cengizhan oğuz cevahiroğlu / Login • Instagram

Cengizhan Oğuz Cevahiroğlu

cengizhan oğuz cevahiroğlu

*Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Ocak - Şubat - Mart 'i kapsayan bianet Medya Gözlem Raporu, gazeteci, köşe yazarı ve 5 karikatüristin Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu'na (TMK) ilişkin iddialarla toplam 2 müebbet yıl 9 ay hapis cezasıyla ve beş gazetecinin toplam 1 milyon bin TL, altı medya kuruluşunun (Oda TV dahil) ise toplam bin TL tazminat davasıyla karşı karşıya olduğunu gösterdi. 

Ocak - Şubat - Mart döneminde İstanbul, Bursa, Aydın, Aksaray ve Rize’de medya temsilcilerine karşı 13 fiziki saldırı yaşandı. Birinde radyocu Hazım Özsu, yorumlarını beğenmediğini ifade eden bir dinleyicisi tarafından öldürüldü.

İktidardaki ittifak çevrelerinin hedef göstermesiyle 31 Mart yerel seçimlerinden beri yaygınlaşan şiddet, son üç ayda, Halk TV yorumcusu Levent Gültekin, KRT TV programcısı Osman Güdü ve Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu gibi kamuoyu önünde kanat bildirenleri hedef aldı. Twitter hesabından dokuz gazete yazarını hedef gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin taciz içeren ve hedef gösteren mesajları şiddetin kalıcılığına hizmet ediyor.

Ocak - Şubat - Mart döneminde, Basın İlan Kurumu (BİK) Evrensel gazetesine sekiz, BirGün’e de beş gün ilan kesme cezası verdi. Ticaret Bakanlığı da, Tele1'de yayımlanan Newroz mitinginde sarı, kırmızı ve yeşil renkler bulunan bir şalı taşıyan çocuk fotoğrafının yer aldığı reklama yer vermesi nedeniyle, Evrensel gazetesine 20 bin TL idari para cezası verdi.

Gazeteci Hrant Dink’in 14 yıl önce öldürülmesiyle bağlantılı altı yıldır yargılanan çoğu kamu görevlisi toplam 76 sanıktan 26’sı çeşitli hapis cezalarına mahkum edildi. Mahkeme, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer’i ağırlaştırılmış müebbet, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli astsubay Yavuz Karakaya ve astsubay Muharrem Demirkale de müebbet hapse mahkum etti; sekiz kişiye de “FETÖ üyeliği”nden çeşitli hapis cezaları verdi. “FETÖ” bağlantılı görülen sanıklar cezalandırılırken bazıları da “zamanaşımı”ndan kurtuldu. Ayrıca, Dink ailesi avukatlarının yargılatamadığı 20’yi aşkın kamu görevlisi için AİHM’de bir başvuru bulunuyor.

Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürdüğü Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya ilişkin İstanbul’daki cinayet davası son tanıkların dinlenmesine kaldı.

Bu dönemde, 27 yıl önce Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden sorumlu tutulan Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütü üyeliğinden yargılanan dört sanık beraat etti. Suikastin “bombacısı” ve diğer beş sanığı iki ayrı dava çerçevesinde halen yargılanıyor. 28 yıllık Musa Anter cinayeti davası da ağır aksak sürüyor.

Yılın ilk üç aylık döneminin anlamlı kararlarından üçü Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) geldi. AYM, BİK’in Korkusuz gazetesine verdiği ilan kesme cezasını basın ve ifade özgürlüğü ihlali olarak gördü. AYM, diğer iki kararında ise gazeteci Hakan Aygün’ün ve Şahin Alpay’ın tutukluluğunu “güvenlik hakkının ihlali olarak” gördü. AYM ve AİHM’in yıllardır verdiği olumlu kararlara rağmen, eleştirel gazeteciler keyfi bir biçimde tutuklanmaya devam ediyor. 

Bu dönemde, günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal medya platformlarından Twitter da, Facebook ve diğerlerinden sonra, Türkiye’de bir temsilci bulunduracağını bildirdi. Bu durum, gazetecilere ait sosyal medya hesaplarının Türkiye yargısının talebiyle müdahale görebileceği endişelerini beraberinde getirdi.

BİA MEDYA GÖZLEM/ OCAK-ŞUBAT-MART

TIKLAYIN- "Haberin güvencesi hukuk ve gazeteciler olmalı"

TIKLAYIN-Düzenlemeler, tepkiler, dayanışma, işsizlik

Cemal Kaşıkçı cinayeti

“Kaşıkçı” mahkemesi ABD raporunu istemedi: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın daha sonra açıklanan cinayetiyle ilgili 26 Suudi görevliyi ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Mahkeme, cinayete iştirak eden 20 sanık ile cinayet mahallinde delilleri yok etmekle suçlanan altı sanığı gıyabında yargılıyor. Mahkemenin, üç kişiyi tanık sıfatıyla dinlediği davada, Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in ABD İstihbaratı’nın yayımladığı raporun Adalet Bakanlığı Uluslararası Daire Başkanlığı’nca istenilmesine ve adı geçenler hakkında ihbarda bulunulmasına ilişkin talebi reddedildi. Mahkeme başkanı, Cengiz ve avukatı Ali Ceylan’a “Bu konuda doğrudan savcılıktan talep edebilirsiniz” dedi. Sanıkların yakalanması için Interpol’den yanıt bekleyen mahkeme, aralarında Türk Arap Medya Derneği (TAM Derneği) Başkanı Turan Kışlakçı’nın da olduğu beş tanıkla ilgili zorla getirme kararı verdi. Dava 8 Temmuz’da sürecek (4 Mart).

Hrant Dink cinayeti

27 sanığa “Dink” cinayetinden mahkumiyet: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili çoğu kamu görevlisi 76 sanığı altı yıldır yargıladığı davada, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer’i ağırlaştırılmış müebbet, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli astsubay Yavuz Karakaya ve astsubay Muharrem Demirkale'yi de müebbet hapse mahkum etti. Sekiz kişiye de “FETÖ üyeliği”nden çeşitli hapis cezaları verdi. duruşma sonunda açıklanan kararda, toplam 27 kişi mahkum edilirken 33 kişi (Hacı Ömer Ünalır, Reşat Altay, Ali Barış Sevindik, Engin Dinç, Ercan Demir, Ahmet İlhan Güler, Muhittin Zenit ve Celalettin Cerrah vs) beraat etti. Tutuklu gazeteci Ercan Gün de, “FETÖ terör örgütüne üyelik” gerekçesiyle 10 yıl hapse mahkum edildi. Mahkeme, aralarında Fethullah Gülen, Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Metin Canbay, Yunus Yazar, Faruk Mercan, Adem Yavuz Arslan’ın da olduğu 13 kişinin dosyasını savunmaları alınamadığı için ayırdı. Mahkeme, daha önce 99 yıl 6 ay hapse mahkum edilen Erhan Tuncel, 7 yıl 6 ay hapisle cezalandırılan Yasin Hayal, 7 yıl 6 ay ve 2 yıl 6 ay hapse mahkum edilen tetikçi Ogün Samast hakkında “FETÖ üyeliği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Tutuklu 6 sanığın tutukluluğunun devamına hükmeden mahkeme, 6 sanığın da hüküm gereği tutuklanmasına karar verdi (26 Mart).

Dink davasında Cerrah, Dinç ve Güler’e suçlama: Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasında Dink ailesi avukatları Emel Ataktürk, Hakan Bakırcıoğlu ve Hülya Deveci esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulundu. Duruşma sonrası ara karar oluşturan mahkeme, taraflara 5 Mart'ta yapılacak duruşmada hükmün açıklanacağı ihtarında bulunarak, son sözlerin sorulmasına karar verdi. Avukat Ataktürk, kamu görevlilerinin kovuşturmasızlık kararına yapılan itirazların mahkemece reddedildiğini hatırlatarak dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in TCK madde kapsamında “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”nden yargılanmaları gerektiğini söyledi. Avukat Bakırcıoğlu, Yasin Hayal’in Dink’e karşı “ses getirecek bir eylem peşinde” olduğu açıkken Dink’in korunmasına dair bir adım atılmadığını aktardı; “Hrant Dink’in talebi aranmadan koruma tedbiri alınmalıydı. Orhan Pamuk için bu, cinayetten 13 ay önce yapıldı. Koruma kararında Celalettin Cerrah’ın imzası da var” dedi. Bakırcıoğlu, Engin Dinç’in İstanbul İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler'e ulaştırdığı Hrant Dink'e yönelik eylem yapılacağı bilgisinin Celalettin Cerrah'a ulaştırılmamasının olası olmadığını söyledi (10 Şubat).

Yılmazer’in “Dink”ten suçladıkları: Hrant Dink cinayeti davasında esas hakkında son savunmasını yapan dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer, mütalaada yalnızca “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yargılanan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah’ı suçladı. Yılmazer, “Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, Erhan Tuncel'i odasında sık sık ağırlayacak, telefonla konuşacak kadar yakın ilişki içinde iken bu cinayetin azmettiricisi olarak suçlanmıyor ama evrakı dahi görmemiş ben mi azmettirici oluyorum? Bu işin asıl sorumluları İstanbul İstihbaratı ile Koruma Şubesidir. Emniyet Genel Müdürlüğü nezdindeki merkez koruma komisyonu bu işin sorumlusu değildir. Sorumluluk benim de üyesi olduğum kısmın yükümlülüğünde değildir” dedi (3 Şubat).

Dink davasında son savunmalara devam: Hrant Dink cinayeti davasından esas hakkında savunma yapan Samsun Emniyeti’nden Yüksel Avan, tetikçi Ogün Samast’ın Samsun otogarında yakalandığı akşam amiri olan Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu’nun talimatıyla otogara gittiğini söyledi. Savcının talimatıyla Samast’ın fotoğrafını çektiğini, parmak izini, silahını ve bayrağını delil poşetine koyduğunu söyledi. Samast’ın elinde fotoğrafı varken çekilen fotoğrafların Jandarma Genel Komutanlığı talimatıyla yakalandığını belgelemek, jandarmanın çalışmasını göstermek için çekildiğini söyleyen Avan, bu görüntüleri hiçbir basın kuruluşuyla paylaşmadıklarını savundu. İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Yavuz Karakaya da ankesörlü ardışık arama suçlamasıyla ilgili ‘FETÖ’ suçlamasına cevap verdi. Karakaya, Dink’in evinin, yayınevinin ve cinayet günü olay gerçekleşmeden önce takipte olduklarıyla ilgili suçlamaya yanıt verdi. Telefonun Bakırköy’de jandarmaya ait bir binaya gittiği için orada sinyal verdiğini söyleyen Karakaya, o binaya giden başka sıralı amirleri de olduğunu, kendi dışında oraya giden herkesin tahliye olduğunu belirtti. Samast’ın elinde bayrak tuttuğu görüntüleri yayınladığı için ’dan beri tutuklu olan gazeteci Ercan Gün de “Burada yargılanan ben değilim, fikir hürriyeti yargılanıyor… Maksat jandarmayı yıpratmak olsaydı, jandarma karakolunun önünde de çekim yapardık. Yalnızca valilik ve otogar önünde çekim yaptık” dedi. Gün, Kasım ’da Zaman gazetesinde çalışmasının karşılığını alamadığı için Fox TV’de emniyet muhabiri olarak çalışmaya başladığını hatırlattı (27 Ocak).

Ali Öz’e üçüncü ev hapsi: Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davaya İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptığı davanın ’inci duruşmasında, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde Komiser Yardımcısı Özkan Mumcu, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri Hamdi Egbatan ve Tamer Bülent Demirel, Trabzon jandarma istihbarat görevlileri Veysal Şahin ve Volkan Şahin, Samsun emniyetinden Yakup Kurtaran dinlendi. 6 Ocak’ta tutuklanan Volkan Şahin, mevcut delil durumu, tanık ve sanık beyanlarının örtüşüyor olması nedeniyle tahliye edildi. Veysal Şahin cinayetten sonra doldurup imzaladıkları haber kayıt formundaki bilgilerin 6 ay önce aldıkları bilgiler olduğunu belirterek, "İstemeden imzaladım. Komutanlarımız, 'Bu işin altından kalkamayız, teşkilat zora düşer' dedi. Ali Öz de böyle emretmiş. Üstlerimin istediği şekilde yalan ifade verdim. Haber kayıt formunda yazmaya yetkili değilim" dedi. Mahkeme ayrıca aleyhine değişen delil durumu nedeniyle dönemin Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’ün tutuklanmasına karar verdi. Ali Öz’ün yaşını göz önünde bulunduran mahkeme heyeti, tutuklamayı ev hapsi şeklinde adli kontrole çevirdi. Ali Öz’ün ev hapsi kararı geçtiğimiz haftalardaki duruşmalarda kaldırılmıştı. Bu kararla birlikte Öz, üçüncü kez ev hapsine çarptırılmış oldu (22 Ocak).

Şimşek’e “Dink” tutuklaması: Esas hakkındaki savunmalarla süren Hrant Dink cinayeti davasının duruşmasında, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat astsubayı Okan Şimşek hakkında, “cinayeti bilip bilgi vermediği” gerekçesiyle tutuklama kararı verildi. Duruşmada, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, İstanbul Jandarma istihbarat görevlileri Ecevit Emir ve Emre Cingöz, Trabzon İstihbarat Şube Müdür yardımcısı Ercan Demir ile şube görevlisi Ergün Yorulmaz savunma yaptı (8 Ocak).

Dink’ten tutuklama istenen Şahin’e gözaltı: Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’nin 19 Ocak ’de öldürülmesine kamu görevlilerinin beş yıldır yargılandığı 76 sanıklı davada, cinayeti önceden bildiğine dair delillerin bulunması ve tutuklulukta geçirdiği sürenin azlığı nedeniyle hakkında tutuklanmasına yönelik yakalama emri çıkarılan eski Trabzon Jandarma istihbarat görevlisi Veysal Şahin, Adana'da gözaltına alındı (7 Ocak).

İki istihbaratçıya “Dink” tutuklaması: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayeti davasında esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları almayı sürdürdüğü duruşma sonunda, dönemin Trabzon Jandarma istihbarat görevlileri Veysel Şahin ile Volkan Şahin’in tutuklanmasına karar verdi. Duruşmada dinlenen Eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, cinayette ihmali olmadığını söyleyerek kendisini “47 yıl devletime hizmet ettim. Ufak da olsa sabıkalanmak istemem” diyerek savundu. Hrant Dink öldürüldüğü tarihte Trabzon Jandarma Komutanı olan Ali Öz ise Hrant Dink adını cinayetten önce duymadığını savundu. Yargılama sırasında Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat olmasına rağmen gereğini yapmadığı ortaya çıkan Öz, sorumluluğu emrindeki personele attı. Ayrıca Öz, geçtiğimiz duruşmada ortaya çıkan ‘Gürcistan’a kaçmaya çalıştığı’ suçlamasını ise reddetti (6 Ocak).

Musa Anter cinayeti

Anter Davası’nda zamanaşımına 18 ay kaldı: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürt aydın ve gazeteci Musa Anter’in 20 Eylül ’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın (Aziz Turan) yedi yıldır ifadesini alabildi. Anter’in avukatı Selim Okçuoğlu, Musa Anter davasında zamanaşımına 18 aylık gibi bir süreç kaldığına dikkati çekti. Son duruşmada tanık sıfatıyla dinlenen Beyaz TV moderatörü Latif Şimşek, ’de “Serdal” isimli kişinin kendisine “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın hayatta olduğunu anlattığını, yanından ona ait olduğunu iddia ettiği bir tutam saçı da kendisine verdiği ifade etti. Şimşek, “Temas ettiğim haber kaynaklarıma göre adı geçen Mahmut Yıldırım’ın yaşadığı kanaatine vardım” dedi. Serdal adlı kişiyi “Medcezir” isimli televizyon programına çıkardıktan sonra güvenilir olmadığına kanaat getirip onunla ilişkisini kestiğini; tutam saçı dönemin Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’ya verdiğini savundu. Davanın tefrik edilmesini talep eden avukat Okçuoğlu, sanık Abdülkadir Aygan’ın savunmasının alınamadığına işaret ederek “Adalet Bakanlığı mahkeme ile işbirliği yapmıyor. Dolayısıyla Aygan’ın ifadesi de alınamıyor. Uzayan davada zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıyayız” dedi. Mahkeme, Çatalkaya’ya teslim edildiği ifade edilen saç örneğinin akıbetinin sorulması için Ankara Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına; Çatalkaya’nın dinlenmesi içinde adres bilgilerinin istenmesi; sanık Hamit Yıldırım’ın adli kontrol tedbirinin devam etmesine karar verdi. Sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım ise hala yakalanamadı. Dava 7 Nisan’a kaldı (20 Ocak).

Tutuklamalar

Ocak - Şubat - Mart döneminde Berat Gonca, “FETÖ borsası” iddiaları gerekçe gösterilerek cezasının onanmasıyla cezaevine girdi; denetimli serbestlik işlemlerinin gerçekleştirilmesiyle aynı gün tahliye edildi.

Gonca hapse girdi çıktı: “Samsun'da üst düzey yargı mensubu 1,5 milyon TL'lik yazlık yaptırdı?” yazısında Samsun’da “FETÖ borsası” olduğu iddialarını isim vermeden haberleştiren gazeteci Berat Gonca, “basın yoluyla iftira” iddiasıyla Temmuz ’de verilen 2 yıl 6 aylık hapis cezası onanınca cezaevine girdi. Ancak denetimli serbestliğe dair işlemleri yapılan gazeteci, aynı gün tahliye edildi. Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13 Temmuz ’de aldığı karar Diyarbakır İstinafı tarafından 17 Kasım ’de onanmıştı (4 Şubat).

Ataman’da cezaevinde Covid belirtileri:Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Ziya Ataman, sağlık sorunlarıyla ilgili doktoruna bir mektup gönderdi. Ataman mektubunda şu bilgileri veriyor: “Şu an tekrar karantinadayım. Diğer karantina sürecini bitirdikten sonra epey rahatsız eden bir öksürük tuttu. Normal karşılardım fakat tat ve koku almada da noksanlık yaşadım. İdareye söyledikten sonra testim yapıldı fakat negatif çıktı. Bu rahatsızlıkları yaşadığım esnada yan koğuşta da aynı belirtiler vardı ve onların da testleri yapıldı. Onlardan biri pozitif çıktı. İşte bu rahatsızlık sonrası sol göğsümün ön tarafı ve arka tarafında şiddetli ağrılar oldu. Sonra karıncalanma ve titremeler. Bu nedenle hastaneye sevk ettiler. Kardiyoloji doktoru ritimde bir anormallik olmadığını söyledi. Şimdi de efor testine götürecekler. Ama ne zaman bilemiyorum” (3 Ocak).

Tahliyeler

Ocak - Şubat - Mart döneminde, Samsun’da görev yapan bir gazeteci, “basın yoluyla iftira” iddiasıyla hüküm haline geldiği için tutuklandıysa da aynı gün tahliye edildi.

Gonca hapse girdi çıktı: “Samsun'da üst düzey yargı mensubu 1,5 milyon TL'lik yazlık yaptırdı?” yazısında Samsun’da “FETÖ borsası” olduğu iddialarını isim vermeden haberleştiren gazeteci Berat Gonca, “basın yoluyla iftira” iddiasıyla Temmuz ’de verilen 2 yıl 6 aylık hapis cezası onanınca cezaevine girdi. Ancak denetimli serbestliğe dair işlemleri yapılan gazeteci aynı gün tahliye edildi. Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13 Temmuz ’de aldığı karar Diyarbakır İstinafı tarafından 17 Kasım ’de onanmıştı (4 Şubat).

Gözaltılar

Ocak - Şubat - Mart döneminde en az 11 gazeteci, çoğu toplumsal eylemleri haberleştiremek isterken gözaltına alındı. Fransız gazeteci Sylvain Mercadier de, Diyarbakır Newroz’unu izlemek için geldiği Türkiye’den, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bir gece tutulduktan sonra “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle sınır dışı edildi.

Bu gazetecilerden üçü Boğaziçi öğrencilerine destek amacıyla yapılan yürüyüşü, ikisi Gülistan Doku için yapılan eylemi takip ederken; biri yazmış olduğu kitapta “terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla; biri Twitter'da paylaştığı bir karikatüre açılmış olan bir soruşturmayla ilgili gözaltına alındı. Aynı dönemde, iki gazeteci haklarında çıkarılan bir yakalama veya açılmış bir soruşturma kararı gerekçesiyle; bir diğeri de “Boğaziçi” protestolarına ilişkin Twitter’da paylaştığı bir video nedeniyle gözaltına alındı.

Geçen yılın aynı döneminde en az 33 gazeteci ve medya temsilcisi gözaltına alınmıştı.

Karadağ’a gözaltı: Gazeteci, yazar ve belgeselci Ruhi Karadağ, kaleme aldığı bir kitapta “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nda gözaltına alındı. Karadağ, annesinin rahatsızlığı nedeniyle İngiltere'nin başkenti Londra'dan İstanbul'a gelmişti. Pazarcık Sulh Ceza Hakimliği’nin hakkında yakalama kararı çıkardığı ifade edilen Karadağ, adli kontrol karşılığında serbest bırakıldı ( Mart).

Fransız gazeteciye gözaltı ve sınırdışı: Fransız gazeteci Sylvain Mercadier'ya, Fransa’dan geldiği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Türkiye’ye girişine izin verilmedi. Mercadier, geceyi havalimanında geçirdikten sonra “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle ertesi sabah Paris uçağına bindirilerek Türkiye’den sınır dışı edildi. Gazeteci, Newroz kutlamaları haberleştirmek için Diyarbakır’a gitmek istiyordu ( Mart).

Aysever’e gözaltı: Gazeteci yazar Enver Aysever, Twitter'da paylaştığı bir karikatür nedeniyle açılmış olan bir soruşturmayla ilgili Çerkezköy Sulh Ceza Hakimliği’nce verilmiş bir yakalama kararı üzerine sabah gözaltına alındı. Şehit Hayrettin Yıldırım Örnek Karakolu’na götürülen Aysever, sağlık kontrolünden sonra çıkarıldığı savcılıkta ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Aysever, “Benim itibarımı ve Cumhuriyet'teki yazılarımı ortadan kaldırmak için bunu yapıyorlar” dedi. Avukatı Özge Demir, Çerkezköy Sulh Ceza Hakimliği'nin 20 Mart tarihinde Aysever’in Twitter da yaptığı bir paylaşımla ilgili olarak “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasında bulunduğunu, bununla ilgili olarak ifadesini almak üzere bir yakalama kararı olduğunu öğrendiklerini belirtti (17 Mart).

Bursa’da üç haberciye gözaltı: ÇGD Bursa Başkan Yardımcısı ve Bursa Muhalif sitesi sorumlu müdürü Ozan Kaplanoğlu, Bursa Demokrasi Güçleri’nin Boğaziçi öğrencilerine destek için yapmak istediği yürüyüşü izlerken gözaltına alındı. ÇGD Bursa Şubesi, Kaplanoğlu'nun kamerası elindeyken polis saldırısına maruz bırakıldığı ifade edildi. Müdahaleler sırasında Nur Derya ve Gökay Küpeli de gözaltına alınıp 14 Şubat akşamı Kaplanoğlu ile birlikte serbest bırakıldı ( Şubat).

Takan’a gözaltı: Korkusuz gazetesi köşe yazarı, gazeteci Ahmet Takan Ankara’da gözaltına alındığını duyurdu. Hakkında açılan davalarda duruşmanın kendisine tebliğ edilmeyip hakkında yakalama kararı çıkarıldığını bildiren Takan, Twitter hesabından gözaltına alındığını “İtiraz ediyorum, dikkate almıyorlar. Sonra yakalatıp nezarete tıkıyorlar. Dünya lideri-nin ülkesi!.. Nezaretteyim dostlar” ifadeleriyle duyurdu. Takan, Ankara Adliyesi nezaretinde COVID önlemlerinin alınmadığını belirterek “Ankara Adliyesi nezaretinde COVID önlemleri çok sıkı!.. Burada arkadaşlarla üst üste oturuyoruz” dedi (8 Şubat).

Şahin’e gözaltı: Evrensel gazetesi köşe yazarı Ayşen Şahin, “Boğaziçi” protestolarına ilişkin Twitter’da paylaştığı bir video gerekçe yapılarak, 8 Mart Kadın Platformu’nun toplantısı sırasında polislerce gözaltına alındı. Hakkında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle işlem yapılan ve ifadesinden sonra serbest bırakılan Şahin, “Ben olay büyümesin diye kimse hakkında suç duyurusunda bulunmamıştım ama aslında hedef gösteren değil, gösterilenim. Bir gazetecilik refleksiyle oraya koyduğum videonun çarpıtılıp bir metazoriyle, bir baskı unsuruna dönüştürülmesi sonucu soluğu burada aldık” şeklinde açıklama yaptı (8 Şubat).

Eren ve Değer’e gözaltı: Ankara Kadın Platformu’nun Gülistan Doku için yaptığı eylemi takip ettikleri sırada gözaltına alınan Jinnews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer polisçe darp edilerek gözaltına alındı (5 Ocak).

Aslan’a gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mehmet Aslan, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında İstanbul’da bulunan evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Bir saati aşkın süreyle evde arama yapan polis, ellerini arkadan kelepçeleyerek gözaltına aldığı Aslan’ın dijital materyalleri ile evde bulunan çok sayıda dergi ve kitaba el koydu (5 Ocak).

Saldırı, tehdit, engelleme

Ocak - Şubat - Mart döneminde İstanbul, Bursa, Aydın, Aksaray ve Rize’de medya temsilcilerine karşı 13 fiziki saldırı yaşandı. Radyocu Hazım Özsu, yorumlarını beğenmediğini ifade eden bir dinleyicisi tarafından öldürüldü.

İktidarda bulunan ittifak çevrelerinin hedef göstermesiyle 31 Mart yerel seçimlerinden beri yaygınlaşan ve üst düzeyde kınanmamasıyla prim verilen şiddet, son üç ayda, Halk TV yorumcusu Levent Gültekin, KRT TV programcısı Osman Güdü ve Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu gibi kamuoyu önünde kanat bildirenleri hedef aldı. Bu dönemde, ayrıca, en az yedi gazeteci de çoğu sosyal medyada olmak üzere tehdit edildi: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından toplam dokuz gazete yazarını hedef gösterirken; eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de Nevşin Mengü’yü Twitter üzerinden tehdit etti. T24 sitesi Ankara temsilcisi Gökçer Tahincioğlu ve Cumhuriyet gazetesi muhabiri Zehra Özdilek de sosyal medyada tehdit edildi.

Geçen yılın aynı döneminde üç gazetecinin evlerine “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganıyla saldırı girişiminde bulunulmuş, Odatv sitesi genel yayın yönetmeni Barış Pehlivan tutuklandığı gün hapishane girişinde bir görevlinin şiddetine maruz kalmıştı.

Altı haberci Bahçeli’nin hedefi: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada isim vererek gazeteciler Necdet Saraç, Şaban Sevinç, Ali Haydar Fırat, Hakan Bayrakçı, Orhan Bursalı ve Sevilay Yılman'ı hedef gösterdi. Bahçeli, “CHP'nin tetikçisi” dediği gazetecilerle ilgili, “Daha ilginci, televizyon ekranlarında sabit ama haftalık ücret mukabilinde yorum yapan bildik isimler, Kılıçdaroğlu’ndan aldıkları asparagas sufleleri cansiperane savunuyorlar, servis ediyorlar, nöbetleşe gündem işgaline soyunuyorlar. Ne söylesek nafile, hep aynı havadalar” şeklinde sözler sarf etti (31 Mart).

Bursa’da radyocu öldürüldü: Bursa'da yerel bir radyoda program yapan Hazım Özsu (46), yakalandığında radyocunun yaptığı programları beğenmediği ifade eden bir kişi tarafından öldürüldü. İhbar üzerine gelen sağlık ekiplerince Çekirge Devlet Hastanesi kaldırılan Özsu, doktorların tüm çabasına rağmen kurtarılamayarak, hayatını kaybetti. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, kaçan saldırganı yakalamak için çalışma başlattı. Şüphelinin Halil Nalçacı olduğu saptandı. Şüpheli, saldırıdan altı gün sonra Yıldırım Mahallesi’ndeki evinde gözaltına alındı. Halil Nalçacı, 9 Mart akşamı radyocuyu Osmangazi ilçesi Altınova Mahallesi Yolgör Sokak'taki evine giderek öldürdüğü gerekçesiyle 16 Mart’ta tutuklandı. Nalçacı ilk ifadesinde, “Hazım Özsu'nun arkadaşıyla birlikte yaptıkları radyo programını beğenmiyordum. Birkaç yanlış terimlerini duyunca radyoyu arayıp ikaz ettim. Ancak beni dikkate almayıp tekrarladılar. Daha sonra ev adresini öğrendim. Gözüm dönmüştü, Özsu aşağıya indiğinde, 'Artık sesini kısıyorum' diyerek, belimden çıkardığım tabancayla boğazına ateş ettim. Amacım ayağından vurmaktı, pişmanım'” dedi ( Mart).

Gültekin’e saldırı: Gazeteci Levent Gültekin, programa katılmak üzere gittiği Halk TV'nin Bakırköy'deki merkez binası önünde yaklaşık 25 kişinin saldırısına uğradı. Gültekin, “Devlet bu tür eşkıyalara bir disiplin vermek için vardır ama ne yazık ki izliyor” dedi. Bakırköy Başsavcılığı, saldırıya ilişkin adli soruşturma başlatıldığını açıkladı. Gazeteci, saldırıdan başını ve yüzünü korurken ellerinden yaralandı. Gültekin, bir hafta önce katıldığı bir programda “Türkeş milliyetçilik hastalığını, ırkçılık hastalığını bu ülkenin milyonlarca evladının zihnine bolca dökmüş, sırf o milliyetçilik biz ülkeyi herkesten daha fazla seviyoruz tuhaflığıyla, milyonlarca gencin hayatını karartmıştır” demişti (8 Mart).

Bursa’da Varanoğlu’na silahlı saldırı: Bursa'da gazeteci Ferruh Varanoğlu (58), Osmangazi ilçesi Yeni Karaman Mahallesi'nde kimliği belirsiz bir kişi tarafından silahla ayağından vuruldu. Sağ ayağından yaralanan Varanoğlu tedavi altına alınırken, saldırı güvenlik kamerasına yansıdı. Polis, saldırganı yakalamak için çalışma başlattı (17 Şubat).

Kaplanoğlu’ya gözaltı sırasında şiddet: ÇGD Bursa Başkan Yardımcısı ve Bursa Muhalif sitesi sorumlu müdürü Ozan Kaplanoğlu, Bursa Demokrasi Güçleri’nin Boğaziçi öğrencilerine destek için yapmak istediği yürüyüşü izlerken darp edilerek gözaltına alındı (12 Şubat).

Güdü’ye İstanbul’da saldırı: Mimarlar Odası İstanbul Anadolu 2. Bölge Temsilciliği Başkanı ve KRT TV programcısı Osman Güdü, İstanbul Kartal’daki ofisinden çıkıp aracına bindiği sırada saldırıya uğradı. Güdü'nün kafasında yarıklar oluştu, başına dokuz dikiş atıldı. Akşam sularında saldırıya uğrayan Okan Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Saldırganın Güdü’nün kafasına sert bir cisimle defalarca vurduğu, bir taraftan da küfürler savurduğu öğrenildi. Aracıyla Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nin önünde bulunduğu ve her tarafta kameraların bulunduğunu bir ortamda saldırıya uğrayan Güdü, Kartal Karakolu’na giderek şikayetçi olacağını bildirdi (5 Şubat).

Gazetecilere yaygın gaz, üçüne şiddet: Polis, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına karşı gösterdiği tepkilerin devamında Kadıköy’de gerçekleşen eylemler sırasında gazetecilere yönelik yaygın göz yaşartıcı gaza başvurdu. Gazeteci Elif Akgül’ü tartaklayarak gözaltına almaya çalışan polis, Halk TV muhabiri Erdinç Yılmaz ve kameraman Murat Erkmen ile Kazım Kızıl’ı plastik mermiyle hedef aldı (2 Şubat).

Tahincioğlu’ya tehdit: T24 sitesi Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, İstanbul'da Gökhan Güneş adlı kişinin kaçırılmasına ilişkin “Görünmeyenler ve görünenler” başlıklı yazısının yayımlanmasından sonra sosyal medyada kimliği belli olmayan bir kişi tarafından tehdit edildi. Gazeteciyi tehdit için, 90’lı yıllarda JİTEM’in öldürdüğü gazeteci aydın Musa Anter’e ait bir fotoğraf kullanıldı (1 Şubat). 

Mengü’ye Gökçek tehdidi: Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin “yere serilen Kabe resmi” iddiasına dair soruşturmada gözaltına alınıp tutuklanmasını eleştiren gazeteci Nevşin Mengü’yü Twitter üzerinden paylaştığı “Sana öyle bir illüstrasyon yaparım ki, ömür boyu unutamazsın” sözleriyle tehdit etti (1 Şubat).

Ertaş’a saldırı ve tehdit: Rize Nabız gazetesi Fındıklı muhabiri ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Rize Şube Üyesi Ali Osman Ertaş, Fındıklı ilçesindeki Çağlayan deresinin denizle buluştuğu yerinde, özel bir şirkete ait iş makinesi ve kamyonunun, izinsiz çakıl aldığı iddiasını araştırırken önce saldırıya uğradı, ardından tehdit edildi (23 Ocak).

Üç gazeteciye Bahçeli tehdidi: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından Karar gazetesinin üç yazarını hedef yaptı. Bahçeli, “Karar Gazetesi’nin kiralık köşe yazarları, mesela Elif Çakır, mesela Yıldıray Oğur, mesela Taha Akyol ve diğer köşesiz sözde yazarlar MHP’yi hafife almasınlar, MHP’ye kara çalmasınlar. Çünkü kazdıkları kuyuya çoktan düşmüşler, kızarmayan yüzleriyle yakayı ele vermişlerdir” diye yazdı (19 Ocak).

Uğuroğlu’na saldırı: Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu, Ankara’da evinin önünde arasına bineceği sırada kimliği belirsiz üç kişinin saldırısına uğradı. Aynı gün, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da evinin önünde bir grubun hedefi oldu. Uğuroğlu’na saldıranların 34 plakalı bir araba ile geldiği ileri sürüldü. Sağlık durumu iyi olan gazeteci, Emniyet'te ifade verdi. Saldırı nedeniyle gözaltına alınan, birinin MHP'li Etimesgut Belediyesinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı ifade edilen dört kişi, adli kontrol ile serbest bırakıldı ( Ocak).

KRT TV’den Hatipoğlu’na saldırı: Maskeli kişiler, akşam saatlerinde evine girerken KRT TV programcısı ve eski Ülkü Ocakları Başkanı Afşin Hatipoğlu’na saldırdı. Yüzünden yaralanan ve saldırıyı savuşturan Hatipoğlu, şikayetçi olduğu saldırganların kendisine “Söylediklerine dikkat edeceksin” dediğini aktardı (15 Ocak).

Aydın’da iki haberciye saldırı: Aydın’da uyuşturucu satıcılığı suçundan tutuklanan sanıklarının Adliye önünde görüntüleyen gazeteciler Murat Uçkaç ve Kıymet Sarıyıldız, tutuklanan zanlının yakınlarınca darp edildi. Gazeteciler olaydan sonra emniyete giderek şikâyetçi oldu (13 Ocak).

Aksaray’da Tınmaz’a saldırı: Aksaray İlk Havadis gazetesi imtiyaz sahibi ve Anadolunun Sesi gazetesi haber koordinatörü İzzet Tınmaz, akşam geç saatlerde gelen bir haber ihbarını değerlendirmek üzere evinden çıktıktan sonra Toki Bahçeşehir mevkiinde seyir halindeyken iki kişinin saldırısına uğradı. Araçlarından aniden çıkmadan hafif çaplı bir kazaya da neden olan iki kişi, “ben gazetecilere uyuz olurum” diyerek sopayla Tınmaz’a saldırdı. Haberci, bileğinde ve belinden yaralandı (8 Ocak).

Özdilek’e tehdit: 17 yıllık eşini darp edip boşanmaması için de sosyal medyada silahlı fotoğraf gönderen bir kişi, eşinin haberini yapan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Zehra Özdilek’i tehdit etti: “Haberin gerçeğini istiyorsan bana ulaşacaksın, aksi taktirde hayatım boyunca Kanuna uygun bir şekilde başına bela olacağım… Bu arada haberi düzeltmediğin vakit şunu da bil meslektaş sayılırız inan bir gece de İstanbul senin için iyi şeyler konuşmaz” (4 Ocak).

Hak arama ve cezasızlık

Ocak-Şubat-Mart döneminde, Levent Gültekin’e yönelik saldırının sorumlularından ikisi, gazeteci kamuoyu önünde cezasızlıktan şikayet ettikten sonra yakalanabildi. Muş Haber 49 gazetesi sahibi Emrullah Özbey’i tehdit etmekten yargılanan Muş Belediye Başkanı’nın yakınının ifadesi üç yıldır alınamıyor.

Sözcü gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil ile Tele 1 televizyonu programcısı Cüneyt Akman'ın hedef gösterilmesine ilişkin Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde öğretim görevlisi olan Ebubekir Sifil’e dava açılmasına gerek görülmedi. Barış Pehlivan’ı cezaevinde darp eden memura “iyi hal”den uyarıyla yetinildi.

Murat Güreş’e haksız tutukluluğa ilişkin 70 bin TL’lik açtığı tazminat davasında sadece TL tazminat ödenmesine hükmedildi. Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti, cemiyete yönelik açılan molotof kokteylli saldırıyı yargıya taşıdı. Korkusuz gazetesi köşe yazarı Ahmet Takan’a yönelik saldırıyı gerçekleştiren sanık “iyi hal” gerekçe gösterilerek en alt sınırdan TL para cezası aldı. Evrensel gazetesi avukatı, bir kez daha Aralık ’de gazeteye verilen üç günlük ilan kesme cezasını yargıya taşıdı. İstinaf Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıyla ilgili davada, aynı saldırıda yaralanan NTV muhabiri yönünden verilen kararı bozdu.

TGS Ankara Şubesi kolluk güçlerinin gazetecilere yönelik artan fiziksel saldırılarına ilişkin Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Gazeteci Nevşin Mengü de, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Sosyal medya etik kurallarına uyan milli hesaplar” diye tanımladığı hesaplardan Mayıs ’de gelen cinsel taciz ve hakaret içeren mesajları yargıya taşıdı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı gazeteci Uğur Mumcu’nun 24 Ocak tarihinde Ankara’da bombayla öldürülmesinden sorumlu bulunan Tevhid Selam Kudüs Ordusu isimli örgüte üye olmaktan 18 Aralık ’den beri yürüttüğü yargılamada sanıklara beraat kararı verildi.

Yakalanan üç saldırganlardan ikisi tutuklandı: Gazeteci Levent Gültekin'in 8 Mart'ta bir televizyon programına katılmak için gittiği Bakırköy Cevizlik Mahallesi'nde bir grubun saldırısına uğramasına ilişkin soruşturmada gözaltına alınan üç şüpheliden ikisi tutuklandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Bakırköy Adliyesine sevk edilen şüphelilerden M. E. K, üniversite öğrencisi olduğunu anlatarak, olay günü yüksek sesle konuştukları için adını sonradan öğrendiği Levent Gültekin'in kendilerine “ne bağırıyorsunuz” diyerek küfür ettiğini öne sürdü: “Ö.D, Levent Gültekin'i uyardı fakat şahıs dinlemeyince ve Ö.D.'nin üzerine yürüyünce Ö.D. de şahsa yumruk salladı. Yumruğun neresine geldiğini bilmiyorum. Bu esnada etrafımızda daha önce tanımadığım kalabalık bir grup belirdi. Ben grubu görünce korkarak uzaklaştım. Ben müştekiye vurmadım. Ayırmak için araya girdim. Daha sonra haberlerde olayı öğrenince kendim teslim oldum. Bir husumetim yoktur. Bildiğim kadarıyla diğerlerinin de husumeti yoktur. Olay sebebiyle toplanan kalabalığın kim olduğunu ve neden toplandığını bilmiyorum. Olay sebebiyle pişmanım” diye konuştu. Şüpheli Ö.D. de kendi aralarında yüksek sesle konuştukları sırada, Levent Gültekin'in kendilerine küfür ettiğini iddia etti (23 Mart).

“Özbey’e hakaret ve tehdit” davası: Muş Haber 49 gazetesi sahibi Emrullah Özbey’e, “Adamcılık değil, Muş kazanmalı” başlıklı bir yazısı nedeniyle hakaret ve tehdit ettiği gerekçesiyle yargılanan Belediye Başkanı’nın yakını Erkan Asya üç yıldır dilenemedi. Muş 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 16 Nisan’a bırakıldı. Asya, 17 Mart’ta Bursa’dan talimatlı ifadesi alınamazsa duruşmaya zorla getirilecek (26 Şubat).

TGS’den şiddete suç duyurusu: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şubesi, Ankara’da çeşitli eylemler sırasında görev yapan “gazetecilere yönelik polis müdahalesinde yaşanan artışa, gazetecilerin haber takibi sırasında kolluk personeli tarafından fiziksel müdahaleye ve şiddete maruz kalmasına” ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, gazetecilerin maruz kaldığı polis şiddetine ilişkin son birkaç ayda yaşanan 10 örnek olay sıralandı (25 Şubat).

Hedef göstermede takipsizliğe itiraz: Anadolu Başsavcılığı, sosyal medyada Sözcü gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil ile Tele 1 televizyonu programcısı Cüneyt Akman'ı hedef yapan Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde öğretim görevlisi olan Ebubekir Sifil hakkında hakaretten dava açılmasına yer olmadığına karar verdi. Takipsizlik kararında Ebubekir Sifil'in “fikir özgürlüğü çerçevesinde eleştiri hakkını kullanması dışında atılı suçları işlediğine dair soyut iddiadan başka delil olmadığı” savunuldu. Özdil’in avukatı, takipsizlik kararı itiraz etti. Dilekçede, “Müvekkilimizin cesedinin camilere alınmaması gerektiğini savunmakta ve bununla da yetinmeyip aynı görüşü taşıyan kişilerin de cesetlerinin camilere alınmamasını ileri sürmektedir” denilerek dava açılması istendi (19 Şubat).

Pehlivan’a şiddete “uyarı” ile geçiştirme: Silivri Cezaevi Müdürlüğü, 6 Mart ’de cezaevine girerken Odatv sitesi genel yayın yönetmeni Barış Pehlivan’ı darp eden memur Muhammed B.'ye, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin kınama cezası tavsiyesine rağmen “iyi hali” gerekçe yaparak sadece “uyarı” cezası verdi. Silivri Cumhuriyet Savcılığı ise dosyayı geçtiğimiz aylarda ‘takipsizlikle’ sonuçlandırmıştı (17 Şubat).

Haksız tutukluluğa dava “daha bitmedi”: Bir “FETÖ şüphelisinin ifadesini yayımladığı” için ’de “soruşturmanın gizliliğini ihlal” şüphesiyle 14 gün süreyle tutuklanan gazeteci Murat Güreş, hakkındaki beraat kararı kesinleşince “haksız tutuklama” nedeniyle Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi’nde 70 bin TL’lik tazminat davası açtı. Mahkeme, uğradığı zarar ve haksızlık nedeniyle gazeteciye sadece 1, TL ödenmesine hükmetti. Gazeteci, “Kazandığımıza sevinemedik. Paradan daha çok hukuksuzluğun giderilmesinde adaletin yerine gelmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek karara itiraz edeceklerini bildirdi (17 Şubat).

Nevşehir’de cemiyete saldırıya dava: Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti’ne 25 Ağustos ’de düzenlenen molotof kokteylli saldırıda iki Suriyeli sanığa dava açıldı. Cemiyetin başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Bayram Ekici’nin müşteki olduğu dava, 6 Nisan’da Nevşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Gazeteci Ekici, iki Suriyelinin kamera kayıtlarından belirlendikten sonra yakalanıp adli kontrolle serbest bırakıldığını ifade ederek, saldırının arkasında azmettiricilerin olduğuna işaret ettiğini bildirdi. Ekici, “Azmettiricilerin olduğunu elbette hissediyoruz. Diğer yandan terör boyutunun da mahkemece incelenmesini de talep ediyoruz” dedi (15 Şubat).

Takan’a saldırıya 2 bin TL ceza: Korkusuz gazetesi köşe yazarı Ahmet Takan’a, Kasım ’da Ankara Dikmen’deki evinin önünde “Hareketin lideri Devlet Bahçeli” sloganları eşliğinde beyzbol sopasıyla saldırdığı gerekçesiyle sanık Emre Aydemir’e mahkeme, “iyi hal” faktörüne de başvurarak alt sınırdan 2 bin TL adli para cezası verdi, bu cezayı da 10 takside böldü (4 Şubat). 

Evrensel’e ilan kesme cezası yargıda: Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı, “Cumhuriyet kaçak villa haberi nedeniyle ifadeye çağrıldı” haberine 22 Aralık ’de verilen üç günlük ilan kesme cezasının iptali için İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Daha önce haberlere verilen ilan kesme cezalarıyla ilgili Basın İlan Kurumu'na karşı dört kez mahkemeye giden avukat Avcı, başvuruları reddedilince dosyaları Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı (22 Ocak).

İstinaf Şenkal’a cezayı bozdu: İstinaf Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'a karşı 6 Mayıs ’de girişilen silahlı saldırıyla ilgili davada verilen kararı bozdu. Saldırgan Murat Şahin’e “izinsiz silah taşımak”tan 10 ay hapis, NTV muhabiri Yağız Şenkal’ı yaralamaktan da 4 bin TL idari para cezası verilmişti. İstinaf, Şenkal’ı bacağından yaralamaktan verilen cezayı az bularak yeniden yargılama istedi (19 Ocak).

“Mengü’ye taciz”den soruşturma: Gazeteci Nevşin Mengü, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Sosyal medya etik kurallarına uyan milli hesaplar” diye tanımladığı hesaplardan Mayıs ’de gelen cinsel taciz ve hakaret içeren mesajları yargıya taşıdı. Soruşturma çerçevesinde savcılık sorumluların tespiti için Emniyet müzekkere yazdı. Mengü, saldırılar üzerine “Bu insan müsveddelerinin karşı cinsle başka türlü temas kurma şansları zaten yok. Rızasıyla bu adamlarla konuşmak bile isteyen kadın olmayacağı çok açık. Yeşil top da çok güzel olmuş, tam yerini bulmuş” diye yazmıştı (15 Ocak).

Mumcu cinayetinde 28 yıl sonra beraatlar: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Ahmet Cansız, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral hakkında, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun 24 Ocak tarihinde Ankara’da bombayla öldürülmesinden sorumlu bulunan Tevhid Selam Kudüs Ordusu isimli örgüte üye olmaktan 18 Aralık ’den beri yürüttüğü yargılamada beraat kararı verdi. Sanıklar, yılları arasında İran’da askeri, siyasi ve bomba eğitimi almak ve “örgütte özel görevli olmak, sevk ve yönetiminde bulunmak, örgüte ait kalaşnikof tüfeği bulundurmakla” suçlanıyordu. Firari olduğu için haklarında önce yakalama kararı, ardından ise kırmızı bülten çıkarılan sanıklardan Ahmet Cansız dışındaki üç sanık, içinde Türkiye’ye gelerek mahkemedeki Selam gazetesinde çalıştıklarını savunarak iddiaları reddetti. 20 Ekim ’deki duruşmada mahkemeye çıkan Aydın Koral, “(Bombacı) Oğuz Demir’i tanımıyorum. En ufak bir örgütsel faaliyetimiz olmadı. Ben dini ve ilmi araştırmalarda bulundum” dedi. Koral, mahkemenin mahkumiyet kararı vermesi halinde ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasını kabul edeceğini de ifade etti. Gazeteci Alican Uludağ, 8 Aralık ’de son bulan davada “yüklenen suçun sanıklarca işlendiğinin sabit olmaması” nedeniyle Eş, Akbulut ve Koral’ın beraatine karar verdiğini yazdı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun 24 Ocak tarihinde Ankara’da aracının altına bombayı koyan kişi ve Tevhid Selam Kudüs Ordusu isimli örgütün üyesi olduğu ifade edilen Oğuz Demir’i 5 Mayıs’ta gıyabında yargılayacak (15 Ocak).

Mumcu davası Mayıs’ta: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak ’te gazeteci Uğur Mumcu aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’in gıyabında yargılandığı davada, Mumcu ailesi üyelerine 21 Mayıs için duruşma günü tebliğ etti. Umut Davası’nda beş sanık ise, Anayasa Mahkemesi kararıyla Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanmaya devam ediyor (8 Ocak).

Soruşturmalar, açılan / süren ceza davaları, kararlar

Ocak - Şubat - Mart döneminde görülen 83 davada en az gazetecinin “örgüt propagandası” ve “örgüt üyeliği” başta olmak üzere 24 farklı suç isnadıyla yargılanmasına devam edildi.

Bir gazeteci “gizli belge temin ve açıklama” gerekçesiyle toplam 3 yıl 7 ay 10 gün (1 yıl 1 ay 10 günü ertelemeli) hapis cezası, bir gazeteci de “gizli belge temini”nden ertelemeli 1 yıl 15 gün hapse mahkum edildi.  Özgür Gündem ana davasından üç isim “örgüt üyeliği”nden 6 yıl 3’er ay hapse, biri aynı dava kapsamında olmak üzere üç gazeteci ise “örgüt propagandası”ndan toplam 7 yıl 7 ay 22 gün hapse mahkum edildi. Bir gazeteci “terörle mücadelede görev alanları hedef göstermek” iddiasıyla ertelemeli 10 ay hapse mahkum edilirken, bir gazeteci “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla yedi ay 15 gün hapis cezası aldı.   

Toplam dokuz gazeteciden ikisi, “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” iddiasıyla yargılandığı mahkemece beraat ettirildi. Bir gazeteci Bankacılık Kanunu'nun "itibarın zedelenmesi" iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. “Örgüt propagandası”ndan yeniden yargılanmaya başlayan bir gazeteci hakkında yeniden beraat kararı verildi. Bir gazeteci “suç ve suçluyu övmek”ten, bir gazeteci “suç uydurmak”tan beraat; bir gazeteci ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”ten, bir gazeteci “izinsiz fotoğraf” suçlamasından ve “örgüt propagandası”ndan ceza alan bir gazeteci ise “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” yargılamasında beraat etti.

KCK Basın davasının da dahil olduğu yargılamalarda en az 73 gazetecinin “örgüt üyeliği”, 29 gazetecinin “örgüt propagandası” yapmak, 12 gazetecinin “terörle mücadele görev alan kişileri hedef göstermek” suçlamasından 6 gazetecinin “Üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlarından   yıl hapis istemiyle yargılanmaları söz konusuydu.

Beş gazeteci “suçu ve suçluyu övmek”, üç gazeteci “suç işlemeye alenen tahrik” gibi suçlardan yargılanırken beş gazetecinin “devlet organlarını aşağılama”, beş gazetecinin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, iki gazetecinin “askeri bölgeye izinsiz giriş yapmak” iddialarıyla toplam 66 yıl hapis istemiyle devam eden yargılamaları rapora yansıdı.

Aynı dönemde 22 gazeteci de “polise mukavemet” suçlamasından 66 yılla yargılanıyordu.

Altı gazeteci Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet iddiasıyla toplam 30 yıl hapis istemiyle yargılandı.

Bir gazetecinin “hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs”, Balyoz davasında yargılanan dört gazeteci de dahil olmak üzere toplam altı gazetecinin “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, iki gazetecinin “fotoğrafın izinsiz kullanımı” iddialarıyla toplam 2 müebbet ve yıl hapis istemiyle yargılamaları gündemdeydi.

“Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun”a muhalefet suçundan yargılanan iki gazeteci, 20 yıl hapis istemiyle karşılaştı.  Dört gazeteci isnat edilen diğer iddialara ek olarak “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan da yargılanıyordu ve toplam 20 yıl hapis istemiyle karşı karşıyaydı.

Tüm bu suçlamalardan gazeteci için istenen cezaların toplamı 2 müebbet ve yıl hapis cezası oldu. Cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.

Ocak-Şubat-Mart döneminde gazeteci için istenen cezaların toplamı 9 ağırlaştırılmış müebbet, 4 müebbet ve yıl 8 ay hapis oldu.

Soruşturmalar

Candemir’e “Padişah” davası yok: Van Cumhuriyet Başsavcılığı, TRT'de yayınlanan “Diriliş Ertuğrul” dizisiyle ilgili Twitter’da yaptığı eleştirel bir paylaşım nedeniyle evi basılarak gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan gazeteci Oktay Candemir hakkında dava açılmasına gerek olmadığına karar verdi. TCK 'uncu madde kapsamında yer alan "Kişinin hatırasına hakaret"le suçlanan Candemir’in takipsizlik kararında suçtan zarar görenlere “Osmanlı padişahları” yazıldı. Kararda, “Şüphelinin eylemde kullandığı ifadeler şüphelinin padişahların isimleri ile birlikte zikrettiği ifadelerin onur şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı veya sövme fiilini oluşturmadığı anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan suç bakımından şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına yer olmadığına karar verilmiştir” denildi (26 Şubat).

Bakanlık izin vermedi, Kandal’a ’den dava yok: Mardin Başsavcılığı, Mayıs ’da Halfeti’deki bir ev baskınında çok sayıda kişinin gözaltı uygulaması sırasında işkence yapıldığına dair iddiayı gündeme getiren haberi nedeniyle ikinci kez soruşturma geçiren Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında takipsizlik kararı verdi. Mardin Başsavcılığı, “terör örgütü propagandası”ndan takipsizlik verdiği dosyayla ilgili “güvenlik kuvvetlerini aşağılama” iddiasıyla ilgili kovuşturma için Adalet Bakanlığı’ndan TCK maddesi için izin istedi. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün gerekli izni vermemesi üzerine soruşturma ikinci kez takipsizlikle sonuçlanmış oldu (28 Ocak).

Ünker ve Limboug’a Aktif Bank soruşturması: Deutsch Welle (DW) sitesinde 21 Eylül ’de çıkan “ABD Bankalarından Suçlama: Aktif Bank şüpheli işlemlere aracı oluyor” başlıklı haber nedeniyle gazeteci Pelin Ünker ve DW Müdürü Peter Limbourg hakkında soruşturma başlatıldı. Gazeteci Ünker'in, avukatı Prof. Dr. Mehmet Köksal aracılığıyla İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Müdürlüğü’nde ifadesi alındı (6 Ocak).

Zarakolu’nun yazısından Polat ve Kınacı ifade verdi: Yazar, yayıncı ve hak savunucusu Ragıp Zarakolu'nun 5 Mayıs’ta Evrensel gazetesi ve Artı Gerçek sitesinde yayınlanan “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı yazısı nedeniyle Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat ve sorumlu müdürü Görkem Kınacı ifade verdi. İstanbul Başsavcılığı’nın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un suç duyurusu üzerine 7 Mayıs’ta Zarakolu hakkında “darbe mesajı vererek Anayasal düzeni hedef almak” suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne gelerek burada ifade veren Polat ve Kınacı, Zarakolu’nun darbelere çok güçlü şekilde tepki gösteren yazısından suç unsuru görmediklerini söyledi. Polat, “Ragıp Bey’in hep darbeleri eleştirmesi ve darbe döneminde yargılanmış olması sebebiyle bu şekilde suçlama yapılabileceği aklımın ucundan bile geçmedi. Bu yazının darbeye çok güçlü bir şekilde karşı çıktığını düşünüyorum” derken, Kınacı da “Türkiye’nin siyasi tarihinin çeşitli dönemlerini hatırlatan ve demokrasiye katkı sunmak üzere yazılmış bir yazı olduğunu düşündüm. Bir suç unsuru olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu (4 Ocak).

Açılan ve süren davalar

Sekiz gazetecinin davası yeniden başladı: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, kamuoyunda kamuoyunda “FETÖ Medya yapılanması” olarak nitelendirilen davasında gazeteciler Ali Akkuş, Atilla Taş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu,Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı “örgüt üyeliği”nden yargılamaya devam etti. Yargıtay Ceza Dairesi, 26 sanıklı davada 17 kişinin cezalarını onamış, sekiz kişinin ise hakkındaki hükümleri bozmuştu. Bozma kararında Atilla Taş dışındaki sanıklar hakkında “örgüt üyeliği” suçuna delil olarak öne sürülen eylemlerin örgüt üyesi olarak kabul edilmelerine yeterli olmadığı belirtilmişti. Atilla Taş’ın davaya konu olan eylemlerinin ise hüküm giydiği “örgüte yardım” suçunun değil, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarının unsurlarını içerdiği ifade edilmişti. Mahkeme, Atilla Taş'ın dosyanın ayrılması yönünden avukatının sunduğu talebi daha sonra değerlendirecek. Yargılama 26 Ekim’e kaldı (31 Mart). 

Söğütlü’nün “TMK” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek’in yargılama pratiğine ilişkin attığı tweetler nedeniyle Gazete Yolculuk sitesi muhabiri Buse Söğütlü’yü “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargılıyor. Mahkeme, Söğütlü’nün örgütsel bir ilişkisinin olup olmadığının Emniyet istihbarata ve MİT’e sorulmasına karar vermişti. Yargılama 14 Nisan’da sürecek (24 Mart).

Saymaz’ın “Savcı” haberine “kişisel veri” davası: Gazeteci yazar ve Hürriyet gazetesi eski muhabiri İsmail Saymaz, tüp bebek tedavisi için başvuran bir savcının Kayseri’deki özel hastaneyi bastığını 10 Mart ’de yazdığı için Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Gazeteci, “kişisel verileri ele geçirme ve yayma” iddiasıyla yargılandığı davadan İstanbul Çağlayan Adliyesi’nden SEGBİS yoluyla ifade verecek (18 Mart).

Dört gazeteciye “Kaçak” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğaz’da kaçak var” haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’i yargılamaya devam etti. Mahkeme, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için dosyanın duruşma savcısına aktarılmasına karar verdi. Gazeteciler, “terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla yargılanıyor. Dava 24 Haziran’a kaldı (18 Mart).

Oruç ve Çaksu’nun davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 21 Ekim – 1 Kasım tarihleri arasında yayımlanan haber ve köşe yazılarında “Devleti, hükümetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteciler Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’yu yargılamaya devam etti. Mahkeme, Ersin Çaksu hakkındaki yakalamanın infazının beklenmesine karar vererek yargılamayı 13 Temmuz’a bıraktı (16 Mart).

Uludağ ve Akça’ya TMK davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara’da görülen Gar katliamı davasında bazı dosyaların savcılık tarafından saklanmasını haberleştiren Cumhuriyet gazetesi eski muhabiri Alican Uludağ ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça‘yı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nden gönderilen dosyanın incelenmesi için yargılamayı 15 Haziran’a bıraktı. Uludağ, IŞİD üyesi iki kişinin katliamdan önce Nizip’te bir gübre bayiinden patlayıcının etkisini artıran amonyum nitrat almaya çalışmasının emniyet tarafından bilindiğini haberleştirmişti (16 Mart).

Eser ve Topaloğlu’nun üyelik davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı muhabiri Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu'nu “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, tanık Özgür Baran'ın zorla getirilmesine dair Emniyet’e yeniden talimat yazılmasına ve Topaloğlu’nun yurtdışı yasağının devamına karar verdi. Yargılama 8 Haziran'a kaldı (9 Mart).

“Balyoz”/“Egemen Planı” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu,Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya 4 Mart’ta devam etti. 52’şer yıl hapisleri istenen sanıklara, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “Devletin güvenliğine dair gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Altan ve Çongar’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “Savcının bu dosyayı, bu haliyle alıp mütalaa vermesi Anayasa’ya, hukuka uygun olmayacak. Çünkü savcının vicdani kanaati yok. Bu sebeple dosyayı anlatmamız için süre talep ediyoruz” diye konuştu. Mahkeme, “Ben TCK ve maddelerinden tutukluyum. Bu maddeler katalog suçlar arasında değil. Ben terörden tutuklu değilim. Olmayan şeylerden 7 yıldır tutukluluğuma devam kararı veriliyor. Adil yargılanmak istiyorum” diyen Baransu’nun yine de tutuklu bırakılmasına karar verdi. Dosya, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderildi. Yargılama 2 Haziran’a kaldı (4 Mart).

Bağdat’ın “propaganda” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, ve yıllarında yaptığı dokuz sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Hayko Bağdat’ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Bağdat’ın savunmasının alınması için hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Davaya konu olan paylaşımları arasında Osman Kavala’nın bir fotoğrafı ile Cemil Bayık’ın verdiği bir röportaja ilişkin tweet'in paylaşılması da var. Bağdat, sosyal medya hesabından, Berlin Türk Konsolosluğu’nun evine gönderilen tebligatla kendisini konsolosluğa çağırdığını bildirmişti (4 Mart).

“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. duruşmada savcı dosyadaki eksik hususların giderilmesini istedi. Sanıkların avukatı Özcan Kılıç ise, önceki duruşmada Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İbrahim Karakaş'tan elde edilen ve delil olarak belirtilen belgelerin dosyaya konulması ile Mikail Barut ve Şerafettin Sumeli ile ilgili olarak gelen evrakta da aleyhe olan hususları kabul etmediklerini söyledi. Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki eksik hususların giderilmesi için yargılamayı 22 Haziran'a bıraktı (4 Mart).

Hürtaş ve Demir’in davası: Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, Afrin Operasyonu ile yaptığı yayın nedeniyle Artı TV Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş’ı ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle de gazeteci Hayri Demir'i “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Gazetecilerin yurtdışı çıkış yasağını üç yıldır kaldırmayan mahkeme, duruşma sonunda, bazı sanıklara yöneltilen “Türk milletini ve devlet kurumlarını aşağılama” suçlamasından ve TCK’nın maddesi temelinde yargılama ihtimali nedeniyle Adalet Bakanlığı’ndan izin bekliyor. Bakanlıktan yanıt gelmesinden sonra yeni bir duruşma günü belirlenecek (4 Mart).

Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. Mahkeme, Dicle hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 13 Temmuz’a kaldı (4 Mart).

Kaya’nın davası Ekim’e kaldı: Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağrı Dağı’nda 'te düzenlenen festivalde çektiği görüntüler gerekçe yapılan DİHA ajansı (KHK ile kapatıldı) muhabiri Abdullah Kaya’yı “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Avukatı mazeret bildiren Kaya, avukatı olmadığı için mahkemeye bir açıklama yapmayacağını bildirdi. Yargılama, 1 Temmuz’a kaldı (4 Mart).

Altı gazeteciye BDDK davası: İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bloomberg sitesinde 10 Ağustos ’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişiyi “ekonomiye zarar vererek Sermaye Piyasaları Kanunu’nu ihlal etmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Sosyal medyada ekonomiye dair yorumlardan bulunan gazeteciler Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan da diğer sanıklar gibi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, her bir sanık açısından Serbest Piyasa Kanunu’nun maddesi uyarınca “menfaat sağlayıp sağlamadığının” tespiti için dosyayı bilirkişiye göndermişti. Bilirkişinin süre istemesi üzerine mahkeme yargılamayı ve taleplerin değerlendirilmesini 4 Haziran’a bıraktı (26 Şubat).

Batum’a “kin” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Rüstem Batum’u ve yıllarında yaptığı 20 Twitter paylaşımı nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla yargılamaya dördüncü duruşma ile devam etti. Müvekkilinin Amerika’da yaşadığını ve gazetecilik faaliyetlerine orada devam ettiğini belirten MLSA’dan avukat, “Korona tedbirleri dolayısıyla müvekkil ülkeye gelemiyor. Davalarını takip ediyor ve ifade vermek istiyor. Celse arasında açık adresini bildireceğiz. İfadesinin istinabe yoluyla alınmasını talep ediyoruz” dedi. Batum hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar veren mahkeme, ikamet ettiği adresin bildirilmesi halinde savunmanın istinabe ile alınmasını değerlendirecek. Dava, 4 Mayıs’a kaldı (25 Şubat).

Dört gazeteciye “TMK” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin (KHK ile kapatıldı) 8 Eylül tarihli sayısında çıkan “Saray çıldırdı” başlıklı haber nedeniyle gazetenin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan ile yazar Hasan Başak ve Kemal Aykut’u “terör örgütü propagandası” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. Gazetecilerin katılmadığı duruşmada, avukatları Özcan Kılıç hazır bulundu. Mahkeme heyeti, Başak ve Yakut hakkında çıkartılan yakalama kararlarının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama, 22 Haziran’a kaldı (24 Şubat).

Üç habercinin “Berkin” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, ’teki Gezi eylemleri sürecinde polisin attığı gaz fişeğiyle öldürülen Berkin Elvan’a ilişkin soruşturmada adı geçen polislerden birinin kimliğinin açıkladıkları gerekçesiyle gazeteciler Canan Coşkun, Ali Açar ve BirGün’den Can Uğur’ı yargılamaya devam etti. Polisi ölümle tehdit eden sol örgütlere hedef göstermek iddiasıyla yargılanan habercilerin TMK’nın 6. maddesi uyarınca üçer yıl hapisleri isteniyor. Sadece Coşkun ve sanık müdafiilerinin katıldığı duruşmada konuşan avukat Abbas Yalçın, “İddianamede mağdur olarak yer alan polis Emin Y.’yi çalıştığı Emniyet Genel Müdürlüğü bile bulamıyor. Bunun altını çizmek istiyoruz” dedi. “Emin Y.” hakkında Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne yönlendirilen müzekkerenin akıbetinin sorulmasına karar veren mahkeme, davayı 8 Haziran’a bıraktı (23 Şubat).

Gök’e “örgüt üyeliği” davası başladı: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Kemal Kurkut’un polisçe vurulmasını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök’ü “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya başladı. Davaya, bir “gizli” tanığın ifadeleri, “kimliği tespit edilemeyen bir kişiyle yapılan telefon görüşmesi ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterildi. Mültecileri konu alan fotoğrafları SMS yoluyla istendiği konuşmaları iddianamede suç unsuru olarak yer alan gazetecinin, 20 yıla kadar hapsi isteniyor. Hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapan Mezopotamya Ajansı çalışanı Gök, 17 yıldır gazeteci olduğunu belirterek, “Meslek hayatım boyunca yaptığım haberler nedeniyle bugüne kadar ne tekzip aldım ne de hakkımda dava açıldı. Hakkımda açılan soruşturmalar ise takipsizlik kararıyla sonuçlandı. Gözaltına alınmadan bir hafta önce hakkımda açılan bir soruşturma da ifade verdikten sonra takipsizlikle sonuçlandı” dedi. Mahkeme, Gök’e yurtdışı yasağı ile adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, gizli tanık Sabır’ın gelecek celse dinlenmesine ve Gök’ün avukatının gizli tanığa sormak istediği soruları 14 gün içinde mahkemeye bildirmesine karar verdi. Dava, 3 Haziran’a kaldı (23 Şubat).

Kırkaya’ya TMK davası: Gazeteci Kenan Kırkaya’nın sosyal medya hesabından yılları arasında paylaştığı haberlerde “örgüt propagandası yaptığı” suçlamasıyla yargılandığı davanın görülmesine Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Davanın duruşmasında henüz savunması alınamayan sanıkların mütalaaya ilişkin savunma yapmaları için ek süre verildi. Duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaası bazı sanıklar yönünden değişti. Mütalaada Kırkaya için beraat talep edildi. Dava, 21 Mayıs’a kaldı (17 Şubat).

Kayar’ın “üyelik” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt üyeliği” iddiasıyla ETHA Ajansı muhabiri Ali Sönmez Kayar’ı dokuz kişiyle birlikte yargılamaya devam etti. Mahkeme adli kontrollerin devamına ve tanıkların dinlenmesine karar verdi. Dosya eksikliklerin giderilmesi için 6 Mayıs’a bırakıldı (16 Şubat).

Tutuklu dört gazeteciye dava: Van’da iki yurttaşın helikopterden atıldığı iddiasının gündeme getirilmesinden sonra 9 Ekim tarihinde tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ile gazeteci Nazan Sala ve tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut hakkında iddianame hazırlandı. Dördü tutuklu beş gazeteci hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla açılan dava, 2 Nisan’da Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 14 sayfalık iddianamede, tutuklu gazetecilerden Nazan Sala’nın ayrıca “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla cezalandırılması istendi. Cezalandırılmaları talep edilen gazetecilerin haberleri ve kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler suç unsuru sayıldı (16 Şubat).

22 gazetecinin “Gündem baskını” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Ağustos 'da Özgür Gündem gazetesine yapılan polis baskınında gözaltına alınmak istenen 22 gazeteciyi “görevi engellemek için direnme” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Baskın sırasında İMC TV’den Gülfem Karataş ve karikatürist Doğan Güzel gibi çalışanlar darp edilmişti. Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt’un sanık olarak yer aldığı dava, 22 Nisan’a bırakıldı (16 Şubat).

Meşale Tolu’nun “üyelik” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu dahil 27 kişiyi “terör örgütü üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Tolu, yurtdışında bulunması sebebiyle duruşmaya katılmadı. Mahkeme, savunma avukatlarına bilirkişi raporuna karşı beyanlarını sunmaları için bir ay süre verdi. Bu beyanların mahkemeye sunulmasının ardından dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için iddia makamına gönderilmesine hükmeden mahkeme, mütalaanın celse arasında hazırlanması durumunda sanıklar ve avukatlarına tebliğine karar verdi. Mahkeme ayrıca imajı alınmış dijital materyallerin sanıklara ya da yasal temsilcilerine iadesine hükmetti. Sanıkların esas hakkında mütalaaya ilişkin savunmalarının alınacağı Eylül günlerine ait duruşmada kararın açıklanması bekleniyor (11 Şubat).

Aslan’ın “örgüt üyeliği” davası: Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Büyükşehir Belediyesi binası çevresinde çekim yaptıkları gerekçesiyle gazeteciler Arif Aslan ve Selman Keleş’i “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılıyor. Keleş yurtdışında yaşarken avukatı Barış Oflas da duruşma için mahkemeye mazeret bildirdi. Mazereti kabul eden mahkeme heyeti, yargılamayı 25 Mayıs’a bıraktı (11 Şubat).

Kınacı’ya “kin” davası: Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı’ya, seafoodplus.info sitesinde Aralık ’ta çıkan “Sakarya'da ırkçı saldırı: Baba hayatını kaybetti, oğlu tedavi altında” başlıklı haber nedeniyle Sakarya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla dava açıldı. Gazete avukatı Devrim Avcı cinayetin işlenmesinin koşullarının ortadan kaldırılması yerine, haberini yapan basın organlarına dava açılmasının haber verme hakkının kısıtlanması ve haber alma hakkının sadece siyasi iktidarın izin verdiği şekilde olmasının istendiğinin bir göstergesi olduğunu belirtti. Savcılığın haberin gerçek dışı olduğunu iddia ederek TCK’nın madde uyarınca açtığı davada Kınacı’nın ifadesi, 26 Mayıs’ta Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesi’nde alınacak (10 Şubat).

Önderoğlu, Fincancı ve Nesin’e yeniden yargılama: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Bölge Adliyesi 3. Ceza Dairesi’nin haklarında 17 Temmuz ’da verilen beraat kararlarını bozması üzerine, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu,Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancıve gazeteci yazar Ahmet Nesin'i Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmaktan dolayı yeniden yargılamaya başladı. 20 Ekim ’de İstinaf, yılında 10 gün hapiste kalan, ardından da “örgüt propagandası”, “suçu övmek” ve “suç işlemeye tahrik” iddiasıyla yargılanıp beraat eden üç sanığın aklanmasına, gazetenin sorumlu müdürü İnan Kızılkaya’nın dosyasıyla birleştirme istemesine karşı çıkmıştı. 3 Şubat’ta görülen yeniden yargılamada Önderoğlu ve Fincancı ve avukatları, davada siyasi baskılar bulunduğunu savundu. Önderoğlu, “Onca insan dayanışmadan bulunup yargılanırken İstinafın ilk kez bizim davamızda bu gerekçeye sarılması manidar” dedi. Fincancı ise, beraatlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsını ve TTB’yi hedef göstermesinden sonra bozulmasını tuhaf karşıladıklarını açıkladı. Avukat Meriç Eyüboğlu, Ekim’de Adalet Bakanlığı’nın dosyaya, davaya ilişkin gelişmelerde haberdar edilmesini talep eden üç ayrı yazı gönderdiğini ifade etti. Avukat Tora Pekin de, İstinaf 3. Daireden özgürlükten yana karar beklemenin imkansız hale geldiğini bildirdi. Birleştirme talebini kabul eden mahkeme, Kızılkaya’nın dosyasının birleştirilmesi için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nden muvaffakiyet istedi. Dava, 6 Mayıs’a kaldı (3 Şubat). 

TV 10 çalışanlarının “örgüte yardım” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan  TV10 çalışanları Kemal Demir ile Kemal Karagöz’ü “örgüt üyesi olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, sanık Şükrü Yıldız hakkındaki yakalama kararının infazının beklemesine ve Demir ve Karagöz’ün yurtdışı çıkış yasağının devamına karar verdi. Yargılamaya 20 Nisan’da devam edilecek (28 Ocak).

Sayılğan ve Kaya’ya “askeri yasak” davası: Edirne 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Avrupa’ya geçmeleri için yol verilen Suriyeli sığınmacıları Edirne’de izlemek isterken “askeri yasak alanlara girmek” iddiasıyla haklarında dava açılan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri İdris Sayılğan ve Naci Kaya’yı ikinci duruşmayla yargılamaya devam etti. Sayılğan’ın savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) üstlendiği duruşmada, gözaltı işlemini yapan kolluk görevlisi dinlendi. Kolluk görevlisi, olay esnasında gazetecilerin elinde kamera olduğunu ve çekim yaptıklarını, çekim yaptıkları alanda da yüzlerce göçmenin bulunduğunu belirtti. Olayın tanıklığını aktaran kolluk görevlisi, gazetecilerin yasak alana nasıl girdiklerini ise bilemediğini, alanın çok geniş olduğunu ve takibinin yapılmasının teknik olarak zor olduğunu belirtti. Gazeteciler Sayılğan ve Kaya’nın avukatları, suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için yasak alana “gizlice ve hile ile” girilmesi gerektiğini, ancak gazetecilerin mesleki faaliyetleri çerçevesinde, üstelik yetkililerin olay tarihinde basını Edirne’ye gitmeye teşvik eden konuşmalarından sonra oraya gittiklerini beyan etti. Gazetecilerin, göçmenlerin Edirne’ye bağlı Pazarkule Gümrük Kapısı'na gidişlerini ve orada karşılaştıkları durumu aktaran haberleri de avukatlar tarafından dosyaya sunuldu. Dava, savcının mütalaa hazırlığı için 14 Nisan’a bırakıldı (27 Ocak).

Almanya Dündar’ı iade etmeyecek: Almanya Dışişleri Bakanlığı, MİT TIR’ları davasından “casusluk” iddiasıyla 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Can Dündar'a ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u yaptığı iade çağrısına olumsuz yanıt verdi. Açıklamada, “Prensip olarak geçerli olan Almanya'nın siyasi gerekçeli mahkumiyet kararlarında iade yapmamasıdır. Alman hükümeti, dünya genelinde bağımsız medya ve bağımsız habercilik için çaba harcamaktadır. Hem iyi ve kalıcı ikili ilişkiler hem de iyi ve kalıcı Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri için, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi konularda uluslararası standartlara uyulması temel şarttır” denildi (26 Ocak). 

Çandar’a “suçu övme” davası: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, Gezi direnişi sırasında “Kırmızı fularlı kız” olarak tanınan ve Rojava'da IŞİD’in öldürdüğü Ayşe Deniz Karacagil hakkında 30 Mayıs ’de paylaşım yaptığı için gazeteci Cengiz Çandar’ı “suç ve suçluyu övmek” gerekçesiyle yargılıyor. Yazılı açıklama yapan Çandar, “Bursa'da bir arazi davası ile ilgili olarak bana tebligat iletilebilir iken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın beni bulamamış olması inandırıcı olmaktan çok uzak” dedi. Mahkeme, savcının talebine uygun olarak, gazetecinin ifadesinin istinabe yoluyla alınmasını kabul etti. Ayrıca Çandar hakkında Türkiye’ye geldiği takdirde ifadesinin alınması için yakalama kararı verdi. Yargılamaya 15 Nisan’da devam edilecek (19 Ocak).

Dündar’ın “Gezi” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında gazeteci Can Dündar’ın da olduğu yedi kişiyi, ’teki kitlesel Gezi eylemleri nedeniyle “hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs” iddiasıyla yargılamaya devam etti. İstinabe yoluyla sanıkların ifadelerinin alınmasını reddeden mahkeme, yakalama kararlarının infazını bekliyor. Yargılama 28 Nisan’a kaldı. Gazeteci Dündar hakkında, Gezi dosyası dışında, Özgür Gündem gazetesi dayanışması, MİT TIR’ları haberi, Cumhuriyet gazetesi davası ve Diyarbakır’da yaptığı barışa ilişkin konuşmayla ilgili yürütülen kovuşturma kapsamında verilmiş beş ayrı yakalama kararı bulunuyor (14 Ocak).

Alphan’a “terör” davası: Gazeteci Melis Alphan hakkında, Diyarbakır Newroz'undan paylaştığı fotoğraf nedeniyle “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açıldı. Gazeteci, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6 Nisan’da hakim karşısına çıkacak. Basın Suçları Bürosunda şüpheli sıfatıyla ifade veren Melis Alphan, soruşturmanın fotoğrafta örgüt bayrağı görüldüğü için açıldığını belirtmişti. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak olan gazeteci, “Çözüm Süreci’nin hızlandığı ’teki Diyarbakır Nevruz’undan taa 6 yıl önce paylaştığım fotoğraf nedeniyle 'Terör Propagandası Yapmak' suçundan hakkımda soruşturma açılmış. Şüpheli sıfatıyla ifade verdim. Oysa o gün bu görüntüler tüm TV kanallarından yayınlanmıştı, devlet oradaydı” demişti (13 Ocak).

Ataklı’nın “kin” davası: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, Tele1 TV’de sunduğu “Gün Başlıyor” programının 23 Mart tarihli yayınında Milli Eğitim Bakanlığına ait Eğitim Bilişim Ağı (EBA) TV’de eğitim veren bir öğretmenin başörtüsü takmasını eleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Can Ataklı’yı “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Kardeşlik Derneği’nden sonra Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) temsilcilerinin de sunduğu katılma talebini “suçtan doğrudan zarar görmediği” gerekçesiyle reddetti. 6 Mayıs’a bırakılan yargılamada dosya esas hakkında mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına sunuldu (13 Ocak).

Antalya FETÖ Medya davası: Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, FETÖ örgütü ile bağlantıları olduğu iddiasıyla dokuz medya temsilcisinin “FETÖ üyeliği” veya “örgüte bilerek yardım” gerekçesiyle yargılandığı davada yedisi için ceza istedi; Antalya gazetesi sahibi Ali Orhan ve yazı işleri müdürü Hasan Yavaşlar’ın beraatini talep etti. Dava, esas hakkında savumaların hazırlanması için 4 Mayıs’a bırakıldı. Dava kapsamında, Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri Cihat Ünal, Kenan Baş, Zaman gazetesi muhabirleri Serhat Şefkatlı, Osman Yakut, Özkan Mayda ve Ömer Özdemir ile Bizim Antalya sitesi sahibi Olgun Matur da yargılanıyor (12 Ocak).

Vice News ekibine “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, yılında Diyarbakır’da tutuklanan ve ardından sınır dışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury hakkında açılan davada, gazetecilerin bulundukları Britanya’dan ifade vermelerini (istinabe) bekliyor. Haberciler, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi yerleşimlerdeki gelişmeleri izlemek için geldikleri Diyarbakır’da 28 Ağustos ’te gözaltına alınıp bir süreliğine tutuklanmışlardı. Ardından, Hanrahan ve Pendlebury, tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi hakkında “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla dava açılmıştı. Gazetecileri 15 yıldan 67 yıla kadar hapisle yargılayan mahkeme, üç yıldır beklediği istinabeye yanıt için yargılamayı 20 Mayıs’a bıraktı (1 Ocak).

Altı haberciye Red Hack davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın RedHack tarafından ele geçirilen kişisel e-posta hesabındaki bilgileri haberleştirdikleri gerekçesiyle altı gazeteciyi yargılamaya devam etti. İddianamede Diken haber editörü Tunca Öğreten, “FETÖ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, ETHA haber müdürü Derya Okatan, Yolculuk gazetesi sorumlu müdürü Eray Sargın, DİHA muhabiri Metin Yoksu ve DİHA haber müdürü Ömer Çelik “örgüt propagandası”, Birgün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat ise “örgüt üyeliği”yle suçlanıyor. Öğreten, duruşmada “Saçma sapan suçlamalarla 3 yıldır hayatımızdan çalınıyor. Bir an önce bu yargılamanın son bulmasını ve beraatımı istiyorum” dedi. Mahkeme Kanaat, Çelik, Yoksu ve Öğreten hakkındaki yurtdışı çıkış yasağının devamına karar verdi. Dosya, esas hakkında mütalaasını hazırlanması için savcıya gönderdi. Davaya 5 Mayıs’ta devam edilecek (1 Ocak).

Kararlar

Ocak - Şubat - Mart dönemine ait medya gözlem raporu, TMK ve TCK kapsamında 10 gazeteciye verilen hapis cezalarına ve İstinaf mahkemesinin bir gazeteci için verdiği onama cezasına dikkat çekiyor.

Rapor döneminde 9 gazeteci TMK ve TCK, BDDK kapsamında yargılandıkları davalarda beraat etti.

Akdemir’e “izinsiz fotoğraf”tan beraat: Aydın Çine'de faaliyet gösteren maden işletmelerindeki olumsuz çalışma koşulları ve özellikle tozdan kaynaklanan silikozis hastalığına yakalanan işçilerin haberini yapan Evrensel gazetesi İzmir temsilcisi Özer Akdemir, İzmir Bayraklı Adliyesi Asliye Ceza Mahkemesi’nde “işlerindeki tozlu ortamı gösteren bir fotoğrafı izinsiz kullandığı” gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etti (26 Mart).

Aygün’e “İBAN” davasından ceza: Muğla 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Twitter hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koronavirüs sürecinde kamuoyundan İBAN numarası sağlayarak destek istemesini “Ey İBAN edenler” diye yazan gazeteci Hakan Aygün’ü “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla yedi ay 15 gün hapse mahkum etti; hükmün açıklanmasını da erteledi. Gazeteci, karara itiraz edeceğini, hakkı aramak için gerekirse AİHM’e kadar gideceğini bildirdi (16 Mart).

Avşar ve Önemli’ye TMK’dan beraat: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Mart tarihli “Sözcü savcısı sabıkalı çıktı” ve “Sözcü davasının savcısı rüşvetten sabıkalı çıktı” başlıklı haberlerden “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef gösterdiği” iddiasıyla yargıladığı Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar ve Sözcü gazetesi sorumlu müdürü Necdet Önemli’yi beraat ettirdi. Beraat etmeden önce Avşar, son savunmasında, “Hukuk önünde suça karışan savcı ile bir yurttaşın farkı yoktur. Ceza vermeniz halinde savcılar suç işleyebilir ama gazeteciler haber yapamaz diye bir algı oluşur” dedi (16 Mart).

Yıldız ve Dükel’e “gizli belge” cezaları: Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, “devlete ilişkin gizli belgeleri açıkladığı” iddiasıyla altı ay tutuklu kalan Odatv sitesi Ankara haber müdürü Müyesser Yıldız ve tutuksuz yargılanan TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Zeki Dükel'i mahkum etti. Mahkeme, Yıldız’ı “gizli belge temin ve açıklama” gerekçesiyle toplam 3 yıl 7 ay 10 gün (1 yıl 1 ay 10 günü ertelemeli) hapse; Dükel’i de “gizli belge temini”nden ertelemeli  1 yıl 15 gün hapse mahkum etti. Yıldız’ın adli kontrolünü uzatan mahkeme, Dükel’inkini sonlandırdı. 5 Şubat’ta görülen üçüncü duruşmada savcı da, iki suçlamayla ilgili iki gazetecinin cezalandırılmasını talep etmişti. Son savunmaların konusunu, belgelerin “devlet sırrı” niteliğinin belirlenmesinin gazetecileri yargılatan güvenlik kurumlarına bırakılması ile yargı bağımsızlığı ve gazetecilerin kamu yararına çalışması gibi boyutlar da oluşturdu (9 Mart).

Portakal’a “BDDK” beraati: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Nisan 'de, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da "Tekalif-i Milliye Kanunu'na" atıf yaptığı bir paylaşımda bulunan FOX TV eski ana haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal’a sayılı Bankacılık Kanunu'nun "itibarın zedelenmesi" hükmüne göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle yargıladığı davada beraat kararı verdi. Kararda, "itibarın zedelenmesi" suçunun oluşması için failin, bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine, servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olması ya da bu yolla asılsız haber yapması gerektiği belirtilerek, iddianameye konu paylaşımın haber niteliği olmayıp sanığın kişisel yorumunu içerdiği, asılsız haber olarak nitelendirilemeyeceği kaydedildi. Paylaşımda bankaların veya BDDK'nin hedef alındığına dair olgu bulunmadığı ve dolayısıyla dava konusu eylemin, Bankacılık Kanunu'ndaki "itibarın zedelenmesi" suçunun yasal unsurlarını taşımadığı vurgulandı (3 Mart). 

Gündem Ana davasından dört mahkumiyet: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesine ilişkin ana davasında, mütalaaya karşı savunma için süre talebinde bulundukları için dosyaları ayrılan gazetenin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı, yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya ve Eren Keskin’i “örgüt üyeliği”nden 6 yıl 3’er ay hapse, genel yayın yönetmeni Zana Kaya’yı ise “örgüt propagandası”ndan 2 yıl 1 ay hapse mahkum etti. Karar sonrası sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Keskin, “30 yıldır, İnsan Hakları hareketi içindeyim. Çok yargılandım, düşüncelerim nedeniyle cezaevinde kaldım. Ancak ilk kez, ‘silahlı örgüt üyesi’ sayılarak, ceza aldım. 6 yıl 3 ay. Hiçbir yere gitmeyeceğim. Buradayım” diye yazdı (15 Şubat).

Kamer’e çifte “TMK” beraati: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, beş yıl önce haber takibi için HDP ve DTK'nın basın açıklamalarına ilişkin Abdullah Öcalan’ın da gözüktüğü fotoğraflarını sosyal medyada paylaştığı için “örgüt propagandası” iddiasıyla yargıladığı BBC Türkçe ve Amerika’nın Sesi muhabiri Hatice Kamer’i ilk duruşmada beraat ettirdi. İlk yargılamada yine ilk duruşmada aklanan gazeteci, İstinaf kararı bozunca yeniden yargılanmaya başlamıştı. Yedi buçuk yıla kadar hapsi istenen Kamer ve avukatı Pelda Vesek’in katıldığı duruşmada mütalaasını veren duruşma savcısı iddianamenin içeriği incelendiğinde suçlama konusu yapılan paylaşımların silahlı örgütün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini övücü nitelikte olmadığı yönünde görüş bildirdi. Savunma yapan Kamer, suçlamaya konu sosyal medya hesabının kendisine ait olduğunu belirterek iddianamede suç unsuru olarak gösterilen paylaşımları haber amaçlı olarak paylaştığını söyledi. Duruşma sonunda gazeteci bir kez daha beraat etti (9 Şubat).

Uludağ’a “TMK” cezası: Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, Twitter hesabından Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı HDP yetkilisi Selahattin Demirtaş’ı ikinci bir soruşturma yoluyla hapiste tutmakla eleştirdiği için gazeteci Alican Uludağ’ı “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla ertelemeli 10 ay hapse mahkum etti. İkinci duruşmada gazeteciyi mahkum eden mahkeme, Uludağ hakkındaki yurtdışına çıkış yasağını kaldırdı (3 Şubat).

Güven’e “suçu övme”den beraat: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımında “suç ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla hakkında TCK’nın maddesi uyarınca dava açılan gazeteci Banu Güven’i beraat ettirdi. İfade Özgürlüğü Derneği’nin hukuki destek verdiği Güven, yargılandığı davanın ilk duruşmasında aklandı (2 Şubat).

Çelik’e “suç uydurma”dan beraat: Mezopotamya Ajansı’nda yayınlanan “Bayburt’ta tutukluların yemeklerine böcek konuluyor” başlıklı haber gerekçesiyle, Bayburt M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun şikayeti üzerine hakkında Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava açılan sorumlu yazı işleri müdürü Ferhat Çelik, ilk duruşmada beraat etti. Bayburt Asliye Ceza Mahkemesi, 21 Ekim 'de hazırlanan iddianame üzerine Çelik'i TCK'nin maddesi uyarınca “suç uydurma” iddiasıyla üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılıyordu (2 Şubat).

Sayılğan’a “propaganda” davası: Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri İdris Sayılğan’ı, geçmiş yıllarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek “örgüt propaganda yaptığı” iddiasıyla dört yıl hapis cezasına mahkum etti (1 Şubat).

Yılmaz’a “kin” davası: Van Erçiş 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 22 Ocak tarihinde Afrin Operasyonu ile ilgili sosyal medya paylaşımından dolayı ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’ iddiasıyla tutuklanıp beraat ettiği davadan İdris Yılmaz’ı yeniden yargılamaya devam etti. Mahkeme, dosyada gazeteci Yılmaz’ın atılı suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi. 8 Aralık’ta görülen yeniden yargılamanın ilk duruşmasına Yılmaz Covid virüsüne yakalandığı için katılamamıştı (18 Ocak).

Özgür Boğatekin’e “propaganda” cezası: Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ’de yaptığı Facebook paylaşımlarında “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla Gerger Fırat gazetesi haber müdürü Özgür Boğatekin’i 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum etti. Gazeteci, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” gerekçesinden ise beraat etti (12 Ocak).

Cumhurbaşkanına hakaret davaları

Ocak - Şubat - Mart döneminde 18 gazeteci ve beş karikatürist (Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sorurisseau, Alice Petti, Atilla Taş, Ahmet Sever, Hakkı Boltan, Mustafa Sönmez, Oktay Candemir, Fatih Portakal, Rüstem Batum, Hüseyin Aykol, Reyhan Çapan, Hasan Başak, Kemal Aykut, Burak Şahin, Hayko Bağdat, Cem Şimşek, Erk Acarer, Engin Korkmaz, Ayten Akgün, Cem Bahtiyar ve Sefer Selvi) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 98 yıl hapis cezasıyla karşı karşıyaydı.

Bu dönemde, Ayten Akgün’e 11 ay 20 gün ertelemeli hapis verilirken, Fatih Portakal, Oktay Candemir, Burak Şahin ve çizer Sefer Selvi’nin beraatleri gündeme geldi. Dört karikatürist ve bir gazeteciye açılan davalar ise yeniydi.

Ocak-Şubat-Mart döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle toplam yedi gazetecinin adı davayla anıldı. Engin Korkmaz, Necla Demir, Ahmet Sever ve Erk Acarer toplamda 18 yıl 8 ay yıl hapis istemiyle yargılanmaya devam etti. Faruk Arhan 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası aldı; Dündar ve Yalçın’ın davası zaman aşımı nedeniyle düştü.

Atilla Taş’a ’dan dava: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, kamuoyunda “FETÖ medya yapılanması” olarak nitelendirilen davasında “örgüte yardım” iddiasıyla aldığı hapis cezası Yargıtay’ca bozulan Atilla Taş’ı yedi sanıkla birlikte yeniden yargılamaya devam etti. Yargıtay, Taş’ın davaya konu olan eylemlerinin ise hüküm giydiği “örgüte yardım” suçunun değil, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarının unsurlarını içerdiğini karara bağlamıştı. Mahkeme, böylece “Cumhurbaşkanına hakaret”ten de yargılanan Atilla Taş'ın dosyanın ayrılması yönünden avukatının sunduğu talebi daha sonra değerlendirecek. Dava, 26 Ekim’e kaldı (31 Mart).

Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara Başsavcılığı, 28 Ekim tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisine dava açtı. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sorurisseau ve karikatürist Alice Petti 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanacak. Soruşturma kapsamında, şüphelilerin ifadelerinin alınması için Fransa makamlarına talepte bulunulduğu, “Buna karşın Fransız makamlarınca henüz bu talebe ilişkin bir cevap vermediği” belirtildi (26 Mart).

Sever’in davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” Kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 yazarı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i ’dan yargılamaya devam etti. Mahkeme, Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekliyor. Dava, 9 Eylül’e kaldı (23 Mart).

Boltan’ın “Erdoğan” davası: Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, okuduğu bir basın açıklaması nedeniyle Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Eş Sözcüsü Hakkı Boltan’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Boltan’ın avukatlarına mütalaaya karşı beyanları için süre verildi. Dava, 29 Haziran’a kaldı (11 Mart).

Sönmez’e “Erdoğan” davası: İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi, Twitter hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan için “hırsızlık çetesinin reisi” ve “diktatör müsveddesi” ifadelerini kullandığı ve ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delme suçlamaları kapsamında ’da tutuklanan Türk-İranlı iş insanı Rıza Zarrab’ın yargılanmasıyla ilgili paylaşımları nedeniyle gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez’i “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılamaya devam etti. Sönmez, “Reza Bey tek başına yargılanmayacak. Ona bu imkanı sağlayan Halkbank, Erdoğan hükümeti; hepsi sanık yapılacak. Reza ‘Ben tek başıma yapmadım’ der” şeklinde paylaştığı ifadeleri nedeniyle 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılama, 13 Nisan’a kaldı (9 Mart).

Candemir’e ’dan beraat: Van 3. Asliye Ceza Mahkemesi, 5 Eylül tarihinde attığı bir tweetinde, “Belediyelere kayyum atayan Erdoğan, böylelikle hangi siyasal yapının nerede durduğunu da tespit etmiş oldu ve kartları buna göre dağıtacak. Hasılı bir doğum olacak bu kesin. Bunu bilen Erdoğan, çocuğun sakat doğması için her şeyi yapıyor. Tam bir böl-parçala-yönet politikası” diyen gazeteci Oktay Candemir’i “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Candemir’in avukatlarından Erselan Aktan, savcının müvekkili için ceza istemesine değinerek, “İddia makamının mütalaası, ne mevzuata, ne yasaya ne de geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nına uygundur” dedi (4 Mart).

Portakal’a ’dan beraat: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Nisan 'de, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da "Tekalif-i Milliye Kanunu'na" atıf yaptığı bir paylaşımda bulunan FOX TV eski ana haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Bu paylaşımıyla ilgili Portakal'ın sayılı Bankacılık Kanunu'nun "itibarın zedelenmesi" hükmüne göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, aynı paylaşımda "Cumhurbaşkanı'na hakaret" edildiği gerekçesiyle de Portakal'ın, 1 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. Üçüncü duruşmaya katılmayan sanık Fatih Portakal'ı avukatı Can Güner temsil etti. Müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ela Ezgi Yelmen ve müdahil Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) avukatları da duruşmada hazır bulundu. Kararda, "itibarın zedelenmesi" suçunun oluşması için failin, bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine, servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olması ya da bu yolla asılsız haber yapması gerektiği belirtilerek, iddianameye konu paylaşımın haber niteliği olmayıp sanığın kişisel yorumunu içerdiği, asılsız haber olarak nitelendirilemeyeceği kaydedildi. Paylaşımda bankaların veya BDDK'nin hedef alındığına dair olgu bulunmadığı ve dolayısıyla dava konusu eylemin, Bankacılık Kanunu'ndaki "itibarın zedelenmesi" suçunun yasal unsurlarını taşımadığı vurgulandı (3 Mart).

Batum’a “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Rüstem Batum’u ve yıllarında yaptığı 20 Twitter paylaşımı nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla yargılamaya dördüncü duruşma ile devam etti. Müvekkilinin Amerika’da yaşadığını ve gazetecilik faaliyetlerine orada devam ettiğini belirten MLSA’dan avukat, “Korona tedbirleri dolayısıyla müvekkil ülkeye gelememektedir. Davalarını takip ediyor ve ifade vermek istiyor. Celse arasında açık adresini bildireceğiz. İfadesinin istinabe yoluyla alınmasını talep ediyoruz” dedi. Batum hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar veren mahkeme, ikamet ettiği adresin bildirilmesi halinde savunmanın istinabe ile alınmasını değerlendirecek. Dava, 4 Mayıs’a kaldı (25 Şubat).

Dört gazeteciye “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin (KHK ile kapatıldı) 8 Eylül tarihli sayısında çıkan “Saray çıldırdı” başlıklı haber nedeniyle gazetenin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan ile yazar Hasan Başak ve Kemal Aykut’u “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Gazetecilerin katılmadığı duruşmada, avukat Özcan Kılıç hazır bulundu. Mahkeme heyeti, Başak ve Yakut hakkında çıkartılan yakalama kararlarının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 22 Haziran’a kaldı (24 Şubat).

Batum’un “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan İMC TV’de 10 Eylül tarihli “Ayşegül Doğan’la Gündem Müzakere” programındaki ifadeleri gerekçe göstererek gazeteci Rüstem Batum’u “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) üstlendiği Batum, yurtdışında yaşadığı için duruşmaya katılmazken, Batum’un avukatı, Batum’un ABD’de yaşadığını, mesleği gereği ve COVID tedbirleri kapsamında risk grubunda yer alması sebebiyle Türkiye’ye gelemediğini belirterek müvekkilinin ifadesinin istinabe yoluyla alınmasını talep etti. Duruşma sonunda mahkeme, savunma avukatına müvekkilinin ikamet ettiği adresi bildirmesi için süre verdi ve adres bildirimi yapıldıktan sonra istinabe evrakının düzenlenmesine karar verdi. Batum hakkındaki yakalama kararının da infazı bekleniyor. Dava, 8 Haziran’a kaldı (18 Şubat).

Şahin’e “Cumhurbaşkanı” beraati: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, Diken haber sitesinde yayınlanan bir karikatür nedeniyle gazeteci Burak Şahin’e açılan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasında beraat kararı verdi. İfade Özgürlüğü Derneği’nin hukuki destek verdiği Şahin, aklandı (3 Şubat).

Bağdat’ın davası: Gazeteci Hayko Bağdat hakkında 14 Nisan tarihinde seafoodplus.info sitesinde yayınlanan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ile dört Twitter paylaşımı nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla açılan davanın duruşmaları devam ediyor. Mahkeme, Bağdat hakkında bu dosya kapsamında uygulanan yakalama emrinin kaldırılmasına ve savunmasının istinabe yolu ile alınmasına karar verdi (3 Şubat).

Çizer Selvi’ye beraati: Evrensel gazetesi çizeri karikatürist Sefer Selvi hakkında, ’ten itibaren gazetesinde çıkan 11 karikatürü nedeniyle İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten dava açıldı. Mahkeme, 8 Ocak’ta görülen duruşmada Selvi’yi beraat ettirdi. Gerekçeli kararında “sert ve şok eden ifadelerinde de yasalarca ifade özgürlüğü güvencesinde olduğu”na vurgu yapıldı. Kararda, “İfadelerin katılan açısından rahatsız edici mahiyette olduğu mutlak ise de, aynı zamanda siyasi görevleri de bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin başı olan Cumhurbaşkanının, görevi itibariyle, normal kişilere nazaran, bu eleştirilere daha çok katlanması gerektiği, açıkça sövme veya onur şeref ve saygınlığa saldırı niteliği olmayan, bu ifadelerin atılı suçu oluşturmadığı anlaşıldığından, sanığın unsurları oluşmayan atılı suçtan beraatine” denildi. 8 Ocak’ta alınan karar 21 Ocak’ta gündeme geldi (21 Ocak).

Şimşek’e davası: Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi, “Alman karikatüristler Erdoğan’ı fena çizdi” başlıklı haber nedeniyle Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’i “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Adalet Bakanlığı, Şimşek için 11 Mart ’da kovuşturma izni vermişti. Dosyayı esas hakkında mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına sunan mahkeme, gazeteciyi TCK’nın maddesi uyarınca 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya 15 Nisan’da devam edecek (19 Ocak).

Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (19 Ocak).

Korkmaz’a “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Antalya Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz’ı bir ihbar sonucu "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, duruşma savcısının talebi doğrultusunda, bildirim yapılmadığını ifade ettiği mağdur vekili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatına bildirimde bulunulmasına karar verdi. Yargılamaya 11 Haziran’da devam edilecek (15 Ocak).

Akgün’e “Cumhurbaşkanı” cezası: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi, Twitter'da paylaştığı “Halfeti'de işkence” başlıklı haber nedeniyle gazeteci Ayten Akgün’ü “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapse mahkum etti; hükmün açıklanmasını geri bıraktı (7 Ocak).

Bahtiyar’a “Cumhurbaşkanı” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter hesabından yaptığı “Tüm dünyaya sesleniyorum: Bedeli ne olursa olsun, Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” paylaşımına “Yav he he” yorumu yaptığı için gazeteci Cem Bahtiyar hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Bahtiyar, “En ufak bir eleştiriye bile tahammülsüz bu kibrin saltanatında, adalet sarayları da ne yazık ki birer yargı noterine dönüşmüş durumda” dedi. Bandırma Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Bahtiyar'ın Twitter’da “Erdoğan’ın yargılanması için 50 bin imza Birleşmiş Milletler’e sunulacak” yorumu da suç sayıldı (2 Ocak).

Hakaret ve tazminat davaları

Ocak - Şubat - Mart döneminde en az 30 gazeteci “hakaret” veya “kamu görevlisine hakaret”, bir gazeteci “iftira” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 60 yıl 9 ay hapis cezasıyla yargılandı.

Ayrıca, iki gazetecinin (Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu) yazdıkları kitaba yönelik “hakaret” iddiasıyla 14 ayrı soruşturma başlatıldı.  Evrensel gazetesi yazarı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum edildi. Berat Gonca’nın “iftira” suçlamasından yargılandığı davada 2 yıl 6 aylık hapis cezası istinaf mahkemesince cezası onandı. Ender İmrek “hakaret” iddiasıyla yargılandığı davada beraat etmesine rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı tarafından yapılan itirazla dosya ivedilikle İstinaf’a taşındı.

Aynı dönemde, beş gazeteci toplam 1 milyon bin TL ve altı medya kuruluşu (Oda TV dahil) toplam bin TL tazminat davasıyla karşı karşıyaydı. Mustafa Hoş, Çorlu’daki tren kazası davasına bakan savcının açtığı davada 40 bin TL ödemeye mahkum edildi.

Ceren Sözeri ve Çiğdem Toker’in yargılandığı davalar devam etti. Hazal Ocak yargılandığı bir haberden 20 bin TL’lik tazminattan feragat ederken, başka bir haberi için bin TL’lik manevi tazminatla yargılanmaya devam etti. Demirören Medya Grubu’nun, beş haber sitesine açtığı toplam bin TL tazminat davasına devam edildi.

Ayla Türksoy’a Turkcell şirketinin “kişilik haklarına zarar verdiği” iddiasıyla verilen bin TL’lik tazminat cezası İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. Aynı dönemde Cengiz Holding’in Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ve Hazal Ocak’a açtığı 1 milyon TL’lik tazminat davası; TRT’nin Oda TV’ye açtığı 50 bin TL’lik tazminat davası reddedildi.

Geçtiğimiz yılın aynı döneminde toplam beş gazetecinin “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında yargılandıkları duruşmalar devam etti. Gazetecilerden biri beraat ederken; biri 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum edildi. Bir gazetecinin beş aylık hapis cezası İstinaf Mahkemesi tarafından onandı. Aynı dönemde “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla gündeme gelen tazminat davaları çerçevesinde yedi gazeteciden talep edilen toplam 1 milyon bin TL’nin, bin TL’lik kısmı yeniydi. Bir gazeteye açılan dava ise reddedildi.

Ceza davaları

Alçı’ya “hakaret” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 15 Haziran ’de yayımlanan “O utanç verici karara Adalet Bakanı’nın tepkisi” başlıklı yazısında, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hakkı Yalçınkaya’yı “Maalesef bugün hâlâ Birey haklarını önemsemeyen hâkim-savcı zihniyeti yer yer hükümranlığını sürdürüyor” ifadeleriyle eleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Nagehan Alçı’yı 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti. Alçı, yazısında, “Hrant Dink ve oğlu Arat Dink’i sadece Ermeni oldukları için mahkûm eden ve Hrant Dink’i ölüme götüren o malum kararı veren hâkim Hakkı Yalçınkaya, Asliye Ceza Hâkimi olarak görev yapıyor” ifadelerine yer vermişti (31 Mart).

Sever’e “hakaret” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 yazarı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Mustafa Şentop ve Mustafa Varank’a hakaret iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekliyor. Dava, 9 Eylül’e kaldı (23 Mart).

Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya’nın “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmasına duruşmayla İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını ve savunmasının yurtdışından alınmasına yönelik uluslararası istinabe evrakına verilecek yanıtı bekliyor. Dava, 13 Temmuz’a kaldı (4 Mart).

Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Mart tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı köşe yazısında dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklu gazeteci ve yazar Ahmet Altan’ı yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, Altan’ın avukatının bekletme dilekçesinin kabul edilmesine rağmen duruşmayı saatinde ele aldı; dosyanın tekrar açılmasına gerekçe yapılan İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi kararının Yargıtay’da kesinleşip kesinleşmediğinin yeniden sorulmasına karar verdi. Dava, 8 Haziran’a kaldı (18 Şubat).

Özgür Boğatekin’e “işkence” davası: Adıyaman Gerger 1. Asliye Ceza Mahkemesi, Gerger Fırat gazetesi haber müdürü Özgür Boğatekin’i Mayıs ’de bir işkence iddiasını gündeme getirdiği “Jandarmada işkence iddiası” başlıklı bir haberde ismi geçen jandarma uzman çavuşun şikayetiyle “iftira” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Olay günü karakolda tartışma çıktığını ve kendisinin hastaneye kaldırıldığı için olaya ilişkin çok fazla bilgisi olmadığını anlatan Hacı Ramazan Mente, tanık olarak verdiği ifadede, fiziksel şiddet olup olmadığı sorulduğunda, “Bana saldırmaya çalışan kişi Ümmet Yardımcı’dır” diyerek kolluk görevlisine işaret etti. Gazeteci Özgür Boğatekin de, “Ben bu davaya nasıl dahil oldum bilmiyorum. Aynı davada daha önce Hacı Boğatekin beraat etti. Daha önce sanık olanlar şimdi tanık durumunda. Olayın gerçekleştiği günlerde FETÖ mensubu kişiler, gazetemizle uğraşıyordu. Bu dava da bundan kaynaklıdır” dedi. Tanık olarak dinlenen gazeteci Hacı Boğatekin ise, “Aynı olaya ilişkin daha önce yargılandım ve beraat ettim. Haber fotoğrafları da bana muhabir tarafından gönderildi. Haber kaynağımın kim olduğunu da söylemek istemiyorum. Gazeteci kaynağını açıklamak zorunda değildir. Şu anda yargılanan oğlumun da davayla ilgisi yoktur. Haberi ben yazdım. Haber doğrudur. Tanığın da beyanı ortadadır” diye konuştu. Mahkeme, Kahta Askerlik Şubesi’nden müşteki Ümmet Yardımcı’nın açık adres ve personel bilgilerini sordu. Dava, 14 Nisan’a kaldı (18 Şubat).

Fincancı’ya Erdoğan’da para cezası: İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi, Gezi direnişi döneminde attığı bir tweet gerekçe gösterilerek dönemin Başbakanı Erdoğan’a hakaret iddiasıyla Evrensel gazetesi yazarı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'yı 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti. “Kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla mahkum edilmeden önce söz verilen ve siyasetçilerin eleştirilere tolerans göstermelerinin bir zorunluluk olduğunu ifade eden Fincancı, “Daha önce de belirtmiştim. Ortada bir hakaret değil, hakikat var. Çünkü 15 Haziran 'te, bu tweeti attığım dönemde, Türkiye'de Gezi sürecinde 8 insanı kaybetmiştik, 10'un üzerinde insan görme yeteneğini kaybetti, binlerce insan ciddi bir biçimde yaralanmıştı. O dönemde TİHV başkanıydım” dedi (16 Şubat). 

22 gazetecinin “Gündem baskını” davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Ağustos 'da Özgür Gündem gazetesine yapılan polis baskınında gözaltına alınan 22 gazeteciyi “görevi engellemek için direnme” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Baskın sırasında İMC TV’den Gülfem Karataş ve karikatürist Doğan Güzel gibi çalışanlar darp edilmişti. Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt’un sanık olarak yer aldığı dava, 22 Nisan’a bırakıldı (16 Şubat).

Taşpınar’a “hakaret” davası: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, “Damat: Fethullahçıların AKP’li Kayınpederleri” kitabında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı İsmail Kahraman ve AKP Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan’a hakaret ettiği iddiasıyla Odatv sitesi editörü Caner Taşpınar’ı yargılamaya başladı. Savunma yapan Taşpınar, “12 yıllık gazeteciyim, birçok kez yargılandım. Ergenekon kumpası davasında da yargılandım ve beraat ettim. FETÖ’yü uzun yıllardır yazıyorum. Şikayetçilerle ilgili haberleri çalıştığım kurumlarda yazdım. Bu konuda hiç yargılanmadım, ceza almadım” diye konuştu. Bilgilerin çoğunu dava dosyalarından ve açık kaynaklardan aldığını ifade eden Taşpınar, “Müşteki İsmail Kahraman hakkında kitapta hiçbir şey yok. Neden şikayetçi olduğunu anlamadım. Damadı ile ilgili yer alan bilgileri açık kaynaklardan edindim. Kamuoyunu bilgilendirip gazetecilik görevimi yaptım. Delillendiremeyeceğim herhangi bir iddia yok” dedi. Taşpınar’ın avukatı Dide Şeniz Uğur da “Basın kamuoyunun bekçisidir, müvekkil de bu görevi yerine getirmiştir” diyerek beraat kararı verilmesini istedi. Mahkeme, müştekilerin suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle davaya katılma talebini kabul etti ve esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyanın iddia makamına gönderilmesine karar verdi. Dava, 1 Temmuz’a kaldı (8 Şubat).

Gonca’ya hapis onandı: Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi’nin, “Samsun'da üst düzey yargı mensubu 1,5 milyon TL'lik yazlık yaptırdı?” yazısında Samsun’da “FETÖ borsası” olduğu iddialarını isim vermeden haberleştiren gazeteci Berat Gonca’ya “basın yoluyla iftira” iddiasıyla 13 Temmuz ’de verdiği 2 yıl 6 aylık hapis cezası İstinaf Mahkemesi’nce dört ayda onandı. Gonca, Diyarbakır Başsavcısı Ahmet Yavuz’un “tarif edilen kişi benim” diyerek şikayeti olduğu dosyadan üzerine açılan davasındaki ifadesinde ima ettiği bir kişi olmadığını belirterek duyumlarından yola çıkarak haberi yazdığını aktarmıştı. Başsavcı ise mağdur olduğunu iddia etmişti (4 Ocak). 

İmrek’in beraatine itiraz: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, “Parıl Parıl Parlıyordu Hermes Çanta” başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a “güzel vasıf atfetmeyerek hakaret ettiği” suçlamasıyla dava açılan Evrensel yazarı Ender İmrek’in beraatına itiraz etti. Beraatine Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in de itiraz ettiği İmrek, yazısında Emine Erdoğan'ın fahiş fiyatlı çantasına gönderme yaparak eleştiride bulunmuştu. Dosya, karar kesinleşemeden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İstinaf) taşındı (11 Ocak).

Pehlivan ve Terkoğlu’na 14 “hakaret” soruşturma: Odatv sitesi genel yayın yönetmeni Barış Pehlivan ve sitenin haber müdürü Barış Terkoğlu'nun yazdığı ve 1 Aralık’ta dağıtımına başlanan “Metastaz 2: Cendere” kitabına Basın Suçları Savcılığı’nca toplam 14 ayrı soruşturma başlatıldı. Kitabın şikayetçileri avukat Ahmet Özel, avukat Mustafa Doğan İnal ve Antalya Savcısı Gürkan Kütük oldu. 14 ayrı soruşturma kapsamında dört ayrı savcıya ifade verilirken dava açılmasına karar verilirse Terkoğlu’nun 95 yıla kadar, Pehlivan’ın da 63 yıla kadar, toplamda yıl hapisle yargılanması söz konusu olabilir. Soruşturma kapsamında iki gazetecinin avukatlığını yapan Ruşen Gültekin, “Basın suçları soruşturma bürosuna ifade vermek için gittiğimizde 4 farklı savcıdan toplam 14 adet soruşturma başlatıldığını ve bu dosyalar için de beklendiğimizi görünce çok şaşırdık. Müvekkiller Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile iki dosya için gittiğimiz basın bürosundan toplam da 28 (14 farklı dosya) kez ifade vererek ayrılarak basın özgürlüğü kapsamında tarihi bir güne şahit olduk. Yine tarafımıza gelen tebligatlara göre kitap nedeniyle sekiz farklı manevi tazminat açıldığını da öğrendik” dedi (1 Ocak). 

Yücel’in hakaret davası: Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel, Gezi Davası iddianamesinde imzası olan bir savcıya ilişkin 20 Şubat ’da paylaştığı bir tweetle “kamu görevlisine hakaret ettiği” iddiasıyla yargılanıyor. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, 13 Ekim’de görülen 3. duruşmada, Yücel’in Almanya’daki adresine talimat yazılarak savunmasının alınmasına karar vererek davayı 9 Eylül ’e erteledi (1 Ocak).

Hukuk davaları

Ocak’a “Albayrak” davası: İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kanal İstanbul güzergahında alınan araziye ilişkin “Damat işi biliyor” başlıklı haber nedeniyle Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açtığı bin TL’lik manevi tazminat davası kapsamında haberde imzası olan Hazal Ocak ve Cumhuriyet gazetesini yargılamaya devam etti. Mazeret bildirilen duruşmaya dair yargılama 17 Haziran’a bırakıldı. Ocak, aynı habere “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla açılan davadan beraat etmişti (25 Mart).

Ocak’a “Şahinbey’de ihale oyunu” tazminatı: Gaziantep Şahinbey Belediyesi, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Şahinbey’de ihale oyunu” başlıklı haber nedeniyle gazeteci Hazal Ocak hakkında açtığı 20 bin TL’lik tazminat davasından feragat etti. Feragat dilekçesinin sunulmasından sonra Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, gazeteciye açılan davayı reddetti (3 Mart).

Toker’e T3’ten 80 bin TL’lik dava: İstanbul Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28 Ocak tarihli “İBB’den vakıflara hizmet raporu” yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) hazırladığı “Sivil Toplum Kuruluşları – Okul – Yurt Faaliyet Raporu” başlıklı raporu paylaşan gazeteci Çiğdem Toker ve Sözcü gazetesini 80 bin TL tazminat talebiyle yargılıyor. 15 Ekim ’de gerçekleşen duruşmada davacı Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) adına tanık olarak dinlenen kurucu müdürü Ömer Kökçam, “Gerek protokolde gerek de İBB’nin herhangi bir yerinde vakfa bir bağış yapılmadığı açıkça görülebilir. Vakfın para aldığı gibi hususlar gerçek dışıdır” derken Toker de, İBB raporunun gerçekliği zaten ortaya çıktı. Ancak şikayet konusu yazımda söz konusu vakfa maddi destek veya bağış yapıldığına dair herhangi bir ifade bulunmuyor” demişti. 18 Şubat için öngörülen duruşma, görülemeden 23 Eylül’e bırakıldı (18 Şubat).

Hoş’a “Çorlu” dosyasından 40 bin TL ceza: İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, 25 kişinin öldüğü Çorlu’daki tren kazası davasına bakan savcı Galip Yılmaz Özkurşun’un açtığı bin TL’lik tazminat davasında, faciayı başından beri yakından takip eden gazeteci Mustafa Hoş’u “yargı otoritesini bilinçli bir şekilde hedef almak” iddiasıyla 40 bin TL ödemeye mahkum etti. Hoş, sosyal medya hesabından karara, “Çorlu treninde 7’si çocuk 25 insan ihmallerden öldü. Belge ve delillerle ihmalleri ortaya çıkardım. Son bilirkişi “TCDD kusurludur” dedi. Asıl sorumlular halen yargılanmıyor. Ama bugün ben mahkum oldum. Savcısı Galip Yılmaz Özkurşun’un açtığı davada 40 bin TL tazminata karar verildi” sözleriyle tepki gösterdi. Gazeteci, hakkında toplam dokuz dava açıldığını, üçünün de Yargıtay’da beklediğini hatırlattı (4 Şubat).

Ceren Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. Mahkeme, vefat eden Evrensel gazetesi imtiyaz sahibi Cemal Dursun’un mirasçılarının dosyaya kaydedilmesine, tarafların dilekçelerini içeren davetiye tebliğ edilerek davadan haberdar edilmelerine ve cevap hakkı tanınmasına karar verdi. Dava, 14 Temmuz’a kaldı (3 Şubat).

Beş siteye Demirören Grubu’ndan bin TL’lik dava: İstanbul Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, Demirören Medya Grubu’nun şikayetiyle Medya Koridoru haber sitesi yayın yönetmeni Canan Kaya, Aykırı haber sitesi yayın yönetmeni Batuhan Çolak, İleri Haber sitesi ve Ajans Press haber siteleri ile Tele 1 sitesini toplam bin TL tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. “Demirören Medya’da Büyük Skandal. Kadın çalışan yönetim katından ayakkabılarıyla geçtiği için istifaya zorlandı” başlıklı haber nedeniyle açılan davaya, “marka ve kişilik hakları ile ticari itibarın zedelenmesi” gerekçe yapıldı. İleri Haber vekilinin yanı sıra, Tüzer ve vekilinin de katıldığı duruşmada, savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) üstlendiği Kaya da hazır bulundu. İstanbul İş Mahkemesi’nde devam eden dosyanın incelenmek üzere istenmesine karar veren mahkeme, dosyada yer alan eksiklerin giderilmesi için davayı 1 Nisan’a bıraktı (2 Şubat).

İstinaf’tan Türksoy’a iyi haber: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, Ensar Vakfı’na sponsorluk yapan Turkcell Şirketi’ni sosyal medya yoluyla eleştiren gazeteci Ayla Türksoy hakkında yerel mahkemesinin verdiği bin TL’lik tazminat cezasını bozdu. İfade Özgürlüğü Derneği’nin savunduğu Türksoy, Turkcell’i “incittiği”, “kurumun kişilik haklarına zarar verdiği” gerekçesiyle 10 bin TL’lik tazminatın istendiği davada TL ödemeye mahkum edilmişti. İstinaf kararında, “Her ne kadar talep edilen veya hükmedilmesi muhtemel tazminat miktarı neticede çok yüksek olmasa da, gerçekte, söz konusu mahkûmiyet kararının, toplum hayatını ilgilendiren konuların kamuya açık şekilde özgürce tartışılması üzerinde şüphesiz caydırıcı bir etki yaratacak ve dava konusu paylaşım nedeniyle davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi, AİHS'nin Maddesi anlamında ‘demokratik bir toplumda gerekli’ olmayan müdahalenin, ifade özgürlüğü hakkını kullanmasında orantısız bir müdahale oluşturacaktır” denildi. Avukat Kerem Altıparmak, kararın önemine ilişkin, “Şirketler çıkıp, ‘bana hakaret etti diyemez, somut bir zarar göstermeli’ diyor. Dahası, ticari olmayan bir faaliyeti ile ilgili olarak yapılan eleştirinin rekabet hukukuna aykırı olacağı iddiasının da kabul edilemeyeceğini, çünkü bunun ticaretle alakasının olmadığını belirtiyor” dedi (27 Ocak).

Coşkun ve Ocak’a Cengiz davası reddedildi: İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi, “Boğaz manzaralı lüks müştemilat” başlıklı haber nedeniyle Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz’in gazetenin imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile haberi yapan muhabir Hazal Ocak’a açtığı 1 milyon TL’lik tazminat davasını reddetti (26 Ocak).

TRT’nin Odatv’ye tazminat davası reddedildi: İstanbul Ticaret Mahkemesi, Oyuncular Sendikası yöneticilerinin TRT için çekilen bir dizide set işçisi bir çocuğun yandığına dair açıklamasını gündeme getirdiği için Odatv sitesine TRT’nin açtığı 50 bin TL’lik manevi tazminat davasını reddetti. Haberle TRT’nin itibarının zedelendiği iddia edilirken Odatv avukatı Tugay Topbaş, haberde hem davacının hem de sendikanın açıklamalarına eşit ve aynı şekilde, yorum ve müdahalede bulunulmaksızın yer verildiğini bildirdi (5 Ocak).

Yeni baskı araçları: İlan kesme ve müfettiş cezaları

Ocak - Şubat - Mart döneminde, Basın İlan Kurumu (BİK) Evrensel gazetesine sekiz, BirGün’e de beş gün ilan kesme cezası verdi. Ancak BİK’e dair tartışmalar ne son üç ayla ve de resmi ilandan edilen bu gazetelerle sınırlı: Gazeteci ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici kendi internet sitesinde kaleme aldığı ve  CİMER kaynaklı verileri paylaştığı yazısında, mevzuat veya basın ahlak ilkelerine aykırılıktan yılında gazetelere toplam gün ilan kesme cezası verildiğini yazdı. Bildirici, BİK’in, Cumhuriyet’e gün, Birgün’e gün, Evrensel’e 65 gün, Korkusuz’a 29 gün, Sözcü’ye 17 gün ilan kesme cezası verdiğini hatırlattı. Bildirici, “İstanbul’da yayımlanan beş gazeteye verilen cezaların toplamı gün yapıyor. Demek ki, BİK’in yılı içerisinde İstanbul’daki gazetelere verdiği cezaların yüzde 88’i bu beş gazeteye verilmiş!” dedi. Bu dönemde BİK, Sözcü gazetesinin bugünkü manşetinde “’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı” başlığı altında verdiği Ayasofya'nın ibadete açılışına ilişkin haberle ilgili inceleme başlattı.

Ayrıca, Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü de, Tele1’de yayımlanan Newroz mitinginde sarı kırmızı ve yeşil renkler bulunan bir şalı taşıyan çocuk fotoğrafının yer alması reklam nedeniyle Evrensel gazetesine 20 bin TL idari para cezası verdi.

Evrensel’e beş gün ilan kesme cezası: Anayasa Mahkemesi’nin ilan kesmeyi hak ihlali olarak gördüğü kararın daha mürekkebi kurumadan Basın İlan Kurumu (BİK), Boğaziçi Üniversitesine “kayyum rektör” atanmasının protesto edildiği eylemlere ilişkin bir haberde polis müdahalesini “saldırı” olarak nitelendirildiği gerekçesiyle Evrensel gazetesine, beş gün ilan kesme cezası verdi. Gazete avukatları, “tüm haberin değil de cımbızla tek bir kelimenin alınarak buna dayanarak savunma istenmesi hukuka, kanuna, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına aykırıdır” şeklinde açıklama yaptı (31 Mart). 

BİK önergesi yanıtsız: CHP İstanbul milletvekili Özgür Karabat'ın 11 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesine yasal süre içinde cevap verilmedi. 15 gün içinde yanıtlanması gereken önergeye yaklaşık 3 ay sonra yanıt geldi. Gelen yanıtı değerlendiren Karabat, “Önergemizde Basın İlan Kurumunun (BİK) uygulamaları ve özellikle muhalif basını hedef alan kararlarını sorduk. Sorularımız açık ve net. Cumhurbaşkanlığından da aynı açıklıkta cevaplar bekliyoruz. Bu, niyet değil yasal bir zorunluluk. O makamdaysanız sorumluluklarınızı yerine getirmek zorundasınız. BİK, bir yandan muhalif basını hedef alırken bir yandan da yandaş basını besliyor. Bize şeffaf bir yanıt verilseydi kamuoyu bunu açıkça görecekti. Sorulara yanıt vermemelerinin bir nedeni de bu” dedi (26 Mart). 

“Wushu” haberinden BirGün’e ilan cezası: Wushu Federasyonu’nun Doğu ve Güneydoğu Genel Koordinatörü ve Üst İstişare Kurulu üyesi Abdülaziz Velioğlu’nun, Hizbullah’tan hapis yattığı ortaya çıktığına yönelik 17 Ocak’ta BirGün’de yayımlanan haber, BİK’e şikâyet edildi. BİK, “Wushu Federasyonu'nun sorumlusu Velioğlu, Hizbullah'tan hapis yatmış: Gericiliğin spor yapılanması” başlıklı haberi nedeniyle BirGün gazetesine iki gün resmi reklam ve ilan kesme cezası verdi. Wushu Federasyonu Asbaşkanı Rıdvan Duran aynı zamanda BİK Genel Müdürü olarak görev yapıyor (11 Mart).

Yeni Asya BİK’i yargıya taşıyor: Yeni Asya gazetesi, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) gündür kendilerine resmi ilan ve reklam ambargosu uyguladığını duyurdu. 28 Ocak tarihinden itibaren resmi ilan alamadığını duyuran gazete, 9 Mart tarihli sayısında ayrımcı uygulamaya karşı hukuk mücadelesi başlattıklarını açıkladı. Ağustos ’de Kontrol Kurulu raporuyla ilan haklarının durdurulduğunu açıklayan gazete, “Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu nezdinde yaptığımız itirazlar sonuç vermedi” diye yazdı (8 Mart).

BİK Evrensel’den savunma istedi: Basın İlan Kurumu, 3 Şubat tarihli “Gözaltı, yasak, saldırı durduramadı dayanışma büyüyor” başlıklı Boğaziçi Üniversitesinde yaşananların aktarıldığı haber nedeniyle Evrensel gazetesinden savunma istedi. Haberde geçen “saldırı” ifadesinin Basın Ahlak Esasları Hakkında sayılı Genel Kurul kararının 1. maddesi ile aynı maddenin c, ç, d, ve ı bentlerini ihlal ettiği iddia edildi (26 Şubat).

’de BİK’ten gün ilan cezası: Gazeteci ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici kendi internet sitesinde kaleme aldığı yazıda Basın İlan Kurumu’nun (BİK) kuruluşlara kestiği resmi reklam durdurma cezalarına ilişkin CİMER’den aldığı veriyi paylaştı. Bildirici’ye göre, 20 gün sonra CİMER'den, “Resmi ilan yayınlama hakkını haiz gazetelerin muhtelif denetleme, tetkik ve kontrolleri sonucu ’de mevzuatla yükletilen şartları ihlal etmeleri nedeniyle günlük, Basın Ahlak Esaslarının ihlal edildiğinin tespitine dair olarak gün olmak üzere toplam günlük resmi ilan ve reklam kesme müeyyidesi kararı alınmıştır” şeklinden yanıt verildi. CHP milletvekili Utku Çakırözer’in açıkladığı Basın Özgürlüğü Raporu’na atıf da yapan Bildirici, BİK’in, Cumhuriyet’e gün, Birgün’e gün, Evrensel’e 65 gün, Korkusuz’a 29 gün, Sözcü’ye 17 gün ilan kesme cezası verdiğini hatırlattı; “İstanbul’da yayımlanan beş gazeteye verilen cezaların toplamı gün yapıyor. Demek ki, BİK’in yılı içerisinde İstanbul’daki gazetelere verdiği cezaların yüzde 88’i bu beş gazeteye verilmiş!” dedi (7 Şubat).

Tanal’dan BİK’e “çifte standart” şikayeti: CHP milletvekili Mahmut Tanal, Basın İlan Kurumu’nun Evrensel, Birgün, Cumhuriyet, Sözcü ve Korkusuz gibi gazetelere ilan kesme cezası vermesine ve kendisine iftira atan Yeni Akit gazetesi hakkındaki şikayetini görmezden gelmesine tepki gösterdi. Tanal, “Ha PKK cenazesi ha Öcalan şemsiyesi”, “CHP’li Tanal’ın DHKP-C’li teröristlerine hapis” başlıklı haberleri nedeniyle Yeni Akit gazetesini Basın İlan Kurumuna şikayet etmişti (18 Ocak).

BirGün’e üç gün ilan kesme: Basın İlan Kurumu, 6 Ekim tarihli ve “RTÜK ne kanun tanıdı ne AYM kararı: bin liralık fazla ödeme” başlıklı haberi BirGün gazetesine üç gün ilan kesme cezası verdi. Haberin Sayıştay raporlarına dayandırılmasına rağmen “iftira” olduğunu öne süren RTÜK’ün şikâyet dilekçesinde, “Bahse konu haberler RTÜK’ün tüzel kişiliğini, RTÜK Başkanı ve üyelerini yıpratmaya ve itibarsızlaştırmaya yöneliktir” iddiasında bulunuldu. Haberde RTÜK üyelerinin kendi aralarında oybirliğiyle belirledikleri maaş ve yurtdışı gündelikleri ile bir yılda bin liralık kamu zararına yol açtıklarının Sayıştay raporlarında yer aldığına yer verilmişti (12 Ocak).

Evrensel’e üç gün ilan kesme cezası: Basın İlan Kurumu, 1 Mayıs ’de “Cumhuriyet kaçak villa haberi nedeniyle ifadeye çağrıldı” başlığıyla yayımlanan haber nedeniyle Evrensel gazetesine üç gün ilan kesme cezası verdi. Haberde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a ait olan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılan yapıyla ilgili haberden Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının soruşturmaya uğradığına değiniliyordu. Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat, ceza gerekçesine tepki göstererek “Evrensel, halkın haber alma hakkından asla taviz vermez” dedi (12 Ocak).

Evrensel’e Ticaret Bakanlığı cezası: Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü, Tele1’de yayımlanan Newroz mitinginde sarı kırmızı ve yeşil renkler bulunan bir şalı taşıyan çocuk fotoğrafının yer alması reklam nedeniyle Evrensel gazetesine 20 bin TL idari para cezası verdi. Evrensel’in reklam filminin sayılı Kanun’un maddesini ihlal ettiği öne sürüldü. Gazetenin avukatı Devrim Avcı, kararı idari yargıya taşıyacaklarını bildirdi (4 Ocak).

BİK’ten Sözcü’ye “Ayasofya” incelemesi: Basın İlan Kurumu, Sözcü gazetesinin bugünkü manşetinde “’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı” başlığı altında verdiği Ayasofya'nın ibadete açılışına ilişkin haberle ilgili inceleme başlattı. Ayasofya'nın Temmuz’da ibadete açılmasına dair haber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisine de neden oldu. BİK açıklamasından “Bu haber toplumun farklı kesimlerinde ciddi tepkiye yol açmış, maşeri vicdanı yaralamıştır” denildi (1 Ocak).

Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar

Ocak- Şubat- Mart döneminde internet ortamında çıkan ve AKP Elazığ milletvekili Tolga Ağar, İrfan Fidan, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürü Orhan Uzuner ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel dahil birçok yetkiliye de değinen en az haber bağlantısına erişim engeli getirildi.

Geçtiğimiz yılın aynı döneminde üç haber sitesi sansürlendi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahında arazi aldığına yönelik çıkan haber linkine erişim engeli getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, “50 bin dolarlık çantası”, Konya’da bir TIR şoförünün geçim sıkıntısından kendini asması gibi içeriklere bu dönemde erişim engeli getirildi.

Cinsel saldırı iddiasına dair 97 haber bağlantısına engel: Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliği, şüpheli şekilde hayatını kaybeden Kırgızistanlı gazeteci Yeldana Kaharman’ın, Mehmet Ağar’ın oğlu AKP Elazığ milletvekili Tolga Ağar’ın cinsel saldırısına uğradığı ve intihar ettiği iddiasının yer aldığı haber ve içeriklerin İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nce erişime engellendiğine ilişkin haberler dahil toplam 97 haber bağlantısına da erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre, BirGün ve Evrensel gazeteleri, seafoodplus.info ve Susma 24 sitelerini de etkileyen / sayılı karar “kişilik hakları ihlali” gerekçesine dayandırıldı (24 Mart).

Üç site haberine “Fidan” sansürü: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, Firari “FETÖ” savcısı Zekeriya Öz’ün bir dönem yakınında bulunan gizli tanığın, Ordulu bir girişimci ve o dönem Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’ndan sorumlu başsavcı vekili olarak görev yapan İrfan Fidan‘ın adının geçtiği bir habere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Karardan soL, odatv ve Gerçek Gündem siteleri de etkilendi. Engelli Web’e göre erişim engeline dair haberlere de Erişim Sağlayıcıları Birliği kararıyla yasak getirildi (23 Şubat – 17 Mart).

Yedi haber sitesine “Serhat Albayrak” sansürü: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın avukatı Fatih Savaş aracılığıyla “İçeriğin Yayından Çıkarılması ve Erişimin Engellenmesi Talebi”ni kabul ederek, pek çok siteden onlarca haberin kaldırılmasına karar verdi. Kararda haberlerin içeriklerinin birbirinden oldukça farklı olması dikkat çekti. Albayrak'ın engellettiği haberlerin bazıları kendisi ile ilgili bile değil. Örneğin seafoodplus.info sitesinde yer alan “Köşe yazarları medyanın Berat Albayrak tutumunu eleştirdi”, T24 sitesinde çıkan “Paradise Papers haberleri nedeniyle hakkında dava açılmıştı, gazeteci Pelin Ünker’in duruşması ertelendi”, Gazete Duvar sitesinde yer alan “Serhat Albayrak’tan Evrensel’e bin liralık dava”, Cumhuriyet sitesinde çıkan “Albayrak gitti, ATV hükümete çattı”, boldapp’ta yer alan “Demirören Medya CEO’su Mehmet Soysal görevden alındı mı?”, Medya Koridoru’nda yer alan “A Haber Susamam şarkıcılarını hedef gösterdi” başlıklı haberlerle birlikte onlarca habere erişim engeli getirildi (17 Mart).

Üç sitenin “Paradise Papers” haberine sansür: Gazeteci Pelin Ünker’in, “Paradise Papers” haberi nedeniyle dönemin Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrakve ağabeyi Serhat Albayrak ve Çalık Holding’in şikayeti üzerine yargılandığı davaya dair haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. Engelli Web’e göre İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği‘nin aldığı / sayılı kararı Deutsche Welle, Diken ve Gazete Duvar sitelerini de etkiledi. Aynı karar ile Serhat Albayrak’ın adının geçtiği çeşitli haberlere de erişim engellendi ve silinmelerine karar verildi (16 Mart). 

T24 haberine erişim engeli: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, ekonomist Ali Bilge’nin ABD’deki Halk Bankası davası hakkındaki açıklamalarının yer aldığı T24 sitesi haberine, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (16 Mart).

12 medya haberine “Hülagü” sansürü: Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü'nün oğlu Taha Hülagü'nün, Kocaeli Üniversitesi’nden mezun olur olmaz sınavsız olarak önce AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde SEKA Müze Müdürü yapıldığı ardından yine sınavsız olarak Özel Kalem Müdürü olduğunu, burada bir gün çalıştıktan sonra da ‘memur’ olarak, Cumhurbaşkanlığı Kamu Diplomasisine geçiş yaptığı haberlerine erişim engeli geldi. Karar, “haber ve yorumların gerçeğe aykırı” olduğunu savunan Taha Hülagü’nün başvurusu sonrası Kocaeli 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nce alındı. Kararla, yenidemokrasinet, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, seafoodplus.info, Halk TV’nin Youtube’da yayınladığı konuya ilişkin haberlere erişim engeli getirildi (11 Şubat).

BirGün haberine erişim engeli: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesinin “Temel atma töreninden iki ay sonra açıklandı: Dünüre milyonluk ihale” başlığıyla 7 Şubat ’de yayımlanan Bilal Erdoğan’ın kayınpederi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürü Orhan Uzuner’e dair haberine erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği, Kayseri Anafartalar -Şehir Hastanesi -YHT Garı Tramvay Hattı Projesi’nin ihalesinin, Kolin İnşaat ile Bilal Erdoğan’ın kayınpederi Orhan Uzuner’in yönetim kurulu üyesi olduğu Uzka İnşaat’a verildiğiyle ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle ve / sayılı kararla erişim engeli getirildiğini bildirdi (10 Şubat).

Wushu sporcusuna dair BirGün haberlerine sansür: Babası Türkiye Wushu Kung Fu Federasyonu Başkan Vekili ve annesi milli takım antrenörü olan Wushu sporcusu Elif Akyüz’e dair BirGün sitesinde çıkan habere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. Engelli Web’e göre / sayılı sansür kararı Sakarya 3. Sulh Ceza Hakimliği’nden geldi (29 Ocak).

Köpek cinayetine dair iki habere yasak: Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, komşusunun köpeğini silahla vurarak öldüren Alp Erkin hakkında BirGün ve T24 sitelerinde çıkan haberler ile Ekşi Sözlük’te yapılan yorum girişlerine erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre, / sayılı karar “kişilik hakları”na dayandırıldı (29 Ocak).

Ağırel’in yazısına sansür: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Mahkemesi, Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Murat Ağırel’in “TRT’nin harcamaları denetimden çıkarılmış” başlıklı yazısına “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (26 Ocak).

Ağırel’in “BİM” yazısına erişim yasağı: Bursa 6. Sulh Ceza Hakimliği, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel’in, Milli Gazete’nin “BİM ifşası”nın perde arkasında yılına ait skandallar zinciri olduğunu anlattığı ve Bursa merkezli bir şirkete dair yer verdiği yazısına “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre / sayılı karardan T24 sitesine ait ilgili haber de etkilendi (21 Ocak).

Erdoğan’ın avukatına dair üç habere engel: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, özellikle açtığı davalar karşılığında elde ettiği vekalet ücretlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel hakkındaki yaptığı açıklamalara değinen haberlere “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre / sayılı karardan Cumhuriyet, T24 ve KRT siteleri de etkilendi (21 Ocak).

Sansürü duyuran İFÖD’e de erişim engeli: İfade Özgürlüğü Derneği’nin (İFÖD), OdaTV yetkilileri Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı “Cendere” kitaplarında, Cumhurbaşkanı’nın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın bir davada rüşvet pazarlığı içinde yer aldığı iddialarıyla ilgili haberlerin erişime engellendiğini duyurduğu içeriğe de “kişilik haklarının ihlali” iddiasıyla erişim engellendi. Engelli Web’e göre karar, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce alındı (21 Ocak).

Altı sansür haberine de sansür: Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mevcut yönetiminin geçmiş dönemle ilgili yaptığı suç duyuruları haberlerine erişim engeli getirildiğine dair yayınlanan habere de erişim yasağı getirdi. / sayılı kararla, seafoodplus.info, Gazete Duvar, Birgün, Odatv, Aykırı ve Sözcü sitesi haberlerinin erişilmez kılınması için karar alındı (13 Ocak).

Üç online habere erişim yasağı: AKP milletvekili Ravza Kavakçı’ya hakaret eden bir sanığın beraat ettirilmesiyle ilgili haberlere, beraat kararı veren hakimin talebiyle “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Takvim, Akit ve Sabah gazetelerinde çıkan haberin erişilememesine karar verdi (6 Ocak).

Dört site haberine “Cendere” sansürü: İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Odatv sitesi yetkilileri Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın yeni kitapları “Cendere”deki iddialarla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre, / sayılı karar Cumhuriyet, İleri Haber, Odatv ve T24 gibi mecraları etkiledi (6 Ocak).

Üç sitenin sansür haberine üçüncü sansür: İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın arkadaşına milyon TL tutarında ihale verildiği haberlerinin engellenmesine ilişkin haberlerin engellenmesine dair haberlere de “kişilik hakları” iddiasıyla erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre, Cumhuriyet, T24 ve Diken sitelerini hedef alan sansür, 31 Aralık ’de alındı ancak kamuoyuna bir gün sonra yansıdı (1 Ocak).

Habercilik

Ocak - Şubat - Mart döneminde hükümet yanlısı Yeni Şafak gazetesinin Merkez Bankası Başkanı’na ilişkin manşetinin ardından Yeni Şafak gazetesi ekonomi yazarı Şahap Kavcıoğlu’nun başkanlığa getirilmesi dikkatlerden kaçmadı. Yeni Akit gazetesi de CHP’yi hedef göstererek, ekonomiye dair konu edilen eleştirilere değindi. Yeni Akit aynı dönem sivil toplumu destekleyen tutuklu girişimci Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef gösterdi.

Rapor döneminde, Anadolu Ajansı (AA) taraflı yayıncılığına tiyatro sanatçısı Rasim Öztekin’e yazılan mektubusansürleyerek devam etti. AA’nın Covid salgını döneminde Türkiye’deki esnafın karşılaştıkları zorluklara değinmektense Tokyo’daki esnafın sorunlarını konu alan haber yapması muhalefetin tepkisine yol açtı. Aynı şekilde Takvim gazetesi de ekonomik zorluklar karşısında tüketicilere ekonomik bilinç kazanmalarına yönelik “haber” yaptı.

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nitelikli soru sormada özgür olmadıklarını dile getirdi; Bildirici televizyon kanallarına çıkarak sağlık konusunda açıklamalar yapan doktorların bunun için para ödedikleri iddiasıyla ilgili bir tarife listesi açıkladı.

Hükümet destekçisi Hilal Kaplan, katıldığı bir programda bazı gazeteciler için suçlamalarda bulununca yayından alındı. Kaplan’ın Trump’ın Twitter hesabının kapatılmasına dair sosyal medyada paylaştığı yorumlar da tepkiye neden oldu.

TBMM TV, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid'iyi kürsüye davet etmesiyle yayınına son verdi.

Ankara Çağdaş Romanlar Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Romanları aşağılayıcı ifadeler kullandığı gerekçesiyle A Spor kanalı yorumcusu Erman Toroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

CNN Türk'ten Ahmet Hakan Coşkun’un sunduğu “Tarafsız Bölge” programı, tartışma programı dalında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ödüllendirildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabından isim vermeden gazeteci Can Ataklı ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u “darbe söylemi” yapmakla suçladı. Sözcü gazetesinin Ayasofya’nın ibadete açılması haberine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepki göstermesinden sonra BİK habere yönelik inceleme başlattı.

Milli Gazete hedef gösterdi, derse soruşturma açıldı: Milli Gazete'nin Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nde (SBÜ) seçmeli olarak okutulan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersini “Milli Gazete'den bir gazetecilik başarısı daha!” başlıklı bir haberle hedef göstermesinden sonra dersle ilgili soruşturma başlatıldı (28 Mart).

Yeni Şafak’tan “operasyon”: Yeni Şafak gazetesi, 19 Mart Cuma günü 7,20 TL seviyesinden kapanan doların yüzde 10 civarında değer kazandığını görmezden gelirken Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ın açıklaması sonrasında 8 TL seviyesinden gerilemesini, “dolar hızla düşüşe geçti” diye yorumladı. Gazetenin başlığı, “Yüksek kur hevesleri boğazlarında kaldı: Bakan'ın açıklamaları ile dolar hızla düşüşe geçti” oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Şafak’ın “Bu operasyonu kimin adına çektiniz” manşetinin ardından Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ı görevden almış, yerine Yeni Şafak gazetesi ekonomi yazarı Şahap Kavcıoğlu’nu atamıştı (22 Mart).

Karahasanoğlu’nun derdi “bebek maması”: Yeni Akit gazetesi yazı işleri müdürü Ali Karahasanoğlu, ekonomiye ilişkin yapılan eleştirileri değerlendirdiği “CHP nankörlüğü: Viski zıkkımlanıp, 'torunuma süt alamadım!” yazısında, bebek maması fiyatlarına gelen tepkileri gündeme getirdi. Karahasanoğlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeğinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir” ifadelerine yer verince sosyal medyada ve meslektaşlarından yoğun tepki çekti (13 Mart).

AA sansürledi: Anadolu Ajansı (AA), sanatçı Ferhan Şensoy’un hayatını kaybeden Rasim Öztekin’in ardından yazdığı mektubu sansürledi. 8 Mart Pazartesi günü kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybeden sanatçı Rasim Öztekin için bugün Ses Tiyatrosu’nda tören düzenlendi. Sağlığı elvermediği için törene katılamayan Ferhan Şensoy'un mektubunu kızı Derya Şensoy okudu (10 Mart).

Bildirici “soru soramamayı” eleştirdi: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, “Erdoğan'a cuma namazı sonrası müthiş soru: Yeni yaşınızdan beklentileriniz neler olacak?” başlıklı yazısında gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nitelikli soru sormada özgür olmadıklarını yazdı. Bildirici, “Maalesef soru sormakta özgür değiller. O nedenle de Erdoğan’ın cami önü basın toplantıları bir propaganda şovu olmaktan öteye gidemiyor” dedi. Gündemde Boğaziçi Üniversitesi eylemleri, isim vermeden Erdoğan’ın Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef göstermesi gibi onca konu varken Cumhurbaşkanı’na 'Yeni yaşınızdan beklentileriniz neler olacak?' sorusunun sorulmasını da eleştiren Bildirici, eleştirisini, “Soru sormadan, sorgulamadan, didiklemeden, karşısındaki kişi kim olursa olsun onu sıkıştırmadan gazetecilik yapılamaz. Gerçek gazetecilik sorularının sorulmadığı bu tip 'sözde' basın toplantılarıyla gazetecilik yıpratılıyor, toplumun bilgi edinmesi engelleniyor” ifadeleriyle sürdürdü (27 Şubat).

AA koronavirüsü Japonya’dan bildirdi: Anadolu Ajansı, Covid tedbirleri sebebiyle zor durumda olan Japonya esnafına dair haber yapınca eleştirel medya kuruluşları ve muhalefet partilerin tepkisine neden oldu. Haberde, AA muhabirinin başkent Tokyo'da esnafın sorunlarına eğildiği ifade edilip “Japonya'da yeni tip koronavirüs (Covid) salgını nedeniyle 11 eyalette OHAL bir ay daha uzatılırken, işletme sahipleri, hükümetten yeterli yardımı alamadıklarını ve zor durumda olduklarını söylüyor” deniyordu. Geçmişte AA Müdürlüğü de yapan Kemal Öztürk, bu tarz yayıncılığı çelişkili buldu: “İstanbul’da yüzlerce kafe restoran, artık dayanacak gücü kalmadığı için bir araya gelip bir açıklama yapmaya hazırlanıyor. Dertleri büyük, elde avuçta olanı tükettiler. Şimdi seslerini duyurmak için çabalıyorlar. Japonya’daki esnafın sorunlarını haber yaparken, kendi ülkesindekini görmezden gelmek, gerçeklerden kaçmaktır” dedi (7 Şubat).

Zamları görmeyen “Takvim”, tüketici “bilinçlendiriyor”: Takvim gazetesi, manşetinde ekonomik krizin özellikle salgın döneminde etkilediği halkla dalga geçer şekilde “alışverişi azaltma ipuçları” verdi. Temel tüketime sürekli yapılan ve emekçilerin belini büken zamlardan bahsetmeyen gazete, tüketiciyi bilinçlendirme iddiasıyla “Bu haberi okumadan markete girmeyin, çıkarken üzülmeyin” manşeti attı. Haberde, “Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. Çocuklar olmasın. Büyük araba, doldurmaya teşvik eder. Sepetten şaşmayın” gibi “yollar” öneriyor (7 Şubat).

Yeni Akit’ten hakaret ve hedef gösterme: Yeni Akit gazetesi, AB sürecinde sivil toplumu destekleyen tutuklu girişimci Osman Kavala’nın eşi Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı “Akademisyen değil, terör destekçisi militanlar” başlıklı manşetiyle hedef aldı. Yayından iki gün sonra Yeni Akit, “Yeni Akit Gazetesi'nin Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın Gezi finansörü tutuklu Osman Kavala'nın eşi olduğunu hatırlatarak Prof. Buğra'nın da bazı eylemlere destek verdiğine dikkat çekmesinden sonra Gezizekalılar hem Akit'i hem Akit'in manşet haberini gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldılar” ifadelerine yer verdi ( Şubat).

Kaplan itham etti, yayını kesildi: HaberTürk TV'de yayımlanan “Enine Boyuna” programına telefonla katılan gazeteci Hilal Kaplan, programın moderatörü Hülya Hökenek, gazeteci İsmail Saymaz ve “FETÖ” davalarından yargılanmış eski kanal çalışanları üzerinden HaberTürk TV hakkında suçlamalarda bulununca yayından alındı. Yayına bağlanan ve “Şimdi burada bir mizansen var. Genelde Habertürk'te bu oluyor zaten” diyen Kaplan, “Hülya Hökenek siz, Öcalan'la Beyrut'ta Fatih Altaylı'yı röportaj yapmaya götüren kişisiniz. Sanıyorum Fatih Altaylı ile olan bağlantınız sayesinde şu an Habertürk'tesiniz” sözleriyle programın moderatörü Hökenek'i de hedef alınca stüdyoda gerginlik yaşandı. Konuşmasının devamında İsmail Saymaz'ı da hedef alan Kaplan, Hülya Hökenek tarafından, “Hilal Hanım siz itibar suikastı yapıyorsunuz. Siz cevap hakkı sınırlarını aştınız. Size çok teşekkür ediyoruz” sözleriyle yayından alındı. Kaplan'ın hattan alınmasının ardından konuşan İsmail Saymaz, “Hilal Kaplan kim ya” diyerek Kaplan'ın geçmişte yazdıkları ve yaptıklarını hatırlatıp "Hilal Kaplan çözüm sürecinde poşu bağlayıp çözüm süreci bitince asker postalı giymiş bir kadın. Fethullah Gülen’e şiir yazmış biri” ifadelerini kullandı. Sabah gazetesi köşe yazarı Melih Altınok ve Yeni Akit'ten Ali Karahasanoğlu ise, yayından iki gün sonra HaberTürk'ü hedef almayı tercih etti (29 Ocak).

TBMM TV “Türkistan”a kapalı: İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid'iyi kürsüye davet etti. “Kardeşlerimiz toplama kampında. Benim Türkiye'de bulunmam ailemin başına gelen zulmün nedeni” demeden önce Abduraşid'in kürsüye çıkması esnasında TBMM televizyonu yayını kesti. Daha sonra kanaldan yapılan açıklamada, “TBMM TV, siyasi parti grup toplantılarında siyasi partilerin genel başkanları ya da milletvekilleri dışındaki kişilerin konuşmalarını yayınlamamaktadır” denildi (27 Ocak).

TV’ye çıkan uzmandan para alınıyor! Medya ombdusmanı Faruk Bildirici, televizyon kanallarına çıkarak sağlık konusunda açıklamalar yapan doktorların bunun için para ödedikleri iddiasıyla ilgili bir tarife listesi açıkladı. Bildirici, adını paylaşmak istemeyen bir plastik cerrahın, “Bu programlarda Canan Karatay, Ümit Aktaş gibi reytingi olan birkaç isim dışında tümünden para alınıyor. Ben bir plastik cerrah olarak rekabette geri kalmamak için televizyon programlarına aylık bütçe ayırıyorum” sözlerini aktardı. Bildirici, kendisine gönderilen ücret listesinde FOX TV’de yayımlanan ‘Çağla Şikel ile Yeni Bir Gün’ programına 15 dakika çıkmanın ücreti 28 bin TL, Star’da yayımlanan ‘Demet ve Alişan ile Sabah Sabah’ programının 15 dakikası için ise 16 bin TL alındığı bilgisinin yer aldığını duyurdu (16 Ocak).

Romanlardan Toroğlu için şikayet: Ankara Çağdaş Romanlar Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, 9 Ocak’ta katıldığı bir programda Romanları aşağılayıcı ifadeler kullandığı gerekçesiyle A Spor kanalı yorumcusu Erman Toroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Dernek açıklamasında, “Yaşanan durum münferit bir olay olarak görülmemesi gerekmektedir. Erman Toroğlu’nun cezalandırılması ile ilgili yargının gerekeni yapmasını talep ediyoruz. Irkçı söylemlerin cezasızlık ile sonuçlanmamasını istiyoruz” denildi. Toroğlu, Romanyalı olan Gaziantepspor'un eski teknik direktörünü eleştirirken, “O teknik adam var ya tam tiyatro. Böyle bir tiyatro görmedim ben. Burayı ne zannediyor? Böyle çingenelik olur mu ya, çingenelik Affedersin, çingenelik bu” dedi (15 Ocak).

Erdoğan’ın elinden Oskar ödülleri: CNN Türk'ten Ahmet Hakan Coşkun, tartışma programı dalında Tarafsız Bölge programı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde Oskar ödülünü aldı. Törende, kuşak haber programı kategorisinde TRT Haber'den Cengizhan Cevahiroğlu, güncel program kategorisinde Beyaz TV'den Ferda Yıldırım, kısa belgesel programı kategorisinde Toplumsal Hafıza programıyla A Haber'den Haktan Uysal, aktüel siyasi program kategorisinde Başkent Kulisi programıyla Kanal 7'den Mehmet Acet, ekonomi kuşağı kategorisinde A Para'dan Şafak Tükle Uysal ile Seans Öncesi programı, ekonomi programı kategorisinde Piyasa Hattı programıyla Bloomberg HT'den Gizem Yılmaz, spor programı kategorisinde Son Sayfa Programı ile A Spor'dan Mustafa Göksu ödül aldı (14 Ocak).

Metiner ve Karaca arasında “tetikçi” ve “FETÖ’cü” kavgası: Star gazetesinden yazıları yayınlanmayınca istifa etmek zorunda bırakılan AKP'li Mehmet Metiner ile Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca arasında “FETÖ'cü” tartışması yaşandı. Karaca, Metiner hakkında, “Bu tetikçi zata tavsiyem, ipe sapa gelmez algı operasyonları yapacağına kendi itibarsız algısıyla uğraşması ve önce şu an iktidar medyasının yeni merkezi olan TürkMedya grubundan neden tam da kasım ayının başında kovulduğunu anlatması” dedi. Karaca'ya yanıt veren Metiner, “Nihal Bengisu Karaca, hak ettiğiniz cevabı anladığınız dilden alacaksınız. Bekleyiniz. İma ettiğiniz o FETÖ’den kapma haysiyetsiz bel altı dedikodularınız ve itibar suikastınız için de mahkemede hesaplaşırız” dedi (14 Ocak).

Kaplan’ın “ABD” tweet'ine sorulu tepkiler: Gazeteci Hilal Kaplan, Facebook ve Twitter’in ABD Kongresi işgali sonrası Donald Trump’ın hesabının gerginliği tırmandırdığı gerekçesiyle askıya alınmasını sosyal medyada işlerken tepkilere neden oldu. Kaplan, “Twitter, Trump’ın son tivitini “yalan” diye işaretlemekle kalmadı; RT-Fav’a da kapattı.  Amerikan Başkanı’na yaptıklarını günü gelince ülkemizde de uygulayacaklarını bilelim” ifadelerini kullanınca “Ülkemizde seçimi kaybettiğinde gitmemek için direnecek birileri mi var? Ne diyorsunuz? Söylediğinizi kulağınız duyuyor mu?" sorularının muhatabı oldu (7 Ocak).

Altun çarpıtmayı başlattı, Sabah bitirdi: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabından 4 Ocak’ta isim vermeden gazeteci Can Ataklı ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u “darbe söylemi” yapmakla suçladı. Altun’un paylaşımının ardından iktidar yanlısı medya kuruluşlarının internet sitelerinde haberler yapıldı. Televizyon haberlerinde, tartışma programlarında Ataklı ve Başbuğ’a darbeci denildi. Medya ombudsmanı Faruk Bildirici de Can Ataklı’nın konuşmasını baştan sona dinlediğini ve satır satır deşifre ettiğini belirtti, “Gördüm ki, Fahrettin Altun ve Sabah gazetesi, Ataklı’nın sözlerini çarpıtmış! Tırnak içine alıp Ataklı söylemiş gibi yazdıkları cümleler konuşmada yok!” dedi (6 Ocak).

Takvim “emekliğe müjde”ye doymadı: Medya doğrulama / yanlışlama portalı seafoodplus.info, Takvim gazetesinin boyunca manşetten duyurduğu “Emekliye zam”, “Emekliye ek kazanç”, “Emekliye avans” gibi haberlerin sıralı tam listesini derledi. Buna göre gazete ’de günün ’sinde ilk sayfadan emeklilere zam, ikramiye ve promosyon müjdesi verdi (1 Ocak).

Show TV’ye “cinayet klibi” tepkisi: Show TV’deki magazin programında, Cemal Metin Avcı tarafından öldürülen Pınar Gültekin’in görüntüleri “Bu hikayede yanan ben oldum” şarkısı eşliğinde yayınlandı. Yayınlanan görüntüler sosyal medyada tepki topladı (1 Ocak).

“Ayasofya” haberine Cumhurbaşkanı tepkisi: Sözcü gazetesi, 1 Ocak tarihli manşetinde sunduğu “’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı” başlıklı haberde Ayasofya'nın ibadete açılışına da yer verdi. Habere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepki göstermesinden sonra Basın İlan Kurumu da inceleme başlattı (1 Ocak).

Anayasa Mahkemesi kararları

Ocak - Şubat - Mart döneminde, Anayasa Mahkemesi (AYM), dört gazetecinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı başvuruda idareyi toplam 84 bin TL tazminata mahkum etti. Bu gazetecilerden Hakan Aygün ve Şahin Alpay, haksız tutukluluk şikayetiyle, gazeteci Beyza Kural ters kelepçeli gözaltı girişimi nedeniyle, gazeteci Osman Palçik de haberine idari para cezası verilmesi üzerine AYM’ye başvurmuştu.

AYM, Basın İlan Kurumu’nun Korkusuz gazetesine vermiş olduğu ilan kesme cezasını da basın ve ifade özgürlüğü ihlali olarak değerlendirdi. Ancak Hüsnü Mahalli’nin tutukluluğuna yönelik başvurusunda haklarının ihlal edilmediğine hükmetti. Van'ın Çatak ilçesinde iki köylünün helikopterden atıldığı iddiasını gündeme getirdikten sonra tutuklanan dört gazeteci AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Rapor döneminde, muhalefet partisi CHP basın kartı olmayan gazetecilerin yıpranma hakkını tanımayan düzenlemeyi; Evrensel gazetesi de BİK cezalarını AYM’ye taşıdı.

Geçen yılın aynı döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM) anayasanın güvence altına aldığı ifade özgürlüğü ilkesinin dört gazeteci ve bir gazeteye yönelik ihlal edildiğine hükmetti; devleti toplam 30 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti.

AYM “ilan cezaları”nda ihlal gördü: Anayasa Mahkemesi (AYM), Basın İlan Kurumu'nun (BİK) Korkusuz gazetesine verdiği “Resmi ilan ve reklamların kesilmesi” cezasını, “İfade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak değerlendirdi. Kararda, “Bu şekilde maddi bir yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişinin bu etki altında ileride düşünce açıklamalarından veya basın faaliyetlerini yapmaktan imtina etme riski bulunmaktadır. Bu nedenle eldeki başvuruya benzer başvurularda BİK’in resmi ilan ve reklamların kesilmesi şeklindeki müdahale yetkisinin basının etik yönden niteliklerini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğu, bir yaptırım aracı olarak öngörülmediği göz önüne alınmalıdır. Dolayısıyla BİK’in önüne gelen şikayetlerle ilgili olarak yukarıda sayılan dengeleme kriterlerini çok sıkı bir şekilde uygulaması ve anılan müdahale biçimini başvurulabilecek son çare olarak görmesi basın özgürlüğü açısından hayati önem taşımaktadır” denilmişti. Korkusuz gazetesi, 3 Ağustos tarihli sayısında eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın görevden ayrılmasına karşın konutunu boşaltmadığı ve milyon TL’lik tefrişat yaptığını iddia etmişti. Ala'nın şikayeti sonucu Küçükçekmece Başsavcılığı takipsizlik kararı verirken Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi, Ala'nın tekzip metninin yayınlanmasını kararlaştırmıştı. Ancak Korkusuz, bu tek taraflı metni yayınlamamıştı. Ala da, BİK'e başvurarak tekzibi yayımlamadığı gerekçesiyle Korkusuz'u şikayet etmişti (5 Mart).

Aygün’e hapis AYM’de mahkum: Anayasa Mahkemesi, gazeteci Hakan Aygün’ün sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koronavirüs salgını nedeniyle canlı yayında IBAN numarası verip bağış kampanyası başlatması ile ilgili paylaşımı dolayısıyla tutuklanmasını “güvenlik hakkının bir ihlali” olarak değerlendirdi. Aygün’ün “ey IBAN edenler” mesajı nedeniyle “kin ve düşmanlığa tahrik" ve "hakaret” iddiasıyla 2 Nisan ’de gözaltına alınıp tutuklanması, 5 Mayıs'ta da tahliye edilmesine değinen AYM, “Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın güvence altına aldığı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, Aygün'e 40 bin TL manevi tazminat ödenmesine oybirliğiyle” karar verdi (23 Şubat).

Polis şiddetine maruz kalan Kural AYM’de kazandı: Anayasa Mahkemesi, 6 Kasım ’te, İstanbul, Beyazıt'taki YÖK protestosunda polisin, bianet sitesi muhabiri Beyza Kural'ı ters kelepçe takarak gözaltına almak istemesinin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlali” olduğuna; idarenin de gazeteciye 15 bin TL tazminat ödemesine oybirliğiyle karar verdi. Ayrıca, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasına karar verildi. Kararın gerekçesinde savcının soruşturmayı tarafsız ve nesnel yürütmediği de kaydedilerek, etkin soruşturma yürütülmesi istendi. Kural'a ‘küçük düşürme ve ders verme’ amacıyla ters kelepçe takıldığı ifade edilen kararda, bu durumun insan haysiyetiyle bağdaşmadığı vurgulandı. Kural’a kötü muamelede bulunan polis, gazeteciyi şu sözlerle de uyarıyordu: “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size”. Gazeteci, diğer muhabirlerin ısrarlı müdahalesiyle serbest bırakılmıştı. Kural’ın polisler hakkında yaptığı şikayetler takipsizlik ve itirazları da mahkemelerce, polislerin “zor kullanma yetkisini aşmadığı” gerekçesiyle retle sonuçlanmıştı (18 Şubat).

Tutuklanan dört gazeteci için AYM’ye başvuru: Van'ın Çatak ilçesinde iki köylünün helikopterden atıldığı iddiasını gündeme getirdikten sonra 9 Ekim ’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala’nın avukatları, gazetecilerin tahliyesi için 19 Kasım’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı, Uğur’un bireysel başvurusuna dair 12 Aralık ’de görüşünü soran AYM’ye, Uğur’un çalıştığı yerde ve telefonunda “terör örgütü propagandası yapan” yayınların ele geçirildiğini ve “KCK'nin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ederek, hiyerarşik yapısında yer aldığı ve organik bağ kurduğunu” ileri sürdü. Bakanlık, dosya kapsamında ismi geçenlerin basın kartlarının geçerliliğinin olmadığını savundu. Bakanlık, “(…) geçerli bir basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın belirlediği şartları taşıyan kişilere ancak verilebileceği, doğal olarak mevcut şartları taşımadıklarından söz konusu şüphelilerin basın mensubu olmadıklarının anlaşıldığı (…)” ifadelerine yer verildi (12 Şubat).

AYM, Palçik’e hak verdi: Anayasa Mahkemesi, “İmar rant hırsızı” ifadelerinin geçtiği Facebok paylaşımı nedeniyle dönemin Kemer İlçe Belediye Başkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum edilen, Antalya Kemer’de gazetecilik yapan Osman Palçik’in ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, 19 Ocak tarihli Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi kararının gerekçelendirilmediği gibi Palçik’e, giderler dahil 9 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti (20 Ocak).

CHP “Yıpranma”yı AYM’ye taşıdı: CHP, basın meslek örgütleri ve sendikaların da eleştirdiği, Sayılı Yasa altında çalışsalar bile turkuaz basın kartı olmayan gazetecilerin yıpranma hakkını tanımayan düzenlemeyi AYM'ye taşıdı. Başvuruda, “İptali talep edilen düzenlemede gazetecilerin ve basın mesleğinde çalışanların fiili hizmet süresi zammından yararlanmaları basın kartı sahibi olmalarına dayandırılmıştır. Bu ayrımcılık, aynı zamanda hakkın ortadan kalkmasına ve gazetecinin mesleği icra etmesine rağmen, objektif olmayan bir biçimde yönetmelikle belirlenmiş olan düzenlemeler nedeniyle fiili hizmet süresi zammından yararlanamamasına neden olmaktadır. Bu nedenle de düzenleme aynı zamanda Anayasa’nın maddesine de aykırılık taşımaktadır, bu nedenle iptali gerekir” denildi (16 Ocak).

Evrensel, BİK cezalarını AYM’ye taşıdı: Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı, hukuka aykırı olarak nitelendirdiği, Basın İlan Kurumu’nun gazeteye verdiği resmi ilan cezalarıyla ilgili yaptığı dört başvurudan sonuç almayınca Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu (13 Ocak).

AYM’den devlete ikinci “Alpay” cezası: Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı için “FETÖ” soruşturması kapsamında 30 Temmuz 'da tutuklanan Zaman gazetesinin eski yazarlarından Şahin Alpay'ın “özgürlük ve güvenliği hakkı” devletçe ihlal edildiğine ve başvurucuya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Söz konusu ilk tutuklama nedeniyle AYM’ye yaptığı başvuruyu kazandığı halde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce tahliyesi reddedilen Şahin, kararın icrasını sağlayamayınca 1 Şubat ’de yeniden AYM’ye başvurmuştu. Bunun üzerine mahkeme, 16 Mart 'de Alpay'ın yurtdışına çıkmama ve konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirleriyle tahliyesine karar verdi. Alpay, adli kontrol kararlarının kaldırılması reddedilince de yeniden AYM’ne gitti (7 Ocak).

AYM, Mahalli’nin hapsinde ihlal görmedi: Anayasa Mahkemesi, yazıları, demeçleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle 13 Aralık ’da gözaltına alınıp iki gün sonra “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kurul halindeki kurum üyelerine hakaret” gerekçesiyle tutuklanan gazeteci Hüsnü Mahalli’nin Anayasal haklarının ihlal edilmediğini oy çokluğuyla kararlaştırdı. İki AYM üyesinin şerh koyduğu karar, Erdoğan’u diktatör olarak nitelemenin ve Suriye politikalarında terör örgütleriyle işbirliği yapmaya dair eleştiride bulunmanın AYM korumasında olmadığını da ortaya koydu (7 Ocak).

AİHM kararları

Türkiye, yılına kararlarını uygulamadığı ve meydan okuduğu Avrupa Konseyi ve AİHM ile üst düzey ve yaptırıma yol açabilecek bir krizle girdi.  Cumhuriyet gazetesi önceki dönem yönetici ve çalışanı olarak dokuz gazetecinin keyfi tutuklanması nedeniyle sonunda AİHM önünde, tarihin en ağır cezalarıyla karşılaşan Türkiye, bu dönemde de gazeteci Hrant Dink soruşturmasında takipsizlik kararı verilen 26 şüpheli için şikayet edilmesiyle gündeme geldi. AİHM, köşe yazarı Atilla Taş’ın keyfi tutuklanması nedeniyle de Türkiye’yi toplam 15 bin avro (yaklaşık bin TL) tazminat ödemeye mahkum etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), geçen yılın aynı döneminde sekiz gazetecinin ifade özgürlüğünün ihlal edilmesinin gerekçe göstererek yaptıkları başvuruda Türkiye’yi mahkeme giderleri dahil toplam 10 bin avro (yaklaşık 76 bin TL) tazminata mahkum etti.

AİHM “önceliğe ağırlık” verecek: AİHM Başkanı Robert Spano, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde yaptığı açıklamada, “Bir paradigma değişikliği zorunludur. 'Öncelik' ile ilgili politikamıza ağırlık vereceğiz. Etkisi fazla olan vakaların tespitine odaklanacağız. Artık işlenen dosya sayısı değil, önemli dosya işlemi ölçüt olacak” dedi. RSF’nin aktardığı açıklamaya karşılık birçok internet kullanıcısı, darbe girişiminden sonra tutuklanan ve Ocak ’den beri AİHM’den karar bekleyen gazeteci yazar Ahmet Altan’ın durumu “çelişki” olarak gündeme getirdi (17 Mart).

AİHM’den Türkiye’ye Atilla Taş mahkumiyeti: AİHM, darbe girişimi sonrasında Gülen Cemaati’ne yakın bir gazetede köşe yazarlığı yaptığı ve sosyal medya hesabından iktidarı eleştirdiği gerekçesiyle 30 Ağustos ’da gözaltına alınıp 3 Eylül ’da 25 kişiyle birlikte tutuklanan şarkıcı ve köşe yazarı Atilla Taş’ın yaptığı “keyfi tutuklama” ve "ifade özgürlüğü” başvurularını karara bağladı. AİHM, Türkiye’yi Taş’a toplam 15 bin avro (yaklaşık bin TL) tazminat ödemeye mahkum etti. 1 yıl 1 ay 21 gün cezaevinde kaldıktan sonra 24 Ekim ’de tahliye edilen Taş, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi kararının onanması üzerine 9 Kasım ’de yeniden tutuklanmış, 8 Şubat ’ta da tahliye edilmişti (19 Ocak).

Dink dosyasında “takipsizlikler” AİHM’de: AİHM önünde Türkiye ile yapılmış ancak görüşülmeyi bekleyen dosyalar arasında, gazeteci Hrant Dink soruşturmasında takipsizlik kararı verilen 26 şüpheli için 2 Mart ’da yapılan başvuru da var. Başvuru, Anayasa Mahkemesi’nde ilgili başvurunun reddedilmesi üzerine yapılmıştı (1 Ocak).

RTÜK’ten haberler

Ocak - Şubat - Mart döneminde, RTÜK Başkanı olarak iki yıllık görev süresi biten Ebubekir Şahin yapılan seçimde yeniden başkan seçildi.

RTÜK, HDP tarafından Habertürk TV, CNN Türk, ATV ve A Haber’in yayınlarına ilişkin şikayet dilekçeleri için ceza uygulanmasını gerekli görmedi. Aynı dönemde, dizi, haber bültenleri ve spor programlarında “yayın ilkeleriyle bağdaşmayan” yayınlar olarak değerlendirdiği durumlara karşı televizyon yayıncılarını uyardı.

Halk TV, RTÜK’ün “Şimdiki Zaman Siyaset” programında kullanılan ifadelere yönelik verdiği idari para cezasını yargıya taşıdı.

RTÜK, Tele1 TV ve Halk TV’ye ayrımcılık ilkesinin ihlali nedeniyle idari para cezası verdi.

RTÜK, Tahir Elçi’nin cenazesini “terörist cenazesi” diye sunan A Haber’e ilişkin şikayet dilekçesini incelemeye devam etti.

RTÜK Halk TV ve Tele1 için çalıştı: RTÜK, bazı programlarda, sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'a aykırı yayın yaptıkları gerekçesiyle Halk TV ve Tele1'e idari para cezası uyguladı. Değerlendirmelerin dini referanslarla yapılması dikkat çekti. Halk TV'ye ceza, “Medya Mahallesi” programında “inanç ve manevi değerleri dalga konusu yapan”, “Allah’ı hafife alır” ifadelere dayandırıldı. Tele1'de yayınlanan “18 Dakika” programında Emre Kongar'ın kullandığı “İslami terör” ifadesi de, “toplumun dini hassasiyetlerine aykırı” bulundu. Halk TV'de Özlem Gürses’in sunduğu “Kayda Geçsin” programında yorumcu Murat Ağırel'in eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e ilişkin iddiaları da cezaya gerekçe yapıldı. Programda, “FETÖ'nün siyasi ayağı ve destekleyicisi olma, belediyede çeşitli yolsuzluklar yapma” gibi yargıyı ilgilendiren “son derece ciddi” iddiaların dile getirilmesi, yayın ilkelerine aykırı bulundu. Aynı kanaldaki “İki Yorum” programında Levent Gültekin'in, “toplumda itibar görmüş eski Başbakan Necmettin Erbakan hakkında sarf ettiği sözler” nedeniyle de kanala idari para cezası uyguladı. Merdan Yanardağ'ın, yaklaşık yedi yıl önce vefat eden Ünal Osmanağaoğlu'nun MHP Kurultayında yönetici olarak görevlendirildiğini aynı programda iddia etmesi ve yayının alt bandında “MHP'ye bugün yönetici seçilen Ünal Osmanağaoğlu, Kemal Türkler'in katilidir” ifadesinin yer alması da ceza konusu yapıldı (31 Mart).

RTÜK, HDP için ceza vermeyecek: RTÜK, HDP’nin, Habertürk TV, CNN Türk, ATV ve A Haber’in yayınlarını şikâyet eden 16 farklı dilekçesini gündemine aldığı toplantısında, yayınlar nedeniyle ceza uygulanmamasına karar verdi. Toplantı sonunda RTÜK, “HDP’nin Türkiye’de bir kaos yaratma peşinde olduğunu”, “içerde ayaklanma çağrısı yapmaya çalışıyorlar”, “HDP milletvekillerinin Meclisi tehdit ettiği”, “Savunulamayacak derecede suça batmışlar” ve “Bugün HDP milletvekilleri Kandil'den terörist başından talimat alıyorlar ve TBMM’de uygulamaya çalışıyorlar” ifadelerine yönelik işlem yapmamayı seçti (23 Mart).

Çakırözer’den RTÜK’ü savunan Bakana tepki: TBMM’de RTÜK’ün televizyon kanallarına verdiği cezaları eleştiren ve sorular yönelten CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer’e Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan yanıt geldi. RTÜK’ün, FoxTV, Halk TV, Tele1, HaberTürk ve KRT’ye art arda verdiği ekran karartma ve milyonluk para cezaları için Ersoy “eşit ve tarafsız değerlendirmeler” dedi. Ersoy’un değerlendirmelerine tepki gösteren CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, “ yılında habercilik yapan 5 kanala 54 yaptırım uygulanıp 10 milyon lira para cezası kesilirken, iktidar destekçisi kanallara sadece 4 yaptırım ve bin lira ceza kesilmiş. Bunun neresi eşitlik, neresi tarafsızlık?” dedi (28 Şubat).

RTÜK uyardı: RTÜK, dizi, haber bültenleri ve spor programlarında “yayın ilkeleriyle bağdaşmayan” yayınlar olarak değerlendirdiği durumlara karşı televizyon yayıncılarını uyardı. Açıklamada, “Uzman raporlarının en kısa sürede Üst Kurul gündemine alınması sağlanarak bundan sonraki süreçte de benzeri ihlaller uzmanlarımız tarafından titizlikle takip edilecektir… Dizilerde milli ve manevi değerlerimizle genel ahlaka aykırı görüntülere ve konulara yer verilmesi, sanki hiçbir kanun, nizam, hukuk yokmuş gibi şiddetin her türlüsünün işlenmesi, tütün ve tütün mamulleri ile alkol kullanımını özendiren sahnelerin açıkça sergilenmesi kabul edilemez. Filmlerde çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verecek türden diyaloglarla görüntülerin ekrana getirilmesi, dilin kaba ve argo kullanımına yer verilmesi toplumsal sorunlara yol açabilecek yanlışlardır” denildi (31 Ocak).

RTÜK’ten medyaya bakışı: Halk TV’deki "Şimdiki Zaman Siyaset" programında konuğun kullandığı ifadeler nedeniyle 7 Nisan ’de RTÜK’ün verdiği para cezası, Halk TV avukatları tarafından yargıya taşındı. Cezanın iptal edilmesi istemiyle açılan davada, RTÜK savunma gönderdi. RTÜK savunmasında medyanın iktidarı devirebilecek güçte olduğu ifade edilerek, “Medya iktidarın yıkılmasına sebep olabilecek, ekonomik kararlara hükmedebilecek, daha açık ifade ile istediğini başa getirebilecek, istediğini alaşağı edebilecek derecede önem arz ettiği bir durumda, her program konuğunun medya kanalı ile istediğini söyleme özgürlüğünden bahsetmek asla mümkün olmayacaktır” dedi (26 Ocak).

Şahin yeniden RTÜK Başkanı: RTÜK Başkanı olarak iki yıllık görev süresi biten Ebubekir Şahin, yapılan seçimde yeniden başkan seçildi. Başkan Vekili ise 'te MHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilen Arif Fırtına oldu (25 Ocak).

Halk TV ve Tele1’e RTÜK cezası: RTÜK, “Şirin Payzın ile Sözüm Var” programında siyasetçi Fikri Sağlar’ın saf ettiği “Türban irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Ben yargılandığım zaman türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği doğrultusunda kuşkum var” şeklindeki ifadeleri nedeniyle Halk TV’ye oybirliğiyle idari para cezası vermeyi kararlaştırdı. Ceza, sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendindeki “Yayın hizmetleri ırk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesine aykırılığa dayandırıldı. RTÜK, Tele 1 ana haber bülteni sunucusu Evren Özalkuş’un öğretim görevlisi Aylin Sözer cinayetine ilişkin ifade ettiği “Az sonra Diyanet İşleri Başkanlığının bizim kadınlığımıza, yuvamıza, ailemize, çocuk sahibi olmamıza, iş yaşamımıza dair nasıl neye karıştığı ile ilgili haberi de getireceğiz ekrana. Öyle olduğu müddetçe bu cinayetler de devam edecek gibi görünüyor” sözlerine ceza vermeyi kararlaştırdı. Haber aktarımında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu cinayetin azmettiricisi olduğu yönünde görüş ifade edildiğini savunan RTÜK, oy çokluğuyla yayıncı Tele 1’e idari para cezası verilmesi yönünde karar aldı (13 Ocak).

RTÜK’ün A Haber incelmesi bitmedi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin cenazesini 3 Aralık ’de “Terörist cenazesi” diye sunan A Haber ve sunucusu Ertan Tan hakkındaki şikayet dilekçesine ilişkin, CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal’a “Şikayetiniz inceleniyor” cevabını verdi. RTÜK Başkanı, daha önceki şikayetleri konusunda da Tanal’a benzer şekilde bilgilendirme yazısı göndermiş, ancak Üst Kurul, A Haber’e yönelik herhangi bir adım atmamıştı (7 Ocak).

RTÜK cezaları

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak - Şubat - Mart döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 57 idari para cezası ve toplam 22 yayın durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı.

Kurul, televizyon kanallarına toplam TL idari para cezası verdi. (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 5 Kasım - 3 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirdiği 13 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).

RTÜK, kanallara “kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle 17 defa 5’er günlük ve hükmün yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde tekraren ihlali nedeniyle toplam 4 defa olmak üzere 80 günlük yayın durdurma ve 40 defa idari para cezası, “milli manevi değerler”e ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle 1 defa, “insan onuru”nu  ihlalden 8 kez para cezası,  “Türkçenin kullanımı”na ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle 2 defa, “çocuk ve gençlerin gelişimine ilişkin” ilkenin ihlalinden 1 defa, “tarafsızlık” ilkesini ihlalden bir kanala 1 uyarı cezası verirken aynı ihlalden başka bir kanala bir kez para cezası verdi.

Ayrıca RTÜK, ülkenin bölünmez bütünlüğüne aykırı yayın yapan bir TV kanalı 1 kez 5 günlük program durdurma ve 1 kez de idari para cezası, masumiyet karinesini ihlalden 1 kez, “ayrımcılık” yaptıkları gerekçesiyle kanallara 2 kez idari para cezası verdi.

RTÜK geçen yılın aynı döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 89 para cezası, iki uyarı cezası ve beş program durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı. Kurul, TV’lere toplam TL para cezası verdi.

Ayrımcılık: RTÜK, sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle toplam TL olmak üzere, Halk TV’ye (Şirin Payzın ile Sözüm Var) TL, Habertürk’e (Teke Tek) TL idari para cezası verdi.

Türkçe’nin kullanımı: RTÜK sayılı Kanun'un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez”, ilkesine aykırılıktan toplam TL olmak üzere Süper TV’ye ve Beyaz TV’ye TL idari para cezası verdi.

Masumiyet karinesi: RTÜK sayılı Kanun’un 8. maddesinin (i) bendi, “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” ilkesini ihlalden Tele1’e TL idari para cezası verdi. 

İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK sayılı Kanun'un 8. maddesindeki "insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez" ilkesinin ihlali nedeniyle toplam TL olmak üzere, Tele1 TV’ye (18 DK ve Gün Başlıyor) TL, Halk TV’ye (Gündem Özel ve Medya Mahallesi) TL, TV 8‘e (MasterChef) TL, FOX TV’ye (Çalar Saat) TL, Akit TV’ye (Derin Kutu) TL ve Beyaz TV’ye (Derin Futbol) ,00 TL idari para cezası verdi.

Çocuk ve gençlerin gelişimi: RTÜK, sayılı Kanunun 8. maddesinin 2.  fıkrasında yer alan  “Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” ilkesini ihlalden FOX TV’ye (Öğretmen) TL idari para cezası verdi.

Milli ve manevi değerler: RTÜK, sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden Kanal D’ye (Sadakatsiz) TL idari para cezası verdi.

Batıl inanç:  RTÜK, sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Dolunay TV ve Süper TV’ye  toplam TL idari para cezası verdi.

Tarafsızlık ilkesi: RTÜK sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle TRT Haber’e uyarı cezası verirken, FOX TV’ye (Fatih Portakal’la Ana Haber) TL idari para cezası verdi.

Bölücülük: RTÜK, sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” dair ilkesine aykırılıktan Habertürk kanalına (Gerçek Fikri Ne?) 1 kez 5 günlük program durdurma ve TL idari para cezası verdi.

(EÖ/SA/NÖ)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir