hac ibadetinin sırası / Hac Nasıl Yapılır? Hac Vazifesinde Ziyaret Edilen Yerler Nelerdir?

Hac Ibadetinin Sırası

hac ibadetinin sırası

kaynağı değiştir]

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi, Şair Nabi'nin Tuhfetülharemeyni, Bedii Şehsuvaroğlu'nun Hac Yolu, Emel Esin'in Lebbeyk Hac Hatıraları, Necip Fazıl Kısakürek'in Hacdan Çizgiler, Renkler ve sesleri, Cenab Şahabeddin'in Hac Yolunda'sı, Malcolm X'in hac yolculuğu notları en meşhur hac edebiyatıdır.

Malcolm X'in hayatında hac önemli bir dönüşümdür. Şöyle yazar: "Hiç böyle bir şeye şahit olmamıştım. Böyle sıcak kucaklaşmalara, bu kutsal yerde yaşanan, ırkları ve renkleri ne olursa olsun gerçek kardeşlik gösterilerine Geçen bir hafta içinde etrafımdaki her renkten insanın sergilediği bu cana yakınlık karşısında söyleyecek söz bulamıyorum Sizler, belki de bu sözcüklerin benden gelmesine şaşıracaksınız. Fakat bu kutsal ziyarette gördüğüm, tecrübe ettiğim şeyler beni sahip olduğum tüm eski düşüncelerimi yeniden gözden geçirmeye ve takındığım birçok tavrı bir kenara atmaya zorluyor Amerika, İslam'ı anlamak zorunda. Çünkü toplumdan ırk problemini silen tek din oKahire'den Cidde'ye, kutsal şehir Mekke'ye kadar gözleri mavinin mavisi, saçları sarının sarısı, derisi beyazın beyazı olan insanlarla aynı tabaktan yemek yedim, sözlerinde Nijerya'nın, Sudan'ın, Gana'nın Afrikalı müslümanların sözlerindeki kardeşliği, içtenliği hissettim." (Malcolm X ve Malcolm X Konuşuyor'dan naklen.)

Ayrıca bakınız[değiştir

Hac İbadeti

Hac İbâdeti

Haccın Hükmü Nedir?

Haccın Sevab ve Faziletleri

Haccın Mânâsı Nedir?

Haccın Hikmet ve Faydaları Nelerdir?

Hac Ne Zaman Farz Olur?

Haccın Şartları Nelerdir?

Haccın Vücubunun Şartları Nelerdir?

Haccın Edâsının Şartları Nelerdir?

Haccın Sahih Olmasının Şartları Nelerdir?

Haccın Rükünleri Nelerdir?

Haccın Vâcibleri Nelerdir?

Haccın Sünnetleri Nelerdir?

Haccın Âdâbı Nelerdir?

İhram Nedir?

İhrama Nerede Girilir?

İhrama Nasıl Girilir?

İhramlıya Yasak Olan Hususlar Nelerdir?

İhramlıya Mübah Olan Hususlar Nelerdir?

İhramdan Nasıl Çıkılır?

Tavaf Nedir?

Tavafın Vâcibleri Nelerdir?

Tavafın Sünnetleri Nelerdir?

Tavaf Nasıl Yapılır?

Kaç Çeşit Tavaf Vardır?

Sa'y Nedir?

Sa'y'in Vâcibleri Nelerdir?

Sa'y'in Sünnetleri Nelerdir?

Sa'y Nasıl Yapılır?

Vakfe Nedir?

Vakfenin Vâcibleri Nelerdir?

Vakfenin Sünnetleri Nelerdir?

Arefe Günündeki Rahmet Tecellisi

Remy-i Cimar Ne Demektir?

Şeytan Nasıl Taşlanır?

Haccın Bozulmasına Sebeb Olan Fiiller Nelerdir?

Ceza Kurbanı Kesilmesini Gerektiren Fiiller Nelerdir?

Sadaka Vermeyi Gerektiren Suçlar Nelerdir?

Sadakadan Az Bir Şey Vermeyi Gerektiren Suçlar Nelerdir?

Kıymeti Verilmesini Gerektiren Suçlar Nelerdir?

Hac nasıl yapılır?

Hacc-ı İfradın Yapılışı Nasıldır?

Hacc-ı Kıran'ın Yapılışı Nasıldır?

Temettü Haccının Yapılışı Nasıldır?

Ömre

İhsar (Hacdan Geri Kalmak)

Haccı Kaçırmak

Haccı Vasiyyet Etmek

Vekil Gönderende Aranan Şartlar Nelerdir?

Vekilde Aranan Şartlar Nelerdir?

Bedel Haccı Nedir?

Hac İbâdeti

Hac kelimesi, lügatte kasd ve teveccüh mânasına gelmektedir. Dinî mânası ise, belli bir yeri, muayyen bir zamanda, belli hareketlerle ziyaret etmektir.

Belli bir yer, Kâbe-i Muazama ve Arafat'tır.

Muayyen zaman; Şevval, Zilka'de ve Zilhicce ayının ilk 10 günüdür.

Belli hareketler ise; Kâ'be'yi tavaf, Arafatta vakfe, sa'y gibi hacca mahsus hareketlerdir.

Haccın Hükmü Nedir?

Hac ibâdeti, İslâmın 5 temel esasından biridir. Hem beden, hem de mal ile yapılan bir ibadettir.

Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Farziyeti Kitab, Sünnet ve İcma' ile sabit olmuştur.

Kur'ân-ı Kerîm'de haccın farziyetini bildiren âyet-i kerîme ve meâli şöyledir:

Ona (Kâ'beye) bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. (Âl-i İmrân, 97).

Hac, şartlarını haiz olan her erkek ve kadına, ömürde bir defa olmak üzere farzdır. Bu husus hadis-i şerîf'te şu şekilde belirtilmiştir:

"Ey insanlar, sizin üzerinize hac farz kılınmıştır. O halde hac ibâdetini yerine getirin."

(Ashâbının içinden) bir adam sordu:

- Ey Allah'ın Resûlü, her sene mi?

Adam aynı soruyu üç defa tekrarlayıncaya kadar Peygamber (A.S.M.) sustu. Sonra şöyle buyurdu:

"- Eğer ben 'evet' deseydim, her yıl farz olurdu ve buna gücünüz yetmezdi"

Haccın Sevab ve Faziletleri:

Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Kim hac eder de şehevatı terkedip günah işlemezse (kötü söz ve davranışlardan sakınırsa) geçmiş günahları bağışlanır."

"Hac ve ömre için Beytullah'a gidenler, müslümanların Allah'a gönderilmiş temsilcileridir. Dua ederlerse kabûl eder. Mağfiret dilerlerse bağışlar."

Diğer bir hadîs-i şerîfte de, hac ile ömrenin, ateş körüğünün demir, altın ve gümüşün pas ve lekelerini giderdiği gibi günahları gidereceği beyan buyurulmuştur. Özürsüz yere haccı terketmek, üzerine hac farz olduğu halde hacca gitmeyi aklına bile getirmemek çok ağır bir günahtır. Hazret-i Ali'nin rivayet ettiğine göre, bu gibi lâkayt kimselere Allah Resûlü, "Yahudi ve Hıristiyan olarak ölsünler" şeklinde bedduada bulunmuştur.

Bir kimsenin sıhhat, para, zaman ve yol emniyeti bakımlarından hiçbir engeli yokken hacca gitmek istememesi, onun îman zâfiyetine delil sayılmıştır. Resûlüllah'ın beduasına hak kazanan bu gibi kimselerin âkıbetinden korkulur.

Haccın Mânâsı Nedir?

Hac, baştan sona temsilî hareketlerden meydana gelmiş bir ibadettir.

Hac boyunca hacılar, adına ihram denilen kefene benzer dikişsiz bir elbise ile örtünürler. Bu hareket insanın ölmesini ve dünya ile alâkasını kesmesini temsil eder.

Arafatta vakfe, mahşer gününün küçük bir nümûnesidir.

Arafatta vakfeden sonra tekbirlerle Müzdelife'ye gelen hacılar, bayram gecesini orada geçirirler, bayram günü de Şeytan Taşlamak ve Kurban Kesmek üzere Mina'ya yollanırlar. Şeytan taşlamak şeytanın hile, desise ve vesveselerine karşı nefret duymanın bir remzi ve tezahürüdür. Aynı zamanda Hz. İbrahim'in (A.S.) Şeytan Taşlama sünnetine imtisal mânâsını da ihtiva etmektedir.

Hacılar kötülüğe olan düşmanlık ve nefretlerini, ellerinden geldiğince kötülüklerle mücadele edeceklerini, kötülüğün mümessili, şerlerin sembolü olan Şeytan'ı yine sembolik olarak taşlamakla ifade ettikten sonra, Allah yolunda canlarını vermeye hazır ve âmâde olduklarını göstermek üzere bir de kurban keserler. Hazret-i İsmail'in gösterdiği Hak yolunda kurban olma teslimiyetini yeniden yaşarlar.

Bir dâva, hak dahi olsa, uğrunda seve seve can verebilecek müdafi ve taraftarları olmadan üstün gelemez. Bu bakımdan kesilen kurbanla hacılar gerekirse canlarını Allah yolunda feda edebileceklerini, kurban etmekten çekinmeyeceklerini sembolik olarak ifade etmiş olurlar.

Tavaf, yani, Kâbe'nin etrafında dönme ise, kâinat nizamından alınmış bir ibadettir. Kâinatta gezegenler, güneş, elektronlar, çekirdek, pervaneler ateş etrafında dönerler; bu dönüşle merkeze olan bağlılık ve aşklarını göstermiş olurlar. Bu bakımdan tevhid dîninin sembolü olan Kâbe

etrafında dönüş de, dîne olan aşk ve bağlılığı sembolize eder.

Kâbe'yi her dönüş bir merhale ve menzil aşarak 7 kat göklerin üstüne çıkmak, iç dünyamızda 7 basamaklı olan nefsin en aşağı tabakasından en üst basamağına yükselmek, insanî hayatın gayesine varmak, ruhanî hayata kavuşmak mânalarını da ifade eder.

Haccın Hikmet ve Faydaları Nelerdir?

Haccın pek çok hikmeti, maddî ve mânevî faydaları vardır. Bazılarına kısaca temas edip geçelim:

* Mü'minler, aynı gaye ve inançla hac ibâdeti dolayısiyle bir araya gelirler. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan mahşerî bir kalabalık, ibadet şuuru ve heyecanı ile kâinatın yaratıcısına yönelerek ondan dilekte bulunur, mağfiret isterler, kâmil bir îmanla yaşayıp öylece ölmeyi niyaz ederler. Kazanılan mânevî hazla eskiden mevcut kötü huy ve alışkanlıklarını terk ederler. Ve Allah'ın emirlerine daha sıkı sıkıya sarılma şevkini elde ederler.

* Ayaklar yalın, başlar açık olarak bütün hacıların beyaz örtülere bürünmesi âdeta Mahşer gününü hatırlatır. Böylece kalbler yumuşar, bakışlar başkalaşır, duygular heyecana gelerek mânevi bayram yapılır.

* Bir emirle 14 asırdan beri milyonlarca insanı bu mukaddes beldelere koşturan Allah'ın azametini bütün duygularıyla kavrayan hacılar, milyonlarca insanın kendileri gibi düşünüp inandığını da bizzat görüp müşahede ederek insî ve cinnî bütün şeytanların şübhe ve vesveselerine 5 para kıymet ve ehemmiyet vermezler. İmanları kat kat kuvvet kazanır.

* İslâm dîninin zuhur edip âleme yayıldığı, mücadelesinin verildiği, uğruna canların feda edilip kanlar akıtıldığı mukaddes beldeleri ve muhterem ve muazzez İslâm kahramanlarının mezarlarını ziyaret etmekle hacıların gönlünde İslâm'ı bütünüyle yaşama ve ona hizmet etmek aşk ve şevki uyanır. O eşsiz mücahidlere mânen hitab ederek: "Size, bize bıraktığınız mukaddes emanetleri biz de bizden sonraki nesillere lâyıkı vechile tevdi edeceğimize söz veriyoruz" derler.

* Yolculuk esnasında karşılaşılan zorluklar ve mahrumiyetler insana nimetlerin kıymetini ve bunlara şükretmeyi öğretir. Mal ve mülkünden uzak kalmak, akraba ve dosttan ayrı düşmek, istirahat imkânı bulamamak, insana muhtaçlarla fakirlerin sıkıntılarını hatırlatır ve böylece onlara şefkat elinin uzanmasına vesile olur.

* Hacda cihad sevabı vardır. Çünkü onda hem sefer hali, hem nefisle mücadele, hem eziyet ve yorgunluklara tahammül vardır.

Hac ibâdetinin bu gibi mânevî ve ruhî fayda ve hikmetleri yanısıra maddî ve ictimaî bâzı faydaları vardır. Şöyle ki:

* Hac, İslâm âleminin senede bir defa aktedilen umumî bir kongresi hükmündedir. Hac mevsiminde İslâm ülkeleri iç ve dış mes'elelerinde fikir birliğine vararak dış dünyaya karşı yenilmez bir kuvvet hâlinde topyekûn hareket etme imkânı bulurlar. Birbirleriyle tanışıp kaynaşma; kültür, fen ve san'at mübadelesinde bulunma imkânı elde ederler.

* İslâm ülkelerinin beynelmilel bir fuarı mahiyetini arzeden hac mevsiminde her devlet maddî ve mânevî varlığını teşhir edebilir. Geri kalmış İslâm ülkelerine elbirliği ile yapılan yardımlarla o ülkeler kalkındırılır.

Hac Ne Zaman Farz Olur?

Hac bir kimse üzerine şartları tahakkuk edince farz olur. Üzerine hac farz olan kimse hemen o yıl hacca gitmesi gerekir. Bu ibâdeti daha sonraki yıllara bırakırsa günahkâr olur. 3 mezheb imamı bu hususta müttefiktir. Bununla beraber hayatta iken bu vazifeyi yerine getiren kimse günahtan kurtulur. Fakat hac etmeden ölürse, hac için vasiyet etmiş bile olsa, günahkârdır.

Haccın Şartları Nelerdir?

Haccın şartları üçe ayrılır:

1 - Vücubunun şartları,

2 - Edâsının şartları,

3 - Sıhhatının şartları.

Haccın Vücubunun Şartları Nelerdir?

Haccın bir kimseye vâcib, yani, farz olması için o kimsede şu şartların bulunması gereklidir:

1 - Müslüman olmak.

2 - Âkıl ve bâliğ olmak.

3 - Hür olmak.

4 - Yol masraflarını karşılayacak ve gidip gelinceye kadar başkalarına muhtaç olmayacak şekilde ailesinin, çoluk çocuklarının ve kendisinin geçimini te'min edecek maddî imkâna sahip olmak.

5 - Haccın farz olduğunu bilmek.

Haccın Edâsının Şartları Nelerdir?

Kendisine hac farz olan bir kimse, bu hac farîzasını yerine getirebilmesi, edâ edebilmesi için şu şartların da bulunması gerekmektedir:

1 - Sıhhat. Hacı adayının hac farîzasını yerine getirebilecek kadar sıhhatli olması şarttır. Kötürüm, ayakları kesik, felçli, yolculuğa dayanamıyacak kadar yaşlı kimselere zengin bile olsalar hac farz değildir. Başkalarını kendi yerlerine haccettirmek de üzerlerine gerekmez. Hapiste bulunanlar için de durum böyledir. İki gözü âmâ olanların kendilerini hacca götürecek kimseleri yoksa bunlara da hac farz değildir. Ancak vücudu sağlam, sıhhati yerinde iken kendisine hac farz olup da haccetmeyen, sonra da bu şekilde hacca mâni bir hastalığa yakalanan kimseye ise hac farz olmaktan düşmez. Çünkü hac kendisine sağlığı yerinde iken farz olmuş, o ise gitmeyip haccı te'hir etmiştir. Bu bakımdan kendisi gidemiyecek bir hastalığa yakalanmış olsa bile, kendi yerine başkasını hacca göndermesi ve hac farîzasını mutlaka yerine getirmesi şarttır.

2 - Yol emniyeti. İster kara, ister deniz, isterse hava olsun yolda selâmet ve emniyet bulunduğu

takdirde haccın edâsı farz olur. Yolda harb veya başka bir sebeble emniyet olmadığı takdirde ise haccın edâsı farz olmaktan çıkar.

3 - Kadının yanında kocasının veya bir mahreminin bulunması. Hacca gidecek kadının bulunduğu yerle Kâbe arasında bir sefer mesafesi (90 km.'lik yol) veya daha fazla mesafe bulunduğu zaman kadın ister genç, isterse yaşlı olsun, beraberinde kocası veya bir mahremi bulunmadan haccedemez. Kadına mahrem sayılanlar, onun ebedî olarak kendileriyle evlenemeyeceği kimselerdir. Bununla beraber bu kimselerin âkıl, bâliğ ve kendilerine güvenilir kimseler olmaları da şarttır.

Kadını hacca götürecek olan kocanın veya mahremin yol ve nafaka masrafları, kadın tarafından ödenir. Kendisini hacca götürecek mahremi bulunup kendisinin o mahremin yol ve nafaka masraflarını karşılayabilecek malî imkânı da olsa kadına kocasının izni olmasa bile hac farz olur. Fakat nafile hac için kocanın izni şarttır.

4 - Kadınlar için iddet hâli olmamak. Kocasından boşanmış veya kocası vefat etmiş kadınlar, iddet hâli içine girmiş olurlar. İddet müddeti, kocanın vefatı dolayısıyla 4 ay 10 gün, boşanmalarda ise üç aylık bir zamandır. İddet hâlinde bulunan kadınlar evlenemiyecekleri gibi, hacca da gidemezler.

Haccın Sahih Olmasının Şartları Nelerdir?

Haccın sahih olmasının şartı 3'tür:

1 - Zaman (vakt-i mahsus): Haccın rükünleri, kendilerine mahsus zaman içinde yapıldıkları takdirde sahih olur. Başka zamanlarda yapılırsa hac sahih olmaz; bozulmuş, bâtıl olmuş olur.

Zamandan murad, ziyaret tavafının ve Arafatta vakfenin vaktidir. Çünkü hacın rükünleri bu ikisidir.

Arafatta vakfenin vakti, Arefe günü öğleden sonra Kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşuna kadardır.

Kâbe'yi ziyaret tavafının vakti ise, kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşundan itibaren ömrün sonuna kadardır.

Bir de Şevval ve Zilka'de ayları ve Zilhicce'nin ilk 10 günü haricinde hac işlerinden herhangi birini yapmak sahih olmaz. Meselâ bu aylar dışında hac için tavaf veya sa'y yapılmış olsa, sahih olmaz. Ancak ihrama girmek kerahetle câiz olur.

2 - Mekân (Mekân-ı mahsus):

Vakfe için şart olan mekân, Arafat dağı; ziyaret tavafı için, şart olan mekân ise, Mescid-i Haram'dır.

3 - İhram: Hac için niyet edip ihrama girmedikçe hac sahih olmaz. İhrama mîkatta veya mîkattan önce girilmesi şarttır.

Haccın Rükünleri Nelerdir?

Haccın rükünleri ikidir:

1 - Arafatta bir müddet beklemek. Buna vakfe denir.

2 - Ziyaret tavafı yapmak.

Bu ikisinden birisi yapılmadığı takdirde hac fâsid olur, bozulur. Vakfe, tavafdan daha kuvvetli bir rükündür. Çünkü Arafatta vakfeden önce cinsî münasebet yapılırsa hac bozulur. Fakat ziyaret tavafından önce yapılırsa, hac bozulmaz, ceza gerekir.

Haccın Vâcibleri Nelerdir?

1 - Safâ ile Merve arasında yürümek (sa'y etmek).

2 - Müzdelife'de vakfe yapmak. Bu vakfenin vakti, kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşundan itibaren gün ağarıncaya kadar geçen süredir. Bu süre içinde az bir vakit dahi olsa Müzdelife'de bulunulursa vâcib yerine gelmiş olur.

3 - Mina'da şeytan taşlamak, Mina'da taş atılacak üç tane yer vardır. Bunlara Cemre-i Akabe, Cemre-i Vusta ve Cemre-i Suğra denir.

Birinci gün sadece Akabe Cemresine taş atılır. Kurbanın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ise, her üç cemre de taşlanır. Önce Cemre-i Suğra'dan başlanır, sonra Vusta'ya, daha sonra da Akabe'ye atılır. Her bir cemreye, 7 tane taş atılır.

4 - Başı traş etmek veyahut saçları kısaltmak.

5 - Veda (Sader) tavafını yapmak.

6 - Mikatlardan ihrama girmek de vâcibdir. Hacca niyet edip ihrama girmek farz ise de, bunun mikatlarda yapılması vâcibtir. Mîkatlarda ihrama girilmezse vâcib terkedilmiş olacağından kurban kesmek gerekir. Veya geri dönülüp mîkatta ihrama girmek gerekir.

7 - Arefe günü öğleden itibaren güneş batıncaya kadar Arafat'ta beklemek.

8 - Farz olan ziyaret tavafının farz olan dört şavtına üç şavt daha ilâve ederek yediye tamamlamak.

9 - Ziyaret tavafını bayram günleri içinde yapmak.

10 - Tavafa Hacer-i Esved'den başlayıp Hacer-i Esved'i sola alarak Hatîm arkasından yaya olarak

Kâbe'yi tavâf etmek.

11 - Tavaflardan sonra, Harem-i Şerîf'te iki rek'at namaz kılmak.

12 - Kıran ve Temettü haccı yapanlar için, Harem dahilinde kurban kesmek.

Haccın Sünnetleri Nelerdir?

Haccın başlıca sünnetleri şunlardır:

1 - İhrama niyet edileceği zaman gusletmek.

2 - İki parça hâlinde olan özel ihram örtüleriyle vücudunu örtmek.

3 - İki rek'at ihram namazı kılmak.

4 - İhrama girdikten sonra telbiye getirmek.

Telbiye şudur:

"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnnel-hamde ve'n-nimete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek (*).

5 - Kudüm tavâfı yapmak.

6 - Farz ve vâcib tavaflar dışında çokca tavaf yapmak.

7 - Sa'y yaparken iki yeşil direk arasında koşmak.

8 - Zilhicce'nin 8. günü Mina'ya çıkıp orada gecelemek.

9 - Arefe günü güneş doğduktan sonra Arafat'a çıkmak.

10 - Müzdelife'den Mina'ya güneş doğmadan önce dönmek.

11 - Kurban bayramının gecelerini Mina'da geçirmek.

12 - Müzdelife'de gecelemek.

13 - Mina'da cemrelere taş atarken sırayı gözetmek.

14 - Arafat'ta huzur ve huşu' içinde Allah'a dua edip yalvarmak.

15 - Kurban bayramının birinci günü Mina'da ilk taş atmayı güneşin doğuşu ile öğle vakti arasında yapmak.

16 - Tavaflardan sonra Zemzem kuyusuna gidip su içmek.

17 - Hacer-i Esved'i öpmek veya istilâmda bulunmak.

Haccın Âdâbı Nelerdir?

Haccın edebleri çoktur. Önemli bazıları şunlardır:

1 - Hacı adayının mevcut borçları varsa hacca gitmeden evvel onları ödemesi.

2 - Tecrübeli ve bilgili kimselerle konuşup onlardan bilgi almak. Haccın fiil ve hareketlerini güzelce öğrenmek.

3 - Dargın olduğu kimselerle barışıp helâllaşmak.

4 - İbadetlerindeki noksanlarını tamamlayıp gidermek. Kaza namazları ve kaza oruçları varsa onları yerine getirmek.

5 - Günahlarından samimi ve hâlis bir niyetle tevbe etmek.

6 - İyi bir arkadaş edinmek.

7 - Akraba ve dostlarla vedalaşmak ve dualarını istemek.

8 - Evden yolculuğa çıkmadan evvel iki rek'at namaz kılmak.

9 - Hacdan dönüşte evde iki rek'at namaz kılmak.

10 - Evden sevinçle çıkmak ve yolda zamanı dua ile, zikirle geçirmek.

11 - Evden çıkarken Besmele çekip Âyete'l-Kürsî'yi, İhlâs'ı ve Muavvizeteyn'i okumak.

12 - Elde emanetler varsa sâhiplerine iade etmek.

13 - Fakirlere bol bol sadaka dağıtmak.

14 - Daima abdestli bulunmaya gayret etmek.

15 - Haremeyn'de hiç olmazsa bir hatim indirmek.

İhram Nedir?

İhram haccın ve ömrenin sıhhat şartıdır. İhrama girmeden hac ve ömre yapılamaz.

İhram, hac ve ömre yapmak niyetiyle, serbest olduğu zaman kendisine helâl olan bâzı şeyleri haram kılmak demektir.

İhramın şartı, hacca veya ömreye niyet edip telbiye getirmektir. İkisi birlikte yapılmalıdır.

İhrama Nerede Girilir?

Kâbe merkez olmak üzere bunun yaklaşık olarak 10 ve 15 seafoodplus.info mesafelerle çevrili bölgesine harem denilir ki bu bölge özel sınırlarla işaretlenmiştir.

Harem çevresinde 5 yer vardır ki hacı adaylarının bu yerleri ihramsız olarak geçmeleri yasaktır. Bu yerlere mîkat denir. Mîkat yerleri ile Harem hududu arasında kalan bölgeye ise, Hıll adı verilir.

Hacı adayları mîkata varmadan önce de ihrama girebilirler. Önceden ihrama girilmemişse, mutlaka mîkatlarda veya o mîkatların hizasında ihrama girilmelidir.

Mîkatta ihrama girilmeden geçilirse ceza olarak bir kurban kesmek veya tekrar geri dönüp mîkattan ihrama girmek gerekir.

Mikatlar

İhramsız geçilmesi câiz olmayan 5 mîkat şunlardır:

1. Zü'l Huleyfe: Mekke'ye Medine istikametinden gelenlerin mîkatıdır. Resûlüllah Efendimiz Veda Haccında ihrama buradan girmiştir. Bugünkü adı Ebyar-ı Ali'dir.

Mekke'ye en uzak mîkat budur, Medine'ye 11, Mekke'ye ise km. mesafededir.

2. Zâtü Irk: Iraklıların ve Irak yönünden gelenlerin mîkatıdır.

3. Cuhfe: Şam'dan ve Şam yönünden gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye km. mesafededir. Türkiye'den gidenlerin mîkatı budur.

4. Karn veya Karnü'l Menâzil: Necid bölgesinde oturanlarla bu yönden hacca gidenlerin mîkatıdır. Mekke'ye mesafesi 94 km. dir.

5. Yelemlem: Yemen'den ve Yemen yönünden gelenlerin mîkatıdır. Mekke ile arası 54 km. dir. En yakın mîkat budur.

Kızıl Deniz, Süveyş tarafından gelenler Cuhfe yakınındaki Rabığ hizasında ihrama girerler. Geliş istikametine göre Cidde de mîkat sayılmaktadır. Rabığ Mekke'ye yaklaşık km. mesafededir.

Eğer yasaklarına riayet edebileceğine güveniyorsa hacı adayının mîkata varmadan, hatta hac için yola çıkarken ihrama girmesi daha faziletlidir.

Kendi mîkatını ihramsız geçen bir kimse başka bir mîkattan da ihrama girebilir. Fakat kendi mîkatında ihrama girmek daha faziletlidir.

Mevcut bu 5 yoldan değil de başka yol ve istikametlerden Mekke'ye girmek isteyenler,

bu 5 mîkatın herhangi birinin hizasından ihrama girebilirler. Hava ve deniz yolculuklarında da durum böyledir.

Mekkelilerin hac için mîkatları Harem'dir. Ömre için ise, Hill'dir. Yani Mekke'de oturanlar, ömre için ihrama gireceklerinde Harem hududundan çıkıp Hill bölgesinin herhangi bir yerinde ihrama girerler.

İhrama Nasıl Girilir?

İhrama girileceği zaman gusledilir, gusletmek imkânı yoksa abdest alınır. İhrama girerken yapılacak gusül sünnet-i müekkededir. Bu gusül, hadesten taharet için değil, maddî temizlik içindir. Bu bakımdan hayız ve nifas hâlindeki kadınlar bile gusledebilirler.

Tam bir temizlik için, ayrıca tırnaklar kesilir, bıyıklar kısaltılır, koltuk altları ve kasıklar traş edilir.

Bu temizlikleri yolda ihrama girerken yapmak imkânı olmayacaksa, evde yola çıkmadan evvel yapmak lâzımdır.

Bundan sonra ayakkabılar ve dikişli elbiseler çıkarılır. İzar ve rida adı verilen iki parçadan ibaret bir örtü ile vücut örtülür. Göbekten diz kapakları altına kadar sarılarak giyilen parçaya izar ve belden yukarı omuzlar üzerine alınana da rida denilir. Bu örtülerin beyaz ve yeni olması güzeldir. Yeni olmasa bile temiz olması şarttır.

Kadınlar el ve yüzleri -saçları görülmemek kaydıyla- açık olarak günlük kıyafetleriyle ihram vaziyeti alırlar.

Sonra güzel kokulardan bir koku sürünür. Ancak kokunun ihrama girdikten sonra vücutta veya elbisede renk ve izi kalmamalıdır. Kokusu kalabilir.

İhrama sarılıp kokulandıktan sonra iki rek'at namaz kılınır. Vakit kerahet vakti ise namaz kılınmaz. Kılınan bu namaz, sünnettir. Birinci rek'atında Fâtiha'dan sonra Kâfirûn sûresini, ikinci rek'atta da İhlâs sûresini okumak faziletlidir.

Namazın sonunda Allah'tan hac için yardım ve kolaylık istenir.

"Allahümme innî ürîdü'l-hacce fe-yessirhü lî ve tekabbelhü minnî."

Yani, "Allahım, hac etmek istiyorum, onu bana kolaylaştır ve benden kabul buyur" diye dua edilir.

Bu ömresiz sadece hac yapmak niyetiyle ihrama girildiği takdirdedir. Temettü haccı yapmak isteyenler hacca değil ömreye niyet ederler. Kıran haccı yapmak istiyenler ise, ömre ile haccı birlikte niyet ederler.

Bu niyet ve duayı müteâkip telbiyeye başlanır. Telbiyenin sözlerini daha önce yazmıştık.

Telbiye, hacının Allah'ın emrine âmâde ve onu yerine getirmek için can attığını ifade eder. "Buyur Allahım, emrine âmâdeyim" demektir. Böylece ihrama girilmiş olur. Artık yol boyunca Peygamber Efendimize bol bol salâvatlar getirilir, dualar yapılır; zikir, tesbih ve tehlilde bulunulur. Farz namazların ardından da çokça telbiye getirilir. Telbiyeleri yüksek sesle söylemek, erkekler için müstehabtır; kadınlar ise seslerini yükseltmeden söylerler.

İhramlıya Yasak Olan Hususlar Nelerdir?

İhramlı kimseye bazı hususlar haram, bazı hususlar da mekruhtur.

Şöyle ki:

1 - Ailesi yanında olanların hanımıyla cinsî münasebette bulunmaları veya cinsî yaklaşmaya sebeb olabilecek söz, fiil ve hareketlerde bulunmaları haramdır.

2 - Kafiledeki arkadaşlarıyla, kafile idarecisi veya vasıta şoförleriyle kavga etmek, yersiz münakaşa ve mücadelede bulunmak, sövüp saymak, hakaret etmek de haramdır.

3 - Avlanmak veya bir avcıya işaretle bile olsa yardımda bulunmak haramdır. Ancak

deniz avı serbesttir.

4 - Harem dahilinde bulunan yeşil otları koparmaktan, çiğneyip ezmekten, budamaktan ve zararsız hayvanları öldürmekten de sakınmalıdır.

5 - İhramlı iken koku sürünmek, traş olmak, tırnaklarını kesmek veya vücudunun herhangi bir yerinden kıl koparmak da haramdır. Bu bakımdan başın kaşınmaması gerekir. Çünkü saç dökülebilir. Fakat saçı dökmeden hafifçe kaşımada bir mahzur yoktur.

6 - Başa takke giymek veya sarık sarmak da haramdır. Ancak başa değdirmeden sıcaktan korunmak için başın üstünde şemsiye taşınabilir.

7 - Pantolon, palto, mintan gibi dikişli elbiseler giymek de haramdır. Ancak erkeklerin üşüdüğü için veya başka bir zarurete binaen dikişli elbiseleri sırtlarına almalarında bir mahzur yoktur. Dikişli elbiseden kasıt, vücud ölçülerine göre dikilmiş gömlek, pijama gibi elbiselerdir. Peştemal şeklindeki ihramların kenarındaki dikişlerin zararı yoktur, sökülmesi gerekmez.

8 - Vücudun neresine olursa olsun, ihramlı kimsenin kına sürmesi câiz değildir.

9 - Çorap ve ayakkabı giyilmesi de câiz değildir.

İhramlıya Mübah Olan Hususlar Nelerdir?

1 - İhramlının kan aldırması

2 - Kıl koparmadan vücudun herhangi bir yerini veya başını kaşıması

3 - Kirlerden temizlenmek için başını veya vücudunu yıkamak da mübahtır. Bu esnada kokusuz sabun da kullanılabilir.

Yalnız, başında bit, pire gibi parazitler varsa, onları öldürmek câiz değildir, tutup yere atabilir.

4 - Sıcaktan korunmak için bir ağaç, ev, çadır altına sığınılabileceği gibi, şemsiye de taşınabilir. Yeter ki şemsiye başa değdirilmesin. Bir anlık dokunmanın ise, bir zararı yoktur.

5 - Kemer takmak, silâh kuşanmak, yüzük ve saat takmak, kokusuz sürme çekmek de ihramlıya mübah olan hususlardandır.

Ayağa, topukları ve üzeri açık nalın şeklinde bir ayakkabı giymek de câizdir.

İhramdan Nasıl Çıkılır?

İhramdan çıkmak için erkekler saçlarını ya ustura ile traş ettirirler veya en az parmak uçları kadar 1, santim kısalttırırlar. Başı traş ettirmek, kısalttırmaktan efdaldir.

Kadınlar ise traş olmazlar, uçlarından kısaltırlar.

Böylece ihramdan çıkılmış olur

Tavaf Nedir?

Tavaf, lügatte, bir şey'in etrafında dolanmak demektir. Dinî mânası ise, Kâbe'nin etrafında 7 kere dolanmak demektir. Kâbe'nin etrafında her bir devire şavt denir. 7 şavt bir tavaf olur.

Tavafın Vâcibleri Nelerdir?

1. Tavafa Hacer-i Esved'den başlamak.

2. Tavafı Kâbe'yi sol tarafına alıp rükn-ü Irakî yönüne ilerleyerek yapmak.

3. Özürlü değilse tavafı yürüyerek yapmak.

4. Tavafı Hatîm denen Kâbe etrafındaki duvarın dışından yapmak.

5. Tavafta bulunurken abdestli olmak.

6. Tavaf bitince iki rek'at namaz kılmak.

Tavafın vâciblerinden herhangi birinin terki, cezayı gerektirir. Tavaf yeniden yapılırsa ceza düşer.

Tavafın Sünnetleri Nelerdir?

1 - Sadece Kudüm ve Ziyaret tavafına mahsus olmak üzere tavafın ilk üç şavtında, belden yukarı sarılan ihramın bir ucunu sağ koltuk altına, diğer ucunu da sol omuz üzerine alarak sağ omuzu çıplak bırakmak. Buna ıztıba denir.

2 - Yine sadece Kudüm ve Ziyaret tavafına mahsus olmak üzere tavafın ilk üç şavtında erkeklerin remel denen omuzları silkerek çalımlı yürümeleri

3 - Tavafın her şavtında Hacer-i Esvedi mümkünse öpmek, değil ise uzaktan istilâm etmek. İstilâm, Hacer-i Esved'i selâmlamak demektir.

4 - Tavaf namazından sonra Makam-ı İbrahim arkasında dua etmek.

Tavafın sünnetlerinin mazeretsiz terki mekruhtur. Fakat mazeretsiz de terkedilmiş olsa cezayı gerektirmez.

Tavaf Nasıl Yapılır?

Önce farz, vâcib, nafile tavaflardan hangisi yapılacaksa ona niyet edilir. Her tavafın yapılışı aynıdır. Fark, sadece farz, vâcib ve sünnet oluşundadır. Bu bakımdan niyette, yapılacak tavafın nevî belirtilir.

Tavafa niyetten sonra, doğruca Hacer-i Esved'in bulunduğu yere gidilir. Mümkün olduğu takdirde başkasına eziyet vermeksizin eller Hacer-i Esved üzerine konur ve taş öpülür. Yaklaşıp öpmek mümkün olmadığı takdirde, yalnız el sürülür, bu da mümkün olmazsa Hacer-i Esved'e karşı durulup ellerin içi taşa doğru gelmek üzere eller kaldırılır ve tekbir, tahmid ve salâvat getirilir. Daha sonra el içleri öpülerek yüzlere sürülür. Bu fiile istilâm denir. Sevab bakımından istilâm ile Hacer-i Esved'i öpmek arasında bir fark yoktur. İstilâmda şu duâ okunur:

Bismillâhi vallâhü ekber, Allahümme îmanen bike ve tasdîkan bi-kitâbike ve vefâen bi-ahdike ve't-tibâan li-sünneti nebiyyike sallâllahü aleyhi ve sellem.

"Allah'ın adıyla Allah en büyüktür. Allahım! Sana iman ederek kitâbını tasdîk, ahdine vefâ ve Peygamberinin sünnetine uyarak"

Bundan sonra Kâbe sol tarafa alınarak etrafında dönülmeye başlanır. Hacer-i Esved'den başlanıp yine Hacer-i Esved'e gelinen her dönüşe bir şavt denir. Bir tavaf, 7 şavttan ibarettir. Tavafın ilk üç şavtında erkekler sağ omuzlarını açarak ve pehlivanlar gibi omuzlarını silker bir vaziyette canlı ve çalımlı bir yürüyüşle yürürler. Omuz açmaya ıztıba, canlı çalımlı yürümeye de remel denir. Iztıba ve remel yapılması sünnettir ve sadece ziyaret ve kudüm tavaflarında yapılır. Diğer tavaflarda yapılmazlar.

Tavaf, Hatîm'in arkasından yapılır. Aslen Kâbe'den olup sonra dışarıda bırakılan ve yarım ay şeklinde çevrelenen yere Hatîm denir. Bu kısım Kâbe'den sayıldığı için, tavaf bunun dışından yapılmaktadır.

Kâbe'nin kapısında ve köşelerinin herbirinde dualar okunur, salât ü selâm, tekbir ve tehliller getirilir.

Kâbe'nin 4 köşesi vardır ki bunlara rükün denir. Hacer-i Esved'in bulunduğu rükünden sonra sağdan sola doğru sırası ile Rükn-i Irakî, Rükn-i Şâmî ve Rükn-i Yemanî gelir. Rükn-i Yemânî'nin istilâm edilmesinde bir beis yoktur. Diğer iki rükün istilâm edilmezler.

Hacer-i Esved'e her uğrandıkça mümkünse öpülür veya el sürülür. Mümkün değilse istilâm

yapılır. Sonra tekrar tavafa devam edilir. Kâbe etrafında 7 dönüş (7 şavt) tamamlanınca, Hacer-i Esved istilâm edilerek tavaf tamam edilmiş olur. Bundan sonra yer bulunduğu takdirde Makam-ı İbrahim'de, yer bulunamazsa Mescid-i Haram'ın münasip bir yerinde iki rek'at tavaf namazı kılınır. Bu namaz vâcibdir. Birinci rek'atta Kâfirûn, ikinci rek'atta ise İhlâs sûreleri okunur.. Bu namaz da, kerahet vakitleri dışında kılınır. Bu bakımdan ikindiden sonra tavaf eden kimse akşam namazını bekler. Akşamın farzından sonra tavaf namazınını kılar, sonra akşamın sünnetini kılar.

Resûlüllah Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde tavaf namazı kılan kimselerin bir köle âzad etmiş kadar ecir ve sevab alacaklarını belirtmiştir.

Tavaf namazını bitirdikten sonra, Kâbe-i Muazzama'ya yönelerek ayakta ihlâs ve samimiyetle dualar edilir.

Sonra Zemzem kuyusuna gidilip şu dua okunarak su içilir:

"Allâhümme innî es'elüke rızkan vâsian ve ilmen nâfiân ve şifâen min külli dâin"

"Allahım, senden geniş rızık, faydalı ilim ve her türlü hastalıklardan da şifa dilerim"

Kaç Çeşit Tavaf Vardır?

5 çeşit tavaf vardır:

1 - Ziyaret tavafı: Haccın rüknünden biri olan farz tavaftır. Yapılış zamanı, Kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşundan itibaren ömrün sonuna kadardır. Ancak bu tavafın, Kurban bayramı günleri içinde yerine getirilmesi vâcibdir. Tamamıyla terki hâlinde, hac bozulur, bâtıl olur.

2 - Kudüm tavafı: Mekke'ye ayak basıldığı zaman yapılan sünnet bir tavaftır. Hariçten Mekke'ye gelenler tarafından yapılır.

3 - Vedâ tavafı: Bu tavaf vâcibdir. Buna Sader tavafı, Vâcib tavaf, Kâbe'yi son ziyaret tavafı adı da verilir. Mina'daki cemrelerin taşlanması işi bitip Mekke'ye dönüldükten sonra, Mekke'den memlekete dönmek istendiğinde son vazife olarak Vedâ tavafı yapılır. Mekkelilere bu tavaf vâcib değildir. Hayız ve nifas hâlindeki kadınlar için de, vâcib olmaktan çıkar, üzerlerinden sâkıt olur.

4 - Ömre tavafı: Ömrenin rüknü olan tavaftır. Bu tavaf yapılmadan ömre yerine getirilmiş olmaz.

5 - Tatavvu tavafı: Farz, vâcib ve sünnet tavafın dışında yapılan nafile tavaflardır..

Sa'y Nedir?

Sa'y, Kâbe'nin doğusundaki Safâ ile Merve denilen iki tepe arasında koşarak yürümek demektir.

Sa'y'in Vâcibleri Nelerdir?

1. Sa'y'in tavaftan sonra olması.

2. Sa'yi 7 şavt yapmak. Safâ ile Merve arasında hem gitmek, hem de gelmek birer şavt sayılır.

3. Sa'yi bizzat yürüyerek yapmak.

4. Sa'ye Safâ'dan başlayıp Merve'de bitirmek.

Sa'y'in Sünnetleri Nelerdir?

1. Tavaftan hemen sonra sa'y'e başlayıp arasını açmamak.

2. Abdesti yoksa abdest almak, sa'y'i abdestli olarak yapmak. Hayız ve nifas hâlindeki kadının sa'y'i, özründen dolayı kerahetsiz sahihtir.

3. Meyleyn-i ahdareyn adı verilen iki yeşil direk arasında hervele yapmak. Hervele, koşma ile yürüme arasında bir yürüyüş tarzıdır ki, buna canlı, hararetli yürüyüş de diyebiliriz. Hanımlar hervele yapmazlar.

4. Sa'y esnasında tekbir, tehlil ve salâvat getirmek. Dua etmek.

5. Her şavtta Safâ ile Merve'de yüzünü Kâbe'ye dönüp tekbir, tehlil ve dua etmek. (Duada elleri semaya kaldırmak müstehabdır.)

Sa'y Nasıl Yapılır?

Tavaf namazını kılıp Zemzem suyunu da içtikten sonra, sa'y yapılmak isteniyorsa, tekrar Hacer-i Esved'e dönülür, öpülür veya el sürülür, yahut da bunlar mümkün olmazsa uzaktan istilâm edilir. Sonra Safâ'ya çıkmak üzere Mescidden dışarı çıkılır. Her kapıdan Safâ'ya çıkılabilir, fakat Safâ kapısından çıkılması daha iyidir. Sol ayakla mescidden çıkılır, Safâ tepesine gidilir. Orada

Kâbe'ye yönelik olarak eller havaya kaldırılır ve üç defa tekbir getirilir; tehlil, tahmid getirilir ve salâvatlar, istenen dualar yapılır.

Sonra sa'y etmeye niyet edilerek Merve'ye doğru vekarla yürünmeye başlanır. Yeşil renkli iki direk arasına varınca hervele yapılır. Yani, koşma ile yürüme arasında çalımlı çalımlı yürünür.

Direkler geçilince yine normal olarak vekarla yürünür. Merve tepesine varılır. Burada da Kâbe'ye karşı durulur. Safâ'daki gibi tekbirler getirilir, tahmid, tehlil ve dualar okunur. Böylece sa'y'ın bir şavtı tamamlanmış olur. Sonra aynı şekilde Safâ'ya geri dönülür. Gidiş dönüş yolları ayrı ayrıdır.

Her şavtta iki yeşil direk arasında hervele yapılır. Yedinci şavt Merve'de tamamlanır. Böylece Safâ'dan Merve'ye 4 gidiş, Merve'den Safâ'ya 3 dönüş yapılmış olur. Safâ'dan Merve'ye gidiş bir şavt (devir) olduğu gibi Merve'den Safâ'ya dönüş de bir şavttır.

Sa'y tavaftan sonra yapılır. Tavaftan önce yapılan sa'y'ın iadesi gerekir..

Vakfe Nedir?

Mekke civarındaki Arafat dağının bulunduğu yerde bir miktar durmaya vakfe denir ki haccın rükünlerindendir. Bu rükün yerine getirilmeden hac bozulur, sahih olmaz. Bu sebeble Peygamberimiz: "Hac, Arafat'tır" buyurmuştur.

Vakfenin şartı vakittir. Vakitten kasıd ise, Zilhicce'nin 9. günü yani arefe günü öğleden itibaren Kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içinde Arafat'da bir müddet bile olsa bulunmaktır. Bu süre içinde Arafat'a ulaşamayanların haccı bâtıl olur, bozulur. Arafat'da vakfe için niyet şart olmadığı gibi, vakfede bulunduğu yerin Arafat olduğunu bilmek de gerekmez. Yeter ki vakit içinde orada bulunsun.

Vakfenin Vâcibleri Nelerdir?

Arafat'a gündüzden gelenler için, orada güneş batıncaya kadar kalmak, güneş batmadan bir tarafa ayrılmamak vâcibdir. Gece gelenler için bu vâcib düşer.

Vakfenin Sünnetleri Nelerdir?

Vakfenin başlıca sünnetleri şunlardır:

1 - Vakfe için gusletmek.

2 - Hacıların o günkü öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birleştirerek kılmaları (cem'-i takdim).

3 - Vakfeyi bu namazın akabinde yapmaya başlamak.

4 - Oruçlu olmamak.

5 - Abdestli bulunmak.

6 - Kalb ve ruhu dünyevî meşgale ve düşüncelerden uzak bulundurmak.

7 - Elleri açık olarak havaya kaldırıp bol bol tekbir, tesbih ve salâvatta bulunmak. Kendisi, ana-babası, yakınları ve bütün mü'minler için bol bol dua etmek.

8 - Vakfe esnasında kıble istikametine yönelmek.

Vakfenin ayakta yapılması şart değildir. Oturarak da yapılabilir. Fakat özür yokken oturarak yapmaktan, ayakta yapmak daha faziletlidir.

Vâcib olan, Arafat'da vakfenin, gündüz güneş batıncaya kadar yapılmasıdır. Mazeretsiz olarak vakfeyi geceye bırakmamalıdır.

Arafat vâdisinin Urene vadisi dışında her yerinde vakfe yapılabilir. Urene vadisi, Arafat bölgesinden değildir. Burada bulunan Nemire mescidinin güney kısmı da vakfe dışında kalmaktadır. Vakfenin Cebel-i Rahme denilen tepenin eteklerinde yapılması ise sünnettir.

Arefe Günündeki Rahmet Tecellisi

"Şeytanın arefe gününden başka bir günde, daha zelil, daha hakir, daha küçük ve daha öfkeli olduğu görülmemiştir. Bu, Allah'ın rahmetinin inmesinden ve Allah'ın büyük günahları bağışlamasından dolayıdır." (Malik)

Hadiste, Arefe gününde, Allah'ın rahmetinin, af ve mağfiretinin azamî boyutlarda tecelli edeceği ifade edilmektedir. Öyle ki, Allah en büyük günahları bile o gün bağışlayacaktır.

Bu yüzden Arefe günü, şeytanın zillet günüdür. Öfkesinden kahrolduğu, tüm yaptıklarının boşa çıktığı vaveylâ zamanıdır.

Arefe günü, öyle yüce bir gündür ki, kim bu günde kulağına, gözüne ve diline sahip olursa bağışlanır. (Ahmed)

Arefe günü, Allah Teâlâ, kullarına rahmetiyle tecelli eder, sonra meleklerine karşı onlarla övünür. (İbn-i Mace)

Remy-i Cimar Ne Demektir?

Cemre adı verilen yerlere ufak taşlar atmak demektir. Buna dilimizde Şeytan Taşlama denir.

Mina'da taş atılacak üç yer vardır.

Bunlar da:

1. Cemre-i suğra (Küçük şeytan).

2. Cemre-i vusta (Ortanca şeytan).

3. Cemre-i akabe (Büyük şeytan). adını taşımaktadır.

Kurban bayramının 4 günü boyunca buralara taş atmak, haccın vâcibleri arasında gelmektedir.

Şeytan Nasıl Taşlanır?

Birinci gün, yani, Kurban bayramı günü sadece Cemre-i Akabe'ye taş atılır. Sünnet olan güneşin doğuşundan öğleye kadar olan süre içinde taşları atmaktır. Öğleden sonra akşam güneş batıncaya kadarki süre içinde de atılması câizdir.

İkinci, üçüncü ve dördüncü günler ise, bütün cemreler taşlanır. Önce Cemre-i Suğrâ'dan başlanır. Sonra vusta, sonra akabe taşlanır. Böylece atılan toplam taş sayısı 70 olur. Ancak bayramın 4. günü şafak sökmeden Mina'dan ayrılanlara, 4. günün taşlarını atmak, vâcib olmaktan çıkar. Bu durumda onların attıkları taş sayısı, 49 olmuş olur.

Bu günlerde taşların, öğle ile akşam arasında atılması sünnettir. Güneş battıktan sonra atılması ise mekruhtur. Öğleden önce de taşlama yapılmaz.

Atılan taşların fasulye büyüklüğünde olması gerekli ise de, daha büyük ve daha küçük olmaları da câizdir.

Her cemreye sağ el ile yedi taş atılır. Yedi taşı avuca alıp bunları toptan atmak, bir taş yerine

geçer. Bunun için 6 taş daha atmak gerekir.

Atılan taşların yıkanmış ve temiz olması şarttır. Pis olduğu bilinen taşı atmak caizse de, mekruhtur. Taşları Müzdelife'den yahut yoldan almak müstehabdır. Cemrelerin yanından taş alıp atmak câiz ise de mekruhtur.

Taş, başparmak ile işaret parmağı arasına alınarak atılır. Cemrenin yanına gidip de taş cemrenin üstüne konsa, bu kifayet etmez. Mutlaka atılması şarttır.

Taşların, vadinin aşağısından yukarı, Mekke'ye doğru gidilerek atılması sünnettir. Taşları 3, metre mesafeden atmak gereklidir.

Taşların cemre üzerine veya yakınına düşmesi lâzımdır. Taşlar 1,5 metreden daha uzağa

düşmemelidir. Uzağa düşen taş yerine, yenisi atılmalıdır.

Haccın Bozulmasına Sebeb Olan Fiiller Nelerdir?

2 sebebden dolayı hac bozulur:

1 - Arefe günü öğleden itibaren bayramın 1. günü fecir vaktine kadar olan süre içinde Arafatta vakfe yapılmazsa hac bozulur.

2 - Arafatta vakfeden evvel ailesi ile cinsî münasebette bulunmak da haccı bozar, ifsad eder.

Bu iki sebebden dolayı haccı bozulan kimse, ertesi sene kazâ ederek haccını tamamlar.

Haccı bozulan kimse, "nasıl olsa haccım bozuldu" diyerek kalan hac vazifelerini yapmamazlık edemez.

Cinsî münasebet (cima') sebebiyle hacları bozulan karı-kocanın her ikisine de, ceza olarak en az birer koyun kesmeleri vâcib olur.

Arafatta vakfeden sonra cima' yapılırsa hac bozulmaz, her ikisine de birer deve kurban etmek ceza olarak gerekir.

Traş olup ihramdan çıktıktan sonra daha ziyaret tavafını yapmadan cima' edilirse, ceza olarak bir koyun kesilmesi gerekir.

Ziyaret tavafı yapıldıktan sonra cima' yapılmasında ise, bir mahzur ve ceza yoktur.

Ceza Kurbanı Kesilmesini Gerektiren Fiiller Nelerdir?

* Cinsî münasebete yol açabilecek, öpme, okşama gibi fiillerden dolayı hac bozulmaz, ancak bir ceza kurbanı kesmek vâcib olur.

İhtilâm olmaktan dolayı bir ceza gerekmez. Gusledilerek temizlenilir.

* El, yüz, kol gibi bir uzvun bütününe koku sürmek de, bir ceza koyununu gerektirir.

* Başının tamamına veya yarıdan fazlasına kına sürmek.

Tam bir gün veya tam bir gece dikişli elbise giymek veya başını sarık, takke gibi bir şeyle örtmek.

Koltuk altlarından birini veya ikisini veya ensesinin tamamını traş etmek.

El ve ayak tırnaklarının tamamını bir başlayışta ve aynı yerde kesmek gibi hususlar da ceza kurbanı gerektirir.

Ayrıca şu hususlar da ceza kurbanını gerektirir:

* Haccın vâciblerinden birini terketmek.

* Kudüm ve Vedâ tavafını cünüp olarak yapmak.

* Ziyaret tavafını abdestsiz olarak yapmak.

* Arafat'tan güneş batmadan inmek.

* Safâ ile Merve arasında sa'yı terketmek.

* Müzdelife vakfesini özürsüz terketmek.

* Şeytan taşlama işlerini terketmek.

* Tertibe riayet etmemek. Meselâ şeytan taşlamadan traş olmak.

* Hastalık veya şiddetli soğuk gibi bir özürle dikişli elbise giyen kimse, yahut başındaki bir hastalıktan dolayı rahatsız olarak saçlarını kestiren kimse, isterse bir koyun keser, isterse üç gün oruç tutar, dilerse 6 fakire birer fitre tutarında sadaka verir.

Sadaka Vermeyi Gerektiren Suçlar Nelerdir?

* Herhangi bir âzasının tamamına değil de bir kısmına koku sürünmek.

* Bir günden az olmak üzere başını örtmek veya dikişli elbise giymek.

* Saç ve sakalının dörtte birinden azını, avret mahalli ve koltuk altlarının bir bölümünü traş etmek.

* El ve ayak tırnaklarının bir kısmını kesmek.

* Abdestsiz olarak Kudüm ve Vedâ tavafını yapmak. Abdestli olarak tekrar yaparsa ceza düşer.

* Cemrelere bir taş noksan atmak.

Verilecek sadaka, bir fitre miktarıdır.

Sadakadan Az Bir Şey Vermeyi Gerektiren Suçlar Nelerdir?

Çekirge öldürmektir.

Kıymeti Verilmesini Gerektiren Suçlar Nelerdir?

Av hayvanlarından herhangi bir hayvan öldürüldüğü takdirde, itimada şâyan iki kişi tarafından hayvanın kıymeti takdir edilir. Bedel bir kurban parasına ulaşıyorsa kurban alınarak kesilir.

Kurban kesmiyerek o para ile yiyecek alıp fakirlere birer fitre miktarı dağıtmak da olabilir. İsterse her fitre karşılığında bir gün oruç da tutabilir.

İhrama girdikten sonra Harem'de ve Harem haricinde öldürülen av hayvanları için gereken ceza aynıdır. Değişmez.

İhramda iken, av hayvanı öldürmek haram olduğu gibi, onu öldürmeye yardımcı olmakta haramdır.

Av hayvanı olmayan koyun, keçi, sığır, deve, kaz, tavuk, ördek gibi hayvanları ihramda iken kesmek helâldır.

Harem dahilindeki insanların yeştirdiği cinsten olmayan ve kendi başına yetişip büyüyen ot ve ağaç gibi yeşilliklerin koparılması, kesilmesi hâlinde bunların değerleri sadaka olarak dağıtılır.

Bedelleri kurban bedelini buluyorsa, kurban da kesilebilir, fakat oruç tutulmaz.

Kurumuş ot ve ağaç dallarını kırıp koparmakta bir beis yoktur.

İnsan eliyle yetiştirilen, ekilip büyütülen bitkilerin koparılmasından dolayı ise bir ceza gerekmez.

Kuduz köpek, kurt, kartal, leş yiyen karga gibi hayvanları öldürmekte bu beis yoktur. Ayrıca yılan, akrep, fare, yaban arısı, karınca, yengeç, karasinek, sivrisinek, kaplumbağa, kene, kirpi ve kertenkele, solucan gibi yer haşeratını öldürmekten de bir şey lâzım gelmez.

Hac nasıl yapılır?

Haccın Çeşitleri:

Üç çeşit hac vardır:

1 - Hacc-ı ifrad,

2 - Hacc-ı kıran,

3 - Hacc-ı temettü.

Hacc-ı ifrad, yalnız hac için ihrama girilerek yapılan hacca denir.

Hacc-ı kıran, hac ile ömreyi tek ihram içinde yapmaya denir.

Hacc-ı temettü ise, ömre ve hac için ayrı ayrı ihrama girerek ikisini birlikte yapmak demektir.

En faziletli hac şekli, Kıran, sonra Temettü, sonra da İfraddır.

Hacc-ı İfradın Yapılışı Nasıldır?

Önce ihram bölümünde anlatıldığı şekilde ihrama girilir ve Mekke-i Mükerreme'ye dahil olmak için bütün hazırlıklar yapılır.

Mekke'ye gündüz veya gece girmekte fark yok ise de, gündüz girmek hem kolaylık bakımından daha iyidir, hem de müstebahtır.

Mekke'ye girince önce eşyalar kalınacak yere yerleştirilir. Sonra mümkünse gusledilip, değilse abdest alınıp tavaf yapmak üzere Mescid-i Haram'a gidilir.

Hayız ve nifas hâlindeki kadınlar, o halde iken tavaf edemezler, tavaftan başka bütün hac menâsikini yerine getirirler.

Mescid-i Haram'a, mümkünse Benî Şeybe kapısından sağ ayak ile girilir ve girerken şu dua okunur:

Allahümme hâzâ haramüke ve me'menüke. Kulte ve kavlüke'l-hak: "Ve men dehalehû kâne âmina" Allahümme feharrim lahmî ve demî ale'n-nâr ve kınî azâbeke yevme teb'asü ibâdek

Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâhi. Elhamdü lillâhillezî bellegani beytehü'l-harâme. Allahümme'ftah lî ebvâbe rahmetike ve edhılnî fîha ve eğlık annî ebvâbe meâsîke vecnübni'l-amele bihâ..

Kâbe-i Muazzama ilk görüldüğünde ise Allahü Ekber diye tekbir getirilerek şöyle dua edilir:

Allâhümme ente's-selâmü ve minke's-selâm fehayyinâ rabbenâ bi's-selâm ve edhılnâ bi-fadlike ve keremike dâre's-selâm. Allahümme zid beyteke hüden ve teşrîfen ve ta'zîmen ve tekrîmen ve birren ve mehabeten. Allahümme tekabbel tevbetî ve ekıl usretî veğfir hatîetî yâ Hannânü yâ Mennân

Kâbe'yi ilk görünce yapılacak duaların makbûl olacağına dair rivayetler vardır. Bunun için burada dua edenler: "Yâ Rabbi! Burada ettiğim ve bundan sonra edeceğim bütün dualarımı kabul buyur" demelidirler.

Buradan başka duaların en çok makbûl olduğu yerler şuralarıdır:

1 - Tavaf yaparken,

2 - Rükn-i Yemânî'nin önünde,

3 - Makam-ı İbrahîm'in orada,

4 - Safâ ve Merve tepelerinin üzerinde,

5 - Safâ ve Merve arasında sa'y ederken,

6 - Mina'da,

7 - Arafat'da,

8 - Müzdelife'de,

9 - Şeytan taşlama ânında,

10 - Mültezem'de. Mültezem, Kâbe kapısı ile Hacer-i Esved rüknü arasında kalan kısma denir.

11 - Zemzem kuyusunun yanında ve Zemzem içerken.

Kâbe'yi ilk görünce yapılan duâlardan sonra, Kudüm tavâfına niyet edilerek Kâbe'ye yaklaşılır.

Hacer-i esved'in bulunduğu köşeye gidilir. Eğer durum müsaitse Hacer-i Esved öpülür. Bu mümkün olmazsa el sürülür. Buna da imkân bulunmazsa hizasında durularak istilâm edilir.

Haceri Esved'i öpeceğim veya el süreceğim diye onun önünde izdihama sebebiyet vermek, etrafını ite kaka rahatsız ederek ona yaklaşmaya çalışmak doğru değildir. Uzaktan istilâm etmek de Hacer-i Esved'i öpmek ve elle tutmak sevabını insana kazandırır. Bu bakımdan hiç izdihama mahal yoktur.

Bundan sonra tavaf bahsinde anlattığımız şekilde Kâbe 7 kere tavaf edilir. 7. kere Hacer-i Esved'in önüne gelince Kudüm tavafı tamamlanmış olur. Tekrar Hacer-i Esved istilâm edilir. Sonra yer bulunursa Makam-ı İbrahim'de, değilse Mescid dahilinde münasib bir yerde iki rek'at tavaf namazı kılınır. Namazdan sonra Zemzem kuyusuna gidilip su içilir.

Sonra Safâ ile Merve arasında sa'y edilmek isteniyorsa, tekrar Hacer-i Esved'e dönülüpistilâm edilir. Sonra Safa tepesinde gidilmek üzere Mescidden dışarı çıkılır. Sa'y bahsinde anlattığımız şekilde Safâ ile Merve arasında 7 kere gidip gelinir. Böylece sa'y da yapılmış olunur.

Sa'y tavaftan sonra yapılır. Tavaftan önce yapılan sa'y'in iade edilmesi gerekir.

İfrad hac'da, say'ın, Kudüm tavafından sonra hemen yapılmayıp Ziyaret tavafından sonraya bırakılması daha faziletlidir.

Tavaf ve sa'y esnasında imam vakit namazlarına başladığı zaman, tavaf ve sa'y bırakılarak cemaate uyulur. Sonra bırakılan yerden devam edilir.

Merve'de sa'y tamamlandıktan sonra tekrar Mescide dönülür ve iki rek'at namaz kılınır.

Sonra Zilhicce'nin 8. günü olan terviye gününe kadar, Mekke'de ihramlı olarak kalınır. İhramın yasaklarından kaçınılır. Bol bol nafile tavaf yapılır. Mescidde namaz kılınır. Ancak bu nafile tavaflardan sonra sa'y yapılmaz.

Terviye gününden bir gün önce, yani arefe gününden iki gün önce imam bir hutbe okuyarak insanlara hac vazifeleri hakkında bilgi verir. Hac esnasında üç hutbe okunur ki birincisi budur. Diğer ikisi ise, arefe günü Arafat'da okunan hutbe ile, Arafat'tan döndükten sonra Zilhicce'nin günü Mina'da okunan hutbedir. Hutbeler imam tarafından öğle namazının ardından okunur. Ancak Arafat hutbesi öğle namazı kılınmadan evvel okunur.

Terviye günü (arefeden bir gün önce) sabah namazı kılınıp güneş doğduktan sonra topluca Mina'ya gidilir. Ve orada gecelenir. Mekke'de bulunulduğu sürece ve yollarda telbiyeye devam edilir. Mina'da gece kalındıktan sonra sabah namazı erken kılınarak Arefe günü Arafat'a gitmek üzere yola koyulunur. Mina'da gecelemeden doğruca Mekke'den Arafat'a gidilip orada gecelemek de câizdir. Mina'da geceleyecekken Mekke'de geceleyip oradan Mina'ya uğrayıp doğruca Arafat'a çıkmak câizse de mekruhtur.

Arafat'a varılınca, buranın her yerinde durulup vakfe yapılabilirse de Cebel-i Rahme adı verilen tepecik civarında durmak daha faziletlidir.

Öğle vakti, imam hutbeye çıkar ve müezzin de ezan okur. Ezandan sonra Cumada olduğu gibi imam hutbesini verir ve insanlara hac görevini hatırlatır. Hutbeden inince bir ezan ve iki kametle öğle namazı ve ikindi namazı birleştirilerek, öğle vakti içinde kılınır. İki farz namaz arasında sünnet kılınmaz. Öğlenin ilk sünneti ise kılınır. İmam-ı A'zam'a göre Arafat'ta öğle ve ikindinin birarada kılınması sadece cemaatle câizdir. Yalnız başına kılınamaz. İmam-ı Muhammed ile Ebû Yûsuf'a göre ise, yalnız başına kılanlar dahi, bu iki namazı bir arada kılarlar.

Namazdan sonra vakfeye çıkılır ve bol bol dua edilir. Dua imamla yapılacağı gibi, tek başına da yapılabilir.

Gündüz Arafat'ta vakfeye duranlar için, güneş batıncaya kadar vakfeye devam etmeleri vâcibdir.

Arafat'da yapılacak muayyen bir dua yoktur. Bol bol tekbir getirilir(*). Şu duanın yapılması da çok daha bulunmuştur:

Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümît bi-yedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:

"Duanın en hayırlısı Arefe günü yapılanıdır. Benim söylediğim, benden evvelki peygamberlerin söylediği en hayırlı söz de: "Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîke leh, Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümît bi-yedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr" sözüdür."

Güneş batınca telâş etmeksizin vekarla Müzdelife'ye dönmek üzere yola çıkılır. Zaman zaman telbiye, tekbir, tehlil ve tahmid getirilir ve istiğfarda bulunulur. Güneşin batışından evvel Arafat sahasının dışına çıkmamak kaydıyla izdihamdan dolayı erkenden hazırlanıp yola koyulmakta bir mahzur yoktur. akşam namazı Arafat'ta veya yolda kılınmaz. Kılınırsa Müzdelife'de iadesi gerekir. Müzdelife'ye varınca münasip bir yere inilir. Yatsı vakti girildikten sonra müezzin ezan okuyup kamet getirir. İmam akşam namazını kıldırır, sonra sünnet kılınmadan tekrar kamet getirilerek yatsı namazı kılınır. Böylece yatsı vaktinde akşam ile yatsı namazı birleştirilerek kılınmış olur. Yalnız başına kılan da aynı şekilde bu iki namazı birleştirerek kılar. Müzdelife'de gecelemek sünnettir. Ancak fecrin doğuşundan itibaren güneş doğuncaya kadarki süre içinde Müzdelife'de bir an bile olsun bulunup vakfe yapmak vâcibdir. Bu vakfeyi terketmek cezayı gerektirir.

Müzdelife'de geceleyenler mümkün olduğu kadar geceyi ibâdet, zikir ve dua ile geçirirler. Bu arada Mina'da şeytan taşlamada kullanmak üzere tane taş toplanır, bunlar yıkanıp temizlenerek atmaya hazır hâle getirilir.

Müzdelife'de fecir ile güneşin doğuşu arasında bir süre vakfe yaptıktan sonra, gün iyice ağarınca Mina'ya doğru yola çıkılır. Bu gün Kurban bayramının birinci günüdür ki yevm-i nahr tâbir edilir.

Mina'ya varılınca hemen eldeki ağırlıklar ve eşyalar kalınacak yere konur. Sonra Mekke'ye gidiş istikametine göre üçüncü cemre olan Cemre-i Akabe'ye varılır. Daha evvel hazırlanmış olan taşlardan 7 tane bu cemreye atılır. Bu taşların öğleyin zeval vaktine kadar atılması sünnettir. Güneş batıncaya kadar atılmasında ise bir beis yoktur. En iyisi izdihama meydan vermemek için acele etmeyip münasib zamanı kollamaktır.

Kurban bayramının bu birinci günü, sadece Akabe cemresine taş atılır. Taş atma işlemi bitince kurban kesmek isteniyorsa kurban işi ile meşgul olunur. Hacc-ı İfrad yapana kurban kesmek vâcib değildir. Nâfile olarak keserse o ayrıdır.

Kurban kesmek istemiyenler, bundan sonra saçlarını traş eder ve kısalttırırlar. Kıran ve Temettü haccı yapanlara kurban vâcib olduğu için onlar ancak Kurban bayramı günleri içinde

kurbanlarını kestirdikten sonra traş olabilirler veya saçlarını kısalttırabilirler.

Başı traş ettirdikten sonra bıyık ve tırnakların da kesilmesi müstehabtır. Sakallardan kesilmez. Kesilirse bir mahzuru da yoktur.

Bu şekilde traş olup veya saçları kısalttıktan sonra, ihram sebebiyle haram olan herşey, cinsî münasebet hariç, helâl olur.

Traş olduktan sonra aynı günde veya mümkün olmazsa ikinci veya üçüncü günlerde Mekke'ye gidilip Ziyaret tavafı yapılır. Bu tavaf farzdır ve haccın son rüknüdür. Ziyaret tavafının yapılmasıyla hac tamam olmuş olur. Tavaftan sonra artık cinsî münasebet de helâl hâle gelir.

İfrad haccı yapan kimse sa'yini Kudüm tavafından sonra yapmayıp Ziyaret tavafından sonraya te'hir etmişse, tavafın ardından sa'y yapılır. Yoksa sa'y gerekmez. Kıran ve temettü haccını yapanlar ise, Ziyaret tavafından sonra da sa'y ederler.

Ziyaret tavafı bu şekilde yapıldıktan sonra, tekrar Mina'ya dönülür. Mina'da gecelenir. Mina'da gecelemek sünnettir. Sebebsiz yere Mina'dan başka yerde gecelemek mekruhtur.

Kurban bayramının ikinci günü öğleyin zevalden sonra, üç cemreye de taş atılır. Önce Suğra, sonra Vusta, sonra da Akabe cemreleri taşlanır.

Kurban bayramının 3. günü de aynı şekilde zevalden sonra Şeytan taşlama işine devam edilir. Böylece taşlamalar tamamlanmış olur. Artık Mekke'ye dönülmesinde bir mahzur kalmaz. Ancak üçüncü günü de Mina'da geceleyip, 4. günün fecri doğuncaya kadar Mina'da kalınacak olursa, bu 4. günde de şeytan taşlama işinin yapılması icabeder.

Taşlama işleri tamamen bitip Mina'dan ayrılındıktan sonra Mekke'ye dönülür. Mekke'den memlekete dönmek üzere ayrılırken ise, son vazife olarak Kâbe tekrar ziyaret edilir ve Vedâ tavafı yapılır.

Vedâ tavafı yerine getirildikten sonra iki rek'at tavaf namazı kılınır, sonunda dua edilir ve Zemzem suyundan içmek üzere kuyuya gidilir. Burada kıbleye karşı durularak dua yapılır. Zemzem içilir, üst başa dökülür. Eğer durum müsait olursa tekrar Kâbe'ye gidilip Mültezem denilen Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasındaki mevkie yüz ve göğüs konarak sağ el kapıya doğru uzatılır. Allah'tan rahmet dilenir, gözyaşı dökülür. Bir müddet tahmid, tehlil, tekbir ve salâvat getirdikten sonra Hacer-i Esved istilâm edilir ve yüz Kâbe'ye doğru dönük olarak mescidden çıkılır, yolculuk işleri ile meşgul olunur.

Hacc-ı Kıran'ın Yapılışı Nasıldır?

Kıran haccının ömre ile hac için birlikte niyet edip ihrama girmek olduğunu söylemiştik.

Kıran haccı yapmaya niyetli olan kimse, ifrad haccından farklı olarak ihrama girerken hac ve ömreye birlikte niyet eder.

Daha sonra Mekke'ye geldiğinde ömre için Kâbe'yi tavaf eder, tavaftan sonra da ömre için sa'yde bulunur. Bundan sonra ihramdan çıkmadan Kudüm tavafını da yapar. Hac için sa'yini Kudüm tavafının hemen akabinde yapabilecekleri gibi, Ziyaret tavafından sonraya da te'hir edebilirler.

Bundan sonra ifrad haccı yapan kimselerin yaptığı bütün şeyler yapılır. İfrad haccı yapanlardan farklı olarak Kıran haccı yapanlar bir de kurban keserler. Bu kurban vâciptir. Birinci günü şeytan taşlamadan itibaren Kurban bayramı günleri içinde kesilmesi gerekir. Bu kurban kesilmeden hacı adayı saçını traş edip veya kısalttırıp ihramdan çıkamaz.

İşte Kıran haccını yapan kimse, mîkatta ihrama girdikten itibaren kurbanını kesinceye kadar devamlı ihramda kalır ve haccın bütün yasaklarına riayet eder.

Bundan sonra farz hacda olduğu gibi ziyaret tavafı yapılır. En sonunda da Veda tavafı yapılarak hac tamamlanmış olur.

Kıran haccı yapana Kârin denir.

Temettü Haccının Yapılışı Nasıldır?

Temettü, hac ayında iki ihramla hac ile ömreyi birlikte ifa eylemek demektir. Bu şekilde hac edene mütemetti denir.

Temettü haccı yapmak isteyen, ilk önce ömreye niyet ederek ihrama girer.

Meke'ye ilk varınca ömre tavafını ve sa'yini yaparak başını traş ettirir ve ihramdan çıkar. Kendisine ihram sebebiyle yasak olan şeyler artık helâl olmuş olur. Bu halde Mekke'de kalır. İhramlı olmadığı için Kudüm tavafı yapması gerekmez.

Hac için ihrama terviye günü veya daha önceki bir gün girer. Daha önce yapmadığı Kudüm tavafını yapabilir. Şayet yapmazsa sa'yı Ziyaret tavafından sonraya tehir etmek zorundadır.

Bundan sonra, Kıran haccı yapanın aynısını yapar.

Ömre

Ömre, lügatte, ziyaret mânasına gelir.

Dinî mânası ise, Beytullah'ı özel bir şekilde ziyaret etmek demektir.

Ömre, ömürde bir defa olmak üzere (hacdaki şartlarla) müekkede sünnettir. Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre, Ömre, hac gibi şartlarını haiz olan kimselere farzdır.

Hanefîler, Resûlüllah Efendimizin:

"Hac farzdır, Ömre ise tatavvudur" hadîs-i şerîfini delil olarak almışlar ve ömrenin sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Hac için gerekli bütün şartlar ömre için de gereklidir.

Ömre yapmak için muayyen bir ay yoktur. Senenin her ay ve gününde yapılır. Yalnız arefe günü ile Kurban bayramının 4 gününde yapılması mekruhtur.

Ömreye giren kimsenin yapacağı işler, ihramlı olarak Kâbe'yi tavaf ve Safâ ile Merve arasında sa'y etmek, bundan sonra da traş olarak ihramdan çıkmaktır.

Ömrenin bir rüknü vardır, o da tavaftır. İhram ömrenin şartıdır. Vâcibleri ise, Safâ ile Merve arasında sa'y ve traş olmak, yahut saçlarını kısaltmaktır.

Ömre, tavafın en az 4 şavtı yerine getirilmeden önce cima' yapılırsa bozulur.

Ömrenin hacdan farklı tarafları şunlardır:

Ömrenin muayyen bir vakti yoktur, her zaman yapılabilir.

Ömrede Arafat ve Müzdelife vakfeleri yoktur. Kudüm ve Vedâ tavafı ve Şeytan taşlama da yoktur.

İhsar (Hacdan Geri Kalmak)

İhrama girdikten sonra, hastalık, hapis, düşman korkusu gibi sebeblerle ihramın gerektirdiği hac vazifelerini yerine getirmekten alıkonulmaya ihsar adı verilir.

Böyle bir duruma düşen kimseye de muhsar adı verilir.

Bir kimsenin vasıtası kazaya uğrar da yürüyemeyecek duruma düşerse, yahut ihrama giren bir kadının beraberinde bulunan kocası veya mahremi ölürse bunlar muhsar sayılır.

İhsar hac için olduğu gibi, ömre için de olur. Aralarında bir hüküm değişikliği yoktur.

Muhsar duruma düşen kimse, Harem hudutları dahilinde bir kurbanlık alarak keser veya kestirir. Bu kurban kesilmeden muhsar ihramdan çıkamaz. Kurban kesilmeden evvel ihramda sayılacağı için hacılara yasak olan şeyler, aynen ona da yasaktır. Bu yasaklara riayet edilmezse ayrıca ceza gerektirir.

Kurban keserek ihramdan çıkan muhsar, eğer sadece hacca niyetli ise, gelecek yıl bir hac ve ömre yapması üzerine vâcib olur.

Eğer yalnız ömreye niyetli ise, bunun yerine sadece bir ömre yapması gerekir.

Eğer Kıran hacca niyetli idiyse, iki kurban kestikten sonra ihramdan çıkar ve üzerine bir hac, iki ömre yapması vâcib olur.

Haccı Kaçırmak

Farz veya nafile hac niyeti ile ihrama giren kimse, Kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşuna kadar Arafata ulaşıp vakfesini yapamazsa

haccı kaçırmış olur. Bununla beraber tavaf ve sa'y yapması gerekir. Bunları yapmakla ihramdan çıkmış olur. Gelecek yıl da kaza etmesi gerekir. Haccı kaçırmaktan dolayı üzerine herhangi bir ceza gerekmez.

Haccı kaçıran kimse, Kıran hacca niyetli ise, ömre için bir tavaf ve sa'y yaptıktan başka, bir de kaçırdığı hactan dolayı tavaf ve sa'y yapması gerekir. Sonra başını traş ederek ihramdan çıkar. Kıran kurbanı da hükümsüz kalır.

Haccı Vasiyyet Etmek

Bir kimse üzerine hac farz olduğu halde bunu yerine getirmeden önce ölür ve vasıyyette de bulunmazsa günahkâr olur. Bu durumda ölenin varisleri isterlerse onun adına birisini hacca gönderebilirler. Böylece ölüye farz haccını yaptırmış olurlar. Ancak bu işi yapmak, varisler üzerine borç değildir. Çünkü ölünün bu hususta vasiyeti yoktur. Bununla beraber varisler veya varislerden biri kendisinden bağış yaparak ölü adına hac yaptırırsa onu hac borcundan kurtarmış olur.

Ölü kendi adına hac yapılmasını vasiyet etmişse, geride bıraktığı malının üçte birinden haccının yaptırılması gerekir. Bu vasiyet varken başkasının teberru yolu ile ölü adına hac yapması veya yaptırması ölü hesabına geçerli olmaz. Haccın mutlaka ölünün geride bıraktığı malının üçte birlik kısmından yapılması şarttır. Ölünün kendi malı varken başkasının harcama yapması sahih olmaz.

Vekil Gönderende Aranan Şartlar Nelerdir?

1 - Vekil gönderen üzerine haccın sıhhatli iken farz olması. Yoksa hacca gidemiyecek derecede hasta kimse üzerine hac farz olmaz.

2 - Hacca kendisi gidemiyecek kadar daimî bir özrü bulunması. Âmâ, kötürüm, pîr-i fânî olmak gibi.

3 - Mükellefin vekilden haccetmesini bizzat istemesi ve benim yerime haccet diye emretmesi

4 - Aslın, vekili, hacca kendi ikamet ettiği memleketten göndermesi

Vekilde Aranan Şartlar Nelerdir?

1 - Vekâlete ehil olmalıdır. Yani bütün hac fiillerini şuur ile ifaya muktedir biri olmalıdır.

2 - Vekil aslın namına hareket etmelidir. Asıl nasıl haccetmesini emretmişse, o şekilde hareket etmelidir. Hacc-ı İfrad dediyse Hacc-ı İfrad, Kıran dediyse Kıran, Temettü dediyse Temettü yapmalıdır.

3 - Vekil, aslın yerine niyet etmelidir.

4 - Vekil, aslın yerine bizzat haccetmelidir. Vekilin kendine başka birini vekil tayin etmesi câiz olmaz.

5 - Vekil, sadece bir kişi için ihrama girmelidir.

6 - Vekil, haccı ifsâd etmemelidir. Aksi takdirde yaptığı masrafları asl'a ödemek zorundadır.

7 - Nafaka ve yol masrafları haricinde vekilin haccetmesine karşılık hiçbir ücret talebetmemesi de lâzımdır.

8 - Hacca hiç gitmemiş bir fakir kimsenin bedel olarak hacca gitmesi câizdir. Vekilin daha önce hacca gidip haccını yapmış birisi olması şart değildir. Kadının vekâleti ise, kerâhetle câizdir.

Vekil kimse, işlediği suçların cezasını kendi parasından öder.

Fakir bir kimseye, hac farz değildir. Fakat herhangi bir sebeble hac zamanı Mekke'ye varan fakire hac farz olur. Memleketine hac farizasını ifa edip dönmesi gerekir. Sonradan zengin bile olsa, fakirken yaptığı bu hac, ona kifâyet eder, ayrıca tekrar haccetmesi gerekmez.

Fakat vekil olarak hacca giden fakir için durum farklıdır. Onun başkası adına Mekke'ye gidip

Kâbe'yi görmesi ile üzerine hac farz olmaz.

Çünkü o, başkası namına hacca gelmiştir. O sene ancak bedel haccını yerine getirebilir, kendi nâmına haccedemez. Kendisinin de haccetmesi için gelecek hac mevsimine kadar Mekke'de beklemesi veya memleketine dönüp gelecek yıl kendi için tekrar hac etmeye gelmesi, o fakir için imkânsız bir şeydir. Böyle bir teklif insan gücünü aşan bir teklif olur. Allah ise kuluna gücünü aşan bir teklifi yüklemez.

Binaenaleyh fakir bir kimse hacca bedel olarak hiç çekinmeden rahatça gidebilir, gönderilebilir. Bunun için ne fakiri bedel gönderenin haccına bir halelgelir, ne de bedel olarak hacca giden fakire Kâbe'yi gördüğü için hac farz olur. Bu hususta tarafların endişeye kapılmalarına mahal yoktur.

Bedel Haccı Nedir?

Üzerine hac farz olan bir müslüman, hac yapamayacak kadar özürlü olur ve bu özrünün düzelmesi de ömrünün sonuna kadar mümkün görülmezse, vekâletle bir başkasını kendi yerine gönderip haccettirebilir. Buna bedel haccı denir.

Bedel haccının caiz olması için, vekil gönderende ve vekilde bazı şartların bulunması lâzımdır.

kaynağı değiştir]

Ana madde: Hac

Coveting the Black seafoodplus.info

Hac islam öncesi toplumunda da icra edilen bir tapınma şekliydi. Araplar Haram aylar adını verdikleri ve nesi' uygulamasıyla yılın hep aynı mevsimine denk getirdikleri belirli aylarda (zilkade, zilhicce, muharrem) savaş yapmazlar ve bu ayları hac, panayır ve ticaret için kullanırlardı. Araplar bu hac sırasında Kabeyi ve kutsal yerleri ziyaret eder, ilahlarıtelbiyelerle yüceltir,[2]kurbanlar keserek kanlarını onlara sürerler, etlerini de diğer ziyaretçilere dağıtırlardı. Araplar Hacer'ül esved'e de büyük saygı duyarlar, Safa ve Merve tepelerinde bulunan putları da ziyaret ederlerdi.[3][4]

İslam öncesi ve erken İslam tarihinde hac, kıble ve Kâbe'nin yerinin neresi olduğu konusu 'li yıllardan bu yana tartışılmaktadır. Arkeolojik araştırmalarda Mekke'nin rivayetlerin aksine yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, bilinen tarih kaynaklarında ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[5] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında tarım açısından arazinin uygunsuz oluşu,[6] erken dönem İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile Mekke coğrafi yapısının uyuşmaması araştırmacıları İslam'ın kökleri konusunda farklı arayışlara yöneltmiştir.

Muaviye'nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe Yezid'in askerlerince mancınıklar kullanılarak taşa tutulmuş, isabet alan karataş üç parçaya bölünmüş, Kâbe yıkılmıştır.[7] Kanadalı arkeolog ve İslam tarihi araştırmacısı Dan Gibson'a göre sözü edilen yıkım bugünkü Mekke şehrinde değil, bundan yaklaşık kilometre kuzeyde, Petra'da gerçekleşmişti. Araştırmalarında ulaştığı en eski camilerin kıble duvarlarının Petra'yı göstermeleri nedeniyle, bu bulgularla ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki diğer ipuçlarını bir araya getiren Gibson Muhammed'in Petra'da yaşamış ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra'yı ifade ediyordu. Müslümanların ilk kıblesi de Kudüs'teki Mescid-i Aksa değil Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan kübik yapı olmalıydı. Gibson Petrada Haccın nasıl başladığını ve icra şeklini anlattığı bir video yayınladı.

Bu yapı Müslümanların iç savaşlarından birisi olan Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmış, Mekke Müslümanların yeni hac merkezi olmuştur.[8][9]

Minyatür, Muhammed'in Hacerü'l-Esved'i selde yıkıldığı için yeniden yapılan Kâbe'ye yerleştirme hikâyesi, taşı yerine yerleştirme onuru paylaşılamamış ve konu Muhammed tarafından çözülmüştür.

İslami anlatımlarda hac ve ritüeller İbrahim'e dayandırılır: "İbrahim, eşi Hacer ve henüz bir bebek olan oğlu İsmail ile Filistin'den Mekke'ye gider ve onları orada bırakır. Hacer, çölde azıksız ve susuz kalarak önce Safa tepesine sonra Merve tepesine çıkıp etrafı araştırır. Vadiye inince İsmail'i bulamaz, iki tepe arasında 7 kere koşar ve sonunda İsmail'i bulur. İsmail ayağı ile kumu deşelemiş ve zemzem adı verilen suyu çıkartmıştır. İbrahim seneler sonra Filistin'den onların yanına gelir. Rüyasında İsmail'i kurban etmesi istenir. Mina'ya İsmaili kurban etmeye giderken giderken şeytan ona musallat olur. Şeytanı taşla kovar. Sonra şeytan İbrahim'in karısı Hacer'e musallat olur. Hacer de şeytanı taşlar. İsmail'e yanaşır, o da taşla kovar. İbrahim tam İsmail'i kurban edecekken gökten bir koç indirilir ve İsmail kurtulur.

İbrahim ile İsmail Kâbe'yi inşa ederler. İbrahim'in inşaat sırasında üzerine çıktığı taştaki ayak izine Makam-ı İbrahim denir. Kabe tamamlanınca köşesine Hacer-i Esved'i haccın başlangıç ve bitişini göstermek üzere yerleştirdiler. İbrahim'den sonra Kâbe'nin içine putlar yerleştirilir ve putperestlerin hac yeri olur."

İlk İslam haccı Ebû Bekir'in hac emirliğinde hicretin 9., ikincisi ise bir yıl sonra Peygamberin ilk ve son haccı olan Veda Haccı ile gerçekleştirilmiştir.

Osmanlılar zamanında peygamberin zamanında da uygulanmış olan hac yöneticiliği işini Osmanlılar yürütmüştür. Surre eminliği veya Surrei Hümayun adıyla bilinen bu kurum, İstanbuldan törenlerle gönderilir, Mekke ve Medine'ye gönderilen hediye ve yardımların denilen yardımları yerlerine ulaştırarak dağıtılmasını sağlardı. Hacca gidenler uğurlanır, dönüşte karşılanır ve tebrik edilirdi. Hacı evinde tehniye merasimi yapılırdı. Misafirlere hacdan getirilen zemzem suyu dağıtılırdı. Osmanlı İmparatorluğunun çökmesiyle surre tarihe karıştı.

Osmanlı zamanında İstanbul-Mekke arası gidiş dönüş 8 ayı bulmaktaydı. yüzyıl başlarına kadar hac ulaşımı at, katır ve deve sırtında yapılırdı. 'da Süveyş Kanalı'ndan gemiyle, 'de Hicaz hattından trenle gidilmeye başladı.

Cem Sultan dışında Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının hiçbiri hacca gitmemiştir. Şeyhülislamlar padişahlara hac lazım değildir diye fetva vermişlerdi. Türkiye cumhurbaşkanlarından Cevdet Sunay ile Kenan EvrenUmre yapmışlar, Turgut Özal ve Necmeddin Erbakan hac yapmışlardır.

'lere kadar Türkiye'den hacca resmen izin çıkmadı. 'de döviz yokluğu gerekçesiyle hac yasaklandı, ancak 'da hac izni ile kişi hacca gitti. 12 Mart döneminde de hacılar Mekke'ye gidemedi. 'a kadar isteyen her kişi veya kurum hac seyahati düzenleyebilirdi, bu tarihten sonra hac işini DİB organize etmeye başladı. DİB her yıl kura usulüyle hacı adayları belirlemektedir.

Hacdaki kalabalık ve sıkışma sebebiyle yılında el-Muaysem tünelinde kişi ezilerek öldü. Hacı sayısının kapasiteleri zorlaması sebebiyle Suudi Arabistan 'de hacda kontenjan uygulaması başlatmıştır. Her ülkenin nüfusuna göre hacı kafilesi olmaktadır.

Dini kaynaklarda[değiştir kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir