Özel İçerik
Genellikle mide ekşimesi veya mide yanması olarak adlandırılan gastroözofageal reflü hastalığı, çok fazla yağlı yemek yedikten sonra yaşanan bir sıkıntıdan çok daha fazlasıdır. Yiyecekler, asitler, safra veya pankreas suları haftada iki defadan daha sık yemek borusundan yukarı hareket ettirdiğinde teşhis konulur. Ve bu sorun, kronik veya ara sıra olmak üzere toplumun büyük bir bölümünü etkiler.
Reflü, yemek borusunun çapını azaltabilen iltihaplanmaya, tahrişe ve ardından ülsere neden olur. Belirtiler arasında boğuk bir ses, yanma hissi, tahriş, mide bulantısı, öksürük, hırıltılı solunum, astım semptomları veya diş minesinin yıpranmasının hızlanması bulunur. Reflü ayrıca özofagus kanseri geliştirme riskini de artırır.
Bu sağlık sorununun kökeninde yemek borusu ve yemek borusu sfinkterinin alkol, nikotin, kafein, yağlı veya baharatlı yiyeceklerin etkisi altında gevşemesi bulunur. Reflü özellikle kilolu veya göbek yağına yatkın kişilerde daha fazla görülür.
Çoğu insanda reflü, alt özofagus sfinkterinin arızalanmasından kaynaklanır. Bu sfinkter, yemek borusu ile midenin birleştiği yerde bulunan kaslı bir halkadır. Normalde sıkıdır, mide içeriğinin yemek borusuna doğru çıkmasını engeller, sadece yutulan yiyeceğin ve içeceğin geçmesine izin vermek için açılır ve böylece koruyucu bir kapak görevi görür.
Reflüde ise sfinkter yanlış zamanlarda açılır ve mide suyunun mideden yükselmesine neden olur. Reflü yaşayan insanlar genellikle yemekten sonra veya gece boyunca asit yetersizliği yaşar. Bu yetersizlik bebeklerde çok yaygındır çünkü sfinkterleri olgunlaşmamıştır.
Gastroözofageal reflü ayrıca hiatal herni ile de bağlantılı gelişebilir. Bu durumda, midenin üst kısmı (yemek borusunun birleştiği yerde bulunur) yemek borusu ile diyaframın açıklığı (hiatal açıklık) yoluyla göğüs kafesine yükselir.
İşte hayatınızı mahveden bu reflüye karşı savaşmanın 15 doğal yolu.
Kilo verin
Çalışmalar, yüzde 10 vücut yağını kaybetmenin reflü semptomlarını iyileştirebileceğini gösteriyor.
Reflü önleyici diyet izleyin
Reflü önleyici diyet, mideye zarar veren gıdaların tüketilmemesi ile başlar. Uzmanlara göre, çoğu hasta sadece diyet yoluyla reflüyü yenebiliyor. Diyetinizi kontrol etmek, mide yanmasına karşı büyük bir fark yaratacaktır.
Çiğ badem yiyin
Çiğ badem alkali bir gıdadır. Bu alkali gıda mide pH'ınızı dengeler ve mide yanması semptomlarını geçirebilir.
Aloe vera suyu için
Aloe veranın, yaraları iyileştirici ve onarıcı özellikleri vardır. Her türlü asit için çok iyidir, ancak yanık ve ülser varsa daha da iyidir. Her gün 30 ml saf aloe vera suyu için. 15 gün boyunca sabah ve akşam öğünler dışında alınmalıdır.
Güne sıcak su ve taze limon suyu ile başlayın
Kalktığınızda bir bardak sıcak su ve taze limon suyu için. Kahvaltıdan dakika önce aç karnına alınan bu içecek vücudun asit seviyesini doğal olarak dengelemesini sağlar. Sindirime yardımcı olur ve güvenlidir.
Karbonatlı su için
Yarım su bardağı su ile yarım çay kaşığı karbonatı karıştırın. Bu, mide yanmasını anında kesmenin en iyi yollarından biridir.
Elma sirkesi kullanın
Günde çay kaşığı elma sirkesi için. Örneğin çaya bal ile karıştırabilir veya çayda limon yerine kullanabilirsiniz. Birçok insan asit reflüsü ve hazımsızlığın aşırı asit üretiminden kaynaklandığına inanır. Ancak son araştırmalar gösteriyor ki pek çok insanda bunun tam tersi oluyor, yani yediklerini doğru bir şekilde sindiremeyecek kadar az asit üretiyorlar.
Bitki çayları için
Papatya ve nane gibi bitkisel çaylar asit reflü semptomlarını azaltmaya yardımcı olur.
Sakız çiğneyin
Yemeklerden sonra sakız çiğnemek, tükürük üretimini artırmaya yardımcı olur ve bu da, araştırmalara göre yemek borusundaki asit seviyelerinin azalmasına yardımcı olur.
Midenizin üstüne yatmayın
Araştırmalar midenizin üstünde veya sağ tarafınızda uyumanın gastroözofageal reflü hastalığının semptomlarını artıran ekstra baskıya neden olabileceğini gösteriyor.
Rezene tohumu çayını deneyin
Rezene mide asidini giderir, şişkinlik durumunda sindirimi iyileştirir ve fazla gazın atılımını sağlar. Çok fazla yemek yedikten sonra yaşanan sindirime bağlı mide ekşimesi durumunda idealdir. 1 gr ila 3 gr kuru tohumu ml kaynar suda dakika demleyin. Süzün ve öğünlerin dışında günde 2 ila 3 bardak için.
Lahana turşusu suyu
Lahan turşusu bol miktarda probiyotik içerdiği için mide fonksiyonunu iyileştirir. Her türlü mide ekşimesi üzerinde etkilidir. Önleyici ve tedavi edici olarak öğünlerin dışında günde 1 küçük bardak için.
Fesleğen yağı
Büyük bir sindirim yardımcısıdır, spazm giderici ve gastrit ve ülser durumlarında etkili bir çaredir. Mide ekşimesinin iki ana nedeni olan sindirim ve stres üzerinde etkileri vardır. Elinize 2 damla fesleğen esansiyel yağı + seçtiğiniz yaklaşık 10 damla bitkisel yağ (zeytin, argan, tatlı badem vb.) dökerek karnın üst bölümüne saat yönünün tersine doğru masaj yapın. Bu hareketi akşam yatmadan önce 5 dakika derin nefes alarak yapın.
Ayaklara masaj
Ayak refleksolojisinde mide noktası, ayak başparmağı ile topuk arasında yaklaşık olarak ortada bulunur. Masaj, mideyi rahatlatır ve böylece ağrıyı azaltır, asitlerin atılmasına yardımcı olur. Midenin kendi kendine iyileşmesini destekler. Günde birkaç kez noktaya parmakla bastırarak veya nokta üzerinde küçük daireler çizerek birkaç dakika masaj yapın.
Nane yağı
Nane yağı mide bulantısını önleyici özellikleri ile bilinen iyi bir sinidirm yardımcısıdır. Aynı zamanda sinir sistemini yatıştırır ve yorgunluk önleyicidir. Nötr 1 damla nane esansiyel yağını ağrı hissedildiğinde içebilirsiniz. Günde en fazla 2 ila 3 kez kullanılmalıdır. Hamile kadınlar veya çocuklar üzerinde asla kullanmayın.
reflüKanser
monash.pw Dobrucalı
Karaciğer hücrelerinin kolesterolü kullanarak oluşturdukları safra, safra kanallarıyla onikiparmak bağırsağına ulaştıktan sonra safra tuzları haline dönüşür ve gıdaların içindeki yağların sindiriminde rol oynar. Safra tuzları alkalen (bazik) yapıdadır, yani pH değeri 7 ve üzerindedir. Asit maddeler gibi alkalen maddeler de sindirim sistemi mukozasında hasarlanmaya yol açabilirler. Normalde incebağırsak mukozası yapı ve fonksiyonu nedeniyle safradan etkilenmezken mide ve yemek borusu mukozası safraya duyarlıdır ve safra ile uzun süreli temas bu bölgelerde hasarlanma oluşturabilir. Safranın mide ve yemek borusu mukozası ile teması sonrasında oluşan hasarlanma alkalen reflü gastriti (reaktif gastropati, kimyasal gastropati) ve alkalen reflü özofajiti olarak adlandırılır
Mide ve onikiparmak bağırsağının birleştiği bölgede bulunan ve bir bariyer gibi vazife gören pilor ve mide ve bağırsakların koordineli peristaltik haraketleri normalde karaciğerde yapılarak onikiparmak bağırsağına akan safranın mideye geri kaçmasına engel olur (bkz. şekil). Normalde pilor her yemekten sonra kapanarak alınan gıdaların saat kadar mide içinde kalmasını ve öğütülmesini sağladıktan sonra kısa sürelerle açılıp midedeki öğütülmüş gıdaların bağırsaklara geçişine müsade eder. Öğünler arasındaki diğer dönemlerde pilor genellikle açık durur. Bu sırada mide ve bağırsaklardaki koordineli peristaltik aktivite bağırsaktaki safranın mideye geri kaçmasını engel olan yegane mekanizmadır. Piloru ortadan kaldıran ve/veya onikiparmak bağırsağına normalden fazla safra gelmesine neden olan cerrahi girişimler ve incebağırsaklarda kısmi veya tam tıkanma oluşturarak pasajı güçleştiren patolojiler mideye bol miktarda safra geçişine ve bunun sonucunda alkalen reflü gastritine neden olurlar. Bu haller dışında alkalen reflü gastriti gelişmesi çok nadirdir ve hemen daima mide ve onikiparmak bağırsağı arasındaki düzenli peristaltik aktivitenin bozulması sonrasında oluşabilir, ancak bu nadiren görülen bir durumdur.
Normalde mide suyunda az miktarda safra bulunabilir ve bu miktar mide ve yemek borusu mukozası üzerinde zararlı bir etki oluşturmaz. Normalde safra tuzlarının mide suyundaki konsantrasyonu mM/L arasında değişebilen ve toksik olmayan seviyelerdedir. Alkalen reflü gastriti varlığında mide suyundaki safra tuzu düzeyi genellikle 30mM/ml nin üzerindedir. Yemek borusu mukozası için sitotoksik olan seviyeler biraz daha düşük olup 5mM/L ve üzeridir. Bununla birlikte toksik olmayan dozlardaki safra tuzları asidik pH da yemek borusu epiteli içinde birikerek toksik konsantrasyona ulaşabilirler. Mideye geçen safra tuzları mide mukozası üzerindeki direkt toksik etkileri yanında mide ve yemek borusunda mide asidinin oluşturduğu hasarlanmanın şidddetlenmesine de katkıda bulunurlar. Diğer yandan safra alkalen karakteri nedeniyle mide asit salgısını uyarmak suretiyle de midedeki hasarlanmayı artırır (midedeki asit-peptik aktivitenin artması). Mideye geri kaçan onikiparmak bağırsağı muhtevası içinde safra tuzları yanında yüksek miktarda bulunan pankreas enzimleri de (lipaz ve proteazlar) mide ve yemek borusu mukozasındaki hasarlanmanın şiddetlenmesine yol açarlar. Midede aşırı safra bulunması mide asiditesini azalttığından alkalen reflü gastriti olan hastaların midelerinde bakteri üremesi kolaylaşabilir ve bu durumdaki hastalar antibiyotik tedavisinden fayda görebilirler.
Hastalığın belirtileri diğer mide rahatsızlıklarında görülebilecek belirtilerden farklı değildir. Üst karın bölgesinde huzursuzluk ve şişkinlik hissi, ağrı, geğirme, bulantı, kilo kaybı ve kusma bulunabilir. Bazı hastalarda reflü benzeri yakınmalar daha ön planda olabilir (bkz. Reflü). Yakınmalar genellikle yemek sonrasında artar. Nadirde olsa bazı hastalarda gizli veya aşikar kanama görülebilir.
Günümüzde alkalen reflü gastriti endoskopistler tarafından sıkça konulan bir tanı olmakla birlikte gerçekte bu hastaların büyük bir çoğunluğunda gerçek anlamda bir alkalen relü gastriti yoktur. Genellikle bu konuda tecrübe ve bilgi eksikliği olan endoskopistlerin endoskopi sırasında midede bir miktar safra görmeleri böyle bir teşhis koymalarına yol açmakta ve bu da hastaya uzun süreli ve gereksiz tedavilerin uygulanmasına neden olmaktadır.
Endoskopi her zaman doğru sonuç vermediğinden mide ve yemek borusundaki safra reflüsü varlığının ve şiddetinin anlaşılması amacıyla değişik yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden en sık tercih edileninde, yemek borusu ve/veya mideye yerleştirilen özel kateterlerle safra tuzlarının ve safra içine bulunan diğer bir madde olan ‘bilüribin’ in kantitatif olarak ölçülmesi mümkün olabilmektedir (Bilitec). Teşhiste kullanılan diğer bir yöntem de radyoaktif izotop yöntemidir. Bu yöntemde damardan enjekte edilen radyoaktif maddenin (2mCi99mTc-DING amine diacetate) karaciğerden safra ile bağırsaklara atıldıktan sonra mideye geçişi sintigrafik olarak izlenir (Normal; ± , alkalen reflü gastriti; ± ). Bu yöntemler sık başvurulan yöntemler olmayıp genellikle sınırlı sayıdaki araştırma merkezlerinde uygulanabilmektedir.
Alkalen reflü gastriti teşhisinde endoskopistin bu konudaki tecrübesi yanında aşağıdaki bulguların varlığı önemlidir;
1) Geçirilmiş cerrahi girişimler.
Mideye aşırı safra reflüsüne yol açan cerrahi girişimler: Gastrektomi ve gastroenterostomiler. Günümüzde uygulanmakta olan ameliyat teknikleriyle mideye safra reflüsü önemli ölçüde azaltılmış durumdadır.
Bağırsağa aşırı safra akışına neden olan carrahi girişimler: Safra yolunun onikiparmak barsağına bağlanması (koledokoduodenostomi). Safra kesesinin alınması sonrasında (kolesistektomi) bazı hastalarda alkalen reflü gastritis görülebilir. Bu durum birlikte papillotomi yapılmış olan hastalarda daha belirgindir (Safra yolunun ağzının açılması, bkz. Safra taşları, ERCP).
2) İncebarsaklarda pasajı güçleştiren patolojiler.
Safranın bağırsağa boşaldığı yer olan onikiparmak bağırsağının daha alt kısımlarında oluşalabilecek tıkayıcı patolojilerde barsak içinde biriken safranın mideye reflüsü kaçınılmazdır. Bu durumdaki hastalarda tekrarlayan safralı kusmalar olabilir.
3) Mide ve onikiparmak bağırsağı arasındaki peristaltik koordinasyonun ve aktivitenin bozulması.
Bir cerrahi girişim geçirmemiş olan hastalarda ortaya çıkan alkalen reflü gastritinin patogenezinden genellikle bu mekanizma sorumludur.
4) Endoskopik bulgular
Endoskopik inceleme sırasında mide mukozasında mukozal kıvrımlar üzerinde daha belirgin olan eritem, mide içinde safra, mukozal kıvrımlarda kabalaşma, mukozada erezyonlar, peteşial kanamalar ve inflamatuar / hiperplastik polipler görülebilir. Mide mukozasının belirgin ölçüde eritemli ve ödemli olduğu halde bulbusun (onikiparmak bağırsağının mideden sonraki ilk bölümü) tamamen normal görünümde olması alkalen reflü gastritini destekleyen bir bulgudur.
Endoskopide alkalen reflü gastritinin görünümü
5) Histopatolojik bulgular
Mide mukozasından alınan örneklerin histopatolojik incelenmesinde foveolar hiperplazi, düz kas hiperplazisi ve belirgin inflamasyon bulgularının yokluğunda lamina propriadaki yüzeyel kapillerlerde konjesyon görülmesi alkalen reflü gastritini düşündüren bulgulardır.
Alkalen reflü gastritinde histopatolojik bulgular. Foveolar hiperplazi belirgindir.
Alkalen reflü gastriti tedavisinde değişik tedavi yaklaşımları uygulanabilir. Birkaç yöntemin birlikte uygulanmasıyla daha iyi sonuç almak mümkündür. Sizin için hangi tedavi şeklinin uygun olduğuna doktorunuz karar verecektir. Doktor kontrolü altında yapılmayan tedavilerde ilaçlara bağlı ciddi yan etkiler görülebilir.
Diyet önerileri:
Yağlı gıdalar safra salgısını artırdığından hastaların diyetle yağ alımını kısıtlamaları belirtilerin hafiflemesini sağlar. Kahve, çay ve asitli içeceklerin ve baharatlı gıdaların tüketimi azaltılmalı ve mümkünse alkol alımı tamamen kesilmelidir. Aspirin ve antiromatizmal ilaçların kullanımı ciddi ölçüde kısıtlanmalıdır
Tıbbi tedavi:
Kolestramin (cholestyramine) safra tuzlarını bağlayan bir madde olup ağız yoluyla alındığında mide ve bağırsaktaki safra tuzlarını bağlayarak alkalen reflü gastritinin iyileşmesine yardımcı olur. Uzun süre ve yüksek dozda kullanılması safra tuzu yetersizliğine, yağlı ishale ve A,D,E ve K vitamini gibi yağda eriyen vitaminlerin eksikliğine neden olabilir.
Metoclopramide ve domperidon gibi prokinetik ajanlar mide ve barırsaklardaki motor aktiviteyi uyararak mideye safra reflüsünün azalmasını ve semptomların hafiflemesini sağlayabilirler.
Tedavide kullanılan diğer bir ilaç gurubu mide mukozasını koruyarak ve güçlendirerek etki gösteren ilaçlardır. Bu gurupta bulunan ‘sucralfat’ mide mukozası üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak safra tuzlarının etkisini azaltırken sentetik ‘prostoglandinler (misoprostol)’ mide mukozasını güçlendirici etkileri nedeniyle tercih edilirler.
Diğer bir yaklaşım safranın yapısını değiştirerek mide mukozasında daha az zarar oluşturabilecek bir hale getirmektir. Bu amaçla kullanılan UDCA (Ursodeoxycolic acid) diğer safra asitlerine göre daha az toksik olan bir safra asidi olup yeterli süre kullanılması halinde safrada yüksek yoğunluğa ulaşarak mide mukozası üzerindeki zararlı etkinin azalmasına ve alkalen reflü gastritin iyileşmesine katkıda bulunur.
Cerrahi tedavi:
Daha önce geçirilmiş bir cerrahi girişim sonucunda alkalen reflü gastriti gelişmiş olan hastalarda bazı düzeltme ameliyatları yapılabilir. Bu ameliyatlarda safra yolunun açıldığı mideden önceki ince barsak segmenti mideden daha uzak bir ince bağırsağa bağlanarak safranın mideye kaçışı engellenmeye çalışılır (Aşağıdaki şekle bakınız).
Kaynaklar
1) C. C. Vere, S. Ccazacu, Comanescu V, Mogoanta monash.pwopical and histological features in bile reflux gastritis. Romanian Journal of Morphology and Embryology , 46(4)–
Birçok insan reflünün sadece midede görüldüünü düünür. Oysa boaz reflüsü de toplumumuzda sklkla görülen rahatszlklardan biridir. Boaz reflüsü midedeki asidin yemek borusu, grtlak ve ses tellerine ulamasyla oluur. Yaam kalitesini düüren bir hastalktr.
Tedavi aamasnda ilaç tedavisinin yan sra yaam tarznda da deiiklikler yaplmas önerilir. Dolaysyla boaz reflüsü evde tedavi yöntemleri çok önemlidir.
Boaz reflüsü Saraçolu gibi ünlü isimlere de danlan hastalklarn banda gelir. Bugünkü yazmzda “boaz reflüsü nasl geçer” sorusuna yant aradk. te boaz reflüsü doal çözüm önerileri ve evde tedavi alternatifleri…
Bebek ve çocuklarda meydana gelen boaz reflüsünün belirtileri unlardr:
Boaz reflüsü olan yetikinlerdeki en yaygn belirtiler unlardr:
Mide Yanmasna Ne yi Gelir? Sizi Rahatlatacak 10 Yiyecek
Reflüye yi Gelen 13 Salkl Besin
Reflü Diyeti Nasl Yaplr? Beslenme Tavsiyeleri – Diyetisyen Onayl
Boaz Arsna yi Gelen Doal Yöntemler
Boaz Tahriine Ne yi Gelir? 12 Bitkisel Çözüm
Boaz ltihabna Ne yi Gelir? Belirtileri, ifal Bitkiler
Bademcik imesine Ne yi Gelir? Evde laçsz 10 Bitkisel Çözüm
Kuru Öksürüe Ne yi Gelir? Evde Tedavisi, ifal Doal uruplar
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alp Gürkan, reflüyü tetikleyen durumları şu şekilde sıraladı:
Yemek alışkanlıkları: Midenin aşırı doldurulması ve özellikle dolu mide ile yatma, yağlı-kızartmalı yemekler, acele yemek yeme, salçalı-soslu besinler, fazla kahve tüketilmesi, gazlı içecekler.
Aşırı kilo: Reflünün en sık rastlanılan nedeni olan mide fıtığı, obez insanlarda normal kişilere göre çok daha fazla görülmektedir. Karın içindeki aşırı yağlanma, karın içi boşluktaki basıncı arttırdığından reflü oluşumu kolaylık kazanmaktadır. Obezitenin oluşumunda etkisi olan kötü beslenme alışkanlıkları reflü oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
Gebelik ve karnı sıkıca saran korse gibi giyecekler: Karın içi basıncının arttırarak reflüye neden olurlar (aşırı kiloya benzer şekilde).
Bazı ilaçlar, alkol, sigara, stres: Mide fıtığıyla reflü hastalığı bilinenin aksine aynı şey olmamakla birlikte, mide fıtığı reflünün oluşmasını kolaylaştırmaktadır.
Reflüyü geçirmek için yukarıdaki önerilere göz atabilirsiniz. Boğaz ağrısını geçirme konusunda daha detaylı bilgiye de aşağıdaki içerikten ulaşabilirsiniz.
Not: Bu içerik sadece bilgilendirme amaçlıdır. Kesin tanı, teşhis ve tedavi için mutlaka bir doktora başvurunuz.
Kaynak Fotoğraflar: Pixabay, iStock, Ingimage
Öksürüğe ne iyi gelir ve nasıl geçer?