osmanlıca matematik / osmanlıca: Osmanlıca Matematik Terimleri

Osmanlıca Matematik

osmanlıca matematik

Osmanlı Devletinde geometri dersine giren öğrenciler aşağıdaki cümleler, duyuyorlardı. Bir mustatîlin mesâha-i sathiyyesi, ufkî kaaidesi ile şâkulî dılısının darpıdır. Osmanlıca olan bu ifadenin Türkçeye çevirisi: Bir dikdörtgenin alanı, eni ile boyunun çarpımıdır. Ya şuna ne dersiniz? Bir müselles-i mütesâviyü’ssâkeynin kaaide-i zaviyeleri müsavidir. Çevirisi: Bir ikizkenar üçgenin taban açıları eşittir.

atatürk geometri

Matematik derslerinde kullanılan birçok terim Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkçeleştirilmiştir. Bunlara örnek olarak artı, eksi, çarpı, bölü, üçgen, çokgen, koşut gibi sözcükleri gösterebiliriz. Söz konusu sözcükler Atatürk’ün yazdığı “Geometri” adlı kitapta tanımlanmıştır.

Esasında bu kitap bir Matematik kitabı olmaktan çok bir “terimler sözlüğü”dür. Girişimin başarısı malumdur. Bugün bu sözcükleri ne kadar çok kullandığımızı düşününce bu çalışmasından dolayı kendimizi M. Kemal’e teşekkür etmeye zorunlu hissediyoruz.

Özellikle de bir Matematik öğretmeni olarak bu sözcüklerin işimizi ne kadar kolaylaştırdığına birinci elden tanıklık etmekteyim. Başka konuları bir yana bırakalım, sırf Türk diline ve Türk eğitim sistemine yaptığı katkılardan dolayı, bu insan saygıyla anılmayı hak etmektedir.

Eskiden bu sözcüklerin Arapçası kullanılmaktaydı ve bu da zaten öğrencilerin zorlandığı bir ders olan matematiği gereksiz derecede karmaşık hale getirmekteydi. Bu sözcükler yerine kullanılan eski sözcüklere baktığımızda durumu daha iyi anlarız.

Aşağıdaki liste biraz uzun ama sonuna kadar okumanızı öneririm. Böylece terimlerin Türkçeleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluruz.

Türkçeleşen Matematik Terimleri

  • mustatîl / dikdörtgen
  • murabba / kare
  • müselles / üçgen
  • taksim / bölme
  • çıkarma / tarh
  • aşar, aşari / ondalık
  • Bu’ud / boyut
  • kaaide / taban
  • seviye / düzey
  • mekan / uzay
  • ufkî / yatay
  • mukavves / eğri
  • satıh / yüzey
  • şâkulî / düşey
  • hat / çizgi
  • Kutur / çap
  • amûd / dikey
  • faraziye / varsayım
  • nısf-ı kutur / yarıçap
  • va’zîyet / konum
  • mahrut / koni
  • kavis / yay
  • müsavi / eşit
  • muhit-i daire / çember
  • muhammes / beşgen
  • müştak / türev
  • mecmû / toplam
  • mesâha-i sathiyye / alan
  • zâviye / açı
  • nisbet / oran
  • tenasüb / orantı
  • re’sen mütekabil zâviyeler / ters açılar
  • zâviyetân-ı mütevâfıkatân / yöndeş açılar
  • kaim zaviyeli müselles / dik üçgen
  • şibh-i münharif / yamuk
  • müselles-i mütesâviyü’l-adlâ’ / eşkenar üçgen
  • müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn / ikizkenar üçgen
  • dılı / kenar
  • menşur / prizma
  • hattı mail / eğik
  • veter / kiriş
  • re’s / köşe
  • zaviyei hadde / dar açı
  • hattı munassıf / açıortay
  • muhit / çevre
  • koşut, muvazi / paralelkenar
  • bölen / –
  • çarpan / –
  • çarpı / –
eski dilde matematik

Bugün bu sözcüklerin eski dildeki karşılığını hiç bir yerde bulamamaktayız; bu da Atatürk tarafından hedefin tam on ikiden vurulduğunu göstermektedir. Terimlerin Türkçe karşılığı öylesine cuk oturmuş, halk tarafından öylesine benimsenmiştir ki adeta bu sözcükler zamanın başından beri bizimleymiş gibi hissederiz, oysa öyle değildir, bu sözcükler bizzat Mustafa Kemal tarafından önerilmiştir.

Yazdığı “Geometri” adlı kitabın bir diğer özelliği de Atatürk’ün kitabını “sözlük” formatında yazmamış olmasıdır. Atatürk, terimlerin Arapçasına hiç değinmeden direk olarak Türkçelerini vermekte ve gerekli tanımları yapmaktadır. Konuyu anlatırken oldukça açık ve sade bir yaklaşımı benimsemiştir.

Matematik Dilinin Daha Anlaşılır Hale Gelmesi İçin Öneriler

Bir Matematik öğretmeni olarak Matematik dersinde kullandığımız kimi terimlerin hiç Türkçeleştirilmemesinden ya da yanlış Türkçeleştirilmesinden her zaman rahatsızlık duydum. Sözcüklerin yabancı olması kimi zaman işlerimizi gereksiz yere zorlaştırmakta, öğrencinin kavramasını geciktirmektedir. Bu terimlerden bazılarının yerine daha pedagojik, daha anlamlı olduğunu düşündüğüm bir takım öneriler getirmek istiyorum.

Kere

“Kere” yerine “tane” denmesi özellikle ilköğretimde çok yararlı olacaktır. “Tane” sözcüğü kullanıldığında çarpmanın altındaki sayı sayma mantığı öğrenciler tarafından daha çabuk kavranacaktır. Örneğin: “Dört kere beş, yirmidir,” yerine “Dört tane beş, yirmidir,” demek pedagojik olarak daha anlamlıdır. Başka bir örnek verelim. “2x + 3x = 5x” matematiksel cümlesi şöyle okunabilir: “İki tane x ile 3 tane x’in toplamı beş tane x’tir.” Böylece öğrencilerin harfli ifadeleri daha çabuk kavraması sağlanabilir.

Gerçel Sayı

İlköğretimin çeşitli kademelerinde İngilizce “Real Numbers”ın karşılığı olarak “Gerçel sayılar” denmektedir. Bu terim kafa karışıklığına yol açmaktadır. Bunun yerine “gerçek sayılar” denmesi çok daha faydalı olacaktır.

Zaten “Real numbers” ifadesinin Türkçe’ye tam çevirisi “gerçek sayılar”dır. O halde neden “gerçek” yerine “gerçel” diyoruz? “Gerçel” ifadesi “gerçekten türemiş bir şey” gibi anlaşılıyor. Bu da öğrencinin kavramasını güçleştiriyor.

Permutasyon ve Kombinasyon

Bu iki sözcük Türkçe’ye adamakıllı yerleştiğinden yerine başka bir sözcüğü oturtmak zordur. Yine de benim önerim kombinasyon yerine “seçki” ve permutasyon yerine de “dizilim” ya da “sıralı seçki” ifadeleri kullanılmasıdır.

Bu iki sözcük Türkçeleşmemekte inat ediyorlar, üstelik “kombine atak” ve “kombinezon” gibi bir iki örnek dışında günlük hayatta hiç kullanılmamaktadırlar. n elemanlı bir kümenin r elemanlı alt kümelerinin sayısına matematikte n’nin r’li kombinasyonları deriz.

Ancak birçok insan bu tanımdan hiç bir şey anlamayacaktır. Esasında çok basit bir anlamı olmasına rağmen yabancı bir kavrammış gibi algılanmaktadır.

Çok elemanlı bir kümeden yapılan seçimlerin sayısı anlamında kombinasyon yerine “seçki” sözcüğünün kullanılması daha doğrudur. Tıpkı “şiir seçkisi” kullanımında olduğu gibi…

Bu kullanım, terimin matematiksel anlamına oldukça yakındır ve kanımca kombinasyon sözcüğünü iyi karşılamaktadır. Örnek verelim: “Bir fabrikaya memur olarak beş kişi alınacaktır. İşe baş vuranların sayısı yirmi olduğuna göre, bu seçim kaç farklı şekilde yapılabilir?” sorusunun yanıtı “yirminin  beşli seçkilerinin sayısı kadardır,” olur.

Benzer şekilde permütasyon sözcüğü de değiştirilmelidir. Permütasyon, sıralı kombinasyon demektir. Yani permutasyon da bir seçkidir ancak sıralıdır. Yani permütasyon aslında bir “dizilim”dir. Örnek verecek olursak: “Beş kişinin katıldığı bir yarışmada ilk üç kaç farklı şekilde belirlenebilir?” sorusunun yanıtı “Beşin üçlü dizilimlerinin sayısı kadardır” ya da “beşin üçlü sıralı seçkileri kadardır” olabilir.

Karmaşık Sayı

Karmaşık sayı hem yanlış hem de yanıltıcı bir ifadedir. Doğru çeviri “bileşik sayı” olmalıydı. İngilizce “Complex Number” ifadesini “Karmaşık Sayı” diye çevirmek hatalıdır. Üstelik bu ifade konunun öğrenci tarafından olumsuz algılanmasına neden olmaktadır. Ne yazık ki bu yanlış çeviri dilimize yerleşmiş, kitaplara da girmiştir.

Üstelik “bileşik sayı” ifadesi konu hakkında öğrenciye iyi bir fikir vermektedir. Bileşik, birden fazla parçadan oluşan, çok parçalı anlamına gelir. Kimyada birden fazla elementten oluşmuş saf maddeye bileşik denmesi gibi…

Aynı şekilde Matematikte birden büyük kesirlere “bileşik kesir” diyoruz, çünkü bu kesirler bir tam kısım ile bir basit kesrin toplamı, yani bileşimidir.

Bileşik sayıların “gerçek” ve “sanal” olmak üzere iki kısmı vardır. Her bileşik sayı kısımlarının toplamıdır. Örneğin: z bir bileşik sayı olsun, buna göre z = a + bi biçiminde yazılır. Burada a sayının gerçek kısmı, b ise sanal kısmıdır ve z de bu ikisinin bileşimidir.

Fizikte vektörler konusunda toplama anlamında “bileşke” sözcüğü kullanılıyor ve vektörü oluşturan parçalara “bileşenler” deniyor. Her karmaşık sayı da düzlemde bir vektör olarak düşünülebileceğine göre a ve b karmaşık sayının bileşenleridir. Buna göre karmaşık sayıya bileşik sayı denmesi bilimin diğer alanları ile de tutarlıdır.

Vektör

Bu sözcük yerine benim önerim “ok” denmesi. Ok, bilindiği gibi en eski Türkçe sözcüklerden biridir, hatta Orhun Alfabesinde bir harftir. Ok sözcüğü “yön” ve “doğrultu” kavramlarını doğal olarak içermektedir. O halde vektör yerine ok kullanılması oldukça uygundur.

Richard Feynmann adlı ünlü fizikçi, Kuantum Elektrodinamiğini halka anlatmak için yazdığı kitabında vektör yerine “ok/arrow” sözcüğünü kullanmıştır. Buna göre örneğin “hız vektörü” yerine “hız oku” ya da “kuvvet vektörü” yerine “kuvvet oku” demeliyiz.

Grafik

Bu sözcüğün yerine “çizim” ya da “resim” kullanılabilir. Burada amaç tamamıyla öğrencilerin konuyu kavramasını kolaylaştırmak olmalıdır. Örnek verelim: “Bu fonksiyonun grafiğini çizelim,” yerine “bu fonksiyonun çizimini yapalım,” ya da “bu fonksiyonun resmini çizelim,” demek çok daha anlaşılır olacaktır.

Determinant

Matematikte bir matrisin ölçüsü olan determinant sözcüğü dilimizde kalan bir başka yabancı sözcüktür ve anlamı “belirteç”tir. O halde biz de bu sözcük yerine belirteç diyebiliriz. Örneğin “A matrisinin determinantı” yerine “A matrisinin belirteci” denebilir.

Diskriminant

Diskiriminant lise sınıflarında ikinci dereceden denklemlerin çözümü sırasında karşımıza çıkan ve Delta harfi ile gösterilen değerdir. Ayraç anlamına gelmektedir. Determinant negatif ise o ikinci dereceden denklemin çözümü yoktur.

Bu anlamda “ayraç” sözcüğü kastedilen anlamı karşılamaktadır. Örneğin, “bu denklemin diskriminantı negatiftir” demek yerine “bu denklemin ayracı sıfırdan küçüktür” denebilir. Bunun gibi başka sözcüklerin de Türkçeleştirilmesinde çocuklarımızın eğitimi açısında sonsuz yarar vardır.

Matematiksel

Terminoloji ve Çeviri Terminoloji ve Çeviri Editör: Dr. Öğr. Üyesi Fadime Çoban Yayın Koordinatörü AKTİF YAYINEVİ Cemal Piri Topkapı Mah. Kahalbaşı Sok. No/1 Fatih - İstanbul Yayın Yönetmeni Tel: +90 79 Zeynep Yeşilova Sertifika No: [email protected] Kapak Tasarımı Altamira Ajans Baskı MİKYAS BASIM YAYIN Sayfa Düzeni Sertifika No: Adem Şenel ©  Bu kitabın her hakkı saklıdır. Tamamen 1. Baskı: İstanbul, veya herhangi bir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan basılamaz, kopyası ISBN: çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz. Kütüphane Katalog Kartı Çoban, Fadime Terminoloji ve Çeviri / Fadime Çoban sayfa ; 21 cm ISBN: monash.pwılı ve Sözlü Çeviri 2. Terminoloji ve Çeviri P /C63 /ÇOB Terminoloji ve Çeviri Editör: Dr. Öğr. Üyesi Fadime Çoban Bölüm Yazarları Evren Barut Fahrünnisa Bilecik Mehmet Cem Odacıoğlu Mehmet Cem Odacıoğlu Nevnihal Bayar Serhat Arslan S. Yetkin Işık S. Betül Bayam Takıcak İçindekiler Terminoloji Politikaları ve Kamu Sektöründe Terminoloji Çalışmaları: Türkiye Örneği Evren Barut Tasavvuf Terimlerimiz Üzerine Bir İnceleme Fahrünnisa Bilecik Çeviride Bir Uzmanlık Alanı Olarak Müze Metinleri: Örnekler Üzerinden Müze Metinlerinin Çevirisinde Kullanılabilecek Yöntem ve Stratejiler Mehmet Cem Odacıoğlu A Conceptual Suggestion of “Integrated Retro-Prospective Translation Theories” within Translation Studies: Introspective Translation Approaches As a Supplement Mehmet Cem Odacıoğlu Yılları Arasında İlk Kılavuzlarda Türetilip Teklif Edilen Terimlere Örnekler Nevnihal Bayar Diliçi Çeviri: Hukuk Metinlerinin Günümüz Türkçesine Uyarlanması Örneği ve Hukuk Terminolojisine Bağlı Sorunlar Serhat Arslan 5 Bir Kavramın Türkçeye Yanlış Çevirileri Vesilesiyle Çevirmen ve Bilim Alanı İlişkisi Üzerine Düşünmek S. Yetkin Işık Osmanlıca Analitik Geometri Terminolojisi S. Betül Bayam Takıcak 6 Türkiye’de farklı uzmanlık alanlarında yapılan çevirilerde terimler konusunda karşılaşılan hatalarla ilgili çevirmenler ve çeviribilim öğrencileri ya da dil ile uğraşan her kesimde far- kındalık yaratmak, bu hataların nasıl önlenebileceğine dair öneriler sunmak ve yöntem geliştirmek amacıyla böyle bir ki- tabın oluşturulmasına karar verdik. Terminoloji ve Çeviri adlı kitabımız disiplinler arası bir çalışma olup farklı alanlarda uz- man akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulmuş kolektif bir kitaptır. Çalışmamızda ayrıca terminoloji ile ilgili çeviri ha- talarının tespit edilerek örneklendirilmesi, terim üretme sü- reçleri hakkında bilgi ve yöntemlerin betimlenmesi, yanlış çevrilen uzmanlık terimlerinin alanlarında ne tür sıkıntılara yol açtığının ortaya konulması vb. noktalar ele alınmaktadır. Kitabımızın gerek terminoloji çalışan akademisyenlere gerek çeviribilim camiasına katkı sağlayacağını umuyorum. Dr. Fadime Çoban Bartın Üniversitesi Çeviribilim Bölümü 7 Osmanlıca Analitik Geometri Terminolojisi1 S. Betül Bayam Takıcak2 Giriş Analitik geometri, logaritma, kompleks sayılar, diferansi- yel ve integral hesap Osmanlılar’da bilinmeyen modern ma- tematik dallarıdır. Askerlik sanatı başta olmak üzere, devle- tin tüm alanlarında ihtiyaç duyulan bu yeni bilimlerin ülkeye getirilmesi için Avrupa kaynaklarından yüzyılda faydala- nılmaya başlanmış, tercüme ve telif yoluyla açık kapatılmaya çalışılmıştır (Tezer, , s. 1). Söz konusu bu açığı kapatmak için Osmanlı matematikçilerinin kaleme aldığı eserler ve çe- viri için kullandıkları analitik geometri kitapları şu şekildedir: 1 Bu makale hazırlanırken, yazar tarafından Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne sunulan “Osmanlılar’da Analitik Geometri: Hendese-i Halliyye ve Hendese-i Tahlîliyye” adlı doktora tezi esas alınmıştır. Bu çalışmanın yapılması sırasında yardımlarını gördüğüm sayın hocam Prof. Dr. Cem Tezer’e teşekkürlerimi sunuyorum. 2 Dr. Öğr. Üyesi, Kastamonu Üniversitesi Felsefe Bölümü. E-posta: [email protected] Terminoloji ve Çeviri Yazarlar Eserler Yararlanılan Kaynaklar Başhoca İshak Mecmûa-i Ulûm-ı Fransız matematikçi Étienne Bézout. Efendi (öl. ) Riyâziye, 2. cilt, (Kaynak belirtilmemiştir. Eserin toplama Ahmed Zihî Efendi Hendese-i Halliyye, yoluyla bir araya getirildiği dile getirilmiş. (öl. ) Ancak eserde Fransız etkisinin izleri mevcuttur.) Hendese-i Halliyye-i Mehmed Vâsıf İngiliz matematikçiler Isaac Todhunter, Elias Musattaha ve Kutû‘-i (’te sağ) Loomis, James Hann Mahrûtiyye, Mehmed Fikri İngiliz matematikçi G. Salmon’un eserinin, Hendese-i Halliyye, Santur MM. H. Resal ve V. Vaucheret tarafından , () Fransızcaya çevrilen nüshası Hendese-i İbrahim Edhem Halliyye(II. Fransız matematikçi Ch. Augustin Briot Paşa (’ta sağ) Abdülhamit devri) Hendese-i Şükrü Sayan ( Fransız matematikçiler Niewenglowski ve Tahlîliyye, ) Pruvost / Yanyalı Mehmed Hendese-i Musattaha Yerli ve yabancı sekiz farklı kaynaktan Esad Bülkat içinde Hendese-i bahsedilmiştir. (öl. ) Halliyye, / (Tespit Hendese-i Halliyye (Kaynak belirtilmemiştir. Başlıkların yanında edilememiştir) Fransızca karşılıkları mevcuttur.) Kerim Erim Hendese-i Tahlîliyye, Telif eser () Bu çalışmada, söz konusu eserler incelenirken, matema- tiksel kavramların yazarlar tarafından adlandırılma şekli tartı- şılmış, kavramı karşılayan terim üretebilme konusunda yazar- ların zayıf ve güçlü yönleri ile yeni üretilen ve tekrar edilen terimler ortaya konulmaya çalışılmıştır. İncelenen analitik ge- ometri kitaplarından elde edilen terminolojiyi içeren sözlükçe Ek’te sunulmuştur. Ayrıca, Osmanlı matematikçilerinin ana- litik geometri alanında yaptıkları çeviriler hakkında fikir ver- mesi açısından, Şükrü Sayan’ın kitabı, yararlandığı yazarlar Nievenglowski ve Pruvost’un eserleriyle karşılaştırılmıştır. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi 1. Matematiksel Kavramları Karşılayabilen Osmanlıca Terim Üretme Çabaları Yeni bilimleri ülkeye aktarma gayretinde olan son dönem Osmanlı bilim ve düşün insanlarının en büyük telaşı, bu ak- tarımı tercüme ve telif eserlerle hızlı ve doğru bir şekilde ger- çekleştirmekti. Çeviriler yapılırken karşılaşılan problemler- den biri şüphesiz Batı dillerindeki kavramların Osmanlıcaya kazandırılması olmuştur. İlginç bir şekilde, kavramları karşı- layan doğru terim bulma çabası Salih Zeki ve Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’nın ilk karşılaşmasına konu teşkil etmiştir. Salih Zeki, Vidinli’ye ait hatıralarını kaleme aldığı bir yazıda, Paşa ile ilk karşılaşmalarını şu şekilde aktarmaktadır: −Salih Zeki: Müsaade buyrulursa zâti âlilerine bir şey sor- mak isterim. −Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa: Buyrunuz. −S. Z.: Mihanikteki enerji kelimesine mukabil ne demeli?­ Bu sözü işidince nazarını bir kerre bana dikerek kendine mahsus bir tavır ile baktı. −V.H.T.: Bunun için ben bir kelime tasarladım. Fakat siz bir kelime bulabildiniz mi? −S. Z.: Ben kudret kelimesini münasip görüyorum, fakat… −V. H. T.: Enerjiyi nasıl tarif ediyorsunuz? −S. Z.: Bir saha-i kuvvet dâhilinde bulunan bir cismin bir işi yapabilmek hususunda haiz olduğu kabiliyet ki yapabileceği işin mecmu-u miktarı (toplam miktarı) ile takdir olunur. −V. H. T.: Bu tabire nerede tesadüf ettiniz? −S. Z.: Elektirik’in Nazariye-i Riyaziyesi’nde −V. H. T.: İsminiz? Sa…. demeğe vakit kalmadı. −V. H. T.: Paris’ten bana mektup yazan değil mi? −S. Z.: Evet. Terminoloji ve Çeviri −V. H. T.: Teşekkür ederim, aman görüşelim…Önümüzdeki Cuma günü hiçbir işim yoktur. Beklerim. İşte Paşa ile son on beş sene devam eden münasebetimiz bu suretle başlamıştır (Çeçen, , s. ). Osmanlı Türkçesi ile yazılmış, devrinin en iyi analitik geometri kitabı olarak, Şükrü Sayan’ın Hendese-i Tahlîliyye eserini göstermek mümkündür. İçinde bulunduğu bilim ca- miasının kavramı karşılayabilen Osmanlıca terim üretme ça- baları, Şükrü Sayan’ın, Fransız yazarların eserlerinden çevi- rerek kaleme aldığı söz konusu eserinde de mevcuttur. İlk defa bu eserde karşılaşılan Osmanlıca matematik terimleri şu şekildedir: • Niewenglowski (Niewenglowski, , s. ) ve Pruvost’un (Pruvost, , s. ) droites isotropes ola- rak adlandırdığı “izotrop doğruyu”, Şükrü Bey hatt-ı mecâzî veya hatt-ı mütesâvi-el ciheh3 olarak aktarmıştır. “İsotropic” sözcüğü için Karaçay’ın önerdiği “eş yönlü” ifadesi Şükrü Bey’in kullandığı hatt-ı mütesâvi-el ci- heh terimini karşılamaktadır. • Berîm (‫)بريم‬: Burgu (İng. gimlet), burgusal, burma, spi- ral. “Bükmek, bükülmek, dönmek, kıvrılmak” anlam- larına gelen Arapça “bereme” (İng. twist) kökünden türemiştir (Elias & Elias, , s. ). Türkçe ma- tematik literatüründe bu anlamı karşılayan “spiral” kullanımı mevcuttur (Hacısalihoğlu, , s. , ; Schoenflies & Dehn, , s. 24). Ancak Salih Zeki, spiral için berîm ifadesi yerine helezon ve münhanî ifadelerini tercih etmiştir (Salih Zeki, /, s. 49). [İng. spirals].4 3 Burada muhtemelen baskı hatası yapılmıştır, hatt-ı mütesâvi-el cihet olması muhtemeldir. (Sayan, /, s. ) 4 Şükrü Sayan’dan başka bu ifadeyi kullanan yazar tespit edilememiştir. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi • Müzdevice-i müellefe (‫)مؤلفه مزدوجۀ‬: Niewenglowski’nin conjugués harmoniques (Niewenglowski, , s. 96), Şükrü Bey’in müzdevice-i müellefe (Sayan, /, s. ) şeklinde ifade ettiği, harmonik bölme teş- kil eden ikişer noktaya karşılık gelen “harmonik eş- lenik” kavramına sözlüklerde ve o dönem yazılmış diğer analitik geometri eserlerinde rastlanmamıştır. Bu ifadenin Şükrü Bey tarafından ortaya atıldığını düşünmekteyiz. Bu örneklerin dışında terim türetme konusunda Şükrü Bey’in çok da başarılı sayılamayabileceği tek durumla karşıla- şılmıştır: Harmonik bölme için Şükrü Bey, nisbet-i müellefe ifa- desini tercih ederken (Sayan, /, s. ), Tuncer ve Çoker müellef taksîm ifadesini kullanmışlardır (Tuncer, , s. ; Çoker & Karaçay, , s. ). Müellef taksîm ifadesi- nin harmonik bölme için daha uygun bir ifade olduğunu dü- şünmekteyiz. Şükrü Bey’in literatüre yeni kazandırdığı ifadelerin ya- nında, kendisinden önce kullanılan terimlerle de karşılaşmak mümkündür. Örneğin, Şükrü Sayan’ın koni kesitlerini anlatır- ken kullandığı terminolojiye bakacak olursak, elipsin asal ek- senini yani büyük eksenini mihver-i kebir (Başhoca, /, s. ; Ahmed Zihnî, /, s. ; Sayan, /, s. 6), elipsin yedek eksenini yani küçük eksenini ise mihver-i sagîr olarak ifade etmiştir. Aynı terminoloji Zihnî Efendi ve Başhoca’da da karşımıza çıkmaktadır. Bu benzerlik her terim için söz konusu değildir. Örneğin, parabolün doğrultman doğ- rusu için, Zihnî Efendi (Ahmed Zihnî, /, s. , ) mihver-i mürebbi ifadesini tercih ederken, Şükrü Sayan (Sayan, /, s. 13) ve Mehmed Fikri Santur (Santur, Hendese-i Halliyye (1. Bölüm), /, s. ) doğrultman için mü- veccih (‫ )موجه‬ifadesini kullanmıştır. Osmanlı analitik geometri Terminoloji ve Çeviri kaynaklarında da, doğrultman doğrusu için yaygın kullanım bu şekildedir (Nazmi & Hilmi, , s. 16; Tuncer, , s. 64, ; Çoker & Karaçay, , s. 95). İfadenin yazımı hakkında ihtilaflı bir durum söz konusudur: tek harf farkıyla Develli- oğlu, müveccih ifadesini “‫ ”موجخ‬olarak yazmıştır (Devellioğlu, , s. ). Ancak, müveccih sözcüğünün, tevcîh (‫)توجيه‬: çe- virme, yöneltme, döndürme (Devellioğlu, , s. ) kökün- den türediği düşünüldüğünde, Devellioğlu’nun yazımının ha- talı olduğu görüşündeyiz. Şükrü Sayan kitabında, mahrûtiyyâtın mihrâkî konko’îdleri: conchoïdes focales des coniques (Sayan, /, s. ) baş- lığı ile “koni kesitlerinin kostik eğrileri” konusunu ele almış- tır. Şükrü Bey kitabında mihrâk (‫ )محراق‬kelimesini bu maddede “focal” anlamında, maddedeki münhanî-i mihrâkî: causti- que5 (Sayan, /, s. ) başlığında ise “caustique” anla- mında kullanmıştır. Öyle görünüyor ki, yazar “focal” ve “ca- ustique” sözcüklerini eş anlamlı görmektedir. Gerçekten de, herhangi bir yüzeyden yansıyan veya bu yüzeyden kırılarak geçen ışınlar, bir eğri boyunca toplanırsa kostik eğrileri, bir noktada toplanırsa focus yani odak noktasını meydana getir- mektedir. Her iki sözcüğün de anlamında “yakan-yakıcı” ol- duğundan, mahrûtiyyâtın mihrâkî konko’îdleri: conchoïdes fo- cales des coniques cümlesinin Fransızca karşılığındaki “focal” yerine “caustique” getirilebilir. İncelediğimiz analitik geometri kitaplarında matematiksel terminoloji açısından tartışılması gereken bir diğer sözcük de diskriminant (∆)6 anlamında kullanılan kasıma (‫ )قاسمه‬ifadesidir. ∆ yani diskiriminant için, Şükrü Sayan ve M. Fikri Santur (Sa- yan, /, s. ; Santur, Hendese-i Halliyye (1. Bölüm), 5 Münhanî-i mihrâkî: Caustic veya kostik eğrileri (Hacısalihoğlu, , s. ) (Ayrıca bk. (Lockwood, , s. ; Lawrence, , s. 60) [İng. caustic curves]. 6 denkleminin katsayılarından elde edilen sayısı (Hacısalihoğ- lu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. 92) [İng. discriminant]. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi /, s. ; Santur, Hendese-i Halliyye (3. Bölüm), /, s. ) kasıma sözcüğünü tercih etmişlerdir, sözlüklerdeki kulla- nımı da bu şekildedir (Çoker & Karaçay, , s. 17; Devellioğlu, , s. ). Ancak A. Zihnî Efendi (Ahmed Zihnî, /, s. ) ve İbrahim Edhem (İbrahim Edhem Paşa, yy., s. ), diskiriminant için müferrik (‫ )مفرق‬yani “tefrîk eden, ayı- ran” sözcüğünü (Devellioğlu, , s. ) kullanmıştır. Ger- çekten de, Çoker & Karaçay’ın ∆ için önerdiği diğer bir kelime olan “ayırgaç” (Çoker & Karaçay, , s. 17) ve Balcı’nın ver- diği “ayıraç” (Balcı, , s. ) ifadeleri, müferrik yani “ayıran” anlamını karşılamaktadır. Başhoca İshak Efendi, kaleme aldığı eserlerle, modern bilimleri Osmanlıya tanıtan öncü bir şahsiyet olarak nite- lendirilmektedir. Müstakil bir analitik geometri kitabı olma- yan Başhoca’nın meşhur eseri Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye’nin hiçbir yerinde, Osmanlılar’da analitik geometri için kulla- nılan hendese-i tahlîliyye veya hendese-i halliye ifadelerine yer verilmemiştir. Ancak bu ifadelere çok benzeyen hall-i hendesî ifadesi kitabın içinde iki yerde geçmektedir (Başhoca, /, s. 35, 58). Geometrik problemlerin çözümünde ce- birsel yöntemlerin kullanılmasını hall-i hendesî olarak isim- lendiren Başhoca İshak Efendi’in bu ifadeyle, kendisinden sonra yazılmış olan analitik geometri kitaplarının başlığına benzer bir ifade kullanarak “yerinde” bir terminoloji tercih ettiği görülmektedir. İlk defa Başhoca’da karşılaşılan matematiksel terimler şu şekildedir: • Başhoca, koniklerin tepe noktasını nokta-ı muhdese7 ola- rak isimlendirmiştir (Başhoca, /, s. 90). Başka herhangi bir kaynakta bu kullanıma rastlanmamıştır. 7 Muhdese (‫)محدثه‬: Muhdes’in müennesi. İhdas edilmiş, sonradan meydana gelmiş, eskiden olmayan (Devellioğlu, , s. ). Terminoloji ve Çeviri Bilindiği gibi kompleks sayılar da, muhdes aded (Tun- cer, , s. ) olarak isimlendirilmektedir. Görü- nen o ki Başhoca, sonradan “ihdas edilmiş” yani ku- rulmuş herhangi bir şey için muhdes sözcüğünü tercih etmektedir. • Başhoca’nın konkoid için kullandığı münhanî-i m‘izâvî (‫ )منحني معزاوي‬veya münhanî-i mezâvî (‫)مزاوي منحنيء‬ ifadeleriyle sadece Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye’de kar- şılaşılmıştır. Başhoca’nın diğer yazarlarla ortak kullandığı kavram- larla karşılaşmak da mümkündür. Örneğin, odak noktası için yaygın kullanım olan mihrâk (‫ )محراق‬ifadesi yerine (Sa- yan, Hendese-i Tahlîliyye, /, s. ; Tuncer, , s. ; Devellioğlu, , s. ), Başhoca ve Admed Zihnî Efendi, Arapça aynı kökten türemiş, tutuşup yanma anla- mına gelen, ihtirâk (‫( )احتراق‬Devellioğlu, , s. ) söz- cüğünü kullanmışlardır (Başhoca, /, s. 96, , ; Ahmed Zihnî, /, s. 33, , ). Kavramı karşılayan terimler, ifadelerin zaman içinde iyileştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla Osmanlıca kaleme alınmış ilk analitik geometri kitabı Ahmed Zihnî Efendi Ahmet Zihni Efendi’nin Hendese-i Halliyye () isimli derleme eserdir. Matematiksel terminoloji açısından eseri değerlendirmek ge- rekirse, Zihnî Efendi bazen Başhoca’da da görülen terimleri kullanmış (ihtirâk, mihver-i kebir, mihver-i sagîr gibi), bazen de muhtemelen Fransızcaya vâkıf olduğu için, terimin Fransızca anlamını da içeren Osmanlıca bir sözcük önermiştir (mihver-i mürebbî, müferrik gibi). Ayrıca Hendese-i Halliyye’de, ileri ta- rihli Osmanlıca analitik geometri kitaplarındaki terimlerle de karşılaşmak mümkündür. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi 2. Şükrü Sayan, Niewenglowski8 ve Pruvost’un9 Eserlerinin Karşılaştırılması Şükrü Sayan, eserini kaleme alırken Niewenglowski ve Pruvost’un eserlerinden faydalandığını belirtmiştir. Şükrü Bey ile Niewenglowski’nin konuları veriş sırası ve tarzı, kullandık- ları şekiller çoğu yerde örtüşmektedir. Şükrü Bey’in, katı‘-ı mütekâbileyn (Sayan, /, s. 99) yani “karşılıklı kesen- ler” başlığını Niewenglowski, aynı anlama gelen transversa- les réciproques (Niewenglowski, , s. 95) başlığı ile vermiş- tir. Şükrü Bey’in nisbet-i müellefe, Niewenglowski’nin division harmonique (Niewenglowski, , s. 96) olarak adlandırdığı konu “harmonik bölme”den başkası değildir. Yazarların ver- diği tanımları karşılaştırak gerekirse, Niewenglowski’nin ver- diği harmonik bölme tanımı şu şekildedir: Soient (fig. 52) A, B, C, D quatre points en ligne droite. Lorsque , on dit que C et D sont conjugués har- moniques par rapport à A et B. L’égalité précédente po- uvant être mise sous la forme , on en conclut que A et B sont conjugués harmoniques par rapport à C et D. On dit encore que les quatre points A, B, C, D forment une division harmonique (Niewenglowski, , s. 96). Şükrü Sayan’ın verdiği harmonik bölme tanımı şu şekildedir: Bir hatt-ı müstakîm üzerinde bulunan B , C, D, F gibi nokta tasavvur edelim. Eğer bu dört noktanın yek-dîgerine naza- ran bu‘dları mîyanında nisbeti mevcûd olursa D, F 8 Boleslas Alexandre Niewenglowski, , Fransız matematikçi. Nievenglowski, Cramer’in de ilgisini çeken ve acayip şekli nedeniyle Fransızların “courbe du diable” yani şeytan eğrisi dedikleri eğrisi üzerine çalışmalar yapmıştır. (Cajori F. , , s. ). 9 Yazarın, kitaplarının başındaki “Inspecteur general de l’instruction publique, Ancien Professuer de Mathématique spéciales au Lycée Louis-le-Grand” ifadelerinden, eğitim müfettişi ve matematik öğretmeni olduğu anlaşılmaktadır (Pruvost, Leçons de Géométrie Analytique, ). Terminoloji ve Çeviri noktalarına B, C noktalarıyla müzdevice-i müellefe teş- kil etmiş denilir. Ve beynlerindeki şu nisbete de nisbet-i müellefe namı verilir. Fakat münasebet-i mezkûra sûretinde dahi yazılabileceğinden bu hale göre B, C nokta- ları da D, F noktalarının müzdevice-i müellefesi olmak icab eder (Sayan, /, s. ) Yazarların, söz konusu kavram için kullandıkları ifa- delerin birebir örtüştüğü görülmektedir. Benzer bir durum, Şükrü Bey’in nisbet-i muzâafa (Sayan, /, s. ), Niewenglowski’nin rapport anharmonique (Niewenglowski, , s. 98) olarak ifade ettiği “çifte oran” konusunda da mevcuttur. Harmonik bölmeden bir sonraki başlıkta da Niewenglowski’nin Le rapport anharmonique des points d’intersection d’un faisceau de quatre droites concourantes par une transver- sale quelconque est indépendant de la position de cette transversale (Niewenglowski, , s. 99). şeklindeki ifadesini Şükrü Bey’in nerdeyse birebir çevirisi dik- kat çekmektedir: Dört hatt-ı mütelâkiden mürekkeb bir huzmenin bir katı‘ ile kat‘ından hâsıl olan fasl-ı müşterek noktalarının nisbet-i muzâafeleri katı‘ın vaz‘iyyetine tâbi değildir (Sa- yan, /, s. ). İki yazarın da ifade etmek istediği ise şudur: Dört doğru- dan oluşan bir demetin bir kesen ile kesilmesinden oluşan or- tak noktaların çifte oranları, kesenin durumuna bağlı değildir. Yazarların takip eden başlıkları karşılaştırıldığında, Şükrü Bey’in bazı başlık ve şekilleri atlayarak “tam dörtgen” ko- nusuna geçtiği görülmektedir. Şükrü Bey’in münharif-i tâm (Sayan, /, s. ), Niewenglowski ve Pruvost’un ise O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi quadrilatére complet (Niewenglowski, , s. ; Pruvost, , s. ) başlığı ile verdiği “tam dörtgen”, yüzyılından itibaren modern geometri kitaplarına giren bir konudur. Dört tane, üçü bir noktada kesişmeyen doğrunun meydana getirdiği, 6 köşe ve 3 köşegenden oluşan şekildir. Türk matematik lite- ratüründe “tam dörtgen” kullanımı mevcuttur (Tuncer, , s. ; Büke, Analitik Geometri (Cilt 1), , s. ). Bir sonraki başlıkta yazarlar, Newton adından bahset- meden, bir tam dörtgenin üç köşegeninin ortalarından ge- çen Newton doğrusunu (Tuncer, , s. ) ele almışlardır. Niewenglowski’nin Les milieux des diagonales d’un quadrilatére complet sont en ligne droite (Niewenglowski, , s. ). şeklindeki ifadesini, Pruvost benzer şekilde, Dans tout quadrilatére complet, les milieux des trois dia- gonales sont en ligne droite (Pruvost, , s. ). olarak ifade etmiş ve Şükrü Bey de: Münharif-i tâmmın kutrlarının muntasıf noktaları bir hatt-ı müstakîm üzerinde bulunur (Sayan, /, s. ). şeklinde dile getirmiştir. Başka bir örnek vermek gerekirse, tam dörtgen konu- sundan sonra her iki yazar, Newton doğrusunda olduğu gibi, Desargues’ın10 adını vermeden bu teoremi ele almışlardır. Eğer iki üçgenin bir noktaya göre perspektifi varsa bir doğruya göre de perspektifinin var olduğunu belirten Desargues teoremi için Şükrü Bey’in verdiği tanım; 10 Girard Desargues, , Fransız geometrici. Terminoloji ve Çeviri İki müsellesin dıl‘ları nazîr nazîre yek-dîgerini bir hatt-ı müstakîm üzerinde vâki‘ noktalarda kat‘ ettiği takdirde, bunlara mukâbil re’sleri beynine mevsûl hatlar da yek- dîgerini bir noktada kat‘ eder (Sayan, /, s. ). şeklindeyken, Niewenglowski triangles homologiques başlığı al- tında Desargues teoremini şu şekilde tanımlamıştır: Si les côtés de deux triangles ABC, A’B’C’ se coupent deux à deux en trois points L, M, P situés en ligne droite, les dro- ites AA’, BB’, CC’ joignant les sommets opposés sont con- courantes, et réciproquement (Niewenglowski, , s. ). Desargues teoreminde, Niewenglowski’nin üç doğrunun bir noktada kesiştiğini ifade etmek için kullandığı concouran- tes sözcüğünün, Şükrü Bey’in anlatımında karşılığının olma- dığı görülmektedir. Bu bağlamda bu teorem için Şükrü Bey’in anlatımının Niewenglowski’ye göre zayıf olduğu söylenebilir. İlk bölümün beşinci alt başlığı olarak Şükrü Bey, hatt-ı müstakîm-i mevhûmun nazariyye-i tahlîliyyesi yani “sa- nal doğruların analitik incelenmesi” konusunu ele almış- tır (Sayan, /, s. ). Bu kısımdaki alt başlıklar, Niewenglowski’nin points et droites imaginaires başlığı ile ele aldığı bölüm ile örtüşmektedir (Sayan, /, s. ). Niewenglowski’nin point imaginaire (Niewenglowski, , s. ) dediği şeklindeki iki noktayı, Şükrü Bey nokta-ı mevhûme (Sayan, /, s. ) yani sanal nokta olarak aktarmıştır. Şükrü Bey’in kitabının üçüncü ana başlığı, derece-i sâniye münhaniyyâtının tasnifi ifadesi ile ikinci dereceden eğrilerin sınıflandırılmasına ayrılmıştır. Şükrü Bey’in yararlandığı ya- zarlardan Niewenglowski bu konuyu courbes du second degré (Niewenglowski, , s. ) başlığı ile ele almıştır. İki yazarın O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi konuyu işleyiş şeklinde benzerlikler mevcuttur. Örneğin Nie- wenglowski türevin geometrik yorumunu, …le coefficient angulaire de la tangente en un point M d’un arc de courbe est égal à la dérivée de l’ordonée, prise par rapport à l’abscisse (Niewenglowski, , s. ). şeklinde ifade ederken, benzer bir anlatım Şükrü Bey’de de karşımıza çıkmaktadır: …bir münhanîye bir noktadan resm olunan hatt-ı mümâssın emsâl-i zâviyesi, münhanî-i mezkûrun tertibinin fas- lasına nazaran birinci mertebeden müştakkına müsâvîdir (Sayan, /, s. ). Konuların ele alınış tarzına başka bir örnek vermek gere- kirse, zarflar teorisi adlı konuya Pruvost’un eserinde yer ver- mesne rağmen (Pruvost, , s. ), Şükrü Bey’in büyük ölçüde Niewenglowski’nin eserinden yararlandığı tespit edil- miştir (Sayan, /, s. ; Niewenglowski, , s. ). Örneğin Şükrü Bey’in, Zarfın her bir noktasından kendisine mümâss olmak üzere lâ-akall bir mazruf mürûr eder (Sayan, /, s. ). olarak ifade ettiği teoremi Niewenglowski, Par chaque point de l’enveloppe, il passe au moins une enveloppée qui lui est tangente en ce point (Nieweng- lowski, , s. ). şeklinde dile getirmiştir. Ayrıca konunun girişinde her iki ya- zarın verdiği formüller ve şekiller büyük benzerlik göster- mektedir (Niewenglowski, , s. ; Sayan, /, s. ). Aynı benzerlik son başlık olan homoteti konusunda da Terminoloji ve Çeviri karşımıza çıkmaktadır (Sayan, /, s. ; Nieweng- lowski, , s. ). Bu kısımda ele alınan diğer bir konu da, Şükrü Bey’in hatt-ı mecâzî veya hatt-ı mütesâvi-el ciheh (Sayan, /, s. )11, Niewenglowski (Niewenglowski, , s. ) ve Pruvost’un (Pruvost, , s. ) droites isotropes olarak adlandırdığı “izot- rop doğru” başlığıdır. Şükrü Bey’in tanımı şu şekildedir: Hutût-u mevhûme arasında emsâl-i zâviyeleri olan bir sınıf hutût-u mevcûddur ki bunlar birtakım havâss-ı ga- ribe (tuhaf özellik) ile muttasıf (vasıflanmış) olduklarından hatt-ı mecâzî veya hatt-ı mütesâvi-yül ciheh nâmı verilir (Sayan, /, s. ). Tanımın ardından Şükrü Bey’in izotrop doğrulara ilişkin ver- diği altı özellik (Sayan, /, s. ), Niewenglowski’den aynen tercüme edilmiştir (Niewenglowski, , s. ). Pruvost ise bu iki yazardan farklı bir anlatım şekli izlemiştir (Pruvost, , s. ). Söz konusu üç eserin farklı içerikli bölümlerine rastlamak da mümkündür: Şükrü Bey’in mahall-i hendesî, Niewenglowski ve Pruvost’un lieux géométriques (Niewenglowski, , s. ; Pruvost, , s. ) olarak ele aldığı, locus olarak da bilinen “geometrik yer” konusunda, Şükrü Bey, söz konusu yazarlar- dan farklı başlıkları ele almıştır. Sonuç olarak, Niewenglowski ve Şükrü Bey’in bazı konu baş- lıklarının ve içeriklerinin büyük ölçüde aynı olduğu, Pruvost’un ise farklı içerikleri ele aldığı tespit edilmiştir. Hatta Şükrü Bey’in Niewenglowski’den birebir çevirdiği kısımlar da söz konusu- dur. Bu bağlamda, Şükrü Bey’in daha çok Niewenglowski’den yararlandığı söylenebilir. 11 Burada muhtemelen baskı hatası yapılmıştır, hatt-ı mütesâvi-el cihet olması muhte- meldir. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi Değerlendirme Osmanlıca matematik kitaplarını çeviren yazarlara baktığı- mızda, faydalanılan kaynakların ağırlıklı olarak Fransızca eser- ler olduğu görülmektedir. Ayrıca, Fikri Santur, G. Salmon’un İngilizce kaleme aldığı kitabının Fransızca tercümesinden fay- dalandığı için bu eser de, kaynağı Fransızca olan eserler ara- sında değerlendirilebilir. Bu bağlamda, Fransız matematikçile- rin, Türk matematik geleneği üzerindeki etkisi açık bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Öyleyse Fransız edebiyatı kadar, Fran- sız bilimi de Türk düşüncesi üzerinde etkili olmuştur (Demir R. , , s. 27). Bilimsel bir alanın aktarılmasında karşılaşılan en büyük sorun, daha önce de değinildiği üzere, terminolojinin kavramı karşılayabilen doğru terimlerle aktarılmasıdır. Söz konusu ya- zarların eserlerine bakıldığında, Osmanlı matematikçilerinin bu sorunu aşmak için büyük bir gayret sarf ettikleri görülmekte- dir. Ayrıca yazarların, bilimsel bilginin kendisinden aktarıldığı dil olarak Fransızcayı, bilimsel bilginin kendisine aktarılan dil olarak da, dönemin dil anlayışı gereği, Arapça kökenli sözcük- leri tercih ettikleri görülmektedir. Bu yaklaşım, Osmanlı bilim adamlarının Arap bilim dilinin de terminolojik olarak gelişti- rilmesine katkıda bulunduklarının kanıtıdır. Osmanlılar yeni bilimleri aktarırken Arapçayı da zenginleştirmişlerdir. Klasik İslam Medeniyetinde ve Geç Ortaçağ Avrupası’nda yapılan çevirilerin bilim tarihi seyrine olan büyük etkileri dü- şünüldüğünde, çeviri faaliyetlerinin bilimin yeniden canlan- masına yaptığı katkılar yadsınamaz. Bu bağlamda, son dö- nem Osmanlı matematikçilerinin yaptıkları çevirilerin, Şükrü Sayan özelinde düşünülecek olursa, çok titiz ve başarılı oldu- ğunu söylemek mümkündür. Zihnî Efendi’den Kerim Erim’e kadar, yaklaşık yüz elli yıllık süreçte, çok hızlı bir şekilde analitik geometri bilgisinin Terminoloji ve Çeviri ülkeye girdiği ve bilginin muhtevasının ve seviyesinin zaman ilerledikçe hızlı bir şekilde arttığı, geliştiği görülmektedir. La Géoémtrie’den başlatacak olursak, Batı’nın yaklaşık üç yüz elli yıllık analitik geometri birikiminin, elli yıl gibi kısa bir sürede üniversitelerimizde işlenir hale geldiği görülmektedir. Elbette bu bilginin ne kadar içselleştirildiği tartışmaya açık bir konudur. Kaynakça A. Yazma Eserler Hendese-i Halliyye: Geometrie Analytique. (tarih, yazar yok). İstanbul Üni- versitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi (IUEFK), Nadir Eserler, Yer No: Erim, K. (). Hendese-i Tahlîliyye. Karafakı: Atatürk Üniversitesi, Seyfet- tin Özege Salonu, Yer No: NE. İbrahim Edhem Paşa. (II. Abdülhamid devrinde istinsah edilmiştir, yy). Hendese-i Halliyye. İstanbul Üniversitesi, TY, nr. (rik’a ile). B. Basma Eserler Ahmed Zihnî. (/). Hendese-i Halliye (1. b.). İstanbul: Mühendishâne-i Berrî-i Hümayun Matbaası. Ahmed Zihnî. (/). Hendese-i Halliyye (2. b.). İstanbul: Mühendishâne-i Berrî-i Hümayun Matbaası. Altun, M. (). Matematik Öğretimi. Bursa: Aktüel. Balcı, M. (). Analitik Geometri. İstanbul: Sürat. Başhoca, İ. E. (/). Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye (Cilt 2). Mısır: Bu- lak Matbaası. Baykal Yelli, B., & Kişi, E. (). İlköğretim Matematik 8. Sınıf Ders Kitabı. Ankara: MEB. Biran, L. (). Diferansiyel Geometri Dersleri. İstanbul: İstanbul Üniversi- tesi Fen Fakültesi Yayınları. Blaschke, W. (). Diferensiyel Geometri Dersleri. (K. Erim, Çev.) İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları-Şirketi Mürettibiye Basımevi. Boyer, C. B. (). A History of Mathematics. Canada: Jhon Wiley. Boyer, C. B. (). Matematiğin Tarihi. (S. Bağcacı, Çev.) Ankara: Doruk Yayınları. Büke, M. (). Analitik Geometri (Cilt 1). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Ya- yınları-Mürettebiyye Basımevi. O sman l ıca A na l itik G eometri T ermino l o j isi Büke, M. (). Analitik Geometri (Cilt 2). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Ya- yınları-Şirketi Mürettebiye Basımevi. Cajori, F. (). Matematik Tarihi. (D. İlalan, Çev.) Ankara: ODTÜ yayıncılık. Çoker, D., & Karaçay, T. (). Matematik Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları-Sevinç Basımevi. Demir, H. (). Homoteti ve Benzerlik. Matematik Dünyası(4), Demir, R. (). Çağdaş Matematiğin Türkiye’ye Girişi. S. Zeki içinde, Âsar-ı Bâkiye-Bilginlerin Yaşamları ve Yapıtları (M. Dosay Gökdoğan, R. De- mir, & M. Kılıç, Çev., Cilt 3, s. ). Ankara: Babil. Devellioğlu, F. (). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Ay- dın Kitapevi. Dosay, M. (). Mecmûa-i Ulûm-i Riyâziye. Düşünen Siyaset(16), Elias, E. A., & Elias, E. E. (). Elias’ Modern Dictionary Arabic-English. Ca- iro, U. A. R.: Elias’ Modern Press. Hacısalihoğlu, H. H. (). Diferensiyel Geometri. Ankara: Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Basımevi. Hacısalihoğlu, H. H., Hacıyev, A., Kalantarov, V., & Sabuncuoğlu, A. (). Matematik Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Türk Dil Kurumu Yayınları. Hendese-i Halliyye: Geometrie Analytique. (tarih yok). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi (IUEFK), Nadir Eserler, Yer No: Hussein Tevfik Pacha. (). Linear Algebra 2. Ed. K. Çeçen içinde, Hüse- yin Tevfik Paşa ve “Linear Algebra” (s. ). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi. İzzet, M., & Fehmi, H. (). Yeni Hendese (3. b.). İstanbul: Kanaat Ki- tapevi. Lawrence, J. D. (). A Catalog of Special Plane Curves. Newyork: Dover. Lockwood, E. H. (). A Book Of Curves. Cambridge: Cambridge At The University Press. Mehmed Vâsıf. (/). Hendese-i Halliye-i Musattaha ve Kutû’-i Mahrûtiye. İstanbul: Mahmud Bey Matbaası. Nazmi, A., & Hilmi. (). Hendese Dersleri. İstanbul: Devlet Matbaası. Niewenglowski, B. A. (). Cours de Géométrie Analytique (Cilt 1). Paris: Gauthier-Villars et fils. Niewenglowski, B. A. (). Cours de Géométrie Analytique (Cilt 2). Paris: Gauthier-Villars et fils. Niewenglowski, B. A. (). Cours de Géométrie Analytique (Cilt 3). Paris: Gauthier-Villars et fils. Terminoloji ve Çeviri Ömür, N. (). Üçgen Geometrisinde Trilineer Koordinatların Uygulama- ları ve Bazı Bağıntılar. Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Ens- titüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Pruvost, E. (). Leçons de Géométrie Analytique (Cilt 2). Paris: Paul Dupont. Pruvost, E. (). Leçons de Géométrie Analytique (Cilt 1). Paris: Paul Dupont. Salih Zeki. (/). Kâmûs-ı Riyâziyyât (Cilt 1). İstanbul: Karabet Matbaası. Salmon, G. (). A Treatise on the Higher Plane Curve: İntended as a sequel to a treatise on conic section. Dublin: Hodges and Smith. Salmon, G. (). A Treatise on Conic Sections . London: Longman Brown. Salmon, G. (). A Treatise on the Analytic Geometry of Three Dimensions. Dublin: Hodges and Smith. Salmon, G. (). Traité de Géométrie Analytique a Deux Dimensions (Secti- ons Coniques). (M. Resal, & V. Vaucheret, Çev.) Paris: Gauthier-Vıllars Et Fils, Imprimeurs-Libraires. Santur, M. F. (/). Hendese-i Halliyye (1. Bölüm). İstanbul: Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn Matbaası. Santur, M. F. (/). Hendese-i Halliyye (2. Bölüm). İstanbul: Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn Matbaası. Santur, M. F. (/). Hendese-i Halliyye (3. Bölüm). İstanbul: Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn Matbaası. Sayan, Ş. (/). Hendese-i Tahlîliyye. İstanbul: Matbaa-i Amire. Schoenflies, A., & Dehn, M. (). Analitik Geometri. (O. H. Alisbah, Çev.) Ankara: Ankara Maarif Matbaası. Tezer, C. (). Evirtim (I). Matematik Dünyası(1), Tezer, C. (). Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa. 22 12, tarihinde Türk Ma- tematikçileri: A. Sinan Sertöz Home Page: monash.pw turk/monash.pw adresinden alındı Tezer, C. (). Başhoca İshak Efendi ve Mecmu‘a-yı ‘Ulûm-ı Riyâziye. Dört Öğe(2), Tuncer, T. (). Matematik Sözlüğü. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Fen Fakül- tesi Döner Sermaye İşletmesi Prof. Dr. Nasım Terzioğlu Basım Atölyesi. Vasıf, M. (/). Hendese-i Halliye-i Musattaha ve Kutû’-i Mahrûtiye . İstanbul: Mahmud Bey Matbaası. Yanyalı M. Esad B. (/). Hendese-i Musattaha (3. b.). İstanbul: Mekteb-i Fünûn-i Harbiye Matbaası. Ek Osmanlıca Analitik Geometri Sözlükçesi • Adlâ‘ (dıl’ın çoğulu): Kenar (Devellioğlu, , s. 12). • Aks (veya akis): Evirtim, [Al. Inversion, Fr. inversion, İn. İnversion] (Tuncer, , s. 94). Türk matematik lite- ratüründe, inversiyon kavramı için Kerim Erim de “evir- tim” kullanımını tercih etmiştir (Blaschke, , s. ). Evirtimi, Cem Tezer şu şekilde değerlendirmiştir: “Evir- timin yansımayla benzerlikleri mevcuttur. Gerçekten de evirtimi, bir doğruya göre değil de çembere göre yansıma olarak görmek mümkündür (dilimizdeki eski metinlerde evirtimin akis olarak adlandırılmasının nedeni herhalde bu)” (Tezer, , s. 12). • Asamm eğriler: Dosay asamm eğrileri irrasyonel eğri- ler olarak (Dosay, , s. ), Tezer ise “biraz muğlak da olsa rasyonel olmayan, köklü hatta transcendental” şek- linde yorumlamıştır (Tezer, , s. 25)1. Bunun yanında Tezer, Başhoca’nın eğrileri geometrik (rasyonel) ve irras- yonel (asamm) olarak sınıflandırmasını, “bugünün oku- yucusu için suni ve muğlak” olarak değerlendirmektedir (Tezer, , s. 25). 1 Cem Tezer ayrıca aynı sayfada, asamm sözcüğünün farklı dillerdeki sözlük karşılığını şu şekilde aktarmaktadır: Asamm: Sağır, söz anlamaz, zor, sert…Latince surdus, Fransızca sourd kelimeleri sağır manasına gelirken bunlara müştak olan İngilizce surd köklü miktar demektedir. Terminoloji ve Çeviri • Bâsıt (veya münkeşîf) (Sayan, /, s. ): İnvo- lüt (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. ), açan (Tuncer, , s. 1) [Al. Evolvente, Invo- lute, İng. envolvent, involute]. Envolüt kullanımı da mev- cuttur. • Berîm (‫( )بريم‬Sayan, /, s. ): Burgu (İng. gim- let), burgusal, burma, spiral. “Bükmek, bükülmek, dönmek, kıvrılmak” anlamlarına gelen Arapça “bereme” (İng. twist) kökünden türemiştir (Elias & Elias, , s. ). Türkçe matematik literatüründe bu anlamı karşılayan “spiral” kul- lanımı mevcuttur (Hacısalihoğlu, , s. , ; Scho- enflies & Dehn, , s. 24). Ancak Salih Zeki, spiral için berîm ifadesi yerine helezon ve münhanî ifadelerini tercih etmiştir (Salih Zeki, /, s. ). [İng. spirals]. • Dâire-i inhinâ (Sayan, /, s. ): Eğrilik dâiresinin iki boyutlu hali [Fr. cercle de courbure]. • Dâire-i mukterine (Sayan, /, s. ): Eğrilik dâiresi veya oskülatör dâire (Blaschke, , s. 40), eğri- lik çemberi (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabun- cuoğlu, , s. ), eğrilik dâiresi (Büke, Analitik Geo- metri (Cilt 2), , s. ) [Fr. cercle osculateur, İng. circle of curvature]. • Dâlle (‫( )داله‬Sayan, /, s. ): Determinant. Lite- ratürde de bu kullanım mevcuttur (Tuncer, , s. 55; De- vellioğlu, , s. ) [Fr. déterminant]. Hamit Dilgan’ın da bu ifade için “muayyin” sözcüğünü kullandığı bilin- mektedir. • Delîl: Argüman. Bir karmaşık sayıyı gösteren vektörün pozitif yönde ekseni ile yaptığı açı [Alm. Argument, Fr. argument] (Tuncer, , s. ). • Emsâl-i zâviyevî (‫)امثال زاويه وى‬: Zihnî Efendi doğrula- rın ekseni ile pozitif yönde yaptığı eğim açısının genel E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ ifadesini olarak veren, denklemindeki, katsayısını emsâl-i zâviyevî (‫( )امثال زاويه وى‬Ahmed Zihnî, /, s. 81) olarak ifade etmektedir. Bu ifadeyi, her ne kadar Devellioğlu “açısal katsayı” (Devellioğlu, , s. ) olarak tanımlasa da, emsâl-i zâviyevî, günümüz or- taokul kitaplarında da yer alan “eğim” kavramından baş- kası değildir (Baykal Yelli & Kişi, , s. ). • Fasla: Apsis. Kartezyen koordinat sistemindeki bir nok- tanın bileşeni. • Fasl-ı müşterek (Sayan, /, s. ): Kesişim (veya arakesit) (Tuncer, , s. ; Çoker & Karaçay, , s. ) Burada kastedilen, iki doğrunun ortak nokta veya noktalarıdır [İng. intersection]. • Hâric ani’-l merkezlik: Dış merkezlik (Devellioğlu, , s. ); Dış merkezlilik oranı elipste 1’den küçük, hiper- bolde 1’den büyük ve parabolde 1’e eşittir (Tuncer, , s. 59) [Fr. excentricité, İng. excentricity]. Bu tanım Zihnî Efendi efendinin verdiği tanımla aynıdır. • Hatt-ı kutbî (veya kutbiyye): Kutup doğrusu (Tuncer, , s. ) [Fr. polaire, İng. polar, polar line]. • Hatt-ı mecâzî veya hatt-ı mütesâvi-el ciheh: Nieweng- lowski (, s. ) ve Pruvost’un (, s. ) droites isotropes olarak adlandırdığı “izotrop doğruyu”, Şükrü Bey “hatt-ı mecâzî veya hatt-ı mütesâvi-el ciheh” şekilde aktarmıştır (/, s. ). “İsotropic” sözcüğü için Karaçay’ın önerdiği “eş yönlü” ifadesi (, s. ), Şükrü Bey’in kullandığı hatt-ı mütesâvi-el ciheh terimini karşı- lamaktadır. Türk matematik literatüründe “izotrop doğru” kullanımı mevcuttur (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. ; Tuncer, , s. ; Büke, Analitik Geometri (Cilt 1), , s. ; Erim, , s. 54) [Al. Isotrope Gerade, Fr. droite isotrope, İng. isotropic line]. Terminoloji ve Çeviri • Hatt-ı müstakîm: Doğru (Tuncer, , s. 63) [Al. ge- rade Linie, Fr. ligne droite, İng. straight line]. • İnhidâb (‫)انحداب‬: Yumrulaşma, kamburlaşma (Devellioğlu, , s. ; Tezer, , s. 27). Konu anlatımında Şükrü Bey bu sözcüğün Fransızca karşılığını inhidâb: convexité olarak vermiştir (Sayan, /, s. ). Tuncer ise convexité sözcüğü için dış bükeylik anlamını verirken (Tuncer, , s. ), Osmanlıca karşılığı olarak da muhaddebîyyet ifade- sini önermiştir (Tuncer, , s. 58). Yazarların farklı söz- cük tercihlerine rağmen kastedilen dış bükeyliktir. [İng. convexity]. Tezer’in bildirdiğine göre bu ifade Başhoca ta- rafından Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye’de kullanılmıştır (Te- zer, , s. 27). • İnhinâ: Eğrilik (Tuncer, , s. 80; Çoker & Karaçay, , s. ) [İng. curvature]. (Sayan, /, s. ) • İnka‘âr (‫)انقعار‬: Bu sözcüğe sözlüklerde rastlanmamıştır, ancak Tezer sözcüğün anlamının içbükeylik olduğunu belirtmektedir (Tezer, , s. 27). Gerçekten de sözcü- ğün kökü olan (‫ )ر ع ق‬ifadesine bakıldığında “to make concave” yani “iç bükey yapmak, konkavlaştırmak” an- lamı karşımıza çıkmaktadır (Elias & Elias, , s. ). Konu anlatımında bu sözcüğün Fransızca karşılığı inka‘âr: concavité olarak verilmiştir (Sayan, /, s. ).Tun- cer, concavité sözcüğünün Osmanlıca karşılığı olarak mu- karribiyyet, Türkçe anlamı olarak da içbükeylik ifadelerini önermiştir (Tuncer, , s. ). [İng. concavity]. Tezer’in bildirdiğine göre bu ifade Başhoca tarafından Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye’de kullanılmıştır (Tezer, , s. 27). • İrcâ‘: İndirgeme (Tuncer, , s. ); eski haline çevirme (Devellioğlu, , s. ). • İrtifâ‘: Yükseklik (Tuncer, , s. ; Çoker & Karaçay, , s. ) [Al. Höhe, Fr. hauteur, İng. height]. E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ • İrtisâmât (Ahmed Zihnî, /, s. ): İrtisâm’ın ço- ğulu. İrtisâm: Resim çıkma, resmolma, izdüşüm (Develli- oğlu, , s. ); izdüşürüm (Tuncer, , s. ). Talat Tuncer, Matematik Terimleri Sözlüğü’nde bu iki sözcü- ğün matematik açısından Osmanlılar’da farklı anlamlara sahip olduğunu belirtmiştir; mürtesem: izdüşüm (s. ), irtisam: izdüşürüm (s. ). Oysa Devellioğlu irtisâm (s. ) ve mürtesem (s. ) kelimelerinin her ikisi için de “izdüşüm” anlamını vermiştir. • İrtisâm-ı kaim-üt tasvir: Dik izdüşüm (Tuncer, , s. ). • Kaim: Dik (Tuncer, , s. 60) [İng. orthogonal]. Mihverîn kaimi: Dik eksenler. • Kasıma (‫“( )قاسمه‬ka” uzun okunur): Diskriminant, denkleminin katsayılarından elde edilen sayısı (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. 92) [İng. discriminant]. ∆ yani dis- kiriminant için, Şükrü Sayan (Sayan, /, s. ) ve M. Fikri Santur (Santur, Hendese-i Halliyye (1. Bölüm), /, s. ; Santur, Hendese-i Halliyye (3. Bölüm), /, s. ) kasıma sözcüğünü tercih etmişlerdir, sözlüklerdeki kullanımı da bu şekildedir (Çoker & Kara- çay, , s. 17; Devellioğlu, , s. ). Ancak A. Zihnî Efendi (Ahmed Zihnî, /, s. ) ve İbrahim Edhem (İbrahim Edhem Paşa, yy., s. ) ∆ işareti için müferrik (‫ )مفرق‬yani “tefrîk eden, ayıran” sözcüğünü kul- lanmıştır (Devellioğlu, , s. ). Gerçekten de, Çoker & Karaçay’ın ∆ için önerdiği diğer bir kelime olan “ayır- gaç” (Çoker & Karaçay, , s. 17) ve Balcı’nın verdiği “ayıraç” (Balcı, , s. ) ifadeleri, müferrik yani “ayı- ran” anlamını karşılamaktadır. Terminoloji ve Çeviri • Kat‘-ı müstakîme (veya kıt‘a-i müstakîm): Doğru par- çası (Tuncer, , s. 65) [Al. Strecke, Fr. segment, İng. line segment] • Kat‛-ı mükâfî: Parabol. • Kat‛-ı nâkıs: Elips. • Kat‛-ı nâkıs-ı mücessem: Elipsoit (Tuncer, , s. ). • Kat‛-ı zâid: Hiperbol. • Katı‘: Kesen (Tuncer, , s. ; Devellioğlu, , s. ), [Fr. transversale, İng. transversal]. • Kaziyye: Önerme (Tuncer, , s. ); önerme (mant.), yardımcı teorem (mat.) (Devellioğlu, , s. ). • Kemmiyyât-ı vaz‘iyye-i mihverî: Kartezyen koordinat sistemi. • Kemmiyyât-ı vaz‛iyye-i eskaliyye: Coordonnées ba- ricentriques (Sayan, /, s. ): Barisentrik koor- dinatlar (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncu- oğlu, , s. 31), barisantrik koordinatlar (Büke, Analitik Geometri (Cilt 1), , s. ) [İng. barycentric coordi- nate system]. • Kemmiyyât-ı vaz‛iyye-i kutbiyye: Kutupsal koordinat sistemi. • Kemmiyyât-ı vaz‛iyye-i müsellesiyye: Coordonnées trilinéaires (Sayan, /, s. ): Üçdoğrusal koordi- natlar (Büke, Analitik Geometri (Cilt 1), , s. ), tri- lineer koorinatlar (Ömür, ). • Kemmiyyât-ı vaz‛iyye-i zâtiyye (Sayan, /, s. ): Doğal denklemler (Biran, , s. 26), tabiî denk- lemler (Blaschke, , s. 44). İntrinsik (esas) koordinat- lar (Cajori F. , , s. ) [Fr. coordonnées intrinséques (Sayan, /, s. )]. E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ • Kemmiyyât-ı vaz‛iyyenin tahvili: Koordinat dönüşüm- leri (Balcı, , s. ). • Kıt‘a-i müstekîme: Doğru parçası (Devellioğlu, , s. ; Tuncer, , s. 65). • Kutp: Kutup (Tuncer, , s. ) [Fr. pôle, İng. pole]. • Kutr (veya kutur): Köşegen (Tuncer, , s. ; Çoker & Karaçay, , s. ), [Fr. diagonale, İng. diagonal] veya çap (Tuncer, , s. 37; Çoker & Karaçay, , s. 57), [Al. Durchmesser, Fr. diamѐtre, İng. diameter]. Bu verilen an- lamlara rağmen, kutr sözcüğü burada “kenarortay” anla- mında kullanılmıştır. • Kutr-u müzdevic: Eşlenik çap. (Balcı, , s. 86). [İng. conjugate diameter, Fr. diamétre conjugué (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. )]. • Lemniskat: Sonsuz sembolü şeklindeki eğri (Cajori F. , , s. ). • Ma‘kûs (Sayan, /, s. ): Aks olunmuş, evrik, ters (Devellioğlu, , s. ). “Evrik” kullanımı Cem Tezer’in çalışmasında da mevcuttur (Tezer, , s. 12). • Mahall-i hendesî: Geometrik yer: (Devellioğlu, , s. ), hendesî mahall (Nazmi & Hilmi, , s. 13), [Fr. lieu géométrique, İng. locus]. • Mazruf (Sayan, /, s. ): Zarf eğrisine teğet olan doğruların her biri [Fr. enveloppée, İng. enveloped]. • Mebsût (veya mekşûf) (Sayan, /, s. ): Eva- lüt (Hacısalihoğlu, Hacıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. ), açılan (Tuncer, , s. 1) [Al. Evolute, İng. evolute]. Evolüt kullanımı da mevcuttur. Bu konu Kerim Erim’in çevirdiği Blaschke’ın ve Lütfi Biran’ın eserinde “Bâsıtlar ve Mebsutlar” başlığı altında incelenmiştir (Blasc- hke, , s. ; Biran, , s. ). Hacısalihoğlu Terminoloji ve Çeviri ise “İnvolüt (basıt) ve Envolüt (mebsut)” şeklinde paran- tez içinde eski dildeki karşılıklarını vermeyi tercih etmiş- tir (Hacısalihoğlu, , s. ). Boyer’in “involutes and evolutes” şeklindeki başlığını (Boyer C. B., , s. ) Bağcacı “düreçler ve eğeçler” olarak çevirmiştir (Boyer C. B., , s. ). Cajori’nin History of Mathematics eserini çeviren D. İlalan evolüt için “kıvrım merkezi eğrisi” çevi- risini önermiştir (Cajori F. , , s. ). • Merkez inhinâ (Sayan, /, s. ): Eğrilik mer- kezi (Blaschke, , s. 44; Hacısalihoğlu, Hacıyev, Ka- lantarov, & Sabuncuoğlu, , s. ; Büke, Analitik Ge- ometri (Cilt 2), , s. ) [Fr. center de courbure, İng. center of curvature]. • Merkez-i sıklet (Ahmed Zihnî, /, s. ): Ağır- lık merkezi (Tuncer, , s. ) • Mevki-i amûd: Dikme ayağı (Tuncer, , s. ; De- vellioğlu, , s. ). • Mihrâk (‫)محراق‬: Odak noktası için yaygın kullanım mihrâk (‫ )محراق‬sözcüğüdür (Sayan, /, s. ; Tuncer, , s. ; Devellioğlu, , s. ). Ancak Başhoca, Arapça aynı kökten türemiş olan ihtirâk (‫ احتراق‬: Tutuşup yanma, (Devellioğlu, , s. ) sözcüğünü tercih etmiştir. (Bu sözcük (Başhoca, /, s. , v.d.)’de de mev- cuttur). Ahmed Zihnî Efendi de odak noktası için ihtirâk sözcüğünü tercih etmiştir (Ahmed Zihnî, /, s. 33, , ). • Mihver-i cezrî: Kuvvet ekseni, [Al. Radikalachse chor- dale, İng. radical axis]. Kuvvet ekseni için literatürdeki di- ğer kullanımlar şu şekildedir: 1. Kuvvet mihveri (Tuncer, , s. ) 2. Cezrî mihver (Nazmi & Hilmi, , s. 13) 3. Cezr-i mihver (Devellioğlu, , s. ). E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ • Mihver-i kebir: Elipsin asal ekseni yani büyük ekseni (Başhoca, /, s. ; Ahmed Zihnî, /, s. ; Sayan, /, s. 6). • Mihver-i mürebbi: Koni kesitinin sabit doğrusu olan doğ- rultman doğrusu (Balcı, , s. ). Mürebbî (‫)مربى‬: Ço- cuk terbiye eden (Devellioğlu, , s. ) Osmanlı ana- litik geometri literatüründe doğrultman, müveccih (“‫)”موجه‬ sözcüğü ile ifade edilmektedir (Sayan, /, s. 13; Nazmi & Hilmi, , s. 16; Santur, Hendese-i Halliyye (1. Bölüm), /, s. ; Tuncer, , s. 64, ; Ço- ker & Karaçay, , s. 95) Ancak Zihnî Efendi doğrult- man için mihver-i mürebbî ifadesini tercih etmiştir (Ah- med Zihnî, /, s. , ). Bu tercihin nedeni, Fransızca “directrice” sözcüğünün “okul yöneticisi, müdi- resi” anlamında olmasıdır [Fr. directrice, Al. Direktrix, İng. directrix]. Şükrü Bey ve Mehmet Fikri, eserlerinde “mü- veccih” kelimesini “‫ ”موجه‬şeklinde yazarken, Devellioğlu sözlüğünde bu kelimeyi “‫ ” موجخ‬olarak yazmıştır (Devel- lioğlu, , s. ). Her üç kullanımda da anlatılmak is- tenen, koni kesitlerinin doğrultman doğrusudur. Ancak, müveccih sözcüğünün tevcîh (‫)توجيه‬: çevirme, yöneltme, döndürme (Devellioğlu, , s. ) kökünden türediği düşünüldüğünde, Devellioğlu’nun yazımının hatalı olduğu görülmektedir. • Mihver-i sagîr: Sagîre: Küçük (Devellioğlu, , s. ) anlamında olduğundan, mihver-i sagîr için küçük eksen denilebilir. Çeşitli yazarlar, elipsin yedek eksenini (yani küçük ekseni) bu şekilde adlandırmışlardır (Başhoca, /, s. ; Ahmed Zihnî, /, s. ; Sayan, /, s. 6). • Muaddil: Değiştireç, parametre (Tuncer, , s. ); Oda- ğın doğrultmana olan uzaklığına parabolün parametresi denir (Balcı, , s. ) veya parametre, odaktan geçen Terminoloji ve Çeviri en büyük kiriş olarak da tanımlanabilir. Bu iki tanımdan hareketle muaddil mihvere, parametre (veya parametre ekseni) denilebilir. Bu terimi Zihnî Efendi de bu şekliyle kullanmıştır (Ahmed Zihnî, /, s. , ). • Mudallâ‘ (veya zû-kesir-il-adlâ‘): Çokgen (Tuncer, , s. 44; İzzet & Fehmi, , s. ) [İng. polygon]. • Muhaddeb: Dış bükey, konveks (Tuncer, , s. ). • Muhdese (‫( )محدثه‬Başhoca, /, s. 90): (Muhdes’in müennesi) İhdas edilmiş, sonradan meydana gelmiş, es- kiden olmayan (Devellioğlu, , s. ). Başhoca, ko- niklerin tepe noktasını nokta-ı muhdese olarak da isim- lendirmiştir. Başka herhangi bir kaynakta bu kullanıma rastlanmamıştır. Bilindiği gibi kompleks sayılar da muh- des aded olarak isimlendirilmektedir (Tuncer, , s. ), Başhoca’da da bu kullanım mevcuttur. Görünen o ki Baş- hoca, sonradan ihdas edilmiş yani kurulmuş herhangi bir şey için muhdes sözcüğünü tercih etmektedir. • Muhît-i dâire: Dâirenin çevresi (Tuncer, , s. 40) [Fr. Circonférence, İng. circumference]. • Mücânib: Asimptot (Tuncer, , s. ; Devellioğlu, , s. ) [İng. asymptote]. • Mümâselet (Sayan, /, s. ): Homoteti (Tuncer, , s. ; Demir H. , , s. ) [İng. Homothety, Fr. Homothétie]. • Mümâsil: Homotetik (Tuncer, , s. ); Benzeyen, andıran, homotetik (Devellioğlu, , s. ). • Mümâss: Teğet (Tuncer, , s. ) [İng, tangent]. • Münhanî-i m‘izâvî veya münhanî-i mezâvî: Başhoca’nın konkoid için kullandığı bu ifadeyle sadece Mecmûa-i Ulûm-ı Riyâziye’de karşılaşılmıştır. (Başhoca, /, E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ s. ). İfadenin yazım şekli eserde tam olarak okunama- dığından ihtilaflı bir durum söz konusudur: a) Münhanî-i M‘izâvî: M‘izâvî sözcüğünün, Arapça ‘azv yani “birinin üstüne atma, ona yakıştırma, iftira” sözcü- ğünden türetildiği düşünülürse, m‘izâvî sözcüğünün an- lamı “bir şeyin üzerine atılan” olarak düşünülebilir. Kon- koidin çizimi, bu anlatıma uygundur. b) Münhanî-i Mezâvî: Mezâvî sözcüğünün, Arapça zâviye yani “açı” sözcüğünden türetildiği düşünülürse, bu eğri için Başhoca’nın düşündüğü anlam, açısal eğri şeklinde olabilir. Çünkü konkoid eğrisinin, bir açının üç eşit par- çaya ayrılması için kullanıldığı bilinmektedir. • Münhanî-i mihrâkî: Caustic veya kostik eğrileri (Ha- cısalihoğlu, , s. ) (Ayrıca bk. (Lockwood, , s. ; Lawrence, , s. 60) [İng. caustic curves]. • Münhaniyat-ı Ricliye (ya da Ricliyye münhanileri- Courbes Podâires) (Sayan, /, s. ): Pedal eğ- rileri (Hacısalihoğlu, , s. ; Cajori F. , , s. ) ayak(lar) eğrisi (Büke, Analitik Geometri (Cilt 2), , s. ; Çoker & Karaçay, , s. 17; Tuncer, , s. 10; Lockwood, , s. ). Ricliyye sözcüğü, ricl: ayak sözcüğünden türetilmiştir (Devellioğlu, , s. ). • Münhaniyyât-ı ‘âliyye: Courbes transcendant (Sayan, /, s. ): Âlî münhanî (çoğulu münhaniyyât-ı ‘âliyye): Transandant eğri, denklemi cebirsel olmayan eğri (Tuncer, , s. ) [İng. transcendental curve]. • Münharif-i tâm: Tam dörtgen. Şükrü Bey’in münharif-i tâm (Sayan, /, s. ), Niewenglowski ve Pruvost’un ise quadrilatére complet (Niewenglowski, , s. ; Pru- vost, , s. ) başlığı ile verdiği “tam dörtgen”, yüz- yılından itibaren modern geometri kitaplarına giren bir ko- nudur. Dört tane, üçü bir noktada kesişmeyen doğrunun Terminoloji ve Çeviri meydana getirdiği, 6 köşe ve 3 köşegenden oluşan şekil- dir. Türk matematik literatüründe “tam dörtgen” kulla- nımı mevcuttur (Tuncer, , s. ; Büke, Analitik Ge- ometri (Cilt 1), , s. ). [İng. complete quadrilateral] • Müştakk: Türev (Tuncer, , s. ). • Mütehavvil: Değişken (Tuncer, , s. 51) [İng. variable]. • Mütehavvil-i mutavassıt: Parametre (Devellioğlu, , s. ). • Müzdevice-i müellefe: Niewenglowski’nin conjugués harmoniques (, s. 96), Şükrü Bey’in müzdevice-i mü- ellefe (/, s. ) şeklinde ifade ettiği, harmonik bölme teşkil eden ikişer noktaya karşılık gelen “harmonik eşlenik” kavramına sözlüklerde ve o dönem yazılmış di- ğer analitik geometri eserlerinde rastlanmamıştır. Bu ifa- denin Şükrü Bey tarafından ortaya atıldığını düşünmek- teyiz. • Nâsıf (veya hatt-ı munassıf): Açıortay (Tuncer, , s. 2; Çoker & Karaçay, , s. 3) [Al. Winkelhalbierer, Fr. bissetrice, İng. bisector, bisektrix]. • Nâzım: Normal (Tuncer, , s. ; Hacısalihoğlu, Ha- cıyev, Kalantarov, & Sabuncuoğlu, , s. ) [İng. Nor- mal]. • Nısf kutr (nısf-ı kutr veya nısıf kutur): Yarıçap (Tuncer, , s. ) [Al. Halbmesser, İng. radius] • Nısf kutr-u inhinâ: Eğrilik yarıçapı (Blaschke, , s. 40). (Sayan, /, s. ) • Nisbet-i muzâafa: Çifte Oran (veya ikikat oran) (Tun- cer, , s. ), harmonisiz oran (Devellioğlu, , s. ) [Fr. rapport anharmonique, İng. Crosse ratio]. Türk matematik literatüründe “çifte oran” kullanımı mevcut- tur (Demir H. , , s. 2; Büke, Analitik Geometri (Cilt E k : O S M A N L I C A A N A L İ T İ K G E O M E T R İ S Ö Z L Ü KÇ E S İ 2), , s. 71) Şükrü Bey’in yararlandığını belirttiği Ni- ewenglowski, kitabında bu konuyu “rapport anharmoni- que” başlığı ile ele alınmıştır (Niewenglowski, , s. 98). • Nisbet-i müellefe: Harmonik bölme, çifte oranın (-1) ol- ması halidir (Demir H. , , s. 2). Harmonik bölme için Şükrü Bey görüldüğü gibi nisbet-i müellefe ifadesini ter- cih etmiştir. Oysa Tuncer ve Çoker müellef taksîm ifade- sini kullanmışlardır (Tuncer, , s. ; Çoker & Kara- çay, , s. ). Müellef taksîm ifadesinin kavramı daha çok karşıladığını düşünmekteyiz. [Fr. division harmoni- que, İng. harmonic division]. • Nokta-ı telâki (veya tekâtu‘): Kesişme (veya kesim) nok- tası (Tuncer, , s. ; Çoker & Karaçay, , s. ) [Fr. point d’intersection, İng. intersection point]. • Re’s: Köşe (Tuncer, , s. ) [Al. Eckpunkt, Fr. som- met, İng. vertex] • Tâbi‘: Fonksiyon (Tuncer, , s. 99). • Taht-ı mümâss: Teğet altı (Tuncer, , s. ) [Fr. sous- tangente, İng. subtangent]. • Taht-ı nâzım: Normal altı (Tuncer, , s. ) [Fr. sous- normale, İng. subnormal]. • Tenâzur mihveri: Simetri ekseni [Fr. axe (ou ligne) de symétrie, İng. axis (or line) of symmetry] (Tuncer, , s. ). Tenâzurî: Simetrik (Devellioğlu, , s. ). • Tertîb: Ordinat. Kartezyen koordinat sistemindeki bir nok- tanın bileşeni. • Vahid üs-seyr münhaniyyât-Courbes unicursales (Sa- yan, /, s. ): Bir koşulu (Tuncer, , s. ). Anlatılmak istenen, tek parametreli veya değişkenli eğri- lerdir. Terminoloji ve Çeviri • Vasat ve taraf nisbetinde taksim (Başhoca, /, s. 49): Orta ve yan oranında bölüm, altın oran (in. golden section) (Tuncer, , s. ). • Vasat-ı mütenasib: Tuncer, geometrik orta ve orta oran- tılı kavramlarını farklı iki kavram gibi değerlendirmiştir (Tuncer, , s. ). Ancak Altun, kitabında “Geometrik orta (orta orantılılık)” şeklinde bir başlık kullanarak bu ikisinin aynı şey olduğunu belirtmektedir (Altun, , s. 36). Yaygın kullanım da bu şekildedir. • Veter: Kiriş (Tuncer, , s. ) [İng. chord]. • Zû-erbaati‘l-adlâ‘: Dörtgen (Devellioğlu, , s. ). • Zû-kesîr-il adlâ: Çokgen (Tuncer, , s. )

SAYILARIN TARİHİ

İLK DENEMELER

Tarihte uzun zaman önce sayıları kendinde, kendi başına tasarlayamayan insan, henüz sayı saymayı bilmiyordu. Olsa olsa teki, çifti ve çoku tasarlayabiliyordu. Ruh bilimcilerin ve budun bilimcilerin çalışmaları, kargadan başlayıp bebekten, Pigmeden ya da Fuegoludan geçip uygar insana giden gözlemlere dayanarak insanın sayı algısına ilişkin temel ilkenin ortaya konmasını sağlamıştır.

• Hiçbir öğrenim görmemiş yetişkin bir insanın sayı algısı ancak 1’den 4’e kadardır.
Ameriaka’nın Asya’nın ve Afrikanın dillerinde “sayı adları” olarak bir, iki ve çoktan başkası bulunmayan ama yinede birebir uygunluğu bilen kimi çağdaş insan

• Ağaç kertme

• Çakılları,çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanıyorlar.

TARİHİN İLK RAKAMLARI

Bir gün birkaç saymanın aklına sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçimler taşıyan,

• Farklı boylarda
• Pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi.
Nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı.

• Birler basamağı için; Bir çubuk
• Onlar basamağı için; bir Bilya
• Yüzler basamağı için; Bir küre

Bir gün topun kili üzerinde topun içine konan nesneleri simgeleştirme fikri insanların akıllarına geldi

• Küçük bir koni küçük bir kertikle
• Bir bilya küçük bir yuvarlak delikle
• Büyük bir koni kalın bir kertikle
• Bir küre bir daireyle betimlendi

TARİHİN EN ESKİ RAKAMLARI OLAN SÜMER RAKAMLARI M.Ö ’E DOĞRU BÖYLE DOĞDU.

Sıfır'ın Tarihçesi

Onluk sistemin bir üstünlüğü, sıfır rakamı için ayrı bir işaretin (sembolün) bulunmasıdır. Sıfır işaretinin, gerektiğinde basamaklara (hanelere) yazılması gerekmektedir. Aksi halde, boş bırakılan basamak (hane) birçok yanlış anlaşılmalara sebep olur. Örneğin : Bugün, rakamla şeklinde yazdığımız, dört yüz yedi sayısını, sıfır işareti kullanmadan, veya 4 7 (4 ve 7 nin arası biraz boş bırakılarak) şeklinde göstermek mümkünse de, anlam bakımından birçok karşılıklara sebep olabilir.

Sıfır kavramını (fikrini) ilk olarak, hangi medeniyet içerisinde ve kim tarafından ortaya konulmuş (kullanılmış) olduğunda, kaynaklar hemfikir değildi. Bununla beraber, Eski Hintliler'de, milattan sonra yılından itibaren sıfır için özel bir işaretin kullanılmış olduğunu, zamanımıza kadar intikal eden belgeler göstermektedir.

Eski Hintlilerden kalma kitabelerde (yazıtlarda) görülen, rakam ve işaretler, günümüzde ''Hint-Arap sistemi'' olarak adlandırılan sisteme göre benzerlik olduğunu, ve nümerik (terkiym) sistemin, o devirde kullanıldığını göstermektedir. Daha sonraki yıllara ait kitabeler, sayılarda, rakamın kendi zat'i değeriyle vaz'i (konum) değeri, (yani sayı içindeki anlam değeri) arasındaki bağıntının bilindiğini, sıfır anlamını veren, ''0'' gibi bir işaret kullanıldığını da göstermektedir.

Sıfır için, ayrı bir özel işaretin bulunuşu ve basamak fikrinin ustaca kullanılışı, onluk sistemi (decimal), sadece matematiğin değil, ilim dünyasının, en elverişli sistemlerinden biri yapmıştır. Onluk sistemin bu hali için, Fransız matematikçi Pierre Siman Laplace (), bu konuda ''Dünyanın en faydalı sistemlerinden biridir.'' demektedir.

 

Bu&#;ud: Boyut
Kaide: Taban
Seviye: Düzey
Mukavves: Eğri
Satıh: Yüzey
Şâkulî: Düşey
Hat: Çizgi
Kutur: Çap
Ufki: Yatay
Amûd: Dikey
Faraziye: Varsayı
Nısf-I Kutur: Yarıçap
Va&#;zîyet: Konum
Mahrut :Koni
Kavis: Yay
Mustatîl: Dikdörtgen
Müsavi: Eşit
Muhit-İ Daire: Teğet
Muhammes: Beşgen
Müştak: Türev
Mecmû: Toplam
Mesâha-İ Sathiye: Alan
Zâviye: Açı
Nisbet: Oran
Tenasüb: Orantı
Re&#;sen Mütekabil Zâviyeler: Ters Açılar
Zâviyetân-I Mütevâfıkatân: Yöndeş Açılar
Kaim Zaviyeli Müselles: Dikey Üçgen
Şibh-İ Münharif: Yamuk
Müselles-İ Mütesâviyü&#;l-Adlâ&#;: Eşkenar Üçgen
Müselles-İ Mütesâviyü&#;ssâkeyn: İkizkenar Üçgen
Hattı Munassıf: Açıortay
Murabba: Kare
Muhit-i Daire: Çember


monash.pw
tarihman ADLI KULLANICIDAN

monash.pw;msg#msg

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır