ingilizce edatlar bağlaçlar / İngilizce edatlar - İngilizce conjunctions anlamları, kullanımları ve örnek cümleleri konu anlatımı

Ingilizce Edatlar Bağlaçlar

ingilizce edatlar bağlaçlar

İngilizce Bağlaçlar: İngilizce Ve Türkçe Anlamları

İngilizce dil bilgisi kurallarını konularını öğrenirken birçok yeni şeyle karşılaşırsınız: Zamanlar, fiiller, pasif-aktif cümleler, sıfatlar, zarflar, bağlaçlar ve dahası. Üstelik bu konular ilk akla gelenlerden sadece bazılarıdır.

İngilizceyi en doğru şekilde konuşabilmek için tüm kuralları öğrenmeye çalışırsınız ancak bazen bazı başlıklar geri planda kalır ve bu konulara gereken özen çok gösterilemez. Bundan dolayı özellikle zarf, edat, bağlaç gibi kalıplar, birbirine çok karıştırılmakta ya da kullanım şekli ve anlamları kolayca unutulmaktadır. Oysa bu kalıplar, cümlelere anlam katma, bütünlük sağlama ve birleştirme özellikleri ile oldukça önemlidir. Bu sebeple, İngilizce bağlaçlar ve anlamlarının üzerinde itinayla durulmalıdır.

Tahmin ettiğinizden çok daha fazla işinize yarayacak olan bağlaçların her birinin ne anlama geldiğini ve nerelerde kullanıldığını birlikte inceleyelim.

İngilizce Bağlaçların Kullanımı

Bağlaç, iki kelimeyi veya iki ayrı cümleyi birbirine bağlamaya yardımcı olan ve cümlelere anlam bütünlüğü kazandıran kalıplara denir. Türkçede olduğu gibi İngilizcede de bu kullanım, size bazı avantajlar sağlar. Conjunction kullanımı sayesinde birbiri ile ilişkili iki ayrı cümleyi birbirine bağlayabilir, kelimeleri sıralayabilir veya birbirinden ayrı iki cümle arasında bir anlam bütünlüğü oluşturabilirsiniz. Anlamına ve bağlayıcılığına göre bu kalıplar cümlenin başına, ortasına veya her ikisine birden eklenebilir.

İngilizcede ‘Conjunctions’ olarak adlandırılan bağlaçlar, kullanım şekline göre belli sınıflara ayrılır.

Coordinating Conjunctions (Koordine eden bağlaçlar)

  • Bu bağlaçlar; iki cümle, iki isim, iki fiil, iki sıfat veya iki zarf arasında koordinasyonu sağlamaya yardımcıdır.
  • İki cümlenin arasına girdiğinde kendinden önceki cümlenin bitiminde virgül kullanılır.
  • Aynı doğrultuda, zıtlık belirtmede veya seçenek sunarken kullanımı tercih edilir.
  • And, or, but, so, yet, for, nor bunlara örnektir.

Subordinating Conjunctions (Zarf bağlaçları):

  • Bir ana ve bir yan cümlenin arasındaki ilişkiyi belirtmede kullanılır.
  • Ana cümleden önce gelirse; ana cümlenin bitiminde virgül kullanılır ve ardından yan cümle gelir.
  • Ana cümleden sonra, yani yan cümlenin önünde gelirse virgül kullanılmaz.
  • Zarf bağlaçları (subordinating) koşul, neden-sonuç, zaman, amaç, durum şeklinde gruplandırarak tanımlanabilir.
  • Because, although, as soon as, when, however, just as, even if, by the time, while, in order that, whereas bunlara örnektir.

Correlative Conjunctions (Benzer, ilişki sağlayan bağlaçlar):

  • Benzer bağlaçlar; iki nesneyi, özneyi, fiili veya cümleyi bağlar.
  • İkili kalıplardan meydana gelirler ve her iki cümlede de bulunurlar.
  • seafoodplus.info., not seafoodplus.info also.., seafoodplus.info., seafoodplus.info., bunlara örnektir.

İngilizce Bağlaçlar ve Türkçeleri

İngilizce bağlaçlar tablo şeklinde ya da belli bir gruplandırma ile öğrenildiğinde çok daha kolay olabilir. Bu nedenle, kalıpları çalışırken Türkçe anlamları ile beraber kullanım şekillerine göre sınıflandırarak daha akılda kalıcı bir hale dönüştürebilirsiniz.

Coordinating Conjunctions

  • And: (ve) paralellik.
  • But: (ama, fakat, ancak) zıtlık belirtir.
  • Or: (veya, ya da) seçenek sunar.
  • Yet: (halbuki, ancak, yine de, oysa)
  • So: (bu yüzden) sonuç belirtir.
  • For: (çünkü, zira)
  • Nor: (ne de) olumsuzluk belirtir.
  • Subordinating Conjunctions

1. Zaman Belirtenler:

  • After: (sonra, -dan sonra, -dikten sonra)
  • After that: (bunun sonrasında)
  • As: (iken, olduğu gibi)
  • As long as: (eğer -se, sürece)
  • As soon as: (hemen, -ince, yapar yapmaz, en kısa sürede)
  • Before: (önce, -den önce)
  • By the time: (-e kadar, -dığı zaman)
  • During: (boyunca)
  • Henceforth: (bundan böyle, bundan sonra)
  • İmmediately: (hemen)
  • Meanwhile: (bu arada, aynı anda)
  • No sooner.. then: (-mesi ile -mesi bir oldu)
  • Now: (şimdi)
  • Once: (olur olmaz)
  • Since: (-den beri)
  • Till: (-e kadar)
  • The moment: (anında)
  • Then: (sonra)
  • When: (-diği zaman, -dığında)
  • Whenever: (-dığında, -dığı zaman)
  • While: (iken, sırasında, buna karşın)
  • Until: (-e kadar, -inceye kadar)

2. Neden-Sonuç Belirtenler:

  • As: (rağmen)
  • As a result of: (sonuç olarak)
  • Because: (çünkü, dolayı, yüzünden)
  • Because of: (nedeni ile)
  • Consequently: (bu nedenle, sonuç olarak)
  • Due to the fact that: (dolayı, yüzünden)
  • Eventually: (neticede, nihayet, sonunda)
  • Finally: (sonunda, en sonunda, nihayet)
  • For: (nedeniyle, dolayı)
  • For that reason: (o yüzden)
  • In that case: (öyleyse, o hâlde)
  • In the event: (sonuçta)
  • Now that: (-dığından, madem)
  • On account of: (uğruna, yüzünden)
  • Owing to: (sayesinde, dolayı, nedeniyle)
  • Seeing that: (madem ki)
  • Since: (-dığı için, edeli, olalı)
  • So: (bu yüzden, diye, yani, dolayısıyla)
  • That’s why: (bu nedenle, bu yüzden)
  • Therefore: (onun için, bu nedenle, bu yüzden)
  • Thus: (nitekim, böylece)

3. Durum-Koşul Belirtenler:

  • As if: (sanki, imiş gibi)
  • As long as: (müddetçe)
  • As much as: (kadar)
  • As though: (sanki, imiş gibi)
  • But for: (olmasaydı)
  • Even if: (-se bile)
  • If: (eğer, ise)
  • If only: (keşke)
  • Indeed: (cidden, gerçekten, aslında)
  • In case: (-se diye)
  • In fact that: (gerçekte, aslında, doğrusu, hatta)
  • In the case of: (olması hâlinde, durumunda)
  • In the event of: (olursa, -diği takdirde)
  • Just as: (tam -dığında, tam -iken)
  • Just in case: (-e hâlinde)
  • On condition that: (şartıyla)
  • Only if: (yalnızca)
  • Providing: (koşuluyla, şartıyla)
  • Rather than: (-dansa, -mektense)
  • So as to: (-mek üzere)
  • So long as: (müddetçe, eğer)
  • Suppose (that): (varsayalım ki)
  • Supposing that: (varsayıldığında)
  • Unless: (olmazsa, olmadıkça)
  • Whereas: (buna karşın, -mesine karşın, oysa)
  • Without: (-meksizin, -medikçe)

4. Mekan Belirtenler:

  • As far as: (olabildiğince uzağa)
  • Where: (-dığı yerde)
  • Wherever: (nerede olursa, her -dığı yerde)

5. Zıtlık Belirtenler:

  • Although: (buna rağmen, -e karşın)
  • Conversely: (tersine, aksine)
  • Despite: (karşın, rağmen)
  • Even so: (olsa bile)
  • Even though: (olsa bile)
  • However: (her ne şekilde, seafoodplus.info da..)
  • In contrast to: (-in aksine)
  • In spite of: (rağmen)
  • Nevertheless: (bununla beraber, yinede, buna rağmen)
  • Nonetheless: (her şeye rağmen)
  • No matter: (önemli olmasa da)
  • Otherwise: (yoksa, aksi hâlde)
  • Though: (-duğu hâlde)
  • Unless: (olmadıkça)
  • Unlike: (aksine, farklı olarak)
  • Whether or not: (olup olmadığını)

6. Aynı Fikri Belirtenler:

agree

  • Additionally: (bundan başka, ayrıca)
  • Along: (süresince, boyunca)
  • Also: (ayrıca)
  • As well as: (-e ilave olarak, birlikte, yanısıra)
  • Besides: (ayrıca, üstelik, zaten, bir de)
  • Furthermore: (dahası)
  • In addition: (hem de, ilaveten, üstelik)
  • Moreover: (dahası)

7. Örnekleme Yaparken Kullanılanlar:

  • For example: (örnek olarak, örneğin, mesela)
  • Forinstance: (mesela, örnek olarak)

8. İstisna Durumlarda Kullanılanlar:

  • Apart from: (-dışında, -başka)
  • Aside from: (-den başka)
  • Except that: (haricinde, -dışında)

9. Amaç Belirtenler:

  • For the purpose that: (bunun amacıyla)
  • In order that: (olması için, -sin diye)
  • So that: (amacıyla, onun için, -mesi için, -sin diye)
  • Correlative Conjuctions
  • Both.. and (hem.. hem..)
  • Either.. or (ya.. ya da..)
  • Neither.. nor (ne.. ne de..)
  • Not only.. but also: (sadece değil.. ayrıca..)
  • Whether.. or (gerek.. gerek..)

İngilizceye Dair Öğrenmediğiniz Bir Şey Kalmasın!

İngilizce, aynı Türkçe gibi birçok dil bilgisi kuralına sahip olan bir dildir. Yabancı dil bilginizi ihtiyaç duyduğunuz her an zorlanmadan kullanabilmeniz açısından İngilizce bağlaçlar gibi daha birçok konu başlığını öğrenme ihtiyacı duyacaksınız. Eksik kaldığınız konuları pekiştirmek, dilinizi aktif olarak konuşabilmek, diyalog pratikleri yapmak ve takıldığınız soruları bir bilene sorabilmek, bu dönemde en büyük gereksinimleriniz olacaktır. Cambly; bu aşamada size yardımcı olabilecek, online videolu görüşmeler ile bire bir özel ders alabileceğiniz, ana dili İngilizce olan eğitmenlerle buluşma fırsatı bulabileceğiniz bir platformdur. Üstelik müsaitlik durumunuza göre arzu ettiğiniz gün ve saatte, istediğiniz bir eğitmenden rezervasyon oluşturabilme şansınız ve derslerinizi kayıt altına alarak sonradan tekrar edebilme imkanınız da bulunuyor. Hem de ev konforunda! ‘blog’ kodu ile 10 dakikalık ücretsiz deneme dersini deneyerek Cambly’nin avantajlarını değerlendirme fırsatını kaçırmayın!

Bağlaç, Edat, Zarf Kullanımları - Conjunction, Prepositon, Adverb Usages

Bağlaçlar:

Although: -rağmen

Although we are tired, we are still working. (Yorgun olmamıza rağmen hala çalışıyoruz.)

Whereas: oysa

You ate two hamburgers, whereas I had only a small sandwich. (Sen iki hamburger yedin, oysa ben sadece küçük bir sandviç.)

However: ne var ki, oysa, ancak

He was feeling bad, however he went to work. (Kendini kötü hissediyordu, ne var ki işe gitti.)

In spite of: -e rağmen

We are still doing well in spite of the previous failure. (Bir önceki başarısızlığımıza rağmen iyi gidiyoruz.)

Despite: -e rağmen

Her voice was shaking despite all her efforts to control it. (Tüm kontrol etme çabalarına rağmen sesi titriyordu.)

Zarflar:

İngilizce Present Perfect Tense (özne+have-has+fiil3) veya İngilizce Present Perfect Continuous Tense (özne+have-has+been+fiiling) ile kullanılan zaman zarfları:

just: henüz,şimdi

I have just finished. (Şimdi bitirdim.)

already: çoktan, zaten

I have already sent. (Çoktan gönderdim.)

yet: henüz(olumsuz)

I haven't finished yet. (Henüz bitirmedim.)

never: hiç

They have never gone to Macedonia. (Makedonya' ya hiç gitmemişler.)

ever: hiç ( soru)

Have you ever seen a tiger? (Hiç kaplan gördün mü?)

so far/up to now: şimdiye kadar

I have tried five time so far/ up to now. (Şimdiye kadar beş kere denedim.)

for: şu kadar zamandır

I have been living in İstanbul for 8 years. (8 yıldır İstanbul' da yaşıyorum.)
They have known the truth for two days. (Gerçeği iki gündür biliyorlar.)

since: şu zamandan beri

We haven't seen you since yesterday. (Dünden beri seni görmedik.)
You have been reading since morning. (Sabahtan beri okuyorsun.)

lately/recently: son zamanlarda

We have been discussing so much recently-lately. (Son zamanlarda çok tartışıyoruz.)
Have you seen Metin lately/recently? (Son zamanlarda Metin' i gördün mü?)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir