zerdeçal prostata iyi gelirmi / Prostat için nasıl beslenmeliyiz? - Sağlık Haberleri

Zerdeçal Prostata Iyi Gelirmi

zerdeçal prostata iyi gelirmi

Prostat kanserine bu 7 önlemle karşı koyun

Erkeklerde en yaygın kanserlerden biri olan prostat kanseri için yaş, ırk, genetik etkiler gibi değiştirilemeyen risk faktörleri bulunuyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre değiştirilemeyen risk faktörlerinin yanında beslenmeden, hayat tarzına prostat kanseri riskini azaltabilecek etkili önlemler de  bulunuyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu, prostat kanserine karşı alınması gereken 7 önlemi  anlatıyor.

1 - KIRMIZI KALKAN OLARAK ANILAN BESİNLER

Domates, karpuz, kuşburnu, pembe greyfurt, papaya gibi kırmızı meyvelere rengini veren likopen güçlü bir antioksidandır. Cildi gençleştirici özelliği, detoks ve kalp dostu olmasının yanında prostata karşı adeta kırmızı kalkan görevi görür. Domates sosları, çorba, püre, salça gibi pişmiş ürünler emilimleri fazla olduğu için iyi birer likopen kaynağıdır. Vücutta depolanamadığı için belirli aralıklarla likopen içeren gıdaları tüketmek be nedenle gereklidir.

2 – SOYALI ÜRÜNLERİN KATKISI

Anti inflamatuar özelliklere sahip İzoflavonun prostat kanserine karşı koruma sağladığı yönünde birçok çalışma bulunmaktadır.  En çok soyadan yapılan; Soya peyniri, soya sütü, tempeh, miso, natto ve soya sosu mayalı pişmiş soya fasulyeleri gibi ürünlerde bulunan İzoflavon, nohut, fasulye ve mercimek tüketerek de elde edilebilir. Aynı zamanda iyi bir fitoöstrojen kaynağı olan soya ürünlerinin uzun süreli ve fazla kullanımının kişinin sağlık durumuna göre doktor kontrolünde olması gerektiği unutulmamalıdır.

3 - BROKOLİYİ SOFRANIZDAN EKSİK ETMEYİN

Vücutta oksidatif stresi veya oksijensiz radikalleri azaltan fitokimyasallara sahip olan brokoli hem iyi huylu prostat büyümesine hem de prostat kanserine karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Prostat kanserinin tedavisinde kullanılan sulforafen maddesi içeren brokoli dışında karnabahar, Brüksel lahanası ve lahananın da beslenme düzenine eklenmesi önerilmektedir.

4 - YEMEKLERİN YANINDA NAR SUYU

İyi bir antioksidan olan nar, özellikle de nar suyu PSA seviyesini kontrol altında tutarken prostat kanserine karşı da koruyucu özellikler barındırmaktadır. Yapılan araştırmalar narda bulunan llagitannin adı verilen bileşenlerin prostat tümörlerini beslemek için gerekli olan yeni kan damarlarının büyümesini engellediğini ortaya koymaktadır.

5 - SİHİRLİ BAHARAT ZERDEÇAL

Asya mutfağının vazgeçilmez baharatlarından biri olan zerdeçal, anti enflamatuvar özelliğinin yanında içerdiğin curcumin maddesi nedeniyle prostat büyümesi ve prostat kanserine karşı harika bir koruyucudur. Yapılan araştırmalar, zerdeçalın prostat büyümesine, prostatit ile ilişkili iltihaplara iyi geldiğini ve prostat kanseri hücrelerine karşı mücadelede etkili sonuçlar verdiğini göstermektedir. İltihaplanma üzerindeki etkisi yıllardır bilinen zerdeçal, toz olarak tüketilmenin yanında yemeklere eklenerek de kullanılabilir.

6 - EGZERSİZ HAYATIN BİR PARÇASI OLMALI

Kemik sağlığı, kalp ve damar hastalıkları, kilo kontrolü, psikolojik yararları gibi sağlık üzerinde birçok olumlu etkisi olan egzersiz, prostat hastalıklarından da korunma sağlamaktadır. Yapılan araştırmalar, düzenli fiziksel aktivitenin prostat kanseri gelişme riskini düşürdüğünü ortaya koyuyor. Prostat kanseri tedavisi görenlerin; Tedavinin yan etkilerini azaltmak, idrar ve cinsel fonksiyonu iyileştirmek için iyi pelvik taban kuvveti sağlamaya özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu aşamada seçilecek egzersiz programlarının doktora danışılarak yapılması önemlidir.

7 - RUTİN KONTROLLERİ  İHMAL ETMEYİN

Prostat kanseri için rutin kontrollerin 50 yaşından sonra başlaması uygundur. Ancak ailesinde prostat kanseri olan kişilerin kontrollerine daha erken başlaması gerekmektedir. Bu yaşlardan sonra erkeklerin rutin sağlık kontrollerine PSA testleri eklenmelidir. Muayene ve PSA değerlerine göre kontrol aralıkları doktor tarafından belirlenmelidir. Parmakla prostat muayenesi, PSA ve biyopsiye rağmen kanser teşhis edilememiş ancak şüphenin devam ettiği kişilerde farklı tümör belirteçleri kan, prostat dokusu ve idrarda araştırılır. Son zamanlarda prostatın MR görüntülemesi de teşhise yardımcı olmaktadır.

Prostat kanserinden koruyan 5 altın kural (6 erkekten biri prostat kanseri)

Kestane büyüklüğünde, mesanenin tam altında yer alan ve idrar kanalını çevreleyen prostat, salgı bezi olarak görev yapıyor. Dokusunda iyi huylu büyüme olduğunda idrar yolu şikayetlerine neden oluyor ancak hücrelerinin kötü huylu olarak çoğalması prostat kanserine yol açıyor. Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden olan prostat kanseri her 6 erkekten birinin kapısını, bazen gençlik yıllarında, genellikle de ilerleyen yaşlarda çalıyor.

Erkek üreme sisteminin bir parçası olan prostatın ana görevi; meninin sıvı kısmını oluşturmak ve meni miktarını çoğaltarak spermin dölleme kapasitesini artırmak.

Ergenlik dönemine kadar faal olmayan prostat, kırklı yaşlardan itibaren erkek vücudunda oluşan hormon değişimleri nedeniyle iyi huylu olarak büyümeye başlıyor. İleri durumda prostat büyümesinde ise sık idrara çıkmak, zor idrar yapmak, idrara başlarken bir süre beklemek, idrarı kesik kesik boşaltmak, tuvaletten çıktıktan çok kısa bir süre sonra tekrar idrar hissi duymak, mesanenin tam boşalmadığını hissetmek, ani idrar sıkışmaları, idrar kaçırma ve geceleri idrar hissiyle uyanmak gibi şikayetlere neden oluyor.

Erkeklerin korkulu rüyası olan prostat kanserinin de hemen hemen aynı belirtilerle sinyal verdiğini söyleyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, ancak hastalığın erken evrelerde genellikle hiç şikayete yol açmadığını belirtiyor.

PSA TESTİ ERKEN TANI İMKANI SUNUYOR

Prostat kanseri sinsi ilerleme özelliği gösterdiği için erkeklerin özellikle orta yaşlardan sonra düzenli ürolojik muayene yaptırmaları ve PSA, yani kanda prostat spesifik antijen seviyelerini kontrol ettirmeleri, kanserin erken evrede yakalanabilmesinde önemli rol oynuyor.

Kontrollerde bir büyüme saptandıysa bunun iyi huylu mu, kötü huylu mu olduğuna mutlaka bakmak gerektiğini vurgulayan Prof. Hattat, erken evrede yakalanan ve henüz prostat kapsülü dışına taşmamış olan kanserlerde tedavi başarısının yüksek olduğuna dikkat çekiyor.   

PROSTAT KANSERİ HANGİ BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR?

Prostat kanseri erken dönemde belirti vermese de Prof. Hattat,
- Özellikle geceleri olmak üzere, sık idrar yapma,
- İdrar yapmada güçlük,  
- İdrar akımında kesinti olması veya idrar akımı şiddetinin azalması,  
- İdrar yaparken ağrı veya yanma hissi olması,  
- Menide veya idrarda kan bulunması,  
- Sıklıkla sırtın alt kısmı, kalça veya bacakların üst kısmında hissedilen kemik ağrısı,
- Ereksiyonu sağlama ve sürdürme güçlüğü gibi sorunların ise kanserin ipucu olabileceğini söyleyerek, bu belirtilerin hafife alınmaması konusunda uyarıda bulunuyor.

PROSTAT KANSERİ RİSKİNİ ARTIRAN İKİ ÖNEMLİ FAKTÖR 

Prostat kanserinin 55 yaş üzerinde çok sık görüldüğünü dile getiren Prof. Hattat, özellikle ailesinde prostat kanseri olanlarda ve kilolu erkeklerde riskin arttığını belirtiyor:

“İkinci- üçüncü kuşak akrabalarınızda prostat kanseri varsa,  sizin de prostat kanseri olma riskiniz 5-10 kat artıyor. İlk kuşak akrabalarınızda prostat kanseri varsa riskinizi neredeyse 11-12 kat daha fazla. Aktivitesi düşük bir yaşam tarzı, aşırı kilo ve obeziteye neden olan fazla yağlı ve kalorili bir beslenme planının prostat kanseri riskini arttırdığı da biliniyor. 8 Avrupa ülkesinde yaklaşık 150 bin erkeği 15 yıl inceleyen bir çalışmaya göre, vücut kitle endeksi (yani kg-kilo/ m²-boy²) ve bel çevresi yüksek olan erkeklerde prostat kanseri riski daha fazla. Hatta bel çevresinde her 10 cm'lik artış, prostat kanseri riskini %18, vücut kitle endeksinde her 5 birimlik artış da riski %10 arttırıyor.”

Prostat kanserinden koruyan 5 altın kural (6 erkekten biri prostat kanseri) - 1

TEDAVİDE CERRAHİ SEÇENEK ÖN PLANA ÇIKIYOR

 Prostat kanserinin tedavisinde ise robotik radikal prostatektomi, yani prostatın tamamen çıkarılması, robotik cerrahiye uygun olmayanlarda açık ameliyat, lokal ileri prostat kanseri olan veya cerrahi için uygun olmayan hastalarda hormon tedavisi ve radyoterapi gibi yöntemler kullanılıyor. Yaygın metastatik hastalıkta ise cerrahi orşiektomi ile testislerin alınması, medikal kastrasyon ve kemoterapi uygulanabiliyor.

PROSTAT SAĞLIĞINI KORUMANIN 5 YOLU

Prof. Dr. Halim Hattat, prostat kanserinden korunmada ve prostatı sağlıklı kılmada etkili olabilecek önerilerini ise 5 başlık altında şöyle özetliyor:

SAĞLIKLI YAĞLARI VE VİTAMİN ZENGİNİ BESİNLERİ TÜKETİN

Trans yağlardan uzak, omega-3'ten zengin bir diyetin prostat sağlığını olumlu etkilediği biliniyor.  Omega-3'ü balıkta, semizotu ve kuruyemişlerde bolca bulabilirsiniz.  Sebzelerden brokoli, karnabahar, kabak, karalahana, bürüksel lahanası, soğan, sarımsak ve kırmızı turp tercih edebilirsiniz. Domateste bulunan likopen ciddi bir prostat dostu.  Yeşil çayın ve E vitamininden zengin buğday, kuruyemiş, soya fasulyesi ve avokadonun prostat sağlığına katkısı var. Kömür ateşinde yoğun şekilde pişmiş etlerden ve işlenmiş et ürünlerinden uzak durun.  Çinko ise hem prostat sağlığı hem de cinsel sağlık açısından önemli bir mineral.  Susam, deniz ürünleri balkabağı çekirdeği, badem çinko bakımından zengin.   

BEL ÇEVRESİNİN KALINLAŞMASI ÖNEMLİ RİSK!

Bel çevresi kalınlığı kalp kadar cinsel ve ürolojik sağlık için de önemli bir risk.   Bel çevresi 100 cm üzerine çıktığında idrar sıkıntıları, prostat büyümesi ve PSA değerleri artıyor. Cinsel fonksiyon sorunları riski de %70'in üzerine çıkıyor. Vücut Kitle Endeksi (boy/ kilo²) 32.5’ten yüksek kişilerde de prostat kanserinin çok daha agresif seyrettiğini biliyoruz. Bu nedenle kilonuzu dikkatle takip edin. Bel çevrenizi 94 cm’nin altında tutun.

Prostat kanserinden koruyan 5 altın kural (6 erkekten biri prostat kanseri) - 2Prof. Dr. Halim Hattat

İDRAR YAPARKEN SORUN YAŞIYORSANIZ İÇTİKLERİNİZE DİKKAT EDİN

İdrarda yanma-sızı, sık idrara çıkma, kesik kesik idrar yapma gibi şikayetler yani alt idrar yolu sıkıntıları her 5 kişiden birinde görülüyor. Prostat hastalarının ise hemen hemen tamamında bu şikayetlere rastlanıyor. İdrar sıkıntılarında hangi içeceklerin tüketilmemesi gerektiğini inceleyen bir araştırmaya göre mesaneyi rahatsız eden kafeinli, karbonatlı ve asidik içeceklerden uzak durmak şart.  Tatlandırıcılar da önerilmiyor. Günde 2 kahveden fazlasını tüketmemek gerekiyor. Kolalı ve şekerli içecekler ise idrar şikayetlerini 2 kat arttırıyor.  Nar suyunun ise prostat kanserinin ilerlemesini yavaşlattığı gösterildi.  Günde 1-2 bardak nar suyu tüketebilirsiniz.

DÜZENLİ EGZERSİZ ŞART

Harvard Üniversitesi'nde 30 binden fazla erkek üzerinde yapılan bir çalışmada düzenli egzersiz yapan erkeklerde prostat büyümesi ve idrar şikayetlerinin azaldığı gösterildi. Yine İtalya'da yapılan başka bir çalışmada 3 ay boyunca düzenli yürüyüş yapanlarda kronik prostat enfeksiyonlarının hafiflediği ortaya kondu.  Kısacası düzenli egzersiz prostat sağlığının önemli bir parçası. Egzersiz motivasyonu için çok iyi bir neden!

PROSTAT KONTROLLERİNİ İHMAL ETMEYİN!

Biz mutlaka 45-50 yaşından itibaren her erkeğin, her yıl bir kez ürolojik muayene olmasını öneriyoruz.  Bu şekilde henüz belirti vermemiş, hastada şikâyete yol açmamış erken evredeki prostat kanseri, erken teşhis edilebiliyor. Yine her erkekte doğal olarak meydana gelen prostat büyümesinin ne boyutta olduğunu saptayabiliyoruz. Muayeneye ek olarak kanda bakılan PSA testi de bize prostat sağlığı ile ilgili önemli fikir veriyor. Bu noktada eğer gerekirse ileri tanı yöntemlerine başvurulabiliyor. Unutmayın prostat hastalıklarında erken tanı hem tedavinizi kolaylaştırır hem de hayat kurtarır!

VİDEO: KANSER TARAMA TESTLERİ 50 DEĞİL, 45 YAŞINDA BAŞLAMALI

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • radyoterapi
  • Erkek Sağlığı
  • Kemoterapi
  • İstanbul
  • Beslenme
  • Cinsellik
  • prostat kanseri
  • Kanser

SAĞLIK HABERLERİ

Zerdeçalın 5 faydası

Haberin Devamı

Yok rengi, yok kokusu, yok şusu, yok busu, demediğini bırakmamış! Sevgili Ahmet, önce geçmiş olsun. Evet, haklısın, zerdeçal bana göre de öyle “bal-börek” bir lezzet değil. Değdiği her bir yeri “sapsarı” yaptığı da doğru. Ama şu kesin: O, müthiş bir sağlık pınarı. Çok güçlü bir doğal eczane. Bulunmaz bir bitkisel mucize. Hakkında en çok bilimsel çalışma yapılan, en çok makale yazılan harika bir şifahane! Zerdeçal için daha önce yazdıklarımın özeti aşağıda. Kısacası, bu pazartesi köşemizi zerdeçala ayırıp ona “iade-i itibar” etmek bize düştü.

VARAN 1... KANSERE KALKAN

BOL ve sık zerdeçal tüketenlerde meme, kalın bağırsak, yumurtalık, prostat kanserlerinin sıklığı daha az. Mesela Hindistan ve Japonya’da durum böyle. Zerdeçal bu işi içindeki ‘kurkumoid’ler ve ‘turmeron’lar sayesinde başarıyor ama bunlardan hangisinin ‘antikanser kalkan’ oluşturmakta daha etkili olduğu hâlâ bilinmiyor. Zerdeçal kanser oluşumuna sadece sinyal yolaklarını etkilemek veya iltihabi süreçleri baskılamakla değil, yolun daha en başında, “epigenetik” meselesini, yani genetik eğilimi kontrol altına alarak da başarabiliyor. Zerdeçalın kanser önleme ve mevcut bir kanserin tedavisini destekleyip iyileşmeyi hızlandırma yönündeki faydalarını araştıran uzmanların en ünlüsü Dr. BB. Agarwall. Dr. Agarwall araştırmalarını Houston’daki (ABD) ünlü MD. Anderson Cancer Center’da sürdürüyor.

Haberin Devamı

VARAN 2... HAFIZAYA DESTEK

ZERDEÇALIN bellek gücünü desteklediği, Alzheimer riskini düşürdüğü, damar sertliğini frenleyerek bellek kaybına yol açan iltihabi süreçlere “dur” dediğini gösteren güçlü veriler var ve bu bilgi de defalarca doğrulandı. Zerdeçal sadece Alzheimer’ı engellemiyor, genelde her türlü “bunama” sorununu geciktirebiliyor. Zerdeçalın bellek ilişkilerini araştıran merkezlerin başında ABD’deki UCLA Tıp Fakültesi’nin nöroloji departmanı var. Onlar bu konunun referans araştırma merkezlerinden biri ve “zerdeçalın belleği korumadaki etkinliği oldukça güçlü” olduğunu söylüyorlar.

VARAN 3... ROMATİZMAYA FREN

ZERDEÇALIN faydalı olduğunu bildiğimiz bir diğer sorun da yaşlılığa bağlı kronik romatizmal hastalıklar. Bilindiği gibi yaşlılık romatizması (kireçlenme) sadece mekanik bir hasardan ibaret değil. Problemin önemli bir yanını da eklemde, özellikle kıkırdak yapıda gelişen yangısal süreçler, kronik iltihap (yani inflamasyon) problemi oluşturuyor. Zerdeçal antiinflamatuar etkisi, yani “yangın söndürücü itfaiye eri” rolüyle yanığa bağlı eklem sorunlarını da hafifletebiliyor.

Haberin Devamı

VARAN 4... BAĞIŞIKLIĞA TAKVİYE

ZERDEÇALIN farklı etkilerle güçlü bir bağışıklık desteği olduğunu gösteren bilimsel yayınların sayısı da bir hayli fazla. Her gün düzenli zerdeçal tüketimi daha az viral ve bakteriyel enfeksiyon riski anlamına da gelebiliyor.

VARAN 5... DAMARLARA KORUMA

ZERDEÇALIN damar yaşlanmasını geciktiren süreçlere de müdahil olduğunu gösteren veriler var. Damar içi yüzeyini döşeyen koruyucu “endotel” tabakasını destekliyor. Endoteli tamir ederek “plak oluşumu” ve “damar sertliğine” giden süreçleri de yavaşlatabiliyor. Kısacası, damar yaşlanmasını geciktirmede de zerdeçal etkili olabiliyor.

BİR SORU: TAZESİ Mİ, TOZU MU?

BAŞKA ayrıntılar da var: Pişmiş zerdeçal pişmemişten, sıcak zerdeçal soğuk zerdeçaldan, çeyrek çay kaşığı kadar karabiber eklenmiş zerdeçal eklenmemiş olanından çok daha etkili. Aslında her defasında zerdeçalı çiğ ya da pişmiş halde yemek de doğru değil. Değişim yapmak daha doğru. Zira, pişmiş zerdeçalın DNA koruma (yani kanseri önleme gücü) daha fazla iken çiğ zerdeçalın iltihap önleme (eklem ve beyin desteği) gücü daha fazla. Bir küçük not daha: Zerdeçalın taze olanının tadı daha makul, daha hafif. Kuru zerdeçalın tadından hoşlanmayanlara, tadı daha güç hissedilen taze zerdeçal parçası tavsiye ediliyor. Tazenin en önemli riski boyaması. Eliniz ya da temas ettiğiniz yüzeyde leke bırakması.

Haberin Devamı

BİR SORU: YAN ETKİSİ VAR MI?

PEKİ, aşırı tüketimin bir zararı olabilir mi? Maalesef evet! Mutfağınızda zerdeçala daha sık yer açın ama safra taşı veya böbrek taşı probleminiz varsa ya da safra kesesi probleminiz söz konusuysa önce gidip doktorunuzla bir konuşun.

NOT EDİN... ZERDEÇAL KULLANIM KILAVUZU

GELENEKSEL Hint mutfağı günde ortalama 1 çay kaşığı toz zerdeçal tüketiyor. Benim tavsiyem de aynı miktar. İsteyen yan etki görmez ise biraz daha arttırabilir. Taze zerdeçal kullanımı da mümkün. Taze kök zerdeçalın sadece 1 santimlik küçük bir parçası bile yetiyor. İyice ezip yiyeceklere ilave ediliyor. Zerdeçalın en önemli sorunu bağırsaklardan kolayca emilememesi, bağırsak bariyerine geçip kana kolayca ulaşamaması. Kana geçince de karaciğerden hızla safraya atılıvermesi. Karabiberle birlikte tüketildiğinde zerdeçalın bağırsaktan emilimi de karaciğerden hızlı atılım problemi de ciddi biçimde artıyor. Eğer ortamda azıcık yağ da varsa ve yağla, karabiberle karışmış zerdeçal biraz da ısıtılırsa emilim daha da çoğalabiliyor. Bu nedenle “zeytinyağı+zerdeçal+karabiber” karışımını salataya ilave edebilir, yemeklerinize (tencere yemekleri, çorbalar) ekleyebilirsiniz.

#Yazarlar#Hürriyet#Osman Müftüoğlu

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları
Nar meyvesinin erkeklerde prostat ve diğer ürolojik sorunlarda etkisi

 

Erkeklerde yaş kırkları geçince ürogenital sistemde bazı sorunların ortaya çıkma olasılığı artıyor; sertleşme sorunu, prostat iltihabı, prostat hiperplazisi ve prostat kanseri. Yapılan bir çalışmada 40-49 yaşları arasında yüzde 12,4 olan sertleşme sorunu, 60-69 yaşları arasında yüzde 46,4’e çıktığı gözlemlenmiş. Diğer taraftan vefat etmiş erkeklerde yürütülen otopsilerde kırklı yaşlarda yüzde 8 olan prostat hiperplazisi oranının, 51-60 yaşları arasında yüzde 50’lere yükseldiği tespit edilmiş. Prostat kanseri oranının Asya toplumlarında batılı toplumlara oranla daha düşük oranda görülmesi, batıya göç eden Asyalı erkeklerde prostat kanseri riskinin yükselmesi, prostat kanseri oluşumunda genetik yatkınlıktan ziyade toplumlardaki modernleşmenin, çevre ve beslenme şeklinin önemli rolü bulunduğunu gösteriyor.

Toplumlarda artan korunma bilinci ile bu tip sorunların önlenmesi ya da en azından geciktirilmesi için erkeklerin yaşam ve beslenme şekillerinde mümkün olduğunca değişiklikler yapmaya çalıştığı görülüyor. Bu tip rahatsızlıkların gelişiminde oksidasyon ve yangının önemli rolü nedeniyle oksidasyonu önleyici (antioksidan) ve yangıyı giderici (antienflamatuvar) içerikli besin ve doğal ilaçların (bitki çayları ve besin destekleri) kullanılması ön plana çıkmaktadır. Nitekim yürütülen bir saha çalışmasında her üç prostat kanseri hastasından birinin, uygulanan tedavilerine ek olarak doğal ilaçları kullandıkları tespit edilmiştir.

 

Son yıllarda oksidan hasarı önleyici ve yangıyı giderici özellikleri ile nar meyvesi, hem besin hem de besin desteği olarak dikkati çekmektedir. Etkinliği deneysel (in vitro ve in vivo) ve klinik çalışmalar ile bilimsel olarak ortaya konulmuştur.  Nar tanelerinin içindeki beyaz renkli tohumlardaki bir yağ asidi olan punisik asit ve etrafındaki kırmızı renkli etli kısım olan arillerindeki (yediğimiz kısım) polifenolik bileşikler olan punikalaginlerin kanser hücrelerinin ölümünü sağladığı ve özellikle prostat kanser hücrelerinin gelişimini engellediği deneysel çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Bu bakımdan narın tohumları ile birlikte çiğnenerek tüketilmesi önemli kanımca. Punikalaginler bakımından zenginleştirilmiş nar özütlerinin prostat kanseri metastazında rol oynayan proteini ve kanser oluşumunda rol oynadığı bilinen nüklear faktör kappa B gibi bazı mediyatörleri baskıladığı bildirilmektedir.

 

Farelerde yürütülen bir deneyde içme suyuna nar suyu ilave edilen hayvanlarda prostat kanseri oluşumunun sadece su verilen hayvanlara oranla yüzde 20 ile 30 arasında engellenebildiği gösterilmiş. Bu çalışmanın sonucuna göre günde 1 veya 2 büyük bardak (250-500 mililitre) nar suyu içilmesi prostat kanseri riskini önemli ölçüde azaltabilecektir.

Nar suyunun tavşanlarda yürütülen iki çalışmada kan akımını artırıcı ve düz kas gevşemesi üzerindeki etkilerine bağlı olarak sertleşme sorunu üzerinde de etkili olabileceği bildirilmektedir.

 

Bu deneysel bulgular yapılan klinik çalışmalar ile de doğrulanmaktadır. 46 kişi üzerinde yürütülen bir klinik çalışmada (Faz II), prostat riskinin değerlendirmesinde yararlanılan prostat spesifik antijen (PSA) değerinin iki katına çıkma hızı nar suyu verilmeyen grupta 5 ay iken, günde büyük bir bardak (250 mililitre) nar suyu verilen grupta 54 aya çıkmıştır. Diğer bir deyişle prostat sorunu gelişimi riski 10 defa azaltılmıştır. Aynı hastalarda prostat kanseri riskinin de önemli ölçüde azaldığı gösterilmiştir (LNCaP prostat kanseri hücre proliferasyonunda başlangıca göre yüzde 12 azalma). Aynı protokolle 104 kişi üzerinde uygulanan bir ikinci çalışmada yine aynı miktarda nar suyunun 6 ay verilmesi ile PSA’nın iki katına çıkma hızı 12 aydan 19 aya çıkmış, hastaların yüzde 13’ünde ise PSA seviyesi düşmüştür. Bu iki çalışmanın kurgulanmasındaki eksikler nedeniyle (plasebo (boş ilaç) grubu bulunmaması, farklı miktarlar denenmemesi gibi) sonuçlar net bir yorumda bulunmasına yeterli değil. Ancak 2013 yılının Nisanında tamamlanan ve henüz sonuçları açıklanmayan daha kapsamlı bir klinik çalışmanın (Faz III) sonuçları nar suyunun prostat kanseri üzerindeki etkinliğini daha açık bir şekilde ortaya koyabilecektir.

 

Diğer taraftan, bilimsel kriterlere uygun (randomize, plasebo kontrollü) bir klinik çalışmada hastalarda nar özütünün 4 hafta gibi kısa süreyle uygulanması ile bile prostat dokusunda oksidatif hücre hasarının bir işareti olarak bilinen bir maddenin (8-hidroksi-2’-deoksiguanozin) miktarında yüzde 33 azalma tespit edilmiş. Bu sonuç nar özütünün prostat dokusunda biriktiğini kanıtlaması bakımından önemli.

 

Amerikan Kanser Enstitüsünün kayıtlarında nar suyu ya da nar özütü ile ilgili yakın zamanda tamamlanan, ancak sonuçları açıklanmayan ve 2015 tarihinde tamamlanacak 6 klinik çalışma bulunuyor. Bunların sonuçları açıklandığında narın prostat sorunlarında koruyucu ve tedavi edici etkisi daha net bir şekilde değerlendirilebilecektir. Şu an için önerim, sonuçların açıklanmasını beklemeden narın bu şifalı özelliğinden yeterince yararlanılması.

 

 

Kroeger N, Belldegrun AS, Pantuck AJ, 2013: Pomegranate extracts in the management of men’s urological health: Scientific rationale and preclinical and clinical data. eCAM 2013:701434.

 


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır