yargı örgütü soruları / Yargı Örgütü Ve Tebligat Hukuku Dersi Çıkmış Sorular, Denemeler, Özetler - seafoodplus.info

Yargı Örgütü Soruları

yargı örgütü soruları

1.ÜNİTE - YARGI ÖRGÜTÜ HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI VE ANAYASA YARGISI

Yargı örgütü hukuku, mahkemelerin görevlerini, kuruluşlarını, çalışma koşullarını, görevlilerin statülerini, görev ve yetkilerini belirleyen hukuk dalıdır.

Bu alandaki temel düzenlemeler, Anayasa’da yer almaktadır. Anayasa’nın 9. maddesinde, yargı yetkisinin, mahkemeler aracılığı ile yerine getirileceği açıkça hükmü bulunmaktadır.

Türkiye yargı ayrılığı sistemini benimsemiştir. Kararları aynı yüksek mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluşturduğu birçok yargı kolu bulunmaktadır. Anayasa’nın maddelerinde düzenlenen yüksek mahkemelerden hareketle, anayasa yargısı, adlî yargı, idarî yargı, askeri ceza yargısı, askeri idarî yargı ve uyuşmazlık yargısı olmak üzere altı temel yargı kolunun varlığından söz edilebilir.

YARGI FONKSİYONU KAVRAMI

Geleneksel olarak devlette yasama,yürütme ve yargı olmak üzere belli başlı üç fonksiyon vardır. Devlet, bu üç tür fonksiyonunu yerine getirmek için egemenlikten kaynaklanan yasama, yürütme ve yargı yetkisini kullanmaktadır ve bu yetkilerinin kullanırken belli organlara ihtiyaç duymaktadır.

 Yasama fonksiyonu, genel ve soyut norm koyma, değiştirme ve kaldırma faaliyetidir. Yürütme fonksiyonu, genel ve soyut normların belli kişi ve durumlara uygulanmasıdır. Yargı fonksiyonu ise, genel anlamda devletin hukuk düzeninin devam etmesi ve kişilerin sübjektif haklarının korunması amacını güden faaliyetidir. Bu faaliyet, devlet için hem bir hak, hem de yükümlülüktür.

Şeklî (organik) ölçüt, yargı fonksiyonunu, yasama ve yürütme işlevlerinden ayırt etmek için elverişli bir ölçüttür. Zira, bu ölçütten hareket edildiğinde, yasama ve yürütme organlarının yaptığı bir işlem hiçbir zaman yargı fonksiyonuna dâhil olamaz. Bununla birlikte, şeklî (organik) ölçüt, mahkemelerin her türlü faaliyetini yargı fonksiyonunun içine soktuğundan gereğinden fazla geniştir.

Maddi ölçüt yargı fonksiyonunu tanımlamak için gerekli, ama bu fonksiyonu diğer devlet fonksiyonlarından ayırmak için her zaman yeterli değildir.

YARGI FONKSİYONUNUN DEVLETİN DİĞER FONKSİYONLARI İLE İLİŞKİSİ

Yargı fonksiyonu, yasama ve yürütme işlevlerinden tamamıyla ayrı bir yerdedir. Devletin hukuk devleti olabilmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleştirilebilmesi için, yargı fonksiyonu, yasama ve yürütme fonksiyonlarından tamamen bağımsız olmalıdır.

Mahkemelerin Bağımsızlığı İlkesi

Anayasamıza göre, yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa m. 9). Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler (Anayasa m. , I; Hâkimler ve Savcılar K. m. 4, II). Hâkimlerin yürütme ve yasama organları karşısında bağımsızlığını koruyabilmek ve onların hiçbir baskı ve etki altında kalmadan, hukuka ve vicdanlarına göre karar vermelerini sağlayabilmek amacıyla, anayasal boyutta çeşitli ilkeler öngörülmüştür.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez (Anayasa m. , IV).

Mahkemelerin bağımsız olabilmeleri için sadece yasama ve yürütmeden değil diğer mahkemelerden de korunmaları gerekmektedir.

Hâkimlerin bağımsız karar verebilmeleri için yasama, yürütme ve yargı dışında başkaca çevre faktörlerine karşı da korunmaları gerekir . Bu nedenle, hâkimlerin kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamayacakları kabul edilmiştir (Anayasa m. , V). Bu düzenlemenin amacı, hâkimleri, etkilenmeleri muhtemel bu tür çevrelerden uzak tutmaktır.

Hâkimlik Teminatı

Mahkemelerin organ olarak bağımsızlığı, hakimlerin baskı ve tehditle karşılaşmamasına bağlıdır. Bu yüzden  Anayasamızda hâkimlik teminatına ilişkin bazı ilkeler kabul edilmektedir. Hâkimler, azlonulamazlar (Anayasa m. , I; Hâkimler ve Savcılar K. m. 44) ve kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler (Anayasa m. , I; m. , IV; Hâkimler ve Savcılar K. m 44).

Hâkim ve savcıların, özellikle yürütme organına karşı bağımsızlıklarının korunması için özlük hakları teminat altına alınmalıdır.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır (Anayasa m. , II; HSYKK m. 3). Kurul’un Başkanı Adalet Bakanı olup, Kurul’un yönetimi ve temsili Kurul Başkanı’na aittir Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurul’un tabi üyesidir. Kurul’un, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk dalında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hâkim ve savcıları arasından idari yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir (Anayasa m. , III).

Kurul; Başkanlık, Genel Kurul, daireler ve hizmet birimlerinden oluşur. Kurul’un hizmet birimleri, Genel Sekreterlik ve Teftiş Kuruludur (HSYKK m. 5).

Kurul, Adalet Bakanlığı’nın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Hâkim ve savcılarla ilgili olarak; mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar.

MAHKEME KAVRAMI VE MAHKEMELERİN DEĞİŞİK ÖLÇÜTLERE GÖRE TASNİFİ

Devlet kurallar koymanın yanısıra toplumsal ve hukuksal barışın da garantörü niteliğindedir. Bu görev doğrultusunda devlet, sadece genel ve soyut kurallar koyma yükümlülüğü altında bulunmamakta, bunların uygulanmasını, kurulan dengenin bozulmamasını, hukuk düzeninin ve hukuk barışının devamını da yüklenmektedir .

Devletin hak dağıtma ve hak dağıtımına ilişkin kuralları düzenleme görevini üzerine alması sebebiyle, hakkı ihlâl edilenler veya ihlâl edilmesi ihtimali bulunanlar, uyuşmazlığın da niteliğine bağlı olarak ortaya çıkan bu uyuşmazlığı çözmek için farklı uyuşmazlık çözüm yollarından birçoğunu ayrı ayrı, kademeli veya birlikte kullanma imkânına sahiptir. Ancak uyuşmazlık doğrudan ya da üçüncü kişi aracılığıyla anlaşarak çözülemiyorsa, devletin yetkili yargı organlarına başvurarak hukuki korunma talep edilmesi gerekecektir.

Anayasa’nın 9. maddesinde, yargı yetkisinin, mahkemeler aracılığı ile yerine getirileceği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu nedenle, mahkeme kavramından ne anlaşılması gerektiği üzerinde durmak gerekir.

Mahkeme Kavramı

“Mahkeme”, etimolojik olarak, “hüküm” kökünden türetilmiş Osmanlıca bir kelimedir ve “hüküm verilen, muhakeme yapılan yer” anlamında kullanılır.

Dar ve teknik anlamda mahkeme, devlet tarafından görevlendirilen ve adalet dağıtımı işiyle uğraşan yargılama yerlerini ifade eder . Bu tanım çerçevesinde, mahkemeler, hukuki statüleri itibariyle devlet kuruluşları olup yargı fonksiyonunu yerine getirmeyi üstlenmişlerdir.

Anayasa’nın maddesine göre, mahkemelerin kuruluşu, görevleri, yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme, kanuni hâkim ilkesine atıf yapar. Kanunî hâkim, görev ve yetkisi kanunla belli edilmiş olan mahkemenin hâkimidir. Bu ilkeyi karakterize eden tek unsur, mahkemenin görev ve yetkisinin tayin edilmesi işleminin kanun ile yapılmış bulunmasıdır.

Mahkemelerin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinde gözetilmesi gereken diğer bir ilke de, tabii hâkim (doğal yargıç) ilkesidir. Yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yürürlükte bulunan kanunlar aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş olan mahkemenin hâkimine, tabii hâkim (doğal yargıç) denir. Tabii hâkim ilkesini karakterize eden unsurlar öncedenlik ve kanuniliktir.

Tabii hâkim ilkesi, kişilerin, hangi mahkeme önünde yargılanacaklarını kesin olarak bilmelerini mümkün kılmak, bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde yargılanma haklarını güvence altına almak, yargıya güveni sağlamak ve yürütmenin yargıya müdahalesini olabildiğince önlemek amaçlarına yönelmiştir.

Mahkemelerin Değişik Ölçütlere Göre Tasnifi

Mahkemeler genel olarak üç farklı tasnife konu olabilir.

Kuruluş ve çalışma biçimlerine göre mahkemeler, tek hâkimli mahkemeler ve çok hâkimli (toplu) mahkemeler olarak ikiye ayrılırlar. Tek hâkimli mahkemeler, yalnızca bir tek hâkimin görev yaptığımahkemelerdir. Bu tek hâkim, o mahkemede açılan bütün davaları görür ve karara bağlar.

Çok hâkimli (toplu) mahkemeler ise, birden çok hâkimin görev yaptığı mahkemelerdir.

Bumahkemelerde, mahkemenin üyesi konumunda bulunan hâkimlerin bütününden oluşan kurul davalara bakar.

Yargılama, kurul tarafından yapılır ve yine hüküm mahkeme kurulunca verilir.

Yargı sistemine ilişkin derecelendirmede bulundukları yere göre mahkemeler, ilk derece mahkemeleri (bidayet mahkemeleri), ikinci derece mahkemeleri ve üst derece mahkemeleri olmak üzere üçe ayrılırlar. İlk derece mahkemeleri, bir davayı ilk evrede gören ve karara bağlayan yargı yerleridir . İlk derece mahkemeleri uyuşmazlıkların maddi ve hukuki yönlerini inceleyen mahkemelerdir.

İstinaf mahkemeleri de denilebilecek ikinci derece mahkemeleri ise, konusu uyuşmazlığın maddi ve hukuki yönünün tekrar incelenmesi olan istinaf kanun yoluna başvuru mercileri olup, ilk derece mahkemeleri ile üst derece mahkemeleri arasında yer alan mahkemelerdir.

Üst derece mahkemeleri (son derece mahkemeleri/yüksek mahkemeler), ilk ve ikinci derece mahkemelerinin hüküm ve kararlarının, kanun tarafından öngörülmüş bulunan yollara başvuru üzerine, sadece hukuka uygunluk ya da hem hukuka hem de vakıalara uygunluk yönünden doğruluğunu denetlemeye yönelik yargı yerleridir .

Ülkemizde, yargı düzeni kural olarak iki derecelidir. İkinci derece mahkemesi olarak görev yapan üst derece mahkemeleri, genelde temyiz mahkemesi fonksiyonu görürler

Görmeyi üstlenmiş oldukları uyuşmazlıkların niteliklerine ya da tarafların statülerine göre mahkemeler, genel görevli mahkemeler ve özel görevli mahkemeler (uzmanlık mahkemeleri) olarak ikiye ayrılır. Bakacakları işler, belirli kişi ve konulara göre sınırlandırılmamış bulunan, aksi belirtilmiş olmadıkça aynı yargılama hukuku disiplininin uğraş alanına giren her türlü işe bakan mahkemelere, genel görevli mahkemeler denir. Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri, sulh ceza ve asliye ceza mahkemeleri bu mahkemelere örnek olarak gösterilebilir.

Özel görevli mahkemeler (uzmanlık mahkemeleri) ise, belirli kişiler ya da meslek mensupları arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belirli türdeki uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş olan mahkemelerdir.

GENEL OLARAK TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ

Türk yargı örgütünün kuruluşuna ilişkin temel düzenlemeler, Anayasa’da yer almaktadır.

 Anayasa’nın 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer alan “mahkemeler ” şeklindeki çoğul ifade çerçevesinde, yargı fonksiyonu, yasama gibi tek bir organdan değil, bir organlar topluluğundan, yani birçok mahkemeden oluşur.

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu öngören hüküm ile maddesinde tabii hâkim ilkesine işaret eden hüküm, yargı örgütümüz ile ilgili temel normlar arasında yer alır. Anayasa’nın maddelerinde “Yargı” başlığını taşıyan Üçüncü Bölümü altında düzenlenen hükümlerde ise, mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığına, genel olarak mahkemelerin ve bu arada yüksek mahkemelerin kuruluş, görev ve işleyişine ilişkin ana ilkeler tespit edilmiştir.

Anayasamız, yargı fonksiyonunu yerine getiren birden çok yargı kolu (çeşidi/düzeni) olduğunu, bunların başında yer alan yüksek mahkemeleri sayma yoluyla belirlemiştir. Uyuşmazlıkların temelinde yatan hukuki ilişkilerin nitelikleri ve devlet tarafından hukuken himaye edilecek menfaatler birbirinden farklıdır.

Yargı örgütü sistemimizdeki yargı kollarını incelemeye geçmeden önce kısaca yargı örgütünün kuruluşu bakımından kabul edilmiş bulunan iki büyük sistemden söz etmek gerekir. Bunlardan birincisi, Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanan yargı birliği sistemidir. Diğeri ise, Almanya, Fransa, İtalya gibi kara Avrupası ülkelerinde uygulanan yargı ayrılığı sistemidir.

Yargı birliği sistemi, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya, Güney Afrika gibi common law ülkelerinde uygulanır. Common law sisteminde, kamu hukuku-özel hukuk ayrımı yoktur. Hukuk bir bütündür. Kişiler arasındaki uyuşmazlıklar hangi hukuka göre çözümleniyorsa, devlet ile kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da aynı hukuka göre çözümlenir. Bu sistemde yargı bir bütün olarak örgütlenmiş; adlî yargı, idari yargı diye ikiye bölünmemiştir.

Fransa, Almanya, İtalya gibi kara Avrupası ülkelerinde görülen sistem, yargı ayrılığı sistemidir. Bu sistemde kamu hukuku-özel hukuk ayrımı vardır ve özel kişilere ayrı hukuk, devlete ayrı hukuk uygulanır. Bu sistemin ayırıcı özelliği, adlî yargının dışında bir de idari yargının bulunmasıdır. Adliye mahkemelerinin kendi üst mahkemeleri, idare mahkemelerinin ise kendi üst mahkemeleri vardır.

ANAYASA YARGISI VE ANAYASA MAHKEMESİ

Genel Olarak Anayasa Yargısı

Türkiye’de anayasa yargısı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Anayasası ile anayasa hukukumuza girmiştir. Anayasa yargısı, bazı değişikliklerle birlikte Anayasası’nda da korunmuştur.

Anayasa yargısının temelini oluşturan ilkelerden ilki, “hukuk devleti ilkesi”seafoodplus.info ilke, ve Anayasaları’nın ikinci maddelerinde sayılan Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez niteliklerindendir.

Anayasa yargısının temelini oluşturan ilkelerden ikincisi ise, “Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı”ilkesidir. Bu ilkeye, Anayasası’nın 8. ve Anayasası’nın maddelerinde yer verilmiştir. Birbirine çok yakın bu düzenlemelere göre, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”Bu hükümden de anlaşıldığı üzere, Anayasa ile kanunlar arasında bir hiyerarşi vardır. Anayasa kanunlardan üstündür. Bu nedenle, kanunların Anayasa’ya aykırı olmaması; dolayısıyla TBMM’nin Anayasa’ya aykırı kanun yapmaması gerekir.

Yetkili Yargı Yeri Olarak Anayasa Mahkemesi

Türk hukukunda, dar ve teknik anlamda anayasa yargısını gerçekleştirmek ve anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, bir yüksek mahkeme oluşturulmuştur. Bu, Anayasa Mahkemesi’dir. Anayasa Mahkemesi, Türk hukukunda ilk kez Anayasası ile kurulmuştur.

Adlî ve idarî yargı düzenlerinde görmeye alışkın olduğumuzun aksine, Anayasa Mahkemesi’nin yurt düzeyine yayılmış ve kendisine bağlı olarak çalışan bir alt mahkemeler ağı bulunmamaktadır. Bu niteliğiyle Türk Anayasa Mahkemesi, “merkezileşmiş anayasa yargısı” modelinin tipik bir örneğini teşkil eder.

Kuruluşu

Anayasa Mahkemesi onyedi üyeden kurulur (Anayasa , I; AMKYUK m.6).

Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulu’nun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.

Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulu’nun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer.

Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulu’ndan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.

Görev ve Yetkileri

Anayasa Mahkemesi’nin temel görevi, anayasaya uygunluk denetimi yapmaktır. Ksaca “norm denetimi ’ olarak anılan bu görev çerçevesinde Anayasa Mahkemesi, kanunların, TBMM İçtüzüğü’nün ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasa’ya şekil ve esas açısından uygunluğunu denetler.

Anayasa Mahkemesi norm denetimi görevini, “soyut norm denetimi ” ya da “somut norm denetimi ” olmak üzere iki değişik yoldan yerine getirir. Birincisine “iptal davası yolu ”, ikincisine “itiraz (def’i) yolu” da denir.

Soyut norm denetimi (iptal davası yolu), Anayasa’da belirtilen bazı organların bir kanun aleyhine doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmaları ile gerçekleşen denetimdir. Bu durumda kanunun uygulandığı somut bir olay veya dava yoktur. Anayasa’ya aykırılık iddiası ve denetimi herhangi bir dava ile ilgili olmaksızın, soyut olarak gerçekleştirildiği için iptal davası yoluna “soyut norm denetimi’ de denilmektedir. Anayasa’da kimlerin, hangi süreler içinde ve hangi gerekçelerle Anayasa Mahkemesi’nde doğrudan doğruya bir iptal davası açabileceği ayrıntılı olarak belirtilmiştir (Anayasa m. , I;

Anayasa Mahkemesi’nde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, kural olarak iptali istenen kanun, kanun hükmünde kararname veya İçtüzüğün Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer (Anayasa m. ). Şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açma süresi ise, on gündür (Anayasa m. , II).

Somut norm denetimi (itiraz/def’i yolu) ise, bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun Anayasa’ya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetimdir. Somut norm denetimine, ancak kanunlar veya kanun hükmünde kararnameler konu olabilir. Anayasa’nın maddesine göre, bir davaya bakmakta olan (herhangi bir) mahkeme, önüne gelen uyuşmazlığı çözmek için uygulamak durumunda olduğu bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, anılan hükümlerin iptal edilmesi istemiyle dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderir. Bu durumda, söz konusu mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.

Anayasa Mahkemesi’nin temel görev ve yetkisi olan norm denetiminin yanında ek görev ve yetkileri de vardır:

Anayasa Mahkemesi, bir yandan siyasî partilerin malî denetimlerini yaparken (Anayasa m. 69, III), diğer yandan da Anayasa’nın koyduğu kurallara aykırı hareket eden siyasî partilerin kapatılmaları veya devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları talebiyle açılan davaları karara bağlar (Anayasa m. 69, IV).

Anayasa Mahkemesi, aynı zamanda, (Anayasa’nın maddesinin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre) yasama dokunulmazlığı kaldırılan veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilen milletvekillerinin durumuyla ilgili itirazları da karara bağlar (Anayasa m. 85).

Bireysel başvuru, ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir (AMKYUK m,I). Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir (AMKYUK m,II).Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz (AMKYUK m,III).

Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir (AMKYUK m,III). Mahkeme, incelemesini dosya üzerinden yapmakla birlikte, gerekli görürse duruşma yapılmasına da karar verebilir (AMKYUK m,IV). Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir.

Çalışma ve Yargılama Usulü

Anayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanı’nın veya Başkan’ın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az on iki üye ile toplanır. Bölümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluşturulabilir.

Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır.

Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.

Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usulleri, Başkan, başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işleri kanunla; Mahkemenin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların oluşumu ve işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, bireysel başvurularda duruşma yapılmasına karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir ve siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.

Anayasa Mahkemesi’nin bütün kararlan kesindir (Anayasa m. ; AMKUYK m). Başka bir ifadeyle, bu kararlar aleyhine Anayasa Mahkemesi’nin kendisi de dâhil olmak üzere hiçbir mercie başvurulamaz. Mahkeme’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.

HUKU Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku Çıkmış Sınav Soruları

Açıköğretim bölümleri ders içeriklerinde yer alan &#;HUKU&#; kodlu &#;Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku&#; dersine ait çıkmış sınav sorularına aşağıdaki butonlardan ulaşabilirsiniz.

Sisteme eklenen çıkmış sınav soruları mavi olarak gösterilmekte, sisteme henüz eklenmeyen çıkmış sınav soruları ise kırmızı olarak işaretlenmiştir. Açıköğretim sisteminde çıkmış sınav soruları artık kişiye özel olduğu için tüm sorulara erişim imkanımız olmuyor malesef. Bu nedenle öğrenci sayfanızdan çıkmış sınav sorusunu indirerek tarafımıza gönderebilir, diğer öğrenci arkadaşlarımızında faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

Çıkmış Sınav Sorusu göndermek için sağ taraftaki PDF gönder linkini kullanabilir veya BURAYA tıklayarak soru gönderebilirsiniz. Soruları paylaştığınız için tüm öğrenciler adına teşekkür ediyoruz.

YARGI ÖRGÜTÜ VE TEBLİGAT HUKUKU ÇIKMIŞ SINAV SORULARI


 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir