agsl açılımı / The Journal of Academic Social Science Studies

Agsl Açılımı

agsl açılımı

MEB'den yeni protokol: Her ilde güzel sanatlar lisesi olacak

Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında Güzel Sanatlar Liseleri Ortak Yönetim Modeli İş Birliği Protokolü imza töreni düzenlendi.

Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Güzel Sanatlar Liseleri Ortak Yönetim Modeli İş Birliği Protokolü imza törenine Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy katıldı.

76 ilde bulunan 95 Güzel Sanatlar Lisesini kapsayacak protokol için düzenlenen imza töreni saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı okunarak başladı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer törende konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından iki bakanlık arasında protokol imzalandı. İmzalanan protokol kapsamında Güzel Sanatlar Liselerinin sayısını arttırılması, öğrencilerin uluslararası sanat platformlarında aktif yer alması hedefleniyor.

"Hedefimiz geleceğin sanatçılarını yetiştirmektir"

Güzel sanatlar liselerinin Türkiye'nin eğitim ve kültür hayatına yeni bir soluk ve heyecan kattığını söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy "Bu liselerde eğitim gören gençlerimizin çok yakın bir zaman diliminde Türkiye'nin kültür ve sanat hayatına büyük katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum. Gelişmiş bir toplum olmamız için iyi eğitimli aynı zamanda kültürel, sanatsal alanlarda da iddialı olmamız gerekmektedir. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki ne yaparsak yapalım yeni kültür merkezleri inşa etsek de o mekanlara ruh verecek olan gençlerin enerjisi ve heyecanıdır. Yaptığımız tüm çalışmalarda temel hedefimiz geleceğin sanatçılarını yetiştirmektir. İnsana, gençlere yani sizlere yatırım yapmaktır" diye konuştu.

"81 ilde güzel sanatlar liseleri açacağız"

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile öncelikle turizm alanında iş birliğine gidildiğini anımsatan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer sözlerine şöyle devam etti:

"Bakanlığımızla öncelikle turizm alanında bir iş birliğine gittik. Kültür ve Turizm Bakanlığı'mızla 26 Ekim 2021 tarihinde Emine Erdoğan hanımefendinin himayesinde başlatmış olduğumuz 'Kütüphanesiz Okul Kalmayacak' kampanyası ile tekrar yola yürümeye başladık. 2 ayda 16 bin 361 kütüphane yaparak 2 bakanlık olarak gururla tüm Türkiye'ye şunu söylebildik "Eğitim sistemimizde kütüphanesi olmayan okul yok'. O protokolden önce okullarda 28 milyon kitap varken bugün 60 milyon kitap sayısına eriştik. Bu yılın sonuna kadar inşallah bu sayı 100 milyona tamamlayacağız.

Bugün de 76 ilimizde 95 güzel sanatlar lisesinde yine Kültür ve Turizm Bakanlığı'mız ile yeni bir yola gidiyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı'mızın sanatçılarının koridorlarında dolaştığı, ders verdiği etkinlik yaptığı güzel sanatlar liseleri oluşturma, öğrencilerin ve öğretmenlerin uluslararası etkinliklerde yer aldığı, kendi performanslarını sergiledikleri bir açılıma doğru çok kapsamlı bir iş modelini bugün hayata geçirmiş oluyoruz. Bu iş birliğinin hızlı sonucu olarak, 81 ilde de güzel sanatlar liselerini açacağız. Sadece resim ve müzik alanında eğitim veriliyordu. Artık 2022-2023 eğitim öğretim yılı itibariyle tiyatro ve sahne sanatları alanında da eğitim başlanacak."

Milli Eğitim ile Kültür Bakanlığı arasında Güzel Sanatlar Lisesi protokolü imzalandı

Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Güzel Sanatlar Liseleri Ortak Yönetim Modeli İş Birliği Protokolü imza törenine Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy katıldı. 76 ilde bulunan 95 Güzel Sanatlar Lisesini kapsayacak protokol için düzenlenen imza töreni saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı okunarak başladı. Beşiktaş İstanbul Üniversitesi Itri Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri müzik dinletisi gerçekleştirdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer törende konuşma yaptı. Konuşmaların ardından iki bakanlık arasında protokol imzalandı. İmzalanan protokol kapsamında Güzel Sanatlar Liselerinin sayısını arttırılması, öğrencilerin uluslararası sanat platformlarında aktif yer alması hedefleniyor.

ERSOY: GÜZELSANATLAR LİSESİ İLE HEDEFİMİZ GELECEĞİN SANATÇILARINI YETİŞTİRMEK

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy "Güzel Sanatlar Liselerinin ülkemizin eğitim ve kültür hayatına yeni bir soluk ve heyecan kattığını görüyoruz. Bu liselerde eğitim gören gençlerimizin çok yakın bir zaman diliminde Türkiye'nin kültür ve sanat hayatına büyük katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum. Gelişmiş bir toplum olmamız için iyi eğitimli aynı zamanda kültürel, sanatsal alanlarda da iddialı olmamız gerekmektedir. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki ne yaparsak yapalım yeni kültür merkezleri inşa etsek de o mekanlara ruh verecek olan gençlerin enerjisi ve heyecanıdır. Yaptığımız tüm çalışmalarda temel hedefimiz geleceğin sanatçılarını yetiştirmektir. İnsana, gençlere yani sizlere yatırım yapmaktır" dedi.

ÖZER: 81 İLDE GÜZEL SANATLAR LİSELERİ OLACAK

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer "Bakanlığımızla öncelikle turizm alanında bir iş birliğine gittik. Kültür ve Turizm Bakanlığımızla 26 Ekim 2021 tarihinde Emine Erdoğan hanımefendinin himayesinde başlatmış olduğumuz 'Kütüphanesiz Okul Kalmayacak' kampanyası ile tekrar yola yürümeye başladık. 2 ayda 16 bin 361 kütüphane yaparak 2 bakanlık olarak gururla tüm Türkiye'ye şunu söyleyebildik 'Eğitim sistemimizde kütüphanesi olmayan okul yok'. O protokolden önce okullarda 28 milyon kitap varken bugün 60 milyon kitap sayısına eriştik. Bu yılın sonuna kadar inşallah bu sayı 100 milyona tamamlayacağız. Bugün de 76 ilimizde 95 güzel sanatlar lisesinde yine Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile yeni bir yola gidiyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın sanatçılarının koridorlarında dolaştığı, ders verdiği etkinlik yaptığı güzel sanatlar liseleri oluşturma, öğrencilerin ve öğretmenlerin uluslararası etkinliklerde yer aldığı, kendi performanslarını sergiledikleri bir açılıma doğru çok kapsamlı bir iş modelini bugün hayata geçirmiş oluyoruz. Bu işbirliğinin hızlı sonucu olarak, 81 ilde de güzel sanatlar liselerini açacağız. Sadece resim ve müzik alanında eğitim veriliyordu. Artık 2022-2023 eğitim öğretim yılı itibariyle tiyatro ve sahne sanatları alanında da eğitim başlanacak" diye konuştu.

AGSL'den Sınavsız Güzel Sanatlar Fakültesine Geçiş hazırlığı

Mesajgönderen mahiye »

Sevgili müzik eğitimcisi arkadaşlarım,

Galiba müzik öğretmenliği bölümlerini nasıl bitireceklerinin düğümünü çözdüm.
İngiltere örneğini takip ediyorlar. Zaten model aynı merkezden dağıtılmaktadır, biliniyordu. Ancak geçişi nasıl yapacaklarını tam kestiremiyordum.
Bu kadar çok GSF açmalarının altındaki sır da burda.

İngiltere örneğinde şu var:
1-Üniversiteye sınavsız geçiş. Ancak kimler nasıl girebilir bölümü ilginç; hazırlık lisesi olan bölümlere sınavsız giriş var.
2- 2 yıllık müzik/resim/drama lisesi var. (2 yıllık kolej, fakat ortaokulu 16 yaşında bitiriyorlar) sınavla girilip sınavla mezun veriyorlar. Bu liseye girişin de alt hazırlık kuralları var.
3-Ortaokulda seçmeli ders olarak bir çalgıyı seçmiş ve bu çalgıyı 5 yıl boyunca (İngiltere'de 12-16 yaş arasına düşer) kurs görerek almış olmak. (Dikkat edin, toplu müzik eğitimi dersi yok, çalgıyı parasına ve ilgisine göre seçen çocuk gidebiliyor koleje.)
4-Müzik/çalgı kolejine giren bir çocuk artık üniversitede tek bir yere gidebilir, o da Müzik Akademisidir. Bizdeki adıyla Güzel Sanatlar Fakültesi)

Milli Eğitim Bakanının 4 ay önceki "Sınavsız Üniversiteye geçiş hazırlıklarımız başlamıştır " açıklamasını da elinizde veri olarak tutarak;
Yukarıdaki İngiltere örneğine bakarak;
Şimdi dönelim YÖK'ün hazırlıklarına. Ve soralım:
"GSF'ne sınavsız GEÇİŞ hazırlıklarının hangi noktasındayız?

(WB'dan YÖK içine yerleştirilen SPAN şirketinin adı da "geçiş" anlamındadır. Bizi bu piyasacı modele geçiren şirketin adı yani.)

Şimdi bir not daha ekleyin bu bilgiye: "Mezunları tayin edilmeyen bölümleri kapatmak rektörlüğün yetkisindedir." (Lütfen bu notun arkasını kovalayınız, bu yetki hangi durumda kullanılır?)

Bakalım:
AGSL mezunları sadece GSF'ye gidebildiği gün müzik öğretmenliği bölümlerinin durumu ne olur?
Bu sürecin düğmesine ne zamandan beri basıldığını görelim, sonuçları ortadadır. Örneğin, AGSL mezunları o kadar çoğaltıldı ki mevcut müzik bölümleri onları çok zor bir sınavla eleyerek almak zorunda bırakıldı, GSF'ye gitmeyi tercih etmelerine zemin hazırlandı.

En büyük sorun bence müzik bölümlerinin öğretim üyelerini nasıl eritecekleridir? Onda da refkleksleri zayıflatma süreci GSF'leri onlara kurdurtarak başlatılmıştır.
Son kalanlarına da ya emekli olun ya da GSF'de çalışın denilecektir, sözleşme imzalatılacaktır.
Ancak GSF mezunlarından isteyene çalgı öğretmenliği için pedagojik sertifika (Bir dönemlik kurslar halindedir İngiltere'de) verecek 3-4 öğretmenli bir "müzik öğretmenliği" kürsüsü bırakacaklardır.
Ki; bunun ipucu GEF internet sayfasında vardı, itiraz üzerine kaldırıldı.

Üniversiteye sınavsız giriş hazırlıklarında Başkent ve Bilkent üniversitelerinin ana sınıfından itibaren kendi hazırlık okullarını kurmaya başladığını görünüz. (Bu iki üniversitede Doğramacı'nın eli vardır, bu şu demektir, hangi yasanın çıkacağını o herkesten önce bilir ve okul arsalarını hazineden on yıl önceden alır. (Bilkent hazırlık okulları yasa tasarısı için bkz. "Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma", M.Morgül, Nisan 2006, otopsi yay. )

Evet şimdi tekrar başa dönersek:
GEÇİŞ sürecinin hangi noktasındayız, nereye doğru hangi tuzaklarla sürükleniyoruz?

Atlamış olanlara anımsatma:
Müzik dersi ilköğretim okullarında 4.sınıftan itibaren seçmeli olmak üzeredir, belgeleri vardır, dersin adı "enstrüman" olarak değiştirilmiş, ders değil kulüp faaliyeti olarak geçmeye başlamıştır ve kulüp faaliyetleri okul içinde olmak zorunda değildir, okul dışında da çocuk bu faaliyete katılabilecektir. Ek düzenlemeler gün gün ilköğretim okullarında öğretmen masası üzerindeki dosyalara konuyordu, bu da kaldırıldı, tebliğler dergisini internetten takip ediniz denildi, internette de en fazla bir ay tutulmaktadır bir yazı.... Yani kaçıran kaçırana. Tuzaklar hep gözden kaçırtarak müdahale edilmesine engel olmak üzerine kurgulanmıştır.

Zaman zaman dilimin sertleşmesinin nedenlerini sanırım anlamaya başladınız. Birimiz güçlü değiliz, birlikte güçlüyüz, bunun bilinciyle.
Sevgilerimle

Mahiye Morgül
17.6.2006

Okul Müdürümüz Sayın Boran ERGÜÇ'ün Günün Anlam ve Önemini belirten Konuşmaları;

Kıymetli Meslektaşlarım,

Sevgili Öğrencilerim,

Değerli Velilerimiz ve Misafirler,

Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkentimizi şereflendirişinin 103. Sene-i devriyesini kutlarken, o günleri yeniden hatırlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

    1919 yılında Anadolu'nun genel manzarasını şöyle resmedebiliriz:

    Orta Anadolu'daki bir avuç toprak parçası dışında o günkü sınırlarımız dahilinde tüm ülke işgal güçleri tarafından paylaşılmıştı.

    Osmanlı İmparatorluğunun hükümet merkezi olan İstanbul, İngiliz işgali altındaydı. Yunan, ordularıyla Batı Anadolu'ya ilerleyişini sürdürüyordu. Ülkenin her köşesinden, işgal kuvvetlerinin sivil halka yaptıkları zulümlere dair acı haberler geliyordu.

    Ne var ki işgal güçlerinin aymazlığı şuydu: Zulüm yaptıkları halk, işgalcilere teslim olmayacak kadar onurlu ve şanlı bir geçmişe sahipti. Tarihinin her döneminde istiklalini taçlandıracak bir bayrağa, varlığının sembolü bir devlete sahip olmayı bilmiş, boyunduruk altında yaşamayı asla kabul etmemişti.

    Nitekim bu şuurla, Ege'de Zeybekler; Kuzeyde, Güneyde, Güneydoğuda ve Doğu Anadolu'da Kuvay-i Milliye işgal güçlerine karşı topyekun direniyor ve bu işgale meydan okuyorlardı.

    İstiklal elbet kazanılacaktı; ancak bunu milli mücadeleye dönüştürecek ve vatan sathında Kurtuluş Savaşına evrilmesini sağlayacak bir lider gerekiyordu.

    Hürriyet yolculuğu aslında 19 Mayıs 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'dan başlattığı, 27 Aralık 1919'da Ankara'da noktaladığı sürecin sonunda 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasıyla maksadına erecek bir geleneği – milli tarihinde onurla taşıdığı devlet kurma geleneğini – bir kez daha dünyaya ilan ediyordu.

     İşte Ankara, bu geleneğin nihai doğum yeri olacaktı. 1919, 27 Aralık'ının güneşli bir öğle sonrası Oğuzların torunları Seymenler, sancakları ve kös davulları ile Gazi Mustafa Kemal'i Dikmen sırtlarında karşılarken, ufukta yeni kurulacak devletin işareti veriliyordu. "Kızılca Gün" tabirinin anlamı tam da buydu! Oğuz töresinde "Seymen Alayı Dizilmesi, Sancak Çıkarılması, Davulların Çalınması" karanlık bir dönemin kapanıp aydınlık bir geleceğe geçişin müjdecisi ve yeni bir devletin kurulacağının işaretidir. Seymenler, bu yeni devletin kurucu liderini de Mustafa Kemal'i karşıladıkları "Alay"la ilan ediyorlardı.

      O günlerden bugünlere geldiğimizde, 2022 yılını tamamlamaya günler kala, binlerce yıllık Türk tarihinde ve dünya coğrafyasında milyonlarca kilometrekareye yayılmış Türk Yurtlarında "Devlet Kurma Geleneği"nin son temsilcisi Mustafa Kemal Atatürk ve Yüce Milletimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Oğuz töresinin en son ve ebedi halkası olsun. Allah vatanımızı daim, bayrağımızı özgür kılsın. "Kızılca Gün"ümüz kutlu olsun!

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir