kuzey kore lideri abd türkiye yi vurursa / Ä°ran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı - MÄ°LLÄ°YET GAZETE ARŞİVÄ°

Kuzey Kore Lideri Abd Türkiye Yi Vurursa

kuzey kore lideri abd türkiye yi vurursa

ABD TARİHİ ABD tarihi üzerinde Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulduğu Kuzey Amerika topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihidir. Amerika kıtası'nın yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesinden önce bu topraklarda yüzyıllardır sadece Kızılderililer yaşamaktaydı. Keşiften sonra başta İspanya, Fransa ve Britanya olmak üzere aralarında Hollanda, İsveç ve Portekiz'in de dahil olduğu birçok Avrupa ülkesi buralarda sömürgeler kurdular. Bu sömürgeler arasında Britanya'ya ait On Üç Koloni de vardı. Günümüzdeki ABD yüzyılda Britanya İmparatorluğu'na ait bu sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanması sonucu oluşmuştur. ABD doğal kaynaklarının zenginliği, genç ve dinamik bir insan gücüne sahip olması nedeniyle yüzyıl boyunca hızla sanayileşti. Ancak yılları arasında çıkan Amerikan İç Savaşı ülkeyi parçalanma tehdidi altına soktu. Savaş kuzeydeki eyaletlerin başarısıyla sonuçlandı ve ABD tekrar hızlı bir gelişme dönemine girdi. yüzyıl başlarında çıkan I. Dünya Savaşı'nın İtilaf Devletleri tarafından kazanılmasında önemli bir rol oynadı. II. Dünya Savaşı'nda da Almanya, İtalya ve J aponya'ya karşı büyük bir başarı kazanan ABD artık bir süpergüç haline gelmişti. Bu iki dünya savaşından sonra dünya ülkeleri iki kutuba ayrıldılar. Soğuk Savaş adıyla anılan bu dönemde ABD NATO örgütü çatısı altında Batı Bloğunun liderliğini üstlenirken, Sovyetler Birliği Doğu Bloğunun (Varşova Paktı) lideri durumundaydı. Soğuk Savaş yılları boyunca ABD başta Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı olmak üzere birçok savaşlara katıldı. yılında Berlin Duvarı'nın yıkılışı ardında Soğuk Savaş sona erdi. yılında Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi üzerine çıkan I. Körfez Savaşı'nda ABD, Irak ordusunu yendi. ABD ve yıllarında NATO ülkelerinin yardımıyla Bosna Savaşı'na ve Kosova Savaşı'na müdahale etti. yılında New York ve Washington, DC gibi büyük ABD kentleri 11 Eylül saldırılarına sahne oldu. Bu saldırılara yanıt olarak ABD yılında Afganistan Savaşı ve yılında da Irak Savaşı'nı başlattı. Bu savaşlar halen sonuçsuz bir şekilde devam etmektedir. Kolonileşme dönemi () ABD topraklarında bulunan en eski insan izi yıl öncesine dayanmaktadır. Bu insanların son Buzul Çağı sırasında Bering Boğazı'nın sularının donarak bir köprü oluşturması sonucu Doğu Sibirya'dan Alaska'ya yürüyerek geçtikleri sanılmaktadır[1]. Bu insanlar ABD'nin yerlileri (kızılderililer) olarak bildiğimiz insanların atalarıdır. Göçebe olan bu yerliler Apaçi, Mohawk, Cheyenne, Navaho, Cherokee gibi birçok kabile oluşturdular. Günümüzdeki ABD topraklarına ilk ayak basan Avrupalı Kristof Kolomb'dur. Amerika kıtasına yaptığı ikinci yolculuğunda 19 Kasım günü günümüzde ABD'nin bir parçası olan Porto Riko'ya ayak basmıştır. yüzyıl boyunca İspanya, Hollanda, İngiltere, Fransa, İsveç ve Portekiz ülkelerine ait kaşifler ABD topraklarına girerek koloniler kurdular. İspanyol kaşif J uan Ponce de León yılında ABD'nin güneydoğu sahillerine ulaşarak bölgeye Florida adını verdi. Fransız kaşif J acques Cartier sadece Kanada değil Hudson Körfezi'nden Kayalık Dağlar'a kadar uzanan ve günümüzde ABD'ye ait olan Louisiana dahil birçok bölgeyi Fransa'nın kolonisi haline getirmiştir. İngiltere'nin ABD topraklarındaki varlığı İspanya ve Fransa'ya göre çok daha yenidir. 14 Mayıs tarihinde İngilizlerin J amestown, Virjinya'da kurduğu koloni İngiltere'nin Amerika'daki en eski kolonisi olarak kabul edilmektedir. Bu koloni kısa zamanda dağılmış ve yok olmuştur. Ancak yılında Mayflower adlı bir gemiyle İngiltere'nin Plymouth limanından yola çıkan bir grup İngiliz yurttaşı günümüzdeki ABD'nin Massachusetts eyaleti sınırları içinde yer alan bir sahile ulaşmış ve burada Plymouth Bay Colony adı verilen koloniyi kurmuştur. yüzyıl boyunca ABD'nin doğu kıyısında İngilizler başka koloniler de kurdular. yılına gelindiğinde bu koloniler On Üç Koloni adı altında Britanya İmparatorluğuna bağlı bir sömürge haline geldiler[2]. Amerika Bağımsızlık Bildirgesi Amerikan Bağımsızlık Bildirisi Onüç Koloni'nin Büyük Britanya Krallığı'ndan ayrı olarak bağımsızlıklarını ilan ettikleri belgedir. Kongre tarafından 2 Temmuz tarihinde onaylanmış 4 Temmuz'da ilan edilmiştir; bu tarihten sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde her sene Bağımsızlık Günü olarak kutlanmaktadır. Bu belge Washington, D.C.'deki devlet arşivlerinde gösterimde bulunmaktadır. Amerikan kolonilerinin bağımsızlıkları Büyük Britanya Krallığı tarafından 3 Eylül tarihindeki Paris Antlaşması'yla tanınmıştır. 11 Haziran tarihinde Virjinya'lı delege Richar Henry Lee, bağımsızlık için bir karar sureti sunduktan sonra, Massachusetts'ten J ohn Adams, Pensilvanya'dan Benjamin Franklin, Virjinya'dan Thomas J efferson, New York'tan Robert R. Livingston, ve Connecticut'tan Roger Sherman tarafından oluşan beşli komite tarafından hazırlanmıştır. Bildirgenin büyük bir bölümü J efferson tarafından yazılmıştır. Bildiride şu sözler yer almaktadır:"Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz". Bu belgede ifadeye kavuşan yönetim ilkeleri için Thomas J efferson şöyle demiştir: “ Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükümetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak o halkın hakkıdır. ” Oluşum süreci Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, İngiliz Hükûmeti'ne karşı Amerikan Devrim Savaşı'nın başlamasından sonra oluşturulmuş bir belgedir. Bu sebeple Amerikan Devrim Savaşına kısaca değinmek gerekir. Amerikan halkı İngiliz Hükûmetinin artan ekonomik ve askeri baskısı sebebiyle George Washington önderliğinde İngilizlerle 6 yıl savaşmış ve genel savaşa dahil, birçok cephe savaşını kaybetmiş olsalar bile, azim ve sabır göstererek, Fransızların da yardımıyla savaştan zaferle çıkmasını bilmişlerdir. İngiliz baskısı İngiltere, Avrupa'daki savaşlarında özellikle Fransa ile yaptığı Yedi Yıl Savaşları'nda büyük maddi kayıpları uğrayınca bu kayıpları koloni devletleriyle paylaşmak için yeni vergiler ve yasalar çıkardı. Bu yasalar "İngiliz Seyrüsefer Kanunları" (Navigation Acts) olarak adlandırılır. Bazıları: Şekerli Posa Yasası (Molasses Act, ): Amerikan denizcileri West Indies (Orta Amerika Adaları) denilen bölgeden şeker ithal edip rom denilen bir içki üretiyorlardı. Bu içki Amerikan dış ticaret çarklarından biriydi. İngiliz Hükûmeti bu yasayla ağır vergilerle Amerika kolonilerinin West Indıes bölgesiyle ticaretini yalnız İngilizlere ait adalara ayırmıştı. Amerikan denizcileri bu yasanın açıklarından faydalandığı için çok etkili olmamış fakat Amerikan halkında İngiliz hükümetine karşı hoşnutsuzluklar başlamıştır. Şeker Yasası (Sugar Act, ): Şekerli Posa Yasası'nı etkin kılınmasını sağlayacak maddeler içeriyordu. Vergilerin toplanmasında etkinlik, kaçan denizcilerin gemilerine el konulması, gümrük memurlarına daha sıkı davranılması konusunda emir verilmesi, kaçakçıların yakalanması için İngiliz gemilerin Amerika sularında karakollarda bekletilmesi ve subaylara şüpheli gördükleri binalarda arama yapabilme yetkileri verilmişti. Fakat İngilizlerin korkutma, bastırma çalışmaları Amerikan halkında ki hoşnutsuzluğu arttırmış ve yaygınlaştırmıştır. Sınır Yasası (Proclamation Line): Hızla artan göçmen sayısı ve savaşların yol açtığı ekonomik sıkıntılar sebebiyle, birçok kolonist, dağların ötesinde kendilerine yeni bir yaşam kurmak istiyorlar. İngilizler bu yasayla Appalachianler'in ötesinde yeni koloniler kurulmasını yasaklıyordu. Pul Yasası (Stamp Act): İngiliz Hükûmeti gümrük tarifeleriyle kolonilerden yüksek miktarda altın çekerken bu yasayla da, yeni bir vergiye tabi tutmuştur. Bu yasalara ek olarak, kolonilerde sınai maddeleri sınırlayan ya da yasaklayan bir dizi yasayı da İngiliz hükümeti çıkarmıştır. Neden Amerika Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi gibi çağının ötesinde, demokratik ve cumhuriyetçi bir atılımın Amerika'daki kolonilerde oluşmasının 4 temel sebebi vardır. Coğrafi etken: Kuzey Amerika kolonileri Avrupa'nın mutlakiyetçi ve dinci siyaset üreten merkezlerinden, uzaklık sebebiyetiyle etkilenmemişlerdir. Ayrıca, Londra da gene uzaklık sebebiyle Kuzey Amerika kolonileri üzerinde etkili olamamış, otoritesini tam olarak kuramamıştır. Ekonomik durum: İlk yerleşimciler ekonomik olarak birbirlerine yakın durumdaydılar. Nüfus arttıkça sınırların ötesinde yeni topraklar yerleşime açılıyor, böylelikle Avrupa'daki gibi toprak kıtlığından kaynaklanan bir baskı oluşmuyordu. İlk yerleşim bölgelerinde ticaretle uğraşanlar, küçük bir zenginler sınıfı oluşturmuşsada genel olarak Amerika, eşitlikçi bir çiftçi toplumu görüntüsü veriyordu. Belirgin bir aristokrasi sınıfı oluşmamıştı. Sosyal durum: İlk yerleşimciler, genel olarak ülkelerindeki dini,siyasi ve ekonomik baskılardan kurtulmak için göç etmişlerdi. Daha en başta, özgür, bağımsız ve refah içinde yaşama düşüncesi vardı. Bu düşünceler Kuzey Amerika kıtasında rahat bir gelişim ortamı bulmuştur. Din: Çeşitli kolonilerde birbirinden farklı dinsel gruplar bulunuyordu. Birçoğu, din baskısından kurtulmak için anayurtarından göç etmiş bu topluluğu kimse tek bir din veya mezhep çatısı altında birleştirmeyi düşünemezdi. Bu sebeple Amerika'da hiçbir dini baskı kurulmamıştı. Bu sebeplerden dolayı, bu kadar ilerici bir hareket Avrupa veya başka bir kıtada değil Kuzey Amerika'daki on üç kolonide ortaya çıkmıştır. Kaynağı Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yazarları özellikle iki kişiden etkilenmiştir. Bunlardan birincisi J ohn Locke'tu. Locke'un two Treaties of Government kitabı, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin kaynaklarından biridir. Locke, devletin en yüce görevinin, her insanın hakkı olan yaşam, özgürlük ve mülkiyeti korumak olduğunu söylemiştir. İkincisi ise J ean-J acques Rousseau'ydu. Onun toplumsal sözleşme teorisi bildirgenin yazarlarını oldukça etkilemiştir. Nitekim Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin ikinci paragrafı Rousseau'nun tezinin neredeyse kelimesi kelimesine yazılması bunu göstermektedir. Genel hatları Ulusların hakkı:Aşağıda gerçekler bizim için gayet açıktır: Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır; Yaradan’ları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilemez haklara sahiptirler; yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunların arasındadır. İngiltere Kralı'nın yaptıkları: Yargıçlık yetkisinin verilmesiyle ilgili yasaları onaylamayarak, kazai içtihadı etkisiz hale getirmiştir. Yargıçların görev sürelerini, maaşlarının tutarını ve ödeme biçimini sadece kendi keyfine göre belirlemiştir. Halkımıza eziyet olsun ve halkın cevherleri tükensin diye, sayısız yeni makam açmış, buralara büyük memur yığınları yollamıştır. Barış zamanında, yasama meclisinin onayı olmaksızın, topraklarımız üzerinde sürekli bir ordu bulundurmuştur. Askeriyeyi sivil güçten bağımsız ve üstün kılmaya kalkışmıştır. Britanya halkı:Britanyalı kardeşlerimize karşı da saygıda kusur etmiş değiliz. Zaman zaman onları, yasa koyucuların üzerimizde haksız bir yönetim kurma girişimleri konusunda uyardık. Buraya hangi koşullar altında göç edip, yerleştiğimizi anımsattık onlara. Doğal adalet ve alicenaplık duygularına seslenerek aramızdaki ırk bağları dolayısıyla, bu zorbalıkları kınamalarını rica ettik. Çünkü bu zorbalıkların, aramızdaki bağlantıları ve ilişkilerimizi bozması kaçınılmaz bir şeydi. Ama onlar da adaletin ve kan bağımızın feryatlarına kulaklarını tıkadılar. Bunun için artık, onlardan ayrılmamız gerektiği sonucuna boyun eğmek ve onları da, insanlığın geri kalan kısmı gibi, savaşta düşman, barışta dost kabul etmek zorundayız. Sonuç:Bu yüzden, Genel Kongre halinde toplanan biz ABD temsilcileri, görüşlerimizin doğruluğuna, dünyanın en yüce Yargıcı’nı tanık tutarak, bu kolonilerin halkından aldığımız yetkiyle, onların adına, Birleşik kolonilerin özgür ve bağımsız devletler olduklarını ve bunun hukuken böyle korunacağını; Büyük Britanya Krallığı’na karşı her türlü yükümlülükten kurtulmuş olduklarını; bu kolonilerle Büyük Britanya Devleti arasındaki her türlü siyasal ilişkilerin sona erdirildiğini ve bunun böyle kalacağını; özgür ve bağımsız devletler olarak, savaş açmak, barış ilan etmek, andlaşmalar yapmak, ticareti düzenlemek ve diğer tüm bağımsız devletlerin yapabileceği her şeyi yapmak hakkına sahip olduklarını resmen açıklar ve ilan ederiz. Ve bu bildirinin korunması için, Tanrı’nın inayetine tam bir güvenle, yaşamlarımız, servetlerimiz ve en kutsal varlığımız olan onurumuz üzerine and içeriz. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'de büyük katkıya sahip Thomas J efferson Etkileri Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni yazan beşli komite ve kabul eden delegeler sadece bir ülkenin bağımsızlığını ilan etmemiş aynı zamanda bütün insanların özgür ve eşit olduğunu, insanların doğuştan gelen ve kaybetme ihtimali olmayan, hükümetler veya devletler tarafından bağışlanmamış ve onların keyfine tabii olmayan haklara sahip olduğunu ilan etmiştir. O dönemde Amerika'da kadın-erkek eşitsizliği, siyah-beyaz ayrımcılığı vardı ve Amerikan Bağımsızlığı yayınlandıktan uzun süre sonra bile bunlar çözüme kavuşturulamadı. Fakat J efferson'ın yazdığı gibi "bir toplumun, yaşayışında bir ideali tamamen gerçekleştirememiş olması, bu ideali değerden düşürmez." Dünya üzerindeki etkileri Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, tüm Avrupa'da ama özellikle Fransız aydınları üzerinde bir etki yapmıştır. Fransızlar, bu belgeyle kendi aydınlarının söylediklerini tekrar hatırlamışlardır ve bu belge kafalarındaki düşünceleri dirilişe geçirmiştir. Fransızlar bir avuç Amerikalının küçük salonlarda özgürlük ve bağımsızlık üzerine konuşmalar yapıp kararlar almalarına, bu uğurda savaşmalarına imrenerek ve hayranlıkla bakmışlardır. Amerikan halkına yardım için giden Fransızlar, buradaki tecrübeleriyle birlikte Fransa'ya geri dönmüşlerdi Fransız İhtilali'nde önemli görevler almışlardır. Bu bağlamda Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi Magna Carta gibi yerel kalmamıştır, insan haklarının dünyada yayılması için ilk adım sayılabilir. Kaynakça Oral Sander "Siyasi Tarih İlk Çağlardan 'e", İmge kitabevi, s, ISBN Hagen Schulze "Avrupa'da Ulus ve Devlet" Çeviri: Timuçin Binder, Literatür yayıncılık, s, ISBN Allan Nevins-Henry S. Commager "ABD Tarihi", Çeviri: Halil İnalcık, doğubatı yayınları, s, ISBN Bağımsızlık Savaşı (– ) Avrupa'nın büyük güçleri arasında yılları arasında süren Yedi Yıl Savaşları Birleşik Krallık'ın zaferiyle sonuçlandı. Ancak savaşın borçlarını ödeyebilmek için Birleşik Krallık Kuzey Amerika'daki kolonilerine ağır vergiler yüklemeye karar verdi. Bu vergiler kolonilerde büyük bir sıkıntı yarattı. Çaya yüklenen vergileri protesto etmek amacıyla Boston kentinin halkı yılında Boston Çay Partisi adı verilen olayda İngiliz gemilerine yüklü çay balyalarını denize attılar. Önceleri dar amaçlı olan bu eylemler kısa zamanda bağımsızlık taleplerine dönüştü. 19 Nisan 'te Boston'a 20 km uzaklıktaki Lexington ve Concord kasabalarında çarpışmalar başladı. Ayaklanmacılar Boston'u kuşattılar. Kuşatma 1 yıl kadar sürdü. Sonunda Amerikan generali Henry Knox Ticonderoga Kalesi'nden ele geçirdiği toplarla ayaklanmacıların yardımına yetişti. Kuzey Amerika'daki İngiliz kuvvetlerinin komutanı General William Howe'u kenti boşaltmaya zorladı. Böylece 17 Mart 'da kuşatma sona erdi ve kent Amerikalıların eline geçti. 4 Temmuz 'da Amerikalılar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kurulan bu devlete Amerika Birleşik Devletleri (ABD) adı verildi. Bağımsızlık savaşı yılı sonlarında zor günlere girdi. 27 Ağustos'ta Amerikan ordusunun başkomutanı General George Washington Birleşik Krallık güçlerine yenilerek Manhattan içlerine çekildi. Amerikalılara 'dan başlayarak el altından para ve malzeme yardımı yapan Fransa, 'de filolarını ve ordularını hazırlamaya başladı ve sonunda Haziran 'de İngiltere'ye savaş ilan etti. Kuzeyde durumun büyük ölçüde sürüncemede kalmış olmasına karşılık Fransızlar güneyde, İngilizlerin elindeki Savannah'ı ve büyük önemi olan Yorktown'ı kuşattılar. 'den sonra deniz savaşı daha çok İngilizlerle Amerikalıların Avrupalı müttefikleri arasında geçti. Britanya Adaları çevresinde toplanan Amerikalılara ait gemiler ve komutanları J ohn Paul J ones, savaş boyunca İngiliz ticaret gemisiyle İngiliz denizcisini ele geçirdiler. 'den sonra İspanya ve Hollanda, Britanya Adaları'nı çevreleyen sularda büyük ölçüde denetim kurarak İngiliz deniz gücünün açık denize çıkamaz hale gelmesine yol açtılar. Sonunda 3 Eylül tarihinde imzalanan Paris Antlaşması ile İngiltere, batıda Mississippi Nehrini de içine alan geniş sınırlarla, Amerika'nın bağımsızlığını tanıdı. Kanada İngiltere'nin elinde kaldı. Florida İspanya'ya verildi. Antlaşmanın imzalanmasından 3 ay sonra 25 Kasım tarihinde en son İngiliz askeri New York kentini terketti. yılında ABD Anayasası kabul edildi. yılında yapılan ilk başkanlık seçimlerinde başkomutan George Washington ABD'nin ilk başkanı seçildi. Batıya genişleme (– ) ABD'nin bağımsızlığını kazandığı andaki toprakları Atlas Okyanusu kıyısında günümüzdeki yüzölçümünün üçte biri civarında bir alandan oluşuyordu. Batısındaki topraklar Fransa'ya aitti. ABD'nin 3. başkanı Thomas J efferson bu toprakların ABD için gelecekteki önemini anlamıştı. Fransa'nın başındaki Napolyon Bonapart yönetimine bu toprakları para karşılığı ABD'ye satma teklifini getirdi. km2lik bu alan yılında 78 milyon Fransız Frankı (15 milyon ABD Doları) karşılığında ABD'ye satıldı. Satın alınan Louisiana toprakları günümüzde kısmen veya tamamen ABD'nin 15 eyaletini kapsamaktadır (Arkansas, Missouri, Iowa, Oklahoma, Kansas, Nebraska, Minnesota, North Dakota, South Dakota, Mexico, Teksas, Montana, Wyoming, Colorado ve Louisiana). yılında ABD başkanı J ames Madison Birleşik Krallık'a savaş açtı[3] ama savaş sınırları değiştirmedi. yılında başkan J ames Monroe ABD Kongresi'nde bir konuşma yaparak Avrupa ülkelerinin Amerika kıtasına müdahele etmelerini yasaklayan Monroe Doktrinini açıkladı. yılında başkan Andrew J ackson Mississipi Nehri'nin doğusunda kalan yerlilerin yurtlarından çıkarılarak zorla batıdaki Yerli Topraklarına göç ettirilmesini amaçlayan Yerli İskân Yasasını imzaladı. Gözyaşı Yolu olarak tarihe geçen bu zorunlu göç sırasında çoğu kelepçeli olan Choctaw ve Cherokee yerlilerinin dörtte biri yolda öldü. yılında o zamana kadar bağımsız bir ülke olan Teksas Cumhuriyeti başkan J ohn Tyler tarafından ABD topraklarına katıldı. Bunu kabul edemeyen Meksika Teksas'a müdahele edince Meksika-Amerika Savaşı patlak verdi. ABD'li General Winfield Scott Veracruz üzerinden Mexico'ya yürüdü. Mexico'nun 14 Eylül 'de düşmesiyle savaşın askeri aşaması sona erdi. 2 Şubat 'de Guadalupe Hidalgo Antlaşması imzalandı. Antlaşmayla bugünkü New Mexico, Nevada, Arizona ve Kaliforniya eyaletlerini oluşturan topraklar 15 milyon ABD Doları karşılığında ABD'ye bırakıldı. yılında Kaliforniya'da altın keşfedilmesi üzerine çok sayıda Amerikalı Kaliforniya'ya akın etti. Altına hücum adı verilen bu göç olayı ABD'nin sınırlarının Pasifik Okyanusu'na kadar genişlemesine neden oldu. yılında Alaska Rusya İmparatorluğundan 7,2 milyon ABD Doları karşılığı satın alındı[4]. yılında Hawaii işgal edilerek ABD topraklarına katıldı. Böylece ABD aşağı yukarı günümüzdeki sınırlarına ulaşmış oldu. İç savaş () yüzyılın ortalarına gelindiğinde ABD'nin güney bölgelerinde büyük çiftliklerin ağırlıkta olduğu ve tarıma dayanan bir ekonomi yerleşmişti. Bu çiftliklerde özellikle pamuk, tütün ve şeker kamışı yetiştirilmekte ve gereken işgücü Afrika'dan getirilen siyahi kölelerden sağlanmaktaydı. Köleliği kaldırmaya söz vererek seçime katılan başkan adayı Abraham Lincoln seçimi kazanınca güneyli 7 eyalet (South Carolina, Mississippi, Florida, Alabama, Teksas, Georgia ve Louisiana) ABD'den bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu eyaletler J efferson Davis'in başkanlığı altında Amerika Konfedere Devletleri adı altında yeni bir devlet kurdular. Kısa bir süre sonra buna 4 eyalet daha (Virginia, Arkansas, North Carolina ve Tennessee) katıldı. 'in Nisan ayında Amerikan İç Savaşı patlak verdi. ayında Amerika Konfedere Devletleri'ne ait güneyli 11 eyalet ülkenin geri kalan kısmındaki kuzeyli eyaletlere saldırdılar. Amerika Konfedere Devletleri'nin başkanı J efferson Davis İç savaşın ilk yıllarında hiçbir taraf üstünlük sağlayamadı. Ancak yılının Temmuz ayında gerçekleşen Gettysburg Savaşı[5] önemli bir dönüm noktası oldu. Bu kanlı savaşta her iki taraf da askerlerinin yaklaşık üçte birini kaybettiler ama kuzeyliler tartışmasız bir üstünlük sağladı. En sonunda 9 Nisan tarihinde kuzey orduları güneyli ünlü komutan Robert Edward Lee'nin ordularını birkaç koldan sardılar ve teslim olmaya mecbur bıraktılar. Aynı yılın Haziran ayında geri kalan bütün güneyli askerler de silahlarını bırakarak teslim oldular ve Amerikan İç Savaşı kuzeyin zaferiyle sona erdi. Savaşın bitiminde güneydeki bütün kölelere özgürlük hakları verildi. Ancak iç savaş ekonomik açıdan güney-kuzey dengesini bozdu. Savaştan önce ABD'nin güney ve kuzey tarafları eşit zenginlikteyken, savaştan sonra güney ekonomik yıkıma uğradı ve kuzey öne geçti. Dünya savaşları () I. Dünya Savaşı başladığında ABD büyük ölçüde sanayileşmiş ve ekonomik açıdan yüksek bir refah düzeyine ulaşmıştı. yılında Porto Riko, Guam ve Filipinler'i İspanya'nın elinden almıştı. Ancak o zamana kadar genelde Avrupa'nın içişlerine karışmamayı tercih ediyordu. Başkan Woodrow Wilson ABD'yi I. Dünya Savaşı'a sokarak savaşın sonucunu İtilaf Devletleri'nin lehine değiştirdi. ABD Senatosu Versailles Barış Antlaşması'nı onaylamayarak bağımsız bir dış politika izlemeyi tercih etti. ABD 'lerde hızla gelişti. Ancak bu gelişme ABD tarihindeki en büyük ekonomik bunalım olan Dünya Ekonomik Bunalımına[6] yol açtı. Başkan Franklin Roosevelt mali sistemde ve sosyal sigorta sisteminde birçok reformlar yaparak ABD ekonomisini eski gücüne kavuşturmayı başardı. ABD başlangıçta II. Dünya Savaşı'na katılmamayı tercih etti. Ancak 7 Aralık tarihinde J aponya'nın ABD'ye ait Hawaii adalarından biri olan Oahu adasındaki askeri tesislere karşı gerçekleştirdiği Pearl Harbor Saldırısı üzerine savaşa girdi. 3 gün sonra Nazi Almanyası da ABD'ye savaş ilan etti. Böylece ABD kendini hem Pasifik Okyanusunda hem de Avrupa'da iki cepheli bir savaşın içinde buldu. ABD ordusu 6 Haziran günü Almanya'ya karşı Fransa sahillerine yaptığı Normandiya Çıkarmasını izleyen büyük bir taaruzu başlattı. Sovyet ve ABD orduları tarafından kıskaca alınan Almanya 8 Mayıs tarihinde teslim oldu. Ancak J aponya savaşa devam etti. Başkan Roosevelt'in ölümü üzerine yerine geçen Harry Truman 6 Ağustos tarihinde Hiroşima ve 9 Ağustos 'te Nagasaki'ye atom bombası atılmasını onayladı. Bu iki şehirde yüzbinlerce J apon'un ölümüne yolaçan bu atom bombası saldırısından sonra 15 Ağustos 'te J aponya teslim oldu ve II. Dünya Savaşı sona erdi. Soğuk Savaş () II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ve Sovyetler Birliği dünyanın iki büyük süpergücü haline geldiler. Dünya ülkeleri bu iki süpergücün etrafında kamplaşmaya başladılar. Kore Savaşı Soğuk Savaşın ilk büyük çatışmasıydı. Türkiye'nin de ABD'nin yanında katıldığı bu savaşta Sovyetler Birliği ve Çin Kuzey Kore'yi destekleyerek ABD'nin himayesindeki Güney Kore'ye saldırdılar. 3 yıl süren bu savaş hiçbir taraf üstünlüğü kazanamadan sona erdi. Bu savaştan sonra ABD tarafında olan ülkeler NATO örgütü çatısı birleşerek Batı Bloğunu oluştururken, Sovyetler Birliği'nin yanındaki (çoğu Doğu Avrupa'da olan) ülkeler Varşova Paktını kurarak Doğu Bloğunu oluşturdular. yılında Almanya'nın başkenti Berlin'de inşa edilen Berlin Duvarı Batı Almanya'yı Doğu Almanya'dan ayırarak Soğuk Savaş'ın simgesi haline geldi. Vietnam Savaşı Soğuk Savaş döneminde ABD'de komünizm korkusu o denli arttı ki birçok sanatçı ve aydın kendilerini McCarthycilik denilen baskı ortamının içinde buldular. 'da başkan seçilen J ohn F. Kennedy'nin ilk yıllarında Türkiye'yi de etkileyen Küba Füze Krizi yaşandı. ABD yılında Kennedy'nin suikast sonucu yaşamını kaybetmesiyle yeni bir krize girdi. Kore gibi ikiye ayrılmış olan Vietnam'ın kuzey ve güney kısımları arasında çıkan Vietnam Savaşı 'larda şiddetlendi. Sovyetler Birliği'nin Vietnam'da başarılı olması halinde dünyaya egemen olacağından korkan ABD Vietnam'a yüzbinlerce asker gönderdi. 'i aşkın ABD askerinin öldüğü bu savaş yılında ABD'nin Saygon'u boşaltmaları ile sona erdi. Böylece Vietnam komünist yanlısı Kuzey Vietnamlıların eline geçti. yılında Ronald Reagan ABD'ye başkan seçildi. ABD'nin askeri harcamalarını büyük miktarda arttırmayı başaran Reagan Stratejik Savunma Girişimi[7] adı altında Sovyetler Birliği'yle büyük bir silah yarışını başlattı. Bu sırada Sovyetler Birliği'ne lider seçilen Mihail Gorbaçov yılında ABD ile bir silahsızlandırma anlaşması imzaladı. Gorbaçov ayrıca Glasnost ve Perestroyka denilen reform programlarını başlattı. Bu programlar SSCB ve diğer Doğu Bloğu ülkelerinde kişisel özgürlükleri arttırdıysa da Doğu Bloğu çatlamaya başladı. İlk olarak Polonya'da başlayan Devrimleri Doğu Almanya, Çekoslovakya, Macaristan ve Bulgaristan'da devam etti. Romanya hariç diğer Doğu Bloğu ülkelerinde kansız olarak gerçekleşen bu devrimler sonucu Doğu Avrupa'daki komünist rejimler sona erdi. yılında Sovyetler Birliği de dağıldı. Böylece Soğuk Savaş son buldu. Terörizmle Savaş () 'larda başkanlık görevini üstlenen Bill Clinton döneminde ABD'nin katıldığı askeri harekatlar daha çok sadece insancıl amaçlı ve kısa dönemli harekatlardı. Kararlı Güç Harekatı ve Müttefik Gücü Harekatı bunlar arasında sayılabilir. ABD bu dönemde bir barış ve refah ortamını yaşadı. Ancak yeni milenyumun başlamasından kısa bir süre sonra ABD 11 Eylül saldırılarıyla karşılaştı. Ortadoğu kökenli bir silahlı örgütü olan El-Kaide 11 Eylül günü düzenlediği terör eyleminde çeşitli havayollarına ait yolcu uçaklarını eşzamanlı bir şekilde kaçırarak New York kenti'ndeki Dünya Ticaret Merkezi ve Washington, DC yakınlarındaki Pentagon binası dahil bazı binalara çarptırdı[8]. Dünya Ticaret Merkezi'nin iki binasının çökmesi sonucu 'i aşkın ABD yurttaşı öldü. Dünya tarihindeki en büyük terör eylemi sayılabilecek bu olay sırasında ABD'nin başkanı olan George W. Bush 11 Eylül Saldırılarından sorumlu olan kişileri cezalandırmak amacıyla Terörizmle Savaş adını verdiği bir dizi askeri harekata girişti. Irak'ta harekat yapan ABD askerleri Bu askeri harekatlardan ilki olan Afganistan Savaşı 7 Ekim günü başladı. El-Kaide örgütüne Afganistan'da yataklık yapmakla suçlanan Taliban rejimi yönetimden indirildi ama tamamen ortadan kaldırılamadı. Gene El-Kaide'ye yataklık yapmakla ve Kitle imha silahları geliştirme suçlanan Irak'taki Saddam Hüseyin rejimine karşı da yılının Mart ayında başka bir harekat başlatıldı. Saddam Hüseyin yönetimi ortadan kaldırıldı ama kısa bir zaman içinde Irak'ta özellikle Iraklı Sünniler arasında ABD'ye karşı kanlı bir direniş hareketi başladı. Bu direnişi bastırmak için yılında ABD ordusunun işkence yöntemleri kullandığı ortaya çıktı. Irak Savaşı yüzbinlerce Iraklının ve binlerce ABD'li askerin ölümüne neden oldu. Bunun yanı sıra Sünni ve Şii kökenli Iraklılar arasında bir iç savaş patlak verdi. Saddam Hüseyin 30 Aralık tarihinde idam edildi. Irak büyük bir kaos ortamına sürüklendi. Ancak yılının sonlarında ABD'nin yeni bir strateji uygulayarak Sünnilerle anlaşmaya varması sonucu çatışmalar bir ölçüde azaldı ama savaş bir sonuca ulaşamadı. George W. Bush'un Afganistan ve Irak Savaşlarındaki başarısızlığı ve yılındaki Katrina Kasırgasındaki beceriksizliği ABD kamuoyunda şiddetle eleştirildi. ABD başkanlık seçimlerinde Bush'un partisi olan Cumhuriyetçi Parti büyük bir kayıp verdi. ABD tarihinde ilk defa Afrikalı-Amerikalı bir siyasetçi olan Barack Obama ABD'nin devlet başkanı seçildi. Kaynaklar 1^ Evidence Supports Earlier Date for People in North America 2^ ABD tarihi: I. Bölüm ABD Dışişleri Bakanlığı 3^ War of , The Columbia Encyclopedia, 4^ Treaty with Russia for the Purchase of Alaska, ABD Kongre Kütüphanesi 5^ Choices and Commitments: The Soldiers at Gettysburg, ABD Milli Parklar Genel Müdürlüğü 6^ Crashing Hopes: The Great Depression, University of Wisconsin-Madison, 7^ Missile Defense Milestones, ABD Bilim Adamları Federasyonu 8^ Bin Laden claims responsibility for 9/ 11, CBS News, 29 Ekim

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un: Nükleer güçlerimizi seferber etmeye hazırız

Kim Jong-un

Kaynak, Reuters

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, ülkesinin nükleer güçlerini seferber etmeye hazır olduğunu söyledi, "Silahlı kuvvetlerimiz her türlü krizle baş etmeye hazır" dedi.

Ülkenin resmi haber ajansı KCNA’ya göre, Kore Savaşı sonrası ilan edilen ateşkesin yıldönümü etkinliğinde konuşan Kim Jong-un, "ABD'yle askeri çatışmaya hazırız" diye konuştu.

Güney Kore'nin yeni yönetimini de ilk kez eleştiren Kim, Seul yönetiminin "savaşa doğru ilerlediğini" savundu.

Kim, konuşmasında, "Kuzey Kore, ABD’nin nükleer tehdidi ile başa çıkmak için acilen savunmasını güçlendirmeli. Düzenli tatbikatlarımızın ABD tarafından provokasyon olarak yorumlanması yanlış. Güney Kore bize karşı önleyici bir saldırı düzenlerse, hükümeti ve ordusu yok edilecek" ifadelerini kullandı.

ABD ve Güney Kore, Kuzey Kore’nin yedinci kez nükleer deneme yapmaya hazırlandığından şüpheleniyor.

Kuzey Kore en son 'de nükleer deneme gerçekleştirdi, bu yıl ise 31 kez füze denemesi yaptı.

ABD'ye göre Kuzey Kore her an nükleer deneme gerçekleştirebilir. ABD'nin Kuzey Kore Özel Temsilcisi Sung Kim, "Pyongyang bu yıl rekor sayıda füz denedi" dedi.

Kore Yarımadası'nda gerginlik giderek artıyor.

Güney Kore ve ABD, Haziran ayında Japon Denizi yönüne 8 balistik füze gönderdi. Füzelerin yedisi Güney Kore’den, biri ABD’den atıldı.

yıllarında Kuzey Kore ile ABD destekli Güney Kore arasındaki Kore Savaşı ateşkesle sonlanmış olsa da, Kuzey Kore bunu ABD’ye karşı bir galibiyet olarak yorumluyor ve her yıl “Zafer Günü” kutlamaları düzenliyor.

Kuzey Kore savaşın eşiğinde mi?

BBC Tokyo Muhabiri Rupert Wingfield-Hayes'in analizi

Kim Jong-un’un sözleri kulağa korkutucu geliyor ancak Kuzey Kore’nin özellikle bu tür anma etkinlikleri sırasında abartılı ifadeler kullandığına daha önce de tanık olduk.

Ancak bu sözlerden, Kuzey Kore liderinin yeni Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol’a karşı ne kadar kızgın olduğunu anlıyoruz.

Mayıs’ta göreve gelen Yoon, Kuzey Kore’ye karşı çok daha agresif bir savunma politikası uygulamaya karar verdi.

Bu yeni politika kapsamında Seul yönetimi, Pyongyang’dan bir tehdit geldiğini düşünürse, komuta ve kontrol yapılarına karşı önleyici bir saldırı düzenleyebiliyor, yani Kim Jong-un’u doğrudan hedef alabiliyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır