şok mis ayran fiyat / kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti - # - ekşi sözlük

Şok Mis Ayran Fiyat

şok mis ayran fiyat

Neden SEÇ?

1

Geniş ürün gamı

Piyasada lider, bilinirliği yüksek, rekabetçi ’in üzerinde üründen portföy seçerek kendi ürün gamını oluşturabilme imkanı

Sadece Bizim Toptan ve ŞOK Marketler’de satılan özel markalı (Bizim, Ona, Komili, Alpella, Halk, Obaçay, Besler, Süzz, Ömür, Altınhasat, Marifet, Vanesa, Mis, Mintax, Piyale, Amigo, vb.) ürünler

2

Lojistik ve Düzenli Sevkiyat desteği

Bizim Toptan’dan mağazaya sevkiyat imkanı

Yaklaşık üründe tedarikçiden transit sevkiyat desteği

Yaklaşık üründe lojistik merkezlerden düzenli sevkiyatlarla mağazaya teslimat

Bizim Toptan’dan uygun fiyata ürün temin edebilme imkanı

3

Finansal destekler

Bayilere farklı ödeme ve finansman seçenekleri ile finansman yükü azaltma desteği

Kapalı devre kredi kartımız olan "Bizim Profesyonel Kart (BPK)" ile taksitli veya vadeli alışveriş yapma imkanı

Bizim Toptan’da geçerli, bayilerimize tanımlanmış 35 gün vadeli faturalı alışveriş yapma imkanı

Kredi kartlı satışlarınızın masrafsız olarak 2 gün vade ile bayilerimizin cari hesabına aktarılması

Teminat mektubu, nakit, vb. teminat araçlarıyla açık hesap alım limitlerinin arttırılması

4

Profesyonel Satış Ekibi Desteği

Türkiye genelinde yer alan bölgesel saha satış ekiplerince düzenli ziyaret ve profesyonel destek sağlanması

Gelişmiş iş modelleri ve profesyonel kadrolarla güçlü bilgi kaynağı desteği

Mağaza kurulum aşamasından itibaren maksimum m2 verimliliğini sağlamak için öneri ve uygulamalar

5

Pazarlama ve İletişim Faaliyetleri

Bayilere özel ürün ve hedef kampanyaları ile destek prim uygulaması

Sosyal medyada Seç market Kurumsal kimliğiyle yapılan paylaşımlar ile Müşteri kazanımına dijital platform desteği

Bayilerin yeni müşteri kazanmaları ve mevcut müşterileri tutundurmaya yönelik kampanya destekleri sağlanmaktadır

  • Seç bayilerine özel aylık insertler
  • Talep edilmesi halinde bayiye özel insert desteği
  • Yeni açılış yapan bayilerimize açılış insert desteği

Yeni mağaza açılışlarında ücretsiz tabela ve giydirme desteği

Yeni açılış veya tanıtım amaçlı açık hava iletişimleri için destek sağlanması

6

İletişim ve işbirliğini sağlayacak bilgi sistemleri

Bayilere özel geliştirilen bilgi sistemleriyle bayi ve merkez arasında etkin iletişim

Sistem üzerinden sipariş verme ve takibi, stok sayım yapabilme

Sistem üzerinden kredi kartıyla ödeme yapabilme

Cep telefonundan portala bağlanma

Pazarlama aktivitelerinin duyuru ve takibi

Şirket içi haber ve duyuruların paylaşılması

Talep, öneri ve şikayetlerin iletilmesi ve takibi

Cari hesapların izlenmesi

İş ortağımız
olur musunuz?

Başvurun hemen sizinle iletişime geçelim

HEMEN BAŞVUR

Özel markalı ürünler

Bayimiz olun!

HEMEN BAŞVUR

kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti

girne (bkz: kyrenia), lefkoşa (bkz: nicosia) ve gazimağusa'yı (bkz: famagusta) içeren 6 günlük kısa bir tatil ile az çok fikir edindiğim yavru vatan. güzel.

pegasus ile sabaha karşı vardığımız ercan havalimanı avuç içi kadar bir yer olsa da, duty free kısmı çok zengindi; dönüşteki hali ise tarihi bir olaya tanıklık etmenin dışında şu şekildeydi: (bkz: ercan havalimanı/@minnoklokumcuk)

ercan'dan girne'ye kişi başı lira karşılığı kibhas'a biniyor ve birden kendinizi, her bir camında sökük perdeler sallanan eski püskü bir araçta bulmanın şaşkınlığıyla eyvah diyorsunuz. şahsen ben bu halden kimsenin rahatsız olmamasını, şirket tarafından da düzeltme yoluna gidilmemesini bayağı garipsedim, ama alışıyor insan*.

yaklaşık 50 dakikalık bol yeşillikli bir yolun sonunda, girne'ye adım attığınızda ise hafif bir şaşkınlık yaşamadım dersem yalan olur zira nereye baksam zengin afrikalılar (daha çok üniversite öğrencisi) ve mercedes taksiler ( 'ten bu yana sessiz sözsüz bir kurala dönüşmüş bu lüks araçların taksi olarak kullanımı) vardı. daha sonradan bu afrikalıların her birinin, kişi başı kıbrıs için bin liralık gelir kaynağı olduğunu öğrendik, bir kısmı da kara para aklamak üzere yollanan kişilermiş. bir diğer hayran kaldığım konu ise çoğu yerde trafik lambasının olmaması ancak karşıdan karşıya geçmek isteyen birini gördüklerinde zınk diye kendiliklerinden durmaları, sürekli baş selamı ile teşekkür ede ede ilerlemek değişikti. direksiyon sağda olunca haliyle daha bir dikkatli olmak durumu hasıl oldu, trafik ters yönde akıyor çünkü. ( yeri gelmişken toplu taşıma diye bir şey yok.) gün boyunca girne'nin modernliği, şıklığı, binaların mimarisi, temizliği, çiçekleri, bahçeleri bana kendimi gerçekten bir avrupa kentinde hissettirdi. akşamları ise küçük bir şok yaşadık zira her yer karanlıktı, sokak lambaları çalışmıyordu ve gerek girne, gerek lefkoşa'da bu durum öyle kanıksanmış ki, sanki geceleyin denizde yüzmek çok sıradan bir olaymış gibi, o kör karanlıkta da herkes çok rahat biçimde yürüyordu; bir yerin zifiri karanlıkta bile bu denli güvenilir olması nasıl uzak, nasıl yabancı ve nasıl hazine değerinde bir duyguymuş bizzat deneyimledik.

girne'de kaldığımız yer karia plus city apartments'dı. monash.pw tarafından yılında misafir değerlendirmeleri ışığında dünyanın en beğenilen oteli ödülüne layık görülmüş, 10 üzerinden puanlık bir yer. biz rezervasyonu nisan başında yaptırmıştık hem uçak, hem kalacağımız yerler bazında. o zaman geceliği liraydı konakladığımız yerin. şu an fazla bir oynama yok ama gidiş dönüş iki kişi lira ödediğimiz uçak bileti olmuş, dün gördük*.

girne'de niazi's ve eziç peanuts akşam yemeğinde gitmeyi tercih ettiğimiz iki ünlü restoran oldu. ilki, dome otel'in karşısında bir kebapçı. 14 çeşit meze, 6 farklı et ürünü( tabii ki şeftali kebabı merakla beklediğimiz yepyeni bir tattı), açık büfe şerbetli ya da sütlü tatlı ile meyveden oluşan menü kişi başı liraydı. cola 35 lira, mönü harici. fiyat performansın zirvede olduğu tek yerdi kıbrıs'ta kaldığımız süreçte.

eziç peanuts ise deniz kenarında, mahşer kalabalığının hüküm sürdüğü oldukça popüler bir yer. orada da devasa bir kalamar menü, ızgara levrek salata, bir bira, bir meyve suyu lira tuttu. ortaya ikram olarak kocaman bir tabak, tepeleme dolu yer fıstığı getirilmişti sipariş beklerken.

kahvaltı olarak ''çörecik'' diye çok şeker bir unlu mamüller fırını keşfettik. tabii ki hellimbaş rolde olacak biçimde, içi tıka basa üç çeşit peynir dolu ( kimisinde kuru üzüm de vardı/ (bkz: pilavuna)) poğaçalar muhteşemdi. yalnızca zeytinli alırsanız, çekirdekli bir avuç zeytini resmen boca etmişler, dikkatli yemeniz lazım. gayriihtiyari bizim ülkede satılan sözüm ona peynirli-zeytinli poğaçalara kaydı aklım, ne kadar garibanız bunu iliğinize kadar hissetmek tatsız bir duygu.

yine merkezde, ''bandabuliya old bazaar'' denen yerde '' 6 üstü 1 kafe'' önereceğim, yorgunluk atmak için uğrayıp, özellikle zencefilli limonatasını yudumlayacağınız çok güzel bir kafe-restoran. mis gibi fırından yeni çıkmış kocaman kekler dilimlenmiş, alıcısını bekliyor, servis elemanları da çok ilgili.

peki girne'de nereleri gezdik, toplam 23 tarihi yer belirtiliyor ziyaret edilmesi önerilen; hepsini tek tek gördük, belli bir alanda toplanmışlar zaten. oğlum ve ben yürüyüş yapmayı çok sevdiğimizden her gün tabanvay dolaştık, öyle ki kaldığımız yerden 6- kilometre uzaklıktaki ihtişamlı bellapais manastırı'na bile yürüyerek gittik. genel olarak zaten şehrin havası tertemiz, mis gibi. bir de dağın eteğinde yer alan bu muhteşem yere yokuş çıkarak giderken burnumuza çarpan kekik, incir vs. kokuları; yol boyunca rastladığımız soluk kesici güzellikteki çiçekler ve bitki örtüleri, dudak uçuklatan lüks villalar size kendinizi cennette hissettirecek güzellikte. (manastıra giriş kişi başı 50 lira)

girne kalesi yine şehrin tam merkezinde, deniz kenarında konuşlanmış, orta çağda bizanslılar tarafından inşa edilmiş muazzam bir yapı, giriş yine 50 lira. rahat saat dolaşmanızı sağlayacak büyüklükte ve geceleyin manzarası muhteşem, ışıklandırma nedeniyle. girne limanı'nda, tıpkı sayfiye yerlerinde rastlanacak türde standlar vardı hatıra eşyalar satan. ama beni en cezbedeni, akşam karanlığında -şehir ışıkları yanmadığından- daha bir belirginleşen sayısız yıldız oldu; o kadar güzellerdi, soluğumu tutarak bu tılsımlı gece manzarasının büyüleyici atmosferine bıraktım kendimi dakikalarca

ya casinolar? dediğinizi duydum bu arada, olmaz mı*? kıbrıs ününü bu kumarhanelere borçlu zaten. sibel can ve mahzun kırmızıgül'ün programlarıyla zenginleştirilmiş mekanlar. bir de aklıma gelmişken koskoca şehirde cadde üstlerinde, sokak aralarında yalnızca lüks markaların ürünlerini satan çanta mağazaları var, ayakkabıcı yok, kesinlikle yok. belki avm'lerinde vardır ama oraya da biz hiç uğramadık. yine de vitrinlerde bol bol fendi görmek değişik oldu, farklı çanta modelleri hakkında bayağı bilgilendim:)

girne'den lefkoşa'ya yaklaşık yarım saatlik bir dolmuş yolculuğu yaptık (kişi başı 40 lira). lefkoşa'da kaldığımız yer, tarihinde yapılmaya başlanıp, 'de tamamlanmış; yılında da 7 odalı butik otel olarak hizmete girmiş tarihi bir konaktı: ''hotel valide hanım konağı''. monash.pw'da 10 üzerinden bir puana sahip. işletmecisi olan cemal gülercan ( dr. fazıl küçük'ün akrabası) ve ekibi son derece güler yüzlü ve ilgili, cana yakın kişiler. bizim kaldığımız odanın geceliği kahvaltı dahil 65 euro, kahvaltısı ayrı güzel ama asıl ününü akşam yemeğiyle kazanmış, muhteşem et mönülerine sahip.

şehir olarak lefkoşa, girne'ye göre oldukça bakımsız ve virane bir görünümdeydi. girne fransız tatil köyüyse, lefkoşa anadolu'nun bağrından kopup gelmiş bir iç anadolu şehrinden farksızdı. tek güzel yanı sokak aralarındaki eski evlerin kapıları, o kadar güzel bir işçiliğe sahip, öyle estetik ve ince bir ustalık la yapılmışlar ki, ilgisi olanlar için define sandığından farksız diyebilirim. lüzinyan evi, saçaklı ev kültür sanat merkezi, ortaçağ taş eserler müzesi, '' derviş paşa konağı etnoğrafya müzesi'' hafta sonu kapalı olduğundan ancak pazartesi sabahtan öğlene kadar ki vakitte dolaşabildiğimiz yerler oldu. kemeraltına benzeyen bir caddesi var (iplik pazarı mevki denen yerde) güney kıbrıs'a sınır, hemen birkaç adım ötemizin komşu topraklar olması garip bir his; dalgalanan yunan bayrağı ile kıbrıs bayrağını bir arada görebildiğiniz ender yerlerden biri. orada da hadi bir değişiklik olsun kabilinden '' orchestra cafe and restaurant'' yazılı ve sırf arap yemeklerinin servis edildiği yerde oturduk. bir başka güney rum kesimine sınır olan yer ise ünlü zahra cafe&#x;nin bulunduğu bölgede. ortada bir futbol stadyumu var, o kadar. zahra sokak ışıl ışıl ve gece hayatının kalbinin attığı ünlü bir yer ama oraya gidinceye kadar labirent gibi pek çok karanlık sokaklardan geçiyorsunuz.

bu arada kıbrıs'ta çalışma saatleri de çok rahat. öğleden sonra gibi kapanıyor resmi kurumların çoğu. hafta sonu ise neredeyse tüm kepenkler inik vaziyette bizdekinin aksine, bu da bizi şaşırttı haliyle.

lefkoşa'da öğlen yemeğini yediğimiz yer, şu an restorasyon çalışmaları yapıldığından göremediğimiz ama aziz nikolas kilisesi gibi katedralken sonradan camiye dönüştürülmüş tarihi selimiye camii'nin hemen yanıbaşındaki saraba restaurant oldu. geleneksel kıbrıs lezzetlerini içeren bir mönüye sahip bir yer, bahçesi çok güzel. tercihimiz bir tabak etli molehiya, bir tabak içinde kabak çiçeği dolması( 6 adet) -yaprak sarma( 2 adet) -kıbrıs köftesi( 4 adet) -salata, bir tabak pilav ( bulgur-tel şehriyeli) salata, limonata, bir tabak ballı katmer ve 2 çaydan oluşan bir seçkiydi. hesap lira geldi, hele ki niazi'ste yediklerimizle karşılaştırdığımda oldukça yüksek bir fiyat ama lezzet açısından çok güzeldiler, sineye çektik artık.*

akşam yemeğini ise bir kere kaldığımız hotel valide sultan konak'ında yedik; ana yemek olarak 2 kişilik arjantin menü seçtik ( çeşit farklı etten oluşuyor, yanında çeşit meze ve içecekle birlikte lira; gözü kapalı öneriyorum denemenizi gidecek olursanız), ikinci tercihimiz ise sabor restaurant oldu. tek kelimeyle mönüsü muhteşemdi, yine selimiye camii'nin bulunduğu yerde, ferah ve çiçek dolu bahçesinde oturduk. geleneksel portekiz ızgara karides ve kalamar şiş, salata ve patates ile ( menüde 74 no.), sarımsak ve beyaz şarapla sote edilmiş; karides, patates ve salata eşliğinde gelen 6 parça gamberoni 'sabor' oldu( menüde no) , sunum zaten çok güzeldi. adada kaldığım süre içinde en bayılarak yediğim bu deniz ürünleri içeren iki tabaktı. sonrasında kıbrıs tatlısı ( arasında lor olan bir çeşit ekmek kadayıfı) ve ikramları olan kahveleri ile bu nefis akşam yemeğini üzülerek noktaladık.*

günübirlik lefkoşa'dan gittiğimiz gittiğimiz gazimağusa ise (60 lira- yaklaşık 1 saat sürüyor dolmuşla) bir tarihi eser tarlası gibi.( gezilip görülecek 25 yerin hepsini dolaştık çok geniş bir alana yaılmış halde bulunan) en çok göz alan yerler, en çok turistin de bulunduğu venedik sarayı kalıntıları, namık kemal müzesi ve kapatıldığı hücre, othello kalesi( giriş 50 lira ve deniz manzarası muhteşem turkuaz rengi ile, kara tarafında da kuş bakışı tüm tarihi kalıntıları görebiliyorsunuz, sanki bir film platosu güzelliğinde) hemen karşısındaki petek pastanesi ( içi bol bademli, şerbetli bir tatlı olan kıbrıs katmeri enfes) ve tabii ki göz alıcı ve de debdebeli aziz nikolas katedrali( diğer adı lala mustafa paşa camii). bu katedralin hemen yanıbaşında, tüm kıbrıs adasının en yaşlı ağacı olan yıllık cümbez ağacı yer almakta. bu anıtsal ağaç lüzinyan&#x;lı şövalyelerin avluda ses çıkartan zırhlarından, venedikli inşaatçılara, osmanlıların adayı fethine, depremlere ve yılında da barış harekatı&#x;na tanık olmuş ve 'e kadar gelmiş o kadar güzel bir canlı ki

dönüş yolunda, lefkoşa- ercan havalimanıkibhas ile bu defa lira tuttu kişi başı. o gün rte&#x;nin de kıbrıs ziyareti vardı, tepetaklak olan uçuşlar nedeniyle tarihinin mahşeri kalabalığını yaşayan küçücük havalimanından en karlı çıkan &#x; seval cafe&#x; adlı işletme oldu. milletin karnı acıkıyor tabii, çoluk çocuk perişan . küçük bir tabak tavuklu pilav, ayran ve çay tabağı dolusu turşu liradan kapış gitti.

genelde hoş bir vakit geçirdik, gidecek olursanız bizim yerimize plajlarına da bir uzanın derim*.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır