Rentek manevrası | 1 | 19% |
Özel akasya koleji fiyatları | 2 | 19% |
Pazarda kiralık daire | 3 | 12% |
A kapanış saati | 4 | 12% |
Çukurambar satılık ev | 5 | 17% |
Anadolum kampus | 6 | 12% |
Istanbul köprü manzaraları | 7 | 12% |
Biruni öğrenci işleri iletişim | 8 | 20% |
dolar kuru | 9 | 13% |
İlaçlar da tansiyonu bazen yükseltir. Göz Tansiyonu Neden Yükselir, İnsanlar arasında " Göz Tansiyonu " veyahut " Karasu Hastalığı " isimleri ile bilinen glokom hastalığı, göz içerisindeki basıncın sık bir şekilde yükselmesi sebebiyle görme sinirlerinin zarar görmesi durumudur. Buna bağlı şekilde, kişinin görme duyusu azalmaya başlar ve görme alanı yavaş yavaş kısıtlanmaya başlar. Küçük Tansiyon Neden Yükselir? Küçük tansiyon yükselmesinin nedeni henüz net bir sebebe bağlanmamıştır. Bunun sebebi ise günlük hayatta da tansiyonu etkileyen pek çok etken Özellikle stres her hastalığın başı olduğu gibi tansiyonun yükselmesine de sebep oluyor. Stresle başa çıkabilmenin altın kuralı düzenli spor ve yemek düzenidir. Peki Stres tansiyonu tetikler mi? Strese bağlı ve psikolojik tansiyon belirtileri nelerdir? Tansiyonu ne çıkarır? STRES TANSİYONU TETİKLER Mİ? Bu nedenlere dikkat! Böbrek hastalığı: "Renal hipertansiyon" olarak adlandırılır. Böbreklerin esas dokusunun bozulmasıyla, bu organların kanı süzme işlevlerinde aksaklıklar gelişir. Vücuttaki fazla tuz ve suyun böbreklerden atılamayıp vücutta ve kanda birikmesi yüksek tansiyon gelişimine neden olan mekanizmalarından birisidir. Yüksek Tansiyon Nedenleri. Yüksek tansiyonla ilişkili risk faktörleri genetik özelliklerden stres düzeyine kadar oldukça geniş bir yelpazede değerlendirilir. Kişide kan basıncı artışına neden olan başlıca faktörler şu şekilde sıralanabilir: Genetik.
Yanıklar Kan kaybı Gebelik Hormonsal hastalıklar (kan şekeri düşüklüğü, şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, tiroit bezinin az çalışması) Kalp hastalıkları Ciddi enfeksiyonlar Alına bilecek önlemler: Bol bol su için ve alkol alımını azaltın (alkol vücuttaki su kaybına neden olur). Sağlıklı ve düzenli beslenin. Kalp hastalıkları: Kalbin pompalama fonksiyonunda aksamalara neden olan kalp yetmezliği, kalp kapakçığı bozuklukları, bradikardi (kalbin yavaş atması) gibi rahatsızlıklarda diyastolik kan basıncı düşebilir. Memorial Sağlık Grubu Süreklilik göstermesi halinde yaşamsal faaliyetlerin aksamasına sebep olması muhtemel bir sağlık problemi olan yüksek tansiyon, organlara giden damarlarda daralma, genişleme ve tıkanma gibi sorunları ortaya çıkarabilir. Yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Hibiskus çayı, kan sulandırıcı ilaçlarla etkileşime girebilir veya düşük yapmaya neden olabilir. Ayrıca alerjik Hastane önünde 'göz tansiyonu' tuzağı: Kamuyu 63 milyon TL zarara uğrattılar Olayın yaklaşık 63 milyon TL miktarında kamu zararına sebep olunduğu tespit edildi. SÖZCÜ WEB TV. YAYINLANMA: - 8 Haziran İzmir'de feribot çamura saplanmıştı, nedeni denizdeki 'topuklaşma'. Alabalık tesisine giren ayı kamerada. İstanbul'da sahte 1.
Yüksek kan basıncı; Kan basıncı / mmHg olduğunda müdahale veya indirme olmaksızın beyin kanaması ve felce neden olabilir. Baş ağrısı, boyun ağrısı, baş dönmesi, çift görme veya bulanık görme, kulak çınlaması, burun kanaması, düzensiz kalp atışı, nefes darlığı vb. belirtiler tansiyonunuzun yükselmeye başladığını anlayabilir. Uzun süreli yüksek tansiyon, gelecekte kardiyovasküler hastalığa yol açabileceğinden sorun değil. Bilinen en eski ve en etkili yöntem limonlu su içmektir. Bir bardak su içinde limon suyu içmek kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir.
Tansiyon yükseldiğinde başınızı soğuk suyla yıkamak sinirleri uyarır ve tansiyonu düşürür. Soğuk suyla değil, ılık suyla yıkayın. Sarımsak; Limondan daha kısa sürede tansiyonu düşürür. Nar ve nar suyu yiyin; bu, yüksek tansiyonu düşürür ve dengede tutar. Kekik; Kaynar su ile içilebilen kekik, tansiyonu düşürür. Greyfurt Suyu; Limonla aynı cins olduğu için tansiyonu düşürür. Bununla birlikte, tansiyon ilaçları kullanmıyorsanız, içmek yardımcı olabilir. Bunun nedeni, aldığınız ilaçlarla etkileşime girebilmesidir. Yüksek tansiyon sorunu olan kişiler; bu uzun süreli, kalıcı bir durum değilse yediklerinize, içtiklerinize ve egzersizlerinize dikkat etmeniz kontrolü sağlayabilir. Yüksek tansiyon sürekli gelişiyorsa; Düzenli yemek yemenin ve egzersiz yapmanın yanı sıra doktorunuzun önerdiği ilaçlar da yardımcı olabilir.
Sağlıklı bir insanın kan basıncını ölçmek iki farklı değer verir. Bu değerlerden daha büyük değerlere sistolik kan basıncı denir; bu, atardamarlardan vücuda kan çekilirken her kalp atışı ile kan damarlarının duvarlarına uygulanan basıncı ifade eder. Düşük değer, kalp kasılması durduktan sonra kalp dururken kanın kan damarlarının duvarlarına uyguladığı basınçtır. Bu değer hipotansiyon veya diyastolik kan basıncı olarak bilinir. Sistolik ve diyastolik kan basıncı ölçümleri, kişinin genel sağlığı, özellikle kardiyovasküler sağlığı hakkında önemli bilgiler sağlar. Sağlıklı kişilerde tansiyon değerleri; sistolik tansiyon , diyastolik tansiyon ise 80 mmHg civarındadır. Tansiyonunuz un üzerinde. Diyastolik kan basıncı 80 veya daha yüksek bir değerde ölçülürse, hipertansiyon veya hipertansiyon isteğe bağlıdır.
Kan basıncının 90/60 mmHgnin altında ölçüldüğü bir durum, hipotansiyon veya hipotansiyonu gösterir. Hem yüksek hem de düşük tansiyon sadece hastalıklar değil, aynı zamanda altta yatan diğer nedenlerin neden olduğu hastalıklardır. Bu bakımdan kan basıncının ölçülmesi hastalığın teşhisi için önemli veriler sağlar. Diyastolik kan basıncı 70 mmHgnin altında ölçüldüğünde düşük diyastolik kan basıncından söz edilir. Hipotansiyon çoğunlukla hem sistolik hem de diyastolik kan basıncı ölçümlerinde görülür, ancak bazı sağlık sorunları olduğunda izole hipotansiyon da görülür.
Kan basıncı; bu, toplardamardaki kan akımı bir manşet kullanılarak geçici olarak kesildiğinde ve kesinti sona erdirilerek kan akışının tekrar sağlanmasında ölçülen basınç değeri ile belirlenir. Normal tansiyon ölçümlerinde kişinin pazı bölgesinde bulunan bir manşet şişirilerek koldaki venöz kan akışı kesilir. Ardından, bir stetoskopla nabzı kontrol ederken kanın akmasına izin vermek için manşonu yavaşça gevşetin. Kan akışı ilk tespit edildiğinde ölçülen basınç, yüksek basıncı veya sistolik basıncı gösterir. Kan akışını ilk duyduğunuzda sistolik kan basıncını ölçerken. İşitilebilir akış gürültüsünün durduğu andaki ölçülen basınç değeri, kan basıncının düşük veya genişletilebilir olduğunu gösterir. Günümüzde elektronik tansiyon ölçüm cihazları kullanılarak sistolik ve diyastolik tansiyon ölçümleri de yapılabilmektedir.
İzole diyastolik hipertansiyon (IDH) genellikle genç erişkinlerde görülür. Çalışmalar, yüksek diyastolik tansiyonu olan çoğu kişinin yüksek tansiyonu bir hastalık veya neden ile ilişkilendirdiğini göstermiştir. Yani diğer hastalıklardan etkilenmez. Bu tip yüksek hipotansiyona birincil, birincil veya esansiyel izole diyastolik hipertansiyon denir. IDH bazen tansiyon ve tiroid sorunlarına, böbrek hastalığına ve uyku apnesine neden olabilir. Bu nedenlerin neden olduğu düşük kan basıncına sekonder izole diyastolik hipertansiyon da denir.
Diyabet, kalbin iki atımı arasında kan damarlarının duvarlarına yaptığı basınçtır. Bu, kalbin kan pompalamadığı, yani dinlenme anıdır. Bu dinlenme döneminde kan vücutta dolaşır, organlara ve dokulara oksijen ve besin sağlar. Diyastolik kan basıncı yükseldiğinde, yani 90 mmHgden fazla olduğunda. Kan basıncını ölçerken, bu artışın nedeni genellikle kılcal damarlardır. Kılcal damarlar düşündüğünüzden daha dardır. Bu nedenle, çap küçüktür. Bu kasılma kanın kılcal damarlardan akmasını zorlaştırdığından, iki kalp atışı arasında geçmesi gereken tüm kanı geçemez. Yani tansiyonunuzu ölçtüğünüzde, tansiyonda hafif bir artış görebilirsiniz. Primer hipertansiyona, yani yüksek diyastolik kan basıncına neyin neden olduğu sorusu hala iyi anlaşılmamıştır.
Hipotiroidizm veya hipotiroidizm, izole diyastolik hipertansiyonun (IDH) ikincil bir nedeni olabilir. (Hipotiroidizm, tiroid bezinin çok az hormon ürettiği bir durumdur.) Primer hipertansiyon gibi, yüksek diyastolik kan basıncına da kılcal damarların aşırı daralması neden olur. Hipotiroidizm kilo alımı, uyuşukluk veya kötü hava toleransından kaynaklanabilir. Bununla birlikte, kan testleri ile bu rahatsızlığın doğrulanması gerekir. Endokrin bozuklukları, yüksek seviyelerde aldosteron, paratiroid hormonu veya kortizon üretimi nedeniyle IDHye neden olur.
Birçok hastalık böbreklere zarar verebilir. Bu hasar, böbreklerin kandaki sıvı kaybını yavaşlatabilir veya geotensin üretimini artırabilir. Başka bir sorun, böbreklere giden ana kan damarlarının daralması nedeniyle yine artan neovasküler hipertansiyon veya diyastolik kan basıncıdır (IDH). Kılcal damarların (arteriyoller) aşırı vazokonstriksiyonu ve vücut sıvılarının renal atılımının azalması da IDHye neden olabilir.
Alkolün kronik olarak kötüye kullanılması da IDHye yol açabilir. Diyabet, alkol kullanımı, özellikle karaciğer hasarı ile şiddetlenebilir. Bu genellikle karaciğerdeki bozulma nedeniyle geotensin seviyelerindeki düşüşten kaynaklanır. Anjiyotensin, kan damarlarını daraltan bir protein hormonudur. Vücutta tansiyon ve sıvı dengesinin korunmasına yardımcı olur. Bu molekül kılcal damarları daraltarak diyastolik kan basıncını arttırır.
Tansiyon milimetre cıva (mmHg) olarak ölçülür ve sistolik tansiyon (yüksek değer) ve diyastolik tansiyon (düşük değer), örneğin /80 mmHg olarak kaydedilir. Sağlıklı beslenmemiz, tuz almını azaltmamız, kilomuza ve genel sağlığımıza dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz.
Büyük tansiyonun 14 veya küçük tansiyonun 9 ve üzerinde olması (/90 mmHg) yüksek tansiyon demektir. Şeker ve böbrek hastalıklarında ise; büyük tansiyonun 13 ve küçük tansiyonun 8 ve üzerinde olması yüksek tansiyon veya hipertansiyon olarak sınıflandırılır. Kılavuzlara göre ideal tansiyon değeri /80 mmHg 'dır.
/80 mmHg ve altındaki değerleri ideal tansiyon değerleri olarak kabul ediyoruz. - /85 mmHg'nın altındaki değerleri normal tansiyon olarak kabul ediyoruz. Büyük tansiyon , küçük tansiyon mmHg arasında olursa prehipertansiyon yani hipertansiyona yatkınlık olduğunu söyleyebiliriz.
Yani küçük tansiyonun yükselmesinde bir hastalığın etkisi yoktur. Bu yüksek küçük kan basıncı çeşidine Primer, birincil yada esential izole diyastolik hipertansiyon denmektedir. Bazen IDH tansiyon tiroid problemi, böbrek hastalığı ve uyku apnesi sendromu sebep olabilir.
Hipertansiyon konusunda uzmanların yol haritası olarak gördüğü Birleşik Ulusal Komite 8'in (JNC 8) son raporuna göre, 60 yaş üzerindeki bireyler için büyük tansiyonda , küçük tansiyonda 90 değerlerinin üstü tehlikeli olarak kabul edilecek ve kan basıncı bu değerler üzerinde olan kişilere tedavi verilecek.
Normal tansiyon /80 mmHg altındadır. Bunun üzerindeki değerler hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. /90 mmHg ve üzeri ise mutlaka tedavi gerektirir. Özellikle şeker hastalarında ve kronik böbrek yetmezliği olanlarda kan basıncının /80 mmHg üzerine çıkmasına fırsat verilmez.
Tansiyonunuz kaç biliyor musunuz?
Hastaların azımsanmayacak kadar büyük bir çoğunluğu kan basıncının yüksek olduğunun farkında değildir. Bu durum mortalite ve morbiditenin artmasına neden olmaktadır. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda kan basıncı yüksekliği de daha sık görülür. Türkiye'de yapılan Salturk çalışmasıyla bir kişini ortalama 18 g /gün tuz aldığı saptanmıştır. Oysa alınması gereken günlük tuz miktarı en fazla 6 g olmalıdır.
Kaça çıkarsa tehlikeli?
JNC (joint national committee)'ye göre /90 mmHg üzeri hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti'ne (AHA) göre ise tansiyon sınıflaması daha ayrıntılı olarak alınmıştır. Ev ölçümleri için hipertansiyon sınırı /85 mmHg , 24 saatlik kan basıncı takibinde ise sınır /80 mmHg olarak belirlenmiştir. Sistolik (büyük) tansiyonun mmHg üzerinde, diastolik (küçük) tansiyonun ise 90 mmHg altında olduğu duruma ise izole sistolik hipertansiyon denmektedir. Malign hipertansiyon tanımı papil (göz dibi) ödemi akciğer ödemi bayılma ile giden bir kliniği tanımlar.
Belirtileri nelerdir?
Hastaların önemli bir kısmında herhangi bir belirti yoktur. Bazen tek belirti ölçülen kan basıncının yüksek gelmesidir. Bazı hastalarda karşılaşılan en önemli belirtilerbaş ağrısı çarpıntı nefes darlığı halsizlik bulantı kusma baş dönmesi şeklindedir. Uzun süren kontrol edilmeyen hipertansiyon ancak hedef organ hasarlarıyla kendini belli eder. Bu organlar beyin, kalp, böbrek, retina ve kan damarlarıdır. Bu organlara ait bulgular ve hastalıklar böbrek yetmezliği proteinüri, damarlarda anevrizma (anormal genişleme), tıkanma, inme ensefalopati, kalp damar hastalığı, kalp krizi ve kalp yetmezliği şeklinde görülür.
Nedenleri nelerdir?
Hipertansiyonun nedeni % bilinmemektedir, % 5- 10'luk kısımda ise bir nedene bağlı (sekonder) hipertansiyon söz konusudur.
Hangi durumlarda sekonder hipertansiyonu düşünmek gerekir?
Yaş, öykü, fizik inceleme, laboratuar bulguları sekonder bir neden düşündürüyorsaKan basıncı ilaca zor cevap veriyorsa İyi kontrol edilmiş tansiyon birden kontrolden çıkıp yükselmeye başlıyorsa Hedef organ hasarı varsa,Kan basıncı >/ mmHg isesekonder hipertansiyonu düşünmek gerekir. Hipertansif hastanın değerlendirilmesi
Bu durumda 3 hususa dikkat etmek gerekir..
Tansiyon nasıl ölçülmelidir?
Tedavisi nasıl olmalıdır?
Tedavideki temel hedef mortalite (ölüm) ve morbidite (sakatlık) oranlarını azaltmaktır. Hedef /80 mmHg altı olmalı; eğer böbrek hastalığı ya da diyabet mevcutsa bu durumda /80 mmHg altı hedef alınmalıdıwebgrid.co.ukansiyon ciddi ama tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavi edilmezse kalp, beyin, böbrek, göz gibi organlarda istenmeyen durumlara sebep olabilir, tedavisi ömür boyu sürmelidir, İlacı sadece bulgular ortaya çıktığı zaman değil sürekli kullanılması webgrid.co.uk basıncı düşünce ya da şikayetler kaybolunca tedavinin bırakılmaması gerektiği unutulmamalıdıwebgrid.co.ukçların bağımlılık yapmayacağı, genel önlemlere uyulmazsa ilaçların yetersiz geleceği eğer hasta üzerine düşen görevleri yapmazsa doktor doktor gezmesinin ona hiçbir fayda sağlamayacağı anlatılmalıdır
Non farmakolojik (ilaç dışı) tedavi : Yaşam tarzı değişikliği, tuz alımının kısıtlanması, ideal kiloya ulaşma, fizik aktivite artışı, sigarayı bırakmak, aşırı alkol tüketimini önlemek, diyeti düzenlemek, sık sık günde öğün ama az miktarda yemek yemek, potasyumdan kalsiyumdan zengin besinler tüketmek, doymuş yağdan fakir diyet almak ilaç dışındaki tedavi yöntemlerinin temel prensipleridir.
Non-farmakolojik tedavilerin tansiyonu düşürme oranları ise şu şekildedir:
Kilo verme: 5- 20 mmHg (sistolik)
Sebze-meyve ağırlıklı beslenme: 8- 14 mmHg (sistolik)
Tuz kısıtlama: mmHg (sistolik)
Fizik aktivite: 4- 8 mmHg (sistolik)
Alkol alımını kısıtlama: 2- 4 mmHg (sistolik)
İlaç (farmakolojik tedavi) : Hastanın yaşına eşlik eden diğer hastalıklarına uygun değişik grup ilaçlar ile hekim hipertansiyonu tedavi etmeye çalışır. Yapılan çalışmalarda en az 2- 3 ilacın gerektiği belirlenmiştir. İlaç kullanmaya rağmen tansiyonda düşme sağlanamazsa buna dirençli hipertansiyon denir. Bu durumda ilaç kullanmak en azından kardiovasküler mortalite ve morbiditeyi azaltmaktadır.
TÜRKİYE'DE HİPERTANSİYON
Türkiye de her üç kişiden birinde tansiyon yüksekliği hastalığı vardır. Yaşlı grupta hipertansiyon sıklığı yüzde 85 kişiye kadar çıkar. Genç grupta 20 kişide bir görülür. Bölgeler arasında en sık Karadeniz bölgesindegörülmektedir. Yuzde40 civarındadır. Enaz Doğu ve güneydoğu Anadolu'da yuzde22 civarındadır. Karadeniz bölgesinde daha fazla olmasının nedeni tuz tüketiminin bu ülkede fazla olması ve Karadeniz insanının yapısal daha stresli olmasından kaynaklanır. Aşırı Kilolularda hipertansiyon yüz kişiden 73ünde mevcuttur. Zayıf kişilerde bu oran yüzde 6lar gibi düşük oranda kalmaktadır. Menapoz ile hipertansiyon arasında pozitif bir ilişki vardır. Kadınlarda Menapoz sonrasında hipertansiyon oranı artar. Yıl sonrasında yüzde 88 e kadar çıkar.
Enteresan olan hastaların ancak yüzde50si hipertansiyon hastalığının farkındadır. Geri kalan yüzde 50 sinin kendisinde olan hipertansiyon hastalığından haberleri yoktur. Erkek grup, kadın gruba göre hastalığından daha az haberdar ve daha vurdumduymazdır. Erkeklerde bu farkındalık yüzde 40tır. kadınlarda ise bu farkındalık yüzde67dir. yani kadınlar hastalıklarının daha fazla farkındadır.
Hipertansiyonda ilaç kullanımı: Türkiye'de ki hipertansiyon hastalarının ancak yüzde 48i ilaç kullanmaktadır. Geri kalanı hastalığının farkında değil veya ilaç kullanmayı reddetmektedir. Kadınlar yine daha hassas olarak kadın hastaların yüzde 60ı ilaç kullanmaktadır. Erkeklerin sadece yüzde 33ü ilaç kullanmaktadır. Bu nedenle hipertansiyonun yapmış olduğu çeşitli tahribatlar ( böbrek yetmezliği, kalp krizi , inmeler) erkeklerde daha çok görülür. Çünkü tedavilerini düzgün bir şekilde yapmazlar. İlaç kullananların yüzde 38i bir iLaç, yüzde 44ü iki ilaç ,yüzde 15i 3 ilaç , yüzde 3ü 4 ilaç kullanmaktadır. Türkiye'de hipertansiyon hastalarında ideal kontrol oranı yüzde 30 dur. Yani tedavi alan hastaların ancak 3 hastadan 1i ideal şekilde tedavi edilmektedir. Geri kalan 3 hastadan 2 si yeterli tedavi almamaktadır. Tedavi edilen hastaların yarısı direyim denilen idrar söktürücü ve tuz attırıcı ilaç kullanmaktadır.
Dünyada 1 milyar insan hipertansiyon hastasıdır. Türkiye'de 18 milyon hipertansiyon hastasına vardır . Türkiye'de genç nüfusta yüzde 12 oranında hipertansiyon görülür. Toplumumuzda kadınlarda erkeklere oranla hipertansiyon daha fazla görülür . 60 yaşın üzerindekilerde bu oran yüzde lere çıkar. Hipertansiyon hastalarının yüzde 30u tesadüfen ilk kan basıncı ölçümünde tespit edilmiştir. Bu oran Gençler'de daha çok görülür ve yüzde 50 si tesadüfen başka nedenlerle tansiyon ölçümünde tespit edilir.
Hipertansiyon hastalarında yüZde 12 şinde şeker hastalığı, yüzde 42 şinde kolesterol yüksekliği, yüzde 33 ünde LDL ( kötü kolesterol) yüksekliği , yüzde 41inde HDL (iyi kolesterol) düşüklüğü , yüzde 24ünde trigiliserid yüksekliği birlikte görülür. Hipertansiyona bağlı oluşan böbrek hasarının ilk belirtisi mikroalbüminüridir. Toplam tansiyon hastalarının yüzde 27sinde bu hastalık mevcuttur. Tansiyon hastalarını tespit ve tedavi planlamasında en önemli takip sık kan basıncı ölçümüdür. Tuz tüketiminin 4 gr geçmemesi yani24 saatte bir tatlı kaşığını geçmeyecek kadar olması gerekir. deniz tuzu, Kaya tuzu, mağara tuzu, himalaya tuzu hepsi aynıdır birbirinden farkı yoktur.
Hipertansiyondaki ilk tedavi davranış kalıbını düzeltmek olmalıdır. Dış etkenlerden en önemli faktörlerden biri tuz tüketimini azaltmaktır. Türk halkı tuz tüketiminde en önde gelen ülkelerden biridir. Ortalama günlük tuz alımı 6 gr olması gerekirken Türkiye de 3 misli fazla tüketilmektedir. (18gr)
Dış etkenlerden en önemli nedenlerden biri de toplumsal ve biriysel streslerdir. Stres sonrası vücutta değişik hormonlar salgınır. Bu hormonlar adrenalin , kortizol, anjiyotensin gibi hormonlardır. Bu hormonlar stresle ani olarak artar ve hızla kan damarlarında kasılmaya yol açar. Kalp hızlanır beyinden kalbe giden dengesiz sinyaller artar, beyinden sağ ve sol kalbe giden sempatik sinir sistemi yollarında regüler eşit olmayan ve kısa Devre yapan sinyaller kalpte ritim bozukluklarına, kAlp krizlerine ve ani ölümlere yol açar. Beyinden kalbe giden bu sinir sistemi uyarı patlamaları PET sintigrafilerinde de gösterilmiştir.
Toplumsal streslerde ilk 24 saatte kalp krizi , akut koroner sendrom erkeklerde kadınlara göre 6 misli daha fazla görülür. Akut streslerde felç riskleri ise normal zamanlara göre 14 misli daha çok artar. Kronik toplumsal streslerde bu risk devam eder ve kalp krizi ve inme riski yüzde 14 oranında daha çok artar. Tansiyon hastaları veya kalp hastalarında bu oran çok daha fazla artar. Toplumsal streslerde ve şiddete mAruz kalmış şahıslarda kulak çınlamaları, baş dönmeleri, geceleri diş gıcırdatmalar, genel vücut ağrıları, yorgunluk yeöe bozuklukları, migren krizleri, yaygın karın ağrıları, hassas bağırsak sendromu, mide ülser kanamaları, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, ağlama krizleri , uyku problemleri, uyuyamama, sabahları kalkamama, depresyon, iş hayatındaki başarısızlık davranışlarda patlama krizleri, alkol ve sigara bağımlılığında artma gibi bozukluklar ortaya çıkar.
Strese maruz kalanlar mutlaka tansiyonlarını kontrol ettirmek zorundadırlar. Çünkü tansiyonları yükselenlerin yarısı bu hastalığın oluştuğunun çarkında değillerdir. Stres şeker Hastalığı'na da zemin hazırlayabilir. Klinik olarak ispatlanamasada stresin kanser hastalığınada yol açtığına dair ip uçları vardır. Türk halkının içinden geçmekte olduğu toplumsal stres ortamında bu hastalıkların çoğalacağı kesindir. Sağlık kontrollerinin şu sırada daha sık yaptırması gerekmektedir.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SORU 1: Tansiyon yaşlandıkça yükselir mi?
İleri yaşlarda yüksek tansiyon problemine daha sık rastlanır. Özellikle 50 yaşından sonra büyük tansiyon yavaş yavaş yükselmeye başlar.
Büyük tansiyon değerindeki artış özellikle 70’li yaşlardan sonra daha da belirgin bir hal alır. Bazı kişilerde, yaşa bağlı izole sistolik hipertansiyon denen ve sadece büyük tansiyonun mmHg üstüne tırmandığı özel bir durumla karşılaşma olasılığı da artar.
SORU 2: Şeker hastalığı hipertansiyona neden olur mu?
Hipertansiyon problemi olanlarda şeker hastalığı, şeker hastalarında da hipertansiyon problemi görülme olasılığı normalden daha yüksektir. Bununla birlikte şeker hastalığı ciddi bir hipertansiyon nedeni değildir.
Ancak şeker hastalığı böbrek yetmezliği ya da ciddi damar sertleşmesi gibi sağlık sorunlarına yol açtığında tansiyonun da yükselmesine neden olabiliyor.
Diğer yandan hipertansiyon ve şekerin beraberliği durumunda her ikisinin de neden olabileceği komplikasyonlara daha sık rastlanıyor.
Unutmayın; sağlıklı bir beslenme programı, düzenli egzersiz ve kilo kontrolü her iki hastalığı da kontrol altına almada etkili yöntemler.
SORU 3: Kortizon kullanmak hipertansiyon problemine yol açar mı?
Eğer uzun bir süre boyunca kortizon kullanmak zorunda kaldıysanız ya da kortizon kullanırken doktorunuzun uyarılarını ciddiye almadıysanız hipertansiyona yakalanma olasılığınız artar. Fakat usulüne uygun dozlarda ve tuz kısıtlaması ile birlikte kortizon kullananlarda bu olasılık azalıyor.
SORU 4: Tansiyonun yükselmesine neden olan ilaçlar var mı?
Evet, bazı ilaçlar tansiyon fırlamalarına neden olabilir. Özellikle hipertansiyon hastalarının bu ilaçlara karşı dikkatli olmasını öneriyorum.
Soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları, kortizon içeren ilaçlar, bazı ağrı kesiciler, depresyon ilaçlarının bir kısmı, burun açıcı spreyler, aktif maddesi sibutramin olan iştah kesici zayıflama hapları gibi bazı ilaçların hipertansiyona yol açabildiği biliniyor.
Şifa niyetine içtiğiniz bitkiler de bazen hipertansiyon nedeni olabiliyor. Örneğin efedra içeren “şifalı bitkiler” ve zayıflama ilaçlarının içine yasa dışı olarak yerleştirilen bazı maddeler tansiyonu ciddi biçimde artırabiliyor.
SORU 5: Uykusuzluk hipertansiyona neden olur mu?
Mayıs ’da Hipertansiyon Tıp Dergisi’nin yayınladığı bir rapora göre, uzun süreli uykusuzluk hipertansiyon riskini artırıyor. Yaşları 32 ile 86 arasında olan katılımcı ile yapılan çalışmada, yaşları 32 ile 59 arasında olan ve günde 6 saatten az uyuyan katılımcılardaki yüksek tansiyon riskinin, 6 saatten fazla uyuyanlara göre 2 kat fazla olduğu görüldü.
Yeterince uyumamak ve tansiyon arasındaki bu ilişkinin 59 yaşından daha yaşlı katılımcılarda çok da belirgin olmadığı gözlendi.
Yeterli olmayan uykunun, uyku bozukluğu olmayan bireylerde de kan basıncını etkileyip etkilemediği net değildir.
Bu çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılara göre, günde 6 saatten az uyuyan kişilerde tansiyon riski ve bu durumun zaman içinde kronik bir hipertansiyon problemine dönüşme olasılığı artıyor.
Az uykunun yüksek kan basıncı üzerine etkisini anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor ama bu çalışmaya göre 60 yaşından genç kişilerde uyku miktarı yüksek kan basıncını önlemede önemli bir rol oynayabilir.
SORU 6: Hangisi daha tehlikeli? Büyük tansiyon mu küçük tansiyon mu?
Doktorlar, yıllardır küçük tansiyonun yüksek olmasının daha önemli olduğunu düşündüler.
Yani, sürekli yüksek olan küçük tansiyonun bazı doku hasarlarına yol açma riskinin daha büyük olduğu teorisi geçerliydi. Fakat bu teori son yıllarda tekrar gözden geçirildi. Artık büyük tansiyonun yüksek olmasının en az küçük kadar önemli olduğu biliniyor.
Hatta 50 yaşından büyük olanlarda büyük tansiyonun daha önemli bir risk faktörü olabileceği düşünülüyor. Küçük tansiyonunuzun 9’dan düşük, büyük tansiyonunuzun 14’ten yüksek olması, izole sistolik hipertansiyon problemini yaratabilir.
SORU 7: En iyi tansiyon ilacı hangisidir?
En iyi ilacı değil, size en uygun ilacı kullanmak daha akılcı bir yaklaşımdır.
Her ilaç herkese uymaz. Başka birinde çok başarılı olan bir ilaçtan siz faydalanamayabilir, daha da kötüsü ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Kullanacağınız ilaca, dozuna, kullanım şekline doktorunuz karar vermelidir.
Doktorunuz bu kararı verirken sağlığınızdaki diğer problemleri, kullandığınız diğer ilaçları da göz önünde bulunduracaktır.
SORU 8: Hipertansiyonu düşüren besin desteği var mı?
Sarımsak özlerinin kan basıncını ayarlamada etkili olabileceği ileri sürülse de sorunu sarımsakla çözmeye çalışmanızı kesinlikle önermem!
İlaç kullanmanız gerekiyorsa yan etkileri en az ilacı doktorunuz belirlemeli. Mesela ginseng takviyelerinin bazı kişilerde kan basıncını yükselttiği biliniyor!
SORU 9: Seks kan basıncını yükseltir mi?
Seks yaparken başlangıçta kısa süre için kan basıncının yükselmesi mümkün, fakat tansiyonu ilaçlarla ya da diyetle denetim altında olan bir hipertansiyon hastasının bu konuda bir sağlık riski yok.
Ayrıca kan basıncı tansiyon ilacı ile dengelenmiş hipertansiyon hastası ereksiyon problemi yaşıyorsa Viagra ya da Cialis gibi ilaçlardan da faydalanabilir.
SORU Tansiyon sarımsakla düşer mi?
Hipertansiyon tedavisinin nasıl olacağına sadece doktorlar yanıt verebilir.
İlaç gerekli mi değil mi, başka bir önlem gerekli mi kararını doktorunuza bırakmalısınız.
Sarımsağın lezzetli bir besin olduğunu ama bir tansiyon ilacı olmadığını da unutmamalısınız.
#Osman Mftoğlu#Kelebek#Yazar
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Farklı tansiyon tiplerine yönelik farklı yaklaşımlar bulunuyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saide Aytekin, tansiyon türlerine ilişkin bilgiler veriyor. Maskeli hipertansiyon, beyaz önlük hipertansiyonun tersine, muayenede normal olan kan basıncının evde veya 24 saat izleme sırasında yapılan ölçümlerde anormal çıkması olarak tanımlanıyor. Araştırmacılar, maskeli hipertansiyonun nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak bu cins hipertansiyonun hastane ve doktor yanında hastanın kendini güvende hissetmesine bağlı olabileceğini ifade etse de bunun kesin olmadığı belirtiliyor.
MASKELİ HİPERTANSİYON RİSKİ YAŞLA ARTIYOR
Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberine göre; maskeli hipertansiyon riski yaşla birlikte artıyor ve erkeklerde daha sık görülüyor. Bazı çalışmalar bunu aşırı kilo ve sigarayla ilişkilendiriyor. Tanı, kliniğin dışındaki ölçümlerle kesinleştiriliyor. Çalışmalar, yaş, cinsiyet ve kilonun tanı için ayırıcı belirtiler olduğunu ve hastanın daha önce inme geçirmesinin maskeli hipertansiyon işareti olduğunu gösteriyor.
Maskeli hipertansiyonda asıl tartışma, tedavi konusunda oluyor. Kan basıncı değerleri ile kalp damar hastalıklarına yakalanma riski arasında doğrudan ilişki olduğu için, tedaviye daha erken dönemde başlanıp başlanmayacağı tartışmaları yapılıyor. Maskeli hipertansiyonda hedef organ hasarı riski daha yüksek olduğu için, yapılan çalışmalar daha düşük kan basıncı düzeylerinde bile ilaç tedavisine başlanması gerektiğini gösteriyor. Kilo kaybı, tuz kısıtlanması, egzersiz programları yapılması ve tedavinin 24 saatlik ölçümlerle (tanıyı kesinleştirerek) planlanması gerekiyor.
DİRENÇLİ HİPERTANSİYON TEDAVİSİNİN ADIMLARI
Son kılavuzların dirençli hipertansiyon tanımlaması, uygun yaşam tarzı değişikliği olması koşuluyla, yeterli dozlarda 3 hipertansiyon ilacının düzenli kullanılmasına rağmen kan basıncının /90 mmHg’nin altına düşürülememesi olarak belirleniyor. Dirençli hipertansiyonun görülme sıklığı tam olarak bilinmiyor. Ancak çeşitli çalışmalardan elde edilen veriler göz önüne alındığında yüzde civarında olduğu tahmin ediliyor. Tansiyon tipleri içinde yüksek inme ve yan etki oranı en çok bu hipertansiyon çeşidinde görülüyor. Bu tansiyona genellikle sekonder hipertansiyon tipleri ve bazı ilaçlar neden oluyor. Dirençli hipertansiyon tedavisinde öncelikle soruna neden olabilecek ilaçların belirlenmesi ve mümkünse kesilmesi gerekiyor. İkincil bir neden varsa bulunması ve tedavi edilmesi öneriliyor. Bunların dışındaki durumlardaysa az tuzlu diyet, düzenli egzersiz, zayıflama, alkol alımının sınırlandı- rılması ve sigaranın bırakılması gibi yaşam tarzı değişikliklerine uyulması gerekiyor. Dirençli hipertansiyonu olan hastalarda tüm tedavi olanaklarına rağmen üçüncü basamak hastanelerde bile hastaların ancak yüzde 53’ünde hedef kan basıncı olan
DÜŞÜK TANSİYON, BAYILMA VE BAŞ DÖNMESİ NEDENİ
Düşük tansiyon (hipotansiyon), tansiyonun normal değerlerinden daha aşağı değerlerde (genelde mmHg’den aşağı seviyelerde) olması durumuna deniyor. Her ne kadar tansiyonun normal değerlerden düşük olması kişiden kişiye değişse de, tansiyon düşüklükleri, beyne yetersiz kan gitmesi nedeniyle bayılma ve baş dönmesine yol açıp hayatı tehdit edici olabiliyor. Tansiyon düşüklüğü daha çok ’lu yaşlarda görülüyor. Bu nedenle, ‘genç hastalığı’ olarak da biliniyor.
Düşük tansiyon daha çok kadınlarda görülen bir problem olarak tanımlanıyor ve yaşlı kişilerde de görülebiliyor. Bu durum genellikle yemek yedikten sonra meydana geliyor. Yemek yendikten sonra kan, sindirim organlarına daha yoğun şekilde gidiyor. Bu durum hayati organ olan beyne az kan gitmesine yol açıyor. Bazen bu kişilerde yemek sonrası yorgunluk, baygınlık hissi, çarpıntı gibi yakınmalar ortaya çıkabiliyor. Gebelikte pek çok kadında hipotansiyon görülüyor.
KARDİYOVASKÜLER RİSKİN YÜKSEK OLDUĞU TANSİYON TÜRÜ
İzole sistolik hipertansiyon, sistolik kan basıncının mmHg, diyastolik kan basıncının ise 90 mmHg’nin altında olması olarak tanımlanıyor. Yaşlılarda daha sık görülüyor. İzole sistolik hipertansiyonda kardiyovasküler risk yüksek bulunuyor ve mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Yaşlılarda aortta ve büyük damarlarda sertliğin artması, fakat küçük damarlarda direncin artmaması, sistolik hipertansiyonu oluşturuyor. İzole sistolik hipertansiyon, aterosklerotik kalp hastalığı dışında aort yetersizliği ve hipertiroidide de görülüyor. Çocuklarda ve gençlerde (çoğunlukla erkeklerde) nadir rastlanıyor. Sistolik kan basıncı yüksekliği, küçük kan basıncının yüksekliği kadar olumsuz ve riskli bir durum olarak tanımlanıyor. Sadece büyük kan basıncı yüksek olanlarda (izole sistolik hipertansiyon hastalar) kontrollü ilaçla tedavi çalışmalarında, büyük kan basıncının aşağıya çekilmesiyle; inme, kalp krizi, kalp yetersizliği gibi risklerde anlamlı bir azalma sağlanıyor. Burada en önemli sorunun küçük tansiyonun düşmesi olduğuna dikkat çekiliyor. Kanıtlar çok güvenilir olmamakla birlikte, gözlemsel veriler yaşlı hipertansiyon hastalarında küçük tansiyon değeri düştükçe, riskin yani olumsuz sonuçların ortaya çıkma olasılığının arttığına işaret ediyor. Büyük kan basıncıyla küçük kan basıncı arasındaki fark ne kadar genişlemişse, kişinin riski o oranda artıyor.
AYAKLAR HAVAYA!
Ani kanamalar, kalp krizi, büyük sıvı kayıpları, yanıklar, şiddetli enfeksiyonlar hipotansiyona yol açan nedenler arasında bulunuyor. Hastanın derhal hastaneye yetiştirilmesi, aksi durumda yaşamını kaybetme riski olduğu belirtiliyor. Hipotansiyonu olduğu bilinen hastaların tansiyonu düşünce yere düz olarak yatırılmalarının, ayaklarının havaya kaldırılmasının ve su alımlarının artırılmasının sorunu geçici olarak çözeceği belirtiliyor.
yasak elma bölüm full izle fox tv youtube
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede