kuranda zina yapanın cezası / Zina Din Hukukunda Suç - Deniz Zeyrek - kadın-lgbti

Kuranda Zina Yapanın Cezası

kuranda zina yapanın cezası

Zina ile ilgili ayetler

 

Zina ayetleri oku, kuran meali dinle

  • Nisa Suresi, ayet:Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun.
  • Nisa Suresi, ayet:İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
  • İsra Suresi, ayet:Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur.
  • Nur Suresi, 2. ayet:Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun.
  • Nur Suresi, 3. ayet:Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır.
  • Nur Suresi, 4. ayet:Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.
  • Nur Suresi, 5. ayet:Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç. Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
  • Nur Suresi, 6. ayet:Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir.
  • Nur Suresi, 7. ayet:Beşinci (yemini) ise, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir.
  • Nur Suresi, 8. ayet:Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır.
  • Nur Suresi, 9. ayet:Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır.
  • Furkan Suresi, ayet:Ve onlar, Allah ile beraber başka bir İlah'a tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa 'ağır bir ceza ile' karşılaşır.
  • Ahzab Suresi, ayet:Ey peygamberin kadınları, sizden kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, onun azabı iki kat olarak artırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.
  • Mümtehine Suresi, ayet:Ey Peygamber, mü'min kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma'ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
  • Talak Suresi, 1. ayet:Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.

Z harfi ile başlayan konular listesi

Copyright © - monash.pw

İletişim

Zinayı, "işleyeni devletin cezalandıracağı bir suç"a dönüştürmek için yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısında bazı düzenlemeler yapmak isteyen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti, buna neden olarak gelenek ve görenekleri öne sürüyor.

Ancak milattan önce başlayıp günümüze kadar ulaşan uygulamalar, zinanın suç sayılmasının dayanağının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi "aldatmayı önleme", "halkın onurunu kurtarma" ya da "aileyi kurtarma" olmadığı, tersine "din hukukunun temel kurallarından birinin" ve "erkeklik onurunun" korunması olduğunu ortaya koyuyor.

Roma'da cezası ölümdü

Bir dönem Britanya'dan Kuzey Afrika'ya, hatta Anadolu'ya hükmeden Roma İmparatorluğu'nda zina konusunda katı uygulamalara başlıca örnek, ünlü Marcus Cato'nun "Eşlerini zinada yakalayan kocalar, onları öldürün. Eğer sarhoşsa, cezalandırın, eğer başka bir erkekle yanlış şeyler yapmışsa öldürün" sözleridir. Roma'nın yazılı kayıtlarında da, "Eğer karını zinada yakaladıysan öldür" deniliyor.

Portekiz, Britanya ve İspanya gibi emperyalist krallıklar da sömürgelerinde uyguladıkları "koloniyal ceza yasalarında" eşini zina sırasında yakalayan bir erkeğe "öldürme" hakkı tanıyordu. Kadının ise böyle bir hakkı bulunmuyordu. Bu tür suçlar "tutku suçları" kategorisindeydi.

Üç dinin ortak emri

İslam ve Museviliğin zina hakkındaki yaptırımları birbirine çok benziyor ve ağır cezalar isteniyor. Tevrat'ın Levliler ve Tensiye bölümlerinde, başka bir kadınla zina eden adamın mutlaka öldürülmesi, babasının evindeyken zina yapan genç kızın İsrail'e alçaklık ettiği gerekçesiyle halk tarafından taşlanması emrediliyor.

Kuran'da ise Nur Suresi'nde, "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara bir acıyacağınız tutmasın! Ayrıca mü'minlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!" der.

Zina eden insanların normal insanlarla evlenmesini yasaklayan İslam, iftiraya da ağır yaptırım getiriyor ve zinanın kanıtlanması için dört tanık şartı istiyor. Ancak halihazırda şeriat ve benzer kurallarla yönetilen İslam ülkelerinde kadın aleyhine bir uygulama söz konusu.

Öğretisinde zinaya karşı çıkılsa da, Katolik mezhebi dışında Hıristiyanlık dini zinaya "acımasız" tedbirler getirmiyor.

Günümüzde Batı medeniyetinde zina, eşler arasındaki ahlaki bir soruna dönüşmüş, bu nedenle ceza yasalarından çıkıp boşanma davalarında gerekçe olarak yerini almış. Buna karşın yüzyılda birçoğu İslam ülkesi olmak üzere zinayı ceza yasalarında suç olarak tanımlayan devletler var.

Üstelik ilk çağlarda olduğu gibi kadın aleyhine ayrımcılık bulunuyor. İşte bu devletlere ve uygulamalara bazı örnekler:

* İran ceza yasasında özel suçların bulunduğu ikinci bölümdeki zina, yapanın yaş, evlilik durumu gibi faktörlere göre, kırbaç, değnekle dövme ve ölüm gibi cezaları gerektiriyor. Müslüman kadınla zina yapan gayrimüslim erkek, tecavüz yoluyla zina yapan erkek, yakın akraba ya da üvey anneyle zina yapanlar ölümle cezalandırılıyor. Ölüm recm yoluyla gerçekleştiriliyor.

* Mısır Ceza Yasası'nın maddesine göre evli bir kadın zina suçu işlerse, iki yıla kadar hapisle cezalandırılıyor. Buna karşılık erkek zina yaparsa altı ay ceza alıyor.

Evli erkeğin hayat kadınıyla birlikte olması suç sayılmıyor. Buna karşın bu konuya ilişkin madde, evli erkekle birlikte olan hayat kadınının cezalandırılmasını öngörüyor. Mısır Anayasası'ndaki eşitlik ilkesi nedeniyle ceza yasasının ilgili maddesinin anayasaya aykırı olduğu tartışılıyor.

Kadının savunma hakkı yok

* Hindistan Ceza Yasası'nın maddesi, zina konusunda ilginç düzenlemeler içeriyor. Yasa, eşlere ayrım yapmaksızın dava etme hakkı tanıyor. Ancak uygulamada kadının savunma hakkının olmadığı ortaya çıkıyor. Ceza, zinanın kanıtlanması konusundaki tutarlılığa göre değişiyor.

* Lübnan'da zina "onur suçları" arasında düzenleniyor. Ceza Yasası zina yapan kadın için üç ay ile iki yıl arasında ceza öngörüyor. Erkek için durum biraz farklı ve kendi evinde ya da bilinen bir evde "iş üstünde yakalanması" koşuluyla bir aydan bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor.

* Sudan Ceza Yasası'nın maddesine göre zina, idam cezası gerektiren suçlar arasında. Evlenmeden cinsel ilişki zina sayılıyor. Zina yapan kadın evliyse taşlamayla öldürülüyor. Bekârsa kırbaç vuruluyor.

Dört tanık gerekiyor

* Pakistan Ceza Yasası'nda zina kişisel suç olmaktan çıkarılıp "devlete karşı suça" dönüştürüldü. Zinanın kanıtı için şeriat kuralları gereği dört tanık aranıyor. Ancak aynı tanık sayısı, tecavüze uğrandığını kanıtlamak için de aranıyor. Tecavüz olduğu kanıtlanamazsa, mağdur da zina ile suçlanıyor. Ceza, taşlama ve kırbaç ama 'den beri hiç rastlanmadı.

* Manila Ceza Yasası'nın maddesi, "Zina, evli bir kadının kocası olmadan bir erkekle seksüel anlamda birlikte olması" diyor. madde erkeklerin karısı olmadan kadınlarla birlikte yaşaması gibi durumlarda zinadan cezalandırılmasını öngörüyor.

* Etiyopya'da zina, boşanma davalarında "en ciddi neden" olarak kabul ediliyor.

Eşe öldürme yetkisi

* Ürdün Ceza Yasası'nın maddesi, zina yapan eşini öldüren kocaya cezadan muafiyet getiriyor. Zinanın cezası yıl arasında değişiyor. Cezanın ağırlığı zinanın yapıldığı yere ve evlilik durumuna bağlı.

* Fas ve Suriye ceza yasalarında da Ürdün gibi zina yapanı öldürenin cezası indiriliyor, ya da yok sayılabiliyor.

ABD'nin yarısında suç

* Batı Avrupa ceza yasalarında zina konusunda düzenleme yok. 'lü yılların ardından Napolyonik Ceza Sistemi'ni savunan Avrupalı yasa yapıcılar, yasa ile ahlaki değerlerin birbirinden ayrılması görüşünü savundu ve Avrupa zina gibi seksüel suçları ayırt etmeye başladı.

Fransızların da desteğiyle Avrupa'ya yayılan bu anlayışla, zina gibi kavramlar "suç" olmaktan tamamen çıkarıldı. Bu nedenle, Türkiye'nin üye olmaya çalıştığı Avrupa Birliği (AB) mevzuatında zina suç sayılmıyor.

* Amerika Birleşik Devletleri'ni (ABD) oluşturan eyaletlerin yarısında zina suç olarak tanımlanıyor. Örneğin Colorado'nun ceza yasasında zina, "Evli bir insanın, eşi olmayan diğer bir insanla seksüel birlikteliği" olarak tanımlanıyor. Bu suçu işleyenlere hâkimlerin inisiyatifinde olmak üzere para cezası ya da hapis verilebiliyor.

* Havai Krallığı'nda da ABD gibi cezalar İslam ülkelerindekinden insaflı. Havai Ceza Yasası'nın 8. bölümünde zina yapan erkek 30 ile dolar para cezası ya da üç ila 12 ay ağır hapis cezasına çarptırılıyor. Zina yapan kadının cezası ise 10 ile 30 dolar ya da iki ile dört ay ağır hapis cezası olarak belirlenmiş.

Bugüne kadar kadınlar pek çok dram yaşadı

* Zinanın idamla cezalandırıldığı Afganistan'da (Taliban rejimi sırasında) 18 Mart 'da Jamila isimli kadın yakın akrabası olmayan bir erkekle ülkeden ayrılmaya çalışırken recmedildi. Zina yaptığı iddia edilen 40 yaşındaki Nurbibi değnekle ve taşlarla dövüldü.

* Birleşik Arap Emirlikleri'nde hizmetçi olarak çalışan bekar Endonezya vatandaşı Kartini Binti Karim, Hintli bir erkekten hamile kaldı. Zinayla suçlandılar. Karim, tercüman ve avukat olmaksızın yargılandı. Büyükelçiliği ile görüşme hakkını bile kullanamadı. Şeriat kuralları gereği recmle cezalandırıldı. Ancak cezası bir yıl hapis ve sınır dışı edilmeye indirildi.

* Amina Abdullani de Birleşik Arap Emirlikleri'nde evlilik öncesi ilişki nedeniyle kırbaçla cezalandırıldı.

* Aynı ülkede 18 yaşındaki Attine Tanko evlilik öncesi ilişki ve hamilelik nedeniyle suçlu bulundu. kırbaçla cezalandırıldı ve cezaevine konuldu. Erkek arkadaşı da kırbaç ve cezaevinden kaçamadı.

* Nijerya'da Bariya İbrahim Magazu adlı bir kadın, Eylül tarihinde üç kişinin tecavüzüne uğradı. Buna rağmen mahkeme kendisini suçlu buldu. Çünkü babasının kendisini erkeklerle birlikte olmaya zorladığını kanıtlayamadı. kırbaç cezası aldı.

* Nijerya'da Mart 'de Safiya Hussaini omuzlarına kadar gömülerek taşlanması cezası verildi. Fakat 13 aylık çocuğunu emzirdiği için cezası ertelendi. Temmuz'unda kasabasından biriyle evlendi.

* Mart ayında Nijerya'da Amina Lawal Kurami isimli bir kadın, zina yaptığı gerekçesiyle ölümle cezalandırıldı. Cezası çocuğunu emzirdiği için ertelendi. Büyük tartışmaların ardından cezası düşürüldü.

* Mayıs ayında Nijerya'da Sarimu Mohammed adlı 50 yaşındaki adam, dokuz yaşındaki bir kıza tecavüz ettiği için taşlanarak öldürülme cezasına çarptırıldı.

* yılında yine Nijerya'nın Bauchi eyaletinde 19 yaşındaki Adama Unusua nişanlısı ile birlikte olduğu ve hamile kaldığı için kırbaçla cezalandırıldı.

* Haziran'da Yunus Rafin Şivaya adlı kişi zina ile suçlandı ve taşlanarak öldürülmesi kararlaştırıldı. Yunus Şivaya, komşusunun karısıyla birlikte olmakla suçlandı.

* 25 Ağustos tarihinde Nijerya Yüksek Şeriat Mahkemesi iki kişinin taşlanarak öldürülmesi kararını onayladı. 32 yaşındaki Ahmed İbrahim ile âşığı Fatma Usman evlilik öncesi ilişkide bulunduklarını itiraf etti.

* Sudan'da Aralık 'de Müslüman olmayan 18 yaşındaki hamile Abok Alfa Akok adlı bir kadın, kocası tarafından zina yapmakla suçlandı. Kendisi ise tecavüze uğradığını iddia etti. Tecavüz ettiği iddia edilen kişi delil yetersizliğinden yargılanamadı. Şeriat, Müslüman olmayanların yargılanmasında kullanılmayacağı halde Akok yargılandı. 75 kırbaç cezası aldı ve ceza kısa sürede yerine getirildi. (BB)

Kur'an'a göre zinanın cezası

Soru: Zina ve. had, Kur'an'a göre nedir?

Cevap: Zina, kadınla erkeğin gayrimeşru (dine aykırı biçimde) cinsel ilişkide bulunmasıdır. Bu eylem, bütün ilahi dinlerin yasakladığı, şirke eş ağır suçlardandır. Kur'ân-ı Kerîm, zinayı Allah'a ortak koşmakla birlikte anmıştır. İsrâ: ayetinde müminlere zinaya yaklaşmamaları, zira zinanın, fuhuş (çirkin, aşırı günah) ve kötü bir yol olduğu vurgulanır. Furkan: ayetinde de Allah'ın halis kullarının, Allah'tan başka bir tanrıya yalvarmayacakları, Allah'ın yasakladığı cana kıymayacakları ve zina etmeyecekleri belirtilir. Mümtehine: ayette Peygamber'e, kadınlardan Allah'a şirk koşmayacakları, çalmayacakları ve zina etmeyecekleri hususunda söz alması emredilmektedir.

Gelelim zina cezasına (had). "Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz sopa vurun, Allah'a ve ahiret gününe inananlarsanız Allah'ın cezasını uygulamada sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Müminlerden bir grup da onlara yapılan azaba şahit olsun." (Nur: /2) ayetinde de zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz sopa vurulması, Allah'ın bu cezasını uygulama hususunda onlara açınmaması, mutlaka bu cezanın, halkın huzurunda uygulanması emredilmiştir.

Bu ayetin hükmü geneldir, zaten başındaki istiğrak ifade eden (el) ta'rîf harfi (article), zina eden tüm kadınları ve zina eden tüm erkekleri kapsar. Evli veya bekâr fark etmez. Zaten evliye de bekâra da zina cezasının sadece sopayla işkence olduğu, zina suçuyla suçlanan evli kadına yapılacak li'ân durumunu açıklayan ayetlerin sonunda açığa çıkmaktadır. Kocası tarafından zinayla suçlanan kadın, dört defa yemin edip kocasının yalan söylediğini, beşinci kez de eğer kocası doğru söylüyorsa Allah'ın gazabının kendi üzerine olacağını söylemesinin, kendisinden azap cezasını savacağı belirtilmektedir.

Eğer evli kadının zina sucu recm (yani taşlayarak öldürme) ise artık buna azap (işkence) denmez. Oysa ayette, "Böyle şahitlik etmesi, kendisinden azabı savar" denmektedir. Demek ki zinayla suçlanan o evli kadının cezası recm değil, surenin ikinci ayetinde belirtilen yüz sopayla işkence etmektir. Ama dört tanıkla tespit edilemeyen zina suçunu kadının yemin ederek inkâr etmesi, kendisinden bu işkence cezasını kaldırmaktadır. Ayrıca Nisa: 25'inci ayette, evlendiği halde zina eden cariyeye, diğer evli kadınların cezasının yarısının uygulanması emredilmektedir. Ama evli kadının cezası recm ise recmin yarısı yoktur. Bu kanıtlar, Kur'ân'ın recmi kaldırdığını ve evli bekâr, zina eden herkese yüz sopa cezasını getirdiğini ortaya koymaktadır. Kur'ân'ın amacı toplumdan kötülüğü kaldırmaktır.

Zina cezasıyla ilgili ayette evli-bekar ayırımı var mı?

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Soruda söz konusu edilen ayetlerin meali şöyledir:

“Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve ahirete iman ediyorsanız, Allah’ın hükmünü uygulama işinde sakın acıma hissi sizi etkisi altına alıp da uygulamayı engellemesin. Hem onların bu cezalandırılmalarında müminlerden bir cemaat da bulunup şahit olsun!” (Nur, 24/2)

Nur suresinin ikinci ayetinde zina suçu için belirlenen yüz değnek cezası, bekar veya evli vasıfları kullanılmadan mutlak olarak ifade edilmiştir. Burada bir iki noktaya dikkat çekerek konuya açıklık getirmeye çalışacağız:

a) İslamî hükümlerin -Kitap ve Sünnet olmak üzere- iki kaynağı vardır. Kur'an’da bekarlar için “yüz değnek” cezası, Sünnette ise “Recim” cezası ön görülmüştür.

Namaz, oruç, hac, zekât gibi temel İslamî hükümlerin tamamlanması sünnete bırakıldığı gibi, zina suçunun önemli bir bölümü olan recim de sünnete bırakılmıştır.  

Genel olarak zina suçunun bekâr olanlarda daha fazla olma ihtimalinin bulunmasına binaen, birinci teşri kaynağı olan Kur'an’da yer alması daha uygundur.

b) Yeni hükümlerin ortaya konulması, doğan yeni maslahatlara bağlıdır. Farklı dinlerin farklı hükümler ihtiva etmesi de bu hikmetten kaynaklanmaktadır.

Buna göre, önce ayette hem bekar hem de evli olanlar için “yüz değnek” cezası hükmünün verilmesi, daha sonra maslahatın gerektirmesinden ötürü, sünnetle evliler için “recim” cezasının uygulamaya konulmuş olması mümkündür.

Nitekim, Hz. Ali’nin aynı kişiye hem değnek hem de recim cezasıını uyguladığına dair rivayetler vardır. (krş. Razî, ilgili ayetin tefsiri)

c) Recim cezası mütevatir haberle sabittir. Ebu Beki, Ömer, Ali, Cabir, Said el-Hudri, Ebu Hüreyre, Büreyde el-Eslemi, Zeyd b. Halid ve daha başka sahabilerin rivayetleri bilinmektedir. (bk. Razî, a.g.y)

Böyle çok ağır bir cezanın sünnetle tespit edilmesi, -diğer bir çok hükümlerde olduğu gibi- Sünnetin dindeki önemi ve teşriin ikinci kaynağı olduğunu ümmete ders vermeye yönelik olabilir.

d)“Zina eden kadınlarınız hakkında dört şahit isteyin. Eğer dört kişi şahitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun. Sizden iki kişi fuhuş yaparsa onlara eziyet edin. Eğer tövbe edip hallerini ıslah ederlerse onları cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tevvab ve rahîmdir / tövbeleri kabul eder ve çok merhametlidir.” (Nisa, 4/)

mealindeki ayetlerde, zina suçunun cezası “ev hapsi” ve “uygun bir eziyet” cezası söz konusudur. Bu ayetlerdeki hükümler, Nur suresindeki ayetle neshedilmiştir.(bk. Razi, Kurtubî, ilgili ayetlerin tefsiri)

e) Nisa ayette yer alan “Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun.” mealindeki ifadeden açıkça anlaşılıyor ki, kadınlar için bu ev hapsi belli bir süreliğinedir. İlahi hikmetin ön gördüğü zamanı gelince bu “geçici ev hapsi” yerine süresiz geçerli olan bir düzenleme yapılacaktır. Ve bu düzenleme Nur suresinin 2. ayetiyle yapılmıştır.

f) Bununla beraber, bu ayetin “kadınlarla ilgili çıkış yolunu gösteren Allah’ın hükmünü benden öğrenin; bekâr kadınların cezası yüz değnek, evli olanların cezası ise recimdir.” manasındaki hadisle neshedildiğini söyleyen alimler de vardır. (Razi, Kurtubi, a.g.y)

- Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, ilgili hadis “nâsih” değil, “mübeyyin”dir. Yani bu hadis-i şerif, söz konusu ayette yer alan “bir yol gösterinceye kadar” mealindeki ifadede yer alan ilahî vadi beyan etmiştir.

Ayrıca bu hadiste, Nur suresinin zina ile ilgili ayeti de tahsis edilmiştir. Yani oradaki, “yüz değnek cezası” sadece bekârlara mahsus olduğunu göstermektedir.

g) Denilebilir ki, oldukça hafif görülen Nisa suresindeki cezalar ile, onları  nesheden Nur suresindeki ayetin hükmü arasında aklın zahiri nazarında fazla bir uçurum görünmemesi için ilahi hikmet, Neshedici ayet olan Nur suresinin ayetinde  “recim” gibi ağır bir hüküm değil, “yüz değnek” gibi biraz daha hafif bir cezaya yer vermiştir.

Ancak maslahat ve caydırıcılık bakımından daha ağır bir ceza olan “recim” cezasına da yer verilmiş fakat bu hüküm teşriin ikinci kaynağı olan sünnette arz edilmiştir.

Cevap 2:

“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar.” (Enam, 6/)

mealindeki ayeti şöyle anlamak gerekir:

a) Bu ayetten önceki ayetlerde kâfirlerin şüphelerine cevap verilmiştir. Ardından “Rabbinin sözü doğruluk yönüyle de, adalet yönüyle de tamdır. Onun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur. O her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” mealindeki surenin ayetinde Kur’an’ın A’dan Z’ye bütün hükümlerinin dosdoğru olduğuna, bunun da Hz. Muhammed (asm)’in hak peygamber olduğuna tartışmasız bir delil teşkil ettiğine vurgu yapılmıştır.

Böyle kesin delillerle ispat edilen bir davada, kendini bilmez cahillerin söylediklerine kulak vermenin doğru olmadığına işaret edilmiştir.

b) Bu ayette yer alan “Yeryüzünde bulunanların çoğu”ndan maksat, Hz. Peygamber (asm)'in hayatta olduğu devirdeki insanlardır. Kur'an’ın ortaya koyduğu hakikatleri kabul etmeyenler, bunun tersi bir yanlışa inanıyorlar demektir. Hakkın zıddı batıldır, doğrunun zıddı yanlıştır, hidayetin zıddı dalalettir. O halde Kur'an’a iman etmeyen bütün insanlar dalalettedir.

c) İslam nokta-i nazarında bu dalalet üç kısma ayrılır:

1) İlahiyatla ilgili yanlış düşünceler: Müşriklerin, yıldıza tapanların, putlara tapanların ve teslis akidesine sahip olanların inancı bu türdendir.

2) Nübüvvetle ilgili yanlış düşünceler: Mutlak olarak nübüvveti inkâr edenler (Deistler), yalnız Hz. Muhammed (asm)’in nübüvvetini inkâr edenler (Ehl-i kitap olanlar), hesap gününü nikar edenler (ki bu da nübüvvet konusuna dahildir. Çünkü peygamberlerin, tevhitten sonra verdikleri en büyük ders hesap gününe imandır).

3) İslam dininin ortaya koyduğu hükümleri inkâr edenler:

Arap müşriklerinin kendi heva ve heveslerine göre, Allah’ın helal kıldığı bazı şeyleri haram etmeleri veya bunun tersini yapmaları, dört haram ayların yerlerini değiştirmeleri gibi yanlış düşünceler de bu kısma girer.

İşte bu ayette dinin çerçevesi içerisine giren bu üç konuda insanların çoğunun dalalette olduğuna, onların bu itikatlarına iltifat edilmemesi gereğine vurgu yapılmıştır. (krş. Razi, İbn Aşur, Meraği, ilgili ayetin tefsiri)

- Unutmamak gerekir ki, yanlış olan her düşünce kesin delili olmayan bir zandan kaynaklanır. İşaret ettiğimiz Tevhid, nübüvvet-haşir ve diğer ilahi hükümleri kabul etmeyenler, bu düşüncelerinde ya doğrudur, ya da yanlıştırlar.

Doğru olmaları imkânsızıdır. Çünkü bu takdirde İslam’ın doğru olmaması gerekir.

O halde İslam’ın iman ve amellerle ilgili/daha doğrusu Kur'an’ın herhangi bir sözünü kabul etmeyenler tartışmasız dalalette olurlar. Ve bu dalalet yalancı bir zandan ibarettir.

Şu anda yeryüzünde bulunan ve İslam’ın hakikatlerini kabul etmeyen ne kadar insan varsa -İslam ters düştükleri konuların hepsinde- bir zanla hareket ediyorlar ve dalalettedirler.

“Oysa onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur; sadece zan peşine takılmış gidiyorlar. Oysa zan hiçbir zaman gerçeğin yerini tutmaz.” (Necm, 53/28)

mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

- Bununla beraber, bu ayette söz konusu edilenler Asr-ı saadette hayatta olan ehl-i dalalettir.

Demek ki, ayette işaret edilen “çoğunluk”, bizzat dalalette olanların oluşturduğu çoğunluktur.

Yoksa, hidayet ehli olanların oluşturacağı bir çoğunluk için değildir. Çünkü; her çoğunluk dalalette olmadığı gibi, her dalalet de çoğunlukta değildir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır