اصبح عاشقا) Aşık olmak اشــق اولماق
الحلاقه Traş olmak طراش اولماق
المرض (اصبح مريضا) Hasta olmak هاصطا اولماق
***********************
عمل القهوه kahve yapmak قهوه يابماق
عمل الرياضه Spor yapmak سبور يابماق
***********************
الضيف الظريفHoş Misafir
استضاف رجل صديقا في بيتهBir adam bir arkadaşını evinde misafir etti.
و كان على مائدة العشاء بطة سمينة Ve akşam sofrası üzerinde etli bir ördek vardı.
: قال الرجل في ضيفه مداعباAdam misafirine şaka yaparak dedi:
! .. اقسم بيننا البطةÖrdeği bizim aramızda paylaştır!
: ضحك الرجل و قالAdam güldü ve dedi:
هل تقبلون قسمتيBenim paylaştırmamı kabul eder misiniz?
قالو جميعا: نعم نقبل قسمتكHepsi dediler: Evet senin paylaştırmanı kabul ediyoruz.
: قطع الضيف رأس البطة و قدمها لصديقه قائلاMisafir ördeğin başını kesti ve onu arkadaşına (şöyle) söyleyerek sundu:
هذه الأسرة أنـت رأسها فلك الرأسSen bu ailenin başısın, (ördeğin) başı senin içindir.
: و قدم جناحيها لولدي الرجل قائلاOnun iki kanadını adamın iki çocuğuna (şöyle) söyleyerek sundu:
أنتما جناحان فلجناحان لكماSiz ikiniz (ailenin) iki kanadısınız, iki kanat ikiniz içindir.
: و قدم ساقيها لبنتي الرجل قائلاVe onun iki ayağını adamın iki kızına (şöyle) diyerek sundu:
أنتما الساقان فالساقان لكماSiz ikiniz (ailenin) iki ayağısınız, iki ayak ikiniz içindir.
: و قدم عجزها لزوجة الرجل و قال لها ضاحكاAdamın karısına onun budunu takdim etti ve gülerek ona dedi:
هذا لك العجز للعجز و باقي البطة ليBu senin içindir, Bud ihtiyar içindir, ve ördeğin geri kalanı benim içindir.
و في الليلة التالية أعدت ربة البيت خمس دجاجاتErtesi günde evin hanımı beş tavuk hazırladı.
: قال رب البيت لضيفهEv sahibi misafirine dedi:
! هذه خمس دجاجات اقسمها بينناBu beş tavuktur, onu bizim aramızda paylaştır!
: ضحك الرجل و قالAdam güldü ve dedi:
عندي قسمة زوجية و قسمة فردية و لكم الخيارBende çiftli ve tekli paylaştırma (vardır) seçmek size (aittir).
قالوا: نريد القسمة الفرديةDedikler ki: Tekli paylaştırmayı istiyoruz.
: قال الضيف لرب البيتKonuk ev sahibine dedi:
أنت و زوجتك و دجاجة ثلاثةSen ve eşin bir de tavuk üç
و ولداكما و دجاجة ثلاثةİki oğlunuz ve bir de tavuk üç
و بنتاكما و دجاجة ثلاثة İki kızınız bir de tavuk üç
و أنا دجاجتان ثلاثةBen ve iki tavuk üç
ضحك الجميع من هذه القسمةHepsi bu paylaştırmaya güldü.
ثم عاد فقسم الدجاجات بالعدلSonra tavukları adaletle paylaştırmaya döndü
و قضوا ليلتهم في سرورGecelerini neşeli geçirdiler