maslak intihar / Maslak Kültür Merkezi Nasıl Gidilir? Maslak Kültür Merkezi Durağı Yol Tarifi | NTV Haber

Maslak Intihar

maslak intihar

Arzu Yılmaz yazdı: İntihar saldırısı

Meral Akşener’in geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamanın muhtemel siyasi sonuçlarını İYİP açısından “intihar” olarak değerlendirenler çoğunlukta…

Eğer Akşener’in Erdoğan ile gizli bir pazarlığı söz konusu değilse, bu değerlendirmeler doğru sayılabilir. Zira bu saatten sonra Akşener’in ihtiyacı olan hayat öpücüğüne bir tek Erdoğan’ın nefesi yeter.

Fakat İYİP kurmaylarının iddia ettiği gibi bu bir “ahlaksızlık” sayılıp reddedilecek olursa, söz konusu açıklamayı bir intihar saldırısı olarak değerlendirmek daha yerinde olur. Çünkü, açıklamasının içeriği, tarzı ve zamanlaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemenin ötesinde bir amaca işaret ediyor. O amaç da belli ki, en son Millet İttifakı adını alan Altılı Masa’nın bir iktidar alternatifi olmaktan çıkarılması ya da ölümcül bir darbeyle zayıflatılması…

Ve sonuç, iktidar yolunda Erdoğan’ın önünün açılması…

Bir bakıma Akşener haklı sayılabilir…

Masadaki diğer parti liderleri, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda uzlaşma yoluyla Akşener’i, kendi deyimiyle, ‘‘ölüm ve sıtma arasında bir tercihe’’ zorlamış olabilirler…

Ama sorun şu ki, Akşener neden sıtmayı değil de ölümü tercih etti?

Nihayetinde, sıtmadan kurtulmanın bir ihtimali her zaman vardır, ancak ölümden dönüş yok…

Akşener’in yaptığı açıklamanın sonunda ‘‘Ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız’’ sözlerine atıfla, Akşener’in kaybetme ihtimali kadar kazanma ihtimalini de hesaba katarak bu hamleyi geliştirdiği iddia edilebilir…

Fakat bir kazanma ihtimalinin tek adresi olarak bu konuşmada anılan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Akşener’le herhangi bir mutabakat içinde olmadığının açığa çıktığı durumda, Akşener’in aslında bile isteye sıtma yerine ölümü tercih ettiği ortada…

Üstelik madem mevzu, ‘‘tarih olmak’’ ölçüsünde bir risk taşıyordu, neden bugüne kadar bekledi Akşener?

Eldeki veriler ışığında bu sorulara kısaca şöyle bir yanıt vermek mümkün sanırım: Kılıçdaroğlu  ‘‘artık devletle hizalanmayacağını’’ ilan ettiği anda devlet de Kılıçdaroğlu’na karşı hizalandı…

Bu sayfalarda ‘‘Geliyor gelmekte olan mekânın sahipleri’ başlığı altında tartışmaya çalıştığım gibi, Kılıçdaroğlu her ne kadar siyasi tarihi boyunca kahir ekseriyetin teveccühünü kazanmak için çabalamış olsa da o kahir ekseriyetin her zaman olduğu gibi ‘‘asil” oyuncular dururken ‘‘yedek kulübesinde’’ oturana sahayı teslim etmeyeceği belliydi. O yazıda, ‘‘mekânın sahipleri’’ belli, eğer “Türkiye Türklerindir” ise “geliyor gelmekte olan” da mekânın sahipleri olacaktır demiştim.

Geldiğimiz aşamada, öyle anlaşılıyor ki ‘‘mekânın sahipleri’’ ciddi bir panik içine girmiş…

Zira yaşanan deprem felaketinin yarattığı enkazın altında yalnızca yüzbinlerce insanın değil, devletin de kaldığı tartışmasız bir gerçek…

Neredeyse bir aydır aklı başında herkesin gördüğü üzere restore edilecek bir devlet yok artık. Bir yeniden inşa kaçınılmaz. Ve fakat bu inşa yine devlet eliyle mi yoksa halk iradesiyle mi gerçekleşecek. Bu sorunun yanıtı, önümüzdeki seçimlerin sonucunda ortaya çıkacak iktidar denkleminde saklı…

Ve enkazın ortasında ‘‘Artık devletle hizalanmayacağım’ diyen bir Kılıçdaroğlu’na bu yeniden inşanın teslim edilmesine, hiç kuşkusuz, “devlet’’in bir itirazı olacaktı, oldu da…

Bu itirazın, daha depremin ilk günlerinde Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir tutum takınarak “Bizim susma, devletimizin konuşma zamanı” diyen Akşener’in ağzından dile gelmesinde ise şaşılacak bir şey yok.

Kılıçdaroğlu da şaşırmamıştır herhalde…

Zira Akşener’i koltuk değneği misali her adımında yanında tutarken, Kılıçdaroğlu da biliyordu Akşener üzerinden aslında ‘‘devlet”e dayandığını…

Belki de o yüzden, bu işbirliği süresince CHP en iyi ihtimalle yerinde sayarken, İYİP’in bir ara yüzde yirmilere kadar yükselmesinden yüksünmedi…

Akşener’in önünü ne kadar açarsa kendi de devlet yolunda o kadar yürüyebilir diye hesapladı…

İktidar olmak için muhtaç olduğu ‘‘devlet’’ onayını önüne kattığı İYİP üzerinden, halk desteğini ise arkasında tutmaya çalıştığı HDP üzerinden almaya çalıştı…

Fakat yukarıda referans verdiğim yazıda da söylemiştim. Söz konusu, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı olduğunda asıl anahtar Kürt seçmenin elindeydi ve HDP’yi öyle arkada bırakarak bu seçimi almak mümkün olmayacaktı.

Ve görüldü ki Kılıçdaroğlu’nun ‘‘Artık devletle hizalanmayacağım’’ demesi bile bu anahtarın işlemesine yetti. Kılıçdaroğlu’nın nihayet Akşener’in açıklamasına cevaben yayınladığı videoda söyledikleri ise aralanan kapının ardından neler gelebileceğinin işareti…

Bu haliyle, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinde uzlaşan diğer beş parti liderinin aynı zamanda HDP ile işbirliği konusunda da bir uzlaşmaya vardığını varsayabiliriz sanırım. Zaten başından beri Altılı Masa’da ‘HDP o masada olursa, biz olmayız’ diyen yalnızca İYİP’ti.

Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz etmenin ötesinde bir tutum takınarak, doğrudan Millet İttifakı’nı hedef alması da bu yüzden. Çünkü devlet adına muhalefeti kontrol ve dizayn etme çabası boşa çıktı, beceremedi…

Dolayısıyla, Akşener’in Millet İttifakı’ndan ayrılması pekâlâ devlet ‘Millet’ten elini çekti ya da devlet Akşener’in ipini çekti şeklinde de yorumlanabilir…

Her iki durumda da, Akşener’in yaptığı tipik bir intihar bombacısı gibi, davanın kazanılmasında üstüne düşeni yapamamış olmanın ezikliğiyle girişilmiş bir kendini feda etme eylemi sayılabilir…

Fakat kendi ölümü pahasına Millet İttifakı’na ölümcül bir darbe vurma eliyle devleti kurtarmaksa eğer niyet ettiği, şimdiden başı sağ olsun…

Holding çalışanının ölümünde, borç intiharı iddiası

İstanbul’da bir plazanın 10’uncu katından düşen Serhat Ertem (39) hayatını kaybetti. Ertem’in plazada yönetim merkezi bulunan bir holdingde çalıştığı ve borçları sebebiyle intihar ettiği öne sürüldü.

Yayınlanma:

Holding çalışanının ölümünde, borç intiharı iddiası

Sarıyer, Maslak'ta bulunan 31 katlı bir plazada yaşanan olay, saat 13.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, Serhat Ertem, plazadaki bir holdinge bağlı şirkette yönetici olarak çalışıyordu. Borçları sebebiyle psikolojik sorunlar yaşadığı öne sürülen Ertem, holding binasının bulunduğu 10'uncu kattan kendisini bir anda boşluğa bıraktı. Otopark girişine düşerek can veren Ertem'i görenler durumu polise ve sağlık ekiplerine bildirdi.

POLİSİN ÇALIŞMASI SÜRÜYOR

Kısa sürede adrese geçen sağlık ekipleri Ertem öldüğünü belirledi. Bunun üzerine polis ekipleri olay yerinde inceleme yaptı. Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından Etem'in cesedi Adli Tıp Kurumu Morguna götürüldü. Polisin olayla ilgili çok yönlü çalışmalarının sürdüğü öğrenildi.

Enes Kara'nın intihar olayını haberleştiren gazeteciye 'ölüm' tehdidiİlginizi ÇekebilirEnes Kara'nın intihar olayını haberleştiren gazeteciye 'ölüm' tehdidi

cemaatElazığEmniyetFırat ÜniversitesiHaberintiharistanbulMaslakÖlümPolisSağlıkSarıyer

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır