ziya paşa atasözleri / Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz Ne Demek? Atasözünün Anlamı Ve Açıklaması

Ziya Paşa Atasözleri

ziya paşa atasözleri

Tanzimat Edebiyatı&#;nın önemli şair ve düşünürlerinden olan Ziya Paşa kimdir? Ziya Paşa eserleri, şiirleri ve sözleri bu sayfada derledik. İşte Ziya Paşa hayatı kısaca.

Ünlü Türk yazar, şair ve devlet adamı Ziya Paşa&#;nın asıl ismi Abdülhamid Ziyaeddin&#;dir. yüzyılda Osmanlı Devleti&#;nin en önemli devlet adamlarından ve en çok eser veren Tanzimat çağı yazarlarından Ziya Paşa, yılında İstanbul&#;da dünyaya gelmiş, babası Galata Gümrüğü&#;nde katiplik yapan Erzurumlu Ferideddin Efendi&#;dir.

Ziya Paşa, İlk ve Orta öğreniminin bir bölümünü Süleymaniye&#;deki Edebiye Mektebi&#;nde yaptıktan sonra Bayezid Rüştiyesi&#;ne geçti ve bir yandan da özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi. Henüz 15 yaşında iken Aşık Garip, Aşık Kerem ve Aşık Ömer gibi halk şairlerinin eserlerini okumaya başladı. Şiir ile ilgisi okul çağlarında başladı. Bir süre Sadaret Mektub-i Kalemi&#;nde çalıştıktan sonra yılında Mustafa Reşit Paşa&#;nın aracılıyla sarayda Mabeyn Katipliği&#;ne getirildi. Bir yandan Fransızca öğrenmeye başladı.

Sultan Abdülmecit&#;in vefatından sonra Ali Paşa&#;nın sadrazamlığa atanması üzerine saraydaki işinden uzaklaştırldı. Bir süre Zaptiye Müsteşarlığı yaptı. yılında Kıbrıs mutasarrıfı oldu. Bir süre Atina&#;da büyükelçilik görevini yerine getirdi. Ardından Sultan Abdülaziz&#;in kendisini istanbul&#;a çağırması üzerine geri döndü. Abdülaziz tarafından Bosna&#;nın denetimi ile görevlendirildi. Ancak İstanbul&#;a dönmesinden kıa bir süre sonra Bab-ı Ali, Ziya Paşa&#;yı Amasya Musarrıflığı görevi ile İstanbul&#;dan uzaklaştırdı.

yılında Yeni Osmanlılar Cemiyeti&#;ne katıldı. Sultan Abdülhamit yönetimine karşı geldiği için tekrar Kıbrıs Mutasarrıflığı&#;na atandı. Ancak aynı dönem Erzurum Vali Muavinli&#;ne atanan Namık Kemal ile birlikte Avrupa&#;ya kaçtı. Londra&#;da Namık Kemal ile birlikte Yeni Osmanlılar&#;ın yayın organı olan &#;Hürriyet&#; gazetesini çıkardılar. Namık Kemal&#;in ayrılmasından sonra gazetenin başına geçti.

yılında Cenevre&#;ye gitti, ertesi yıl Ali Paşa&#;nın ölümünü öğrendi ve İstanbul&#;a döndü. ile yılları arasında Şura-yı Devlet ve Maarif Müsteşarlığı yaptı. Abdülhamit&#;in isteği üzerine Kanun-i Esasi&#;nin hazırlanması için oluşturulan kurulda yer aldı. yılında I. Meşrutiyet&#;in ilanı ile önce Suriye Valiliği&#;ne ardından Adana Valiliği&#;ne atandı. 17 Mayıs tarihinde Adana&#;daki görevi devam ederken vefat etti.

Özellikle fikir bakımından J.J Rousseau&#;nun etkisinde kalan Ziya Paşa, buna rağmen Divan Edebiyatı&#;ndan kopmamıştır. Yazdığı &#;Harâbât&#; adlı antolojisi ile eski geleneği devam ettirmiştir. Şiirlerinde daha çok siyasi ve sosyal konulara ağırlık vermiştir. Bir süre beraber çalıştığı Namık Kemal ile geleneksel edebiyat alanında zaman zaman tartışmalara girmişti. Makale, şiir, antoloji ve edebiyat tarihi alanlarında eserler veren Zıydı. Nesirlerinde açık ve anlaşılır bir konuşma dili kullanmış olsa da şiirlerinde dili daha ağırdır.

Namık Kemal ve İbrahim Şinasi ile birlikte Türk Edebiyatı&#;nın temellerini atmış olan şair, kullandığı geleneksel usluba rağmen batılılaşma ve yenilikçi Tanzimat Edebiyatı&#;nın öncüleri arasında yer almaktadır. &#;Tercih-i Bend&#; ve &#;Terkib-i Bend&#; adlı şiirlerinde ilk kez inasan yazgısı ve metafizik konular üzerinde durmuştur. &#; yılları arasında Arap, Fars ve Türk şairlerin eserlerinden oluşan &#;Harâbât&#; adlı eserini hazırlamıştır.

ZİYA PAŞA ESERLERİ

&#; Zafernâme
&#; Harâbat, 3 cilt
&#; Tercî-i Bend ve Terkib-i Bend
&#; Eş&#;âr-ı Ziya
&#; Endülüs Tarihi, 2 cilt
&#; Külliyat-ı Ziya Paşa
&#; Rüya
&#; Veraset Mektupları
&#; Ziya Paşa&#;nın Şiirleri

ZİYA PAŞA SÖZLERİ

&#; “Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr,

&#; Katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr!”

&#; Aslolan o&#;nun varlığı deyip kendilerini avutuyorlar.

&#; Lanet olsun o mala ki, tahsiline onun, ya din ola, ya ırz ya namus ola âlet.

&#; Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar / Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.

&#; İncinmemek istersen eğer mülk-i fenada / Bir kimseyi incitmemeğe hasr-ı meram et

&#; İnsana sadakat yakışır görse de ikrah / Yardımcısıdır doğruların hazreti Allah.

&#; Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

&#; En ummadığın keşf eder esrar-ı derunun / Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın.

&#; Afv ile mübeşşer midir eshâb-ı meratib;Kânun-i cezâ âcize mi hâs demektir.

&#; Bi-baht olanın bâğına bir katresi düşmez; Bârân yerine dürr-ü güher yağsa semâdan.

&#; İç bade güzel sev var ise akl-u şuurun; Dünya var imiş ya ki yok olmuş ne umurun.

&#; Kalkın ey Fellah-ı Vatan dediler, kalktık; Herkes oturdu biz ayakta kaldık.

&#; Zannetmeyin ki ben Amasya&#;da paşalık yaptım; Gördüğüm yetimleri babalık yaptım.

&#; Vefasızın meclisinde bade içilmez.

&#; İslâm imiş devlete pâ-bend-i terakki; Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı.

&#; Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi. Hainlere ammâ ki riâyet yeni çıktı.

&#; Sâdıkları tahkîr ile red kaaide oldu. Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı.

&#; Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadakat modalandı. Nâmus tamâm oldu hamiyyet yeni çıktı.

&#; Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz. Birkaç kuruşu mürtekibin câyi kürektir.

&#; Bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde. İşret, güher-i âdemi temyize mihenktir.

&#; Bed-asla necabet mi verir hiç uniforma. Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir.

&#; Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm. Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerektir.

&#; Allah&#;a sığın şahs-ı halimin gazabından. Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir.

&#; Pek rengine aldanma felek eski felektir. Zîrâ feleğin

&#; Sadık görünür kısvede erbab-i hiyanet. Murşîd sanılır vehlede eshab-i delalet.

&#; Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

&#; Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın. Adem görünen harları âdem mi sanırsın.

&#; Her şahs-ı harîmi Hak&#;a mahrem mi sanırsın. Her tac giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın.

&#; İdrak-i maâlî bu küçük akla gerekmez. Zira bu terâzi o kadar sıkleti çekmez.

&#; Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

ZİYA PAŞA ŞİİRLERİ

Kalmadı
Yâran dağıldı sohbet-i meyhane kalmadı
Ol işret, ol muhabbet, o peymane kalmadı
Gûşetmem eski nâraları kûy-ü yârdan
Gûya ki deşt-i aşkla divane kalmadı.

Terkib-i Bend
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı

Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı
Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı

Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet
Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı

Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu
Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı

Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı

Evrak ile ilân olunur cümle nizâmât
Elfâz ile terfîh-i ra&#;iyyet yeni çıktı

Âciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi
Mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı

İsnâd-ı ta&#;assub olunur merd-i gayûra
Dinsizlere tevcîh-i reviyyet yeni çıktı

İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki
Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı

Milliyyeti nisyan ederek her işimizde
Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı.

Kıta
Ya Rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
Peymâne-yi vücûda zehr-âb dolmasaydı
Azada-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan  
Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı

Terkib-i Bend
Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir

Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Çün bay u geda hake beraber girecektir

Allah&#;a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir

Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir

Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir

Bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde
İşret güher-i ademi temyize mihenktir

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir

Afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib
Kanun-i ceza acize mi has demektir

Milyonla çalan mesned-i izzete serefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir.

Şarkı
Aşıkları inandırır
Yalan va&#;deyle kandırır
Bu huy seni utandırır
Çok naz aşık usandırır

Nedir senden bu çektiğim
Esirinsem ver pençiğim
Bilmez misin a sevdiğim
Çok naz aşık usandırır

Mintanın düğmesin çöz
Sim tenin görsün bu göz
Eskidir söylenir bu söz
Çok naz aşık usandırır.

Müfredler
Bir gün olur cefadan o şûh-ı cihan geçer
Ey dil dediklerin olur amma zaman geçer

Yar-i müşfiktir çalar saat beni âgâh eder
Ömrümün her saati geçtikçe bir kez âh eder.

Gazel
Âsâf&#;ın mikdarını bilmez Süleyman olmayan,
Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan.
 
Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini,
Anlamaz hal-i perişanı perişan olmayan.
 
Rızkına kani olan gerdûna minnet eylemez,
Âlemin sultanıdır muhtâc-ı sultân olmayan.
 
Kim ki korkmaz Hakk&#;tan andan korkar erbâb-ı ukûl,
Her ne isterse yapar Hakk&#;tan hirasan olmayan.
 
İtiraz eylerse bir nâdân Ziyâ hamûş olur,
Çünki bilmez kadr-i güftârın sühan-dân olmayan.

&#;Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir, Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir&#;in Atasözü Olduğu İddiası

,2K

&#;Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir&#; atasözü değildir, Ziya Paşa&#;nın Terkib-Bend adlı eserinde yer almaktadır. Doğru ifade edilmiş hâli ise &#;nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir&#; şeklindedir.

 

arasında yaşamış olan Ziya Paşa&#;nın yılında kaleme aldığı ünlü Terkib-Bend adlı eserinden bir beyt:

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

Terbiye ve yola getirme konusunda sıklıkla dile getirilen dizelerdir. Günümüz Türkçesiyle anlamı ise şu şekilde aktarılabilir: &#;Nasihat ile yola gelmeyeni azarlamalı, azardan anlamayanın hakkı dayaktır&#;

Ziya Paşa&#;nın kaleminden aruz vezniyle çıkan mısralar olmasına rağmen köşe yazarları tarafından çoğunlukla &#;atasözü&#; ya da &#;eskilerin deyimi&#; olarak nitelenir. Kimi bu mısraları yani bir bakıma vecizeyi atasözü olarak tanımlar. Kimi zaman da doğru şekilde aktarılmaz.

 

Ziya Paşa&#;nın Beytinin Yanlış Kullanımına Dair Bir Örnek

 

&#;Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir, Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir&#;i Atasözü Sanan Köşe Yazarları

Ziya Paşa&#;nın &#;nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir&#; beyti genellikle &#;nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir&#; şeklinde yanlış kullanılır. Bu durumu bir örneği aşağıdaki görselde ve köşe yazarlarından aktardığımız hatalarda görülebilir:

Abbas Güçlü, Milliyet Gazetesindeki &#;Dayak Utancı&#; başlıklı 15 Nisan tarihli köşesinde Ziya Paşa&#;nın beytini kısaltıp dayakta tekdire gerek görmeden nasihatten sonra kısa yola başvurmuş ve bu beyitleri deyim olarak tanımlama hatasına düşmüş:

"Kızını dövmeyen dizini döver. Dayak cennetten çıkmadır. Eti senin kemiği benim. Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir. Öğretmenin vurduğu yerde gül biter Dayakla terbiye konusunda dilimize yerleşmiş yukarıdaki gibi tam 64 deyim var."

nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

 

Ahmet Hakan,Hürriyet Gazetesinde 13 Mayıs günü yayınlanan &#;Allah&#;ın sopası yok&#; başlıklı yazısında &#;Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir&#; şeklinde olan dizeyi farklı aktarmış:

"Bülent Ersoy telefon bağlantısıyla katıldığı yayında, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir” dizesinin hakkını verircesine Ali Bulaç’a ayar üstüne ayar veriyor."

nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

 

Ruhat Mengi, Sabah Gazetesinde 5 Aralık günü yayınlanan &#;Havana purosu, Küba dostları ve kompleksler&#; başlıklı yazısında Ziya Paşa&#;nın beytini atasözü addetmiş ve biraz tahrif etmiş:

"Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" demiş büyüklerimiz, ağızlarına sağlık!"

nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

 

Fatih Altaylı da Habertürk Gazetesinde 1 Mart günü yayınlanan &#;Havuz kozunu kullanmalılar&#; başlıklı yazısında ilk dizeyi farklı aktarma yanlışına düşmüş:

"“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."

nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

 

Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit Gazetesindeki 6 Kasım tarihli &#;Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir&#; başlıklı yazısında bahse konu beytin Ziya Paşa&#;ya ait olduğunun rivayet olunduğunu söyleyip, araştırmaya tenezzül edememiş ve  &#;yola gelmeyen&#; kısmını &#;uslanmayan&#;la değiştirmiş:

"Cümlenin tamamı, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” şeklinde.. Ziya Paşa’ya ait olduğu söylenir.."

nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

 

Hadi Uluengin,Hürriyet Gazetesinde 23 Mart tarihli &#;Ültimatom&#; başlıklı yazısında hem dizeyi farklı aktarmış hem de Ziya Paşa&#;nın mısralarını eski söz olarak nitelemiş:

"ESKİ söz, ‘nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir', Holbrooke'un Miloseviç'e dün akşam nihai ‘tekdir'i yani ‘ültimatom'u vermesinden sonra ve eğer Sırp lider yine geri adım atmazsa, uluslarası camianın Kosova'da mutlaka ve mutlaka harekete geçmesi gerekiyor."

Gökhan Özcan, Yenişafak Gazetesinde22 Ekim günü yayınlanan &#;Büyük adamlara ibret drajeleri&#; başlıklı yazısında kısayolu kullanıp 2 mısrayı birleştirmiş:

"Gerekçeli "nush ile uslanmayanın hakkı kötektir" mevzuatı."

Emre Aköz,Sabah Gazetesinde 19 Ekim tarihinde yayınlanan &#;Ne biçim demokratsın&#; başlıklı yazısında Ziya Paşa&#;nın mısralarını deyişe çevirmiş:

"Dün tezkereden sonra yapılacaklara ilişkin tahminimi şu deyişle özetlemiştim: 'Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir'."

Yalvaç Ural, Milliyet Gazetesinde 15 Nisan günü yayınlanan &#;Anibal gelsin de gör!&#; başlıklı yazısında Ziya Paşa&#;nın beytini eskilerin öğretisine çevirmiş:

"Korkutmak, şiddetten önce başvurulan bir yol. Yani, eskilerin öğretisiyle, "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!""

Mehmet Barlas&#;ın Sabah Gazetesinde 1 Mart günü yayınlanan &#;Tavsiye ve nasihat vermek çizgisinde bir dış politika&#; başlıklı yazısında ilk dizeyi tahrif etmiş:

"Hatta bu sırada "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/ Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" gibi özlü dizeler bile seslendirilir."

Osman Gençer, Yeni Asır Gazetesinde 5 Eylül günü yayınlanan &#;Yuh!..&#; başlıklı yazısında bahse konu mısraları atasözü olarak belirtmiş:

""Nush ile (nasihat) uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" atasözü bizim olmaya bizim de tekdirin bunca medeni biçimini bir "Yuh" içine sığdırıp hemen köteğe geçmeye kalkmak yirmi birinci yüzyılı adımlayan bir ulusun kültürüne artık yakışmıyor."

Hıncal Uluç da Sabah Gazetesindeki 24 Haziran tarihli &#;Ziya Paşa&#;nın deyişleri!..&#; başlıklı yazısında beyti tahrif edenlerden olmuş:

"İlkokuldayken, annem söz dinlemediğimiz için ağbimle beni babama şikayet ettiğinde, parmağını şaka ile karışık sallar ve "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" derdi.."

Baskın Oran&#;ın T24&#;teki 24 Şubat tarihli &#;Özdeyişler ve fıkralarla, korkutma’dan korkma’ya AKP&#; başlıklı yazısında söz konusu dizeleri &#;özdeyiş&#; olarak adlandırma ve ilk dizeyi farklı aktarma yanlışına düşmüş:

"Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir, Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir özdeyişini uyguladı hep; pek de nush ve tekdir’e aldırmadan."

Serdar Dinçbaylı, Fanatik Gazetesindeki &#;Nush, tekdir ve kötek&#; başlıklı yazısında ilgili mısraları &#;laf&#; olarak nitelemiş:

"Nush (nasihat) ile uslanmayanı etmeli tekdir (azarlama), tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir (dayak). Çok sevdiğim bir laftır. Yanlışta ısrar edenler için söylenmiştir."

Çetin Altan, Milliyet Gazetesinde 24 Ağustos günü yayınlanan &#;Öfke patlamaları ve öfkenin ruhsal zemberekleri&#; başlıklı yazısında &#;Nush&#;u &#;laf&#;a çevirmiş:

"Ve Ziya Paşa'nın ünlü beyti:"Laf ile yola gelmeyeni etmeli tekdirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir""

 

nush ile uslanmayanı etmeli tekdir

 

* İşbu ihtisapta seafoodplus.info arşivinden faydalanılmıştır.

 

Ziya Paşa Sözleri

Paşa, yüzyılda () Osmanlı Devleti&#;nin en önemli devlet adamlarından ve en çok eser veren yazarlarından birisidir. Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte &#;batılılaşma&#; kavramını ilk defa ortaya atan yenilikçi Osmanlı aydınları arasında yer alır. Eserlerinde baskıcı yönetime karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savunmuştur.

Tanzimat dönemi edebiyatının kurucularından olan Ziya Paşa&#;nın ismini en azından edebiyat dersi kitaplarından anımsarız çoğumuz ve onun atasözlerimizden yararlanarak söylediği o ünlü beyitlerini duyarız sık sık birilerinden&#; Hatta bazen farkında olmadan biz bile kullanırız.

Ziya Paşa&#;nın Terkib-i Bent tarzında yazdığı beyitlerini okuyunca sanırım siz de &#;zaman geçmiş ama, galiba hiçbir şey değişmemiş&#; diyeceksiniz&#; Günümüze nasıl da uyuyor şairin dedikleri, diye şaşırıp kalacaksınız&#;

Not: Beyitler orijinal sırasına bağlı olmadan paylaşılmıştır.

En tanınmış beyit

ziya-pasa-red-hack
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

(Açıklaması: Nasihat ile uslanmayanı azarlamalı, azarlama ile uslanmayanı pataklamalı.)

Her ne kadar &#;kötek&#; faslına katılmasak da pek çoğumuz büyüklerimizden, öğretmenlerimizden duymuşuzdur zaman zaman bu sözleri.

Kimleri kimleri hatırlattı

ziya-pasa-ankara
Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

(Açıklaması: Kişinin aynası yaptığı işlerdir, laflarına bakılmaz; çünkü kişinin aklının seviyesi ancak yaptığı işlerle ortaya çıkar.)

Günümüzde her an, her yerde karşılaştığımız ne çok örneği var, bir düşünün bakalım&#;

Tüm bahtsız bedevilere

ziya-pasa
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan

(Açıklaması: Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.)

Şöyle bir çevremize baktığımızda ne kadar çok bahtsız olduğunu görmemek mümkün mü? Ziya Paşa ve biz de dahil.

&#;Arkadaşlar gelmeyin&#;&#;

ziya-pasa-kemal-sunal
Âsûde olam dersen eğer gelme cihâna
Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan

(Açıklaması: Eğer mutlu ve rahat olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen kaza taşlarından -ızdırap verici dertlerden- kurtulamaz.)

Sadece İstanbul&#;da ya da büyük şehirlerin birinde yaşamak bile bu sözü kanıtlamaya yeter&#;

&#;Yiyin efendiler yiyin&#;

ziya-pasa-tabut
Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde

(Açıklaması: Dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? İnsanlar o kaçınılmaz son yolculuğa çıkarken zaten bunların hepsini geride bırakır.)

Günümüzde &#;kefenin cebinin olmadığını&#; bilen kaç kişi var acaba&#;

&#;Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz&#;

Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde

(Açıklaması: İslâm mitolojisine göre bir peygamber olan Hazret-i Süleyman gelmiş geçmiş insanların en zenginiydi. Bundan başka Allah&#;ın bir lûtfu olarak kurda, kuşa, ateşe ve suya hükmedecek güçleri vardı. Bu kudret ve ihtişamın timsali olarak gökyüzünde uçabilen bir tahta sahipti. Ama dünyanın geçiciliğine bakın ki o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor.)

Bu konuda halk arasında söylenen bir deyiş vardır: &#;Dünya Sultan Süleyman&#;a bile kalmamış&#;&#; diye; ancak bu sözde ve Ziya Paşa&#;nın beytindeki Süleyman, Kanunî Sultan Süleyman değil, Peygamber Süleyman&#;dır.

Boşver gitsin

ziya-pasa-omer-hayyam
İç bade, güzel sev var ise akl u şu&#;ûrun
Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umûrun

(Açıklaması: Aklın fikrin varsa şarap iç, güzelleri sev&#; Dünya -ve dertleri- varmış ya da yokmuş hiç aldırış etme, gününü gün etmeye bak.)

Dikkate alınacak bir öneri&#; Nasılsa aldırış etsek de bir şey değişmiyor!

Yalnızlık

ziya-pasa-yalniz-adam
Cânan gide rindân dağıla mey ola rîzan
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde

(Açıklaması: Sevgili gitse, dostlar/âşıklar dağılsa, şarap dökülse&#; Böyle bir gecenin sabahından hiç hayır gelir mi insana?)

Önce önümüze bakalım

ziya-pasa-kuyu
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzârinde

(Açıklaması: Birçok acemi müneccim, gökte yeni yıldızlar keşfedeyim derken gaflete dalarak yollarının üzerindeki kuyuyu görmez.)

Tabii ki bu beyitte Ziya Paşa gerçek bilim adamlarını eleştirmiyor. Onun asıl anlatmak istediği, bazı insanların kendilerinden beklenen işlerle uğraşacağı yerde gerçekleşmesi imkânsız hayallerin peşinde koşmaları ve gülünç duruma düşerek başlarına kötü işler açmalarıdır.

İmamın dediğini yap, yaptığını yapma

ziya-pasa-yaramaz-cocuk
Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde

(Açıklaması: Onlar ki dünyayı sözleriyle düzene sokmak isterler, oysa onların evlerine gidip bakın, kendi evlerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)

Herkese ahlak ve erdem dersi verirken kendi yaşamlarında bunu uygulamayan, çoluk çocuğuna söz geçiremeyen ya da onların yaptıklarını görmezden gelen ne çok ahlaksız insan var yaşadığımız şu dünyada&#;

Sadâkat

ziya-pasa-hazreti-allah
İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah

(Açıklaması: İnsan hayatta ne kadar çok hile ve kötülükle karşılassa da Allah&#;a ve vatanına bağlılıktan vazgeçmemelidir; çünkü Allah doğruların yardımcısıdır.)

Yüksek mevkilerde olmak lazım

ziya-pasa-baklava-calan-cocuklar
Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir

(Açıklaması: Yüksek ve şerefli mevkilerdeki güçlerine güvenip milyonları çalanlar başı dik, alnı açık dolanırken; birkaç kuruş çalan hırsız kürek cezasına çarptırılır.)

Şu son yıllarda kaç defa kanıtlandı Ziya Paşa&#;nın yıllar önce söyledikleri&#; Şair bugünü görseydi hiçbir şeyin değişmediğine şaşırır mıydı acaba?

Altın semer sonrası

ziya-pasa-altin-semer-esek
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz palan vursan da eşek yine eşektir

(Açıklaması: Kötü yaradılışlı birine üniforma ya da gösterişli, pahalı giysiler soyluluk verir mi hiç; eşeğe altın işlemeli semer vursan da eşek yine eşektir.)

Her gecenin bir gündüzü vardır

ziya-pasa-gun-dogumu
Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar
Rencide olur dîde-i huffâş ziyadan

(Açıklaması: Nasıl ki yarasanın gözü güneş ışığından, aydınlıktan rahatsız olursa eksiği olanlar, cahil olanlar da olgun ve bilgili insanlardan hoşlanmaz, onları çekemezler.)

Paşanın isminin Ziya olması da manidar.

O zamanlar yeni çıkmış şu an normali böyle

ziya-pasa-kaset
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı

(Açıklaması: Yüksek mevkilere erişebilmek için dostlarını çekiştirmek moda oldu; eskiden bu tür çirkinlikleri bilmezdik, bu çeşit hüner ve beceriler yeni çıktı.)

Bu da o zamanlar yeniymiş herhalde

ziya-pasa-hirsiz-var
Sâdıkları tahkir ile red kâide oldu
Hırsızlara ikram-ü inâyet yeni çıktı

(Açıklaması: Vatanına, milletine bağlı olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural haline geldi, hırsızlara ikramda bulunmak ve yardım etmek ise yeni çıktı.)

Haine uymak da yeniymiş&#;

ziya-pasa-nazim-hikmet
Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
Hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı

(Açıklaması: Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup kollamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.)

Ziyan ortada

ziya-pasa-ziyan
Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık
Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık

(Açıklaması: Eyvahlar olsun ki bu oyunda yine bizler yandık; çünkü zarar ortada bu konuda ne kazandığımızı bilmiyoruz, daha doğrusu hiçbir şey kazanmadık&#;)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir