Bebeğin en temel ihtiyacı, sıcacık anne kucağı ve anne sütü. Zeka gelişiminden bağışıklığa kadar bebeği pek çok konuda geliştiren bu altın sütün, en az 6 ay boyunca bebeğe verilmesi gerekiyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ceyda Kapıcıoğlu, anne sütünün bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını anlattı.
BEBEĞİN SU İHTİYACINI DA KARŞILAR
İlk 6 ay boyunca anne sütünün içerisinde bulunan su miktarının bile bebek için yeterli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Ceyda Kapıcıoğlu, "Anne sütü yeni doğan döneminde bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayan karbonhidrat ve proteini dengeleyen yüzde yüz beslenme sağlayan bir altın süttür. Biz bebekler için ilk 6 ay sadece anne sütü öneriyoruz. Daha sonraki dönemlerde 2 yaşına kadar ek gıda takviyeli anne sütünü bebek beslenmesine alınması gerektiğini düşünüyoruz. İlk 6 ay boyunca anne sütünün içerisinde bulunan su miktarı yeterli olacak. Anne sütünün büyük bir kısmını su oluşturur. Onun dışında laktoz birtakım bağışıklık sistemi elementleri, kalorisi, proteini, karbonhidratı hepsi dengeli olduğundan bebeğin yüzde yüz bütün ihtiyacını sağlayan bir süttür anne sütü. Bu nedenle bebeğin su ihtiyacı da yoktur." dedi.
"MAMA ALMADAN ÖNCE DÜŞÜNÜN"
Anne sütü varken dışarıda satılan hazır gıda ve mamaların tercih edilmemesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Kapıcıoğlu, "Piyasa bu konuda çok zengin ancak bilgi kirliliği hakim. Ama biz hiçbir zaman annelerin bu yöne yönelmesini istemiyoruz. Sadece anne sütüyle devam etmelerini istiyoruz. Çünkü anne sütü her zaman sıcaktır, temizdir, kullanımı kolaydır, ucuzdur. Keseden bir şey çıkmaz maliyeti ise yok denecek kadar düşüktür. Dolayısıyla mamadan ziyade annelerimizi bebeğe anne sütü verme konusunda biz çocuk hekimlerine çok görev düşmektedir" diye konuştu.
HANGİ HASTALIKLARDAN KORUYOR?
Anne sütüyle beslenen bebeklerin birçok hastalıktan korunduğunu anlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ceyda Kapıcıoğlu şöyle devam etti:
"Hem alt solunum yolu hem kulak enfeksiyonları açısından korur. Bebek sindirim sistemi hastalıkları açısından kronik mide bağırsak sistemi hastalıkları yönünden korunur. O nedenle altın süt adını veriyorum. Ayrıca anne sütünün içerisinde bağışıklığı güçlendiren birtakım enzimler amino asitler sayesinde sadece sistem sağlığı değil aynı zamanda göz, kulak, cilt sağlığı açısından da koruyucu ve tedavi edicidir."
"GÜNLÜK EN AZ 1800 KALORİ ALMALI"
Annelerin bazı durumlarda ise bebeklerini emziremediklerini belirten Kapıcıoğlu, "Hepatit C ile birlikte HIV enfeksiyonu, annenin psikolojik stresleri ya da meme başı sorunları nedeniyle annenin süt veremediği durumlar olabiliyor. Böyle durumlarda biz annelerin çocuk hekimlerine danışmadan eczane ya da marketlerden hazır gıda almalarını önermiyoruz. Önce hekimlerine danışıp onların önerisi tavsiyesinde bir ürün tercih etmeliler. Sütü artırmak için ise annenin sıvı alımını artırması lazım. Diyetten vazgeçip günlük bin 800 kalori almalıdır. Ancak bu sayede anne sütünün devamlılığı sağlanır." şeklinde konuştu.
Anne sütünü artıran yiyecekler konusuna geçmeden önce anne sütünün ve emzirmenin öneminden kısaca bahsetmek gerekir. Anne sütü başlı başına büyük bir nimettir. Anne sütünün içeriği, bebeğin doğum haftasına göre değişir.
Anne sütü ve emzirmenin, hem bebek hem de anne için, başta beslenme olmak üzere, sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden çok sayıda yararları vardır. Hazırlama gerektirmeyen, hemen her zaman, hazır bulunan anne ile bebek arasındaki bağı kuvvetlendiren bir unsurdur.
Son yıllarda anne sütü ile ilgili çalışmalar giderek artrnıştır. Bu çalışmaların sonucunda anne sütünün önemi her alanda vurgulanmakta ve emzirme teşvik edilmektedir. l970”lerde anne sütü ile beslenme oranı %24.9 iken, bugün bu oran yaklaşık olarak 2 kat artmıştır. Günümüzde sosyoekonomik düzeyi, yaşı ne olursa olsun tüm anneler emzirme konusunda daha bilinçli davranmakta ve daha çok çaba göstermektedirler. Anne sütü tek başına ilk 4- 6 ayda D vitamini hariç bebeğin tüm besin ihtiyaçlarını karşılar. İnek sütü ve hazır mamalara göre sindirimi çok daha kolaydır.
Doğumdan sonra ilk beş gün boyunca salgılanan süte kolostrum (halk arasında ağız sütü) denilmektedir. Kolostrum daha kıvamlı, protein içeriği yüksek, yağ miktarı düşük, sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum gibi minerallerden ve bebeği enfeksiyondan koruyan hücreler (antikor) yönünden zengindir. Giderek sütün içeriğinde değişiklikler olur ve 15 gün içinde olgun (matur) süt özelliğine erişir.
Anne sütünde protein ve mineral miktarı inek sütüne göre az olmasına rağmen bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Anne sütü ile beslenen bebeklerin görsel ve bilişsel gelişimi, mama ya da inek sütü ile beslenenlere göre daha iyidir. Bu durum anne sütündeki uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerine (LC-PUFA) bağlıdır. Anne sütünde protein ve mineral miktarı inek sütüne göre az olmasına rağmen bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Ayrıca inek sütünde bulunan protein ve mineraller bebeğin böbreklerine zarar verebilir.
Anne sütü alan bebeklerin ileri yaşlarda bazı alerjik ve kronik hastalıklara yakalanma sıklıkları mama ile beslenen bebeklere göre daha azdır. İnsüline bağımlı diyabet görülme riski, apandisit, bağırsak düğümlenmesi (invajinasyon), mide çıkışında darlık (hipertrofik pilor stenozu) görülme riski azalır. Solunum sistemi enfeksiyonlarının sıklığı ve astım görülme sıklığı azalır.
Anne sütü mikropların bağırsak duvarına yapışmasını engelleyen yüksek yoğunlukta salgısal IgA dahil birçok antikor içermektedir. Bunun yanı sıra anne sütünde birçok mikrop yok edici (antienfektif) özellikte madde bulunmaktadır. Örneğin laktoferin demiri bağlayarak zararlı (patojen) mikroorganizmaların üremesini engelleyen bir proteindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bifidus Faktörü: barsak pH’sını düşürerek, ishale neden olan mikroorganizma ve mantarların üremesine engel olan Laktobasillus bifidus adlı yararlı bakterinin oluşumunu sağlar. Bu sebepten dolayı anne sütü ile beslenen bebeklerin bağırsakları daha fazla yararlı bakteriler içerirken, zararlı bakteriler daha az bulunur.
Hayatının ilk 4 ayında anne sütü ile beslenen bebeklerde, ilk 1 yıl içinde görülen ishal, orta kulak iltihabı, zatüre, kana mikrop karışması ve menenjit gibi hastalıklar daha az görülür.
Anne sütünün yağ miktarının emzirmenin sonuna doğru artması doygunluk yaratmakta, bebeğin daha fazla besin tüketmesine engel olarak obezite (şişmanlık) gelişimi önlenmektedir. Bu nedenle anne sütü ile beslenenlerde obezite oranı daha azdır.
Anne sütündeki kolesterol miktarı, hazır mama ve inek sütüne oranla daha yüksektir. Ancak bu yüksek kolesterol miktarı ilk aylarda gerekli bazı enzim sistemlerinin gelişmesini sağlar. Böylece ileri yaşlarda damar sertliğine (ateroskleroz) yol açan yağların birikimini önlemek açısından çok önemlidir.
İnek sütü ile beslenen bebeklerde diş çürüğü sayısı anne sütü ile beslenenlere göre daha fazladır. Anne sütündeki laktoz miktarı çok yüksektir. Laktoz kalsiyumun emilimini arttırır ve bağırsaklarda vücut için yararlı olan laktobasillerin üremesini sağlar.
Aslında normal beslenen sağlıklı bir annenin sütü çoğunlukla bebeği için yeterli olmaktadır. Bununla birlikte bazı anneler bebekleri için yeterince süt üretemediklerini düşünürler. Eğer bebeğin yaşına uygun gelişimi normalse anne sütünün yeterli olduğu düşünülür. Ancak bazen bebeğin ağırlık artışında azalma olabilir. Bu nedenle öncelikle annenin bebeği her istediğinde emzirmesi gereklidir. Çünkü anne sütü, bebeğin emmesi ve annenin stres altında olmadan yeterli beslenmesi ile çoğalır.
Anason, çemen otu, rezene, ısırgan otu, fesleğen, tarçın, nane, maydanoz ve susam gibi bitkilerin anne sütünü arttırdığı çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bunlardan birkaçı ile ilgili ayrıntılı bilgiler şöyledir;
Kullanımı çok eskilere dayanmakta olup günümüzde laktasyon döneminde anne sütünü arttırmak için kullanılır.
Anne sütünü artırır. Karaciğerdeki hücreleri yeniler, zararlı maddelerden (toksin) arındırır. Mide ve bağırsakları güçlendirir.
Rezene anne sütünü arttırıcı bir galaktogogtur. Diğer faydaları hazımsızlık, sindirim sistemi sorunları, anoreksi (beslenme bozuklukları), kolik (karın ağrısı) kabızlık, dispepsi (mide) gibi rahatsızlıklarda da etkilidir.
Emziren annelerin ihtiyacı olan kalsiyum, bakır, fosfor, demir, magnezyuın, manganez, potasyum, sodyum, çinko, B1, B2 vitamini ve C vitamini bakımından zengindir. Anne sütünün az olduğu dönemlerde anne sütü miktarını arttırmak için kullanılır.
Anne sütünü artıran bir galagtogogtur. Tıbbi nane yaprağı yüzyıllardır bulantıyı yatıştıran, hazmı kolaylaştıran asırlık bir çare olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda mide ekşimesi ve mide ağrılarında da kullanılır.
Emziren annelerde süt artışına yardımcı olur. Avrupa da tıbbi kullanımı uzun bir geçmişe sahiptir. Melisa uykuya yardımcı ve sinirleri yatıştırıcı ajan olarak kullanılır. Ağrılı adet dönemlerinde, diş ağrısı, baş ağrısı, bağırsak kramplar gibi sorunlarda da kullanılır.
Çocukta beyin gelişimini sağlayarak algılamayı artıran, emziren annede ise meme kanseri riskini azaltan sütün en yakın arkadaşlarından biri de bozadır. Sonbahar, kış; havalar soğuyunca akla gelen, üzerine tarçın ve yanında sıcak sarı leblebi ile tüketilen bozanın aslında bir kış ürünü olarak algılanması çok yanlıştır. Çok iyi bir probiyotik kaynağı olan boza her mevsim tüketilebilir. Anne ve dolayısıyla bebek için bozanın hijyenik koşullarda üretilmiş olması çok önemlidir
Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA ve arkadaşları farklı tahıl bileşimine sahip üç farklı bozanın (mısır+darı+buğday, darı+buğday ve darı) etkilerini karşılaştırmalı olarak araştırmışlar:
Anne denekler üzerinde yapılan çalışmada her bozanın sütü artırmadığını tespit edilmiş. 16 gün süreyle her gün boza uygulanması ile en yüksek etkinin darıdan üretilen boza tarafından sağlandığı süt miktarını yüzde altı buçuk civarında artırdığını tespit etmişler. Darı+buğday karışımı boza ise yüzde dört buçuk civarında bir artış sağlamış. Buna karşılık üç tahıl karışımı olan bozanın zayıf etkili olduğu tespit edilmiştir. Bozanın süt üretimi üzerinde muhtemel etkisi; hem prolaktin salgılanmasını sağlıyor, hem de yüksek kalsiyum içeriği ile süt miktarının artmasına katkı yapıyor. Zengin kalsiyum içeriği nedeniyle boza yetişkinlerde kemik erimesinin önlenmesinde öneriliyor. Dolayısıyla bebeğin de kemik gelişimine olumlu katkı yapacaktır.
Bebeğin iştahının açılmasına yardımcı olmanın yanı sıra iyi bir antiviral ajandır. Emzirmeden 1-2 saat önce 1-2 diş sarımsak yenirse bebek memeyi daha iştahla alacak ve daha uzun süre emecektir. Aynı zamanda sarımsak meme başı çatlakları açısından da faydalı bir bitkidir.
Masaj: Göğüs ve karın bölgesine masaj yapmak da süt bezlerini uyararak ve kan akışını düzenleyerek anne sütünü arttırmaya yardımcı olur.
Akupunktur: Sütü az gelen veya sonradan azalan annelerde yapılan akupunkturun süt artırıcı özelliği olduğu bilinmektedir. Avrupa ülkelerinde, uzak doğuda ve hatta ülkemizde son yıllarda anne sütünü artırıcı yöntemler arasında kullanılmaktadır. Pediatrik Japon Akupunkturu “Shonishin” de bu yöntemlerden biridir ve merkezimizde başarıyla uygulanmaktadır.
Anne sütünün ve emzirmenin tüm dünyada bilinen faydaları yanında belki de henüz bilmediğimiz birçok yararlı etkisi ileride bulunacaktır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alternatif tıbba her geçen gün ilgi artmaktadır. Doğal bir besin olan anne sütünü yine doğal yollarla arttırma yolunu seçmek hem bebek hem anne açısından en faydalı bir yol olacaktır.
İletişim Bilgileri:
Anne Sütü ve Bebek Beslenmesi Hakkında Her Türlü Sorunuzİçin bize Ulaşın:
https://drtulinkoksal.com/bize-ulasin
Tel:
Muayenehanemiz: +90 312 514 01 01
Doç.Dr. Tülin Köksal: +90 (553) 840 64 15
Uzm.Dr. A.Osman Köksal:+90 543 890 23 13
Adres:
Altay Mahallesi, Orhan Bey Caddesi, No: 1/93 Ata Yıldız Plaza, Kat:11, 06820, Optimum AVM Karşısı Eryaman/ANKARA
İlgili Linkler:
https://www.instagram.com/drtulinkoksal/
https://www.instagram.com/draliosmankoksal/