hümeze suresi okunuşu türkçe / Hümeze Suresi Anlamı, Meali ve Diyanet Tefsiri (Hümeze Suresinin Türkçe ve Arapça Okunuşu)

Hümeze Suresi Okunuşu Türkçe

hümeze suresi okunuşu türkçe

süresi numarası - ayet sayısı 9 - Sure Mekke 'de nazil oldu - Kuran'da sayfa - Türkçe (diyanet) ve Arapça.

Hümeze Suresini oku anlamı türkçe arapça

bismillah & auzubillah


وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ(1)

 Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!

الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ(2)

 Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!

يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ(3)

 Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.

كَلَّا ۖ لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ(4)

 Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ(5)

 Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?

نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ(6)

 O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.

الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ(7)

 O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.

إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ(8)

 Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.

فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ(9)

 Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.

From : 1 - to : 9 - totals : 9



Kuran'dan bir başka sure türkçe yazılışı

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle Hümeze süresi indirin:

Hümeze Suresi mp3 : Hümeze suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Hümeze Suresi Ahmet El Acemi
Ahmet El AcemiHümeze Suresi Bandar Balila
Bandar BalilaHümeze Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al JalilHümeze Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al GhamdiHümeze Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al ShuraimHümeze Suresi Salah Bukhatir
Salah BukhatirHümeze Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit Hümeze Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid SufiHümeze Suresi Abdullah Basfar
Abdullah BasfarHümeze Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al JuhaniHümeze Suresi Ali Al Hudhaifi
Ali Al HudhaifiHümeze Suresi Fares Abbad
Fares AbbadHümeze Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al MuaiqlyHümeze Suresi Muhammad Jibril
Muhammad JibrilHümeze Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al MinshawiHümeze Suresi Al Hosary
Al HosaryHümeze Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasiHümeze Suresi Nasser Al Qatami
Nasser Al QatamiHümeze Suresi Wadih Al Yamani
Wadih Al YamaniHümeze Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, June 25,
Bizim için dua et, teşekkürler

desteğin için teşekkürler

Kuran Suresi sitesi, sevgili kitabı ve arındırılmış Sünnet'i hizmet etmek, Kuran ve Sünnet müfredatında şeriat bilimlerini kolaylaştırmak, bilginin öğrencilerine önem vermek ve şeriat bilimlerini kolaylaştırmak amacıyla mütevazı bir girişim olarak kurulmuştur ve bize desteğinizden memnunuz ve Yüce Allah'tan bizi şerefli bir şekilde kabul etmesini ve amellerimizi kabul etmesini diliyoruz. .

Hümeze Suresi, Hümeze Suresi anlamı, okunuşu, meali ve tefsiri. Hümeze suresi ezberle

Hümeze Suresi ezberle

Hümeze Suresi Arapça Okunuşu

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ ﴿١﴾اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُۙ ﴿٢﴾يَحْسَبُ اَنَّ مَالَـهُٓ اَخْلَدَهُۚ﴿٣﴾كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِۘ﴿٤﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْحُطَمَةُۜ﴿٥﴾نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُۙ﴿٦﴾اَلَّت۪ي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْـِٔدَةِۜ﴿٧﴾اِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌۙ﴿٨﴾ف۪ي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ﴿٩

Hümeze Suresinin Türkçe yazılışı ve Okunuşu

-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

Veylun li kulli humezetin lumezeh.

Ellezî cemea mâlen ve addedeh

Yahsebu enne mâlehû ahledeh

Kellâ le yunbezenne fîl hutameh

Ve mâ edrâke mel hutameh

Nârullâhil mûkadeh

Elletî tettaliu alel ef’ideh

İnnehâ aleyhim mu’sadeh

Fî amedin mumeddedeh

Hümeze Suresi anlamı

- Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

3- O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

4- Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

5- Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

- O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

- Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

Hümeze Suresi Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu

Hümeze suresi Arapça yazılışı ve okunuşu

Hümeze Suresinin Tefsiri

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren,ayıplayan kimse demektir

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Konusu

Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

“Vay haline!” diye çevirdiğimiz veyl kelimesi “çetin azap, helâk, yok olma, rezil rüsvâ olma, cehennemde bir vadi, beddua” anlamlarına gelmektedir. Meâlde bunların tamamına işaret eden “vay haline” lafzı kullanılmıştır. “Arkadan çekiştiren” diye çevirdiğimiz hümeze kelimesi ise “birini arkasından çekiştirmek, kaş göz, el kol işaretleriyle onunla alay etmek, aşağılamak” mânalarına gelen hemz kökünden türemiş bir sıfat olup “insanları arkadan çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kimse” demektir. “Ayıp kusur arayan” diye çevirdiğimiz lümeze kelimesi de benzer davranışları arkadan değil, kişinin yüzüne karşı gösteren kimseyi ifade eder. Bu âyetlerin, mal ve servetinin çokluğuyla gururlanıp insanlarla alay ederek onların şahsiyetlerini zedeleyen Ahnes b. Şüreyk isimli putperest Arap hakkında indiği rivayet edilmiştir (bk. Kurtubî, XX, ). Ancak sûrenin iniş sebebinin özel olması hükmünün genel olmasına engel değildir. İslâm dini, insan şahsiyetinin ve onurunun korunmasına son derece önem verdiği için Kur’an bu tür davranışları kınamakta ve böyle davranışlar sergileyenlerin âhirette ateşle cezalandırılacağını haber vermektedir. âyetler servetinin çokluğuna gururlanıp insanlarla alay eden kimselerin aynı zamanda helâl haram demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik ederek onu hayır yolunda harcamaktan kaçınan, fakirin hakkını vermeyen ve servetinin kendisini ebedîleştireceğini sanan kimseler olduklarını da ifade etmektedir.

Hutame, “kıran, parçalayan” anlamında bir sıfat olup içine atılan her şeyi yakarak kırıp geçiren cehennemi veya onun özel bir bölümünü ifade eder. “Hayır” anlamına gelen 4. âyetin başındaki kellâ kelimesi, asıl gerçeğin yukarıda nitelikleri anlatılan o bedbaht inkârcının düşündüğü gibi olmadığını gösteren bir uyarı amacı taşır. Nitekim devamında onun mutlaka cehenneme atılacağı bildirilmektedir. 5. âyetteki soruyla cehennemin son derece korkunç bir yer olduğuna vurgu yapılmıştır. Burada dünyadayken gönül incitip yürek yakan suçluların, günahkârların –zindandaki mahpuslar, esirler gibi– uzun direklere, sütunlara bağlandıkları, ateşten kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı bir cehennem tasviri yapılmaktadır. Öyle ki, her şeyi yakıp kavuran ateş, ta yüreklere kadar bütün vücudu sarıp kuşatıyor! Çünkü o günahkâr da dünyada zayıf, çaresiz mâsumların yüreklerini yakmıştı. Her kötülük önce kalptedir, oradan başlar ve inkâr, hakaret, küfür, alay, aşağılama, çekiştirme, saldırı vb. eylemler olarak dışa taşar. Onun için âyette azabın da kalpleri saracağı belirtilmiştir.

Kaynak: Kur&#an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa

Hümeze Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri

Hümeze ne demektir? Hümeze suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir? Hümeze suresinin okunuşu, anlamı ve tefsiri nasıldır? Hümeze suresinin Arapçası ve meali

Hümeze sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir.

HÜMEZE SURESİ DİNLE - FATİH ÇOLLAK

HÜMEZE SURESİ ARAPÇA

HÜMEZE SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

Bismillâhirrahmanirrahim.

﴾﴿ Veylun li kulli humezetin lumezetin. Ellezî cemea mâlen ve addedehu.

﴾3﴿ Yahsebu enne mâlehû ahledehu.

﴾4﴿ Kellâ le yunbezenne fîl hutameti.

﴾5﴿ Ve mâ edrâke mâl hutametu.

﴾﴿ Nârullâhil mûkadetu.  Elletî tettaliu alâl ef’ideti.

﴾﴿ İnnehâ aleyhim mu’sadetun. Fî amedin mumeddedetin.

HÜMEZE SURESİNİN ANLAMI

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

﴾﴿ Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.

﴾3﴿ (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.

﴾4﴿ Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır.

﴾5﴿ Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?

﴾﴿ Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.

﴾﴿ Onlar (bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş) üzerlerine kapatılmıştır.

HÜMEZE SURESİNİN TEFSİRİ

Burada Cenâb-ı Hakk’ın “veyl olsun, yazıklar olsun” tehdidine müstahak bir insan tipi dikkatlere sunulur. Onun, Allah’ın kahır, gazap ve azabını celbedici son derece çirkin vasıfları gözler önüne serilir:

O, هُمَزَةٌ (hümeze) ve لُمَزَةٌ (lümeze)dir. Hümeze, “hemz” kelimesinden gelir. Hemz; kırmak, dürtmek, yere çalmak demektir. Buna göre “hümeze”, insanların namus, nesep ve haysiyetiyle oynamayı, onları incitmeyi, kötüleyip kınamayı, gıybet etmeyi, şeref ve onurlarını yaralamayı âdet edinmiş koğucu kimselerdir. Lümeze ise “lemz” kelimesinden gelir. Lemz; mızrak saplar gibi yaralamak, ayıplamak, kaş göz kırparak eğlenmek niyetiyle birini diğerine göstermek gibi mânalara gelir. “Lümeze” de herkesi ayıplamayı, şuna buna ayıp ve kusur isnat ederek eğlenmeyi, kaş göz işaretleriyle birini başkalarına göstererek aşağılamayı âdet haline getiren kimselerdir.

Hâsılı “hümeze” ve “lümeze”, ister arkasından ister yüzüne karşı olsun; gerek bedeni, gerek namusu, gerek nesebi, soyu sopuyla alakalı olsun; gerek sözle gerekse el, kaş, göz işaretleriyle olsun, duyduğunda veya gördüğünde bir insanı üzecek, gönlünü incitecek her türlü çirkin söz, fiil ve davranışları içine almakta ve bunların hepsini yasaklamaktadır. Bu beyân, Cenâb-ı Hakk’ın kullarını ne kadar çok sevdiğini, onlara ne kadar çok değer verdiğini ve onların haklarını, şeref ve haysiyetlerini korumaya ne kadar ehemmiyet verdiğini gösteren apaçık işaretlerdir. Nitekim şu âyet-i kerîmeler, burada “hemz ve lemz” olarak hülâsa edilen mezmûm hal ve hareketleri daha açık bir şekilde açıklayıp yasaklamaktadır:

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin; belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü lakaplarla çağırmayın. Bir insan iman ettikten sonra onu fâsıklığı çağrıştıran bir isimle çağırmak ne kötü bir davranıştır ve böyle yapıp imandan sonra fâsıklık damgası yemek de ne kötüdür. Bu tür davranışların ardından kim tevbe edip Allah’a yönelmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.” (Hucurât 49/)

İnsanı böyle günahlara sevk eden sebep, mânayı değil maddeyi sevmek, âhireti bırakıp dünyaya sarılmak, malın mülkün çokluğu ile şımarmak, geçerli değer ölçüsü olarak sadece maddeyi kabul edip başkalarını küçük görmektir. Bu yüzdendir ki, o hümeze ve lümeze’nin helâl haram demeden mal biriktirdiği; cimriliğinin ve maddeye tapan bir kişi olduğunun bir işareti olarak da onu tek tek saydığı belirtilir. Malına öyle tapmaktadır ki, Allah’ı ve ölümü unutmakta; malının gerçekte kendinin değil, kendisine imtihan için geçici bir süreliğine emâneten verildiğini, bir süre sonra onları dünyada bırakıp gideceğini aklına getirmemekte; dolayısıyla onda Allah’ın ve muhtaçların hakları olduğunu unutmakta; durmadan “benim malım, benim mülküm” diyerek bunun kendini ebedi yaşatacağı gafletine düşmektedir. Halbuki gerçek, onun sandığı gibi değildir. Ölümle bütün dünya malı dünyada bırakılacak ve insan âhirette sadece yaptıklarıyla baş başa kalacaktır:        

Allah’a kulluğu bırakıp malına tapan, diliyle ve kaş göz işaretleriyle insanları yaralayan o bedbahtlar, öte dünyada اَلْحُطَمَةُ (Hutame)ye atılacaklardır. Hutame, cehennemin bir ismidir. “Kırıp geçiren, parçalayan” demektir. Çünkü cehennem, içine atılanları yakmakta, kırıp parçalamaktadır. Burada cehenneme “hutame” denmesinde şöyle bir incelik vardır: “Hutame”, hümeze ve lümeze vezinlerine uygundur. Hümeze, lümeze, söz ve davranışlarıyla insanların onurlarını kıran, şeref ve haysiyetlerini inciten, mahveden insandır. Bu davranışlarına tam uygun bir ceza olarak onlar, içine düşenleri çatır çatır kıracak ve mahvedecek olan “hutame”ye atılmaktadırlar. Yine bu “hutame” isminde, cehenneme atılanların, ateş içinde yandıkça çatır çatır kırılan odunlar gibi olacaklarına da işaret vardır. Burada hümeze ve lümeze takımına âdeta şöyle denilmektedir: “Ey başkasının şahsiyetini, şeref ve haysiyetini kıran, taşlayan, ayıplayan ahmak! Önünde seni de böyle kırıp parçalayacak Hutame vardır.”

Onların Hutame’ye atlışları لَيُنْبَذَنَّ (le yünbezenne) fiiliyle haber verilir. اَلنَّبْذُ (nebez), bir şeyi hiç değer vermeden, kıymetsiz ve hakir görerek atmak mânasına gelir. Bu dünyada zenginliği sebebiyle kendini değerli sanan o kişi kıyamet günü hakir biri olarak cehenneme atılacaktır. Burada Hutame, Allah Teâlâ’ya izâfe edilerek نَارُ اللّٰهِ (nârullâh) yâni “Allah’ın ateşi” olarak tarif edilir. Kur’ân-ı Kerîm’de sadece burada böyle bir ifade geçmektedir. Bunun hikmeti, sadece o ateşin dehşetini ve korkunçluğunu anlatmak için değil, aynı zamanda dünyada mal varlığı sebebiyle gurura kapılıp böbürlenenlerin Cenâb-ı Hak katında ne kadar nefretle karşılandıklarını belirtmek içindir. Allah Teâlâ, o gibileri yakacak olan bu ateşe mahsus olmak üzere onu kendine nispet etmiştir.

Hutâme’nin ateşi ta gönüllere kadar yükselecek ve onları yakacaktır. Bu ifade iki incelik taşır. Birincisi; gönül bedenin en nazik yeridir, en çok acıyı o duyar. En küçük acıyı bile hisseder. Ateşin oraya ulaşması, cehennemde yananların ne kadar dehşetli bir acı duyacaklarını ifade eder. İkincisi; gönül düşüncelerin mahallidir. İşte ateş, o kötü niyetleri, düşünceleri, bâtıl itikatları taşıyan gönülleri saracak ve bu kötü düşünceleri sebebiyle onları yakıp kavuracaktır.

Vasıfları anlatılan suçlular, cehenneme atılacak, cehennem üstlerine kapatılacaktır. Onlar için, değil kapı veya pencere, bir delik bile olmayacaktır. Üzerlerine yüksek sütunlar dikilecektir. Yahut, bu suçlular, yüksek sütunlar ile bağlanacaklardır. Yahut ateşin alevi uzun sütunlar şeklinde yükselecektir. Hâsılı onlar azap üstüne azaba, ceza üstüne cezaya uğratılacaklardır. Rabbimiz bütün kullarını azabından, cehenneminden muhafaza buyursun! Amin.

Hümeze sûresi, âhireti unutup maddeye taparak insanların maddi manevî haklarına tecavüz eden kâfirlerin daha ziyade âhirette karşılaşacakları kötü akıbeti haber verir.

HÜMEZE SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Hümeze sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir.

Hümeze Sûresinin Nüzûlü

Hümeze sûresi, Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât Sûresi’nden önce Mekke’de inmiştir.

Hümeze Sûresinin Adı / Ayet Sayısı

Sûre adını 1. âyette geçen ve “arkadan çekiştirme” anlamına gelen hümeze kelimesinden almıştır.

Hümeze Sûresinin Konusu

Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

Kaynak: seafoodplus.info

İslam ve İhsan

Hümeze Sûresinin Tefsiri

PAYLAŞ:                

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir